Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çeviri, yapılır

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



Çeviri nasıl yapılır

nasıl çeviri yapılır,çeviri nasıl olmalı,çeviri ingilizce,çeviri nasıl yapılır?

çeviri yapmak isteyenler için bilgiler

BASİT CÜMLE

1 CÜMLE

Normal koşullarda (yani, devrik yapı vs bulunmayan durumlarda) en basit şekli ile cümle iki unsurdan oluşur:

Özne + Yüklem

(Subject) + (Verb)

Türkçe'de özne çoğu zaman yüklemin sonuna bir "kişi eki" olarak eklenebildiği için açıkça kullanılmasına gerek kalmayabilir

- (Ben) geldim

- (Sen) nasılsın ?

İngilizce'de böyle birşey - çok sınırlı da olsa bazı konuşma durumları dışında - söz konusu olamaz

* (I) came

* How are (you) ?

Çoğu zaman basit cümlede bir de nesne bulunur

11 Subject + Verb

Türkçe bir basit cümlede şu yapı her zaman için geçerlidir

1 2

ÖZNE + YÜKLEM

Mehmet öğretti

İngilizce bir basit cümlede de, nesne bulunmadığı durumlarda, bir farklılık görülmez

1 2

SUBJECT + VERB

Mehmet taught

12 Subject + verb + object

Türkçe bir cümleye nesne eklendiği zaman, sıralama şöyle olur:

1 2 3

ÖZNE + NESNE + YÜKLEM

Mehmet oğluna öğretti

İngilizce bir cümleye nesne eklendiği zaman, Türkçe cümle yapı ile arasındaki ilk temel fark ortaya çıkar

1 3 2

SUBJECT + VERB + OBJECT

Mehmet taught his son

2 BASİT CÜMLELERİN ÇEVİRİSİ

21 Subject + verb

Türkçe ve İngilizce basit cümle yapıları sadece özne ve yüklem söz konusu olduğunda bir farklılık göstermediği için, çeviri konusunda yapı açısından bir sorun çıkmamaktadır

1 2

ÖZNE + YÜKLEM

Mehmet geldi

Mehmet came/has come

SUBJECT + VERB

1 2

22 Subject + verb + object

Nesne söz konusu olduğunda Türkçe ve İngilizce basit cümle yapıları birbirinden farklı olduğu için, çeviri işlemi sırasında da cümleyi oluşturan unsurların dizilişinde değişiklik yapmak gerekecektir

1 2 3

ÖZNE + NESNE + YÜKLEM

Mehmet eve geldi

Mehmet came home

SUBJECT + VERB + OBJECT

1 3 2

Bu cümlelere yer, zaman ve durum belirten kelime ve yapıların da eklenmesi durumunda her iki dil arasındaki yapısal farklılıklar iyice belirginleşecektir

Basit cümlelerin yapısı konusu çeviri açısından - kolay göründüğü için - önemsenmeyebilir Ancak,

SVO (İngilizce

SOV (Türkçe)

yapısının, karmaşık cümlelerin çevirisini yaparken sürekli gözönünde tutulması gerekecektir

ZAMAN KAVRAMI

1 GiRiŞ

Bu ve bunu izleyen ana başlık altında İngilizce'de yer alan bütün zamanlar (= tense) ve yardımcı yüklemler (= modal verbs) iki ayrı başlık altında ele alınmaktadır Zamanlar "Present", "Past", ve "Future" sırası ile, yardımcı yüklemler ise alfabe sıralamasında ele alınmaktadır Önemli çeviri özellikleri, her zaman olduğu gibi, kutu içinde verilmektedir

2 "Present" : Geniş zaman / Şimdiki zaman

21 Simple Present Tense

a) Her zaman olan/olabilecek olaylar için kullanılır

- The earth rotates around the sun

Dünya güneşin çevresinde döner

b) Bir olayı naklederken, özellikle hikaye dilinde kullanılır

- Rosencrantz flips a coin

Rosencrantz yazı tura için para atar

c) Her zaman olan, olabilecek ve bir sıkl??a sahip olayların anlatımında kullanılır

- I always/sometimes/rarely brush my teeth

Dişlerimi her zaman/bazan/nadiren fırçalarım

Simple Present'ın bu kullanımları (A-C) Türkçe'ye aktarılırken "yüklem + -Er/-Ir" yapısı kullanılır

d) Geleceğe ait kesin bir olaydan söz ederken kullanılır

- We set off after lunch

Öğle yemeğinin ardından yola çıkıyoruz

e) Normalde "yüklem + -ing" yapısı ile kullanılmayan bazı yüklemlerle birlikte kullanılır Bu yüklemlerin başlıcaları:

astonish, belong to, believe, concern, consist of, contain, depend on, deserve, detest, dislike, doubt, feel, fit, forget, guess, have, hear, hate, imagine, include, impress, know, like, love, need, owe, realize, recognize, regret, resemble, remember, satisfy, see, seem, smell, sound, suppose, taste, think, understand, want, wish

• feel yüklemi "fikir sahibi olmak" (- I feel he is right) anlamında "-ing" almaz; "hissetmek" anlamı (- How are you feeling today?) taşıdığında "-ing" alır

• have yüklemi "sahip olmak" (- She has three children) anlamında "-ing" almaz"; "almak / yemek" anlamı (- They are having lunch) taşıdığında "-ing" alır

• hear yüklemi alışılmadık durum belirttiğinde (- I'm hearing things / Gaipten sesler duyuyorum) "-ing" ile kullanılabilir

• see yüklemi alışılmadık durum belirttiğinde (- I'm seeing double) "-ing" ile kullanılabilir

• smell yüklemi "koku salmak" (- It smells nice) anlamında "-ing" almaz; "koklamak" anlamı (-She is smelling the flowers) taşıdığında "-ing" ile alır

• taste yüklemi "tadı olmak" (- It tastes nice) anlamında "-ing" almaz; "tatmak" anlamı (- Why are you tasting the soup?) taşıdığında "-ing" alır

• think yüklemi "fikir sahibi olmak" (- I think he is right) anlamında "-ing" almaz; "düşünmek" anlamı (- What are you thinking ?) taşıdığında "-ing" alır

Simple Present'ın bu kullanımları (D-E) Türkçe'ye aktarılırken "yüklem + - Er/-Ir" ya da çoğu kez "yüklem + - Iyor" yapısı kullanılır

f) Emir vermek için kullanılır

- Stop !

Dur !

22 Present Continuous Tense

a) Şu anda gerçekleşmekte olan olaylar için kullanılır

- You are reading a sentence

Bir cümle okuyorsun/okumaktasın

b) Şu aralar olmakta olan olaylar için kullanılır

- I am reading a wonderful novel

Şahane bir kitap okuyorum/okumaktayım

c) Geleceğe yönelik kesin planlarda kullanılır

- What are you doing tomorrow ?

Yarın ne yapıyorsun ?

d) Konuşmacıyı tedirgin eden ve sık tekrarlanan bir olay için "always" ile birlikte kullanılır

- She is always complaining about my dog

Sürekli / Hep / Durmadan köpeğimden şikayet ediyor

Present Continuous'un bu kullanımları (A-D) Türkçe'ye "yüklem + -Iyor/-mEktE" kullanılarak aktarılır

23 Present Perfect Tense

a) Az önce tamamlanan bir olay için, genelde "just" ile kullanılır

- I have just drunk a cup of tea

Az önce/Daha şimdi bir fincan çay içtim

b) Yapılmış ama zamanı belli olmayan eylemler için, ya da zaman belli olsa da eylemin kendisi kadar önemli olmadığı durumlarda kullanılır

- Peter has been to the States twice

Peter Amerika'da iki kez bulundu/Birleşik Devletler'e iki kez gitti

c) Geçmişte yapılmış, şu anda ya da gelecekte yapılabilme olasılığı var olan olaylar için kullanılır

- He has won 3 Oscars

3 Oscar kazandı

d) Sınırları kesin belirtilmeyen bir zamanı belirtmekte olan bir terim ile birlikte [1], ya da, olayın geçtiği zaman diliminin henüz sona ermediği durumlarda [2] kullanılır

- The population has risen dramatically lately [1]

Nüfus son zamanlarda önemli ölçüde arttı/artmıştır

Present Perfect'in bu kullanımları (A-D) Türkçe'ye "yüklem + -DI", çeviri metni resmi bir dil taşıdığında da "yüklem + - mIştIr" yapısı ile aktarılır

- They haven't had a holiday this year [2]

Bu sene tatil yapmadılar

e) "be" yüklemi ile birlikte, nitelik, yer, vs belirten yapıların oluşturulmasında kullanılır

- I have been a teacher for 7 years

Yedi senedir öğretmenim/öğretmenlik yapmaktayım/yapıyorum

Bu kullanım (E) Türkçe'ye "yüklem + -DIr" yapısı ile aktarılırsa da -DIr takısı genelde düşer

24 Present Perfect Continuous Tense

a) Present Perfect'ten farklı olarak, daha süreli bir eylemi kapsar

- I have been writing since ten this morning

Bu sabah ondan beri yazıyorum/yazmaktayım

b) Kimi zaman, olayın kendisi bitmiş olsa bile etkisi sürmektedir

- You look terrible Have you been fighting ?

