Şengül Şirin
|
Aspirin
Aspirin ya da asetilsalisilik asit (kısaca ASA), genellikle ufak ağrı ve sızılar için kullanılan ağrıkesici ve ateş düşürücü bir ilaçtır Ayrıca kan seyreltici etkisi vardır ve kalp krizine karşı koruma sağlaması amacıyla uzun dönem az dozaj kullanılır Aşırı dozda kullanımı yüzünden her yıl yüzlerce kişi ölümcül etkilere maruz kalsa da, genel olarak aspirinin faydalı bir ilaç olduğu kabul edilir
 
Asetil salisilik asit (Aspirin)'in kimyasal yapısı)
Aspirin asetil salisilik asitten (CgH8O4) ibaret bir müstahzar Türkiye'de reçetesiz satılan aspirinin her türlü ağrıya karşı kullanımı halk arasında çok yaygındır Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Salisilik asit, bir cins söğüt ağacının bitki özünde, keklik üzümü yağında, keçisakalı bitkisinin (Spiraea ulmaria) çiçeklerinde tabii halde bulunur Salisilik asidin asetil türevine (kimyasal olarak formülüne asetil kökü getirilmiş olanına) aspirin denildi
Aspirin ilk olarak 1853'te Ateş düşürücü etkisi olan ve aspirin yapımında kullanılan bir madde Formülü C7H6O3 olan ortohidroksibenzoik asidin yaygın ismi Salisilik asit 155°C’de eriyen, soğuk suda az, sıcak suda çok çözünen beyaz bir katıdır Tabiatta birçok bitkide serbest olarak veya metil esteri şeklinde bulunur Sentetik olarak ilk defâ 1838’de Piria tarafından salisil aldehitin yükseltgenmesiyle elde edildi
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Carl Gerhardt tarafından elde edildi Tıbbi özellikleri ise 1899'da Heinrich Dresser tarafından keşfedildi
Aspirinin kullanıldığı yerler:
1 Ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak son derece yaygın kullanılır
2 Damar içi pıhtılaşma meylinin görüldüğü durumlarda, bu pıhtılaşmayı önlemek için kullanılır Bu durumlar üç ana gruptur:
a) Damar duvarı arızaları: Damar sertliği, frengi, tromboflebit,yaralanma ve ezilmeler
b) Kan akımının yavaşlaması: Kalb yetmezlikleri, varisler, siroz, şoklar
c) Kan muhteviyatının değişmesi: Siroz, yetersiz oksijen, gebe ve lohusaların ameliyatları, bazı habis tümörler, iltihabi hastalıklar Bu durumlarda aspirin, damar içi pıhtılaşmayı önlemede koruyucu olarak kullanılır
3 Romatizmal hastalıklarda kullanılabilir; ancak tedavi edici dozunda yan etkiler fazla olduğundan bugün tercih edilmez
Aspirinin yan etkileri: Midede kanamalar yapar, akciğerlerde hava yollarını daraltır Aspirine karşı vücutta allerji olabilir, kan pıhtılaşma zamanını yükseltir ve kanamalara sebeb olabilir Beynin bazı bölgelerini uyararak bulantı-kusma yapabilir, bazı ilaçların etkilerini, dolayısıyla yan etkilerini arttırır
Kullanılmadığı yerler: Mide ve oniki parmak barsağı ülserleri, kan pıhtılaşmasını sağlayan trombositlerin çok azaldığı durumlar, karaciğer ve böbrek yetmezliği, allerjik astım, iç kulak arızaları
Salisilat zehirlenmesi: Yüksek doz aspirin veya salisilat derivesi alındığı zaman ortaya çıkan belirtilerdir Bu belirtiler:
1 Aşırı nefes alma,
2
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Baş dönmesi,
3 BAŞ DÖNMESİ Alm Schvindel, Fr Vertige, İng Vertigo Kişinin, yerinde dururken başının hareket ettiğini veya eşyaların etrafında döndüğünü hissetmesi Bu durum kişide rahatsız edici bir sersemlik duygusu ortaya çıkarır Başı dönen kişi bütün vücudunun ekseni etrafında döndüğünü hisseder Eşyaların kendi etrafında döndüğü ve kendisinin bir eksen gibi ortada olduğunu hissetmeye “Hakiki baş dönmesi” adı verilir Bu hal olmaz da başında bir sersemlik, düşecek
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Bulantı, Bulantı mide de kusma isteği ile birlikte oluşan bir rahatsız durumdur
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
kusma,
4
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Kramplar,
5 Kulakların uğultusu,
6 Görme ve işitme bozukluğu,
7 Şaşkın ve dağınık bir hal
Zehirlenme ağırsa, bu belirtilere kaba bir titreme, çırpınma, ileri derece nefes darlığı, müthiş ter boşaltma, vücutta su azalması, aşırı ateş, koma eklenebilir
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Zehirlenme tedavisinde yapılacaklar: Teneffüs edilen gaz karışımına % 5-10 karbondioksit katılır Toplardamar yoluyla sodyum bikarbonat verilir İdrar söktürücüler verilir Delilik ve çırpınma (ihtilaç) hali çoksa; haloperidol, piperidon adlı ilaç maddeleri verilir
Bütün ilaçlar arasında, aspirin hiç tartışmasız en yaygın olanıdır Baş ağrısını, diş ağrısını dindirmek veya ateşini düşürmek için aspirin almamış olan var mıdır?
