Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Fizik / Kimya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gazlar, hava, kirliliğine, nelerdir, olan, sebep

Hava Kirliliğine Sebep Olan Gazlar Nelerdir

Eski 09-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hava Kirliliğine Sebep Olan Gazlar Nelerdir



Hava Kirliliğine Sebep Olan Gazlar Nelerdir
Hava Kirliliğine Sebep Olan Gazlar Nelerdir
Hava Nedir ?

Hava, insan ve canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir Yerküreyi saran gaz kütleye atmosfer adı verilmektedir Atmosferdeki hava tabakasının kalınlığı 150 km’dir Bunun sadece 5 km’si canlıların yaşamasına elverişlidir Yeryüzünden uzaklaştıkça hava tabakasının yoğunluğu azalır Atmosfer, yerkürenin etrafında adeta düzenleyici ve koruyucu bir örtü şeklindedir

Hava Kirliliği Nedir ?
Canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve/veya maddi zararlar meydana getiren havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerindeki miktar ve yoğunluğa ulaşmasıdır Bir başka deyişle hava kirliliği; havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek miktar, yoğunluk ve sürede atmosferde bulunmasıdır İnsanların çeşitli faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim aktiviteleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatı olumsuz yönde etkilenmektedir

Hava Kirliliğinin Etkileri Nelerdir ?
Kirli hava, insanlarda solunum yolu hastalıklarının artmasına sebep olmaktadır Örneğin; kurşunun kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı olumsuz yönde etkilediği, karbonmonoksit (CO)’in ise, kandaki hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmektedir Bununla birlikte kükürtdioksit (SO2)’in, üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri vardır Özellikle duman akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmaktadır Ayrıca kükürtdioksit ve ozon bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün kayıplarına sebep olmakta ve ormanlara zarar vermektedir Sanayi, endüstri ve ısınmada kullanılan fosil yakıtlar ile ormanların tahribi ve arazi değişmesi sonucu, atmosferdeki karbondioksit miktarının %5 oranında arttığı tespit edilmiştir Bunun ise küresel ısınmaya yol açabileceği öngörülmektedir
Hava, atmosferi meydana getiren gazların karışımıdır Saf hava, başta azot ve oksijen olmak üzere argon, karbondioksit, su buharı, neon, helyum, metan, kripton, hidrojen, azot monoksit, ksenon, ozon, amonyak ve azotdioksit gazlarının karışımından meydana gelmiştir Bu gazların dağılımı ise % 78’i azot, hacim olarak %21’ni ve ağırlık olarak %23’ ünü oluşturan oksijen ise oldukça reaktif bir gazdır Diğer gazlar ise atmosfer hacminin %1’ini oluştururlar Atmosferi oluşturan bu gazların, en kararsız olanları su buharı ve karbondioksittir Atmosferdeki su buharı miktarı, denizler, göller, nehirler ve bitkilerden buharlaşma ile artar ve bulutlardan sis, çiğ, yağmur oluşumu ile de azalır Su buharının bu değişkenliği, bu olaylarla birbirini öyle takip dengeler ki , su buharının atmosferdeki miktarı değişmez Karbondioksit ise normalde çok küçük yer teşkil eden bir birleşendir İnsan ve hayvanların teneffüsü ve bitkilerin fotosentez olayı ile atmosferdeki miktarı dengede tutulur Atmosferdeki azot orman yangınları, şimşek gibi doğal atmosfer olayları ve yanma sonucu meydana gelir
Doğal olarak saf atmosfer az veya çok miktarda, büyük bölümü suni olan yabancı maddelerin üretimi ile kirletilir Bunların başında petrol ürünleri ve endüstriyel kirleticiler gelmektedir Özellikle son yıllarda, endüstriyel aktivitenin, şehirleşmenin ve nüfusun arması ile kirletici maddelerin kullanımı ve miktarıda hızla artmaktadır
Atmosfere dağılarak, onu kirleten kirleticiler katı, sıvı ve gaz halindedirler Çeşitli kaynaklardan meydana gelen kirlilik maddeleri toz, is, sis, buhar, kül, duman vb olarakhavaya geçerler Atmosferdeki bu kirleticiler, kirletici kaynaklardan atmosfere doğrudan verilen kirleticiler ve kirleticilerle atmosferik özellikler arasında kimyasal olaylar sonucu oluşan kirleticiler olmak üzere iki şekilde bulunurlar
Atmosfere kirletici kaynaklardan yayılan kirleticiler, kükürtdioksit, azot oksitler, karbon monoksit, hidrokarbonlar asılı vaziyette bulunan katı partüküllerdir Bunlardan; Kükürt Bileşikleri:Petrol ve kömür gibi kükürt içeren maddelerin yakılması ve kükürt içeren bazı maddelerin işlenmesi sırasında kükürt gazı açığa çıkar Bu kükürt bileşiklerinin solunması, bronşit ve astım gibi hastalıklara yol açabilir