Berbat görünüyorsun Kavga mı ettin ?

Present Perfect Continuous Türkçe'ye, eylem sonuçlanmamış ise (A) "yüklem + -Iyor/-mEktE", eylem sonuçlanmış ise (B) "yüklem + -DI" ile aktarılır

3 Past : Geçmiş zaman

31 Simple Past Tense

a) Geçmişte belirli bir zamanda bitmiş bir olay için kullanılır Bu kullanımın Present Perfect'ten farkı olayın geçtiği zamanın ve ayrıntıların önem kazanmasıdır

- He left a minute ago

Bir dakika önce çıktı

- Where did the accident happen ?

Kaza nerede oldu ?

Simple Past'ın bu kullanımı (A) Türkçe'ye "yüklem + -DI", daha resmi yapılarda ise "yüklem + mIştIr" kullanılarak aktarılır

b) Geçmişe ait bir alışkanlık için "always", "never", vs ile kullanılır

- He always wore a hat

Sürekli/Hep şapka giyerdi

Simple Past'ın bu kulanımı (B) Türkçe'ye "yüklem + -I/ErdI" kullanılarak aktarılır

32 Past Perfect Tense

a) Geçmişe ait iki olayın bulunduğu bir durumda ve bu iki olaydan birinin diğerinden önce olması halinde, önce olan olay için "Past Perfect", sonra olan olay için de "Simple Past" kullanılır

- When the police arrived, the burglad had escaped

Polis geldiğinde hırsız kaçmıştı

b) "Past Perfect" temelde "Present Perfect'in past halidir

- He had won 3 Oscars

3 Oscar kazanmıştı

Past Perfect Türkçe'ye "yüklem + -mIştI" ile, ya da, pek sık olmasa da, "yüklem + - DıydI" ile aktarılır

33 Past Perfect Continuous Tense

"Present Perfect Continuous" yapının past halidir

- I had been writing since 10 this morning

O sabah 10'dan beri yazmaktaydım

- You looked terrible Had you been fighting ?

Berbat görünüyordun Kavga mı etmiştin ?

Past Perfect Continuous Türkçe'ye " yüklem + - Iyordu / -mEktEydI / -mIştI kullanılarak aktarılabilir

34 Past Continuous Tense

a) Geçmişte bir süre devam etmiş olan olayların aktarımında kullanılır

- She was earning quite a lot of money

Oldukça çok para kazanıyordu / kazanmaktaydı

b) Devam etmekte iken ani ve daha kısa bir eylemle karşılaşan ya da o eylem tarafından kesintiye uğratılan bir eylem için kullanılır

- When she heard the explosion she was having bath

Patlamayı duyduğunda banyo yapıyordu

Past Continuous Türkçe'ye "yüklem + -Iyordu / -mEktEydI" ile aktarılır

35 "Infinitive" yapılarda past

"Infinitive" (to + yüklem) İngilizce'de "to have + V3" ile past hali alır

- He is believed to have a big fortune PRESENT

İnanışa göre büyük bir serveti var

- He is believed to have lived in misery PAST

İnanışa göre sefalet içinde yaşadı / yaşamış

36 "Gerund" yapılarda past

"Gerund" (yüklem + - ing) yapısı "having + V3" kullanılarak past yapılabilir

- Having completed the task, the students had a break

(= After they had completed )

Görevi tamamladıktan sonra öğrenciler ara verdiler

Bu yapı perfect nitelik de taşıyabilir

- Having completed the task, the students will have a break

(= After they have completed )

4 Future: Gelecek zaman

41 will

a) Bir plan ya da kesinleşmiş amaç olmadığı durumlarda kullanılır

- Don't worry You'll succeed

Endişelenme Başaracaksın

Bu kullanım (A) Türkçe'ye "yüklem + - EcEk" ile aktarılır

b) Sonucun kesin / doğal olduğu bilinen durumlarda, kimi zaman da bir inatlaşma söz konusu ise kullanılır

- When it is wet, this paint will give a terrible smell

Islakken bu boya berbat bir koku salar / salacaktır

- Don't insist She will say no

Israr etme Hayır der / diyecektir

Bu kullanım (B) Türkçe'ye "yüklem + - I/Er" ya da "yüklem + - EcEkDIr" ile aktarılır

42 be (am/is/are) going to

a) Bir plan ya da kesinleşmiş amaç olduğu zaman kullanılır

- Don't worry I'll help you

Endişelenme Sana yardım edeceğim

b) Bir eylemin gerçekleşeceğine ait kesin iz, belirti varsa kullanılır

- She looks very pale I think she's going to faint

Çok solgun görünüyor Sanırım bayılacak

Bu kullanımlar (A-B) Türkçe'ye "yüklem + - EcEk" ile aktarılır

c) "was / were going to" yapısı yapılması amaçlanan ama gerçekleşmesine olanak ya da gerek kalmayan eylemler için [1] - ya da bunun tam tersi olarak gerçekleşmesine gerek yokken gerçekleşen [2] - olaylar için kullanılır

- I was going to call him He called me [1]

Onu arayacaktım O beni aradı

- They weren't going to visit the ancient church but they did so while they took shelter there during the rain [2]

Antik kiliseyi gezmeyeceklerdi ama yağmurdan korunmak için oraya sığındıklarında geziverdiler

Bu kullanım (C) Türkçe'ye yüklem + - EcEktI" ile aktarılır

43 be (am/is/are/ ) to

a) "will (definitely)" anlamında kullanılır

- The Queen is to visit New Zealand

Kraliçe Yeni Zelanda'yı ziyaret edecek

Bu kullanım (A) Türkçe'ye "yüklem + - EcEk" ile aktarılır

b) "should" anlamında kullanılır

- You are to do your homework

Ev ödevini yapman gerek

Bu kullanım (B) Türkçe'ye "should" gibi aktarılır

44 Future Continuous Tense

Gelecekte sürüyor olacak eylem için kullanılır

- This time tomorrow, I'll be sleeping

Yarın bu saatler uyuyor olacağım

Future Continuous Türkçe'ye "yüklem + - Iyor / - mEktE olacak" ile aktarılır

45 Future Perfect Tense

Gelecekte bir zamanda tamamlanmış olacak eylem için - genelde zaman belirten by kelimesi ile birlikte - kullanılır

- This time tomorrow, I'll have gone to bed

Yarın bu saatler yatmış olacağım

Future Perfect Türkçe'ye "yüklem + - mış olacak" ile aktarılır


Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



YARDIMCI YÜKLEMLER

1 Tanım

Bu bölümde ele alınan yüklemler birer yardımcı yüklemdir Tek başlarına kullanıldıklarında yüklem olarak taşıdıkları anlamı taşımazlar ("Yes, I can" gibi kısa yanıt durumları dışında) Bu nedenle, kimi yardımcı yüklemlerin isim ya da yüklem olarak taşıdıkları anlama (can (n) = teneke kutu, have (v) = sahip olmak, May (n) = Mayıs, must (n) = gereklilik, will (n) = irade; vasiyetname) dikkat etmek gerekebilir

2 Kullanım ve Çeviri

Yardımcı yüklemler alfabe sırasına göre ele alınmıştır

21 be (am / is / are) able to

"Bir şeyi yapabilmek" anlamını taşır

- I am able to run a mile

Bir mil koşabilirim

- They will be able to complete the project on time

Projeyi zamanında tamamlayabilecekler

- She was able to say a few words

Birkaç kelime söyleyebildi

- We haven't been able to understand it

Onu anlayabilmiş değiliz

Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - EbIl- " ile aktarılır Gerekli zaman takısı eklenir22 can

a) bir şeyi yapabilmek

- Can you speak German ?

Almanca konuşabilir misin ?

b) olasılık

- He can be here any moment

Her an gelebilir

c) izin, rica

- Can I leave early ?

Erken çıkabilir miyim ?

- Can you turn the volume down ?

Sesi kısabilir misin ?

Bu kullanımlar (a-c) Türkçe'ye "yüklem + - EbIl- ile aktarılır

d) Olumsuz sonuç çıkarma

- It can't be her She is much taller

Bu o olamaz O daha uzun boylu

e) Geçmişe ait olumsuz sonuç çıkarma

- She can't have left earlier

Daha erken çıkmış olamaz

23 could

a) Geçmişte bir şeyi yapabilmek

- I could swim across the lake then

O zamanlar gölü yüzerek geçebilirdim

b) olasılık

- Perhaps she could answer all the questions

Belki de tüm sorulara yanıt verebilir

c) izin, rica

- Could you do me a favour ?

Bana bir iyilik yapar mısın ?

d) teklif

- Could we meet at around 12 tomorrow ?

Yarın saat 12 civarında buluşabilir miyiz ?

e) Sonuç çıkarma

- He could be at home He could be sleeping

Evde olabilir Uyuyor olabilir

f) Gerçekleşmemiş, geçmişe ait olasılık

- I could have passed the test

Sınavı geçebilirdim

24 dare

a) Cesaret etmek

- She daren't do it

Yapmaya cesaret edemez

b) Sadece I daresay yapısı ile, olasılık

- I daresay you are tired

Sanırım yorgunsun

25 had better

Tercih, "olsa iyi olur"

- Hadn't we better start rightaway ?

Hemen başlamak/başlamamız iyi olmaz mı ?

