Prof. Dr. Sinsi
|
Reformun Osmanlı Devletine Etkileri,Reformun Osmanlıya Etkileri,Reformun Öncüleri Kim
Reformun Osmanlı Devletine Etkileri,Reformun osmanlıya etkileri,reformun öncüleri Kim
Reformun Osmanlı Devletine Etkileri,Reformun osmanlıya etkileri,reformun öncüleri Kim
PROTESTANLIK, ReFORM VE ÖNCLERİ
Martin Luther
1483-1546
Protestanlığın kurucusu Papaz
Fatih’in öldüğü yıl doğdu Reformasyon Hareketi’nin lideriydi Erfurt Üniversitesi’nde okudu Teoloji ve Felsefe öğretmenliği yaptı Kilise’nin ve Papazların Tanrı’yla kul arasındaki aracılıklarına karşıydı
Paulus’un Mektupları’ndan çıkardığı ‘siz, Tanrı’nın bağışıyla iman sayesinde kurtuldunuz’ cümlesine dayanarak insanın kurtuluşunun ayinlere değil, sadece imana dayandığını savundu Dinsel gerçeklerin, Papalık yargılarına yada Kutsal Meclislerin kararlarına değil, İncil’e dayanması gerektiğini savundu
31 Ekim 1517 de 95 Protestosunu içeren yazısını Wittenberg Şatosu Kilisesi’nin kapısına astı Papa kendisini aforoz etti Protestanlık hareketi böylece başladı
Luther o zamanlar yeni doğmakta olan Alman Burjuvazisi’nin ideologudur Alman Burjuvazisi’nin ideologluğunu yaparken çelişkili bir tutum izledi Örneğin serbest Ticaret ilkeleri’ni şiddetle eleştirdi
1525 köylü savaşlarında Protestan köylülere karşı çıktı Prenslerle işbirliği yaptı Alman Protestan köylüleri bu başkaldırmalarında 130 bin ölü verdiler
Luther temsil ettiği egemen sınıfların çıkarı için, bu zavallı yoksul Protestancıkların vahşice öldürülmelerine yardım etti İnsanlar arasındaki eşitsizliğin Tanrısal düzenin gereği olduğunu söyledi Düşünceleri toplumun kurulu düzenine uygun düştüğü için hiç yadırganmadı ve kolaylıkla benimsendi İncil’i Latince’den Almanca’ya çevirmekle Alman dilinin kurulmasında önemli rol oynadı
Eserleri:
-An den Christlichen Adel Deutscher Nation, (Alman Ulusu’nun Hristiyan Soylularına)
-Von der Babilonischen Gefangenschaft der Kirche, (Kilise’nin Babil Tutsaklığı Üstüne)
-Von der Freiheit eines Christenmenschen, (Bir Hristiyan’ın Özgürlüğü Üsyüne), -Augsburgische Konfetion, (İtiraflar)
Reformasyon (dini reform)
Ne demektir?
16 y y'da Avrupa’da Hıristiyanlık dininde yapılan düzenlemelere denir İlk defa Almanya’da görülür Fransa, İngiltere, Kuzey Avrupa ülkelerinde de etkili olur
Nedenleri Nelerdir?
