|  | Ortaoyunu Ne Demek |  | 
|  09-01-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ortaoyunu Ne DemekOrtaoyunu Nedir Ortaoyunu Ne Demek Ortaoyunu, doğaçlamaya dayanan geleneksel bir Türk Halk Tiyatrosudur  Karagöz´den çok ayrı olmamakla birlikte, havası, kişileri, oyun dağarcığı, güldürme yöntemleri, kuruluşu bakımından bu iki oyun arasında öylesine bir yakınlık vardır ki,ikisi aynı zamanda çıkamayacağına göre, birinin ötekinden çıktığına inanmak zorunda kalırız  Türklerin Karagöz, kukla gibi cansız, meddah gibi tek anlatıcılı sözlü seyirlik oyunları yanında canlı oyuncularla oynanan en bellibaşlı geleneksel tiyatrosu olan Ortaoyununun kaynağına ve adına ilişkin çeşitli görüşler vardır  Bunlardan en yaygını oyunun,ortada, halk arasında oynandığından bu adı aldığıdır  Bunun yanısıra, yalnızca yer açısından değil, oynandığı zaman bakımından da bu adın verilmiş olabileceği,başka gösteriler arasına konmuş oyun anlamına geldiği de savunulur  Ortaoyununun comedia dellarte´ye benzerliğinden yola çıkarak İtalya´dan Venedik ve Cenevizliler yoluyla geldiğini, Türkiye´de buna Arte oyunu dendiğini ve bunun giderek ortaoyununa dönüştüğünü öne süren kaynaklar da vardır  XV  ve XVI  yy  ´larda İspanya ve Portekiz´den gelen Yahudiler´in İstanbul´da auto adıyla sergiledikleri oyunları kaynak gösterenler yanında ortaoyunuyla yeniçeri ortaları arasında ilişki kuran araştırmacılara da rastlanmaktadır  Bunlar, yeniçeri ortalarında bu tür oyunlar sergileyen toplulukların bulunması nedeniyle oyunun ortaoyunu adını aldığını ileri sürerler   Ortaoyununun en önemli özelliği, doğaçlamaya dayanmasıdır  Oyuncular belli metne göre değil, verilen konuya göre sözlerini ve davranışlarını belirleyebilmektedir  Tiplemeleri, konuları ve oynanış biçimi Karagözle büyük benzerlik gösterir  Gölge oyunundaki Karagöz ve Hacivat´ın yerini, ortaoyununda Kavuklu ve Pişekar almıştır  Bütün oyunun çatısı, gerilimi bu iki kişinin karşıtlığında, aralarındaki çatışmada gelişir  Ahmet Rasim Pişekar ve Kavuklu´yu şöyle tanımlar: ´´Oyunda en ziyade mahareti olması ve oyunu idare etmesi lazım gelen Pişekar görünür yani rejisör çıkar  Pişekar akıllı, salih,işgüzar, rehber, tecrübeli ve yaşlı bir tiptir  Kavuklu, oyunun ser-komiğidir  Her şey, her entrika, her sürpriz onun mizahıyla açılır  Kavuklu mütecahil, müteami, mütelaşi ve mütebessim geçinmek suretiyle Pişekar´ı uğraştıra uğraştıra en sonunda oyuna münasib olan bir tekerleme, bir monolog ile maksadını izah ederek prelüdü bitirir  ´´ Ortaoyunu fasıl dağarcığı yönünden de gölge oyununa benzer  Konular oldukça zengindir  Günlük yaşam, olaylar, masallar, efsaneler, eski halk öyküleri vb  çok değişik malzeme, oyun konularını oluşturur  Ortaoyunu başlıca öndeyiş, söyleşme, tekerleme, fasıl ve ve bitiş bölümlerinden oluşur  Öndeyiş bölümünde zurna Pişekar havası çalar, Pişekar meydana gelir,iki eliyle dört bir yanı selamladıktan sonra zurnacıyla kısa bir konuşma yapar  Bundan sonra zurna genel olarak Kavuklu havası çalar ve Kavuklu ile Kavuklu-arkası gelir  Çoğu kez Kavuklu ile Kavuklu-arkası, Pişekar´ı birden görünce korkarlar, korkudan yere, birbirlerinin üstüne düşerler  Bundan sonra oyunun ikinci bölümü olan Pişekar ile Kavuklu arasındaki söyleşme gelir  Söyleşme bölümü oyunun en ustalık isteyen bölümüdür  Kavuklu ile Pişekar arasında bir çene yarışıdır  Söyleşme bölümü iki kesimde olur: Önce, Karagöz Muhaveresine benzeyen, söyleşenlerin birbirleriyle tanıdık çıkması, birbirlerinin sözlerini ters anlaması gibi güldürücü bir söyleşme ki buna ´´arzbar´´ denir; sonra da tekerleme denilen, Karagöz muhaverelerinde de kimi kez raslanılan, fakat ortaoyununa özgü bir söyleşme  Tekerlemelerde Kavuklu, Pişekar´a başından geçmiş gibi, olmayacak bir olayı anlatır  Pişekar da bunu gerçekmiş gibi dinler, sonunda da bunun düş olduğu anlaşılır  Tekerleme