Şengül Şirin
|
Kazım Karabekir
1882 yılında İstanbul’da doğmuştur Babası Mehmet Emin Paşa’dır 1905′te kurmay subay olarak orduya girmiş 31 Mart isyanını bastırmaya katılmıştır
Çeşitli cephelerde bulunduktan sonra Millî Mücadele’de Şark Orduları Komutanı oldu Kurtuluştan sonra Edirne Milletvekili olarak Meclis’e girdi 1924′te generallikle Ordu Müfettişliğ’inden çekildi “Terakkiperver Fırka”nın Meclis’te başkanlığını yaptı 1927′de emekli oldu 1948′de öldü
Karabekir Paşa’nın en büyük özelliği şudur Mustafa Kemal Osmanlı Ordusu’ndan çıkarılmış ve Padişah tarafından gıyaben mahkum edilmiş olarak Erzurum’a gelmişti Hatta rütbesizliğinden dolayı yaveri bile kendisini terketmişti İşte o sırada Karabekir Paşa kolordusuyla onun emrine girmiştir
O, Mustafa Kemal’in davasına inanıyordu ve Doğu cephesinden emin olmasını istiyordu Bunu temin de etti ve başarılı harekatından dolayı Ermenistan Fatihi unvanını kazandı Ancak savaş ilerledikçe işlerin Ankara’dan yönetilmesi Kazım Karabekir’i terkedildiği, bir kenara itildiği hissine sürükledi Devamlı şekilde şifrelerle durumu soruşturuyordu
Kendisinin fikrine başvurulmadığı halde, düşüncelerini Ankara’ya bildiriyor, hükümet yönetimine müdahale ediyordu Hatta bir aralık, Erzurum milletvekili ve Adliye Vekili Cemalettin Arif Bey’e uyarak “Bağımsız Eyalat-ı Şarkiyye” hükümeti kurma fikrine kapıldığı şüphesini bile uyandırmıştı Kâzım Karabekir Paşa çok temiz, dürüst, mert ve saf bir askerdi
İyi niyetinden hiç kimse şüphe edemezdi Bu sebeple, yerli yersiz müdahaleleri dikkate alınmayınca güceniyordu da Kendi başına da olsa, müspet işler gördüğü muhakkaktır Karabekir Paşa, Ermenilerin öldürdükleri ailelerden toplanan altı bin yetimi okutmak üzere Darüleytamlar kurmuştu Bu çocukları giydirip okutma görevini üstlenmişti
Dönemin mizah gazetelerinde karikatür konusu da olsa ve makamıyla dengeli görünmese bile çocuk ve okul marşları yazarak bunları kendisi besteliyordu Birinci Dünya Savaşı’ndan önce
Başkomutan Enver Paşa’yı:
– Mademki savaş ilanı düşünülüyor, o halde Genelkurmay’daki Alman subaylarını uzaklaştırın! diye sıkıştıran Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal’e karşı da bu tutumunu değiştirecek değildi
Mustafa Kemal ise, kendisinin Millî Mücadele’deki payını gayet iyi bildiğinden, tatbik etmese bile tavsiyelerini hoş karşılamıştı Ancak, Kâzım Karabekir’in, Rauf Bey, Ali Fuat ve Refet Paşalarla bir olarak girdiği tertibi affetmemiştir
26 Ekim 1934′te Ordu Müfettişliğinden istifa ederek Meclis’e dönmek istediğini bildiren Karabekir Paşa’yla, Ali Fuat Paşa’nın aynı maksatla müfettişlikten 30 Ekimde istifası ve mebusluğu bırakmak isteyen Refet Paşa’nın istifasının, Rauf Bey tarafından geri aldırılması, Atatürk’te bir komplo hazırlandığı fikrini uyandırmıştı
Tam o sırada İngiltere’nin verdiği bir ültimatom, savaş tehlikesini ortaya atmıştı Atatürk, böyle bir zamanda orduların başsız bırakılmasını uygun görmediğinden Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdı
Beş kolordu komutanıyla Mareşal Fevzi Çakmak’ı mebusluktan istifa ettirerek genelkurmaya ve kuvvetlerin başına gönderdi BöyIece hükümet, orduya hakim duruma geçmiş bulundu Meclise girmiş bulunan Kâzım Karabekir ve Fuat Paşalar dışarı çıkarılarak yeni müfettişe devredinceye kadar görevleri başına gönderildi Bu suretle bir darbe ihtimali önlenmiş oldu
Şüphesiz, komutan olarak Kâzım Karabekir Paşa, savaş alanında ve harekat sırasında, Ermenistan Fatihi unvanını hak edecek derecede başarılıydı Ancak siyaset hayatında aynı başarıyı gösterememiş olması, bir takım haksızlıklara uğradığına inandırarak kendisini küstürmüştü Milletvekilliği sırasındaki tutumu, ciddi çalışmalar yerine politika oyunlarına katılması, Mustafa Kemal’in sağlığında daha ileri mevkilere geçmesini önlemiştir
Ancak Atatürk’ün ölümünden sonra, İstanbul’dan milletvekili seçilerek Meclis’e girdi ve Meclis Başkanlığı’na getirildi Karabekir, orta boylu, tıknaz, hareketleri yumuşak, konuşması ağır, sesi güzel ve güzel sanatlara kabiliyeti olan bir insandı Ahlâkı itibarıyla daima emrindekilere örnek olmuştu Eğitim alanında da kabiliyetini, yaptıklarıyla ispatlamıştı Ordudan ayrıldığı halde askerlik ruhunu hiçbir zaman kaybetmemişti
Kendisinden beklenmeyecek bir gurur sahibiydi Kurtuluş Savaşı sıralarındaki fedakârlık ve çabalarının, başarılarının unutulduğu, hatta Mustafa Kemal tarafından unutturulmak istendiği zannına kapılmıştı
Meclis’ten ayrıldıktan sonra Erenköy’de, tren yolu üzerindeki köşküne kapanmış, uzun bir zaman adeta sürgün hayatı yaşamıştı Bu arada, Atatürk’ün Nutuk adlı eserine benzer tarzda hatıralarını kaleme almış, adını da İstiklal Harbimiz koymuştu
Türk Kurtuluş Savaşı’nı bütün ayrıntılarıyla anlatan bu hatıralar, 1960 yılında Kâzım Karabekir’in kızları tarafından bastırıldı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|