Prof. Dr. Sinsi
|
Gazi Osman Paşa,Türk Büyüklerimizden Gazi Osman Paşa Hakkında Tarihi Bilgiler
GAZİ OSMAN PAŞA,Türk Büyüklerimizden GAZİ OSMAN PAŞA Hakkında Tarihi Bilgiler
GAZİ OSMAN PAŞA,Türk Büyüklerimizden GAZİ OSMAN PAŞA Hakkında Tarihi Bilgiler
GAZİ OSMAN PAŞA
Her sayfası bir kahramanlık menkıbesi ile dolu bulunan Türk tarihinin altın yaldızlı bir sayfası da Plevne müdafaasıdır Öyle bir sayfa ki, düşman komutanları bile bu sayfa önünde saygı durmuşlardı Bu sayfayı yazan, şanlı Gazi Osman Paşa’dır Gazi Osman Paşa,1832 yılında Tokat’ta dünyaya gelmiştir Kendisi Yağcıoğulları diye anılan bir aileye mensuptur Babası, memuriyet sebebiyle İstanbul’a yerleşmişti Küçük Osman ilk tahsilini bir sıbyan mektebinde yaptıktan sonra, Kuleli askerî idadîsine girdi Bu okulu bitirdikten sonra da Harp Okuluna girerek 1852’de mezun oldu Ruslarla yapılan Kırım Harbi’nde ve Rumeli’deki muvaffakiyetlerinden dolayı yüzbaşılık rütbesine yükseldi Bundan sonra Erkan-ı Harbiye sınıfına devam ederek Kolağası oldu Bir aralık da Bursa vilayeti nüfus yazımına memur edildi
1861 yılında Hasa ordusunda binbaşı olarak vazife aldı, Girit isyanında başarılar gösterdi Bunun üzerine üçüncü rütbeden bir nişanla albaylığa yükseltildi Üç yıl sonra da Yemen isyanını bastırmaya gönderildi Buradaki üstün başarılarından dolayı kendisine “paşa”lık rütbesi verildi Yemen’den dönünce İşkodra ve Bosna Kumandanlıklarına tayin olundu Sırp isyanında gösterdiği eşsiz kahramanlıklarından dolayı da bu defa kendisine Mareşallik rütbesi verildi 1877 yılında yapılan Plevne savaşında gösterdiği kahramanlıklar dolayısıyla dünyaca büyük bir şöhrete kavuştu
II Abdülhamit’in tahta çıkışının ikinci yılı Ruslar balkanlara doğru sarkmak emellerini açığa vurdular Bu arzularını yerine getirmek için Londra Protokolünü hazırlattılar Fakat Türkiye, Londra Protokolünü reddedince Rus Çarı II Aleksandr 24 Nisan 1877 tarihinde Osmanlı İmparatorluğuna harp ilan ederek, ordularıyla Tuna üzerinden Balkanlara doğru sarkmaya başladı Birinci Meşrutiyeti ilan etmiş olan II Abdülhamit ne yapacağını şaşırdı Halk arasında ise büyük bir galeyan baş gösterdi Gazeteler ateşli yazılar yayınlıyorlardı Bu harbe bütün Müslüman devletlerden yardım geleceğini de ilan ediyorlardı Hariciye Nazırı Saffet Paşa, Paris Muahedesine imza koyan devletlerden yardım istedi Türkiye’nin bağımsızlığını garanti edeceğini söz vermiş olan devletler şu cevabı verdiler:
“Muahedeler, mürur-ı zamanla hükümden düşerler ”
