![]() |
Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde ÖrnkleriEdebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri edebi sanatlar, edebi sanat, edebi sanatın şiirler üzerinde örnekleri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edebî sanatlar, dilin gerçek ve sembolik her türlü anlamını karşılamak, az sözle çok şey ifade etmek, anlam ve çağrışım ilgileri kurmak, harf ve sözcüklerin şekil olarak görüntülerinden ve ses değerlerinden yararlanmak amacıyla üretilmiş söz söyleme sanatlarıdır ![]() Edebî sanatlar, ince duyguların, keskin zekâların ve estetik duyarlığın ürünü olarak doğmuştur ![]() Türk edebiyatında en eski dönemlerden günümüze kadar, özellikle Klâsik (Divan) Türk edebiyatında edebî sanatlara büyük önem verilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() Mecaz, yol, geçecek yer, gerçeğin zıddı gibi anlamlara gelir ![]() ![]() Kaç tür mecaz vardır? Mecazlar başlıca altı alt bölüme ayrılır : 2 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Benzetme ![]() ![]() Benzetilen: Aralarında benzerlik kurulan unsurlardan özelliği ve niteliği bakımından zayıf olun unsur ![]() Kendisine benzetilen: Benzerlik kurulan unsurlardan nitelik ve özelliği bakımından üstün, güçlü olduğu için kendisine benzetme yapılan unsur ![]() Benzetme yönü: Benzerlik kurulan unsurlar arasındaki benzeşme ilgisi ve yönü*dür ![]() Benzetme edatı: Unsurlar arasında benzerlik ilgisi kuran edat ya da edat görevini yüklenmiş sözcükler, ekler ![]() ![]() Bu dört unsurundan birinin ya da birkaçının yer alıp almamasına göre benzetme üçe ayrılır : 2 ![]() ![]() ![]() Her dört unsurun da bulunduğu benzetme ![]() Örnek: Aktı gönlüm su gibi sen serv-i dil-cûdan yana Sen de mâyil ol revân ey serv akar sudan yana Zâtî (Gönlüm, su gibi gönlü çeken servi boylu sen sevgiliden yana aktı ![]() ![]() Benzetilen : gönül Kendisine benzetilen : su Benzetme edatı : gibi Benzetme yönü: Suyun akması ile sevenin sevilene eğilim, ilgi göstermesi, ona doğru yönelmesi, arasındaki ilişki ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Teşbihin dört unsurundan benzetme yönünün söylenmediği benzetme ![]() Örnek: Âb-gîne içinde mey gibidir Leb-i la’lin hayâli dilde müdâm Bâkî (Devamlı olarak gönülde kırmızı dudağının hayali billûr kadeh içindeki şarap gibi*dir ![]() Benzetilen : leb-i la’l Kendisine benzetilen : mey Benzetme edatı : gibi Benzetme yönü belirtilmemiş ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Benzetme edatına yer verilmeyen benzetme ![]() Örnek: Aşk bir şem-i ilâhîdir benem pervânesi Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi Hayâlî (Aşk, ilahî bir mumdur ![]() ![]() ![]() Burada aşk ilâhî bir muma , şevk de zincire benzetilmiş; ancak benzetme edatı kulla*nılmamıştır ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Yalnız benzetilen ve kendisine benzetilen unsurlarıyla yapılan, benzetme edatı ve benzetme yönüne yer verilmeyen benzetme ![]() Örnek: Göz yaşı encümünü reh-ber edinmezse eğer Şeb-i gamda eremez âşık-ı güm-râh sana Necâtî (Yolunu şaşırmış âşık, eğer gözyaşı yıldızlarını kılavuz edinmezse, gam gecesinde sana ulaşamaz ![]() Benzetilen : gözyaşı Kendisine benzetilen : encüm (yıldızlar) 2 ![]() ![]() ![]() Benzetilenle kendisine benzetilen arasındaki birden fazla özelliğin anlatıldığı ben*zetme ![]() ![]() Örnek: Nevha I Feminin rengi aks edip tenine Yeni açmış güle misâl olmuş İn’itâfile bak ne âl olmuş, Serv-i sîmin safâlı gerdenine O letâfetle ol nihâl-i revân Giriyor göz yumunca rüyâma ![]() Benziyor, aynı kendi hülyâma Bu tasavvur dokundu sevdâma ![]() Âh böyle gezer mi hiç cânân ?… Gül değil arkasında kanlı kefen… Sen misin, sen misin garîb vatan?