* Katolik kilisesinin bozulması ve din adamlarının kilise imkanlarını kendi çıkarları için kullanmaları,
* Endülüjans sorunu ( Din adamlarının halkı ekonomik yönden sömürmesi),
* Matbaanın yaygınlaşması,
* İncil’in diğer dillere tercüme edilmesi
* Rönesans’ın etkisi ile oluşan hür fikir ortamı
* Kilisenin artan mal varlıklarına halkın tepki göstermesi
Oluşumu:
15 ve 16 yüzyılın Avrupa insanında ortaya çıkan görüş değişikliği sonucu, kilisenin devlet yönetiminden ayrı dinsel bir örgüt olarak faaliyet göstermesine neden olacak olan dini reform
Dini reform konusunda verilen mücadele, üç yönlü bir nitelik göstermiştir Mücadelenin değişik niteliklere sahip olması, Katolik kilisesine karşı yapılan muhalefetin üç kaynaktan gelmiş olmasındandır Bunlar, monarklar ve zenginler, sade vatandaş ve kilise içinde bulunan misyonerler, azizler'dir
15 yüzyıla gelindiğinde Kilise, monarklar ve zenginlerde olan saygınlığını yitirmeye başlamıştı Monarklar ve zenginler, kilisenin manevi sınırlandırmalarına, genel hükümranlığına, koyduğu vergilere karşı çıkmaya başlamış, gücüne itibar etmemeye başlamışlardı Bunun sonucu olarak da, monark ve zenginlerin reformasyonu, dinin başı olarak Papa'nın değil monarkın (devletin) geçmesi biçimini aldı, ve bunun üzerine her yerde ulusal kiliseler kurulmaya başlandı Bohemya, Kuzey Almanya, İngiltere, İskoçya, İsveç, Norveç, Danimarka monarkları, Roma kilisesinden ayrıldılar ve kendi ulusal kiliselerini kurdular Kilise'nin etkisi aynı zamanda sade vatandaşta da azalmaya başlamıştı Ancak sade vatandaşın başkaldırısı monarktan farklı olarak, dini nitelikteydi Onlar karşılarında güçlü bir kilisenin bulunmasını istiyorlardı, ama bu gücün diniöğretiye uygun olmasını istiyorlardı Bunun sonucu olarak ta, sade vatandaşın reformasyonu, Roma kilisesi ile olan bağlantının tekrar devam etmesi ile sonuçlandı Yapmak istedikleri, kilisenin otoritesine karşı, kendi İncil'lerine sahip olmak, kendi kiliselerini buna uygun olarak yönetmekti Bu hareketin tipik örneği, Martin Luther'in Alman Protestanlığıdır Büyük taraflar toplayan Protestanlık, gitgide yaşlı kıtada yayılmaya başladı Daha sonra, bir grup Protestan prens ve kent -devletleri biraraya gelerek Katolik Kutsal Roma imparatoruna karşı, 1546 yılında savaş başlattılar 1555 yılında yapılan Augsburg Barışı ile Protestanlık, devlet tarafından resmen tanındı
Kilisenin içinde bulunan misyonerler ve azizler'in başlattıkları reform hareketinin amacı, Kilise'yi doğru yola çekerek onun gücünü arttırmaktı Bu hareketin en önemli temsilcisi, İspanyol Loyala'lı Aziz İngatius'tur İngatius, 1538'de "İsa'nın Toplumu" adıyla bir tarikat kurdu Ve bunlara halk tarafından "Cizvitler" (jesuits) denmeye başlandı Bunlar daha çok misyonerlik faaliyetleri ile uğraşıyorlardı Ancak bunların en büyük başarısı eğitim alanındadır Bunlar Katolik Kilisesi'nin itibarını yeniden kazandırmak için çalışmışlardır
Reformasyon'unun en önemli sonucu, 15 ve 16 yüzyılda Kilisesinin ya da dini otoritenin hemen hemen bugünkü biçimini alması ve laikliğe giden kapının açılmasıdır
Otuz Yıl Savaşları, 1618-1648
