Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
, bellek, düşünme, öğrenme

Öğrenme - Bellek – Düşünme

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Öğrenme - Bellek – Düşünme



Öğrenme - Bellek – Düşünme

Öğrenme Yolları

Öğrenme, tekrar ve yaşantı sonucu davranışlarda meydana gelen oldukça kalıcı değişikliklerdir Bir çok davranışımız öğrenme sonucu kazanılmıştır Ancak tüm davranışlarımız öğrenilmiş değildir

Olgunlaşma sonucu ortaya çıkan davranışlar : Örneğin; Ergenlik döneminde gencin sesinin kalınlaşması,

İçdürtüler (fizyolojik güdüler) : Açlık, susuzluk, cinsellik

İçgüdüler : Örümceğin ağ yapması

Refleksler : Bebeğin doğar doğmaz emme davranışı, ışık karşısında göz bebeklerinin küçülmesi öğrenme sonucu edinilmiş davranışlar değildir

Öğrenme ile Anlama Arasındaki Fark

Öğrenme ile anlama aynı şey midir?

Derste anlamak sınavlarda başarılı olmak için yeterli midir?

Anlama, algı alanına giren olayları herhangi bir araca başvurmadan doğrudan doğruya kavramaktır Bir konunun öğrenilmiş hale gelebilmesi için ise davranışa dönüştürülebilmesi gerekir

Bir konunun ya da kavramın öğrenilmiş olmasının en önemli ölçütü sınavlarda aldığınız puanlardır

Öğrenme Yolları

Yaşamımız süresince öğrendiğimiz bilgiler ve davranışlar yalnızca tek bir yolla edinilmezler Birden çok öğrenme biçimi vardır ve tüm yaşamımıza yayılan deneyimlerimizi ve bilgilerimizi, ödüllendirerek, koşullanarak, nesneler ve olaylar arasındaki bağları kurarak, gözleyerek ya da fizyolojik gelişime bağlı bedensel yeteneklerimizi kullanarak öğreniriz

Koşullanma Yoluyla Öğrenme
Deneme – Yanılma Yoluyla Öğrenme
Psiko-Motor Öğrenme
Model Alarak Öğrenme
Bilişsel Öğrenme

Koşullanma (Şartlanma) Yoluyla Öğrenme

Koşullanma yoluyla öğrenme belki de üzerinde en çok durulan öğrenme yoludur Koşullanma iki olay arasında bağ kurmaktır Klasik ve edimsel koşullanma olarak ikiye ayrılır Klasik koşullanmada, organizma aynı anda gelen iki uyaranın birbiriyle ilişkili olduklarını öğrenir Edimsel koşullanmada ise organizma, bir davranışın ne türden sonuçlara yol açabileceğini öğrenir; böylece davranışın, sonuç ile bağlantısını öğrenir

UYARI : Klasik koşullanmada tepkisel davranışlar koşullanır Bunlar göz kırpma, salya salgılama gibi refleks türü davranışlardır Korku ve kaygılar da klasik koşullanma yoluyla öğrenilir

Klasik Koşullanma : Organizmanın, doğal uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiyi, tekrarlar sonucu yapay uyarıcıya karşıda göstermesidir

Örnek : Pavlov zile salya tepkisi vermeyen köpeğe zil karşısında salya tepkisi vermeyi öğretmiştir

Normal koşullarda bir köpeğin yanında zil çalınması durumunda köpek salya salgılamaz Zil sesi nötr uyarıcıdır

Bir köpeğe et verildiğinde ise köpek otomatik olarak salya salgılar Salya tepkisi doğuştan gelen refleks türü tepkidir, öğrenilmemiştir Burada et koşulsuz uyarıcı yani doğal uyarıcıdır

Pavlov zile salya tepkisi vermeyen köpeğe zil karşısında salya tepkisi vermeyi öğretmiştir

Şöyle ki : Önce zil çalıp sonra et verme işlemini defalarca tekrarlamıştır Bir süre sonra yalnızca zili çaldığında köpek et gelecek beklentisi içinde olduğundan zile karşıda salya tepkisi göstermiştir Bu durumda zil sesi koşullu yani öğrenilmiş ya da diğer bir deyişle yapay bir uyarıcı olmuştur Köpeğin zil sesinde göstermiş olduğu salya salgılama davranışı da koşullu yani öğrenilmiş yapay bir tepkidir Bu sürece klasik koşullanma yoluyla öğrenme denir