… (Namık Kemal – Vâveylâ) (Ağzının rengi tenine yansıyıp yeni açmış güle benzemiş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu metinde “vatan” bir sevgiliye benzetilmiş ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Ödünç, iğreti alma ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Kendisine benzetilen unsuruyla yapılan iğretileme ![]() Örnek: Aceb ne bezmde şeb-zindedâr-ı sohbet idin Henüz nergis-i mestinde bûy-ı hâb kokar ![]() Nedim (Acaba hangi dost meclisinde sabaha kadar sohbet ettin ![]() ![]() Burada “nergis” ile “göz” kastedilmiştir ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() Sadece benzetilen unsuruyla yapılan iğretileme ![]() Örnek: Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Bâkî (Bahçenin ağaçları tecrit hırkasına girdiler, tüm varlıklardan sıyrıldılar ![]() ![]() Burada sonbaharda yapraklarını döken ağaçlar, dünya varlıklarından sıyrılan mutasavvıflara benzetilmiş ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Bir sözü, gerçek anlamından başka bir anlamda ve benzetme amacı gözetmeden kullanma ![]() ![]() ![]() Örnek: Aldın hezâr büt-gedeyi mescid eyledin Nâkûs yerlerinde okuttun ezânları Bâkî (Binlerce puthaneyi alıp mescide dönüştürdün ![]() ![]() Burada parça-bütün ilişkisi bağlamında, “nâkûs” parçasıyla Hristiyanlık dini ; “ezan” parçasıyla da İslâm dini vurgulanmak istenmiştir ![]() 2 ![]() ![]() Asıl maksadı dolaylı va kapalı bir şekilde ifade eden söze denir ![]() ![]() ![]() ![]() Örnek: Gönlüm gibi ey nâme gidip yârda kaldın Baş üzre yerin var ham-ı destârda kaldın Nâilî-i Kadîm (Ey mektup, gönlüm gibi gidip sevgilide kaldın ![]() ![]() Burada mektubun sarığın kıvrımları arasında kalması gerçek anlamıdır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Dokundurma, dokunaklı söz söyleme, sataşma, ilişme, taşlama ![]() ![]() ![]() ![]() Örnek: Ters Öğüt Destanı Bir yetim görünce döktür dişini Bozmağa çabala halkın işini Günde yüz adamın vur kır dişini Bir yaralı sarmak için yeltenme Huzûrî Şair burada aslında söylediklerinin tam tersini kastetmektedir ve bu türlü davra*nanları taşlamaktadır ![]() 2 ![]() ![]() Teşhis “kişileştirme”, intak “konuşturma” demektir ![]() ![]() ![]() Örnek: Hârdur tahrîk-i bâd ile libâsın çâk eden Yoktur ey hâce güle hergiz ziyânı bülbülün Zâtî (Elbisesini rüzgârın tahrikiyle yırtan dikendir ey hoca, bülbülün güle asla zararı yoktur ![]() Burada gül, bülbül ve diken kişileştirilmiştir ![]() 3 ![]() Bu bölümde, bir edebî metinde sözlerin gerçek anlamlarıyla ilgili sanatlar yer alır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Vehme düşürme ![]() ![]() Örnek: Şemîm-i kâkülün almış nesîm gülşende Demiş ki sünbüle sende emânet olsun bu Figânî (Sabah esen hafif tatlı rüzgâr, gül bahçesinde senin kâkülünün güzel kokusunu almış ve sünbüle demiş ki, sende emanet olsun bu -koku- ![]() Bu beyitte “bu” sözcüğü, hem koku hem de işaret sıfatı anlamlarıyla birlikte kullanılmıştır ![]() 3 ![]() ![]() ![]() Sözün söylenmemiş anlamıyla mısra ya da beyitteki öteki sözcükler arasında anlam ilgisi kurulan ihamdır ![]() Örnek: Sür sâkiyâ kümeyt-i sebük-seyr-i sâgarı Gezdirmedir ilâcı su inmiş ayağına Emrî (Ey saki, kadehteki çabuk içiliveren şarabı ortaya sür; ayağına su inmiş, ilacı gezdir*medir ![]() Bu beyitte “ayak” sözcüğünün hem organ ismi, hem de kadeh anlamı vardır ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() Birden fazla anlamı olan bir sözcüğünün mısra ya da beyit içinde söylenmeyen anla*mıyla karşıt anlamı olan bir sözcük arasında ilgi kurularak yapılan iham sanatıdır ![]() Örnek: Vakt-i iftâr kühen sözlere karnım toktur Vehbiyâ aç elini hayr duâ eyle hemân Seyyid Vehbî (İftar vakti modası geçmiş sözlere karnım toktur ![]() ![]() “Aç” sözcüğü hem “açmak” eyleminin emir şeklidir; hem de karnı acıkmış, yeme ihtiyacı duyan kimse anlamındadır ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Meramını gizlemek, bir şeyi örtmek, arkaya gizlemek ![]() ![]() Örnek: Bir bûse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm Bir nîm tebessümle o âfet gülü verdi Zâtî (Gönlüm [o güzele] bir öpücük mü, bir gül mü verirsin diye sordu ![]() ![]() Burada “gülü verdi” sözcükleriyle “gül çiçeğini verdi” anlamı söylenmiş; fakat sev*gilinin tebessüm ettiği, bu teklif karşısında hafifçe gülümsediği anlatılmak istenmiştir ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Kullanma, hizmete kabul etme ![]() ![]() ![]() Örnek: Zâhidâ sâgarı çekmek eğer olduysa günâh Sen sevâb içre bulun biz bu günâhı çekelim Hayâlî (Ey Zahit, kadeh çekmek eğer günah olduysa, sen sevap içinde bulun, biz bu günahı çekelim ![]() “Çekmek” sözcüğünün gerçek anlamı tahammül etmek, katlanmak, üstlenmek, ka*bullenmektir ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Uyma, uygunluk, birbirini tutma, yakışma ![]() ![]() Örnek: Sensin bizi muhlis yine gark-âb-ı fenâdan Ne zevrak u ne Nûh u ne tûfân biliriz biz Nâilî-i Kadîm (Fânilik, yok olup gitme suyunda boğulmuş olan bizleri kurtaracak yine sensin ![]() ![]() Bu beyitte Nuh peygamber, onun hayatı ve mucizeleriyle ilgili olarak “gark-âb”, “zevrak”, “Nuh”, “tufan” sözcükleri tenasüplü olarak bir arada kullanılmıştır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Dürüp sarma ve yayıp dağıtma, toplama ve yayma ![]() ![]() Örnek: Yanağın u dudağın u teninle sûretin olmuş Biri rengîn biri şîrîn biri nâzük biri ra’nâ Ahmedî (Yanağın, dudağın ve teninle yüzün; biri renkli, biri tatlı, biri nazik, biri güzel olmuş ![]() “Yanağın” – “rengîn”, “dudağın” – “şîrîn”, “tenin” – “nâzük”, suretin” – “ra’nâ” sözcük*leri birbiriyle ilintili ve paralel bir şekilde düzenli olarak verilmiş ![]() 3 ![]() ![]() Arif “bilen”, tecahül “cahil gibi, bilmez gibi görünme” demektir ![]() ![]() Örnek: Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım Nahîfî (Göz gördü, gönül sevdi seni ey ay yüzlüm ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Güzel yorumlamak, güzel bir sebebe bağlamak ![]() ![]() Örnek: Seni seyr etmek için reh-güzer-i gülşende İki cânibde durur serv-i hırâman saf saf Bâkî (Nazla salınan serviler, gül bahçesinin yolunda seni seyretmek için iki yanda saf saf durur ![]() Yolun iki yanında servilerin dikili duruşları tabiî bir olaydır ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Helâl olan büyücülük ![]() ![]() Örnek: Âkil isen vahş u tayrın şâhı ol Mecnûn gibi Başına mürg âşiyanından külâh-ı devlet al Hayâlî (Akıllı isen Mecnun gibi vahşi hayvan ve kuşların şahı, padişahı ol ![]() ![]() Birinci mısraın sonundaki “Mecnun gibi” ifadesi, hem birinci mısraın sonunda, hem de ikinci mısraın başına getirildiğinde anlamlıdır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Abartma, aşırı büyütme ![]() ![]() Örnek: Donar soğuktan efendi semender âteşte Bir iki gün dahi böyle eserse bu sarsar Nedim (Efendi, bu kasırga böyle bir iki gün daha eserse, ateşte yaşayan masal hayvanı olan semender soğuktan donar ![]() Rüzgârın aşırı soğukluğunu vurgulamak için hiç olmayacak olan bir şeyi, ateşte ya*şayan bir hayvan olan semenderin bile donacağını söylüyor ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Birbirine zıt olma, karşıt olma ![]() ![]() Örnek: Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyyet Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten Namık Kemâl (Ah ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyücü imişsin ![]() ![]() “Hürriyet” ve “esaret” kavramları arasında tezat (karşıtlık) vardır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Yetişme, erişme, nail olmadır ![]() ![]() Örnek: Öyle nâzik ki eğer şapkalı bir kunduracı Evine gelse eder tâ kapudan istikbâl Ziyâ Paşa (Öyle nazik ki eğer şapkalı bir kunduracı evine gelse, onu tâ kapıdan karşılar ![]() Şair burada sözünü ettiği kişiyi över gibi görünüyor, ancak yermektedir ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Tekrarlama ![]() ![]() Örnek: Her zulmü, kahrı boğmağa bir parça kan yeter Ey şark uyan yeter, ey şark uyan yeter Ali Canip 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Çağırma, bağırma, seslenme ![]() ![]() Örnek: Eyvâh !… Beş on kâfirin îmânına kandık Bir uykuya daldık ki cehennemde uyandık! Mehmet Akif Ersoy 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Sorma ![]() ![]() Örnek: Nerde olsam çıkıyor karşıma bir kanlı ova Sen misin, yoksa hayâlin mi, vefâsız Kosova Mehmet Akif Ersoy 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Dönme, geri dönme ![]() ![]() Örnek: Erbâb-ı teşâür çoğalıp şâir azaldı Yok öyle değil şâirin ancak adı kaldı Muallim Nâcî (Şairlik taslayanlar çoğalıp gerçek şairler azaldı ![]() ![]() Burada rücu, “Yok öyle değil” ifadesiyle yapılmıştır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Ayırma ![]() ![]() Örnek: Seni Kisrâ’ya adâlette muâdil tutsam Fazladır sende olan devlet ü dîn ü îmân Bâkî (Seni adalet konusunda Kisra’ya denk, eşit tutsam; sendeki devlet, din ve iman fazla gelir ![]() Şair “sen” dediği kişiyle “Kisra”yı