| 
Şengül Şirin  | 
				  Yazılı Anlatım Ile Sözlü Anlatım Arasındaki Farklar 
 
             Yazılı Anlatım ile Sözlü  AnlatımKarşılıklı konuşma biçimlerindeki ya da   yazılı türdeki bildirimlerin kendine  özgü kolaylıkları ve zorlukları vardırArasındaki Farklar
  İletişimin   sözlü ya da   yazılı yapılmasına göre dilsel yapıları farklılık gösterir  Ve her iki   anlatım biçiminin üslubunda (biçiminde) değişik olur  Bu   anlatımsal değişiklikler aynı türden bildirimlerde bile görülebilir  Örnek olarak bilimsel bir kurultaya gönderilen bildirilerle, aynı çalışmanın günlük çalışma şartlarında, laboratuarlarda (deneyliklerde) gerçekleştirdiği şeyler aynı değildir  Bütün dil etkinliklerinin bütün ve içerik açısından büründükleri özelliklerin bilinmesi şartıyla yakından ilişkilidir  Bu durum hem  sözlü dil hem de  yazılı dil için ayrıdır  Bilimsel bir  konunun uzmanlara yönelik bir dergide irdelenmesiyle, aynı konunun öğrenciye  anlatımı veya bir gazete köşesinde geniş  okur kitlesine anlatılması, değişik  anlatım biçimlerinin benimsenmesini  gerektirir  Yazılı ve  sözlü dil, doğaçlama yapılan bir konuşma  ile okunan bir metinde bile farklılık gösterir  Çünkü  yazılı dilin biçemiyle konuşma dilinin biçemi birbirinden farklıdır  Dil düzeyleri, söyleyiş özelliklerinden söz dizimine, biçimsel yapıdan sözcük dağarcığına değin, hemen hemen tüm dil olgularını kapsayan ve teklifsiz dil, gündelik dil, yönetim dili, ölçümlü dil, seçilen dil, edebiyat dili, bilimsel dil, halk dili… gibi çeşitli kullanımlar içerir  Yazılı ve   sözlü  anlatım biçimleri arasında belli başlı  dilbilimsel farklılıklar görülür  Bu farklılıklar şu açılardan ele alınabilir:    1 - Kod: Sözlü  anlatım,  sözlü iletişim kodunu kullanır ve  sözlü  anlatım bir kişi tarafından söylene,  kulağa yönelik bir iletişim aracıdır  Yazılı  anlatım ise grafiksel iletişim kodunu  kullanır  Grafiksel  anlatımla yazılmış ve okumaya elverişli  bir iletişim türüdür  2 - Dil kullanımı Açısından Farklar: Konuşma dilindeki her kolaylık,  yazılı dilde bulunmaz  Sözlü dilin çok yakın bir söz dizimi vardır  Kullanılan sözcük sayısı bakımından çok zengin değildir  Konuşmadaki alıcı – verici arasındaki ilişkiyi sağlayacak sözcükler sıklıkla kullanılır  Bitmemiş ya da yarıda bırakılmış tümceler ya da gereksiz yinelemeler, ana konudan ayrılma, tumturaklı yapılar (şatafatlı cümleler), sıfat bakımından fakir  anlatımlar,  sözlü  anlatım için geçerli tanımlamalardır  Verici, doğaçlama biçimiyle metnini oluşturur  Söylediği cümleyi düzeltme şansı olmayan; ancak aynı bildiriyi bir başka biçimde yineleyerek düzeltilebilir  Bir cümleye başlamışken, cümleyi yarıda bırakıp, yeni bir cümle oluşturma biçimi olarak tanımlanan “caymaca” denilen  anlatım biçimleri de  sözlü dille ilgilidir  “Yineleme”, konuşma dilinde daha belirgindir  Bildiriyi iletebilmek için aynı anlam, farklı cümlelerle aktarılır  Burada anlamdaş cümlelerden söz edebiliriz  Anlamdaş cümlelerin diziliş biçimleri farklı olmakla birlikte, anlam olarak özdeşlikleri vardır  Yani  sözlü  anlatımda gereksiz sözcükler cümlede  sıkça kullanılabilir  Konuşan, dinleyenin bir çok şeyi bildirdiğini, konuşmayı izlediğini, duyduğu ifadeleri doğru yorumladığını varsaydığından, kısacası dinleyenin iletişimsel yetisine güvendiğinden, konuşurken yanlış başlangıçlar, kurallardan sapmalar, sözcük atlamalar, konuşmanın bir yerinde başka konulara atlamalar, konuşmayı yarım bırakmalar…gibi  sözlü dile mahsus yanlışlıklar,  eksiklikler yapacaktır  Yazılı dilin bazı kolaylıkları, konuşma dilinde  yoktur  Yazılı  anlatımdaki dil kullanımları daha  özenlidir  Yazılı  anlatımın oldukça gelişmiş bir söz dizimi  vardır  Özellikle yazınsan bir  anlatımda,  yazılı  anlatım kurallarına en çok uyulduğu söylenebilir  Karmaşık cümle yapıları, noktalama işaretlerinden yararlanma, ayrıntıların düzenlenmesi, ad grubu yerine sıfatlaştırma ve adlaştırma kullanılması,  yazılı  anlatımda daha çoktur  Yazılı  anlatımın zengin bir söz dağarcığı  vardır  Eş anlamlı sözcükler, kullanım sıklığı az olan sözcükler, metni oluşturma aşamasında göz önüne koyulur  Konuyu doğru olarak ortaya koyabilmek için uygun bir söz dağarcığı kullanılır  Yazınsal  anlatımlarda kullanılan dil, konuşma dili gibi, yazım kurallarına, dil kurallarına bir anlamda uyulup uyulmaması, onu kullanana bağlı bir  anlatım biçimidir  Çünkü  yazılı  anlatımda,  sözlü  anlatımın aksine, bilinçli bir sapma söz  konusudur  Yani yazar imla ve sözcükler üzerinde yetki sahibidir  Yazılı  anlatımda yazarın metnini oluşturması için yeterli zamanı vardır  Düzeltebilir, ekleme ve çıkarma yapabilir  Hatta yeniden yapabilir  Konu üzerinde düşünme zamanı vardır  Konu istenilen şekilde genişletilebilir  Her  yazılı metin özenle hazırlanır diye bir zorunluluk da yoktur  Bir mektupta, ders notunda veya konferans metninde gerekli özen görülmeyebilir  Ancak daha resmi yazışmalarda  sözlü dilden daha uzak bir  anlatım biçimi görülebilir  Yani  yazılı  anlatımda alıcıya ve bulunulan sosyal  ortama göre bir dil düzeyi kullanılması söz konusudur  3 - Sözceleme  Durumu: Sözlü  anlatımı anlamak için göndergelerini  bilmek; yani “Kim, nerede ve ne zaman bu bildiriyi üretti?”soruları,  sözlü bir bildirinin anlaşılması için gereklidir  Tek bir bildiride anlaşılmayan eksik bildiriler bulunabilir ya da duruma göre bildirinin tamamı anlaşılmayabilir  Ancak bir süreç olarak devam eden karşılıklı durum, konuşma bağlamı içinde anlaşılabilecektir  Sözceleme sırasında bir söylemdeki eksiklikler ya da yanlış anlaşılmalar, ses tonuyla, mimiklerle ya da yeniden söylemelerle düzeltilebilir  Hatta, alıcı, algıladığının doğru olup olmadığını kontrol yönünde sorular sorarak iletişime yarımcı olabilir  Yazılı  anlatımda, yazınsal metnin göndergeleri, gerçek dünyaya ait değildir  Onun göndergeleri, kendisi ve kendi üzerinedir  Yani, “Bugün gelmeyeceğim  ” diyen bir anlatı