- I'd better keep it in a box

Onu bir kutuda saklasak iyi olur

26 have (got) to

a) Konuşmacının gerçeklere dayanarak ilettiği zorunluluk

- She has to leave immediately There is a phone call

Hemen çıkması gerek Telefon var

b) Gerekmezlik (= needn't )

- You don't have to study at all

Hiç çalışman gerekmez

- She won't have to go

Gitmesi gerekmeyecek

- We didn't have to buy anything

Hiçbirşey satın almamız gerekmedi

Kimi zaman have = sahip olmak yüklemi, have to yardımcı yükleminin kullanımına benzer bir çekilde kullanılıyor olabilir Cümlenin anlamını yanlış anlamamak için dikkat etmek gerekir

- This book has a lot to say

(= This book has a lot of things to say)

27 may

a) Olasılık

- We may never see that comet again

Bu kuyruklu yıldızı bir daha hiç göremeyebiliriz

b) İzin, rica

- You may go

Gidebilirsin

c) Gelecekte tamamlanması olası eylem

- Many species may have died out by then

O zamana kadar pek çok tür tükenmiş olabilir

d) Geçmişe ait olası eylem

- He may have missed the bus

Otobüsü kaçırmış olabilir / Belki de otobüsü kaçırdı

e) Geçmişte gerçekleşmemiş olasılık

- They may have won the match They played terribly

Maçı kazanabilirlerdi

f) may as well = had better

"may well" kullanımına dikkat ! Bu yapıda well kelimesi pekala, neden olmasın anlamını taşır

g) Dualar "may" ile olur "May" yardımcı yüklemi özneden önce gelir

- May God be with you

Tanrı seninle olsun

h) "Rağmen" anlamı veren cümlelerde, devrik yapıda "may" kullanılabilir

28 might

a) zayıf olasılık

- This medicine might have some side effects

Bu ilacın bazı yan etkileri olabilir

b) izin isteme

- Might we suggest something ?

Birşey önerebilir miyiz ?

c) gelecekte tamamlanması olası eylem

- By the year 2000, you might have died

2000 yılına gelindiğinde ölmüş olabilirsin(iz)

d) geçmişe ait olası eylem

- He might have tried to contact you

Sana ulaşmaya çalışmış olabilir

e) geçmişte gerçekleşmemiş olasılık

- They might at least have apologized

En azından özür dileyebilirlerdi [ama dilemediler]

f) might as well = had better

29 must

a) konuşmacının zorunlu gördüğü, kendi fikrine dayalı zorunluluk

- I don't want her here She must go

Onu burada istemiyorum Gitmeli/Gitmesi şart

b) çok kuvvetli olasılık

- There must be a mistake Check it again

Bir hata olmalı/ Mutlaka bir hata vardır Yeniden kontrol et

- He must be sleeping I can hear his snore

Uyuyor olmalı Horultusunu duyabiliyorum

Bu yapının olumsuzu mustn't ile değil can't ile oluşturulur

c) Yasaklama

- You must not take any pictures here

Burada fotoğraf çekmemelisin(iz)

d) Geçmişte gerçekleşmiş olması olası eylem

- He must have missed the bus

Otobüsü kaçırmış olmalı

Bu yapının olumsuzu musn't have ile değil can't have ile oluşturulur

210 need(n't)

a) Gerekmezlik (= don't/doesn't have to)

- You needn't worry

Endişelenmen gerekmez/gereksiz

b) Gereklilik

- Need I sign it ?

İmzalamam gerekir mi ?

c) Geçmişte gerek olmadığı halde yapılmış eylem

- We needn't have brought our tent; his tent is large enough

Çadırımızı getirmemiz gerekmezdi Onun çadırı yeterinde geniş

211 ought to

a) Öğüt, tavsiye

- It ought to be cleaned every two months

İki ayda bir temizlenmesi gerek

b) Geçmişte gerçekleş(me)miş olasılık

- She ought to have been more careful

Daha dikkatli olması gerekirdi

212 shall

a) Gelecek Resmi kullanım

- When shall we announce the results ?

Sonuçları ne zaman açıklayacağız ?

b) Sadece I ve we ile, öneri

- Shall we go out ?

Çıkalım mı ?

c) Will yerine Resmi kullanım

- The accused shall be interrogated

Sanık sorguya çekilecek

213 should

a) Yükümlülük

- He should work harder

Daha fazla çalışması gerek

b) Şu anda gerçekleşmesi gerekirken gerçekleşmeyen - ya da bunun tam tersi - eylem

- You should be at home now You should be studying

Şu anda evde olman gerekirdi Ders çalışıyor olmalıydın

c) Why veya How ile, tedirginlik ve öfke ifadesinde

- How should I know it ?

Ben nereden bileyim ?

d) Olasılık

- He worked hard So, he should succeed

İyi çalıştı Kazanması gerekir / Kazanacaktır

e) Geçmişte gerçekleşmemiş gereklilik

- She should have seen her mistake

Hatasını görmesi gerekirdi

f) Bazı yüklem ve sıfatlarla

- I advise that she should resign

- Was it essential that he should be sacked ?

g) Second conditional yapıda, devrik cümle oluşturmak için

- Should he come, give him my message

214 used to

a) Geçmişte olan ve artık devam etmeyen al??kanlık

- I used to exercise regularly

Düzenli olarak alıştırma yapardım

b) Olumsuz yapıda, geçmişte olmayıp sonradan edinilen al??kanlık

- She didn't use to smoke

Eskiden sigara içmezdi

- He never used to leave the office early

Ofisten asla erken ayrılmazdı

Her ne kadar used to ile doğrudan bir ilgisi olmasa da, karışıklığa çok çabuk neden olabildiği için be used to ve get used to yapılarına da değinmek yerinde olacaktır Be used to "alışkın olmak", get used to ise "alışkanlığı kazanmak" anlamlarını taşırlar ve yardımcı yüklem özellikleri yoktur

- "Your neighbours upstairs are making a lot of noise"

- "I'm used to it"

- When I first moved to Ankara, life was difficult Then I got used to living here

215 will

a) Geleceğe yönelik durum, eylem

- I will come with you

Seninle geleceğim

- Next month, we'll be opening a new branch

Gelecek ay yeni bir şube açıyor olacağız

- Next month, we'll have opened a new branch

Gelecek ay yeni bir şube açmış olacağız

b) Rica, istek

- Will you please leave the door open ?

Lütfen kapıyı açık bırakır mısın ?

c) Geleceğe yönelik kesin ve doğal sonuç

- She is so stubborn She'll refuse it

Çok inatçı Reddeder/Reddedecektir

216 would

a) Geçmişte alışkanlık Used to yapısından farkı, bu alışkanlığın bitmiş olmasının gerekmemesidir

- He would drink a glass of wine after dinner

Akşam yemeğinden sonra bir bardak şrap içerdi

b) Rica, istek

- Would you send the brochures as soon as possible ?

Broşürleri olabildiğince çabuk gönderir misiniz ?

c) Geçmişte zorunluluk, kimi zaman inat taşıyan eylem

- I begged him to help me, but he wouldn't

Bana yardım etmesini istedim ama etmeyeceği tuttu

d) Geçmişte gerçekleşmemiş eylem

- We would have stayed longer but the weather changed

Daha uzun kalırdık ama havalar değişti

e) Second conditional türü kullanımda

- If you had not been so lazy you would be studying at university now

O kadar tembel olmasaydın şimdi üniversitede okuyor olurdun

217 would rather

"Tercih etmek, yeğlemek" anlamını taşır

- I'd rather die keep silent

Sessiz kalmayı yeğlerim / Ben iyisi mi sessiz kalayım

Tercih söz konusu olduğunda than kullanılır

- We'd rather starve to death than eat it

Onu yemektense açlıktan ölmeyi tercih ederiz,

would rather + kişi durumunda bu kişiden sonra gelen yüklem Simple Past Tense ile oluşturulur, ama anlam past değildir

- I'd rather you went first

Senin önce gitmeni tercih ederim

3 Diğer kullanımlar

Bazı yardımcı yüklemler, özellikle Reported Speech yapılarda, birbirlerinin past hali olarak kullanılırlar Bu konudaki yanılgılardan biri, shall yardımcı yükleminin past halinin should olduğudur; shall yapısının past hali sadece would yardımcı yüklemi olabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



EDİLGEN YAPI

1 KULLANIM

İngilizce'de "passive" yapı "be + V3" yapısı ile olur "Be" yüklemi cümlenin zamanına uygun olarak "am, is, are, was, were, be, been" hallerinden birini alır Türkçe'de ise "edilgen" yapı "yüklem + -Il/In" yapısı ile oluşturulur

