Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atanın, bakışını, cümlesi, orduya, yansıtan

Ata'nın Ordu'ya Bakışını Yansıtan O Cümlesi

Eski 11-13-2008   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Ata'nın Ordu'ya Bakışını Yansıtan O Cümlesi



Ata'nın 'Ordu'ya bakışını yansıtan o cümlesi
Ata'nın Yunus Nadir'e 'Ordu' ile ilgili söylediği söz






Toktamış Ateş yazdı
Atatürk ve diktatörlük
Can Dündar'ın; "Atatürk'ü gökten yere indirme", amacı ve "İnsan Atatürk"ü gençlere sevdirme amacını güttüğü ifade edilen, "Mustafa"sında; yabancı bir gazetenin düşüncesi olarak da, metne eklenen "diktatör" suçlaması, tartışmaya muhtaç bir olgudur
Acaba Atatürk, bir diktatör sayılabilir mi? Bu konuda ayrıntılara girmeden önce, şunu belirtmek isterim ki; tarihsel olayları değerlendirirken, yaşandığı dönemin değerleri ve kavramları, ön plana çıkartılmalıdır

1920'lerin, 1930'ların dünyasında; Mustafa Kemal'in, "fukara, fakat gururlu" Türkiye'si, dünyanın insan haklarına saygı ve özgürlükler açısından, en önde gelen devletlerinden biriydi Bunu, şimdiye dek çok yazdım ve örnekler verdim Gerekirse, gene yazarım Mustafa filminde; Atatürk, bu bağlam içinde ele alınmamış

Atatürk'ün diktatör olduğunu düşünen, iki grup vardır Bunlardan biri; Atatürk'e, pek de sempatiyle bakmayanlardır Bunlara göre; Atatürk, eli kanlı bir diktatördür ve her türlü diktatörlüklerde olduğu gibi, bir zulüm düzeni kurmuştur

Öbür grup; kendini, "Atatürkçü" olarak tanımlayanlardan oluşur Bunlara göre Atatürk, diktatördür ama; yetkilerini, halkın yararına kullanmıştır Zaten eğer diktatör olmasa, devrimleri yapması ve başarması mümkün olmazdı!

Bence her iki açıklama da, yanlış ve haksızdır Fakat, kendini Atatürkçü olarak tanımlayanların ve Atatürk'ü, "iyi bir diktatör", olarak görenlerin; Atatürkçülüğe verdikleri zarar, birinci gruptaki Atatürk karşıtlarının verdiği zarardan, çok daha fazladır

Atatürk'ün, demokrasiyi getiremediği dile getirilir ve yukarıda değindiğim, Atatürk karşıtları tarafından, çok eleştirilir Fakat cumhuriyetimizin dayandığı 3 temelin; "halk egemenliği", laiklik" ve "çağdaşlık" olduğu düşünülürse; buradaki "halk egemenliği" anlayışının, bir anlamda, demokrasiyi de çağrıştırdığı anlaşılır

Kaldı k; Atatürk, yaşamının her aşamasında, "ulus iradesine" ve bu iradenin "gerçekleştiği" (tecelli ettiği), Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, her şeyin üzerinde saygı göstermiştir Şimdi bunu, birkaç örnekle göstermek istiyorum

18 Mart 1920'de; İstanbul'daki Meclis-i Mebusan, toplantılarını, "uygun bir zaman ve uygun bir yerde sürdürmek üzere", "ertelemiş"(talik etmiş) ve Mustafa Kemal, "yeni seçilecek olanlar ve olağanüstü yetkilerle", bu Meclis'i Ankara'ya davet etmişti

Fakat Meclis'in toplanması gecikince, Mustafa Kemal sinirleniyordu Bir gün; yakın arkadaşı Yunus Nadi, "Paşam, her kerameti Meclis'ten beklemeyelim", gibisinden bir şeyler söyleyince; Mustafa Kemal'in, ilginç bir yanıtı olmuş: (dili sadeleştiriyorum) Ben, bilakis her kerameti, Meclis'ten bekleyenlerdenim, Nadi Bey Öyle bir devreye yetiştik ki; burada, her iş, meşru olmalıdır Millet işlerinde meşruiyet, ancak milli kararlara dayanmakla; milletin genel eğilimlerinde, tercüman olmakla elde edilir

Önce Meclis, sonra ordu Nadi Bey Orduyu yapacak olan millet ve onun adına, Meclis'tir Buna, iki üç şahıs karar veremez" (12 Eylül'ün sahte Atatürkçüleri zamanında, bu konuşmayı bir yazımda kullandığım için, hakkımda dava açılmıştı)

Bir başka örnek; Dumlupınar Zaferi kazanıldıktan sonra, TBMM ordularına yayınladığı beyannamenin sonu: "Büyük ve necip milletimizin fedakarlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz Sahibimiz olan büyük Türk milleti, istikbalinden emin olmaya haklıdır" Bir yanda, "Sahibimiz olan büyük Türk milleti", diyen Atatürk; öte yanda, "Kendini milletin sahibi sanan", sahte ve sözde Atatürkçüler Kararı siz verin

Tarih 4 Ekim 1922 Mustafa Kemal; önce kurtarılmış olan İzmir'e gitmiş, oradan Bursa'ya geçmiş ve Ekim başında, Ankara'ya dönmüştür İlk kez TBMM kürsüsündedir Meclis'in tüm üyeleri tarafından, ayakta alkışlanır Konuşmaya başlar:

"Milletin mukadderatını doğrudan doğruya üstlenerek; üzüntü yerine ümit; perişanlık yerine düzen; tereddüt yerine azim ve iman koyan ve yokluktan koskoca bir varlık çıkaran meclisimizin, civanmert ve kahraman ordularının başında, bir asker sadakat ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirdiğimden dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnuniyet içindeyim

Kalbim bu duygularla dolu olarak, pek aziz ve muhterem arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri hürriyet ve istiklal fikrinin zaferinden dolay tebrik ediyorum" Bu konuşmayı yapan insanın, diktatör olabileceğini, düşünmüyorum

Son olarak Kasım 1930 tarihinde, TBMM'de yaptığı açılış konuşmasından bir satır: "Türk Milletinin sevgi ve bağlılığı, daima Büyük Millet Meclisi'ne oldu, daima oraya yönelik olacaktır" Başka söze gerek var mı?

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.