Aspirin asetilsalisilik asitin herkesçe bilinen yaygın adıdır; bu asit ilk olarak 1853'te bir bitkiden elde edilmiştir 1895'te Alman araştırmacılar, bugünkü aspirin yapımının esası olan kimyasal sentezi başardılar
Bu asit beyaz, kokusuz, hafif ekşi, acı bir tozdur Sodyum karbonat içinde erir Suda kolay erimez Bağırsaklarda ya da alkali bir ortamda parçalanırsa salisilik ve asetik asitlere ayrışır 135 derecede erir, tortu bırakmadan yanar İnce iğnecikler halinde billurlaşır
Dünya aspirin tüketimi yılda binlerce ton olarak hesaplanır (yalnız
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Amerika Birleşik Devletleri'nde 12 000 ton)
Özellikle ağrı dindirici olarak kullanılan aspirin ateşe karşı da çok etkilidir, ayrıca romatizmayı ve sancıyı hafifletmeğe yarar Bugünkü araştırmalar, bu ilacın bir gün miyokard enfarktüsünü (en yaygın kalp hastalıklarından biri) ve kanserlerin yayılmasını önlemekte de yararlı olabileceği umudunu vermektedir
Aspirin evrensel bir ilaç olmakla birlikte bazı sakıncaları da vardır: bir kere sindirimi güçtür (mide yanmaları), bir de kanama yapabilir Bunun için aspirini her fırsatta ve aşırı kullanmamalıdır İlacı yemek sırasında almak veya sindirim yolunda erimesini kolaylaştıracak bir içecekle yutmak en iyisidir
Amerika Birleşik Devletleri; doğuda Atlas Okyanusundan batıda Büyük Okyanus a kadar 4 500 km genişliğindedir Kuzey sınırını Kanada, güneyini ise Meksika körfezi çevirmektedir ABD Amerika kıtasında yer alır Dünyanın en büyük ülkelerinden biridir
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Eczacılıkta aspirinin çeşitli biçimleri bulunur İlacın soğurulmasını kolaylaştırmak için köpüren haplar, sindirimini kolaylaştırmak için üstü başka bir madde ile kaplanmış haplar bulunduğu gibi hafif uyku verici etkisini gidermek için içine sinirleri kuvvetlendirici maddeler (C vitamini, kafein) karıştırılmış aspirin hapları da vardır
Aspirin'in hikayesi
 
Aspirin tabletletleri
Aspirin, keşfedildiği günden bu yana tıp dünyasında şaşkınlık yaratıyor Her geçen gün yeni bir hastalığa iyi geldiği belirlenen 108 yıllık Aspirin’in gerçek öyküsü daha eski: Aspirin, tam 3 bin 500 yıl önceye kadar gidiyor
Tıp tarihçileri 1897 yılını Aspirin’in doğum yılı olarak gösteriyor ancak, insanlık tarihinin en iyi bilinen ilacının coşkulu öyküsü 3 bin 500 yıl önce başladı Yazılı kayıtlara göre M Ö 2’nci yüzyılda romatizma ve sırt ağrısı için kurutulmuş mersin ağacı yapraklarından enfüzyon yapılması tavsiye ediliyordu Bin yıl sonra tıbbın babası Hipokrat ateş ve ağrı için reçetesine söğüt ağacı kabuğundan ekstre edilen suyu yazdı Bu, suda bulunan ve ağrıyı hafifleten madde salisilik asitti Orta çağda doktorlar Hipokrat’ın bu tedavisini unuttu ancak halk söğüdü seviyordu Bitkilere meraklı otacı kadınlar, söğütlerin kabuklarını toplar, kaynatır, ağrı ve ateşten şikayeti olanlara verirlerdi
MELON ŞAPKALI KİMYAGER Suskun dönem, 1763’e kadar sürdü Bu tarihten sonra söğütten elde edilen salisilik asit etkin maddeli ilaçlar yazıldı hastalara Ancak tadı acı, yan etkileri ağırdı Ağrılara iyi geliyor ancak kokusu ve yan etkileri daha da hasta ediyordu
