Şengül Şirin
|
Yeni Türk Lirasını Zorunlu Kılan Koşulları
Türk ekonomisi, 1970’li yılların başından beri çok ciddi anlamda enflasyon sorunu yaşayan ekonomilerin başında gelmektedir Türkiye’de enflasyon, hiper olmasa bile oldukça yüksek, hem de yıldan yıla yüzde değişiklikler anlamında çok oynak bir yapıdadır Enflasyonun son otuz yılda hem değişken hemde bu derece yüksek yapısı nedeniyle Türk ekonomisi, hemen hemen her alanda kısa vadeye hapsolmuştur
Bunun sonucu olarak da temel makro ekonomik politikalar, bir türlü uzun vadeli uygulanma şansı bulamamıştır Ekonomik alanda enflasyonun yol açtığı bu istikrarsızlık, siyasi alana da ciddi biçimde yansımış ve tam anlamıyla bir sarmala dönüşmüştür Yüksek enflasyon ekonomik istikrarsızlığa, ekonomik istikrarsızlık da siyasi istikrarsızlığa yol açmış ve doğal olarak kararlı ve uzun vadeli anti-enflasyonist politikaların uygulanması bir türlü mümkün olmamıştır
Ulusal Merkez Bankalarının uygulamaya koyduğu para politikalarının farklı ana hedefleri olabilir Bu ana hedefler ekonomik büyüme, yüksek istihdam, fiyat istikrarı, ödemeler dengesi, bütçe dengesi, finansal piyasaların istikrarı ve döviz piyasalarında istikrar olarak özetlenebilir Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, (T C M B ), son yirmi yılda para politikaları uygulamasında ana hedef olarak, birkaç istisna dışında, dezenflasyon veya diğer bir ifade ile fiyat istikrarını seçmemiş veya seçme şansını yakalayamamıştır Bunun anlamı, siyasi iradenin enflasyonu tek haneli rakamlara indirme hedefini göze alamadığı, bu derece ciddi ve sıkı dezenflasyon programlarını yürütme kararlılığını gösteremediğidir Enflasyonu düşürmeyi hedef alan en ciddi program olan 2000 yılı Döviz Çapalı program ise, hepimizin bildiği gibi istenen hedefe ulaşmadan, özellikle bankacılık ve finans kesiminde ortaya çıkan kriz nedeniyle yarıda kesilmiş ve sonucunda Türk ekonomisi yakın tarihindeki en ağır ekonomik krizin içerisine girmiştir
YENİ TÜRK LİRASI VE PARA REFORMU
Bugün için Türkiye, gerek siyasi gerekse ekonomik nitelikli değişik etkenler nedeniyle, yakın tarihinde ilk kez enflasyonu yenecek konuma gelmiştir Ekonomimizde, enflasyon ile mücadele politikaları içerisinde direk olarak yer almayan ama yüksek enflasyonu kırma kararlılığı içerisindeki birçok ülke tarafından uygulanan “yeni para birimine geçiş”in ön koşullarının sağlanmış olduğu görülmektedir Enflasyonu düşürmenin ana hedef olmadığı, enflasyonu yenmenin büyüme ve istihdam maliyetlerinin göze alınamadığı ve uygun politika araçlarının seçilmemiş olduğu dönemlerde, hem para politikalarını, hem de neden daha önce paradan sıfır atılması gibi reformların yapılmadığını eleştirmek doğru bir yaklaşım değildir
Böyle bir para reformun bugüne değin yapılamamasının en büyük nedeni, yukarıda da bahsedildiği gibi, bir türlü tek haneli rakamlara çekilemeyen enflasyon oranları olmuştur Bu oranlar sağlanmadan yapılan para reformları birçok ülkede istenen sonuçları vermemiş ve ulusal paralar tekrar eski bol sıfırlı banknotlarına dönmüştür Bu anlamda Yeni Türk Lirası’nın uygulamaya girmesi için enflasyon cephesinde olumlu gelişmeler beklenmiş, T C Merkez Bankası oldukça iyi bir zamanlama ile 2005 yılı Ocak ayını reformun başlama tarihi olarak belirlemiştir