Klasik Koşullanmayla İlgili Temel Kavramlar

Genelleme : Bir organizmanın, koşullandığı durumlara benzer durumlara da aynı davranışı göstermesidir Örneğin salıncaktan düşerek bir yeri incinen çocuk, çocuk bahçelerinden hatta çocuk bahçesine benzer yerlerden de korku duyabilir

UYARI : Genellemenin dışında bir de uyarıcı genellemesi vardır Uyarıcı genellemesi, organizmanın koşullu uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiyi koşullu uyarıcıya benzeyen diğer uyarıcılara da göstermesidir Pavlov’un deneyinde zile karşı salya tepkisini göstermeyi öğrenen köpeğin zile benzeyen çıngırak sesine de aynı tepkiyi göstermesi bir uyarıcı genellemesidir

Ayırt Etme : Organizma, benzer uyarıcılar, benzer tepki gösterebildiği gibi uyarıcılar arasındaki farkı da ayırt edebilir Pavlov’un deneyinde köpeğin önceleri zil sesine benzeyen çıngırak sesine de gösterdiği tepkiyi daha sonra yalnızca zil sesine göstermeye başlaması ayırt etmeye örnektir Köpek zil sesini çıngırak sesinden ayırt etmiştir

Sönme : Koşullu uyarıcı (zil) defalarca verildiğinde koşulsuz uyarıcı (et) ortama gelmezse organizma koşullu uyarıcıya karşı gösterdiği tepkiyi zamanla göstermez olur

Kendiliğinden Geri Gelme : Sönme davranışı gerçekleştikten sonra organizmanın tekrar yapay uyarıcıya (koşullu uyarıcıya) karşı tepki göstermeye başlamasıdır

UYARI : Kendiliğinden geri gelmenin olabilmesi için ortamda doğal uyarıcının olmaması beklenir Örnek :

Zil sesine tepki göstermeyen organizmanın belli bir süre sonra (ortamda et olmadığı halde) zil sesine tekrardan tepki göstermeye başlamasıdır

Bitişiklik : Doğal uyarıcıyla yapay uyarıcının aynı anda ve birbiri ardı sıra verilmesidir Pavlov’un deneyinde zil çalındıktan en geç 5 saniye içerisinde et verilmiştir

Edimsel Koşullanma (Operant Koşullanma) : Organizmanın, davranışlarının sonuçlarına bakarak yeni davranışlar kazanmasıdır Başka bir deyişle organizmanın bir ödüle ulaşabilmek ya da cezadan kaçabilmek için istenilen davranışları yapmasıdır

Edimsel Koşullanmayla ilgili Temel Kavramlar

Pekiştireç : Bir davranışın yapılma sıklığını artıran uyarıcılardır Örneğin iyi bir aaaa yapmış öğrenciye öğretmenin sınıfta teşekkür etmesi bir pekiştireçtir

Olumlu Pekiştirme : İstenilen davranış yapıldıktan sonra, organizmaya hoşa giden bir uyarıcı verilerek davranışın kuvvetlendirilmesidir

Olumsuz Pekiştirme : Hoşa gitmeyen bir uyarıcıdan kaçınabilmek için istenilen davranışın yapılmasıdır

Ceza : İstenmeyen bir davranış yapıldıktan sonra organizmaya hoşa gitmeyen bir uyarıcının verilmesidir

Ceza iki türlü verilebilir :

· Ortamdaki olumlu uyarıcı çekilerek Örnek : Yemek yemeyen çocuğa daha önceden verilen çikolatanın kesilmesi

· Ortama olumsuz bir uyarıcı katılarak Örnek : Yemek yemeyen çocuğa kızılması

UYARI : Hem olumlu hem de olumsuz pekiştirmede, organizmanın pekiştirmeye konu olan davranışlarında artma gözlemlenir Olumlu pekiştirmede organizma, istenilen davranışı ödüle ulaşabilmek için yaparken, olumsuz pekiştirmede ise rahatsızlık veren bir durumdan kurtulmak ya da kaçınabilmek için istenilen davranışı yapar