Bu dertten mustarip biri de Bayer’de çalışan bilim adamı Dr Felix Hoffmann’in babasıydı Romatoid artrit (eklemlerin iç yüzlerini etkileyen iltihabi bir hastalık) yüzünden salisilik asitli ilaçlar kullanan baba Hoffmann yatalak olmuştu Dr Hoffmann, tıp tarihinin en büyük buluşunu, babasının acılarını dindirmek için yaptı; salisilik asiti, asetilsalisilik asite (ASA) çevirdi Bayer, iki yıl sonra 20’nci yüzyılın evrensel iksiri olarak adlandırılacak Aspirin’i üretmeye başladı Aspirin yoksulların satın alacağı kadar ucuz ve kolay bulunan bir ilaç oldu İnsanları grip salgınlarından korudu Ağrı kesici deyince akla Aspirin geldi
Harika ilaç, 1971’e kadar bir sır olarak kaldı Aspirin’i herkes biliyor ama kimse anlamıyordu; vücuda etkisi hiç bilinmiyordu Aspirin’in ağrıyı nasıl etkilediğini Prof John R Vane buldu Bu Vane’e Nobel Ödülü ile Sir unvanı kazandırdı /_newsimages/676356 jpg
Tıp bilimi doğal iyileşme sürecini desteklemek ve hastanın ağrısını gidermek için tedavi uygulamaktan oluşmaktaydı Ateşi düşürmek, iltihabı iyileştirmek ve ağrıyı azaltmak ya da ortadan kaldırmak için prostaglandinlerin üretimini önlemek gerekiyordu
Aspirin’in yaptığı tam da buydu işte Bu bulgu, Aspirin üzerine yapılan araştırmaları tetikledi Bugün yılda 500 Aspirin araştırması yayınlanıyor Araştırmalar ağrıya ve soğuk algınlığına iyi geldiği bilinen ilacın her geçen gün başka bir etkisini ortaya çıkarıyor
Asetil salisilik asit (Aspirin)
Kullanım biçimleri
Günlük doz yetişkinlerde 3 kez 1-2 (500-1000 mg) tablet, yemeklerden sonra çiğnenmeden bir miktar sıvıyla yutulur Romatizmal hastalıklarda doz günde 4x2 tablete çıkarılabilir 9-15 yaş grubuna günde 2 veya 3 kez 1 tablet, 7-9 yaş grubuna günde 3 kez ½ tablet verilebilir 7 yaşından küçük çocuklara 100 mg'lık tablet formundan olmak üzere 1-2 yaş ½ tablet, 2-3 yaş 1 tablet, 4-6 yaş 2 tablet, 7-9 yaş 3 tablet verilir Bu dozlar gerektiğinde günde 3 kez tekrarlanır
Yüzeysel uygulama
Aspirinin birçok faydası arasında derideki kurumalar çatlaklar tırnak batmaları gibi hastalıklarıda giderebilmesidir Herkesin bildiği gibi aspirin kanı sulandırıyor Sürüldüğü bölgedeki kılcal dolaşımıda hızlandırdığı için iyleşme hızlanıyor
Tırnak batması veya nasırda kullanımı
100MG lık aspirin suda eritilir (en fazla 2 cc su)Suyun içme suyu veya saf su olmasına dikkat edin çünkü aspirin bir asittir ve Ph değeri uyumsuz asitler veya bazlarla tepkimeye girip etkisini yitirebilir Hazırlanan karışımı sorunlu bölgeye bir pamuk yardımıyla iyce yedirerek sürün Bu işlemi 2 günde bir tekrarlıyabilirsiniz
Endikasyonları
Baş ağrısı, diş ağrısı, nevralji, siyatik ve adet sancılarını giderir Ateşli hastalıklarda, grip ve soğuk algınlığında ateş düşürür Romatizma ve lumbagoda enflamasyonu azaltır Boğaz ağrılarını geçirir Migrenin semptomatik tedavisinde kullanılır 100 mg dozda Antiagregan(kan sulandırıcı) olarak kalp ve tansiyon hastaları tarafından kullanılır
Kontrendikasyonları
Salisalatlara ve diğer non-steroidal antienflamatuvar ilaçlara karşı aşırı duyarlılığı olanlarda, kanama eğiliminin arttığı patolojik durumlarda, gebeliğin son üç ayında, glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliğinde, gastrointestinal kanalda kronik ve aktif ülseri olanlarda kullanılması sakıncalıdır
Uyarılar
Astma, nazal polip veya nazal allerjisi olanlarda dikkatle kullanılmalıdır Uzun süre ve yüksek dozda kullanımında ılımlı bir salisilat intoksikasyonu görülse de, dozun azaltılmasıyla kaybolur Salisilatlar tiroid fonksiyon testlerini değiştirebilir Karaciğer harabiyeti olanlarda, ayrıca cerrahi müdahale geçirecek kişilerde dikkatle kullanılmalıdır Gebelerde kullanım güvenliği kanıtlanmadığından önerilmez Süt veren annelerde kullanılmamalıdır