Dolayısıyla, fiyat artış hızının son iki yıldır düzenli olarak düşürülmesi ve neticesinde enflasyonun yıllık yüzde 10’un altına doğru gerilemesi sürecini dikkate alan T C Merkez Bankası, Türk Lirası’ndan altı sıfırın atılması yoluyla 2005 yılının başında “Yeni Türk Lirası”na geçiş kararı almıştır
ÜLKE DENEYİMLERİ
Parasından sıfır atma yoluyla para reformu yapan 10 ulke deneyimi incelendiginde ortaya çıkan belli başlı sonuçlar sunlardır Enflasyon kontrol altına alınmaz ise para reformundan beklenen sonuçlara ulaşılamamaktadır Bu durumda ulusal banknotlar tekrar bol sıfırlı küpürlere dönüşmekte, Ulusal Merkez Bankaları kredibilitelerini kaybetmekte ve enflasyona karşı verilen mücadele sekteye uğramaktadır Bu nedenle esas önemli olan nokta, enflasyonu doğuran nedenleri ortadan kaldırıcı ekonomi politikalarının kararlılıkla sürdürülebilmesidir
Para reformuna giden ülkelerde paradan sıfır atılması Arjantin, Meksika, Peru, Polonya ve Bulgaristan’da, Türkiye örneğinde olduğu gibi, enflasyona karşı öncelikle bir başarı kazanılması ve fiyat artış hızlarının sıkı para politikaları ile düşürülmesi sonrasına bırakılmış Brezilya, Bolivya, İsrail, İzlanda, Moldova, Polonya’da ise para reformu dezenflasyon politikaları ile birlikte eş anlı uygulanmıştır
Para reformu sonrasında ise temel makroekonomik göstergelerde ortaya çıkan gelişmeler farklılık göstermekte, dolayısı ile ortak bir sonuç çıkarmak pek mümkün olmamaktadır Bununla birlikte enflasyon oranları yıllık bazda reform sonrasında hemen hemen her uygulamada düşüş göstermiştir Dolayısı ile para reformunun çok kısa vadede bile tartışmalı enflasyonu artırıcı etkisi bir yıl içerisinde ortadan kaybolmakta, tam tersine iyi uygulandığında enflasyonu düşürücü bir uygulama olacağı gerçeği karşımıza çıkmaktadır
NEDEN SIFIR ATMA YÖNTEMİ? GEREKÇELER
T C Merkez Bankası’nın diğer ülke örneklerinden de faydalanarak oluşturduğu altı sıfır atma yöntemi, ulusal duygularda incinme yaşanmaması ve uluslararası kayıt ve istatistiklerde en az kargaşa yaratacak olması nedeniyle en akılcı yöntem olarak gözükmektedir Yeni Türk Lirası uygulamasına geçmenin temel gerekçelerinden biri de, dünya enflasyon şampiyonu olan ülkemizin aynı zamanda dünyada en yüksek küpürlü paraya da sahip olduğu gerçeğidir Türk Lirasının yüksek enflasyon oranlarına paralel bir biçimde artırılan emisyon artış oranları neticesinde paranın satın alma gücü son otuz yıldır sürekli düşmüştür Bu gerçekten hareket eden T C Merkez Bankası, ortalama her iki yılda bir üst değerde yeni bir küpür dolaşıma çıkarmıştır Dolaşımdaki en büyük küpürlü banknot durumundaki 20 000 000 TL aynı zamanda dünyanın en büyük küpürlü banknotu konumundadır