Cezayla olumsuz pekiştirme genellikle karıştırılır Ceza istenmeyen davranış yapıldıktan sonra organizmaya verilir Olumsuz pekiştirmede ise organizma hoşa gitmeyen uyarıcıdan kurtulabilmek için istenilen davranışı yapar Örneğin karnesinde birçok zayıf getiren öğrencinin babası tarafından cep harçlığının kesilmesi cezaya örnektir, cep harçlığının kesilmesi korkusuyla iyi bir karne getirerek istenilen davranışı yapan öğrencinin durumu ise olumsuz pekiştirmeye örnektir

Edimsel ve Klasik Koşullanmanın Karşılaştırılması :

Klasik koşullanmayla edimsel koşullanma arasında uyarıcı, davranış, ödül ve kalıtım açısından farklar vardır Bunları aşağıdaki tablo yardımıyla gösterebiliriz

Klasik Koşullanma
Edimsel Koşullanma

Uyarıcı
Uyarıcı, ışık, ses gibi kısa süreli belirli bir olaydır
Uyarıcı uzun süreli ve çok öğelidir

Davranış
Salya gibi uyandırılmış, doğuştan getirilen belirli bir davranış vardır
Pek çok davranıştan ancak bir tanesi öğrenilmiş hale gelir Örnek : farenin mandala basması

Ödül
Davranıştan bağımsız olarak verilir Köpek salya tepkisini göstermeden önce et ve zil bir arada verilir
Davranışa bağlıdır Fare ancak mandala bastığında yiyecek alabilir

Kalıtım
Organizma pasif konumdadır
Organizma aktiftir Davranışların sonucuna bakarak ödüle götüren yolları öğrenir

Öğrenmede Rol Oynayan Etkenler

Deneme – Yanılma Yoluyla Öğrenme

Organizma, önünde bulunan bir çok yolu deneyerek ve her denemede başarısızlıklarından dersler çıkartarak istenilen davranışları öğrenir

Deneme – Yanılma yoluyla öğrenmede zihin aktif olarak kullanılmadığından bu öğrenme yolu zaman kaybına neden olur
Deneme sayısı arttıkça hata miktarı azalır
Deneme – yanılma yoluyla öğrenme küçük yaştaki çocuklarda daha sık görülür Yaş ilerledikçe bilgiler beyinde örgütlenerek yeni davranışlar kazanılır

Psiko-Motor Öğrenme

Psiko-motor öğrenme; istenilen davranışların (becerilerin) duyu organlarının ve kasların bir kısmı ya da tamamını kullanarak doğru ve koordineli, hızlı ve otomatik olarak yapılmasıdır Psiko-motor bir beceriyi (davranışı) sergilerken şu özellikleri gösterirler :

Rahattırlar

Davranış otomatik olarak yapılır

Beceri geliştikçe zihinsel çaba azalır

Beceri sergilenirken stres hissetmezler

Model Alarak Öğrenme (Gözlem Yoluyla Öğrenme)

Organizma, çevresindeki organizmaların davranışlarını taklit ederek (gözlemleyerek) yeni davranışlar kazanır

Cinsiyet rolleri genellikle model alınarak öğrenilir
Organizma gözlediği davranışlardan pekiştirilenleri taklit ederken, sonucu olumlu olmayan davranışları taklit etmez
Gözlenen davranışlar bireyin belleğinde kodlanır ve gerektiği zaman hatırlanarak davranışa dönüşür

Bilişsel Öğrenme

Klasik ve edimsel koşullanma yaklaşımını savunan davranışçı psikologlar öğrenmenin temelinde çağrışım ilişkilerinin yattığını kabul ederler

Kavranış Yoluyla Öğrenme

Organizma, problemin elemanları arasındaki bağı aniden kurarak problemi çözüme kavuşturur Köhler’in maymun deneyi bu tür öğrenmeye iyi bir örnektir Köhler, maymunun uzanamayacağı yüksekliğe muz koymuş ve yere de birkaç tane meyve kutusu bırakmıştır Maymun tavanda asılı muza uzanarak almaya çalışmış ama ulaşamamıştır Köşede otururken birden muz ve kutuların bağlantısını kurmuş ve kutuları üst üste koyarak muza ulaşmıştır Köhler’in bu deneyinde, Maymun problemi deneme yanılma yoluyla değil, çözüm için gerekli olan bağlantıları algılayarak çözmüştür