Yan etkileri
Asetilsalisilik asidin en sık görülen yan etkisi sindirim sistemi üzerinedir Doza bağımlı olarak gastrointestinal hemoraji, ülserasyon, tinnitus, vertigo, geçici işitme kaybı, kanama zamanının uzaması ve nadiren lökopeni, trombositopeni, plazma demir konsantrasyonunda düşme görülebilir Ayrıca nadir olgularda aşırı duyarlılık reaksiyonları olarak kaşıntı, ürtiker, anjiyonörotik ödem, astma ve anafilaksi görülebilir
İlaç etkileşimleri
Asetilsalisilik asit plazma protrombin konsantrasyonunu azaltması nedeniyle antikoagülanların etkisini potansiyelize eder Oral hipoglisemiyanların etkisini potansiyelize eder Salisilatlar küçük dozlarda probenesid ve sülfinpirazonun ürikozürik etkisini azaltır Spirinolaktonla oluşan sodyum itrahı, salisilat varlığında azalabilir Alkolle, kortikosteroidlerle birlikte kullanımı gastrointestinal sistemde kanama olasılığını artırır Pirazolon türevleriyle birlikte kullanımı gastrointestinal ülserasyon riskini artırır Üriner alkalileştiriciler salisilatın böbrekten atılım hızını artırarak; fenobarbital enzim indüksiyonuyla, propranolol bazı reseptörlerle kompetitif etki nedeniyle asetilsalisilik asidin etkisini azaltırlar
Aspirin'in Tarihçesi
Aspirinin ortaya çıkması, Eczacılık Alm Apothekerwissenschaft, Fr Pharmacie (f), İng
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız Pharmacy İlaçların toplanması, hazırlanması, standart hale getirilmesi ile uğraşan sanat ve tatbiki bilim dalı Eczacılığın alanına, ilaç olarak kullanılan bitkilerin elde edilmesi ve tıbbi değeri olan kimyevi maddelerin sentezi girmektedir Ayrıca tıpta kullanılan ajanların analizi ve standartlaştırılması da eczacılığın konusudur Eczacı ilaçların tablet, kapsül ve ampul gibi çeşitli dozaj ve
kimyager
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Felix Hoffmann'ın 1897’de saf asetilsalisilik asit (ASA) üretmesiyle mümkün olmuştur ASA, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan Aspirinin etken maddesidir Kaynağı ise dünyanın her yerinde yetişen 1897 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
söğüt ağacıdır
ASAnın kalp krizini, felci, bazı kanser türlerini önleyici etkisi kanıtlanmıştır Söğüt (Salix), söğütgiller (Salicaceae) familyasından Salix cinsini oluşturan boylu ağaç veya bodur çalı halinde, çoğunluğu kışın yaprak döken, ender olarak da her dem yeşil kalan odunsu bitkiler
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Bayer’in kimyagerlerinden Dr Felix Hoffmann, 10 Ağustos 10 Ağustos Gregorian Takvimine göre yılın 222 günüdür Sonraki sene için 143 (Artık yıllarda 144) gün var
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
1897 tarihinde salisilik asidi asetik asit ile sentezleyerek saf asetilsalisilik asidi üretmeyi başardıktan 11 gün sonra aynı yolla diasetilmorfini sentezlemiş ve 1897 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
eroini bulmuştur Kuru öksürük ve Eroin Alm Heroin (n), Fr Héroine (f), İng Heroin Morfinin asetikasit anhidriti veya asetilklorürle reaksiyona girmesi sonucu elde edilen bir uyuşturucu madde