sona erip bunun bir düş olduğu anlaşıldıktan sonra Fasıl denilen asıl oyuna geçilir  Bu bölümde belli bir olay canlandırılır  Çoğu kez, Kavuklu iş aramaktadır, tekerleme sonunda Pişekar bu işi ona bulur  Fasıldan sonra çok kısa bir bitiş bölümü gelir  Oyunu bitirmek gene Pişekar´a düşer  Seyircilerden özür diler, gelecek oyunun adını ve yerini duyurur  Ortaoyunu,´´palanga´´ ya da ´´meydan´´ adı verilen alanda oynanır  Erkekler ´´mevki´´, kadınlar ´´kafes´´denilen yerlerden oyunu izlerler  Başlıca dekoru ev, dükkan vb  yerleri simgeleyen, yeni dünya ve dükkan adlı çift katlı, iki kafes paravan oluşturur  Yeni dünya ve dükkan arasında boy bakımından fark olduğu gibi görevleri de değişiktir  Bunlar Ortaoyunu dağarcığının hemen bütün fasıllarında raslanılan ikili olaylar dizisinin gereçleridir  Hemen her fasılda Kavuklu´nun bir iş araması ve iş sahibi olmasıyla iş yerinde çalışması için dükkan, zennelerin mahallede bir ev aramaları için ev yani yeni dünya gerektir  Ortaoyununun en önemli öğelerinden biri de Pişekar´ın elinde tuttuğu iki dilimli, birbirine çarpıldığında ses çıkartan şakşaktır  Bu, Pişekar´ın oyunu ve oyuncuları yöneten kişi olduğunun belirtisidir  Pişekar bununla oyunculara görevlerini hatırlatır; çeşitli sesler çıkartır; sırasında oyuncalara vurarak ya da çeşitli hareketler yaparak güldürü öğesi oluşturur  Kimi zaman izleyicilerin dikkatini toplamak için de şakşağı kullanır  Ortaoyununun da, Karagöz´de olduğu gibi, kendine özgü bir argosu vardır  - Bir ortaoyunu gösterisi- Ortaoyunu doğaçlamaya dayanışı ve yuvarlak sahne düzeniyle ´´açık biçim´´denilen ve izleyicinin tepkisine, oyunla izleyici arasındaki ilişkiye göre biçimlendirilebilen bir oyun türü olarak nitelendirilir  Oyun yeri yuvarlak olduğundan, oyuncular zaman zaman yer değiştirerek izleyicilerin tümünün kendilerini görmesini sağlarlar  Oyun söz ağırlıklı olmakla birlikte hareket ve tavırlar da büyük önem taşır ve çoğu zaman büyük ustalık gerektirir   XIX   yy  ´da Karagöz gibi ortaoyunu da ahlaka aykırı söz ve davranışlara yer verildiği gerekçesiyle tartışma konusu oldu  Tartışmaların odak noktasını, oyuncuların konuşmalarında çokça yer verdikleri küfürler ve açık sözcükler oluşturuyordu  Bazı yazarlar bu tür oyunların yasaklanmasını, bazıları da kağıda dökülüp sansürden geçirilmesini savunuyorlardı  Bir bölüm ise ortaoyununun ıslah edilerek oynanmasından yanaydı  Geleneksel biçimiyle ortaoyununu savunanların azınlıkta kalması yanında çağdaş tiyatronun gelişim süreci de ortaoyununun eski önemini ve izleyicisini yitirmesine neden oldu  Günümüzde ortaoyunu, daha çok festivallerde geleneksel oyunlardan bir örnek olarak sunulmaktadır  Ancak bunlar da geleneksel ortaoyununun temel özelliklerinden uzak birer örnek niteliğindedir  TURK HALK TIYATROSU KARAGÖZ MEDDAH Ortaoyunu üzerine pek çok inceleme yayınlandığı halde, gene de bu tiyatro türü üzerine karanlık kalmış birçok birçok nokta bulunmaktadır  Bunların başında ortaoyununun eskiliği geliyor   Çoğu araştırmacı, ortaoyununun XIX   yy  ´da ortaya çıktığını belirtir  Oysa aynı nitelikte oyunlar XVI  ve XVII  yy  ´larda kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu vb  adlarla sergilenmekteydi  Ortaoyunu, bu oyunlara XIX  yy  ´da kesin biçimini aldıktan sonra verilen addır  Nitekim 1834´ten başlayarak çeşitli kaynaklarda bu tür oyunlar ortaoyunu adıyla anılmıştır  II  Mahmut´un kızı Saliha Sultan´ın düğün şenliklerini anlatan Şair Esat´ın Surname-i Saliha (1834) adlı yapıtı, II  Mahmut´un şehzadeleri için düzenlenen sünnet düğününü ve Mihrimah Sultan´ın düğününü anlatan Lebib Surnamesi (1836), Abdülmecit´in oğullarının sünnetini anlatan 1845 tarihli Surname bu kaynakların başlıcalarıdır ve bunlarda ortaoyununun oynanış biçimi, tiplemeler, oyunların konuları oldukça ayrıntılı anlatılmaktadır   | 
|   | 
|  | 
|  |