Prof. Dr. Sinsi
|
Anadolu Selçukluları,Anadolu Selçukluları Kuruluş Tarihi,Anadolu Selçukluları Hakkınd
GENİŞLEME DEVRİ
I Gıyaseddin Keyhusrev (1205-1211)
Giyaseddin Keyhüsrev Konya’yı kardeşi Süleyman Sah'a bıraktıktan sonra uzun ve maceralı bir hayat yasadı Dokuz yıl sürecek bir gurbet hayatına başlayan Giyaseddin Keyhüsrev, Konya'dan Sis'e (Kozan) gitmiş ve orada Ermeni kralı Leon tarafından karşılanmış ve büyük bir hüsnü kabul görmüştü Daha sonra Elbistan'a hareket eden Giyaseddin Keyhüsrev burada da kardeşi tarafından adeta bir sultan gibi karşılanmış ve Elbistan'in kendi emrine verildiği bildirilmiştir İkinci kez tahta oturan Gıyaseddin Keyhusrev 1207 yılında Antalya’yı ele geçirerek, Selçuklu Devletine bir deniz kapısını açtı Bu sırada Haçlılar 4 seferine çıkmış ve İstanbul’u işgal etmeleri Gıyaseddin Keyhusrev’i zor durumda bıraktı Ve bunun üzerine Gıyaseddin Keyhusrev Therados Laskaris, İznik İmparatorluğunu, Komnenos soyundan gelen David ve Aleksios Kardeşlerde Trabzon Rum İmparatorluğunu kurdular Bizans ağırlık merkezinin Anadolu’ya kayması Selçuk-Bizans Anlaşmazlığını kesinleştirdi Giyaseddin Keyhüsrev'in Karadeniz, Akdeniz ve Ermeni topraklarında kazandığı zaferler, İznik imparatoru ile aralarının açılmasına sebep oldu Laskaris'in giderek kuvvetlenmesinden endişe eden Sultan, İznik Devleti ile hesaplaşmaya mecbur oldu Kendisine sığınan Bizans imparatoru Alexis'i yanına alan Sultan Giyaseddin Laskaris'e bir ültimatom göndererek İznik’i imparatorluğun esas sahibi Alexis'e teslim etmesini istedi Bu talebin reddedilmesinden sonra harekete geçen Sultan, Denizli-Ladik arasındaki Antiochel şehrini muhasara ettiği sırada Laskaris'in oğulları ile karsılaştı ve onlara ağır kayıplar verdirtti Bizzat imparatorun üzerine hücum ederek onu yere düşürdü Ancak muhafızlarına imparatora dokunmamalarını emretti Yere düsen imparator ayağa kalkıp sultanin atinin ayaklarını kesti Sultan bir kulenin devrilisi gibi yere düştü ve öldürüldü Sultanin öldürüldüğünü gören Selçuklu ordusu dağıldı ve Bizans imparatoru kuvvetleri mağlup iken galip duruma yükseldi (5 Haziran 1211) Giyaseddin uzun boylu, kuvvetli ve cesur bir hükümdar olup kardeşi gibi iyi bir eğitim görmüştü Dindar bir hükümdardı Pazartesi ve Perşembe günü oruç tutardı ve Divan-i Mezalim'e bizzat başkanlık ederek şikayetleri dinlerdi Yılda bir defa ser'î mahkemelere giderek kendisi hakkında şikayet varsa dinler ve ona göre hareket ederdi Âlimleri ve kadıları korurdu Kardeşi Gevher Hatun'un vasiyeti üzerine Kayseri'de Sifaiyye ve Giyasiyye adıyla bir hastane ve tip fakültesi yaptırmıştı (602/1205) Danismendliler tarafından yapılan Kayseri'deki Ulu Cami'yi de tamir ettirdi Yollarda zarara uğrayan tüccarın mallarını devlet hazinesinden tazmin ettirmesi ticareti teşvik ve himaye bakımından önemlidir Bazı ticari vergileri kaldırması da onun ticareti desteklediğini göstermektedir
IZZEDDIN KEYKÂVUS (1211-1220)
Sultan I Giyaseddin Keyhüsrev'in büyük oğlu Izzeddin Keykâvus babası ile birlikte İstanbul’da gurbet hayati yasamış ve bu sırada atabey Emîr Seyfeddin Ay-aba tarafından eğitilmiştir Giyaseddin Keyhüsrev Anadolu'ya dönüp ikinci defa tahta geçince onu Malatya'ya melik tayin etmiş ve Seyh Mecdeddin Ishak'i da onun öğretmeni olarak görevlendirmişti
Izzeddin Keykâvus babasının ölümü üzerine toplanan devlet erkânı tarafından sultan ilân edildi Konya'dan Kayseri'ye giden devlet adamları Izzeddin Keykâvus'a haber gönderip onu da Kayseri'ye davet ettiler 21 Temmuz 1211 tarihinde yapılan merasimle Selçuklu sultani ilan edilen Izzeddin Keykâvus taziye ve tebrikleri kabule başladı Başkent Konya'ya hareket edeceği sırada Tokat meliki olan kardeşi Alâeddin Keykubad'in ordusu ile Kayseri üzerine yürüdüğünü öğrendi Alaeddin Keykubad babasının ölüm haberini alınca Erzurum meliki olan amcası Tuğrul Sah ile beraber saltanatı ele geçirmek için harekete geçmişti Danismendli Zahireddin İli ve Ermeni kralının da desteğini sağlayarak Kayseri üzerine yürüyen Alaeddin Keykubad kardeşini muhasaraya başladı Zor durumda kalan Izzeddin Keykâvûs önde gelen emîrleri Mübarizeddin Çavli, Zeyneddin Basara ve Behrem Sah'i yanına çağırıp onların fikirlerini sordu Müzakereler sırasında Kayseri valisi Celâleddin Kayser müttefikleri birbirlerinden ayırabileceğini söyleyince bu fikir kabul edildi ve vali gece yarısı değerli hediyelerle Ermeni kralının yanına giderek ona şehzadeler arasındaki taht kavgalarına karışmasının kendisine hiçbir çıkar sağlamayacağını bildirdi ve onu ordugâhtan ayrılmaya ikna etti Ermeni kralının