Böylece, Osmanlı ile Rusya baş başa bırakıldı Osmanlı İmparatorluğuna Batı devletlerinin yardım etmediğini gören Ruslar, ordularıyla 3 koldan hudutlarımızı aşarak Romanya’yı istila edip Tuna boylarına dayandılar Rusların Tuna Ordusu Kumandanı Çar’ın biraderi Nikola idi Emrinde 250,000 kişilik bir kuvvet bulunuyordu Rus generallerinden Malinkov da 60,000 kişilik bir kuvvetle Doğu illerinden İç Anadolu’ya doğru taarruza geçti Rus kuvvetlerinin karşısına Gazi Ahmet Muhtar Paşa geçti Burada Ruslara karşı Kars ve Zivin zaferlerini kazandı Rus Harbi başladığı zaman Gazi Osman Paşa kuvvetleri ile Vidin’de, Süleyman Paşa da Karadağ sınırlarında bulunuyordu Tunaboyu Orduları Kumandanlığına Serdar-ı Ekrem Abdülkerim Paşa tayin olundu Türk Ordusu 186,000 kişiden ibaretti Rusların Tuna’yı aşıp Bulgaristan’ı işgal etmeleri üzerine Vidin’de bulunan Gazi Osman Paşa, Bulgaristan yollarının bir kavşağı olan Plevne’yi Ruslardan önce elde etmek üzere kuvvetleriyle yaya olarak harekete geçti
Dünyada benzerine az rastlanır bir süratle Plevne’ye girdi Orta Anadolu’nun bu Tokatlı koca Türkü, cihan tarihinde ilk defa olmak üzere Plevne’nin etrafına boy siperleri açtırdı Bu siperler tabya usulünde ilk keşifti Topçularını ve kuvvetlerini yerin altına aldı Ruslar ise meydanda harp ediyorlardı Cihan tarihinde büyük şan kazanan Plevne harbi, Ruslara pek çok zayiat verdirdi Kendilerinin itiraf ettiklerine göre bazı taburlarda ancak birkaç kişi sağ olarak geri dönebiliyordu Rusların attığı mermilerle Plevne şehri alevler içinde yanıyordu Çoluk çocuk enkaz altında can veriyorlardı Her ne yaptılarsa Plevne’yi Gazi Osman Paşa’nın elinden almanın imkanı olmadı Rus kumandanı Nikola deliye döndü Nihayet Plevne’ye Rus Çarı Aleksandr da geldi Taarruzla, Plevne’yi muhasara ederek açlık ve cephanesizlikle teslim almaya karar verdiler
Gerçekten zaman geçtikçe Plevne’de açlık başladı Kadınlar çocuklar açlıktan ölüyorlardı Cephane de bitmek üzereydi Bütün bunlara rağmen kahramanlığı karakterine yazmış olan Türk oğlu, kuzeyden akan Rus seline iman dolu göğsünü geriyor, vatanseverliğin destanını yazıyordu Plevne’de bu kanlı savaşlar olurken, İstanbul’dan gazilere bir türlü yardım gelemiyor, diğer taraftan cihanda bir tek el Türk’e uzanmıyordu Balkan dağlarının en önemli geçidi olan Şıpka’da Süleyman Paşa da kahramanlıklar yaratıyordu Koca bir Çarlığa karşı bir Osman Paşa ne yapabilirdi ! Nihayet Gazi Paşa muhasarayı yarıp dışarı çıkmaya karar verdi Bir gece, Türk kuvvetleri Plevne’den çıktı Ordunun peşine çoluk çocuk, Plevne halkı da takıldı Fakat Bulgar casusları bu harekatı Ruslara haber verdiler
Türk kuvvetleri, 10 Aralık 1877 tarihinde Vid nehrini aşacakları bir sırada Ruslar, Türk kuvvetleri üzerine şiddetli bir topçu ateşi açtılar Ordunun üzerine yıldırımlar gibi mermi yağdırdılar Halk ve asker birbirine karıştı Binlerce insan topçu ateşi altında parça parça oldular Bu bölge kanlı bir mahşere döndü Nihayet her iki taraf arasında kanlı bir boğuşma meydana geldi Bu sırada Gazi Osman Paşa yaralandı Üç defa vukua gelen Plevne Muharebesinden galip çıkan Türkler, dördüncü Plevne harbinde yenildi Muhasara 145 gün sürmüştü