Azot Oksitleri:
Azot oksitleri daha çok enerji santrallerinden ve motorlu araçların egzoz borularından yayılır Bir azot oksit olan nitrojen dioksit (NO2 ) solunması kalp, akciğer ve karaciğer rahatsızlıklarına ve solunum yolu hastalıklarına yol açar

Karbon Oksitleri
:Fosit yakıtların kullanılması ve orman yangınları gibi nedenlerle atmosfere büyük oranda karbondioksit (CO2 ) gazı yayılır Bunun yanında, oksijenle metanın tepkimeye girmesiyle oluşan karbonmonoksit (CO) gazı da bir kirleticidir Karbon oksitleri baş dönmesi ve reflekslerde yavaşlamaya sebep olur Havada yüksek oranda bulunmaları ölümlere neden olabilir

Hidrokarbonlar:
Motorlu taşıtlarda kullanılan petrolün, tüm olarak yanmaması etilen (C2H4) ve benzen (C6H6) gibi hidrokarbonların çevreye salınmasına neden olurBu hidrokarbonlar, havadaki başka kimyasal maddelerle tepkimeye girdiğinde, gözlere ve solunum yollarına zararlı etkileri olur Benzen gibi bazı hidrokarbonların kanser yapıcı etkileri de vardırBu kirleticilerle, atmosferik özelliklerin oluşturduğu kimyasal reaksiyonların en önemlileri ise fotokimyasal olaylardır ki, bunlardan özellikle
floroklorokarbonlar, güneşten gelen zararlı UV (ultraviole) ışınlarına karşı yeryüzünü koruyan ozon tabakasında büyük tahribata yol açmaktadır
Doğal veya insan yapısı sonucu atmosfere karışan kirleticiler, her iki halde de Atmosfere yayıldıkları anda hızla kimyasal reaksiyonlar oluştururlar ve hava akımları ile karışır, dağılır, yayılır ve taşınırlar Böylece kirleticiler, kaynaktan çıkıp, alıcılara ulaştığında karakterleri değişebilir Genel olarak kirlilik,havadaki katı parçacıklar ve kükürtdioksit miktarına göre belirlenir Oysa atmosferde oluşan kimyasal olaylarda, organik maddeler büyük rol alır Çünkü organik maddeler, atmosferde ister reaksiyona girsinler, ister girmesinler kimyasal reaksiyonların çekirdeğini oluştururlar Hava kirliliği denildiğinde, kirleticiler ve bunların bulunduğu atmosfer ortamı aynı derecede rol oynar Herhangi bir yerde hava kirliliği çalışması yapıldığında, ilk olarak o bölgenin meteorolojik koşulları ve havanın kimyasal yapısı incelenmelidir
Bölgesel, meteorolojik ve coğrafik faktörlerin, havanın kirletilmesi üzerinde büyük bir etkisi vardır Hava kirlenmesi, üç yüzyıldan beri bazı şehirlerde önemli bir sorun olmaktadır Genel olarak iki tip hava kirlenmesi vardır Bunlardan biri isli, kurumlu, sülfürlü olan Londra Tipi Hava Kirlenmesi, diğeri ise Los Angeles Tipi Hava Kirlenmesidir Bazı yerlerde ise bunların her ikisinin karışımından ibaret bir hava kirlenmesi görülmektedir
Londra tipi hava kirlenmesinde, en yüksek konsantrasyon (kirlilik) sabahın erken saatlerinde olur Bu tip, oldukça düşük sıcaklıkta ve oldukça yüksek nemde meydana gelir Zerrelerle ve kükürt dioksit gazıyla atmosfer kirletilmiştir Londra tipi hava kirlenmesinin, bronşit ve astım rahatsızlıklarına neden olduğu ileri sürülmektedir1952 Yılında Londra’yı kaplayan kalın sis ve duman tabakası, iki hafta içerisinde dört bin insanın ölümüne yol açmış, bir o kadar insan da üç ay içerisinde can çekişerek ölmüştür
Normal olarak, gündüz hava ısınırken, yukarı doğru çıkan hava cereyanı 200-750 m’lik bir karışım derinliği meydana getirir Fakat yüksek basınçta ve zemin yüzeyindeki soğuk hava kütlesinde, havanın durgun olduğu havzalarda, gündüzleri havanın ani ısınması ile inversiyon meydana gelir Bu çeşit olaylar şehirlerde havanın kirlenmesine yol açar İşte Los Angeles tipi hava kirlenmesi bu olayın sonucudur Fotokimyasal olan Los Angeles tipi hav kirlenmesinde, en yüksek konsantrasyon öğleyin 11 ile 13 saatleri arasında olur Bu olay genellikle yüksek sıcaklıkta ve oldukça düşük nemde, açık günlerde meydana gelir Londra tipi hava kirlenmesinden diğer önemli bir fark, atmosferde ozon ve peroksiasetilnitrat gibi bazı bileşiklerin bulunması sebebiyle kimyasal oksitlemenin oluşmasıdır Bu bileşikler, 50 milyon otomobilin egzozundan çıkan ve LosAngeles çukurluğunda toplanan azot oksitlerin ve hidrokarbonların komplesk karışımların ve güneş ışığının etkisi ile oluşurlar Bu tip kirlenme, değişik tarım ürünlerine, çiçeklere ve ağaçlara çeşitli zararlar verir Ayrıca gözlerde rahatsızlık ve görüş mesafesinin kısalması, ölüm oranlarının artması gibi etkileri de vardır