ayrılmasından sonra Tuğrul Sah da Erzurum'a hareket etti Bunun üzerine bir durum değerlendirmesi yapan Alâeddin Keykubad kuşatmadan vazgeçerek Ankara istikametinde yola koyuldu Danismendli Zahireddin İli de Niğde’ye giderek Alâeddin Keykubad adına faaliyetlerine devam etti Kayseri'de karsılaştığı tehlikeyi bu şekilde atlatan Izzeddin Keykâvûs birkaç gün dinlendikten sonra Konya'ya hareket etti ve şehrin ileri gelenleri tarafından törenle karşılandı Tahta çıkarılan sultana kurbanlar kestiler, altın ve gümüş saçtılar Çok değerli elbiseler, atlar vb hediye ettiler Bütün devlet adamları merasimle bağlılık yemini (biat) ettiler Sultan da onlara hilatler giydirdi, emlak ve arazi tevcih etti, eski mensûrları yeniledi Cülûs senlikleri bir hafta devam etti Muhtelif ülkelerden gelen elçiler tebriklerini bildirdiler ve değerli hediyeler takdim ettiler Sultan Izzeddin Keykâvus bu vesileyle Abbasî halifesi Nâsir Lidinillah'a da elçi göndererek cülusunu bildirmiş, saltanatının tasdik edildiğini bildiren hakimiyet mensurunu almıştır Sultan Seyh Mecmeddin Ishak'i Bağdat'a elçi olarak göndermiş ve halifeden Fütüvvet teşkilâtına girmek maksadıyla bu teşkilâtın sembolü olan Fütüvvet şalvarını istemiştir Bizans imparatoru Laskaris de sultana elçi göndererek tebriklerini bildirmişti
Sultan Izzeddin Keykâvus devlet islerini yoluna koyduktan sonra Ankara’ya sığınmış olan kardeşi Alaeddin Keykubad meselesini halletmeye karar verdi Emirlerine haber gönderip Konya'ya çağırdı ve muhasara için gerekli hazırlıkları tamamlayıp Ankara üzerine yürüdü Uzun süre devam eden muhasara sebebiyle sıkıntı içinde kalan Alaeddin Keykubad Eyyubî hükümdarı el-Melikü'z-Zahir'e haber gönderip sultanla barış yapması hususunda tavassutta bulunmasını istedi Ancak bundan bir netice elde edemeyince şehrin ileri gelenlerini toplayıp onlarla istişare etti Onlar teslimden başka çare olmadığını söyleyince ağabeyi Izzeddin Keykâvus'a haber gönderip kendisine ve şehir halkına aman vermesi şartı ile anlaşmaya razı olduğunu bildirdi Bunun üzerine Sultan Seyfeddin Ay-aba, Hüsameddin Çoban ve Seyfeddin Kızıl ile görüşüp kardeşinin barış teklifini kabul etti ve şehri teslim alarak Alaeddin Keykubad'i Malatya yakınlarındaki Minsâr kalesinde hapsetti (1213)
Sultan iç meseleleri hallettikten sonra ülkede ticaretin gelişmesi için bazı faaliyetlere girişti Kıbrıs kralı Hugue ile bir anlaşma imzalayarak Avrupalı tüccarların Kıbrıs üzerinden Anadolu'ya gelmelerini temin etti Izzeddin Keykâvus ayni maksatla Venediklilerle de bir anlaşma imzalamış ve Venedik tüccarlarının Anadolu'ya rahatça girip çıkabilmelerini sağlamıştır Sultan Akdeniz ticaretini yoluna koyduktan sonra Karadeniz ticaret yollarını da emniyete almak için harekete geçti Kuzeydeki Samsun ve Sinop limanları sadece Türkiye'nin ihracat ve ithalatı için değil milletlerarası ticaret için de çok önemli merkezlerdi Bu bakımdan Sinop'u ele geçirmek için plânlar yapmaya başladı ve sonunda şehri karadan ve denizden kuşatıp Rumları teslim olmaya mecbur etti (26 Cemayizelâhir 611/2 Kasım 1214) Ertesi gün askerler şehrin karsısında saf bağlayıp halkın ileri gelenlerini sultanin huzuruna çıkardılar Onlar yer öpüp itaat arz ettikten sonra şehrin anahtarlarını da sultana takdim ettiler Sultan bazılarına hilatler verdikten sonra surlardan içeri girdi Divan noterleri tarafından hazırlanan ahitnameyi yanında bulunan tekfura yemin ettirerek imzalattı Anlaşma metninde "es-Sultanü'l-Galib Izzeddin Keykâvus b Keyhüsrev, ben Kir Alexis'e hayatıma emin vermek, Sinop yöresi dışında kalan Canit (Canik) ülkesini bana ve evladıma bırakmak, buna mukabil kendisine her yıl 12 000 dinar, 500 at, 2000 sığır, 1000 koyun ve hazineye intikal eden her cins maldan 50 yük hediyeyi kendi hayvanlarımla göndermek, ihtiyaç halinde de kendilerine askerî yardımda bulunmak üzere iki tarafa mensup büyüklerin huzur ve sehadetiyle bu anlaşma kabul ve imza edilmiştir" ifadesine yer verilmiştir Trabzon Komnenoslari bu tarihten Mogol istilâsına kadar Anadolu Selçukluları’na tabi olarak hüküm sürdüler
Sultan Izzeddin Keykâvus buradan ülkesinin her tarafına fermanlar gönderip her şehirden zengin ve itibarlı kişilerin seçilip Sinop'a gönderilmesini emretti Eğer bulunduğu yerdeki emlâk ve akarı dolayısıyla oradan ayrılmak istemeyen olursa emlâkinin devlet tarafından satın alınarak kıymeti üzerinden ödeme yapılmasını istedi