2 ZAMANLAR VE YARDIMCI YÜKLEMLERDE "PASSIVE"

Simple Present English is spoken in many countries

Present Continuous The house is being decorated

Present Perfect She has been informed

Present Per Cont The research has been being done *

Simple Past I was informed

Past Continuous I was being followed

Past Perfect He had been misunderstood

Past Per Cont I had been being questioned for hours *

Future

will It will be completed on time

going to They are going to be invited

continuous You will be being informed soon *

perfect It will have been opened by next week

Modal verbs

can can + V3

could could + V3

had better had better + V3

have to have to + V3

may may + V3

might might + V3

must must + V3

need need to + V3

ought to ought to + V3

shall shall + V3

should should + V3

used to used to + V3

would would + V3

would rather would rather + V3

* ile işaretli olan yapıların kullanımı yoktur

3 "PASSIVE" ANLAM TAŞIYAN YÜKLEMLER

Bazı yüklemler, cümleye göre, "Passive" anlam taşıyarak kullanılabilirler

- Your report reads well

- The new Ford is selling badly

- It is a nice material, but it doesn't wash

4 "ACTIVE" CÜMLENİN NESNESİNİN BİR "CLAUSE" OLMASI

Örneklerde de görüleceği gibi, "active" bir cümlenin nesnesinin bir "clause" olması durumunda

- People believed (that) the witches communicated with the devil

CLAUSE

İnsanlar cadıların şeytanla iletişim kurduğuna inan(ır)dı

bu cümle çeşitli durumlarda "passive" yapılabilir

- It was believed that the witches communicated with the devil

CLAUSE

- The witches were believed to communicate with the devil

S V

- That the witches communicated with the devil was believed

S V

Cadıların şeytanla iletişim kurduğuna inanıl(ır)dı

Bu tür "passive" cümlelere bir diğer örnek:

- Nobody knew whether he was telling the truth

S V O = CLAUSE

- It was not known whether he was telling the truth

- Whether he was telling the truth was not known

5 "INFINITIVE" YAPININ "PASSIVE" HALİ

51 be to + PASSIVE

a) Gereksinim

- These carpets are to be cleaned regularly (=should be cleaned)

- This form is to be filled in in ink

Bu formun mürekkepli kalemle doldurulması gerek

- There is a lot of work to be done

Yapacak/ Yapılacak çok iş var

b) "will" anlamında

- An offer as generous as this one is not to be refused

Bu kadar cömert bir öneri reddedilmez

52 "be" + "to be seen / found / congratulated"

- He was nowhere to be seen

Hiçbiryerde görülmedi/ Onu gören olmadı

- The dog was nowhere to be found

Köpek hiçbiryerde bulunamadı

53 "be + to blame" yapısı "be + to be blamed" anlamında

- Nobody is to blame for the accident

Kaza için kimse suçlanamazdı/ Kazada kimsenin suçu yoktu

54 "anything / nothing" + "to do / to be done"

- There is nothing to do

Yapacak hiçbirşey yok [bu yüzden canım sıkılıyor]

- There is nothing to be done

Yapacak hiçbirşey yok / Elden birşey gelmez [o yüzden at onu gitsin]

55 "supposed to"

- I am supposed to be at home

gibi bir cümle iki tamamen farklı anlam taşıyabilir:

[1] = Everyone supposes that I'm at home

Herkes benim evde olduğumu sanıyor

[2] = I should be at home now

Şu an evde olmam gerekirdi

Uygun anlam "bağlam" yolu ile anlaşılabilir

56 "to have been + V3 "

"to have been + V3" yapısı "perfect/past" anlam taşıdığından

- I would like to be invited

cümlesi Türkçe'ye

Davet edilmeyi isterim / Keşke davet edilsem

şeklinde aktarılabilirken,

- I would like to have been invited

cümlesi

Davet edilmiş olmayı isterdim / Keşke beni davet etselerdi

şeklinde Türkçe'ye aktarılabilir

57 "get + (nesne) + V3"

İngilizce'de edilgen yapıda "be + V3" yerine "get + V3" kullanılabilmektedir

- How did the window get broken ?

Cam nasıl kırıldı ?

- He got his money stolen

Parasını çaldırdı

Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



CÜMLE + CÜMLE: "COORDINATION"

1 TANIM

Cümleyi oluşturan unsurlar birbirlerine "coordination" yolu ile bağlandıklarında, çeşitli "coordinator"lar kullanılmaktadır Bunlardan basit olanlar,

and

or

but,

kullanım açısından daha kapsamlı olanlar ise

either or

both and

nor, neither nor

not only but (also/as well)

olarak guruplandırılabilir

2 KULLANIM VE ÇEVİRİ

21 And, or, but

Kullanım ve çeviri açısından bu üç basit "coordinator" önemli sorunlar oluşturmazlar

- I wonder whether I should stay and wait or whether it is better to leave

Kalmalı ve /Kalıp beklemeli miyim yoksa / ya da /, ayrılmak daha mı iyi bilemiyorum

"And" Türkçe'ye "ve", "yüklem + - Ip", ya da "," şeklinde aktarılabilir "Or" Türkçe'ye "ya da", "veya", "(ve)yahut", ya da "," ile aktarılabilir "But" Türkçe'ye "fakat", "ama", "ancak", ya da "," ile aktarılabilir

Kimi zaman "but" kelimesi "except" (= dışında, haricinde) anlamını taşıyabilir Bu durumda "but" kelimesini bir yüklem izlerse yüklem "to" kullanılmadan bağlanır

- We have no choice but resign

İstifa etmekten başka bir seçeneğimiz yok

22 Either or

- Either you are crazy or I know nothing

(Ya sen çılgınsın ya da ben birşey bilmiyorum! ) / Eğer sen çılgın değilsen ne olayım !

- You may either stay here or (you may) go out

İster burada kal ister çık

Bu yapı Türkçe'ye "Ya ya da", "İster ister" yapıları ile aktarılır

23 Both and

- The old secretary could both type excellently and take shorthand

Eski sekreter hem kusursuz daktilo yazabiliyordu hem de steno biliyordu

Bu yapı Türkçe'ye "Hem hem de", "Gerek gerekse" yapıları ile aktarılır

24 Nor

"Nor" kullanılan cümlede, vurgu sağlamak için, "özne + yüklem" yapısı tersyüz edilerek devrik yapı oluşturulur

- He didn't accept the offer Nor did he refuse it

Teklifi kabul etmedi Red de etmedi/Reddetmedi de

Bu yapı Türkçe'ye "ne ne de" ya da " -mEdIğI / mEyEcEğI gibi, olumsuz yüklem" şeklinde aktarılabilir

25 Not only but (also/as well)

"Nor" kullanılan cümlede olduğu gibi, "Not only" yapısıyla cümleye başlanması durumunda cümlede devrik yapı oluşur

- Not only does he play the guitar but he is a good singer (as well)

Sadece gitar çalmakla kalmaz, iyi bir şarkıcıdır da

- They not only broke/Not only did they break into his office, (but) they also stole his computer

Hem bürosuna zorla girdiler hem de bilgisayarını çaldılar

Bu yapı Türkçe'ye "sadece / yalnızca + {olumsuz / olumlu yüklem } bir de / ayrıca / üstelik + { olumlu / olumsuz yüklem } yapısı ile ya da "hem hem de" ile aktarılır

26 Neither nor

Bu yapıda da vurgu amacı ile devrik yapı kullanılabilir

- We are neither aware nor (are we) fully ignorant of the subject

Konu hakkında ne bilgimiz var ne de tamamen bilgisiz durumdayız

Bu yapı Türkçe'ye "ne ne de" şeklinde aktarılabilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



CÜMLE + CÜMLE: "SUBORDINATION"

1 TANIM

İngilizce'de ve Türkçe'de cümleler birbirlerine basit bağlaçlarla bağlanabildikleri gibi, çeşitli tamlamalar yapılarak da bağlanabilirler Bu yapılar İngilizce'de "Clause Sentence", "Super Structure" gibi isimler alır

Ana fikri taşıyan ve mutlaka tam bir yargı oluşturan cümleye "Baş / Ana Cümle" (=Main Clause), her türden diğer bileşene ise "İkincil / Yan Cümle" (=Secondary/Subordinate Clause) denilmektedir

- When I met him, he was in the army

Yan cümle Ana cümle

2 ÇEVİRİ İŞLEMİ

Cümle içindeki görevleri "özne" [1] ya da "nesne" [2] yerine geçmek olduğunda ikincil cümleler basit cümle yapısının özne ya da nesneleri olarak kabul edilebilir ve Türkçe'ye rahatlıkla aktarılabilirler "Relative Clause" ve "Noun Clause" bu tür yapılardır

- The sentence(that) you are reading is a clause sentence [1]

S V O

("Relative Clause")

- They say that it is easy to make a noun clause [2]

S V O

("Noun Clause)

Comparative Clause" ve "Adverbial Clause" yapılarda ise bir cümlecik + cümle durumu söz konusudur ve çeviri işlemini de buna göre yapmak gerekecektir Bu durum biri "Noun Clause" [1] diğeri ise "Adverbial Clause" [2] olan iki cümlenin çevirisi ile açıklanırsa:

- Tom claims that the problem is exaggerated [1]

cümlesinde,

S V O

- Tom claims (that) a child stole his vallet

şeklinde bir yapı mevcuttur

İngilizce bir basit cümle ( S + V + O ) Türkçe'ye S + O + V (Ö+ N+ Y) şeklinde aktarılabileceğine göre, önce kendi içinde bir basit cümle yapısı taşıyan "nesne" Türkçe'ye çevrilirse:

(that ) a child stole his vallet

S V O

Ö N Y

bir çocuğun cüzdanını çaldığını

Bu nesne tüm cümleye eklendiğinde,

- Tom claims that a child stole his vallet

S V ( : ) O

Ö N Y

- Tom bir çocuğun cüzdanını çaldığını iddia ediyor

çevirisi ortaya çıkacaktır

Oysa bir "adverbial clause" olan

- Because he was late, he missed the bus [2]

cümlesi incelendiğinde ise,

- Because he was late, he missed the bus

Neden belirten Ana cümle

yan cümle

yapısı ortaya çıkmaktadır Bu durumda da çeviri işlemi,

- Because he was late, he missed the bus

S V , S V O

Ö Y Ö N Y

- (O) geç kaldığı için (o) otobüsü kaçırdı

şeklinde olacaktır

RELATIVE CLAUSE

1 TANIM

"Relative Clause" yapı bir isim ve o ismi tanımlayan ve isme genelde "who , which , that, where , " gibi kelimelerle bağlanan bir tamlayandan oluşur:

- The ring that/which was stolen has finally been found

İsim Bağlayan Tamlayan Yüklem

Özne

Türkçe'de bu tür bir yapı, İngilizce'nin aksine, önce tamlayan, sonra da tamlanan isim şeklinde yapılmaktadır:

- Çalınan yüzük sonunda bulundu

Tamlayan İsim

(-an = bağlayan)

Özne

Bu örnekten de anlaşılacağı gibi, çeviri yaparken tamlayan ile tamlananın yerlerini değiştirmek gerekmektedir Türkçe'de ayrıca yükleme "-En" ya da "-DIğI" eklenir

2 DEFINING RELATIVE CLAUSE

21 who/which/that

Nesne isimleri için "which" ya da "that" kullanılır

- Tom didn't like the computer which they recommended

Tom onların tavsiye ettiği bilgisayarı beğenmedi

Kişi isimleri için ise "who" ya da "that" kullanılır Her iki durumda da "that" çoğu zaman resmi nitelik ta??mayan anlatımlarda kullanılmaktadır

- The man who killed the leader is being questioned

Lideri öldüren adam sorgulanıyor

Bağlayan kelimenin (who, which, ) hemen arkasından bir yüklem gelmesi durumunda bağlayan kelimenin kullanılması zorunludur

- The car which was parked there was towed away

Oraya park edilen araba çekilerek götürüldü

Bağlayan kelimenin (who, which, ) hemen arkasından bir yüklem gelmemesi durumunda (isim + [who/which/] + isim) bağlayan kelimenin kullanılması zorunlu değildir

- The man my sister loves has never talked to me

İsim + İsim

Kızkardeşimin sevdiği adam benimle hiç konuşmadı

İngilizce'de kimi yüklemler ve sıfatlar bir "preposition" ile birlikte kullanılırlar (look at, listen to gibi) Bir "Relative Clause" yapıda bu türden bir "preposition" olması durumunda yüklem ya da sıfata ait "preposition" "who/which"in hemen önüne alınabilir

- He didn't tell me who he shouted at

> He didn't tell me at whom he shouted

Bana kime bağırdığını söylemedi

Bu yapıda "preposition"dan önce kesinlikle "that" kullanılamaz

"All that " yapısında "-En/DIğI herşey" anlamı vardır Dikkat edilmesi gereken nokta, kimi zaman iki yüklemin birbiri ardına gelmesidir

- All (that) I own is yours

S V O

Sahip olduğum herşey senin (dir)

Ö N Y

- I will give you all you want

S V O O

(Ben) sana istediğin herşeyi vereceğim

Ö N N Y

"None /All / (of) those/the people / who /whom /" yapısı "-EnlErIn tümü / hepsi / " anlamını taşır

- All those who want a ticket should go to the entrance

S V O

Bilet isteyenlerin tümünün girişe gitmesi gerekmekte

Ö N Y

"anything / nothing / to + yüklem" yapısı aslında "anything / nothing / which someone can / will / + yüklem" yapısıdır

- I can't find anything to say (= anything I can say)

(Ben) söyleyecek birşey bulamıyorum

Relative Clause" yapılarda what kelimesi de - the thing which anlamında - kullanılabilir

- The gained first position in what is the most important competition of the year

22 "-ing" clause

Bu tür cümleler "who/which" ile yapılan tamlamanın bir tür kısaltması niteliğindedir Örneğin,

- I like the girl (who is) studying over there

Şurada çalışan / çalışmakta olan kızdan hoşlanıyorum / kız hoşuma gidiyor

Bu yapıda genelde yükleme "continuous" anlam yüklenir Bu nedenle de, örneğin,

* The boy bringing the milk has been sick in bed for some time,

cümlesi yanlıştır Buradaki mantıksızlık, oğlanın hem sütü getiriyor olması (The boy [who is ] bringing) hem de bir süredir hasta yatıyor olmasıdır Bu cümle,

- The boy who brings the milk has been ill for some time,

şeklinde düzeltilebilir

23 Past Participle (=V3) Clause

Bu yapıda ismi izleyen ve "past participle" durumda kullanılan yüklem, edilgen (=Passive) özellik ta??maktadır

- The purse (which was) lost has not been found yet

Kaybedilen cüzdan henüz bulunamadı

24 Prepositional Phrases

- the man who is waiting over there

the man waiting over there

the man over there

Bu yapı çeviri açısından bir sorun oluşturmaz

25 "Cleft" Cümle

Cümlenin belirli bir parçasını vurgulamak gerektiği zaman, Türkçe'de vurgulanacak bölüm yükleme yaklaştırılmaktadır İngilizce'de bunun yazı dilinde yolu vurgulanacak bölümün altını çizmek ya da o bölümü yatık harflerle yazmak, ya da bazı yapılar için devrik yapı kullanmak; konuşma dilinde ise sesin yükselmesi ile vurguyu belli etmektir

"Relative Clause" özelliği taşıyan "cleft" cümle, vurguyu sağlamanın bir diğer yoludur İki tür "cleft" cümleden söz edilebilir

a) It is/was/ who/that

- My mother threw an egg at the President yesterday

Annem dün Başkan'a yumurta fırlattı

- It was my mother who threw an egg at the President yesterday

Başkan'a dün yumurta fırlatan (kişi) annemdi

- It was an egg that my mother threw at the President yesterday

Annemin Başkan'a dün fırlattığı (şey) (bir) yumurtaydı

- It was at the President that my mother threw an egg yesterday

Annemin dün yumurta fırlattığı (kişi) Başkan'dı

- It was yesterday that my mother threw an egg at the President

Annem Başkan'a yumurtayı dün fırlattı

b) What is / was

- What my mother threw at the President was an egg

Annemin Başkan'a fırlattığı şey yumurtaydı

- My left leg hurts

What hurts is my left leg

- I like her charm

What I like in her is her charm

3 NON-DEFINING RELATIVE CLAUSE

Bu yapıda kesinlikle that kullanılmaz Tamlayan bölüm bir tür fazladan bilgi verir konumdadır ve bu yüzden de ana cümleden virgül yolu ile ayrılmaktadır

"Non-defining relative clause" bu özelliğinden ötürü "Extra Information Clause" olarak da tanınır

31 , who(m) / which

- John, whom you know well, is totaly crazy

cümlesinde

whom you know well

bölümü, aynı Defining Relative Clause yapılarda olduğu gibi, kendisinden önce gelen ismi nitelendirmektedir Bu nedenle, çeviri esnasında aradaki virgülleri yok saymak yeterli olacaktır

- John whom you know well is totally crazy

S V

32 , where / when

Who, which ve that yerine where ve when kelimelerini kullanmak da mümkündür

- Edinburgh, where I was born, is a beautiful city

Doğduğum yer olan Edinburgh güzel bir şehir

33 all / none / both / of whom / which

- He has three sisters, all of whom are students

cümlesi aynı bir Defining Relative Clause gibi ele alınabilir ve bu şekilde Türkçe'ye aktarılabilir Ancak, en iyisi virgülden sonra gelen bölümü ayrı bir cümle halinde aktarmaktır

Üç kızkardeşi var; üçü de öğrenci

Bir başka örnek bunun nedenini daha iyi açıklayacaktır

- Tim invested all his money on four companies, three of which went bankrupt in a year

cümlesi tek bir cümle halinde Türkçe'ye aktarıldığında ortaya çıkan

* Tim bütün parasını üçü bir sene içinde iflas eden dört şirkete yatırdı,

cümlesi hatalı bir anlam aktarıyor olacaktır, zira, bu durumda Tim üçü zaten iflas etmiş dört şirkete parasını yatırm?? olmaktadır Oysa virgülden sonra gelen bölüm ayrı olarak aktarılırsa,

Tim parasını dört şirkete yatırdı; bunlardan üçü bir sene içinde iflas etti

cümlesi ile anlam tam ve doğru olarak aktarılmış olmaktadır

34 Sentential Relative Clause

Sentential Relative Clause diğer relative clause yapılardan farklı bir özellik taşımaktadır Bu nedenle de çeviri esnasında büyük dikkat gösterilmesi gerekir Defining ve non-defining yapılarda ortak olan nokta tamlayan bölümün kendisinden önce gelen ismi nitelendirmesidir

Sentential Relative Clause yapıda ise tamlanan virgülden önceki cümlenin tümüdür

- He died young, which was a pity

Genç yaşta öldü Yazık oldu

- Around 40,000 people bought tickets for the stadium concert, which was more than was expected