Gazi Osman Paşa’yı bir değirmenin içine götürüp yarasını sardılar O esnada iki Rus değirmene gelerek, Osman Paşa’ya: “Kayıtsız şartsız teslim” dedi Osman Paşa da, “Bir gün bir güne uymuyor; kaderi ilahî bu imiş!” dedikten sonra “gazilik” kılıcını düşman generaline teslim etti Bu iki general, Osman Paşa’yı ve yaveri Talat Bey’i bir araba ile Plevne şehrine götürdüler Yolda Rus Kumandanı General Nikola’ya rastladılar General Nikola, Osman Paşa’ya: “Plevne’yi müdafaa etmekte gösterdiğiniz muvaffakiyetten dolayı sizi tebrik ederim Bu müdafaa tarihin en parlak askerlik vakalarından biridir” dedi
Osman Paşa’yı görmek için koşan Rus subayları, “Bravo Osman Paşa” diye onu alkışladılar Birçokları da, “Dünyada büyük bir adam yüzü gördük  ” diye birbirlerine söylediler Gazi Osman Paşa’yı, Plevne’de bulunan bir eve götürdüler Ertesi gün Gazi Osman Paşa’yı, Rus Çarı İkinci Aleksandr’ın karşısına topallıya topallaya götürdüler
II Aleksandr, Osman Paşa’ya :
Silahınızı niçin teslim etmediniz ? diye sordu
Osman Paşa da :
Devletim bana, ‘düşmanı gördüğün zaman silahını terk etme, onu her zaman kullan’ diye vermiştir Beni de buraya kavga için gönderdi  cevabını verdi
Çar Aleksandr, bu yüce Türk’ün karşısında çok heyecanlandı ve onun elini sıkarak şu sözleri söyledi : Plevne’yi kuvvetli müdafaanızdan dolayı sizi tebrik ederim Bu müdafaa askeri tarihin en güzel hadiselerinden biri olmuştur Siz hakikaten cesur bir askersiniz Sizin gibi bir kumandanın kılıcı alınamaz Burada ve Rusya’da kılıcınızı ve nişanlarınızı taşımak hakkına sahipsiniz
On beş gün sonra Osman Paşa’yı esir olarak Ruslar Harkov şehrine götürüp bir otele yerleştirdiler Rus kuvvetleri Bulgaristan’dan İstanbul üzerine akın etmeye başladılar Nihayet Yeşilköy’e kadar dayandılar Rus orduları Kağıthane sırtlarında bir manevra yaptılar General Nikola da bir heyetle İstanbul’a gelerek Beylerbeyi Sarayına gitti ve Osmanlı İmparatoru II Abdülhamit’le bir görüşme yaptı Bütün İstanbul bu mağlubiyet karşısında heyecan içinde kaldı Avrupalı devletlerin ve bilhassa İngilizlerin müdahalesiyle Ruslar İstanbul’a giremediler Yalnız Yeşilköy’de bu zaferin hatırası için bir anıt diktiler Bu harbin sonunda Ayastefanos Anlaşmasıyla, Berlin Anlaşması imzalanarak Balkan devletleri bağımsızlıklarını kazandılar
İstanbul halkı, Gazi Osman Paşa’nın esir olduğunu duyunca, Paşanın evi önünde toplandılar Osman Paşa’nın oğlunu bir at üzerine bindirerek, “Paşa’yı karşılayamadık, bari oğlunu gezdirelim  ” diye İstanbul sokaklarında dolaştırdılar İki ay sonra da Gazi Osman Paşa’ esaretten döndü O gün İstanbul yerinden oynadı İkinci Abdülhamit Osman Paşa’yı Mabeyin müşiri yaparak hiç yanından ayırmadı
Nihayet, her fani gibi Gazi Osman Paşa da 5 Nisan 1897 tarihinde 65 yaşında olduğu halde hayata gözlerini yumdu Öldüğü zaman vasiyeti üzerine Fatih türbesi bahçesine gömüldü
|