Sultan Sinop'un fethini, dini ve ticari teşkilâtlanmasını imar ve emniyet işlerini organize ettikten sonra ordusu ile Sivas'a geldi ve bu zaferde hizmeti görülen beylerine değerli hediyeler ve hilatler verdi Bu zafer münasebeti ile es-Sultanu'l-Galib unvanını alan Izzeddin Keykâvus halife ve Müslüman hükümdarlara fetihnâmeler gönderdi Sinop'un sahip olduğu siyasî ve ticarî önem sebebiyle Sultan yoğun bir imar faaliyeti başlattı Kale ve surlar tamir edildiği gibi medrese ve cami inşaatına da başlandı Sinop'un fethine iştirak eden emîrlerin deruhte ettiği bu inşaat sekiz ay gibi kısa bir sürede tamamlandı (612/1215)
Sultan Sinop'un fethinden sonra Ermenilere karsı sefer hazırlıklarına başladı ve 1215 yılında sefere çıktı Karaman, Ereğli 1216 yılında Ermenilerden geri alindi Hanedan mensupları arasındaki taht kavgaları sırasında Antalya'daki Hıristiyanlar geceleyin düzenledikleri bir baskınla Türkleri gafil avlamışlar, kadın, erkek, çocuk, ihtiyar demeden kılıçtan geçirmişlerdi Bunu öğrenen Izzeddin Keykavus emirlerine haber gönderip derhal Konya'da toplanmalarını istedi ve süratle Antalya üzerine yürüdü Bunun üzerine Hıristiyanlar Kıbrıs’taki Franklardan yardim aldılar Sultan mancınıklar ve muhasara makinelerini hazırlattıktan sonra şehri karadan ve denizden kuşattı Sonunda merdivenler kurularak zırhlı piyadeler surlara çıkarıldı Frank askerleri bertaraf edilerek kapılar açıldı ve Türk ordusu şehre yeniden hakim oldu
(30 Ramazan 612/22 Ocak 1216) Şehrin idaresi o yöreyi iyi bilen Mübarizeddin Ertokus'a verildi Sultan Izzeddin Keykâvus bir süre imar ve yönetimle ilgili islerin tanzimiyle ilgilendikten sonra Konya'ya döndü Bu zafer fetihnâmelerle komşu hükümdarlara bildirildi
Sultan ayni yıl Ermenilere karsı ikinci bir sefere çıktı Halep hükümdarı Melik Zahir'e de haber gönderip yardım istedi Fakat Mısır Eyyubi hükümdarı Melik Adil, Izzeddin Keykâvus'un Halep’i ele geçirmesinden endişe ederek Melik Zahir'i ikaz etti Melik Zahir Ekim 1216 tarihinde öldü ve yerine geçen küçük yaştaki oğlu Melik Aziz kumandanlar üzerinde otorite kuramadığından bu yardim tam anlamıyla gerçekleştirilemedi Sultan Maras emîri Nusretüddin ile birlikte Ermeni hakimiyetindeki topraklara girdi ve bazı kaleleri ele geçirdi Keban yakınlarında vuku bulan savası kaybeden Ermeni kralı barış istedi ve 1218 yılında iki taraf arasında anlaşma sağlandı Buna göre Ermeniler tekrar Selçuklulara tabi olacak, bazı sınır kaleleri Selçuklulara geri verilecek, Ermeni kralı ihtiyaç halinde sultanin emrine asker gönderecek ve yılda 20 bin altın haraç ödeyecekti Sultan da Ermeni kralı Leon'a Sis kralı ünvanını verecekti Bu anlaşmayla Ermeniler itaate alınmış, böylece Anadolu-Suriye ticaret yolunda emniyet sağlanmıştır
Bu zaferden sonra bir müddet dinlenen Sultan Izzeddin Keykâvus Erzincan Mengücüklü beyi Fahreddin Behram Sah'ın kızı Selçuk Hatun ile evlendi Daha sonra Halep'teki bazı devlet adamlarının daveti ile Halep’i ele geçirmek üzere yola çıktı Selçuklu kuvvetleri 1218 Haziran’ında Tell-Basir'e kadar geldiler Bu şehrin Maras emîrine teslim edilmesi, Eyyûbî meliki Efdal'i endişeye düşürdü ve bazı tahrikler sonucu sultani yalnız bırakarak ordudan ayrıldı Eyyubî hükümdarlarından Melik Eşref ve Artuklu hanedanından Artuk Arslan sultanin Haleb'i almasından korkarak süratle harekete geçtiler ve Selçukluların öncü birliklerine saldırarak ağır kayıplar verdirdiler Bu olaylar üzerine Sultan bir ihanete uğradığını düşünerek Ağustos 1218'de geri döndü Sultan çok üzüldüğü bu seferin intikamını almak için Artuklulardan Nâsiruddin Mahmûd ve Erbil hakimi Muzafferüddin Kökbörü ile ittifak yaptı Hazırlıklarını tamamlayıp Malatya'ya gittiği sırada hastalandı Fırat’ın suyunun iyi geleceği düşünülerek Viranşehir’e götürüldü, fakat kurtulamayıp 7 Ocak 1220'de öldü Cenazesi Sivas'ta yaptırmış olduğu Dârü's-Sifa'da toprağa verildi 35-40 yaslarında ölen Sultan Izzeddin sağlam bir iradeye sahip zeki bir devlet adamı idi Kanunları adaletle tatbik eder, hiç kimsenin hakkına tecavüz etmezdi Onun devrinde adalet, emniyet, bolluk ve refah vardı Takip ettiği politika ile Türkiye'yi dünyaya ve denizlere açan sahil ve limanlara kavuşturmuştu Yaptığı anlaşmalarla ticaretin gelişmesini sağlamış, Haçlıların İstanbul’u işgaliyle ortaya çıkan durumdan çok iyi istifade etmiş, gerçekleştirdiği fetihlerle devletin nüfuz ve kudretini komşuları üzerinde hissettirmiştir Komnenoslar'ı, Ermenilerı, Eyyubîler ve Artuklular'ı kendine tabi kılmıştır Diğer Selçuklu hükümdarları gibi o da iyi bir eğitim görmüş, engin ve yüksek bir kültüre sahip olmuş, Farsça şiirler yazmıştır Âlim ve sairleri himaye etmiş, onlara daima saygı göstermiştir Sivas'taki Dârü's-Sifâ ve Dârü's-Sihha adli hastane ve Tıp Fakültesi onun tarafından yaptırılmıştır (1217)