Yaklaşık 40,000 kişi stadyum konserini izlemek için bilet aldı Bu umulan sayının üzerindeydi

Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



NOUN CLAUSE

1 TANIM

"Noun Clause" bir tür basit cümle olarak ele alınabilir ve çeviri işlemi de buna göre yapılabilir Cümle ne kadar karmaşık yapıda gözükürse gözüksün, aşağıdaki bölümlerde yer alan örnek cümlelerden de anlaşılacağı gibi, aslında bir S+V+(O) yapısı mevcuttur ve bu yapı Türkçe'ye Ö+(N)+Y şeklinde aktarılır

2 "THAT" CLAUSE

21 Reported speech

a) Normal cümleler

- Ann told me that Tom liked beer (S + V + O + O(S+V+O) )

Ann bana Tom'un biradan hoşlandığını söyledi

b) Emir / İstek cümleleri

- We told the boys to keep away from the cake (S + V + O + O(V+O) )

(Biz) oğlanlara kekten uzak durmalarını söyledik

22 "be" + that

"To be" yükleminin ardından, öznenin niteliğini açıklamak için "that" ile bağlanan bölüm kullanılabilir

- My assumption is that inflation will remain a problem(S + V + O(S+V+O))

Benim tahminim enflasyonun sorun olarak kalaca??(dır)

23 realise / see / + that

Bu yapıda "notice, realise, understand, see, hear, imagine" gibi yüklemlerin ardından "that" ile başlayarak bu yüklemin nitelediği unsur anlatılmaktadır Çeviri ya da kullanım açısından diğer "Noun Clause" yapılardan bir farklılığı yoktur

- I noticed that he was telling the truth (S + V + O(S+V+0))

(Ben) onun doğruyu söylemekte olduğunu farkettim

24 İsim, that

Bu yapı "Non-defining Relative Clause" ile benzerlik gösterir

- The report, that he will take measurements, justifies me (S(NOUN+THAT+S+V+O) + V + O)

Onun önlemler alacağı (şeklindeki) rapor beni haklı çıkarıyor

25 That

- That the budget deficit will increase is obvious

türü bir cümle çeviri açısından sorun oluşturabilmektedir Bunun nedeni de cümlenin başındaki "That" kelimesine aldanılıp "Bu " ile çeviriye başlanmasıdır Böyle bir çeviri, yukarıdaki örnek cümle açısından, iki yönden yanlıştır

1 "That" kelimesi "that book/pen/man" gibi yapılarda olduğu gibi kendisinden sonra gelen ismi niteliyor olsa, bu

durumda örnek cümledeki "the" kelimesinin kullanılmaması gerekirdi

2 Cümle "Bu" kelimesi ile başlanarak aktarılacak ise bu durumda cümle incelendiğinde,

- That the budget deficit will increase is obvious

S V ?

durumu ortaya çıkacaktır Yani cümlenin sonunda yer alan "is obvious" bölümü ortada kalacaktır

Bu tür cümleler

- That the budget deficit will increase is obvious (S( THAT +S+V+O) + V + O)

yapısı taşımaktadır ve cümlenin başındaki "That" Türkçe'ye "yüklem + -DIğI / -EcEğI" şeklinde aktarılır

Bütçe açığının artacağı ortada(dır)

"That" ile başlayan cümleler "It that " yapısı ile de oluşturulabilir

- It is obvious that the budget deficit will increase

3 "WH" CLAUSE

"Who(m/se), which, where, when, why, how (much / many / far / tall / )" gibi yapıların kullanıld??? cümlelerdir

31 Reported Speech

Konuşan kişinin sorularının aktarımıdır

- Peter asked where they had put the box (S+ V+ O(WH+S+V+O))

Peter (onların) kutuyu nereye koymuş olduklarını sordu

32 WH + be + (WH )

- Why he didn't call the police is a mystery (S(WH+S+V+O) + V + O)

Onun neden polisi aramadığı bir gizem(dir)

- What I gave Tom was not what he wanted from me (S(WH+S+V+O) + V + O(WH+S+V+O))

Benim Tom'a verdiğim şey, onun benden istediği (şey) değildi

33 "be" + WH

"To be" yükleminin ardından, öznenin niteliğini açıklamak için "WH" ile bağlanan bölüm kullanılabilir

- The problem is how the children find the way (S +V + O(WH+S+V+O))

Sorun çocukların yolu nasıl bulacakları (dır)

34 realise/see/ + WH

Bu yapıda "notice, realise, understand, see, hear, imagine" gibi yüklemlerin ardından "WH" ile başlayarak bu yüklemin nitelediği unsur anlatılmaktadır Çeviri ya da kullanım açısından diğer "Noun Clause" yapılardan bir farklılığı yoktur

- His wife cannot understand why Peter refused the offer (S + V + O(WH+S+V+O))

Karısı Peter'ın teklifi neden reddettiğini anlayamıyor

35 İsim, WH

Bu yapı "Non-defining Relative Clause" ile benzerlik gösterir

- Your question, why Max didn't tell it, is interesting (S(NOUN, WH+S+V+O) + V + O)

Max'in onu neden anlatmadığı şeklindeki sorun ilginç (tir)

36 WH + to

WH kelimesini izleyen bölümde "should" ya da "ought to" kullanılması durumunda bu yapı,

WH + to

olarak kısaltılabilir

- I don't know where I should go

to go

Nereye gideceğimi/gitmem gerektiğini bilmiyorum

4 "YES/NO" CLAUSE

41 Reported Speech

Konuşan kişinin bir soru kelimesi (WH) kullanmadan oluşturduğu soruların aktarılmasıdır

- My lawyer asked me if /whether I had sent the form (S + V + O + O(IF+S+V+O))

Avukatım bana (benim) formu gönderip göndermediğimi sordu

42 whether to

"Whether" kelimesini izleyen bölümde "should" ya da "ought to" kullanılması durumunda bu yapı,

whether to

olarak kısaltılabilir

- The boss doesn't know whether he should believe his excuse / to believe his excuse

Patron onun mazeretine inanmalı mı inanmamalı mı bilemiyor

43 "If" ve "whether" farkı

Kullanım açısından "if" ve "whether" çeşitli farklılıklar gösterirler "Whether" daha geniş bir kullanım alanına sahiptir

a) Whether + cümle + V + (O) yapısında "if" kullanılmaması tavsiye edilir

- Whether he would pass the test was oubtful

Sınavı geçip geçemeyeceği kuşkuluydu

b) "be" + whether yapısında "if" kullanılmaz

- My problem is whether I will get a pay rise

Benim sorunum zam alıp alamayaca??m

c) "preposition" + whether yapısında "if" kullanılmaz

- Everything depends on whether they will come on time

Herşey onların zamanında gelip gelmeyeceklerine bağlı

d) , whether yapısında "if" kullanılmaz

- You have yet to answer my question, whether I can count on your vote

Daha/Bir de benim, senin oyuna güvenebilir miyim soruma yanıt vermen gerek

e) whether + to yapısında "if" kullanılmaz

- I don't know whether to stay

Kalmalı mıyım, kalmamalı mıyım bilmiyorum

f) whether or not yapısında "if" kullanılmaz

- He didn't tell us whether or not he will be staying with us

Bizimle kalıp kalmayacağını söylemedi

5 EXCLAMATIVE CLAUSE

- He didn't know what a great chance he had missed

Nasıl da / Ne de büyük bir şans kaçırm?? olduğunu bilmiyordu

- It is incredible how fast he can run

O kadar hızlı koşabilmesi inanılmaz (bir şey)

Bu yapı kimi zaman iki ayrı anlam taşıyabilir ve doğru anlamın çıkarılması için cümlenin geçtiği metnin içeriğine bakılması gerekebilir

- I told her how late she was

(a) Ona ne kadar geciktiğini söyledim [saatten haber verdim]

(b) Ona ne kadar da geciktiğini söyledim

- They didn't know what mistake they had made

Ne hata yaptıklarını bilmiyorlardı

- They didn't know what a mistake they had made

Nasıl da (büyük) bir hata yapmış olduklarını bilmiyorlardı

6 INFINITIVE CLAUSE

Türkçe'ye "yüklem + -mEk" şeklinde aktarılabilir

61 To

- To join the army was his only dream (S(TO+V+O) + V + O)

Orduya katılmak tek rüyasıydı

62 To + "be" + to

- To challenge him is to risk your life (S(TO+V+O) + V +O(TO+V+O))

Ona meydan okumak kendi yaşamını riske atmaktır

63 object + to

- My father didn't want me to argue with Tom /my arguing (S + V + O + O(TO+V+O))

Babam (benim) Tom ile münakaşa etmemi istemedi

64 İsim, to

Bu yapı "Non-defining Relative Clause" ile benzerlik gösterir

- Your ambition, to become a lawyer, requires hard work (S(NOUN, TO+V+O) + V + O)

(Senin) avukat olma(k) hevesin sıkı çalışma gerektirir

Bu yapının benzeri, "It " ile sık olarak kullanılır

- It is natural for them to be together

that they are together

that they should be together

- It would be unwise for you to marry her

if you were to marry her

7 "-ING" CLAUSE

Türkçe'ye "yüklem + -mEk" şeklinde aktarılabilir

71 "-ing"