Farkına Varmadan Öğrenme (Gizli öğrenme)

Bu tür öğrenmede öğrenen, öğrenme sürecinde kazandığı davranışın farkında değildir Öğrenilen davranış daha sonra birden hatırlanarak ortaya çıkar Örneğin, her gün önünden geçtiğimiz, yolumuzun üzerindeki bir mağazanın yerini öğrendiğimizin bilincine varamayız Ama yoldan geçen birisi mağazanın yerini sorduğunda hemen söyleriz

Öğrenme Etkenleri

Öğrenmeyi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen etkenler dört grupta toplanabilir

Öğrenenle İlgili Etkenler (Bireysel Etkenler)

UYARI : Bireysel etkenler, öğrenmenin yanı sıra öğrenilen bilginin kullanılması aşamasında da etkili olabilir Örneğin fizyolojik bir bozukluk testte gösterilen başarıyı beklenmedik şekilde etkileyebilir; test kitapçığı üzerinde doğru yanıt olarak “C” seçeneğini işaretleyen biri gözlerinin bozuk olması nedeniyle kodlarken “D” ya da “B” olarak kodlayabilir Sınava hazırlanırken uygulanan bir rejim programı da sınavdaki başarıyı doğrudan etkileyebilir

Yaş : Öğrenme yeteneği doğuştan itibaren 17-20 yaşa kadar durmadan gelişir Ondan sonra 50 civarına kadar sabit kalır 50 yaştan sonra yeni malzemelerin öğrenilmesi yavaşlar

Zeka : Zeka seviyesi yükseldikçe öğrenme kolaylaşır Örneğin, çok geniş kelime dağarcığı kazanmak gibi bazı sözel becerileri, sadece oldukça parlak zekalı kişiler başarabilir

Güdülenme : Güdüler organizmayı harekete geçiren içsel etkenlerdir Organizma öğrenme için gerekli zeka düzeyine sahip olsa bile öğrenmek için yeteri kadar istekli ve arzulu değilse öğrenmeyi gerçekleştiremeyebilir

Genel Uyarılmışlık Hali ve Kaygı : Kişinin bilincinin açık ve tamamen uyanık olmasına, enerjisini yapacağı işe verebilmesine genel uyarılmış hali denir Herhangi bir öğrenmenin yapılabilmesi için bireyin enerjisini yaptığı iş üzerinde yoğunlaştırması gerekir Ekrandaki bu metni okurken, aynı zamanda gitmeyi düşündüğünüz tiyatroya, kimlerle gideceğinizi tasarlıyorsanız büyük olasılıkla öğrenme gerçekleşmeyecektir

Fizyolojik Durum : Öğrenmek için kişinin sağlıklı olması gerekir Kişi sağlıkı değilse öğrenmede yeterli verim ya çok az sağlanır ya da hiç sağlanmaz

Transfer : Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenmeleri etkilemesine transfer denir İkiye ayrılır

Olumlu Transfer (pozitif transfer) : Önceki örenilenlerin yeni öğrenmeyi olumlu yönde etkilemesidir Örneğin, bir otomobili kullanmayı öğrenen bir kişi başka otomobilleri de kullanabilir

Olumsuz Transfer (negatif transfer) : Önceki öğrenilenlerin yeni öğrenmeleri olumsuz yönde etkilemesidir Örneğin daha önceden öğrenilmiş yanlış yabancı dil bilgileri, konuyla ilgili öğrenmeleri zorlaştırır

Öğretme Yöntemleri ve Teknikleri

Aralıklı ya da Toplu Öğrenme : Öğrenme sürecini zaman içine yayarak, kısa çalışma süreleriyle yapmaya aralıklı öğrenme denir Bunun tersi olarak, öğrenme sürecini uzun çalışma süresi içinde ara vermeden yapmaya toplu öğrenme denir Yapılan araştırmaların çoğunda aralıklı öğrenmenin toplu öğrenmeden daha iyi sonuçlar verdiği saptanmıştır Aralıklı öğrenmenin yararları şunlardır :