I ALÂEDDIN KEYKUBAD (1220-1237)
Selçuklu sultanlarının en büyüğü olan Alaeddin Keykubad babasının ölümüne kadar Tokat meliki olarak kaldı ve babası öldükten sonra tahta geçmek istiyordu ama babası ölünce tahta İzzeddin Keykavus geçti, onu tahtan indirme çalışmalarında amcası Tuğrul Bey’den yardım istedi ama istediği yardımı alamadı 1212 yılında Ankara’yı alan Keykavus Alaeddin Keykubad’ı esir aldı ve bir kaleye kapattı Öldürmek istedi ama yanındakiler bunun iyi bir iş olamayacağını söyledi Keykâvus öldükten sonra bir araya toplanan devletin yetkili kişileri Alaeddin Keykubad’ın yetenekli ve cesur kişi olduğunu kabullendiler ve devletin başına Alaeddin Keykubad geçmiş oldu
Moğol istilasının olduğu zaman padişahlığa geçen Alaeddin Keykubad kaleleri ve surları tamir ettirdi ve Eyyubilerle dostluğu yeniden kazanmaya çalıştı ve sonunda kızıyla evlenerek dostluğu iyice pekiştirdi
Alaeddin Keykubad 1221 yılında Kolonoros kalesini ele geçirerek Alaiye (Alanya) adıyla bir kışlık merkezi yaptı 1221-1225 tarihleri arasında Silifke kalesine kadar Akdeniz kıyısı, Mut ve Ermenek Selçuklu topraklarına katıldı Akdeniz’de durumu sağlamlaştıran Alaeddin Keykubad, Trabzon İmparatorluğunun Ticari ve Siyasi üstünlüğüne son vermek için oraya yöneldi Kırım’a yapılan deniz aşırı sefer, Sudak’ta Selçuklu korumasının kurulmasıyla sonuçlandı (1225) Böylece kuzey – güney ticaret yollarının güvenliğini sağlamış oldu Moğolların gittikçe büyümesi üzerine sınırlarını doğuya doğru hızlandırdı Amid ve Hısnıkeyta Artuklular’ı kendisine bağımlı kıldı ve Kahta, Adıyaman ve Çemişkezek’i Selçuklu topraklarına kattı (1227) 1228’de Mengüceklilerin elinde bulunan Erzincan’ı aldı Celalettin Harizmşah’ı Erzincan yakınlarında ki Yassıçimen’de yendi (1231) Ardından Erzurum’u ele geçirdi Ahlat’ı zapt etmesi(1232) Selçukluları Eyyubilerle karşı karşıya getirdi Eyyubileri Harput yakınlarında yenen Selçuklular, Harput’u ele geçirerek burada Artuklu koluna son verdi Keykubad öldüğünde (1237) Anadolu Selçuklu devleti, Eskişehir’den Ağrı dağına kadar uzanıyordu ve Kilikia Ermenileri ile Trabzon İmparatorluğunu kendisine bağlı duruma getirmişti
II Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1245)
Giyaseddin rahat bir şekilde tahta çıkmakla beraber küçük kardeşi Kılıç Arslan'i destekleyen Harezmli beyler ile diğerleri arasındaki çekişme bazı huzursuzluklara yol açtı Harezmli beylerin başında olduğu bilinen Kayır Han ani bir baskınla yakalanıp hapsedildi Bunun üzerine Harizmli diğer beyler kendilerini güven içinde hissetmeyerek Malatya istikametinde yola çıktılar Kemaleddin Kâmyâr bunları geri çevirmek istediyse de basarili olamadı
Gıyaseddin Keyhüsrev Amid’i alarak Anadolu Selçuklu Devletini en geniş sınırlarına ulaştırdı Bu sırada Selçukluların dışladığı Türkmenler’in Kefersut Adıyaman, Samsat Bölgesinde başlattığı ayaklanma devletin zayıfladığını ortaya çıkardı Amasya’yı ele geçirdikten sonra Konya üzerine yürüyüşe geçen Türkmenler Kırşehir yakınlarında Malya ovasında yenildiler Buna BABAİLER İsyanı da denir
BABAİLER İSYANI
Babaîler isyanı, II Giyaseddin devrinin en önemli olaylarından birini teşkil eder Seyh Ebu'l-Beka Baba Ilyâs-i Horasanî Moğol istilâsı sırasında Harezmsahlar'in hakimiyetindeki topraklardan Anadolu'ya gelmiş bir Türkmen şeyhi idi Torunu Elvan Çelebi Menâkibü'l-Kudsiyye adlı eserinde onun Anadolu'ya geldikten sonra Amasya yakınlarındaki İlyas köyüne (Çat köyü) yerleştiğini ve burada etrafına çok sayıda mürit topladığını kaydeder Baba Resul diye de tanınan Baba Ilyas 637'de (1240) Anadolu Selçuklu Sultani II Giyaseddin Keyhüsrev'e karsı iktidarı ele geçirmek amacıyla bir isyan hareketi başlattı İsyanın sevk ve idaresini de halifesi Baba Ishak'a bıraktı İlk zamanlarında büyük bir basari elde eden Babaîler daha sonra Amasya'da bozguna uğratıldılar Mübarizüddin Armağan Sah emrindeki Selçuklu ordusu tarafından Amasya Kalesi'nde muhasara edilen Baba Ilyas yakalanıp idam edildi Baba Ishak Adıyaman yakınlarındaki Kefersüd bölgesindeki Türkmenleri silahlandırdıktan sonra Adıyaman, Kâhta ve Gerger'i ele geçirdi Şeyh Baba Ilyas'in öldürülmesine mani olamayıp intikam duygularıyla Konya üzerine yürüdü Baba Ishak müritleriyle beraber Kirsehir'in kuzeydoğusundaki Malya ovasına geldiği sırada Emîr Necmeddin kumandasındaki Selçuklu ordusuyla karsılaştı Çok çetin geçen savaşta Selçuklu ordusu ücretli ve zırhlı Frank askerleri sayesinde Babaîleri bozguna uğrattı Çocuk ve kadınlar hariç hepsi kılıçtan geçirildiler (637/1240)