Katolik ve Protestan davası üzerinde Alman topraklarında sürdürülen bir dizi uluslararası ve iç savaş (1618-1648) Savaşın nedenine bakıldığında, 1555 yılında yapılan Augsburg anlaşmasının uygulamada yürümediğini görüyoruz Bu anlaşma her devlete vatandaşlarının dinini belirleme yetkisini tanımıştı Ancak protestanlar anlaşmanın başarısızlığa uğradığını gördüklerinde, haklarını savunmak için aralarında birlik kurdular ve 1618'de başlattıkları ayaklanma, Otuz Yıl Savaşlarının başlangıcı sayılır Protestanlar dışarıdan destek sağlamak için İngiltere, Fransa ve Hollanda nezdinde girişimlerde bulundular Katolik Alman devletleri ise 1609'da Kutsal Roma İmparatoru'nun desteği ve Bavyera'nın önderliğinde birleştiler Savaş, oluşan bu iki kamp arasında başladı Bunun sonucu da, savaş karmaşık bir hal aldı Savaş bir kere Katolik ve Protestanlar arasında bir Alman İç Savaşı, diğer taraftan da Kutsal Roma İmparatoru ile bağımsızlıklarını sağlamak için çabalayan üye devletleri arasında sürdürülen bir savaş niteliğini aldı Ayrıca işin içine Fransa, Habsburglar, İspanya, Hollanda, Danimarka, İsveç ve Transilvanya'nın karışması, savaşın uluslararası bir nitelik almasını sağladı Savaş Protestanlar'ın zaferi sonucu 1648 tarihli Westphalia (Vestefalya) barışı ile bitmiştir
Savaş sonunda, Avrupa güç dengesi tamamen değişmişti İspanya Batı Avrupa'daki üstünlüğünü yitirmiş, Fransa Avrupa'da en güçlü hale gelmişti İsveç, Baltık denizinde üstünlük sağlamış, Flemenk Cumhuriyeti bütün ülkeler tarafından bağımsız bir cumhuriyet olarak tanınmıştı Kutsal Roma İmparatorluğu'na bağlı bütün devletler tam bağımsız hale gelmişlerdi Kilisenin gücü sınırlandırılmış, Augsburg barışının hükümleri yinelenmiş ve Almanya'da Katolik, Protestanlık ve Calvinizm geçerli dinler haline gelmiştir Artık Avrupa, kendi yasalarına göre davaranan, kendi ekonomik ve siyasal çıkarlarını izleyen, istediği tarafta yeralan, ittifaklar kuran ve bozan modern bağımsız devletlerden oluşacaktır Bugün anladığımız anlamda devletlerin oluşturulduğu uluslararası sistem, Westphalia Barışı ile kurulmuştur
Sonuçları:
*Avrupa’da mezhep birliği parçalanmış ve mezhep çatışmaları başlamıştır
*Hıristiyanlıkta üç büyük yeni mezhep ortaya çıkmıştır
*Katolik kilisesi kendini yenilemek zorunda kaldı
*Laik öğretim kurumları ilk defa açılmaya başladı
*Kiliselerin mallarına el kondu
PROTESTANLIK
Hristiyanlığın en büyük üç mezhebinden biri XVI yy da Martin Luther ve Jean Calvin'in öncülüğünde Katolik Kilisesi'ne ve Papa'nın otoritesine karşı girişilen Reform hareketi'nin sonucunda doğmuştur (1529) Protestanlar akla büyük yer vererek yerleşmiş kaideleri protesto ettikleri için bu adı almışlardır Papazlara ihtiyaç duymaksızın İncil'i okuyabildikleri için Protestanlığa İncil kilisesi de denilmiştir Çünkü onlar İncil'i Hristiyanlık için tek kaynak saymışlardır Protestanlık, diğer hristiyan mezheplerinden bazı farklılıklar arzeder Bunların Katolik ve Ortodokslar gibi ruhanî başkanları yoktur Bir tek mezhep yerine çeşitli mezhepler halinde faaliyet gösterirler Kiliselerinde resim, heykel ve tasvir bulundurmazlar Katoliklerin aksine Protestan râhipleri evlenebilir İncil'i kendi dillerinde okuyabilmek de Protestanlığın bir başka özelliğidir Katoliklerle Ortodokslar ise İncili Yunanca ve Lâtince okumak zorundadırlar Protestanlıkta azizlere de inanılmaz
