jojo'slover
|
Evimizdeki Hayalet
Pencerenin önüne oturuyorum Kül rengi akşamlardan biri başlıyor yine  İnsanlar, akşamın geldiğini fark ederek tüneğine tüneyen tavuklar gibi evlerine çekiliyor, ve cadde birazdan ıssızlaşıyor  Çocukluğumun geçtiği kasaba yıllarına dönüyorum
doğduğum evi hayal meyal hatırlıyorum, bahçenin içinde kocaman bir ceviz ağacı vardı, amcanın karısı dikmişti galiba  Tek katlı, taştan yapılma, evin rüzgar vurdukça garip sesler çıkaran pencere kapakları, ve gök gürültülü gecelerde, bir kadın çığlığına benzeyen sesler içimde ürperti yaratırdı Ebem, bu seslerin bahçeden geldiğini söylerdi Halamın kızı, Bedriye, bizim bahçede bir mezar olduğu, ama bu mezarda kimin yattığını kimsenin bilmediğini söylerdi Eskiden evin içinde tuvalet olmadığı için-, tüm kasaba evlerinde tuvaletler dışarıdadır, çişimi yapmak için korka korka yüz numaraya girerdim Arkamdan sanki bir tutacakmış gibi bir hisse kapılır, kaçarak eve girerdim  Geceleri , gerçekten de bahçeden tuhaf sesler geliyordu Ebem, çişimi yaparken, sakın ceviz ağacının dibine işeme, gece sıcak su dökme diye beni uyarırdı  Ebeme sorardım, " torunum Cinler adamı çarpar derdi  
O günden sonra Cin korkusu içime iyice yerleşmişti Hacı amcamın köyüne gittiğimde, köy çocukları küllükte gece yarılarına kadar korkusuzca oynarken, ben evden dışarı çıkmazdım Amcamın kızları, mısır koçanları içinde ,anne ve babalarının yatmasını da fırsat bilerek geç vakte kadar oynarlardı En çok ta söbe oyunu oynarlardı Biri ebe olur, gözlerini kapar, diğerleri saklanır, gidip onları bulmaya çalışırken, kurnaz olan gelir ebenin durduğu yeri söbelerdi Cinden sonra, en çok korktuğum yılanlardı Yazın Aleyçikte "bağ evi" yatılırdı  Amcanın kızları yere yatak serer yatardık Ama uyuyamazdım, hışır hışır sesler duyardım Bildiğim tüm duaları okurdum, amcamın küçük kızı Nurgül, "yat sabaha
daha çok var !" diye beni teskin etmeye çalışrdı Dışardan hışır hışır diye sesler geliyor derdim "Sana öyle gelmiş, korkacak bir şey yok !"derdi "Ya yatarken boğazımıza yılan akarsa derdim
Yılan, gece olmaz, hem çok sıcakta çıkar yılanlar Sabah, güneşi tepeden doğarken, karpuz tarlasına giderek, karpuzlardan olgun bir tanesini tefeğinden koparan amcamın büyük kızı, Rahime, aleyçiğe
getirir, küçük bir naylon tabağa keserek, yanına da çırpma "soğan domates biber maydonoz" yaparak bize öğle ziyafeti çekerdi 
Küllüğe sakın işeme derdi Rahime abla "İşersem ne olur ?"derdim " Dişisine rastlarsan sana aşık olur ! Sonra bir daha, hiçbir kızla evlenemezsin !" derdi Gece yatıyordum  Bir ses, davul zurna sesi
şamata, hayal mi görüyorum aceba dedim  Hayal değildi, sesler bağın içinden geliyordu Korkudan sesimi çıkaramıyordum, sanki üzerime bir adam oturmuş, boğazımı sıkıyordu, bağırmak istiyordum
ama ne mümkün  Amcamın kızları aşağı kavaklığa gitmişti Bostanları vardı orada Birden bir hışıltı
duydum, koskocaman bir kafa, çatal dili olan en az üç metre boyunda bir yılan ,yatağımın yanında durmuyor mu ? Soğuk soğuk terler döküyorum Amcamın ortanca kızı, " haydi kalk Ertan abi !"dedi "Öğlen oldu, gözümü bir açtım yatakktayım  
Ama gördüğüm rüyanın etkisinde o kadar kalmışım ki, yatağımın yanında yılan arıyorum Nilgün, şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor "Ne arıyorsun Ertan abi !"dedi " Yılan  yatağımın yanında gördüm  Nereye gitti ? "dedim Güldü, yatağımın yamında renkli bir
ip duruyordu
|