kahramanı, bizim o metni okuduğumuz zamandaki metinle ilgili bir belirtmede bulunmaz  Söz konusu olan o metnin içindeki olaya göre bir belirtmedir  Metni kendi içinde değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır  4 - İletişim –  Geri Bildirim: Sözlü  anlatım için doğrudan iletişimden söz edilir  Sözlü dilde gerçek anlamda bir alıcı vardır  Verici bu gerçek alıcıya bağlı olarak bildirimi oluşturur ve sürdürür  Sözlü dilde alıcı (dinleyici) konuşmanın herhangi bir yerinde konuşmaya katılabilir ya da hiç karışmayabilir  Verici söylevini konuşma durumuna göre ayarlayabilir ya da değiştirebilir  Alıcının tepkisini görerek konuşmasını geliştirebilir  Karşılıklı bulunmalarından dolayı, alıcı birçok eksik durumu, konuşma bağlamadan çıkarak deyim yerindeyse vericinin boşluklarını doldurarak bildiriyi anlamaya çalışır  Yazılı  anlatım için gecikmiş iletişimden söz edilebilir  Yazılı dilde anlamda ve uzamda (zamanda) sınırlama yoktur  İletişimin sağlanmasında her iki tarafın birbirine cevap vermesi  yazılı  anlatım için geçerli değildir  Uzam ve zaman içindeki verici ve alıcı arasındaki farklılığa göre, alıcının yeni bildirimini, verici olan yazar duyabilir ya da hiçbir zaman anlamayabilir  Okuyucunun anlamadığı ya da takıldığı bir şey için, metnin vericisine soru sorarak öğrenme şansı yoktur  Ya da metnin vericisinin “Okuyucu bunları anlamaz  ” Diye sonradan metinle ilgili belgeler gönderme şansı yoktur  5 - Vurgu - Beden  Dili: Bir bildiriyi söylerken kişinin ne yaptığı, söylediği, bildiri kadar önemlidir  Zira söyleme edimini, diğer göstergelerle (ses tonu, mimik, bedensel davranışlar) destekleme eğilimi, insanın genel özelliklerindendir  Her anlamlı yapının kullanıldığı bağlama göre bir değeri vardır  Verici alıcının bu jest ve mimiklerine bağlı olarak bildirisine yön verebilmekte ya da bildirisini değiştirebilmektedir  Sözlü dilde farklı biçimdeki titremleme (coşkulu, heyecanlı) jestlerin kullanımı, vericinin alıcıyla yüz yüze olmasından dolayı konuşmasına yardımcı fiziki durumdur  Vurgulama, yineleme, tekrarlama, tonlama, yavaşlatma, yükseltme, alçaltma hatta susma gibi sessel özellikler dile ait seslemeden doğan anlam yaratıcı yönleri belirtir  Sözlü  anlatımdaki vurgunun  yazılı  anlatımdaki bıraktığı boşluğu yazarlar  yazılı  anlatımda noktalama işaretiyle  karşılarlar  NOT: Yazım kurallarının öğrenimi demek,  yazılı  anlatımın öğrenmek demektir  6 - Kalıcılık: Sözlü dildeki algılama konuşma ile eş zamanlıdır  Söylenenlerde ilgilendiklerini  seçme ve bunları atlama şansı yoktur  Yazılı dil,  sözlü  anlatımın kalıcı olmasına yönelik bir  etkinliktir  Yazılı dilde okuyucu, istediği yazıyı okuyabilir, erteleyebilir  7 - Mekân ve  Zaman (Uzam): Sözlü dilde mekân farklı olsa bile, bildirinin üretim ve tüketimi aynı zaman diliminde olur  Yazılı dilde mekân ve zaman bakımından farklılık söz konusudur  Metnin üretimi ve tüketimi farklı zamanlarda gerçekleşir   |