Beyaz billurlu toz halindedir Umumiyetle klorhidrat tuzu halinde bulunur Morfine çok benzer Ağrı kesici etkisi morfinden yüksektir Uyuşturucu etkisi başladıktan sonra 3-4 saat sürer Öksürük ve solunum merkezi üzerinde yaptığı deprasyon (baskılama) morfinin ve kodeininkinden güçlüdür 10
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
veremin tedavisinde kullanılan eroine büyük ümit bağlanmıştı Aynı zamanda Verem (tüberküloz), mycobacterium tuberculosis'in dormant yaşayabilme özelliği başta olmak üzere, diğer biyolojik özellikleri ve epidemiyolojik koşullar nedeniyle eradikasyonu çok güç olan bir hastalıktır Tüm tüberküloz (TB) olgularının % 80-90’ı akciğerlerde ortaya çıkar
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
I Dünya Savaşı’nda ağır yaralı hastalara ağrı kesici olarak verilmiştir Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Morfin bağımlılarını kurtarmak için fayda sağlayabileceği ileri sürülmüştür Ancak eroinin kendisinin bağımlılık yapan çok ciddi bir uyuşturucu olduğu anlaşılınca, 1930’lu yılların başında adı ilaç listelerinden silinmiştir
1900’lü yılların başında Morfin Afyonda yüzde on oranında bulunan, kuvvetli ağrı kesici özelliği olan bir alkaloid Saf morfin; beyaz, billuri bir tozdur, suda çözünmez Solunum ve öksürük merkezini uyuşturur Kusma merkezini uyarır, göz bebeklerini ileri derecede daraltır, kabızlık yapar, en büyük etkisi merkezi sinir sisteminde görülür Geçici bir uyarılma devresinden sonra, sinir merkezleri felce uğrar ve kişi acıyı duymaz hale gelir Morfin, kolaylıkla alışkanlık yapabilen bir maddedir Bu yüzden alışanlar ta
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Avrupa’daki grip salgınının yok edilmesinde rol oynayan ASA, Aspirin markasıyla özdeşleşmiş durumdadır ASA ya da Aspirin denince akla daha ziyade kanı sulandırıcı etkisi geliyor Kalp krizi ve felçteki rolü hatırlanıyor Hatta bazı kanser türlerindeki önleyiciliği dile getiriliyor Oysa 1897’den bu yana, Hoffmann’ın formüle ettiği haliyle ilaçlaşan ASA’nın en etkili olduğu rahatsızlıklar ağrı, yüksek ateş ve soğuk algınlığı
Hoffmann, Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
romatizmal ağrılarla baş edemeyen babasını iyileştirebilmek amacıyla salisilik asidi geliştirmeye çalışır O zamana kadar kullanılmış olan salisilik asit esaslı Genellikle eklem, kas ve sinir sistemini etkileyen hastalıklara romatizma denir Romatizma ağrıları, vücudun her tarafında görülebilir Halk arasında, romatizma ağrılarına yel denir
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
sodyum salisilat ilacı hem çok kötü bir tada sahiptir hem de uzun süre alındığı için midesi rahatsızlanan kişileri her kullanışlarında hasta etmektedir
1950’lerden sonra bu ilacın kalp krizi ve felç riskini azaltabileceği yönünde fikirler ortaya atılıyordu Sodyum sembolü Na olan ve yer kabuğunda, çokluk bakımından altıncı sırada bulunan metalik bir element Sodyum, denizlerde çözünmüş hâlde bulunan elementler içinde miktar olarak ikinci sırayı alır Sembolü Lâtince “natrium” veya “soda metali” kelimesinden alınmıştır
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
1971’de
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
İngiliz
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