Katolik kilisesi, Ortaçağ'ın sonlarına doğru, putperestlik ve Musevilik'ten birtakım ilkeleri Hristiyanlığa katmak isteyince, Katolikliğe karşı zaten mevcut olan tepki bir kat daha artarak dinde yenileşme hareketi gündeme gelmiştir Bu hareketin başında bulunan M Luther, J Calvin ve Zwingle, Katolikliği yeniden gözden geçirdiler ve inancı esas aldılar Onlara göre halen mevcut olan Hristiyanlık, Hz İsa'nın tebliğ ettiği dinden çok farklıdır Çünkü Papalık, Hristiyanlığın aslında olmayan birçok ilkeleri dine eklemiştir Râhiplerin günah bağışlamaları, para karşılığında Cennet'ten yer almak imkânı, vatandaşı inleten birtakım ağır vergilerin konulması, İncili yalnız ruhbân olanların okuyabileceği vb hep Hz İsa'nın dinine sonradan ilâve edilmiş hususlardır M Luther'in öncülüğünde girişilen Reform Hareketi'yle Hristiyanlık saf şekline getirilmeğe çalışılmıştır Reform Hareketi tam anlamıyla hedefine ulaşamamakla beraber yine de başarılı olmuştur Ancak zamanla Reform önderleri arasında çıkan bir takım fıkir ayrılıkları, Protestanlığın da bir elden yönetimini güçleştirmiş; Anglikanizm ve Serbest Protestanlık mezhepleri fikir ayrılıklarından sonra teşekkül etmiştir Daha çok İngiltere'de yayılan Anglikanizm, Katolikliğe en yakın mezheplerden biridir Erasmus ve Castellion gibi hümanistlere bağlanan Serbest Protestanlık, Katolik mezhebinden oldukça farklı doktrinler ihtiva etmektedir
Protestanlık XVI yy da Avrupa ve diğer kıtalarda, daha çok Katolikler arasında yayılma imkânı bulmuş; Ortodokslar arasında ise aynı şansa sahip olamamıştır Bundan dolayı da Katolikler arasında fazlaca taraftar bulabilmiştir Müntesiplerinin sayısı çok olmamakla beraber, Protestanlık bu gün dünyanın en büyük Hristiyan mezheplerinden biridir Protestanlık daha çok Cermen ırklarınca (Almanlar, İngilizler, Flamanlar, İskandinavlar) kabul edilmiş; diğer ülkelere de bu kavimler tarafından götürülmüştür Fransızlar, Macarlar, Çekler ve Lehler gibi bazı Katolik milletler arasında az nisbette yayılmasına karşılık; İtalyanlar, Portekizliler, Avusturyalılar arasında hemen hemen hiç taraftar bulamamıştır Bununla beraber Anglo-Saksonlar, İskandinavyalılar ve Kuzey Almanların büyük bir ekseriyeti Protestanlığı kabul etmiştir (O Simmel R Stühlin, Christliche Religion, Hamburg 1957, s 256)
Protestanlığın kurucusu sayıları M Luther'e tâbi olanlara Lüteryen veya Reforme denir Alman, İskandinav ve Baltık ülkeleri bu mezhebe bağlıdır Protestanlığın ikinci büyük adamı J Calvin'in yolundan gidenlere Kalvinist denir İskoçlar, İsviçrelilerden bazıları ve Hollandalılar bu mezhebe bağlıdır İngilizlerin büyük bir ekseriyeti Anglikan'dır İngiltere'de mezhebin başı hükümdardır Yetkisini iki başpiskopos vasıtasıyla kullanır Evangelistler daha çok Federal Almanya'da bulunmaktadır
