![]() |
Ş Harfi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ş HarfiŞ Şâbân: Arabî ayların sekizincisi ![]() şâd: şen, memnun ![]() şadırvan: etrafı musluklu kubbeli çeşme ![]() şafak: tan zamanı ![]() Şâfi: hastaya şifa veren Allah ![]() Şafiî: hak mezheplerden biri, onu kuran büyük âlimin ünvanı ![]() şâh: hükümdar, sultan ![]() şahab: gökteki ışıklı cisim ![]() şahâdet: şahitlik, Allah yolunda ölmek ![]() şâhâne: şaha yakışır şekilde ![]() şahbaz: doğan kuşu, çevik, yiğit ![]() şâhenşâh: şahların şahı ![]() şâheser: en üstün eser, baş eser ![]() şahıs: kişi, kimse ![]() şâhid: şahit, tanık, gören ![]() Şâhid: bütün zamanlardaki yaratıkları ve onların her hâlini gören Allah ![]() şâhik: yüksek, doruk ![]() şâhika: yüksek, doruk, zirve ![]() şahm: iç yağı ![]() şahmpâre: içyağı parçası ![]() şahs: şahıs, kişi, kimse ![]() şahsımânevî: insanların bir araya gelip oluşturdukları mânevî kişilik ![]() şahsî: kişiyle ilgili ![]() şahsiyat: kişilikler ![]() şahsiyet: kişilik ![]() şâibe: leke, kusur ![]() şaika: şevk verici, isteklendirici ![]() şairane: şairce ![]() şakî: yol kesen, haydut ![]() şâkir: hâlinden memnun olup şükreden ![]() şâkirâne: şükreden gibi ![]() şâkird: talebe, öğrenci ![]() şakk: yarık, yarılma, yarma ![]() Şakkıkamer: Peygamberimizin ayı iki parçaya ayırması mûcizesi ![]() şâkul: düşeyliği ölçme âleti ![]() şâkulî: düşey ![]() şâm: akşam ![]() şamar: tokat ![]() şâmil: kaplayan ![]() şamme: koklama duyusu ![]() şân: şeref, nam, hâl, iş ![]() şap: tuza benzer bir madde ![]() şape: çığ ![]() şarab: şarap, içki, bu isim helâl içkileri de kapsar ![]() şâre: saç, kıl ![]() şârık: doğudan çıkan, doğan, parlayan ![]() Şârî: şeriatı ortaya koyan, Allah ![]() şârih: şerheden, açıklayan ![]() şark: doğu ![]() şarkışimâlî: kuzeydoğu ![]() şarkiyât: islâm dünyasında araştırma yapma çalışması ![]() şarlatan: yalancı, aldatan, yüksekten atan ![]() şart: mutlaka gerekli olan, durum, yemin ![]() şartiye: şart olan ![]() şaş: şaşı ![]() şâşaa: parlaklık, gösteriş ![]() şâşaapâş: gösterişli görünen ![]() şatâhat: mânevî sarhoşluk hâlindeyken söylenen dengesiz sözler ![]() şavk: ışık, parıltı ![]() şâyân: yaraşır, uygun, layık ![]() şâyeste: uygun, lâyık ![]() şâyet: eğer, olur ki ![]() şâyia: söylenti, yayılma, duyulma ![]() şâz: kaide dışı, istisna ![]() Şâzelî: Şazeliye tarikatını kuran büyük velî, bu tarikattan olan ![]() şeâir: islâmî alâmetler, semboller, âdetler ![]() şeâmet: uğursuzluk, kötülük ![]() şeb: gece ![]() şebab: genç ![]() şebabet: gençlik ![]() şebabiyet: gençlik, tazelik ![]() şebeke: örgülenmiş, örgüt ![]() şebih: benzer ![]() şebnem: çiy, nem ![]() şebnemmisâl: çiy gibi ![]() şecâat: yiğitlik, öfke duygusunun normal derecesi ![]() şecer: ağaç ![]() şecere: ağaç, soy ağacı ![]() şecî: yiğit, kahraman ![]() şedâid: şiddetliler, şiddetli belâlar ![]() Şeddâd: Ad kavminin ulu önderi olan ünlü bir kâfir ![]() şedde: harfi iki kere okutan işaret ![]() şedîd: şiddetli ![]() şedîdâne: şiddetlice ![]() şef: çift, baş ![]() şefâat: af için vasıta olmak ![]() şefâatçi: af için vesile olan ![]() şefe: dudak ![]() şeffaf: saydam ![]() şeffafât: saydam olanlar ![]() şeffafiyet: saydamlık ![]() şefî: şefaatçı ![]() şefik: şefkatli ![]() şefikâne: şefkatlice ![]() şefiülmüznibin: günah işleyenlerin şefaatçısı ![]() şefkat: acıyarak karşılıksız sevme ![]() şefkaten: şefkatten dolayı, şefkat bakımından ![]() şefkatkâr: şefkatli ![]() şefkatkârâne: şefkat edercesine ![]() şefkatperver: şefkat etmeyi seven ![]() şefkatperverane: şefkat etmeyi severcesine, severek ![]() şehâdât: şahitlikler, şehitlikler ![]() şehâdet: şehitlik, şahitlik ![]() şehâdetnâme: diploma ![]() şehâmet: akıllıca yiğitlik ![]() şehbaz: çevik, cesur, beyaz doğan kuşu ![]() şehd: bal ![]() şehevânî: şehvetle ilgili ![]() şehevât: şehvetler ![]() şeheviye: şehvetle ilgili olan ![]() şehîd: şahit olan, Allah için ölen ![]() şehîk: hıçkırıkla karışık iç çekme ![]() şehir: büyük yerleşim birimi, kent ![]() şehîr: ünlü, tanınmış ![]() şehlâ: elâ göz, tatlı şaşı ![]() şehnâme: padişahların maceralarını anlatan eser ![]() şehnâz: ışıldayan, parlayan ![]() şehr: ay, şehir, kent ![]() şehrâyin: şenlenmiş şehir, şenlik ![]() şehrî: ay ile ilgili, aylık ![]() şehristân: memleket ![]() şehriyâr: hükümdar, padişah ![]() şehvânî: şehvetle ilgili ![]() şehvet: nefsin arzusu, cinsî istek ![]() şehvetengiz: şehvet uyandıran ![]() şek: şüphe ![]() şekâvet: sıkıntı, azap, işkence ![]() şekil: biçim ![]() şekl: şekil, biçim ![]() şekûr: çok şükreden ![]() şekvâ: şikâyet, sızlanma ![]() şekvânâme: şikâyet mektubu, yazısı ![]() şelâle: çağlayan ![]() şem: mum, ışık ![]() şemâ: ışık, çıra ![]() şemâtet: başkasının başına gelene sevinmek ![]() şemâtetkârâne: başkasının başına gelene sevinircesine ![]() şemm: koklamak ![]() şemme: koklama ![]() şems: güneş ![]() şemsüşşümûs: güneşlerin güneşi ![]() şemta: kocakarı ![]() şên: iş, hâl, tavır, hâdise ![]() şenâat: kötülük, alçaklık ![]() şenî: kötü ![]() şer': dinî kanunlar ![]() şer: kötülük, kötü ![]() şerâfet: şereflilik ![]() şerâit: şartlar ![]() şerân: şeriata göre, dinî kanunlar bakımından ![]() şerârât: kıvılcımlar ![]() şerâre: kıvılcım ![]() şerâret: şerlilik, kötülük ![]() şerâyi: şeriatlar, ilâhî emirler ![]() şerâyin: atardamar ![]() şeref: yücelik, büyüklük, değer ![]() şerefbahş: şeref veren ![]() şerefe: minarenin ezan okunan yeri ![]() şerefşiar: şerefli ![]() şerefyâb: şereflenen ![]() şerh: açıklama ![]() şerî: şeriatla ilgili, dinî ![]() şerîat: din, ilâhî kanunlar, Allahın emirleri ve yasakları ![]() şerîatıfıtrîye: Allahın tabiata koyduğu kanunlar ![]() şerid: şerit, zincir ![]() şerîf: şerefli ![]() şerîfeyn: şerefli iki şey, Mekke ve Medine ![]() şerik: ortak, rakip ![]() şerir: şerli, kötü ![]() şerriyet: kötülük ![]() şerûr: çok şerli, pek kötü ![]() şeş: altı ![]() şetâret: şenlik ![]() şetm: sövme, kötü söz söyleme ![]() şevâhık: doruklar ![]() şevâhid: şahitler ![]() şevk: şiddetli istek ![]() şevkengiz: isteklendiren ![]() şevkengizane: isteklendirircesine ![]() şevket: heybet, böyüklük ![]() Şevval: Arabî ayların onuncusu ![]() şey: nesne ![]() şeyâtin: şeytanlar ![]() şeydâ: tutkun ![]() şeyh: pir, tarikat önderi, ihtiyar ![]() şeyheyn: iki şeyh şeyhûhet: ihtiyarlık ![]() şeyhülislâm: Osmanlılarda en büyük din görevlisi ![]() şeyn: kusur ![]() şeytân: insanı azdırmaya çalışan görünmez yaratık ![]() şeytânât: şeytanlıklar ![]() şeytânet: şeytanlık ![]() şeytânî: şeytanca, şeytanla ilgili ![]() şeytânkârâne: şeytanca ![]() Şıkk: adeta yarım adam gibi olan ünlü bir kâhin ![]() şıkk: yarı, yarım, şık ![]() Şia: Şiiler, Hazreti Ali sevgisini meslek kabul edenler ![]() şiar: timsal, sembol, parola ![]() şiddet: sertlik, katılık, aşırılık ![]() şifâ: hastalıktan kurtuluş ![]() şifâbahş: şifa veren ![]() şifâdâr: şifalı ![]() şifâdârâne: şifalıca ![]() şifâhen: ağızdan, sözle ![]() şifâhî: sözlü ![]() şifâkâr: şifalı ![]() şifâresân: şifa veren ![]() şifâyâb: şifa bulma ![]() şifre: gizli işaretlerle yazılan yazı ![]() şihâb: şahap, akanyıldız, gök cismi ![]() Şiî: Hazreti Aliye aşırı taraftarlık gösteren kimse ![]() şikâf: "yırtan, parçalayan" mânâsında son ek ![]() şikâk: ayrılma, bölünme ![]() şikâr: av ![]() şikâyât: şikâyetler ![]() şikâyet: yakınma, derdini söyleme ![]() şikemperver: midesini seven, obur ![]() şiken: "koparan, kıran" mânâsında son ek ![]() şimâl: sol, kuzey ![]() şimâligarbî: kuzeybatı ![]() şimâlişarkî: kuzeydoğu ![]() şimendifer: tren ![]() şinik: on litrelik kap ![]() şîr: aslan ![]() şirâ: alım satım ![]() şirin: tatlı, sevimli ![]() şirk: Allahtan başka ilâh kabul etme ![]() şirkâlûd: şirk bulaşmış ![]() şirket: ortaklık, ortaklaşa kurulan iş kurumu ![]() şirret: geçimsiz, huysuz ![]() şita: kış ![]() şitab: koşmak ![]() şîve: söyleyiş, naz ![]() şöhret: ün, tanınırlık ![]() şöhretgîr: ün salma ![]() şöhretperest: şöhret düşkünü ![]() şöhretperverâne: şöhretsevercesine ![]() şöhretşiar: meşhur, ünlü ![]() şuâ: ışın, ışık teli ![]() şuâât: ışınlar ![]() şuarâ: şairler ![]() şûbe: bölüm, kısım ![]() şuh: şen, oynak ![]() şuhûd: şahit olma, gözlemleme ![]() şuhûdî: görme ile ilgili, görülebilen ![]() şuhûr: aylar ![]() şuhûruselâse: üç aylar ![]() şûle: alev, ışıltı ![]() şûledâr: alevli, ışıltılı ![]() şûlefeşân: ışık saçan ![]() şûm: uğursuz ![]() şûra: danışıp konuşmak için toplanılan yer ![]() şûre: çorak ![]() şûristân: çorak yerler ![]() şurût: şartlar ![]() şuûn: işler, fiiller ![]() şuûnât: işler, hâller ![]() şuûr: anlama, hissetme, farkında olma ![]() şuûrâne: anlayarak, bilerek ![]() şuûrdârâne: şuurlu bir biçimde ![]() şuûren: şuur ile ![]() şuûrkârâne: şuurlu bir biçimde ![]() şuvaz: kızgın ateş ![]() şübeh: şüpheler ![]() şübehât: şüpheler ![]() şühedâ: şehitler ![]() şühübât: ateş parçaları ![]() şükr: şükür, nimete karşı memnuniyetini gösterme ![]() şükrân: şükür hissi ![]() şükûfe: tomurcuk ![]() şükûfmisâl: tomurcuk gibi ![]() şükûk: şüpheler ![]() şükür: şükr, nimete karşı memnunluk göstermek ![]() şümûl: kapsam ![]() şümûs: güneşler ![]() şürb: içmek ![]() şürekâ: şerikler, ortaklar ![]() şürûr: şerler, kötülükler ![]() şüyû: yayılma, yayılmış ![]() şüyûhât: şeyhler ![]() şüzûz: istisna, kural dışı ![]() şüzûzât: istisnalar, kural dışı olanlar ![]() |
![]() |
![]() |
|