farmakolog Sir John R Vane’nin, ASA’nın insan metabolizmasındaki ağrıyı nasıl durdurduğunu belirlemesi, Hoffmann’dan sonraki en büyük adımdır O güne kadar maddenin etkisi biliniyor, yeni etki alanlarına ulaşılıyor ancak bu etkiyi nasıl ve hangi süreçle yaptığı bilinmiyordu Bu buluşsu Vane’ye 1982 yılında
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Nobel Tıp Ödülü’nü kazandırdı
bkz Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Kanadalı bkz Kanada
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
nöroloji profesörü Henry J M Barnett, ASA’nın yüksek dozlarla beyindeki geçici dolaşım rahatsızlıklarını, ikinci felç geçirmeyi ve felç sebebiyle ölüm riskini önemli ölçüde azalttığını kanıtladı Sinir sisteminin anatomi, fizyoloji ve hastalıkları ile ilgilenen tıp dalı Nörologlar, beyin, omurilik ve çevre sinirlerin rahatsızlıklarının tedâvisi ile ilgilenirler
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
1985’te Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) Margaret Heckler, kalp krizi geçiren kişilerin bu ilacı her gün düzenli almaları halinde ikinci kriz ihtimalinin %20 gerilediğini açıkladı Yine Amerika’da 22,000 sağlıklı doktoru kapsayan kontrollü bir araştırmada, ilaç kullanımının kalp krizi riskini %44 oranında gerilettiği ortaya kondu Newsweek Dergisi, araştırma sonuçlarını 8 Şubat 1998 tarihli sayısında kapak dosyası yaptı 1996’da FDA, ilacın akut
ASA, çok sayıdaki kadını ilk hamileliklerinde tehdit eden, prematüre ve ölü doğumlara sebep olan ‘preeklempsi’yi önlemede de yardımcı özelliği açıklanan tek ilaçtır Diyabetin geç dönemlerinde varlığını hissettiren, gözün retina tabakasındaki ve böbreklerdeki kılcal damar tıkanıklıklarında da etkindir Kalın bağırsak (kolon) kanserini önlemede de etkili olduğu, 1988’de Avustralyalı Epidemiyoloji Profesörü Gabriel A Kune tarafından yapılan bir araştırmadaki genel nüfus istatistiklerine göre, ilacın düzenli içicilerinde söz konusu kanser riskinin %40’ların altına gerilediğinin fark edilmesiyle kanıtlanmıştır Amerikan Kanser Derneği’nce yapılan araştırmalarda, Kune’nin bulguları doğrulanmıştır
ASA, 80’den fazla ülkede Bayer’in tescilli markası Aspirin ile insanlara ulaştırılıyor ASA’nın yeni etki alanlarının keşfedilmesi ve nasıl etki ettiğinin daha iyi anlaşılması adına gerçekleştirilen araştırmaları Bayer destekliyor
kalp krizi kuşkusu içindeki kişilerde tercih edilmesini tavsiye etti Hammaddesi
ASA’nın hammadde sorunu yoktur Hemen hemen dünyanın her ülkesinde yetişen söğüt ağacından elde edilir Bu ağacın tedavi edici özelliği 3500 yıldır biliniyor Yaprak ve kabuklarından tabii olarak üretilen bitkisel ilaçlar eski çağlarda da ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılıyordu Hipokrat, salisilik asidin farkında olan ilk hekimlerden biridir Bazı rahatsızlıkların tedavisi için reçetesine söğüt ağacı kabuğundan sağlanan suyu ilaç olarak yazmıştır Suda bulunan ve ağrıyı hafifleten madde bugün bildiğimiz tanımıyla salisilik asittir Maddenin adı ile kökeni arasında bir bağ vardır '' Salix'' kelimesi Latincede söğüt anlamına gelir
Eski Mısırlılar ise ağrıyı gidermede mersin ağacı yapraklarını kullanmıştır Bu ağacın yapraklarında da salisilik asit bulunduğu ispatlanmıştır Edward Stone 1763’te, söğüt kabuklarını kurutup toz hâline getirerek ürettiği maddenin ateşli hastalarda faydalı olduğunu belirliyor ve Londra Kraliyet Cemiyeti’ne bildiriyor Maddeyi su ve çay gibi sıvılarda eriterek hastalara veriyor