Öğrenmeyi yapan kişi, zaman içinde aralıklı olarak çalıştığı için daha az yorulur
Aralıklı çalışmada daha fazla güdülenme vardır Çünkü amaçlara daha kısa zamanda ulaşılır
Unutma daha az olur

Okuma ya da Anlatma : Bir öğrenmeyi sadece okuyarak gerçekleştirme yerine, okuduktan sonra birilerine ya da kendi kendinize anlatmak, konunun özetini kendi cümlelerinizle çıkarmak öğrenmeyi kolaylaştırır

Sonuçlar Hakkında Bilgi Edinme (Dönüt) : Öğrenmeyi yapan kişiye, ne kadar öğrendiği iletildiğinde öğrenmenin daha fazla ilerlediği görülmüştür Bilgisayar yardımıyla öğrenme, buna çok daha fazla olanak sağlayarak öğrenme çalışmalarını yönlendirebilir

Bütün Olarak ya da Parçalara Bölerek Öğrenme : Konu kısa ve anlamlı bir bütün oluşturuyorsa bütün halinde, konu uzun ve karmaşıksa parçalara bölerek öğrenme daha iyi sonuç verir

Tekrar : Konunun belli aralıklarla tekrar edilmesi öğrenmeyi daha etkili bir hale getirerek unutmayı engeller Günlük tekrarlarınızın yanında haftalık tekrarlar da yapmalısınız O gün çalıştığınız konuların alt başlıklarını yatmadan beş on dakika önce zihninizden geçirmek öğrenmeyi daha etkin kılacaktır

Öğrenilecek Malzemenin Türü : Bazı öğrenme malzemeleri diğerlerinden daha kolay öğrenilir Şu özellikte olan malzemeler daha kolay öğrenilir :

· Algısal açıdan kolayca ayırt edilebilen malzemeler,

· Öğrenmede çağrışım uyandıran malzemeler,

· Öğrenilecek malzemeyi benzer kavramsal kategoriler altında toplamak

öğrenmeyi kolaylaştırır

Öğrenmenin Yapıldığı Ortam : Öğrenmenin yapıldığı ortamın aydınlanma, sıcaklık, sessizlik vb fiziksel koşullarının uygun olması gerekir

Bellek ve Bellek Süreçleri

Bellek (Hafıza) : Yaşam boyunca öğrenilen bilgilerin, davranış kalıplarının, deneyimlerin, anıların depolanıp saklanması ve hatırlanmasıdır

Belleğin İşleyişi Aşamaları: Belleğin işleyişi üç aşamada gerçekleşir

Kodlama : Dış dünyadaki uyarıcıların belleğe kaydedilebilecek biçime dönüştürülmesidir

Depolama : Kodlanan bilginin zihinde saklanmasıdır

Ara bul geriye getir : Depolanan bilginin gerektiği zaman aranıp bulunmasıdır

Bellek Türleri : Bellek ikiye ayrılır :

Kısa Süreli Bellek : Bilgileri tutma süresi 30 saniyeden daha kısa olan bellektir Kısa süreli belleğin depolama kapasitesi 7± 2 birim ya da kümedir Yani kısa süreli bellekte en fazla 9 birimlik bilgi tutulabilir 9 birimden sonra bilgiler bellekte daha önceden bulunan bir birimi dışarı atar

Uzun Süreli Bellek : Uzun süreli belleğe alınan bilgi uzun zaman aralığında hatırda tutulur, unutulmaz Bu zaman aralığı 30 saniyeden başlayarak organizmanın tüm yaşamı boyunca sürebilir Cumhuriyet ne zaman kuruldu sorusuna, 29 Ekim 1923 dediğinizde bu bilginiz uzun süreli bellekten gelmektedir

Bellek Süreçleri :

Tanıma ve Hatırlama :

Tanıma : Bir uyarıcının, önceden görülüp görülmediğine karar verilmesidir

Hatırlama : Kişilerin, nesnelerin, olayların, yaşam deneyimlerinin, öğrenilen bilgilerin istenildiğinde bellekte yeniden canlandırılmasıdır Hatırlama, belleğin tanımadan daha ileri ve üst düzeydeki bir işlevidir

Unutma : Önceden kazanılan bilgi ve becerilerin bellekteki izlerinin zamanla aşınması ya da silinmesidir Unutmanın nedenleri şunlardır:

Beyindeki nöronlar arasındaki bağın zamanla silinmesiyle unutma ortaya çıkar (Fizyolojik kuram)
Ödüllendirilmemiş tekrarlar unutmaya yol açar (Koşullanma yoluyla öğrenme kuramı)
Kişiye acı veren anılar bilinçten uzaklaştırılarak bilinç altına atılırlar (Psikanaliz)
Güdülenme yetersizliği
Zihinde anlam kazanmayan bilgiler daha kolay unutulur
İlgi ve gereksinmeleri karşılamayan bilgiler daha kolay unutulur

UYARI : Transferle, ket vurma birbirine karıştırılmaktadır Transfer, öğrenmeyi zorlaştırma ya da kolaylaştırmayla ilgili bir kavramken, ket vurma unutmayla ilgili bir kavramdır

Geriye Ket Vurma : Yeni öğrenilen bilgilerin önceki öğrenilenleri unutturmasıdır Örneğin, matematik dersinden öğrendiğiniz pratik çözüm yolu uzun ispatlara dayalı eski bilgilerinizi unutturabilir

İleriye Ket Vurma : Eski öğrenilen bilgilerin yeni öğrenilenleri unutturmasıdır Örneğin, arkadaşınızın eski telefon numarası yeni öğrendiğiniz telefon numarasını unutturabilir

Belleğin Güçlendirilmesi :

Öğrenilen konular arasında benzerlik kurma,
Zaman ve mekan ilişkilerinden yararlanarak öğrenilen bilgileri göz önünde canlandırma
Çalışma süresini parçalara bölme
Okuma ve anlatma
Tekrar etme
Unutmayı en aza indirir

Düşünme

Düşünme, olay ve nesneler yerine onların simgelerini (işaretlerini) kullanarak yapılan zihinsel bir işlem ve sorunlara çözüm arama yoludur Düşünme yeteneği en fazla olan canlı insandır Fare, maymun gibi üst düzey canlılarda da düşünme yeteneği vardır Fareler eski deneyimlerinden yararlanarak karşılaştıkları problemleri çözebilirler

Düşünme Süreçleri :
İmgeleme : Düşünülen durum ya da olayın imgesinin (hayalinin – görüntüsünün) zihinde canlandırılmasıdır Örneğin, çalışma odanızı düzenlemeyi düşündüğünüzde çalışma masanızın, kitaplığınızın önce nerede daha iyi duracağını gözünüzün önüne getirir, sonra yerlerini değiştirirsiniz Bazı kişiler ise gördükleri durum ve nesneleri olduğu gibi tüm ayrıntılarıyla zihinlerinde canlandırabilirler Buna fotoğrafsı imgeleme denir İmgeleme, kavramlardan oluşan önermelerden farklı olarak somut bir nesneyi zihinde canlandırmaktır Yani köpekleri değil “Karabaş” ı zihinde canlandırmaktır

Sessiz Konuşma : Düşünme işleminin imgelemede olduğu gibi nesnelerin görüntüleriyle değil, kavramların ve sözcüklerin zihinde canlandırılmasıyla yapılmasıdır Davranışçı ruh bilim uzmanlarından olan Watson’a göre içimizden söylediğimiz (o sözcüğü içimizden söylerken farkında olmadan küçük kas hareketleri de yaparız) bir sözcük başka bir sözcük için uyaran görevi yapar ve bu işlem zincirleme olarak devam eder ve düşünme gerçekleşir Bir davranış bazen sözel olarak düşünülemez motor alışkanlıkla “içsel hareket” şeklinde zihnimizde canlandırılarak düşünülür

Dil : Duygu ve düşünceleri yapay işaretlerle anlatmaya yarayan bir dizgedir (sistemdir)

Dilin özellikleri şunlardır :

- Dil insana özgü bir düşünme aracıdır Toplumsallaşma sonucunda öğrenilir

- Dil kendi başına değişir ve gelişir

- Dil düşünme için zorunlu koşul değildir; ama dil, düşünmeyi zenginleştirir

- Dildeki sözcüklerin büyük çoğunluğu kavramlardan oluşur Kavramlar dilin temelidir Düşünme de kavramlara dayandığından düşünmeyle dil arasında sıkı bir bağlantı vardır