Bundan kısa bir süre sonra Baycu’nun komuta ettiği Moğol kuvvetleri Anadolu sınırını geçtiler 1242-1243 kışında Moğollar, ihanetinde yardımıyla Anadolu’nun kapısı Erzurum’u zapt ettiler; baharda da Anadolu’yu işgale başladılar Selçuklu kuvvetlerini Kösedağ’da ağır bir yenilgiye uğrattılar
KÖSEDAĞ SAVAŞI
Babaî ayaklanması Selçuklu devletini iyice sarsmıştı Bu durumdan yararlanmak isteyen Moğollar Mugan ve Arran'da karargâh kurarak Doğu Anadolu'ya birkaç kez yağma akınlarında bulundular Babaî ayaklanmasından birkaç ay önce Ani ve Kars’ı işgal eden Moğolların Erzurum'u da kuşatma niyetinde oldukları gözden kaçmıyordu Bu sebeple Selçuklular Erzurum'a önemli kuvvetler yığdılar Ancak Moğollar 1242 kışında Erzurum'u kuşattılar ve şehir halkının kahramanca savunmasına rağmen içeri girmeyi basardılar ve binlerce kişiyi öldürdüler Şehrin subaşısı, Sinaneddin Yakut da öldürülenler arasındaydı Moğollar bu katliam ve yağmalardan sonra şehri yaktılar ve surları yıktılar Ele geçirdikleri esir ve ganimetlerle Mugan'a döndüler
Kösedağ Savaşının Sonuçları
1 Türkiye Selçukluları Devleti, Moğollara bağlı olarak yönetilmeye başlandı
2 Trabzon Rum İmparatorluğu ve Ermeni Krallığı gibi Türkiye Selçuklu Devletine bağlı olan devletler ve beylikler, Selçuklu egemenliğini tanımaz haline geldiler
3 Moğol baskısı karşısındaki Orta Anadolu’da ki Türkmenler, batı bölgelerine göç etmeye başladılar
4 Anadolu’da ticaret giderek önemini kaybetti
5 Anadolu’da güvenliğin kalmaması sonucu üretim azaldı
6 Önemli bilim ve kültür merkezleri olan şehirler, uğradıkları tahribat sonucu, bir daha eski günlerine dönemediler
7 Türkiye Selçuklu Devleti dağılma dönemine girmiş oldu
ZAYIFLAMA DEVRİ
II İzeddin Keykavus(1246-1262)
II Giyaseddin Keyhüsrev öldüğünde geride çocuk yasta üç oğlu kalmıştı Bunlardan 11 yasındaki Izzeddin Keykâvus'un annesi Hıristiyan bir ailenin kızı olan Berduliye Hatun idi 9 yasındaki Rükneddin Kılıç Arslan'ın annesi bir Hıristiyan, 7 yasındaki Alâeddin Keykubad'ın annesi ise Gürcü Hatun idi Sultan II Giyaseddin çok sevdiği Gürcü Hatun'dan doğan Alâeddin Keykubad'i veliaht tayin etmişti Fakat vezir Semseddin Isfahanî, Celaleddin Karatay ve Semseddin Has Oğuz gibi devlet adamları töreye uygun olarak yaşça büyük olan Izzeddin Keykâvus'u tahta çıkarmayı kararlaştırdılar Uluborlu (Borgulu) meliki Izzeddin Keykâvus'u Akşehir’in Altuntas köyünde sultan ilân ettiler Daha sonra Konya'ya getirip Anadolu Selçuklu hükümdarı olarak kendisine biat ettiler (1246)
Vezir Semseddin Isfahanî çok geniş yetkilerle devlet işlerini nizama koydu Ancak bu durum fazla uzun sürmedi Devlet adamları arasında ihtiras ve rekabet yüzünden büyük bir mücadele başladı Neticede Semseddin Isfahanî güçlü rakiplerini ortadan kaldırarak iki yıl boyunca devlet yönetimine tek basına hakim oldu Kudret ve nüfuzunu arttırmak gayesiyle de sultanin annesi Berduliye Hatun ile evlendi Ancak bu evlilik umumî efkârda tasvip edilmedi ve hanedana karsı saygısızlık olarak telakki edildi Devlet erkânı arasında yeni bazı sürtüşme ve mücadelelere sebep oldu Ancak o şahsî gayretleriyle bütün rakip ve düşmanlarını bertaraf ederek ülkeyi huzur ve sükûna kavuşturdu Bu huzurlu dönem Ahmed adlı birinin Sultan Alâeddin Keykubâd'in oğlu olduğunu söyleyerek isyan etmesiyle bozuldu Semseddin Isfahanî bu ayaklanmayı bastırmaya çalışırken Güyük Han'in tahta çıkış merasimine katılmak üzere Karakurum'a giden Rükneddin Kılıç Arslan'in Moğol Han'ı tarafından sultan ilân edildiği haber alındı Semseddin Isfahanî Emir-i ârız Resideddin'ı değerli hediyelerle Moğolistan’a gönderip Güyük Han'ı bu kararından vazgeçirmek istediyse de arzusunu gerçekleştiremedi Moğol ordusuyla Sivas'a gelen Rükneddin Kılıç Arslan burada Sultan ilân edildi ve Erzincan, Kayseri, Malatya, Harput ve Âmid'de de kendisine biat edildi(1249)
MÜSTEREK SALTANAT DÖNEMI (1249-1254)
Sultanın Moğolistan’a gönderdiği kardeşi Kılıç Arslan’ın oradan sultanlık yarlığı ile dönmesinin yarattığı bulanım II Gıyaseddin Keyhüsrev’ın oğulları II İzeddin Keykavus , IV Kılıç Arslan ve II Alaeddin Keykubat’ın birlikte saltanatıyla sonuçlandı Bu arada Şemsettin Isfahani öldürüldü 3 kardeşin atabeyi sıfatıyla Celalettin Karatay bir yandan Moğollarla iyi ilişki kurmaya çalışırken, bir yandan da ülkenin birliğini korumaya çalıştı (1254) Karatay’ın ardından da Moğolistan’a büyük hanın yanına gitmekte olan Keykubat II’nin ölümü üzerine başlayan taht kavgasını Kılıç Arslan kaybetti ve hapsedildi (1254)