Ağrı, ateş ve soğuk algınlığı haricinde kalp krizi, felç ve bazı kanser türlerinde fayda sağlanan ASA ya da bildiğimiz klasik Aspirin ilacının elbette kullanılmaması gereken durumlar da söz konusu Asit özelliği sebebiyle mide rahatsızlığı olanlara kesinlikle önerilmiyor Bununla birlikte kanama ve kanamanın durdurulamaması riski taşıyan kişilerin de kesinlikle içmemesi gerekiyor İlacın kanı sulandırıcı etkisi bu rahatsızlıkta negatif tesir yapıyor Öte yandan ilaç, şüpheli bir sendrom dolayısıyla çocuklar için de önerilmiyor Burada kesinlikle bir yanılgıya düşmemek gerekiyor Başka bir ilaç firmasının babyprin ismiyle piyasaya sürdüğü ilaç da çocuklar için üretilmiyor Bu ilaç, düşük doz kullanması gereken hastaların ihtiyacını karşılıyor
Aspirin’in, Plus C ve Forte türleri de var Plus C’de, ASA ile beraber C vitamini de içeriğe ilave ediliyor Böylece soğuk algınlığında daha etkili olduğu ifade ediliyor İngiltere Caridiff Üniversitesi Soğuk Algınlığı Merkezi Direktörü Profesör Ronald Eccless, 272 gönüllü üzerinde yaptığı çalışmada, C vitamini takviyeli ASA’nın soğuk algınlığına bağlı boğaz ağrılarını altı saat süreyle giderdiği; baş ve kas ağrılarında da belirgin iyileşme sağladığı sonucuna ulaşıyor 1972 yılında piyasaya sunulan Plus C, suda eritilerek vücuda alınıyor Forte’de ise içeriğe kafein ekleniyor Buradaki amaç da ağrı kesici etkisini artırmak
Bayer tarafından verilen Aspirin ödülünü kazananlar
1995: Dr Patricia Torres Bozza, beyaz kan hücrelerine yaptığı etkiyi ortaya koydu
1996: Dr Joan Claria Enrich, yararlı etkileriyle bağlantılı bio-aktif maddeleri araştırdı
1997: Dr Zheng-Ming Chen, ani felç üzerindeki etkinliğini 21 bin hasta ile klinik olarak kanıtladı Dr Partick J Loll: Moleküler seviyedeki etki mekanizmasını gösterdi
1998: Dr Paul Schwenger, tümör gelişimini durdurma mekanizmasını araştırdı
1999: Dr Min-Jean Yin, daha önce keşfedilmemiş yeni bir iltihap giderici etkisini araştırdı Dr Stefanie Oberle, damar koruyucu etkisine yol açan antioksidan özelliklerini inceledi
2000: Dr Marcela de Freitas Lopes, bir parazitin yol açtığı kalp hastalığına (Ghagas) etkisini araştırdı Dr Anthony Rodgers, damar tıkanıklığını önlemedeki etkisi üzerine kapsamlı bir klinik araştırma yaptı
2001: Dr Michael Saunders, iltihap giderici etkisi üzerine incelemelerde bulundu
2002: Dr James Hennan, kalp-damar hastalıklarını önleyici etkilerini belirledi
2003: Dr Minsheng Yuan, diyabet tedavisinde kullanımını araştırdı
2004: Dr Leon İri Kupferwasser, ‘Staphylococcus aureus’ bakterisinin yol açtığı hastane enfeksiyonlarını zayıflattığını belirledi Maddenin hastanelerde karşılaşılan en yaygın mikroplardan biri olan ve uzun süredir de antibiyotiğe direnç gösterdiği bilinen Staphylococcus aureus bakterisinin yol açtığı enfeksiyonları zayıflatabileceğini belirledi Bakteri; yeni doğan bebekler, yaşlılar ve ameliyat geçiren hastalarda ölüme kadar giden son derece tehlikeli sonuçlar doğuran rahatsızlıklara sebep
ASPİRİN’İN YOL HARİTASI ÇİZİLDİ