Bu nedenle Türk lirası, günümüz itibarıyla emisyon-enflasyon sarmalı nedeniyle oldukça aşınmış, alım gücü ve değer saklama ünitesi olarak özelliğini tamamen yitirmiş bulunmaktadır Sıfır atma operasyonunun diğer reform seçenekleri içerisinde öne çıkmasınındaki diğer bir gerekçesi de, Türk Halkının bu seçeneğe daha olumlu bakıyor olması ve halihazırda bile böyle bir uygulamaya oldukça yatkın olmasındandır Giderek daha az belirgin olarak banknotlarda yer alan sıfırlar nedeniyle, vatandaş açısından sıfır atma operasyonu zaten gerçekleşmiş durumdadır Birçok satıcı etiketlerde, zaten uygun bulduğu oranda sıfırları silmiş ve ya “milyar”, “milyon” ibareleri ile kısaltmış durumdadır Ücretliler, bodroların başına eklenen ifadeler ile en azından kafalarında üç sıfırı silmiş, menülerin çoğu sıfırlardan arındırılmıştır Hepimizin yakından bildiği gibi aslında gerçek hayatta hemen hemen tüm işlemlerde pratik olarak yapılan bu tür uygulamalar, Yeni Türk Lirası (YTL) uygulaması ile sadece “resmiyet”e dönüşecektir Dolayısı ile para reformu sürecinde ortaya çıkacak maliyetlerin en aza indirilmesi için bir ekonomide bulunması gereken uyum gücü ve hızı, halihazırda büyük ölçüde Türk ekonomisinde mevcut durumdadır
ENDİŞELER
Paradan altı sıfır atılması yöntemi ile bol sıfırlı banknotların ve fiyatların yarattığı birçok sıkıntı göreli olarak az bir maliyet ile giderilebilecektir Ama herşeye rağmen, iyi uygulanmadığı taktirde ortaya çıkacak maliyetleri dikkate almakta büyük yarar vardır
Bu maliyetleri üç temel başlık altına indirgemekte yarar görüyorum:
* genel ekonomik maliyetler (Enflasyon - Fiyat yuvarlamaları),
* halkın katlanacağı maliyetler (Zaman Maliyetleri),
* işletmelerin katlanacağı maliyetler (Menü Maliyetleri)
FİYAT YUVARLAMALARI
Genel ekonomik maliyetler kapsamında en önemli maliyet “enflasyon” olacaktır Para reformunun enflasyon maliyeti, etiketlerdeki küsüratların yuvarlanması nedeniyle oluşacak fiyat artışlarından kaynaklanacaktır Aslında fiyat etiketlerinin bir yıl süre ile TL ve YTL değerlerini birlikte gösterir bir şekilde düzenlenecek olması ile bu sorunun önemli ölçüde aşılabileceği ve beklenen fiyat artışlarının oluşmayacağı düşünülebilir
T C Merkez Bankası, yuvarlamadan kaynaklanacak enflasyonu engellemek için en az bir yıl süreyle çift etiket sistemi uygulanmasını zorunlu kılmıştır Ama, özellikle etiket kullanmama oranının oldukça yaygın olduğu ve marjinal sektörlerin fiyatlarını sözlü olarak tüketicilere iletme geleneğinin olduğu Türk ekonomisinde, bu sorunun kurumsallaşmış ekonomilerde olduğundan daha zor aşılabileceğini tahmin etmekteyiz
Türk ekonomisinde böyle bir uygulamanın ancak kayıt içi sektörler ve ekonominin kurumsallaşmış kesimi için geçerli olacağını ve dolayısı ile fiyatların “yukarı” yuvarlanmasının yaratacağı fiyat artışlarının özellikle ilk aylarda ortaya çıkacağını düşünmekteyiz
ZAMAN MALİYETLERİ
Diğer maliyet unsurları ve endişe kaynakları zaman ve menü maliyetleridir Euro’ya geçişte Avrupa’da ortalama işlem zamanının 18 saniye artış gösterdiğini ölçen çalışmalarda, ortalama işlem zamanı 32 saniyeye yükselerek iki katına çıktığı sonucuna ulaşılmıştır Ortalama işlem zamanının uzamasına rağmen, aynı çalışmalarda hesaplanan “kuyrukta bekleme” süresi, önemli bir zaman maliyeti ortaya çıkarmamış gözükmektedir
Bu sonucun ortaya çıkmasında en büyük etken, özellikle süper marketlerin çalışanlarına verilen “eğitim” olmuştur Avrupa’da Euro’ya geçilmeden önce başlayan eğitim çalışmaları çerçevesinde öncelikle çalışanlara yeni para birimini tanıtılmış ve ayrıştırma zamanını düşürerek kuyruklarda beklemenin zaman maliyetlerini aşağılara çekmiştir Bu nedenle özellikle ilk aylarda, uzayan işlem süreleri nedeniyle ortaya çıkacak zaman maliyeti dikkate alınmalı ve özellikle perakende sektöründe çalışanların eğitimine gereken önem verilmelidir