- Watching TV has been his only enjoyment (S(-ING+O) + V + O)

Televizyon seyretmek onun tek eğlencesi olmuştur

72 "be" + "-ing"

- His first job had been selling computers (S +V + O(-ING+O))

İlk işi bilgisayar satmak olmuştu

73 İsim, "-ing"

Bu yapı "Non-defining Relative Clause" ile benzerlik gösterir

- Her thesis, studying cognitive factors, takes up all her time (S(NOUN, -ING+O) + V + O)

Bilişsel unsurları incelemek konulu tezi tüm vaktini alıyor

74 my/his/(=Possessive) + "-ing"

- I am against their digging the area (S +V + O(POSSESSIVE+-ING+O))

(Ben) onların bölgeyi kazmalarına kar??yım

75 My/His/(=Possessive) + "-ing"

- My forgetting her name was a great mistake (S(POSSESSIVE+-ING+O)+V+O)

(Benim) onun adını unutmam/unutuşum büyük (bir) hataydı

76 There no /any + -ing

Bu yapının Türkçe'ye aktarılması için her zaman kullanılabilecek bir yol önermek olanaksızdır

- There was no / wasn't any mistaking that voice

O sesi tanımamak / başka seslerle kar??tırmak olanaksızdı

- There is no / isn't any knowing what they will do next

Gelecek sefer ne yapacakları bilinmez

8 BARE INFINITIVE CLAUSE

81 Ettirgen Yapı ("Causative")

a) have so do stg = birisine birşeyi rica ya da atama yolu ile yaptırmak

- We had the waiter clean the table

Garsona masayı temizlettik

b) get so to do stg = birisine ikna yolu ile birşey yaptırmak

- Can you get your father to lend you the car ?

Babanı arabayı vermeye ikna edebilir misin ?

c) make so do stg = birisine birşeyi (zorla) yaptırmak

- I'm not guilty ! They made me do it

Ben suçlu değilim ! Bana onlar yaptırdılar

d) have / get stg + V3 = birşeyi yaptırmak

- She has had her hair dyed

Saçını boyattı

Bu yapıda "get + V3" yerine göre edilgen anlam taşıyabilir Örneğin,

- He got himself beaten

cümlesi ettirgen olarak ele alındığında

Kendisini dövdürdü

anlamı ortaya çıkmaktadır Oysa yapıyı edilgen olarak ele almak daha iyi olur:

Dayak yedi /Dövüldü

İngilizce ettirgen yapıların çevirisi esnasında sorun oluşturmasa da, yanlışlıkla eklenecek bir "t" harfi yanlış anlam ile sonuçlanabilmektedir Yani, hatalı olarak "yüklem + -DIrmEk" yerine "yüklem + - DIrtmEk" yapısının kullanılması İkinci yapının doğru olarak kullanılması aşağıdaki örnekte açıklandığı şekilde olmalıdır

- I've had the car cleaned ETTİRGEN

Arabayı temizlettim

- I've got someone to have the car cleaned

Arabayı (birisine) temizlettirdim

82 but / except

İstisna belirten durumlarda "but" ve "except" kelimelerinden sonra gelen yüklem "to" almadan kullanılır

- She did everything but come to the point

Sadede gelmek dışında herşeyi yaptı

Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



COMPARISON CLAUSE

1 EŞİTSİZLİK

11 " than" yapıları ( = Comparative)

Sıfata "daha" niteliği kazandıran "-er" ve "more" eklenmesi ile oluşan yapılardır

sıfat + -er / more + sıfat + than

- She is more intelligent than she looks

(O) göründüğünden daha zeki(dir)

Bu yapı Türkçe'ye " -dEn daha + sıfat" şeklinde aktarılır

12 rather than + sıfat / isim

Bir kıyaslama cümlesi olmamasına karşın bu kullanım sık sık karıştırılmasından ötürü bu bölümde ele alınmaktadır

- I'd call her hair chestnut rather than brown

Ben onun saçına kahverengiden çok/ziyade kestane diyeceğim/derdim

Bu yapı Türkçe'ye "-dEn çok/ziyade" yapısı ile aktarılır

13 more and more / -er -er

"Gitgide", "daha da" anlamını katmak amacı ile kıyaslama yapısının tekrarlanması gerekmektedir

- It is getting colder and colder

Hava gitgide soğuyor

- She is becoming more and more aggressive

Gitgide saldırganlaşıyor

14 more + isim

"More" kelimesi her zaman bir sıfatı nitelemez Bazan bir ismin niceliğinin belirtilmesinde de kullanılabilir

- More people than ever leave their villages for a major city

Şimdiye kadar olduğundan daha fazla / Görülmedik sayıda insan büyük şehirde yaşamak için köyünü terkediyor

15 "most" ve "-est" yapıları ( = Superlative )

Sıfata "en" niteliği kazandıran "most" ya da "-est" yapılarının eklen-mesi ile oluşturulur

the/my/ + isim + sıfat + -est / most + sıfat

- My biggest contribution is this monument

Benim en büyük katkım bu anıt(dır)

Bu yapı Türkçe'ye "en + sıfat + isim" şeklinde aktarılır

16 most + isim

İsim ile kullanıldığı zaman "most" kelimesi bir kıyaslama niteliği getirmemektedir

- Most people do not care about the dangers of pollution

Çoğu insan kirliliğin tehlikelerine aldırış etmemekte

Bu yapı Türkçe'ye "çoğu + isim" şeklinde aktarılır

17 The + comparative, the + comparative

- The sooner you come the better (it is)

Ne kadar erken gelirsen o kadar iyi (olur)

Bu yapı Türkçe'ye "ne kadar o kadar" ile aktarılır

2 EŞİTLİK

21 as + sıfat / zarf + as

- He is as tall as I am / me

(O) benim kadar uzun boylu(dur)

Bu yapı Türkçe'ye "kadar" kullanılarak aktarılabilir

"As" yapısı birden fazla anlam için kullanılabilir Ayrıntılı bilgi için parantez içinde verilen bölüme bakılması gerekmektedir

as well as - He can't dance as well as me ("Comparison")

- She is clever as well as (being) beautiful [=yanısıra]

as long as - My hair is as long as his ("Comparison")

- I'll work as long as I live ("Time")

- He can come as long as he is sober ("Condition")

as soon as - I'll come in as soon as five minutes ("Comparison")

- As soon as she saw him, she fainted ("Time")

as far as - I went as far as Istanbul ("Comparison")

- As far as I know, she is a vet ("Comment")

22 the same + isim + as

- He earns the same (money) as me / I do

Benimle aynı parayı kazanıyor / Benim kadar kazanıyor

3 YETERLİLİK VE FAZLALIK

31 Sıfat / zarf + enough (for so) to + yüklem

- The water is acidic enough to scare people

Su insanları kaçırtacak kadar asitli

Bu yapı Türkçe'ye "- EcEk / - EbIlEcEk" ile aktarılır

32 too + sıfat / zarf (for so) to + yüklem

- It is too heavy for me to lift

O benim kaldıramayacağım kadar ağır

Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - EmEyEcEk kadar" ya da "yüklem + - EbIlEcEğIndEn çok / fazla" yapıları ile aktarılabilir

4 MUCH/EVEN/FAR/A LOT/A LITTLE/ A BIT/ALL THE + COMPARATIVE

İngilizce'de kıyaslamayı güçlendirmek amacı ile comparative yapının önüne çok ya da biraz anlamı ta??yan kelimeler yerleştirilebilir

Bu yapılar kendi başlarına kıyas oluşturamazlar

Yani,

* He is much experienced than the rest of the applicants

cümlesi hatalıdır Doğru cümlenin

- He is much more experienced than the rest of the applicants

şeklinde olması gerekir

Bu yapılardan much, far, a lot, even, all the Türkçe'ye çok ile, a little ve a bit ise biraz/ bir parça ile aktarılabilir

5 SO THAT / SUCH THAT

So that İngilizce'de

so + sıfat + (that) [1]

so + zarf + (that) [2]

so + sıfat + a(n) + isim + (that) [3]

so + many/much/few/little + isim + (that) [4]

such that ise

such + sıfat + isim + (that) [5]

şeklinde oluşturulur

- The problem was so difficult that we couldn't solve it [1]

Problem o kadar zordu ki çözemedik

- He spoke so eloquently that everybody congragulated him [2]

O kadar etkili konuştu ki kendisini herkes kutladı

- It was so difficult a problem that we couldn't solve it [3]

- He has so many books that he can't remember how many [4]

O kadar çok kitabı var ki sayısını hatırlayamıyor

- He gave such a wonderful speech that we were astounded [5]

O kadar güzel bir konuşma yaptı ki ağzımız açık kaldı

Bu yapılar Türkçe'ye "o kadar ki" şeklinde aktarılır

Alıntı Yaparak Cevapla

Çeviri Nasıl Yapılır

Eski 09-01-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çeviri Nasıl Yapılır



TIME CLAUSE

1 TANIM

"Time Clause" yapılarda zaman uyumu kuralına dikkat etmek gerekir Bu cümlelerde, ana cümle ile yan cümlede kullanılan tense uyumlu olmalıdır Yani,

