09-01-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah’İn Kapısı - Rahmet Kapısı
Mürşidve Mürid
Şeyh Abdulgani Nablusî hazretleri “Miftahü’l-Maiye” isimli eserinde şöyle buyuruyor:
Bir kimse ilahi yolda kendisine kılavuzluk edecek olan mürşidini Cenab-ı Hakk’ın kapılarından bir kapı olarak görmesi lazımdır Buna “bâbullah” denir Müritliğin ilk mertebesi bununla başlar
Fahr-i Kainat s a v Efendimiz hakkında, “Sen babullahsın ya Rasulallah Kim o kapıya varırsa sen olmadan huzura giremez ” sözü ve “Alimler peygamberlerin vârisidir” sırrıyla arif-i billah, Allah Rasulü s a v ’in yeryüzünde ilminin ve marifetinin vârisidir Bu hakikatin mürşit için de böyle görülmesi gerekir
Mürit ile mürşit arasındaki münasebette Allah’ın hükmünün ne olduğu sual edilirse: Bir mürit mürşidinden kendine her geleni Allah’tan bilmelidir Gelen hayır ise Allah’ın hidayeti, gelen şer ise Allah’ın imtihanıdır Müritliğin, seyr-i sülûkun esası budur
Bu yüce bir mertebe olup Hz Ebu Bekir r a ’ın makamıdır Peygamber Efendimiz s a v ’in yolunda dinî ve imanî hakikatleri öğrenen Hz Ebu Bekir r a , Rasul-i Kibriya s a v Efendimiz ahirete intikal edince bazı sahabelerin cezbeye düşmeleri ve bu halin değişik beyanlara sebep olması üzerine şöyle buyurmuştur:
“Kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed vefat etmiştir Kim Allah’a tapıyorsa bilsin ki Allah diridir ve ölümsüzdür ”
Bu hali bilen Mevlâna Celaleddin Rumi k s hazretleri üstadı Şems-i Tebrizî hakkında, “Mürşidim Hakk’ın kapısıdır, çünkü Hakk’a onunla vasıl oldum ” demiştir
Buradaki asıl mana, mürşit bütün varlığıyla Allah’ın eserinden bir eserdir Onun kendiliğinden tesir kudreti yoktur Eğer mürşidin elinden müride kerametten, kemâlattan, hayır duadan, fiilden her ne eser meydana gelirse, Allah’ın dilemesiyle olur
Yağmur buluttan gelir Yağmur buluta Mikâil Aleyhisselam’ın emriyle konur Hangi beldeye ne miktar yağacağını Allah takdir eder Mikâil Aleyhisselam tren şefi gibi bulutları hareket ettirir İlâhi dilemeye uygun olarak dünyaya yağmur dağıtır
Bulut Allah’ın fermanının bir memurudur Mürşit de bulut mesabesindedir Bulut gibi Ümmet-i Muhammed’e Rabbanî feyz dağıtır Birçoklarının düştüğü bir hata olarak, hâlikin Cenab-ı Allah olduğunu idrak etmeden mürşitten himmet istemek bu yola aykırıdır Yaratan, bir şeyin olmasını dileyen Allah, vesile olan mürşittir
Bir gün sefere çıkan bir zat Ebul Hasan Harkanî hazretlerine gelerek yoldaki haramilerden zarar görmemeleri için dua etmesini istedi Harkanî hazretleri: “Beni hatırlayın, ben size yardım ederim” dedi Dua isteyen dışında bu söze itibar eden olmadı Kervanı eşkiya sardı, malı talan ettiler O adamdan başka herkesin malı gitti
Seferden dönen bu cemaat Harkanî hazretleri’nin huzuruna geldi Durumu anlatıp sırrını sordular Mübarek zat şöyle buyurdu: “Günahkâr ağızdan, asi ve fasık gönülden çıkan dua semaya yükselmez Siz Allah’a dua ettiniz fakat bu yüzden kabul olmadı Bu zat bana iltica etti Ben de onun için dua ettim Rabbim benim duamı kabul etti Bu yüzden haramiler ona dokunmadı ”
Mesele günahkâr olan ağızla itaatkâr olan kalbin meselesidir Yoksa Allah’ın işine ortak olmak ya da karışmak yoktur
Mehmet ILDIRAR
|
|
|