07-08-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Heykel Sanatı Eskiçağ'da
Heykel Sanatı Eskiçağ'da
Binlerce yıl önce yaşayan ilk insanlar ellerindeki ilkel araçlarla ağaç, kemik ve taşları kesip oyarak basit heykelcikler yapmış, mızrak ve baltalarını, çeşitli figürler kazıyarak süslemişlerdi Yaşadıkları mağaraların duvarlarına ise hayvan ve av resimleri yaptılar Bunlar resimle heykel sanatı arasında bir tür olan kabartmalardı
Tarihte ilk heykel örneklerinin günümüzden 15 bin yıl önce, Yontma Taş Devri'nde ortaya çıktığı sanılmaktadır Yunanistan'da, Girit Adası'nda ve Kıbrıs'ta İÖ 3500'den İÖ 1000'e kadar süren Tunç Çağı'ndan kalma çanak çömlekler, tunç, fildişi ve pişmiş topraktan tanrıça ve kadın heykelcikleri, boğa başı biçiminde taş oyma kaplar ve mühürler bulunmuştur Günümüzden yaklaşık 5 000 yıl önce Mısır ve Mezopotamya'da yaşayanlar, mimarlık ve heykel sanatında çok ileriydiler Yapıtlarının çoğunda granit, bazalt gibi sert taşlar kullandılar Günümüzde ancak güçlü çelik araçlarla kesilebilen bu taşları o dönemde çelik yapımını bilmeyen Mısırlılar'ın nasıl
yonttuğu hâlâ merak konusudur
Çoğu önden bakılmak için yapılmış olan bu heykellerin yalnızca üç yanı işlenmiş, arka yüzleri ise düz bırakılmıştır Mısırlılar ölülerinin öteki dünyada yalnız kalmaması ve bakımlarının sağlanabilmesi için, mezarlarına köle ve hayvan heykelcikleri koyar, mezar duvarlarını heykeller ve kabartmalarla süslerlerdi
Bu kabartmaların bazılarında tarlada çalışanlar, güreşçiler, avcılar, çeşitli hayvan figürleri ve tören sahneleri yer alır Mısır'da İÖ 204()'ta başlayan Orta Krallık döneminde hüküm süren firavunlar piramit biçiminde dev boyutlu mezarlar, görkemli tapınaklar yaptırdılar İnsan boyunun dört beş katı büyüklüğündeki heykeller ve duvar kabartmalarıyla bezenen bu tapınakların yapımında binlerce köle çalıştırıldı Nil vadisindeki sarp kayalıklarda yer alan ve güneş tanrısı AmonRa'ya adanan Abu Simbel Tapınağı'nın girişinde II Ramses' in 20 metre yüksekliğinde dört tane anıtsal heykeli vardır {bak Abu SİMBEL; ESKİ Misir) Heykel sanatının en güzel örnekleri ise Eski Yunan'da İÖ 450400 arasında yapıldı Heykellerinde insan vücudundaki canlılığı ve hareketi yansıtmayı başaran Yunanlı heykelciler son derece doğal ve gerçekçi bir anlayışla eşsiz güzellikte yapıtlar yarattılar
Yunanlılar heykellerini genellikle canlı renklere boyarlardı Mısır'da olduğu gibi Yunanistan'da da tapınaklar heykeller ve duvar kabartmalarıyla süslenirdi Kabartmalarda çoğunlukla savaş ya da efsaneleri canlandıran sahnelere yer verilirdi Eski Yunan'dan kalma tapınakların en ünlüsü Atina'daki Parthenon'dur Tapınağın çatısının hemen altında yer alan friz kuşağı çeşitli kabartmalarla bezenmiştir (Friz, yapılarda uzun, şerit biçimindeki bezeme kuşağına verilen addır ) Tapınakta bilgelik, beceri ve savaş tanrıçası Athena'nın ünlü heykelci Phidias'ın yaptığı fildişi ve altından büyük bir heykeli vardır {bak ESKİ YUNAN)
Eski Yunanlılar'ın tanrı ve tanrıça heykelleri insan ölçülerinde dingin bir güzellik taşıyordu Bu heykellerin en ünlülerinden biri de güzellik tanrıçası Afrodit'in (Venüs) heykeli Milo Venüsü'dür Dönemin usta heykelcilerinden Praksiteles'in çocuk tanrı Dionysos'u kollarında taşıyan Hermes heykeli Eski Yunan'da heykelciliğin ne kadar gelişkin olduğuna örnektir {bak PraksİTEles) Yunanlı heykelciler tanrı heykellerinin yanı sıra disk atan atletler, güreşen sporcular gibi sağlam vücutlu erkek heykelleri de yaptılar Mermere inanılmaz bir hareketlilik ve canlılık vermeyi başardılar
Romalılar Yunanlılar'ın mermer oyma yöntemlerini taklit ettilerse de hiçbir zaman onlar kadar başarılı olamadılar Mermerin yanı sıra tunç da kullanan Romalı heykelciler, özellikle büst adı verilen portre heykelciliğinde ustalaştılar Romalı soyluların ve seçkinlerin heykellerinden ve büstlerinden çoğu zamanımıza kadar gelmiştir
Heykel sanatı eskiçağlarda dünyanın öteki ülkelerinde de gelişti Çinli heykelciler yeşim ve kristal gibi yarı değerli taşlardan yaptıklan heykelciklerle ün kazandılar Son derece sert olan bu taşlar ancak elmas ve korindon gibi daha sert taşlarla yontulabiliyordu Uzun ve sabırlı bir çalışma gerektiren bu oymalar bazen babadan oğula geçerek üç kuşakta tamamlanabiliyordu Oymaların konuları genellikle hayvanlar ya da efsane kahramanlarıydı Pişmiş topraktan gerçekçi bir üslupla yapılmış bu heykeller arasında atlar, develer, insanlar ve ejderhalar yer alıyordu Hindistan'da heykel çoğunlukla yapıları ve tapınakları süslemek amacıyla kullanıldı
Tapınak duvarları çeşitli hayvan ve kuş figürlerinin yanı sıra ejderha, şeytan gibi doğaüstü yaratıkları betimleyen kabartmalarla süslenirdi Güney Amerika'da gelişen Aztek, Maya ve İnka uygarlıkları döneminde sert taştan oyulmuş büyük boyutlu heykellerin yanı sıra pişmiş topraktan heykelcikler de yapıldı Geleneğe göre her 52 yılın sonunda, bir dönemin bittiğini belirtmek amacıyla kilden yapılan çanak çömlekler yok edilir ve yerine yenileri yapılırdı {bak Aztekler; İnkalaR; Mayalar)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|