PRESENT PRESENT I never forget to pray before I go to bed

PRESENT FUTURE Will you be there when I arrive at the airport

PAST PAST When we got there, the film was over

"Time Clause" yapılarda zaman uyumu kuralına bir tek since uymamaktadır

I've known him since I left school PRESENT« PAST

2 TIME BEFORE

21Until/Till

KULLANIMI

until/till + isim / cümle / -ing

ÇEVİRİSİ

yüklem + -E / -IncEyE kadar [1]

isim + -E kadar [2]

- He worked patiently until he completed polishing [1]

Cilalamayı bitirene/bitirinceye kadar sabırla çal??tı

- Until the war, they didn't know any poverty [2]

Savaşa kadar, yoksulluk nedir bilmediler

"Until" ve "by" kelimelerinden hangisinin kullanılaca?? konusu çeviri ya da İngilizce yazma/konuşma esnasında bir tereddüt konusu olabilmektedir

"Until" belirli bir zamana kadar süren bir olay ya da durum için kullanılır

- I have to keep writing until the end of next year

"By" belirli bir zamanda ya da o zamandan önce oluşan bir olay için kullanılır

- My book will be finished by the end of next year

Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da, "by" kelimesinin zaman yapılarında bu tür kullanımında hiçbir zaman bir "conjunction" olarak kullanılamaması, yani, ardından bir S+V+(O) yapısının gelememesidir

22 Before

KULLANIMI

before + isim / cümle / -ing

ÇEVİRİSİ

yüklem + -mEdEn önce

yüklem + -DEn önce

- They left before the door was opened

Kapı açılmadan önce gittiler

23 By the time

KULLANIMI

by the time + cümle

ÇEVİRİSİ

yüklem + -EnE kadar

- They will have gone by the time we arrive

Biz varana kadar onlar gitmiş olacaklar

3 SAME TIME

31 As

KULLANIMI

(just) as + cümle

ÇEVİRİSİ

(tam) -(i)ken

- As she was walking down the road, she was hit by a lorry

Yolda yürürken (ona) bir kamyon çarptı

32 As long as/So long as

KULLANIMI

as long as/so long as + cümle

ÇEVİRİSİ

yüklem + -DIğI sürece/müddetçe

- I'll love you as long as I live

Seni yaşadığım sürece seveceğim

33 While/(Whilst)

Bu kelimelerden "whilst" çok resmi yapılarda kullanılabilir

KULLANIMI

while/whilst + cümle [1] / -ing [2]

ÇEVİRİSİ

yüklem + -(i)ken

- They came while I was sunbathing [1]

Ben güneşlenirken geldiler

- While walking, he stumbled and fell [2]

Yürürken sendeledi ve düştü

34 When/Whenever

KULLANIMI

when + cümle [1] / sıfat [2] / -ing [3]; whenever + cümle [4] / sıfat [5]

ÇEVİRİSİ

(her ne) zaman -sE

yüklem + - DIğI zaman/-E/Ir(i)ken/-DIğI(n)dE/-IncE/ -DIkçE

- When I sleep I always snore [1]

Ben uyurken hep horlarım

- Please do your exercise when(ever) possible [2]

Lütfen mümkün olan bir zaman / fırsat bulduğunda al??tırmanı yap

- Be careful when lifting this bag [3]

Bu çantayı kaldırırken dikkatli ol

- She visits her parents whenever she finds time [4]

Ne zaman fırsat bulsa anababasını ziyaret eder

35 Now that

KULLANIMI

now that + cümle

ÇEVİRİSİ

için

(Hazır) yüklem -DIğI [(n)E] göre

- Now that everybody is here, we can start the meeting

(Hazır) herkes burada olduğuna göre, toplantıya başlayabiliriz

36 "-ing"

- He came in shouting

Bağırarak girdi

Bu yapıya benzer bir yapıda hiç yüklem kullanılmamaktadır:

- He came in drunk (= When he came in he was drunk)

37 During

KULLANIMI

during + isim

ÇEVİRİSİ

esnasında

- During the storm, a lot of people hid in the cinema

Fırtına esnasında bir çok insan sinemaya s???ndı

4 TIME AFTER

41 After

KULLANIMI

after + cümle [1] / -ing [2] / isim [3]

ÇEVİRİSİ

yüklem/isim + -DEn/(mEsIn)In ardından/sonra

- After he had seen the murder, he couldn't sleep whole night [1]

Cinayeti gördükten sonra bütün gece uyuyamadı

- After finishing his meal, Peter went to bed [2]

Yemeğini bitirdikten sonra Peter yatmaya gitti

- After the riot, everything is calm and quiet [3]

Ayaklanmanın ardından herşey sessiz ve sakin

42 As soon as

KULLANIMI

as soon as + cümle [1] / -ing [2]

ÇEVİRİSİ

yüklem + -Er yüklem + -mEz

- As soon as she saw the poster, she burst out a laughter [1]

Posteri görür görmez bir kahkaha patlattı

- As soon as leaving work, he rushes to the bar [2]

İşten çıkar çıkmaz bara koşar

43 Directly/Immediately

Bu iki yapı da sık kullanılmaz

KULLANIMI

directly/immediately + cümle

ÇEVİRİSİ

yüklem + -Er yüklem + -mEz

- She smiled immediately she heard the news

Haberi duyar duymaz gülümsedi

44 Once

KULLANIMI

once + cümle [1] / -ing [2]

ÇEVİRİSİ

Bir kez yüklem + -DI mI/-mEyE gör-

- Once I make make up my mind, nothing can stop me [1]

Bir kez kararımı verdim mi beni hiçbirşey durduramaz

- Once signing this contract, you will have to obey the rules [2]

(=Once you sign this contract )

45 Since

KULLANIMI

since + cümle [1] / -ing [2] / isim [3]

ÇEVİRİSİ

yüklem + -Den beri/bu yana

- He feels much better since he completed his exams [1]

Sınavlarını tamamladığından beri kendisini çok daha iyi hissediyor

- We haven't gone out since visiting you [2]

Sizi ziyaret etmemizden beri(dir) dışarı çıkmadık

- I've been typing since 12 [3]

12'den beri daktilo yazıyorum

46 When/Whenever

Kullanım ve çeviri açısından "Same time" başlığı altında ele alınan "when / whenever" ile aynıdır

47 Now that

Kullanım ve çeviri açısından "Same time" başlığı altında ele alınan "now that" ile aynıdır

48 No sooner than

KULLANIM

No sooner + had + Subject + V3 + than + Simple Past

(Mutlaka devrik yapıda kullanılır)

ÇEVİRİ

Daha yeni/Henüz yüklem + -mIştI ki

- No sooner had he left than he heard the explosion

Daha yeni çıkmıştı ki patlamayı duydu

49 Hardly/Scarcely when

Kullanım ve çeviri açısından "No sooner than" yapısı ile aynıdır Mutlaka devrik yapıda kullanılır

410 On, upon

"-ing" başlığı altında (aşağıda) ele alınmaktadır

411 (only) to

Geçici bir durumu göstermek ve durumun ortaya çıkardığı sonucu ifade etmek için kullanılır

- I rushed to the door to discover it was locked

cümlesinde "to discover" yapısı "in order to discover" anlamı taşımamaktadır, zira bu anlamı taşıyor olsa kapının kilitli olduğunu bile bile kapıya gitme söz konusu olacaktır

* Kapının kilitli olduğunu keşfetmek için kapıya koştum

Bu yapının gerçek karşılığı

to discover = and I discovered

yaklaşımı ile

Kapıya koştum ve kilitli olduğunu farkettim

şeklinde olacaktır

- I woke up one morning to find myself on the floor

Bir sabah uyandığımda kendimi yerde buldum

- She turned the corner, to find the car gone

Köşeyi döndü ve arabanın orada olmadığını gördü

- The curtain parted, to reveal a market scene

Perde açıldı ve ortaya bir pazar dekoru çıktı

412 yüklem + to + yüklem

Aslında "yüklem + and + yüklem" şeklinde kullanılabilecek bir yapıdır ve uzunca bir süreye bağlı bir sonucu ifade eder

- She lived to be 100 (= and she became 100)

- The show went on to become a great success

5 "-ing"

51 Same time (= When)

- Returning to the village, I met an old friend

Köye döndüğümde eski bir arkadaşla kar??laştım

- (On/Upon) receiving the letter, you should reply immediately

Mektubu alınca hemen yanıtlaman gerek

"-ing" yapısı ile "time" ve "reason" anlatıldığı zaman ana cümlenin ve yan cümlenin öznesinin aynı olması gerekir

- When I returned to the village I met an old friend (= Returning to the village I met an old friend)

52 Time after (= When/After)

"Having + V3" yapısı ile oluşturulur

- Having completed his study he submitted it to the committee (= After he had completed )

53 (By) + "-ing"

Bu yapı zaman belirtmesinin yanısıra neden (= reason) de belirtebilir

- By taking advantage of the darkness, he escaped

Karanlıktan yararlanarak kaçtı

54 , "ing"

- He rose to his feet, spilling coffee on his pants

(= When he was rising to his feet, he spilt coffee on his pants)

6 Past participle (= V3)

Bu yapı edilgen (=passive) özellik ta??maktadır

- (When it is) taken as it is, the sentence will mean nothing

Olduğu gibi ele alındığında bu cümle bir anlam taşımaz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.