|  | Dil Nedir?-Dilin Özellikleri Hakkında |  | 
|  08-25-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dil Nedir?-Dilin Özellikleri HakkındaDil Nedir?-Dilin Özellikleri Hakkında Dil bir koddur: Konrot'a (1991) göre bireylerarası iletişimde temel amaç  bir bireyin (kaynak) zihninde düzenlediği mesajı aynen veya ona yaklaşık olarak başka bir bireyin (alıcı) zihnine aktarmaktır  Bu süreç  ilk bakışta basit gibi görünse de aslında karmaşık pek çok işlemi gerektiren bir süreçtir  Zihinler arasında ise bu aktarımı gerçekleştirecek doğrudan bir bağ yoktur  Diğer bir deyişle  bir arkadaşımızın kafasına parmağımızla bir dokunduğumuzda zihninden geçenleri anlayamıyor  okuyamıyoruz  İşte bu yüzden mesajımızı aktaracak öyle bir araç gerekmektedir ki  mesajımız aracı kullananlar tarafından aynı şekilde paylaşılmalı ve aynı anlamları çağrıştırabilecek türde algılanmalı  ve çözümlenmeli  Mesajın yerine geçecek  onu temsil edecek somut bir biçim olmalıdır  İşte bunun için çeşitli semboller ve işaretlerin kullanımı ve bunlar arasındaki ilişkilerin uzlaşımsal bir biçimde belirli ve sınırlı kurallarla örgütlenmesi  düzenlenmesi gereği vardır  Bu gereğin yerine getirilmesinde araç olan kod  herhangi bir şeyin (nesne  olay  ilişki v  b) bir başka şeyle temsil edilmesidir  Herhangi bir şey bir kişi tarafından düzgülü bir biçimde temsil edilebilir  böylece "o şey" üzerinde  düşünülebilir  saklanılabilir ve paylaşılabilir  Bunlar  nesne  olay  ilişki olabilir ve resim  grafik  sözcük ya da tümce vs ile temsil edilebilir  böylece resim  grafik  sözcük ya da tümce temsil ettiği nesne  olay  ilişkinin yerini alır  Dil de bir temsil aracıdır  Bireylerarası iletişimde mesajın yerine geçebilecek temel bir araç olma özelliği taşıyan dil aynı zamanda bir kodlar sistemi olarak düşünülebilir  Kodu oluşturan nedir? Kodu oluşturan temel öğe göstergeler ve bu göstergelerin birbiriyle olan ilişkisidir  Gösterge  bir başka şeyin yerini alabilmesini sağlayan özellikler taşıdığından kendi dışında bir nesne  olgu varlık belirtebilen öğedir  Dilsel göstergelerin temsil ettikleri şeyle benzerlik ilişkileri yoktur  Varlıklarını toplumsal uzlaşımdan alırlar  Uzlaşım mantıklı bir nedene dayanmaz  tamamen rastlantısaldır  Hepimiz zaman zaman neden "masa" yerine "kapı" denmemiş diye düşünmüşüzdür  Diğer taraftan  "masa" ve "kapı" nesneleri tüm toplumlarda vardır  herkesçe aynı algılanır ama bunları temsil eden kodlar dilden dile değişir  Bu da farklı toplumlarda farklı uzlaşımlarla farklı sözel dillerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır  Kısaca  kod  sınırlı sayıdaki göstergelerin rastlantısal bir biçimde sıralanarak sözcükler  işaretler biçiminde işlev görerek nesneleri ve olayları temsil ederek evrendeki bütün olası nesnelere ve olaylara karşılık oluşturabilecek araç ya da yollardır  Dolayısıyla kod  herhangi bir dilin biçim unsurunu ya da yapısını oluşturur çıkarımını yapabiliriz  Dil bir uzlaşmadır: Ne  neyi  nasıl temsil edecek? Aynı dili konuşan insanlar arasında belli biçimlerin belli içeriklere karşılık oluşturduğu ve aynı yollarla kullanılabilmesi hakkında uzlaşma vardır  Diğer bir