MENÜ MALİYETLERİ
YTL’ye geçişle birlikle özellikle işletmelerin tüm menülerinin değiştirilecek olması nedeniyle ortaya çıkacak menü maliyeti de dikkate alınması gereken maliyetler olarak karşımıza çıkmaktadır Ayrıca tüm yazılım, elektronik işlemci, muhasebe kayıtları, tüm ödeme sistem ve araçlarının yeniden ayarlanması, bilanço ve tüm istatistiklerin uyumu ve geriye dönük düzeltilmesinden kaynaklanacak harcamalar ile şirketlerin sermaye yapılarına ilişkin yapılacak değişiklikler nedeniyle oluşacak ilan, tescil, noter, meslek odası, harç, damga vergisi dahil birçok harcamaları da eklemek gerekmektedir
Yapılan bir hesaba göre yazılım sektörüne ödenecek tutar yaklaşık 500 milyon dolar civarında olacaktır Bunların önemli bir kısmı da kamu bütçesinden karşılanacaktır Bankalar, belediyeler, vergi daireleri, SSK, Bağkur, Emekli Sandığı, hastaneler, postane, telekom gibi dev kamu kuruluşları ve diğer özel kuruluşların hepsi yazılım tadilatına gitmek zorunda kalacaktır Bu tadilatların toplamda önemli bir maliyet getireceği aşikardır Bu anlamda kamu veya özel tüm kuruluşlar ciddi bir ek maliyet ile karşılaşacakları için şimdiden hazırlıklı olmaları gerekmektedir Bu nedenle, enflasyon ile mücadele açısından en büyük endişe, bu maliyetlerin ürün fiyatları üzerinden halka yansıtılmasıdır Hiçbir kurum bu anlamda maliyetleri öz kaynaklarından karşılamak istemeyecektir
GENEL DEĞERLENDİRME
Ancak tüm bu maliyetlere ve uygulamada ortaya çıkacak birçok olumsuzluğa rağmen YTL uygulaması, enflasyonist sürecin kırılmasında ve fiyat istikrarının sağlanmasında para politikası, maliye politikası ve gelirler politikasının başarı ile kullanıldığı bir sürece oldukça yardımcı olacaktır Böyle bir para reformu, ulusal paramıza hakettiği uluslarası saygınlığı kazandırması, ortaya çıkacak olumlu psikolojik etki ile para talebini istikrara kavuşturması, ulusal paradan kaçış durdurması ve hesap yapmayı kolaylaştıracak olması nedeniyle oldukça olumlu bir uygulama olacaktır
Türk lirası, günümüz itibarıyla emisyon-enflasyon sarmalı dolayısı ile oldukça aşınmış, alım gücü ve değer saklama ünitesi olarak özelliğini tamamen yitirmiş konumdadır Türk lirasının bu konumu ve paranın değişim ünitesi olma, değer saklama aracı olma, gelecek ödemelerin ve birikimin aracı olma gibi temel özellikleri dikkate alındığında, acil bir reforma ihtiyaç olduğu görülmektedir Bu anlamda YTL uygulamasının en az maliyetle sağlanacak yararlı bir uygulama olacağı gerçeği, para reformu uygulamasına toplum olarak destek verilmesine de gerekçe oluşturmaktadır T C Merkez Bankası’da bu nedenle ortaya çıkacak maliyetleri ve uygulamada karşılaşılabilecek sorunları en aza indirmek amacıyla oldukça kapsamlı ve memnuniyet verici bir çalışma planı yapmıştır Bu ön çalışma taktirle karşılanmakta, yaptığımız uyarıların da dikkate alınmasını ile YTL geçiş sürecinin en az maliyetli ve en az sancılı bir uygulama olmasını temenni etmekteyiz
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|