Simge : Sözcüğün, aynı varlığa, durum ya da eyleme işaret etmesidir

UYARI : Hayvanlar birbirleriyle kendileri için anlamlı olan sesler ve işaretler aracılığıyla iletişim kursalar da bu dil değildir Çünkü hayvanların sesler ya da işaretlerle kurdukları iletişim içgüdüseldir, simge niteliği taşımaz

Kavram : Herhangi bir tür nesne ya da belli bir tür olayın ortak özelliklerinin bir ad altında toplanmasıdır Kavramlar zihnin soyutlama ve genelleme yetenekleriyle elde edilir Nesnelerin ve yaşanmış olayların izleri önce bireysel ve somuttur
Soyutlama : Gerçekte ve günlük yaşantıda nesnelerden ayrılma özelliği olmayan nitelikleri (zihinde) nesneden ayırarak düşünebilmeye soyutlama denir

Genelleme : Birbirine benzeyen varlıkları ortak özellikleriyle düşünmektir Örneğin, köpek kavramı sayesinde her gördüğümüz köpeği tek tek incelemeden (tüyleri olduğuna, havladığını, et yediğini, sadık olduğunu) diğer köpeklerle aynı ortak özelliklere sahip olduğunu biliriz

Sözel Düşünme : Küçük çocuklar sözcükleri kullanmaya başlamadan önce kavramları kullanmaya başlarlar Örneğin “masa” sözcüğünden önce masa kavramı çocuklarda oluşmuştur Konuşmaya başladıklarında ise yaptıkları şey daha önceden öğrendikleri kavramlarla yetişkinlerin kullandığı sözcükler arasında ilişki kurmaktır Okul eğitiminin başlamasıyla beraber kavramsal düşünmenin sözel düşünmeye dönüşmesi hızlanır

Problem Çözme : Birçok durumda düşünme, problem çözmeye yöneliktir Kişinin bir amaca, hedefe ulaşmaya çalışırken bir engellemeyle karşılaşmasına ya da karşılaştığı zorluğu aşamamasına problem denir Problem çözümüne yönelik olarak düşünmenin olabilmesi için öncelikle karşılaşılan engelleme durumunun kişi tarafından problem olarak algılanması gerekir Bir problemle karşılaşıldığında problemin çözümü için bazı süreçlerden geçilir :

Problem Çözme Süreçleri

Problem Çözme Aşamaları : Kişinin bir durumu problem olarak algılamasından başlayarak problemin çözümüne kadar olan aşamalardır Problem çözmede dört aşama vardır :
- Hazırlık : Problemin ne olduğu açık seçik bir dille, ortaya konur Problemle ilgili bilgi ve malzeme toplanır

- Kuluçka : problem üzerinde düşünülür ve çeşitli çözüm yolları aranır

- Kavrayış ya da aydınlanma : Problemin elemanları arasındaki bağ, ansızın kurularak problem çözüme kavuşturulur

- Değerlendirme ve düzeltme : Çözüm yolu defalarca denenerek çözümün geçerliliği test edilir

Çözümü Etkileyen Bireysel Etkenler : Problemin çözüme ulaştırılması, kişisel etkenlere de bağlıdır Bunları şu şekilde sıralayabiliriz :
- Zeka

- Güdülenme

- Edinilmiş deneyimler

- Alışkanlıklar

Akıl Yürütme : Kişiler, geçmiş yaşantıları, gözlemleri ve öğrenmeleri sonucunda oluşturdukları somut ve soyut tasarımlar arasında mantık ilkelerine uygun bağlantılar kurarak yeni yargılara varırlar Buna akıl yürütme denir Üç türlü akıl yürütme vardır :
- Tümevarım : Gözlemlerden, tek tek olaylardan ya da nesnelerden yola çıkarak genel yargılara ulaşmaktır

- Tümden gelim : Genel yargılardan özel bir olayın ya da nesnenin bilgisinin çıkartılmasıdır