deyişle  bilgileri başkalarıyla aynı şekilde paylaşmazsak anlaşma birliği olmaz  dizgeyi kavrayamazdık  o zaman da dil diye bir olgu olmazdı  Dil dizgesi  öyle bir olgudur ki  o dizgede uzlaşan bireyleri birarada tutar  birlik kılar  Bu birliktelik ulus bilincini ve her ulusun bir dili olması gerektiğinin kavranmasını sağlar  Söz konusu uzlaşma bir toplumda bölgesel farklılıklar  farklı toplumsal katmanlar  farklı kültürler nedeniyle çok sayıda değişik dil türü (lehçeler ağızlar) kullanan bireylerarasında iletişimi kolaylaştırmanın bir yolu olarak ölçünlü dil kullanımına olanak sağlar  Söz gelimi  ölçünlü dil kullanımı bir lehçeyi  bir ağızı diğer yörelere kıyasla daha sık kullandığı için; radyo  TV  basın gibi etkinliklerde kültürel ve sosyal nedenlerle hep o lehçe kullanıldığı için  o lehçeyi merkez almışlar  ölçünlü ağız olarak benimsemişlerdir  Türkçe'nın ölçünlü dil olarak benimsenmesinde İstanbul ağzı temel alınmıştır  Her ulusun dilbilimcileri kendi dillerinin yapısına  işleyişine ilişkin kuralları betimlerler  Dil evren hakkındaki düşünceleri simgeler: Kod ya da bilginin simgelenmesini sağlayan aracın işleyebilmesi  konuşanın ve dinleyenin evrendeki nesne ve olaylar hakkında neler bildiği ile bağımlıdır  Zihnimizde nesnelerin  olayların kendilerini saklayabilmemiz elbette olası değildir  Bireyler dünyaya geldikleri andan itibaren bir yaşantı sürecine girmekte ve belirli deneyimler edinmektedirler  Bu  bebeklikten erişkinliğe gelişen bir süreçtir  Her aşamada gün ve gün duyular aracılığıyla evrendeki nesne  olgu  olay ve bunlar arasındaki ilişkiler hakkında çeşitli bilgi alınır  algılanır  öğrenilir  Bu ilişkilerin öğrenimi gelecekteki benzer nitelikteki nesne  olayların algılanıp tanınmasında temel oluştururlar  Tekrarlanan bu ya şantılar çocukların zihninde bir kayıt gibi biçimlenir  çocuk benzerlikler ve farklılıklardan anlam çıkarır  Giderek soyutlamalara ulaşır ve bellek için önemli kavramları  bilişsel yapıları oluşturur  Çevrede kullanılan dilin bu yaşantı sürecine katılmasıyla  sözcükler veya işaretlerin anlam kazanmaları  birbiriyle ilişkide bulunmaları zihinde bu algılanan  soyutlanan ve kurgulanan biçimleriyle bağımlı hale gelir  Böylece düşünce-sözcük ilişkisi doğar  Bütün bunların evrene ilişkin bilgiyi oluşturduğu ve bunlar hakkındaki düşüncelerin kodlandığı çıkarımını yapabiliriz  Böylece geçmişten  gelecekten  düşlerden  kurultulardan söz edebilir; hiç olmamış  yaşanmamış olayları sözlerle canlandırabiliriz  Bu bilgi dilin içerik unsurunu oluşturur  Dil bir dizgedir: Ne  neyi  nasıl temsil edecek? Doğada her şey bir düzen içinde ortaya çıkar ve işler  Evrendeki bilgiyi temsil etmeleri beklenen dil göstergelerinin herkes tarafından aynı şekilde anlaşılabilmesi için  belirli kurallarla örgütlenmesi ve düzenlenmesi gereği bulunmaktadır  Her dilin kendine özgü kuralları vardır  Bu kurallar sınırlı ve belirli sayıdadır  Buna karşılık  bu öğelerin olası birleşimleri sınırsızdır  Sınırlı sayıda öğelerin kullanılması ile sonsuz sayıda biçim üretmek dilin yaratıcı unsurunu oluşturur  Örneğin  Türkçe'de 29 ses parçasının belirli kurallar çerçevesinde