karşılaştırır ve onun Kisra’dan üstün olan özellik*lerini vurgular ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Kesme, kesilme, biçme ![]() ![]() ![]() ![]() Örnek: Ey kimsesiz âvâre çocuklar… Hele sizler, Hele sizler… Tevfik Fikret Burada kat sanatı, ikinci mısradaki “Hele sizler” ifadesinde yapılmıştır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Reddetme, geri çevirme ![]() ![]() Örnek: Lades Vaktiyle yazdığım gibi: Uzayacağa benzer Tutuştuğumuz lades ![]() Bak, kaç sene geçti: Aldatamadın beni Ölüm kardeş ! Behçet Necatigil Şairin son mısraya kadar kiminle konuştuğu belli değildir ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Dönüp bakma, dikkat, hatır sorma, sözü başka bir kişiye çevirme ![]() ![]() Örnek: Aradan yıllar geçti, işte o günden beri Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar, Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar ![]() Ey garip çizgilerle dolu han duvarları, Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları! Faruk Nafiz Çamlıbel Şairin muhatabı önceleri “yollar” iken, daha sonra “han duvarları”dır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Söz sırasında kastedilen bir şeyi imalı olarak belirtme, açık söyleme*me ![]() ![]() Örnek: Tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil Çerh ile söyleşemem âyînesi sâf değil Nef’î (Mucize söyleyen papağanım, ne desem lâf değil ![]() ![]() Burada papağana ayna karşısına geçip konuşma öğretilmesi olayına bir telmih bulunmaktadır ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Atasözü getirme ![]() ![]() Örnek: Kirpikleri uzundur yârin hayâle sığmaz Meşhûr bir meseldir mızrak çuvala sığmaz Hevâî (Sevgilinin kirpikleri hayale sığmayacak kadar uzundur ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Ödünç alma ![]() ![]() Örnek: Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ Tallâhi lekad âserekellâhü aleynâ Ziya Paşa (Allah’ın gücü kudreti zalimlere bir gün “Allah’a andolsun, hakikaten Allah seni bi*ze üstün kılmış” dedirir ![]() Beytin ikinci mısraı Yusuf Suresi’nin 91 ![]() ![]() 4 ![]() Bu bölümde yer alan edebî sanatlarda sözlerin, sözcüklerin anlamından çok şekil yapıları , yazılışları, söylenişleri dikkate alınır; bu unsurlara dayalı olarak sanat ya*pılır ![]() 4 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Münasebet, benzeyiş, farklı anlamla yorumlanabilen söz ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Yazılış ve söylenişleri aynı, anlamları ayrı iki sözcük ile yapılan cinas ![]() Örnek: Kısmetindir gezdiren yir yir seni Göğe çıksan âkıbet yir yir seni İbn-i Kemâl (Seni yer yer gezdiren kısmetindir ![]() ![]() Birinci mısradaki “yir yir” taraf taraf, ikinci mısradaki “yir yir” ise ‘yer’; yani ‘toprak seni yer, içine alır, ölür toprağın altına girersin’ demektir ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Cinaslı sözlerden birinin iki ayrı sözcük hâlinde yazılmasıdır ![]() Örnek: Varı yok yoğu var eden ol durur Dünyede her olanı ol oldurur Süleyman Çelebi (Varı yok, yoğu var eden odur ![]() ![]() İkinci mısradaki “oldurur” sözcüğü, birinci mısrada “ol durur” şeklinde ayrı iki söz*cük olarak yazılmıştır ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Arap harfleriyle yazılışları aynı, söylenişleri, telâffuzları farklı olan sözcüklerle ya*pılan cinas ![]() Örnek: Şehrin içinde şöhreti artar cemâlinin Evsâf-ı verd-i ârızı vird-i zebân olur Nef’î (Şehrin içinde güzelliğinin şöhreti artar ![]() ![]() “Verd” ile “vird” sözcüklerinin Arap harfleriyle yazılışı aynı, ancak harekeleri yani okunuşları ve anlamları farklıdır ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Cinaslı sözcüklerden birinde fazladan bir harf bulunan cinas ![]() Örnek: Bize ey bâd bâdî-i perîşânî olursan da Dokun gâhî o zülf-i târümâra her çi bâd-â-bâd Sünbülzâde Vehbî (Ey rüzgâr bize perişanlık sebebi olursan da bazen ne olursa olsun o dağınık saça do*kun ![]() Burada cinas “bâd” ile “bâdî” arasında yapılmıştır; “bâdî” sözcüğündeki ‘î’ sesi fazladır ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Birbiriyle cinas yapılan sözcüklerde bir harfin farklı olduğu cinas ![]() Örnek: Cefâ gördük o nahl-i nâz-perverden vefâ derken Bizimle âkıbet bîgâne çıktı âşinâ derken Nâbî (Biz vefa derken, o nazlı, fidan boylu sevgiliden cefa gördük ![]() ![]() “Vefa” ile “cefa” sözcükleri arasında cinas vardır ve ilk harfleri farklıdır ![]() 4 ![]() ![]() ![]() Birbiriyle cinas yapılan sözcüklerden birinin, öteki sözcüğün son hecesiyle ses ve yazılış yönünden aynı olmasıdır ![]() Örnek: Ne izz ü câh u neseble ne kesb-i mâl iledir Fakat tefâhuru ehl-i dilin kemâl iledir Seyyid Vehbî (Gönül adamlarının, kalenderlerin övünmesi, ne ululuk ve güçlülükle, ne makam*la, ne soy sopla, ne de mal sahihi olmakladır ![]() ![]() Birinci mısradaki “mâl” sözcüğü, ikinci mısradaki “kemâl” sözcüğünün son hecesiyle aynı yazılış ve söyleyiştedir ![]() 4 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Değiştirme ![]() ![]() Örnek: Böyle hûn-rîzâne tevcîh-i nigeh bilmem neden Gâlibâ zann eyliyor Nâcî’yi cânî gözlerin Mualim Nâcî (Böyle kan dökücü bakışlar yöneltmek nedendir? Galiba gözlerin Naci’yi cani zan*nediyor ![]() Kalp, “Nâcî ” ve “cânî” sözcükleri arasındadır ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Türeme, türetme ![]() ![]() Örnek: Ey beni lutfuyla yoktan var eden Rabb-i gafûr Mağfiret kıl eyledikte azm-i iklîm-i bekâ Enderunlu Vâsıf (Ey beni iyiliğiyle, rahmetiyle yoktan var eden, bağışlayıcı merhametli Allah, son*suzluk dünyasına, ahirete gittiğimizde bizi bağışla, bize merhamet et ![]() Burada “gafûr” ve “mağfiret”, Arapça dilbilgisi kurallarına göre aynı kökten türemiş iki sözcüktür ![]() 4 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Geri dönme, yansıma ![]() ![]() Örnek: Dîdem ruhunu gözler gözler ruhunu dîdem Kıblem olalı kaşın kaşın olalı kıblem Nazîm Birinci mısraın “Didem ruhunu gözler” ifadesi ters çevrilerek, “gözler ruhunu dîdem” anlamlı ifadesine dönüştürülmüş ve aynı mısrada yerleştirilmiştir ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Sözcük anlamı : Geri gönderme, geri çevirme ![]() ![]() Örnek: Ey güzellik göğünün mâh-ı münevver kameri Şâd kıl gönlümü gün gibi tulû et seherî Seherî aşk ile meydâna girip seyr edeyim Ola ki peyk-i sabâdan ere yârin haberi Haberi olsa anın yoluna cân verdiğime Bana rahm eyleyüben eyleye idi nazarı Zâtî 4 ![]() ![]() Beytin her iki mısraındaki sözcükleri harf sayısı, vezin ve kafiye bakımından birbiri*ne denk getirmeye denir ![]() Örnek: Ol şeh-i kâm-kâr gelmez mi Ol meh-i nâm-dâr gelmez mi Bâkî (O mutlu padişah [sevgili] gelmez mi; ünlü, namlı ay gibi güzel sevgili gelmez mi?) 4 ![]() ![]() Her mısraın ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okununca bir ismin çıkacağı şekilde yazılmış şiire denir ![]() Örnek: Var olan bir sen, bir ben, bir de bu bahar Elden ne gelir ki ? Güzelsin, gençliğin var ![]() Dünyada aşkımız ölüm gibi mukaddes ![]() İnan ki bir daha geri gelmez bu günler, Âlemde bu andır bize dost esen rüzgâr ![]() Cahit Sıtkı Tarancı Bu şiirin mısralarının ilk harfleri yukarıdan aşağı okununca Vedia ismi çıkar ![]() 4 ![]() ![]() İçinde ‘b,p,f,m,v’ gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözcüklerle yazılan şiire denir ![]() Örnek: Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi Hatta o karanlık, aysız geceler Ahmet Kutsi Tecer Özet Etkili, güzel söz söyleme sanatı olan edebiyatta, dilin gerçek ve sembolik anlamlarına başvur*mak, az sözle çok şey ifade etmek, anlam ilgisi kurmak yoluyla yapılan sanatların büyük bir yeri vardır ![]() ![]() İnce duyguların, estetik duyarlığın ürünü olan edebî sanatlar ,Türk edebiyatında geniş yer tutar ![]() ![]() Edebî sanatlar mecazlar, anlam sanatları ve söz sanatları olmak üzere üç kümede ele alınabilir ![]() ![]() Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Tahirül Mevlevî, Edebiyat Lügati, İstanbul, Enderun Kitabevi, 1973 ![]() Dr ![]() ![]() Bilgegil, Kaya; Edebiyat Bilgi ve Teorileri, İstanbul, Enderun Kitabevi, 1989 ![]() Muallim Naci, Istılahat-ı Edebiyye -Edebiyat Terimleri-, Hazırlayanlar : Alemdar Yalçın, Abdülkadir Hayber, Ankara, Akabe Yayınları ![]() Dilçin, Cem; Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1997 ![]() Külekçi, Numan; Açıklamalar ve Örneklerle Edebî Sanatlar, Ankara, Akçağ Kitabevi, Şubat 1995 ![]() Pala, İskender; Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Ankara, Akçağ Kitabevi, 1995 ![]() Yard ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde ÖrnkleriEdebi Sanatlar MECAZ Bir sözün, asıl anlamından başka bir anlamda kullanılmasıdır ![]() Örnekler: "Kara bulutlar sarmıştı yurdumun ufkunu ![]() Bu dizede "kara bulutlar" sözü "tehlike, kötülükler" anlamında kullanılmıştır ![]() "Otomobil uçar gider ![]() ![]() BENZETME (TEŞBİH) Ortak yönleri olan iki kavramdan, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir ![]()
Benzetilen: arslan Benzetme Yönü: kuvvet Benzetme Edatı: gibi * Bazı benzetmelerde benzetme yönü söylenmeyebilir: Örnekler:
![]() ![]() Örnekler: Gül yüzün neden gülmüyor? Benzeyen: yüz Benzetilen: gül İnci dişleriyle gülümsüyor ![]() Örnek Soru: Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört öğesi de bulunan bir "teşbih" vardır? A) Her hatıra bir damla yaş oldukça gözümde B) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi C) Canlandı hayalimde o mazideki yazlar D) Her gölge bir insan kadar inceydi, derindi E) Ben böyle değildim, bu deniz böyle değildi (1995/ÖYS) Çözüm: B ve D seçeneklerindeki dizelerde "teşbih" (benzetme) var ![]() ![]() ![]() ![]() Dört öğesi de olan böyle teşbihlere "mufassal teşbih" adı verilir ![]() Yanıt: D |
![]() |
![]() |
![]() |
Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde Örnkleri |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Edebi Sanatlar - Edebi Sanat Yıllık Ödev Edebi Sanatın Şiirleri Üzerinde ÖrnkleriİSTİARE (EĞRETİLEME) İstiare, bir varlığın geçici olarak başka bir varlığın adını ya da özelliğini almasıdır ![]() Örnek: 1) Açık İstiare Benzetmenin öğelerinden yalnız kendisine benzetilenin söylenmesiyle oluşturulur ![]() Örnekler: "Ceylanım gel, gel!" dizesinde sevgili, "ceylan"a benzetilmiş ve yalnızca kendisine benzetilen (ceylan) söylenmiştir ![]() Korkusuz birine "arslan", terbiyeli birine "koç", çok kurnaz biri için "tilki" denilmesi birer açık istiare örneği oluşturur ![]() "Hangi dağda bulsam ben o maralı?" 2) Kapalı İstiare Benzeyen söylenir, kendisine benzetilen söylenmez; kendisine benzetilenin bir özelliği belirtilir ![]() Örnekler: "Gözlerinden içti gönlüm neşeyi" Bu dizede "neşe" içilebilecek bir şeye benzetilmiş, ama neye benzetildiği söylenmemiştir ![]() ![]() Benzeyen (neşe) ve kendisine benzetilenin özelliğinin (içti) söylendiği bu sanat kapalı istiaredir ![]() "içimde damla damla bir korku birikiyor ![]() Bu dizede de "korku", damla damla olabilecek bir şeye benzetilmiş, ama neye benzetildiği söylenmemiştir ![]() Aşağıdaki dizelerde de kapalı istiare vardır:
Bir kavramın kendisiyle benzerlik ilgisi olan varlık ya da kavramlarla anlatılmasına denir ![]() Yahya Kemal'in "Sessiz Gemi" adlı şiiriyle "ölüm" kavramını anlatması bir temsili istiare örneğidir ![]() KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS) Cansız varlıklara ve soyut kavramlara insana ait özellikler kazandırıp onları canlandırma, hareketlendirme sanatıdır ![]() Örnekler: "O gün bugün, hep sessiz ağlaşırlar geceler, Ruhumla bir dost gibi anlaşırlar geceler ![]() "Gecelerin ağlaşması" ve "ruhla anlaşması" kişileştirme örnekleridir ![]() "Senin tutkunla mecnun geziyor, güneş ve ay ![]() Gezmek insanın özelliğidir; güneş ve ayın gezmesi kişileştirme örneğidir ![]() Aşağıdaki dizelerde kişileştirme örnekleri vardır: "Bahçemizde açılmaz, seni görmezse çiçekler Sahil seni, akşam seni, rüzgâr seni bekler ![]() İNTAK (KONUŞTURMA) İntak kişileştirmeye bağlı bir sanattır ![]() ![]() Örnekler: "Serilip hak-i hakarette vatan can veriyor ![]() Yetişin son nefesimdir, gelin imdada! diyor ![]() ikinci dizede vatan konuşturulmuştur ![]() Yunus Emre'nin, "Benim adım dertli dolap, dizelerinde de bir su dolabı konuşturulmuştur ![]() MECAZ-I MÜRSEL (DÜZ DEĞİŞMECE) Aralarında benzerlik ilgisi olmaksızın, bir sözün başka bir söz yerine kullanılmasıdır ![]() İki söz arasında, benzerlik ilgisi dışında "parça-bütün, neden-sonuç, yer-içindekiler ![]() ![]() ![]() ![]() Örnekler: "Erzurum, olimpiyatlara katılacak üniversiteli sporcuları bekliyor ![]() Bu cümlede geçen "Erzurum" sözcüğü "Erzurum halkı" yerine kullanılmıştır ![]() - Bir sanatçı söylenip eseri kastedilebilir: "Namık Kemal'in birinci sınıfta okutulması doğru değil ![]() "Dükkân" sözü, içindekiler yerine kullanılmıştır ![]() Aşağıdaki örneklerde mecaz-ı mürsel sanatı vardır:
Tarlasındaki taze salataları övmek için, "Badem bunlar, badem!" diye bağıran satıcı, aşağıdaki söz sanatlarından hangisine başvurmaktadır? A) Benzetme B) Tenasüp C) Kinaye D) Hüsn-i talil E) Mecaz-ı mürsel (1995/ÖYS) Yanıt: E HÜSN-İ TALİL (GÜZEL NEDENLEME) Anlatıma güzellik katmak için doğal bir olayı gerçek nedeninin dışında hoşa gidecek bir nedene bağlamadır ![]() Örnekler: (Faruk Nafiz ÇAMLIBEL) Bu dizelere göre çoban çeşmesi, Ferhat dağları yardığı için, ona yardım etmek amacıyla akmaya başlamıştır ![]() "Güzel şeyler düşünelim diye, Yemyeşil oluvermiş ağaçlar ![]() Ağaçlar, bahar gelince yeşillenir ![]() ![]() Aşağıdaki dörtlükte de hüsn-i talil sanatı vardır ![]() (Kemalettin KAMU) Şaire göre, denizdeki dalgaların çıkardığı ses bir ağlama sesidir; deniz, şairin acısını paylaşmakta, şairin annesinin ölümüne ağlamaktadır ![]() MÜBALAĞA (ABARTMA) Anlatılan bir durumun olduğundan çok fazla ya da çok az gösterilmesidir ![]() Örnekler: "Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır ![]() Bu dizede mübalağanın en aşırı biçimi vardır ![]() ![]() ![]() "Sana milyon kere söyledim, mübalağa yapma diye ![]() ![]() "Her aşkın sonunda gözyaşı vardır, Akar damla damla sel olur gider ![]() İkinci dizede abartma sanatı vardır ![]() ![]() "Burada sıcaktan piştik ![]() ![]() "Havada uçan tüy bile Benim kadar hafif değil ![]() Şair, kendisinin havada uçan tüyden bile hafif olduğunu söylüyor ![]() ![]() Aşağıdaki örneklerde abartma vardır: "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Uçtuk, Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle ![]() "Sözün şiirlerin mükemmelidir ![]() TEVRİYE Bir sözü iki anlama gelecek biçimde kullanmaktır ![]() İki anlamı olan bir sözcüğün yakın anlamını kullanır görünerek, gerçekte uzak anlamını kastetmektir ![]() "Baki, çemende hayli perişan imiş varak Benzer ki bir şikâyeti var rüzgârdan ![]() (Yaprak, bahçede oldukça zor durumdaymış; rüzgârdan bir şikâyeti var sanki ![]() Rüzgâr: 1) Yel, 2) Zaman "Gül gülse, daim ağlasa bülbül acep değil ![]() "Kadrini seng-i musallada bilip ey Baki! TEZAT (ZITLIK) Aralarında bir ilgi olan karşıt kavramları bir arada kullanmaktır ![]() "Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten" "kurtulmak" ile "esir olmak" karşıt kavramlardır ![]() Aşağıdaki dizelerde de tezat sanatının örnekleri vardır: "Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm; Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm!" "El çek tabip, el çek; yaram üstünden "Yıkıl git diyorsun, kolay mı gitmek? Sen getirdin beni gel diye diye ![]() TENASÜP (UYGUNLUK) Aralarında konu, tür gibi ilgiler bulunan sözleri bir dizede ya da beyitte kullanma sanatıdır ![]() Örnekler: "Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip Kılma derman, kim helakim zehr-i dermanındadır ![]() "Dert, ilaç, tabip, derman, zehir" hastalıkla ilgili kavramlardır; bu kavramların bir arada kullanılması tenasüp sanatını oluşturur ![]() "Geçsin günler, haftalar, Aylar, yıllar, mevsimler; Zamanla ilgili kavramlar (gün, hafta, ay, yıl, mevsim, zaman) bir arada kullanılarak tenasüp sanatı yapılmıştır ![]() KİNAYE Gerçek anlamı da düşünülebilecek bir sözü, gerçek anlamının dışında bir anlamda kullanmaktır ![]() ![]() Örnekler: "Fatih Bey'in herkese kapısı açıktır ![]() Kapının açık olmasının gerçek anlamı vardır; ama bu cümlede kapısı açık "konuksever" anlamında kullanılmıştır ![]() (Pir Sultan ABDAL) (anınçün: onun için) Tamburanın içi oyuktur, ancak bu dörtlükte asıl söylenmek istenen dertli, üzüntülü olmaktır ![]() Ayrıca, tamburanın konuşması intak sanatının örneğidir ![]() * Pek çok atasözünde ve deyimde kinaye sanatı vardır: Ağaçtan maşa olmaz ![]() Bu atasözünün gerçek anlamı da doğrudur, akla uygundur ![]() ![]() "Gözü kara" deyiminin gerçek anlamı vardır; ancak bu deyim "cesur, korkusuz" anlamında kullanılır ![]() Örnek Soru: Aşağıdakilerin hangisinde bir kinaye vardır? A) Gönül sevdiğinden soğur Görülmeyi görülmeyi B) Gölgesinde dinlendiğim Koca çamlar yerinde mi C) Şu karşıma göğüs geren Taş bağırlı dağlar mısın D) Elbet bir devasız dertten Doğan göz bir zaman ağlar E) Uçtu kuşların kervanı Her biri bir dala gider (1992/ÖYS) Yanıt: C TECAHÜL-İ ARİF (BİLMEZLİKTEN GELME) Söz söyleyenin, bir incelik ortaya koymak için bildiği bir durumu bilmezlikten gelmesidir ![]() Örnekler: "Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var? Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?" Şairin saçları beyazlamıştır; o, bunu bilmiyor değildir ![]() ![]() ![]() "Bulutlar mı geçiyor başımın üstünden Ben mi gidiyorum bulutların altında?" Aşağıdaki dizede de tecahül-i arif vardır: "Aynalar söyleyin bana, kimim ben?" CİNAS Yazılışları ve söylenişleri bir, anlamları ayrı iki sözü bir arada kullanma sanatıdır ![]() Örnekler: "Eyleme vaktini zayi; deme kış yaz, oku yaz" I ![]() ![]() ![]() "Bülbül eder güle naz Gül eder bülbüle naz Bugün bir şehre vardım Ağlayan çok gülen az" "Güle naz" ile "gülen az" sözcükleri cinas oluşturacak biçimde kullanılmıştır ![]() "Bizimle saltanat lafın idermiş ol Karamani, Hûda fırsat verirse ger kara yire karam anı ![]() (Fatih Sultan Mehmet'in Karaman Bey'i için söylediği söz) Aşağıdaki dizelerde de cinas vardır: "Kısmetindir gezdiren yer yer seni Gafil olma akıbet yer, yer seni" TARİZ (İĞNELEME) Birini küçük düşürmek ya da iğnelemek için, bir sözü gerçek anlamının tam tersi bir anlamda kullanmaktır ![]() Örnekler: Dersin bitmesine yakın sınıfa gelen bir öğrenciye, "Ne kadar erkencisin!" denilmesi tariz örneğidir ![]() Nef'i'nin Şeyhülislam Yahya'nın kendisine "kâfir" demesi üzerine yazdığı şu dörtlük güzel bir tariz örneğidir: "Bize kâfir demiş Müfti Efendi, Tutalım ben ona diyem müselman; Varıldıkta yarın ruz-i cezaya İkimiz de çıkarız anda yalan" TELMİH (ANIMSATMA) Söz arasında, bilinen bir olaya, tarihten veya mitolojiden bir kahramana, bir atasözüne işaret edip onu hatırlatma sanatıdır ![]() Örnekler: "Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda Bir susuz yolcu yok, şimdi dağlarda ![]() Birinci dizede geçen "Leyla" ve "Mecnun" herkesin bildiği "Leyla ile Mecnun" hikâyesinin kahramanlarıdır ![]() "Seyretti hava üzre denir taht-ı Süleyman O saltanatın yeller eser şimdi yerinde ![]() Birinci dizede geçen "taht-ı Süleyman", 900 yıl yaşadığı söylenen Süleyman Peygamber'in havada uçtuğuna inanılan tahtıdır ![]() "Afrodit olmadan ilah, Dağdan inerdi her sabah; Elde gümüş hamam tası ![]() İlk dizede geçen "Afrodit", Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçasıdır ![]() TEKRİR (TEKRARLAMA) Sözün etkisini güçlendirmek için bazı sözcük ya da sözleri aynı dizede veya art arda gelen dizelerde tekrarlamaktır ![]() Örnekler: "Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine; Gidiyor, on yedi milyon kişi takmış peşine ![]() Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla; Gidiyor, göğsünü çepçevre saran bayrakla" (Orhan Seyfi ORHON) ALİTERASYON Ahenk oluşturmak için aynı sessiz harfin ya da hecenin bir dizede veya beyitte sürekli tekrarlanmasıdır ![]() (Dostlar, onun(sevgilinin) elini öpemeden ölürsem, meza-rımdaki topraktan su testisi yaparak onunla sevgiliye su verin ![]() "Bir büyük boşlukta bozuldu büyü" dizesinde "b" seslerinin tekrarı aliterasyon oluşturmuştur ![]() "Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın ![]() "Karşı yatan karlı kara dağlar karıyıptır otu bitmez ![]() ![]() SECİ (İÇUYAK) Nesirdeki (düzyazı) kafiyedir ![]() ![]() Dedim: Beratımın mazmunu ne için suret bulmaz ![]() Dediler: Zevaiddür husulü mümkün olmaz ![]() (Fuzuli) Sinan Paşa'nın "Tazarruname" adlı yapıtından alınan aşağıdaki cümlelerde seci vardır: "Ey gözlerin nuru, gönüllerin sürûru; başımızın tacı, ehl-i dilün miracı! Gönül hanesinin ziyası, dil hastasının şifası ![]() ![]() ![]() Hayret denizine gark olanın elin alıcı, dalalet vadisinde kalanı kurtarıcı; azmışlara yol gösterici, az isteyene bol göstericil Bilmeyene bildirici, görmeyene gördürücü; doymayanı doyurucu, içmeyeni kandırıcı; Hak sarayının kapıcısı, gönül evinin yapıcısı!" Örnek Soru: İlâhi, kabul senden, ret senden, şifa senden dert senden ![]() ![]() ![]() ![]() Bu parçadaki altı çizili sözcükler aşağıdakilerden hangisine örnektir? A) İmale B) Seci C) Aliterasyon D) Redif E) Cinas (1989/ÖYS) Yanıt: B |
![]() |
![]() |
|