HAVA KİRLİLİĞİ KAYNAK VE NEDENLERİ
Bugün çok önemli bir çevre problemi olan ve özellikle insan sağlığını etkileyen hava kirliliği ilk olarak, atmosfer bileşiklerinin değişmesiyle başlamaktadır Atmosfer, genellikle içerisine karışan toksinli maddeleri* eriterek etkisiz hale getirmesine rağmen meteorolojik ve topoğrafik şartlara bağlı olarak devamlı bir şekilde kirlenmektedir Çeşitli amaçlarla yakılan ateşler, fabrika ve ev bacalarının dumanları, araçların egzost gazları havaya zehirli gazlardan olan karbon monoksit, kükürt dioksit ve nitrik asit gibi gazların bol miktarda karışmasına neden olur
Hava kirliliğine neden olan kirleticilerin, kaynaklarına göre hava kirliliği,* tabii kaynaklardan meydana gelen kirlilik ve insan faaliyetleri sonucu suni kaynaklardan meydana gelen kirlilik olmak üzere iki sınıfa ayrılır Tabii kirliliği oluşturan, doğada bulunan kirletici kaynaklarından: tozlar, meteorlardan, yer yüzeyindeki büyük çöl alanlarından ve kumluk alanlardan rüzgarlarla atmosfere taşınırlar; orman yangınlari ile atmosfere önemli miktarlarda duman ve zehirli gazlar karışır; foto kimyasal olaylarla azot dioksit; yanardağlardaki volkanik faaliyetler sonucunda kükürt dioksit, hidrojen klorur, hidrojen flörür; deniz çalkalanmasından sodyum klorür sayılabilir
Hava kirliliğinde, tabii kirlilik kaynaklarından çok suni kaynaklardan meydan gelen kirlilik önemlidir Çünkü günümüzde insanları en çok ilgilendiren, özellikle büyük yerleşim merkezleri ve sanayi alanlarındaki hava kirliliğidir Bu kirlilikte daha çok insan faaliyetleri sonucu meydana gelir