İngiliz bilimadamı Dr Derek Gilroy da 24 yıl sonra Aspirin’in başka bir etki mekanizmasını ortaya koydu Bayer’in düzenlediği ‘Uluslararası Aspirin Ödülü’nü bu yıl alan İngiliz bilim insanı Dr Gilroy, ilacın etkin maddesi asetilasilik asidin (ASA), enflamasyonu (ateş, ağrı, şişlik ve kızarıklık) nasıl engellediğini açıklayarak aldı Gilroy, Aspirin’in nitrik oksidin (NO) üretimini uyararak enflamasyonları engellediğini buldu Böylece 108 yaşındaki ASA’nın bugüne dek çok iyi bilinmeyen biyolojik etkisini açıklayan Gilroy’un bulgularının, ASA’nın diğer endikasyonlarının bulunmasına hız kazandıracağı bekleniyor Bilim çevreleri, buluşu 108 yıl sonra ASA’nın çok sayıdaki biyolojik aktivitelerinin sadece bazılarının incelenmiş olduğunu gösterdiğini belirtiyor ve Aspirin’in yol haritasının çizildiğini söylüyor
Mucizevi küçük beyaz ilaç
Halk arasında ‘Her derde deva’ olarak bilinen Aspirin etkileri:
Aspirin’in etkin maddesi ASA, soğuk algınlığı ağrılarını hafifletiyor, ateşi düşürüyor
Yüksek risk altındaki erkek ve kadınlarda kalp-damar hastalıklarından korunması için günde 75-120 mg ASA kullanmaları öneriliyor ABD’de 10 yaşından büyük çocuklara koruma amaçlı günde 75 mg Aspirin veriliyor
Kadınların yüzde 80’inden fazlasında görülen, tekrarlayan gerilim tipi baş ağrılarını ASA’nın hızlı ve emniyetli bir şekilde hafifletiyor
Baş, diş, mafsal ağrıları, iltihaplanma, enfarktüs gibi birçok hastalığa karşı kullanılan ‘süper hap’ın her gün düşük dozda alındığında kanı sulandırarak, pıhtılaşmayı önlediği ve bu nedenle kalp krizi riskini azalttığı kesinlik biliniyor
Beyin kanaması geçiren kişilerin iki hafta boyunca Aspirin almalarının da fayda sağladığı açıklandı
Yapılan araştırmalarda Aspirin’in bağırsak kanseri, hatta akciğer kanseri tehlikesini de büyük ölçüde azalttığı ortaya çıktı
Tüm bunlara rağmen bilimadamları, doktor kontrolü dışında sürekli ve fazla miktarda Aspirin alınmaması gerektiğine dikkat çekiyorlar Doktorlar, fazla miktarda ve uzun süre alınan Aspirin’in, bazı kişilerde mide ve bağırsak kanamasına yol açabileceğini, gençlerde beyin ve karaciğerde tahribata sebep olabileceğini dile getirerek, alerjik yan etkilerinin ortaya çıkabileceğini söylüyorlar
Aspirin’in koruyucu dozu tartışması
Aspirin’i nasıl almalıyız, her gün mü, yoksa gün aşırı mı? Ya miktarı ne kadar olmalı? Bugünlerde iki günde bir alınan ‘81 miligramlık’ Aspirin’in kalp ve damar hastalıklarından korunmanın en iyi yolu olduğu konuşuluyor Ancak doktorlar gün aşırı kullanıma sıcak bakmıyor
Prof Dr Aytekin Oğuz (Metabolik Sendrom Derneği):
Aspirin’in her gün alınması daha doğru Çünkü kişinin aldığını zannedip içmeyi atlaması söz konusu olabilir Akıl karıştırır Bu yüzden her gün 70-100 miligram Aspirin alınmasını öneriyoruz İçilen aspirinin çeşidi önemli değil Önemli olan içindeki ASA Aspirinle ilgili yapılan çeşitli çalışmalar düşük dozlarının da (70 miligram) kalp ve damar hastalıklarından koruduğunu ortaya koyuyor Yani sadece yüksek dozları değil, düşük dozları da işe arıyor Aspirin’in trombositler üzerinde kanın pıhtılaşmasını önleyen etkisi 24 saat sürüyor
Prof Dr Çetin Erol (Ankara Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı):
Evet her gün 75-150 miligaram arasında herhangi bir Aspirin’i içmelerini öneriyoruz Ama herkese değil 40 yaşını geçmiş ve en az 1-2 riski bulunanlara Yani sigara içen, hipertansiyon, şeker ya da başka bir kalp ve damar hastalığı riskini artıran hastalığı bulunanlar alabilir Sağlıklı insanlara önermiyoruz Başta kanama gibi bazı olumsuz etkileri olabiliyor
|