Moğolların desteklediği Kılıç Arslan ile Türkmenler’e dayana II Keykavus arasındaki mücadele II Keykavus’un İstanbul’a kaçmasıyla sonuçlandı
MUİNEDDİN PERVANE DÖNEMİ (1262-1277)
1243 Kösedağ bozgunu Anadolu Selçukluları tarihinde bir dönüm noktası teşkil eder Bu tarihten itibaren devletin temelleri sarsılmış ve ülke yoğun bir Moğol istilâsına ve Türkmen muhaceretine maruz kalmıştır 1261'den önce Denizli, Honas ve Dalaman çayı yöresinde 200 000 hane, Eskişehir, Kütahya arasında 300 000, Kastamonu'da 100 000 çadır halkı yasıyordu Denizli'den batıya doğru uzanan dağlar Cibâlü't-Türkman (Türkmen dağları) adıyla anılıyordu
Moğolların istilâ ve baskılarına büyük bir maharetle karsı koyan ve onları idare etmeyi bilen Muineddin Süleyman Pervâne 1262'de II Izzeddin Keykâvus'un yerine IV Kılıç Arslan'ı Selçuklu tahtına çıkarmıştı
IV RÜKNEDDİN KILIÇ ARSLAN (1262-1266)
Moğol istilâsı yüzünden Anadolu'ya gelen Türkmenler ise IV Kılıç Arslan karsısında Keykâvus'u destekliyorlardı Bu Türkmen grupları arasında en güçlüleri Denizli, Honas ve Dalaman civarında yurt tutan uç gazisi Mehmed Bey idaresinde faaliyet gösteren Türkmenlerdi Hulagu'nun huzuruna gelip kendine itaat arz etmesini istemesine rağmen Mehmet Bey gitmedi Bunun üzerine Selçuklu-Moğol kuvvetlerinin hücumuna maruz kaldı ve damadının ihaneti sebebiyle mağlup oldu ve daha sonra Borgulu'da öldürüldü
Moğol baskılarının en şiddetli olduğu bir dönemde Baycu Noyan'in Hülagu ve Abaka Han'ın güven ve dostluğunu kazanarak Selçuklu Devleti içinde büyük bir nüfuza sahip olan Muineddin Pervane 1262'den 1277 yılına kadar süren 15 yıllık bir döneme adını veren meşhur bir simâdır Hulagu'ya öylesine nüfuz etmişti ki Hulagu Kılıç Arslan'a kendisiyle görüşülmesi gereken bir mesele olursa Muineddin Pervane'den başkasının gelmemesini söylemiştir
Kısa bir padişahlık dönemi geçiren IV Kılıç Arslan Keykubat tarafından boğularak öldürüldü ve yerine oğlu III Gıyaseddin Keyhüsrev’i geçirdi
III Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1266-1284)
Huzurun ve düzenin bir arada sağlanması, ticaretin yeniden sağlanması, ticaretin yeniden canlanmasına ve Anadolu’nun Bozulan ekonomik koşullarının bir ölçüde düzelmesine yol açtı Bu, Moğolların isteklerinin daha kolay karşılanması sonucunu doğurduğu gibi, iş başındakilere servet yığma olanağını da sağladı Sahip Ata Fahrettin Ali, Pervane, Cacaoğlu Nurettin vb emirler tarafından mimarlık yapıtları bu zenginlik sonucu ortaya çıktı Dönemin kaynaklarında Pervane dönemi sükun ve refah dönemi olarak nitelenir Ancak, giderek durumu sarsılan Pervane, Moğollar ve onların düşmanı Memluklar arasında ikili bir siyaset izlemeye başladı 1276’da Selçuklu-Moğol rejimine karşı ayaklanan Niğde emiri Hatıroğlu’nun müttefikleri Karamanoğulları mücadeleyi sürdürdüler Pervane’nin ve Karamanlılar’ın Anadolu’ya davet ettiği Memluk sultanı Baybars, Moğollar’ı Elbistan’da yendikten sonra Kayseri’ye girdi (1277) Ancak, Tokat’a çekilen Pervane’den umduğu desteği göremeyen Baybars geri döndü Bu sırada Karamanoğulları Konya’yı ele geçirdi
KARAMANOĞULLARI'NIN KONYA'YI ELE GEÇİRMELERİ VE SIYAVUS'UN SULTAN İLÂN EDILMESİ
Anadolu'da Moğollarla mücadele eden beyliklerin başında Karamanoğulları yer alıyordu Her ne kadar onlar da Selçuklu-Moğol müşterek kuvvetleri karsısında birkaç defa bozguna uğratılmış ise de Mehmed Bey zamanında tekrar güçlenmişlerdi Hatıroğlu Serefeddin'ın isyanı sırasında onunla işbirliği yapan Mehmed Bey sınırları dahilinde ve sahil boylarındaki Moğolları uzaklaştırmış, Selçuklulara vergi ödemeyi reddederek bağımsızlığını ilân etmişti Hatıroğlu'nun isyanı bastırılınca Muineddin Pervane Moğol kumandanlarının iznini alarak Karamanogullari'na karsı sefere çıktı Karamanoğulları barış talebinde bulundu ise de Kadı Hutenî'nin oğlu Bedreddin İbrahim buna yanaşmadı Meydana gelen savaşta Selçuklu ordusu bozguna uğradı ve pek çok kayıp verdi Zor durumda kalan Bedreddin İbrahim gönderilen Moğol takviye kuvvetleriyle muhasaradan kurtarıldı ise de onlar da Karamanoğulları karsısında tutunamayarak Konya'ya geri çekildi Muineddin Pervane Konya'da Selçuklu kumandanlarıyla görüşüp yeni bir sefere hazırlanmaya karar verdi ise de Memlûk sultani Baybars'ın Anadolu seferi yüzünden bu da gerçekleştirilemedi