HAVA KİRLİLİĞİ
Doğal olarak saf atmosfer az veya çok miktarda, büyük bölümü suni olan yabancı maddelerin üretimi ile kirletilir Bunların başında petrol ürünleri ve endüstriyel kirleticiler gelmektedir Özellikle son yıllarda, endüstriyel aktivitenin, şehirleşmenin ve nüfusun arması ile kirletici maddelerin kullanımı ve miktarıda hızla artmaktadır
Atmosfere dağılarak, onu kirleten kirleticiler katı, sıvı ve gaz halindedirler Çeşitli kaynaklardan meydana gelen kirlilik maddeleri toz, is, sis, buhar, kül, duman vb olarak havaya geçerler Atmosferdeki bu kirleticiler, kirletici kaynaklardan atmosfere doğrudan verilen kirleticiler ve kirleticilerle atmosferik özellikler arasında kimyasal olaylar sonucu oluşan kirleticiler olmak üzere iki şekilde bulunurlar
Atmosfere kirletici kaynaklardan yayılan kirleticiler, kükürtdioksit, azot oksitler, karbon monoksit, hidrokarbonlar asılı vaziyette bulunan katı partüküllerdir Bunlardan; Kükürt Bileşikleri Petrol ve kömür gibi kükürt içeren maddelerin yakılması ve kükürt içeren bazı maddelerin işlenmesi sırasında kükürt gazı açığa çıkar Bu kükürt bileşiklerinin solunması, bronşit ve astım gibi hastalıklara yol açabilir
Azot Oksitleri:
Azot oksitleri daha çok enerji santrallerinden ve motorlu araçların egzoz borularından yayılır Bir azot oksit olan nitrojen dioksit (NO2 ) solunması kalp, akciğer ve karaciğer rahatsızlıklarına ve solunum yolu hastalıklarına yol açar
Karbon Oksitleri
:Fosit yakıtların kullanılması ve orman yangınları gibi nedenlerle atmosfere büyük oranda karbondioksit (CO2 ) gazı yayılır Bunun yanında, oksijenle metanın tepkimeye girmesiyle oluşan karbonmonoksit (CO) gazı da bir kirleticidir Karbon oksitleri baş dönmesi ve reflekslerde yavaşlamaya sebep olur Havada yüksek oranda bulunmaları ölümlere neden olabilir
Hidrokarbonlar:
Motorlu taşıtlarda kullanılan petrolün, tüm olarak yanmaması etilen (C2H4) ve benzen (C6H6) gibi hidrokarbonların çevreye salınmasına neden olurBu hidrokarbonlar, havadaki başka kimyasal maddelerle tepkimeye girdiğinde, gözlere ve solunum yollarına zararlı etkileri olur Benzen gibi bazı hidrokarbonların kanser yapıcı etkileri de vardırBu kirleticilerle, atmosferik özelliklerin oluşturduğu kimyasal reaksiyonların en önemlileri ise fotokimyasal olaylardır ki, bunlardan özellikle floroklorokarbonlar, güneşten gelen zararlı UV (ultraviole) ışınlarına karşı yeryüzünü koruyan ozon tabakasında büyük tahribata yol açmaktadır
Doğal veya insan yapısı sonucu atmosfere karışan kirleticiler, her iki halde de Atmosfere yayıldıkları anda hızla kimyasal reaksiyonlar oluştururlar ve hava akımları ile karışır, dağılır, yayılır ve taşınırlar Böylece kirleticiler, kaynaktan çıkıp, alıcılara ulaştığında karakterleri değişebilir Genel olarak kirlilik,havadaki katı parçacıklar vekükürtdioksit miktarına göre belirlenir Oysa atmosferde oluşan kimyasal olaylarda, organik maddeler büyük rol alır Çünkü organik maddeler, atmosferde ister reaksiyona girsinler, ister girmesinler kimyasal reaksiyonların çekirdeğini oluştururlar Hava kirliliği denildiğinde, kirleticiler ve bunların bulunduğu atmosfer ortamı aynı derecede rol oynar Herhangi bir yerde hava kirliliği çalışması yapıldığında, ilk olarak o bölgenin meteorolojik koşulları ve havanın kimyasal yapısı incelenmelidir
Bölgesel, meteorolojik ve coğrafik faktörlerin, havanın kirletilmesi üzerinde büyük bir etkisi vardır Hava kirlenmesi, üç yüzyıldan beri bazı şehirlerde önemli bir sorun olmaktadır Genel olarak iki tip hava kirlenmesi vardır Bunlardan biri isli, kurumlu, sülfürlü olan Londra Tipi Hava Kirlenmesi, diğeri ise Los Angeles Tipi Hava Kirlenmesidir Bazı yerlerde ise bunların her ikisinin karışımından ibaret bir hava kirlenmesi görülmektedir
