|  | Kurtlar Sofrası (Atilla İlhan) |  | 
|  05-13-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Kurtlar Sofrası (Atilla İlhan)  Kurtlar Sofrası  (Atilla  İlhan) Toplumsal ilişkiler ve sorunlar ışığında ele alınan ilişkiler derinliğine işlemiş 27 MAYIS öncesinde Türkiye’deki, iş çevrelerini, basın ve eğlence endüstrisini, gençlik kesiminin durumunu yansıtmak maksadı ile yayımlanmıştır  KİTABIN ÖZETİ : Toplumsal ilişkiler ve sorunlar ışığında ele alınan bireyler arası ilişkiler, Atilla İLHAN tarafından detaylı bir boyutla incelenerek işlenmiştir  Kitapta ülkedeki iş çevrelerini, basın ve eğlence endüstrisini gazeteci Mahmut Bey’in kişiliği de ele alınarak, yaşanan dönemi tüm çıplaklığı ile ortaya koymuştur  Mahmut Bey, üzerinde çalıştığı haberlerle ilgili olarak Katip Rıza ile görüşmek üzere randevulaşır  Fakat randevu yerine geldiğinde ortada katip yerine bir başkası ile karşılaşır  Kendisini Katip Rıza’nın gönderdiğini söyleyen kişi; kendisi ile gelmesini ister  Beraber giderken iki kişi daha ortaya çıkar ve üçü birlikte Mahmut Bey’in üzerine saldırırlar  Mahmut Bey, bir yolunu bulur ve aralarından kaçarak kurtulur  Mahmut Bey, Katip Rıza’ya ulaşamamıştır ve onu mutlaka bulması gerekmektedir  Buluşmayı önceden öğrenen gangster bozuntuları Katip Rıza’yı iyice benzetip bir köşeye atmış ve başına da üç nöbetçi bırakmışlardır  Yüz Temel Eser Özetleri,   Kitap Özetleri,   Roman Özetleri,   Yüz Temel Eser,    Özet Mahmut Bey Katip Rıza’nın izini bulur  Hemen bir plan yaparak Katip Rıza’yı gangsterlerin elinden kurtarır ve beraberce Beyazıt’ta Acem’in Sabahçı Kahvesi’nde soluğu alırlar  Mahmut Bey sigarasını içerken aklından tek geçen şey Sezai YILMAZ’nın adresini bulmaktır  Ancak bu adam ve onun adresi sayesinde, birbiri ile ilgisi yokmuş gibi gözüken birçok olay çözülebilecek, aynı zamanda arsa spkülasyonuna ve inşaat yolsuzluklarına kadar birçok olayın perde arkası aydınlanacaktır  Katip Rıza intikamını almak için Yazmacı’nın adresini bulur  Mahmut’u bir düşüncedir alır  Böyle bir sırada İstanbuldan ayrılmak, gazeteyi ve Ümit’i bırakmak doğrumu diye uzun süre düşünür  Mahmut ERSOY tüm bu düşüncelerinden sıyrılarak İZMİR’e gitmeye karar verir  Gazetenin diğer çalışanlarından Ragıp da tedirgindir  Akşamdan beri elini ayağını tutan onu dürüst bir iş sahibi etmeyen huzursuzluğun altında tevkif edilme korkusu bulunmaktadır  Siyasetin ne kadar çetrefilli bir iş olduğunu o zaman anlar  Ama gazetecilik iç güdüsü ile duyduğunu, gördüğünü yazmak istediği de vardır  Ona ters gelen taraf, sustuğu zaman korkuyor anlamının ortaya çıkmasıdır  Gazetede çıkan fıkranın konusu olan adam; iki defa haklı çıkması, üç defa yerinde tenkidi yüzünden yarın cezaevini boylayacak olursa korku düpedüz içine girmiş anlamına gelecek  Birden aklına Mahmut’un sözleri gelir  - “ … sen bir iki seçimle her şeyin küt diye yoluna gireceğini mi sanıyordun? Yok be  Ragıp! Asıl çekişme bundan sonra başlayacak bu gelenler gidenlerden farklı olmadıkları, hatta belki daha kötü oldukları için, bütün ettikleri vaatlerin altından kalkmak isteyeceklerdir  Sen, ben karşılarına dikilmezsek, bunca gayreti, bir iyimserliğe harcamış olmaz mıyız?” Kirli işlerin adamı İbrahim, iri ve ağır bulduğu suratındaki yuvarlak gözleri ile Mordohay’ı ve Seyit Sabri’yi etkisi altına alır  Mordohay’ı içten içe bir korku sarıyor  Seyit Sabri’nin baş eğdiyi bir fikre baş kaldırma ise, Mordohay’ın adeta vazifesidir  O kadar mı? Birisi nasıl kıpır kıpır koltuğunda ve dünyadaki yerinde kendisini rahatsız hisseder; Oysa öteki iğneli beşikte olsa bile, bir bulut kadar rahattır  Birisi nasıl küçük hesapların, buçuk liretlerin birkaç sıfırlı küstah çeklerin, büyük bonoların adamıdır  Mordohay’la iki çift lakırtı etmek sorunda kalırsanız, kendinizi gerek sosyal, gerekse entellektüel bakımdan hiç değilse size eşit bir kimse karşısında mı bulursunuz? Seyit Sabri, sakallarını tel tel gözümüzün camına batırarak, size mutlaka kapıcı muamelesi yapılacaktır  Ama birincisi Yiddiş ve İbranice dahil altı dil konuşurmuş  Konuşmakla da kalmaz, bütün bu dillerde yayımlanan kitapları bulur buluşturur, ipek böceği Sabri ile okurmuş  İkincisi ise yarım Fransızcası ve İngilizcesi ile gittiği ve gideceği herhangi bir yabancı ülkede, yemek listelerinden ve uçak tarifelerinden başka, hiçbir şeyi okumak külfetine katlanmazmış  İkisi de döviz kaçakçılığı yapar ama Yardımseverler Cemiyeti hesabına hayır işlenmiş gibi … Gece sabaha karşı balıkçılar denizde başsız bir erkek cesedi bulurlar  Bir dizi araştırma sonucunda başsız bedenin Mahmut ERSOY’ a ait olduğu anlaşılır  Faili meşhul bir cinayet olarak kayıtlara geçer  Mordohay ve Seyit Sabri’nin ellerini uzatmadığı köse, burunlarını sokmadığı delik kalmamıştır  Bir o uçtan, diğer uca, taa otuzlardan beri ithalat, ihracat derken, oluk oluk para akıtan bir kazanç değirmeni kuruvermişlerdir  Limanlardan gemiler mi kalkıyor? Sözün gelişi Hamburg limanında gemiler mi bekliyor? Marsilya’da Rıhtım işçileri kendilerini kamçılayıp simsiyah bir gemiye büyük kasalar mı yüklüyor? Her şey bu tırnaklarını kemiren Yahudi Mordohay MORDA için ! Bankalar caddesinde, Şişhane’ye en yakın, en müthiş üç binadan birisinin giriş kapısında beyaz mermer üzerine siyah harflerle “ Akın İş Hanı ” yazıyor  Bu han şirketin; Şirket Seyit Sabri ile Mordohay’ın malı  İbrahim CURA’nın hesaplarına göre, onlar sadece ithalat ve satış kârları üzerine yaşasalar, yıllık safi gelirleri bütün lükslerine yeter de artar bile  Oysa taban tabana zıt her halleri ve hareketleri ile birbirlerini iten bu iki adam Seyit Sabri ve Mordohay, yanlız bir noktada tartışmasız birleşiyorlar  : Daima daha çok kazanma ! Servet bir yerden sonra bütün dikişleri söküyor; ardından koşanları hep usul usul kanun dışında hem de fark ettirmeden beşeri olmayana götürüyor  Biri otuz beş yıllarında buhran sırasında, biri vergi zamanında, iki büyük iflas tehlikesi geçirdikten sonra firmasını kale gibi korumuş para avcısı iki canavar  Bu canavarın işlerine burnunu sokanlar da Mahmut Bey gibi görüyorlar  Mahmut ERSOY bir İnkilap çocuğuydu! Bir İnkilap Şeyhi idi  Basını, diyor; parayla soysuzlaştırmak istiyor  Çünkü yanlız paranın kuvvetine inanıyorlar  Ahlak ölçülerini de yapan bu; saadet ölçülerini de  Daha çok kazanmak, daha zengin olmak için, iktidara mı gelmeli? Bunu açıklamaya kalkışan, ya besleyip evcilleştirecekler ya da kaba kuvvete başvurup, dize getirmeye çalışacaklar  Onların karşısında, her şeyden çok, halka ve fikirlere tutunmak gerekli  Halka ve devrimci fikirlere  Bu böyle yürümez, Ümit! dedi  Bir şeyler yapmayı düşünmek gerek  Artık bir şeyler yapmayı düşünmek yeter, artık bir şeyler yapmak lazım  Gerekirse tehlikeli hatta ümitsiz, fakat sonrakilere örnek teşkil edebilecek, elle tutulur, gözle görülür hareketler! Onlar duruyorlar mı? Baksana çatal dişleri, çamurlu burunlarıyla, kurtlar gibi herşeyi göze alarak saldırıyorlar  Ete, ekmeğe, suya her şey onların pençeleri arasında kalıyor  Memleket bir kurt sofrasına döndü  Bu vaziyet karşısında, senin, benim, yapabileceğimiz pek fazla bir şey yok  Fakat asıl, en önemli sözünü Ümit’i usulca öptükten sonra dudaklarını kulağına yaklaştırıp gizli bir aşk sözü gibi fısıltıyla söylemişti  Memleket bir kurtlar sofrasına dönmüş ise isyan haktır   | 
|   | 
|  | 
|  |