Karmanoğlu Mehmet Bey kardeşi Ali Bey'i Kayseri'ye gönderip Sultan Baybars'a itaat arz etti O da sancak ve mensûr gönderip Ermenek'ten sahillere kadar uzanan sahada Karamanoğulları'nın hakimiyetini tanıdı Mehmet Bey Eşref ve Menteseoğulları'nın desteğiyle Konya üzerine yürüdü Sahibata Fahreddin'in oğulları iç karışıklıklar yüzünden Karahisar'a çekilmiş oldukları için Konya'da ciddi bir mukavemet gücü kalmamıştı Naib Eminüddin Mikâil şehrin kapılarını kapatarak müdafaaya çekildi Mehmet Bey Konya’yı Sultan Baybars adına teslim almak için geldiğini ve yanında bir Selçuklu şehzadesi bulunduğunu söyleyerek şehri teslim etmelerini istedi Fakat Eminüddin bu sözlere aldırış etmeden şehri savunuyordu Neticede şehrin kapıları odunlar yığılarak ateşe verilince Eminüddin tebdil-i kıyafetle kaçmaya karar verdi Fakat yolda yakalanıp Melikü's-Sevâhil Bahaeddin ile birlikte öldürüldü Karamanoğulları 9 Zilhicce 675 (15 Mayıs 1277) tarihinde Konya'ya girdiler ve şehri yağma ve talan ettiler Sonra da II Izzeddin Keykâvus'un oğlu olduğunu iddia ettikleri Alaeddin Siyavus'u Selçuklu sancağı altında şehre getirip sultan ilân ettiler Basta Mehmet Bey olmak üzere Ahi Ahmet Sah ve şehrin ileri gelenleri ona biat ettiler Kale muhafızları da bu gelişmelerden haberdar olup bağlılıklarını bildirdiler
Alaeddin Siyavus tahta çıkınca kapısında beş nekbet çalındı, adına hutbe okundu ve para basıldı Merasimden sonra toplanan divanda etrafa fermanlar gönderilip vali ve kumandanlar itaate çağrıldı
Karamanoğlu Mehmet Bey divanda "bundan sonra, divanda, dergâh, bargâh, meclis ve meydanda Türkçe'den başka bir dil kullanılmayacaktır" diye bir karar aldı Onun Türkçe'nin devlet dili olması için aldığı bu önemli karar Farsça yazılan belgelerin Türkçe'ye çevrilmesinin zorluğu ve Karamanoğullarının kültür seviyelerinin yeterli düzeyde olmaması yüzünden uygulanamamıştır
II GIYASEDDIN KEYHÜSREV'IN ÖLÜMÜ
Çocuk yasta Selçuklu tahtına çıkan III Giyaseddin Keyhüsrev'in saltanatı Hatıroglu ile Karamanoğulları'nın çıkardığı isyanlar, Memlûk sultani Baybars'ın ve Abaka Han'ın Anadolu'yu istilâsı gibi önemli olaylarla geçti Ayrıca Siyavus'un çıkardığı karışıklıklar da bu devrin dikkati çeken olaylarından biridir Sultan II Izzeddin Keykâvus Kırım’da iken oğullarından Giyaseddin Mesud, Rükneddin Kılıç Arslan, Rükneddin Geyûmers, Alaeddin Siyavus (bazı kaynaklarda düzmece olduğu söyleniyor) ve Ferâmürz de yanında bulunuyordu II Izzeddin Keykâvus'un İstanbul’da Hrıstiyanlastırılan ve Bizans kaynaklarında Melik Konstantin adıyla zikredilen bir oğlu daha vardı
II Izzeddin Keykâvus'un 679 (1280) yılında ölümü üzerine veliaht tayin ettiği oğlu Mesud gemilerle Sinop'a gelmiş ve Selçuklu tahtına geçmiş olan Geyûmers de ona tabi olmuştur
Abaka Han Erzincan, Erzurum ve Sivas’ı Sultan Mesud'a tahsis ederek hükümdarlığını onayladı Abaka Han’ın ölümü üzerine Ahmed Teküder Selçuklu topraklarını III Giyaseddin Keyhüsrev ile Mesud arasında taksim etti Bu sırada İlhanlı tahtında değişiklik oldu ve Argun Han tahta geçti Tebriz'de bekleyen Mesud'u Selçuklu sultanı olarak tayin etti Anadolu'ya dönen Mesud önce Kayseri'de 1284 Şubat baslarında da Konya'da merasimle tahta çıktı Emirler ve devletin ileri gelenleri huzura çıkıp biat ettiler Argun Han, Ahmed Teküder ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle III Giyaseddin Keyhüsrev'i tahtından indirip Erzincan'a (veya Erzurum'a) sürgün etti ve görevlendirdiği adamlar vasıtasıyla da öldürttü (Zilhicce 682/Şubat Mart 1284)
Onun sıkıntılar içinde geçen hükümdarlık döneminde büyük mimarî eserler inşa edilmiştir Bunlar arasında Sivas'taki Gök medrese, Çifte Minareli Medrese ve Bürüciye medreseleri sayılabilir
II GIYASEDDIN MESUD'UN BİRİNCI HÜKÜMDARLIĞI (1284-1296)
Mesud’un tahta çıkması Konya’da büyük sevinç yarattı ama sevinçleri kursaklarında kaldı çünkü O da Moğolların gölgesinde kalmıştı
Sultan II Mesud bir süre sonra Karamanoğulları'na karşı sefere çıktı 9 Zilhicce 686 (15 Ocak 1288) tarihinde Larende'yi ve bütün Karaman topraklarını tahrip etmeye başladı Moğol-Selçuklu müşterek kuvvetlerine karsı koyamayan Karamanoğullarıyla Esrefoğulları Sultan Mesud'dan özür dileyip bağlılık arz ettiler
SELÇUKLU DEVLETI'NI ÇÖKÜSE GÖTÜREN OLAYLAR
a) Şehzâde isyanları:
Geyhatu'nun Anadolu'dan dönmesi Karaman, Eşref ve Germiyanoğullarına yeniden harekete geçme imkânı verdi Ayrıca Kastamonu yöresindeki Türkmenler de Kılıç Arslan'ı destekleme kararı almış, Geyûmers ile Feramürz de saltanat davasıyla ayaklanmışlardı Kılıç Arslan ile Ferâmürz Kastamonu'ya giderek Çobanoğullarından Yavlak Arslan ile anlaşmış ve Sultan Mesud'a karsı harekete geçmişlerdi Geyhatu Karaman, Eşref ve Menteşe beylerine karsı tenkil hareketini tamamladıktan sonra Kılıç Arslan ve Çobanoğullarından Yavlak Arslan'a karsı bir ordu şevketti Selçuklu-Moğol ordusu Kastamonu topraklarına girip Derbendiler bölgesinde beklemekte iken Türkmenlerin baskınına uğradı İki taraf da ağır kayıplar verdi ve Sultan Mesud ile önde gelen kumandanların bir kısmi esir düştü Müttefik Selçuklu-Moğol ordusu karsı saldırıyla Türkmenleri bozguna uğrattı Bu hengâmede Kastamonu beyi Yavlak Arslan da şehit düştü