- Anoloji : İki benzer olay arasında karşılaştırma yaparak sonuca ulaşmaktır

Yaratıcı Problem Çözme : Karşılaşılan sorunlara alışılmışın dışında, orijinal çözüm yollarının bulunmasına yaratıcı düşünme denir Yaratıcı düşünmede akıl yürütmeye ek olarak hayal kurma da (imgeleme) kullanılır Yaratıcı düşünmenin ortaya çıkmasını engelleyen etkenler şunlardır :
- Zihinsel Kurgu : Karşılaşılan problemlere hep aynı davranış kalıplarıyla, yöntemlerle çözüm aranması

- İşleve Takılma : Nesneleri belli işlevlerinin dışında kullanmamak Örneğin, su motoru su pompalamak için kullanılır Ancak, Anadolu’nun birçok yerinde su motorundan traktör kadar hız yapan “tak tak” adlı bir taşım aracı geliştirilmiştir Bunu ilk yapan usta, su motorunun belli işlevine (su pompalama) takılmadığından yaratıcı düşünmeyi ortaya koyabilmiştir

- Duygusal Etken : Kişi, yaratıcı olabileceği bir alanda ya başarısız olursam kaygısıyla başarısız olabilir Bu başarısızlık da bireyin daha sonraki çalışmalarını olumsuz yönde etkiler

Bilinç : Belirli bir zaman sınırı içinde insanın kendisinden ve çevresinden haberdar olması haline bilinç denir Bilinç olmadan algılama dikkat, düşünme, hatırlama vb zihinsel işlevlerden söz edilemez
Bilinç Durumları

Uyku : Uyku, bütün canlıların hava, su, besin kadar önemli bir gereksinmesidir Uykusuzluk en çok merkez sinir sitemini ve beyni etkiler Uykusuz kalan kişide üçüncü günden sonra davranış bozuklukları görülür (Tedirginlik, sıkıntı, algı ve düşünce bozuklukları) Uyku sırasında göz hareketlerini inceleyen araştırmacılar uykuyu iki döneme ayırmışlardır:
- Dönemlerden biri hızlı göz hareketlerinin olmadığı (Non Rapid Eye Movement) NREM’dir

- Diğer dönem hızlı göze hareketlerinin olduğu (Rapid Eye Movement) REM uykusudur

NREM : Bu dönemde kasların gerginliği azalır Kalp vurumu, solunum sayısı azalır Kan basıncı düşer Göz küreleri hareketsizdir Genellikle rüya görülmez En derin uyku evresidir İnsan uyumaya başladıktan hemen sonra NREM dönemine girer

REM : Bu dönemde boyun kaslarının gerginliği artar Kan basıncı yükselir Göz küreleri hızla hareket eder Kalp vurum sayısı artar Rüya en çok bu evrede görülür

Rüya : Uykuda görülen görsel imgelerdir Rüya, iç yaşantıların bir yanı olup çağlar boyu tüm insanların dikkatini çekmiştir Rüyayı açıklayan kuramlar (teoriler) şunlardır :
- Fizyolojik Kuram : Bu kurama göre, biçimsiz yatmak, koku, dokunma, ses, ışık gibi duyusal uyaranlar rüyaya neden olur

- Psikanaliz : Freud’a göre rüyalar baskı altında kalmış, doyum bulamamış duygular, isimler ve düşüncelerin uyku sırasında bilinç alanına çıkmasıdır Freud’a göre rüyaları oluşturan imgelerin açık ve kapalı anlamları vardır Kapalı anlamlar rüyaların analiziyle ortaya çıkartılabilir Adler’e göre rüyalarda çözülmemiş sorunlar ve bazı beklentiler yer alır

- Gestalt : Bu kuramı benimseyenlere göre günlük yaşamda tamamlanamamış işlerin yarattığı gerilimden kurtulabilmek için harcanan çaba, rüyaya neden olur

Meditasyon : Beden üzerinde ruhsal denetim sağlayarak gerginlikten ve kaygıdan kurtulmaya meditasyon denir Meditasyon sırasında kişi, kasların gerginliğini, solunum gibi bedensel işlevleri belirli ölçüde denetim altında tutar
Hipnoz : Sözle, Bakışla ya da yardımcı nesneler kullanarak telkinle oluşturulan yapay uyku halidir Hipnoz görünüşte uykuya benzeyen, ancak kişinin, hipnozu yapanın etki ve telkinlerine açık, çevrenin etkilerine karşı kapalı olduğu bir durumdur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.