|  | Ribat |  | 
|  08-27-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ribatİslam devletlerinin kara ve deniz sınırlarındaki, önemli noktalarda bulunan sınır karakolu niteliğinde müstahkem yapılar  Arapça olan ribat; ?bağlamak, sağlamlaştırmak, sağlam yürekli olmak, sabretmek, işe azimle devâm etmek, kuvvet vermek? mânâlarına gelir  Ribatlar, daha doğuşta Müslümanlıktaki cihâd, yâni İslâmiyeti yayma, Müslümanları düşman şerrinden himâye müessesesi oldu  Mevkilerinin ehemmiyetine göre çeşitli büyüklükte yapıldılar  Ribatlar, bir müdâfaa duvarı ile çevrilmiş, odalar, ambarlar, ahırlar, gözetleme ve işâret kuleleri, mescit, hamam ve diğer lüzumlu teşkilatlardan meydana gelen müstahkem binâlardı  İlk ribat, hazret-i Ömer?in halîfeliği zamânında Ukbe bin Nâfî tarafından kuruldu  Zamanla Semerkant?tan Kurtuba?ya, Yemen?den Kırım?a uzandı  Buralardaki Ribatlarda oturan evliyâ zâtlar, mücâhit gâzilere ilim ve edep öğretip, cihâd rûhunu ayakta tuttular  Ribatlarda günlük hayat; askerî tâlimler, ilim, ibâdet, sohbet, Kur?ân-ı kerîm okumak ve cihâdla geçerdi  Ribatlar, devletin ve malını cihâd uğruna tahsis ve fedâ edenMüslüman zenginlerin büyük vakıflarıyla beslendi  Zamanla İslâm devletlerinin sınırları genişleyince, ribatların askerî mâhiyetleri de değişti  Vakıfları ve eski teşkilâtlarıyla yolculara mahsus bir hângâh ve kervansaray hâlini aldılar ve ribatlarda oturan murâbıtların (gönüllü mücâhit gâzilerin) yerini; gâzi, derviş, sûfî ve velîler aldılar  Buralar, kendi talebeleriyle birlikte yaşayan bir velînin oturduğu yerler, yâni zâviye ve tekke oldu  Türkiye Selçuklularında da görülen ribatlar, Osmanlı Devletinde yerlerini geçitlerde derbendlere, şehirlerde ve yol güzergahlarında hanlar ve kervansaraylara bıraktı  | 
|   | 
|  | 
|  |