Londra tipi hava kirlenmesinde, en yüksek konsantrasyon (kirlilik) sabahın erken saatlerinde olur Bu tip, oldukça düşük sıcaklıkta ve oldukça yüksek nemde meydana gelir Zerrelerle ve kükürt dioksit gazıyla atmosfer kirletilmiştir Londra tipi hava kirlenmesinin, bronşit ve astım rahatsızlıklarına neden olduğu ileri sürülmektedir1952 Yılında Londra’yı kaplayan kalın sis ve duman tabakası, iki hafta içerisinde dört bin insanın ölümüne yol açmış, bir o kadar insan da üç ay içerisinde can çekişerek ölmüştür
Normal olarak, gündüz hava ısınırken, yukarı doğru çıkan hava cereyanı 200-750 m’lik bir karışım derinliği meydana getirir Fakat yüksek basınçta ve zemin yüzeyindeki soğuk hava kütlesinde, havanın durgun olduğu havzalarda, gündüzleri havanın ani ısınması ile inversiyon meydana gelir Bu çeşit olaylar şehirlerde havanın kirlenmesine yol açar İşte Los Angeles tipi hava kirlenmesi bu olayın sonucudur Fotokimyasal olan Los Angeles tipi hav kirlenmesinde, en yüksek konsantrasyon öğleyin 11 ile 13 saatleri arasında olur Bu olay genellikle yüksek sıcaklıkta ve oldukça düşük nemde, açık günlerde meydana gelir Londra tipi hava kirlenmesinden diğer önemli bir fark, atmosferde ozon ve peroksiasetilnitrat gibi bazı bileşiklerin bulunması sebebiyle kimyasal oksitlemenin oluşmasıdır Bu bileşikler, 50 milyon otomobilin egzozundan çıkan ve LosAngeles çukurluğunda toplanan azot oksitlerin ve hidrokarbonların komplesk karışımların ve güneş ışığının etkisi ile oluşurlar Bu tip kirlenme, değişik tarım ürünlerine, çiçeklere ve ağaçlara çeşitli zararlar verir Ayrıca gözlerde rahatsızlık ve görüş mesafesinin kısalması, ölüm oranlarının artması gibi etkileri de vardır
Atmosfer ile ilgili alanlarda çalışan bilim adamlarının en önemli gündem maddelerinden birini uzun zamandan beri ozon tabakasındaki delik oluşturmaktadırBir grup, alınan tedbirler ile problemin ortadan kalktığını ve önemli bir problem olmadığını iddia ederken, diğer bir grup ise bu düşünceye katılmamaktadır
Ozonun en önemli düşmanı kloroflorokarbon (CFC)gazlarıdır Bu gaz 1930’da Thamos Midgely adlı araştırmacının General Motors firması için yaptığı çalışmalar sonucu geliştirilmiş ve soğutma maksatlı ev aletlerinde kullanılmaya başlanmıştır 1940’lı yılların ortalarında ABD’deki soğutucuların büyük bir çoğunluğu CFC ile çalışıyordu İlerleyen yıllarda CFC üretimi ciddi boyutlarda arttı ve yeni kullanım alanları buldu
1970’de ozon tabakası üzerindeki olumsuz tesire ilk defa Paul Crutzen dikkat çekti; onun yaptığı çalışmada zararlı maddelerin azot oksitleri olduğu tespit edildi1974’de Richard Stolarski ve Ralph Cicerone uzay mekiklerinin egzozlarından çıkan klorinin ozona zarar verdiği uyarısında bulundular Aynı yıl F Sherwood Rowland ve M Molina strotosfere ulaşan CFC’lerin ozona zarar verdiğini ilk defa iddia ettiler ve CFC üretiminin en kısa zamanda sınırlandırılıp yasaklanmasını istediler Devam eden çalışmalar bu ikazı destekleyici neticeler verince, 1976’da ABD’de, spreylerde CFC kullanımının 1978’den itibaren yasaklanma kararı alındı İlerleyen yıllarda milletler arası girişimler başladı Bu arada ozonun Antarktika üzerinde inceldiği tespit edildi (1985) 1987’de 140 ülkenin imzaladığı Montreal Protokolü ile CFC üretimindeki artışların durdurulması ve üretimin 1998’de yarıya indirilmesi kararlaştırıldı 1992’de Kopenhag’da yapılan toplantıda ise CFC’lerin gelişmiş ülkelerde 1996’da , gelişmekte olan ülkelerde ise 2010 yılında tamamen üretimden kaldırılması kararlaştırıldı 1996’da, yapılan çalışmalarla milletler arası protokollere uyulması halinde ozon tabakasının kendini tamir edebildiğinin 21 Yüzyılda gözlenebileceği tahmini öne sürüldü

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.