b) Moğol Noyanlarının çıkardığı isyanlar:
Selçuklu hanedanı mensupları arasındaki taht kavgalarına ilâveten Moğol noyanları arasındaki mücadele de Anadolu'da büyük sıkıntılara sebep oldu İlhanlı hükümdarı Mahmud Gazan Han’ın Anadolu genel valiliğine getirdiği Togaçar Noyan daha sonra gözden düşmüş ve yine Gazan Han’ın gizli emriyle Baltu ve Arap Noyan tarafından öldürülmüştür Baltu Noyan giderek güçlenmiş ve hanin emirlerini dinlemez olmuştu Bunun üzerine Gazan Han Kutlug Sah kumandasındaki 30 000 kişilik bir orduyu 1296 yılında Anadolu'ya gönderdi Baltu Noyan kaçıp Ermeni tekfuruna sığındı Fakat Tekfur onu yakalayıp Tebriz'e gönderdi Baltu burada Gazan Han tarafından idam edildi
Sultan Mesûd Baltu Noyan'in tahakkümü altında olduğu için Gazan Han’ın isteklerini yerine getiremiyordu Kutlug Sah itham altında olduğu için Sultan Mesud'u Gazan Han’ın huzuruna çıkardı O Gazan Han'a mazeretini anlattıysa da 1296 yılında tahtından uzaklaştırılıp Hemedan'a sürüldü ve Selçuklu tahtı III Alaeddin Keykubad 1298'de tahta çıkıncaya kadar 2 yıl bos kaldı
Şehzadelerin ve Moğol noyanlarin çıkardığı karışıklıklar Anadolu halkının daha da perişan olmasına sebep oldu Horasan Irak ve Azerbaycan'dan yola çikan pekçok kisi burada bir mevki ele geçirmeye çalışıyordu Gazan Han’ın Konya'ya gelen elçisi Ahilerin reisi Ahmet Sah tarafından uzaklaştırılınca hükümdara yaranmak isteyen Sarap-sâlar onu öldürdü Bu olay halkı mateme boğdu Cenaze merasiminde 15 000 kişi basaçık yürüdü Şehir ileri gelenlerinin ısrarları karsısında Ahmed Şah'ın katili yakalanıp idam edildi
II Mesud tahtan indikten sonra yerine geçen III Alaeddin Keykubat eşrafı soymaya kalkıştığı için tahtan indirildi ve yerine 2 kez II Mesud geçti Ama geçmesi bir işe yaramadı ve 1308 yılında vefat etti II Mesud’un ölümü ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ’nin yıkılışı olarak bilinir  
SELÇUKLU MEDENİYET
Anadolu Selçuklu Devleti askerlik temelleri üzerine kurulmuş bir devletti Sultanların yanında ücretli bir Hassa ordusuyla bir ordunun temelini meydana getiren Tımarlı Sipahiler bulunuyordu Ayrıca biri Sinop’ta biri de Antalya’da olmak üzere, iki de donanma gemisi tezgahı vardı Bunların başındaki iki amirale Emir-üs-Sevahil adı verilirdi
Halk göçebe,şehirli, köylü olmak üzere 3 sınıfa ayrılmıştı Bunlar devlete vergi verirlerdi
Selçuklular İslamlığın Sünni kolundan ve Hanefi idiler Ancak doğuya yerleşenlerin içinde Şafiiler’le pek az sayıda olmakla birlikte Aleviler de vardı Selçuklu Türkleri, Anadolu’da Sünni Müslümanlığı yaymaya çalıştılar Abbasi halifelerine büyük saygı gösterdiler Bu arada, Sünni mezheplere aykırı birtakım inanışlar, tarikatlarda çıktı Hele Mevlana Rümi Celalettin adına çıkartılan Mevlevilik tarikatı çok yayıldı Konya tarikat merkezi oldu Bunlardan başka Rufailik Nakşibendilik, Kadirilik gibi tarikatlar da yer aldı
Anadolu Selçukluları edebiyat ile şiir alanında,3 koldan gelişme gösterdiler
1-Divan Edb
2-Tasavvuf Edb
3-Halk Edb
Tasavvuf Edb’nın en önemli örneklerini Mevlana Celalettin Rumi ile oğlu Sultan Veled verdiler Bu arada, halkın düzeyine de inen Tasavvuf şairleri de çıktı Yunus Emre Türkçe Tasavvuf şiirleri yazarak bunun en güzel örneklerini verdiler Bu arada Halk arasında kahramanlık destanları da yayılıyordu Bunun en güzel örnekleri Seyid Battal Gazi adına yazılmış destanlardır
Anadolu Selçukluları bilginleri ve düşünürleri korur, gözetirlerdi Anadolu’nun bir çok yerinde medreseler, kütüphaneler, camiler yaptırılmıştır Buralara Türkistan’dan İran’dan Suriye’den ve özelikle Mısır’dan bir çok bilgin geliyordu
Selçuklular sürekli savaşlar yüzünden harap olmuş Anadolu şehirlerini yeni baştan bayındırıp, bezediler Selçuklu yapı tarzına birçok cami,kütüphane medrese,köprü yaptırmışlardır Konya’da bulunan Sahip ata ile Karatay medresesi, ince Minareli Cami Kayseri yakınlarındaki Sultan Hanı Kervansarayı Kayseri’de ki Çifte Minareli ile Hacıkılıç camileri Darüşşifa, Sırçalı Kümbet, Sivas’ta ki Gök Medrese ile Darüşşifa, Niğde’de ki Hüdavent Hatun Türbesi Divrik’te ki Büyük Cami en güzel örnekler arasındadır
Bu arada süsleyici sanatlarda gelişmiştir Taş, mermer tahta oymacılığı çok ilerlemiş, süslemede çini ve yazı alanlarında çok değerli eserler vermişlerdir
aba-bangkok cildi sayfa :239
|