Protestanlık insanoğlunun kurtuluşunu yalnız ve sadece Allah'ın inayetinde görür Bundan dolayıdır ki, bir hristiyanın selâmete ermesi, o kişinin dine bağlılığında, yaptığı işlerde veya faziletlerinde aranmaz Günahkâr bir insanın kendi gayretiyle kurtuluşa ermesi mümkün olmadığı gibi, günah çıkarma da zorunlu değildir Hiç kimse Allah adına günah bağışlayamaz Kişinin kurtuluşu ve mutluluğu ancak Allah'ın karşılıksız lütuf ve inayetiyle mümkündür İnsan, Allah'ın bu inayetini kazanabilmeleri için ne kadar gayret sarfederse etsin, önemli değildir Protestanlara göre insanların Allah'a ulaşmalarında hiç bir kilise görevlisine ihtiyaçları yoktur Ancak hemen belirtelim ki, bu sözlere bakarak Protestan Kilisesinin dini görevleri hiçe saydığı sonucu çıkarılmamalıdır Protestanlık da Aziz Pavlus'un öğretisine sadık kalarak dinin emir ve yasaklarına harfiyyen uymayı Hristiyanlığın temel unsurlarından biri sayar Protestanlık'ta insanın Allah'a karşı olan şükranı, Allah'ın insana karşı beslediği sevginin bir görüntüsü kabul edilir Bu bakımdan insan Allah'ı sevdiği kadar, O'nun yarattığı kulları da sevmelidir (Mey Lar X, 345)
Reform döneminde doğan yeni kiliseler için Protestan adının kullanılması bir hayli zor olmuştur Reformcu Hristiyanlığın birçok çeşidini ihtiva ettiği ve Katolikliğe karşı çıktığı için Ortodoks olmayan bütün akımlar Protestan terimiyle ifade edilmiştir Ancak XlX yy da ortaya çıkan Oxford Hareketi, İngiltere Kilisesine bağlı din adamı ve kilise üyelerinin "Protestan" adını almasını reddetmiştir Bununla beraber Reform ilkelerini benimsemiş kiliseler günümüzde de "Protestan" adıyla anılmaktadır
Reform dönemindeki Protestanlığın temel öğretileri şöyle özetlenebilir: İman ve kilise düzeni konularında mukaddes metinler üstündür; arınma yalnız iman vasıtasıyla mümkündür; bütün inananlar din adamı sayılır Ayinler konusunda Protestanlar arasında daima görüş ayrılıkları olmakla beraber, dua ve ayinleri her milletin kendi diliyle yapması prensibi genel ilke olarak kabul edilmiştir Bütün Protestan kiliseleri, yalnızca İncilde yer aldığı öne sürülen Vaftiz ve Komünyon ayinlerini, eski şekliyle ve büyük bir titizlikle devam ettirmektedirler
Protestanlık tarihi bir süreçten sonra bu günkü halini almıştır XVII yy boyunca öğreti düzeyinde kaldığı için Protestanlığa bu açıdan "Skolastik dönem Protestanlığı" denilmiştir Bu dönemin tesirleri Lutherci kiliselerde XIX yy başlarına kadar sürmüştür Skolastik Kalvencilik özellikle İsviçre ve Hollanda'da etkili olmuş, aynı akım İngilterede Presbiteryenlik, Amerika'da Püritenlik şeklinde yaygınlaşmıştır XVIII ve XIX yy larda Protestan dünyasında "Kaynağa Dönüş" akımları gelişmiştir Bu gelişmelerin sonucunda "İsanın izleyicileri" vb yeni kilise cemiyetleri teşekkül etmiştir Kaynağa dönüşte Karl Barth gibi düşünürlerin büyük rolü olmakla beraber, burada en büyük âmil, Kitab-ı Mukaddes'in hem özü, hem de sözüyle yazılmaz olduğu öğretisinin Protestan cemaatlerince benimsenmesidir (Ana Brit XVIII, 175)
Dini coğrafya açısından Protestanlığın kıtalar arası dağılımdaki yeri Katoçklik'ten hemen sonradır Dünyada en fazla Protestan Kuzey Amerika'da bulunmakta; ikinci sırada Avrupa ülkeleri gelmektedir Protestanlık Kuzey Amerika ile Okyanusya'da en büyük din durumundadır (Yeni Türk Ansk VIII; 3126 Dünyanın en büyük, protestan cemaatleri sırası ile ABD, İngiltere, Federal Almanya, Nijerya, Güney Afrika Birliği, Kanada, Avustralya, Brezilya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Finlandiya ve Endonezyadır hepler
|