birleşerek sonsuza yakın sözcük  bu sözcüklerin birleşimlerinden sonsuza yakın tümce kuruluşu elde edebiliyoruz  Seslerin biraraya gelerek sözcükleri  sözcüklerin biraraya gelerek türmceleri oluşturmaları belirli kurallarla olanaklıdır  Dil iletişim için kullanılır: Bireyler günlük yaşantılarında birbirleriyle olan alışverişlerinde pek çok değişik amaçla dili kullanırlar: İlişki kurma  koruma  bilgi edinme  bilgi aktarma  istek belirtme  amaçlara ulaşma  Tüm bunlar değişik durum ve ortamlarda değişik anlatım yollarını gerektirir  Daha açık bir anlatımla  birey amacına  ortama ve duruma göre dinleyicinin koşul ve beklentilerini de dikkate alarak farklı dil kullanımları sergileyebilir  Aynı şeyi ayrı biçimlerde anlatma olanağı vardır  Söz gelimi  su gereksinimimizi gidermek için kullanacağımız dil evde  okulda  lokantada bulunuşumuza  buradaki kişilerin bize olan yakınlıkları  samimiyetleri ve konumlarına göre farklılaşacaktır  Her birey toplumsal durumu  konumu  yaşı  cinsiyeti  evreni algılayış biçimi  öğrenim düzeyi gibi etkenlere bağlı olarak belirli dil türü dağarcığına sahiptir  İşlevsel dil türü ya da deyiş biçimleri  işyerindeki koşullara  bilimsel bir toplantı v  b  resmi ve resmi olmayan ortamlara  meslektaşlarımızla kullandığımız dile göre farklılaşabilir  Bu farklılıklar politika dili  hukuk dili  tıp dili gibi farklı dil türleri kullanımını da olanaklı kılar  Buraya kadar anlatılanlardan dili şöyle tanımlayabiliriz: Dil  iletişimi gerçekleştirmek amacıyla evrene ilişkin düşüncelerin uzlaşımsal göstergelerle dizgelenerek kullanıldığı bir araçtır  Özetleyecek olursak  yukarıdaki özelliklere sahip her iletişim aracı dil olabilir  Dünya üzerinde konuşulan 4000 dolayında dil olduğundan söz edilmektedir  Ancak bu  tüm dillerin sözel olduğu anlamına gelmemelidir  İşitme engelliler arasında yaygın olarak kullanılan ve söze dayanmayan işaret dili bulunmaktadır  Bu  o dilde her göstergeye karşılık bir devinim olduğunu gösterir ve yine yalnızca o dili kullananların uzlaşımı sonucu ortaya çıkmıştır  Bu bağlamda sözel sözcüğünün sese dayalı biçimleri kullanan insan toplumları için geçerli olduğu çıkarımını yapabiliriz  Bu da bize kullandığımız sözel dilin konuşma yoluyla aktarılabileceğini gösterir  Yazı dili ise  konuşma dilinin yazı biçiminde kodlanması işlemidir  Dünya üzerindeki çoğu insan toplumu mesajları kulak kanalı ile alıp algılanabilecek işitsel bir biçimle kodlamakta  bunun için de alt ve üst solunum yolundan yararlanmaktadırlar  Kısaca  konuşma olarak tanımlayabileceğimiz bu eylem  sözel dilin seslerle ifade biçimidir  İnsan anlığının  usunun temel bir biyolojik özelliği olarak yansıtılmaktadır  İnsanoğlu  iletişim gereksinimini gidermek için kendi duyuları tarafından alınıp algılanabilecek ve alıcı birime olabildiğince birebir aktarılabilecek özellikler taşıyabilen bir araç yaratmıştır  Fiziksel  psikolojik ve nöro-fizyolojik bir süreç olarak tanımlanan konuşma eylemi  insanda işitme ve ses yolu kullanılarak konuşma işlevinde görev alan bazı organlar yardımıyla düşüncelerin sesli semboller ile kodlanması olayıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |