Prof. Dr. Sinsi
|
Ehli Beyti Sevmenin Gereği Ve Fazileti...
Allahu Teâlâ�ı seven kimse, elbette O�un sevdiklerini de sever Önce Allah�n Habibi Hz Rasûlullah� (s a v) sever Sonra ona ait olan, ondan sayılan, onunla anılan her şeyi sever Sevmesi de gerekir Bunların başında Ehl-i Beyt gelir
EHL-İ BEYT KİMDİR?
Ehl-i Beyt, Hz Rasûlullah (s a v) Efendimizin ailesi ve evlâtlarıdır Mü�inlerin anneleri, Hz Fatıma, Hz Ali, Hz Hasan ve Hz Hüseyin (r anhüm), Ehl-i Beytin şerefli ferdleridir ( Râzî, Tefsir-i Kebir, XXV, 181)
Rasûlullah (s a v) Efendimizin şerefli nesebi Hz Hasan ve Hz Hüseyin vasıtasıyla devam ettiği için, onların kıyamete kadar gelecek olan evlâtları da Ehl-i Beyt�n birer parçasıdır Onları sevmek her mü�inin vazifesidir Bu sevgi çok şerefli ve gereklidir Kalbinde azıcık Ehl-i Beyt sevgisi bulunmayan kimse, Hz Rasûlullah�n sevgisinde yalancıdır
Aşağıda vereceğimiz ayet ve hadislerde görüleceği üzere, Hz Rasûlullah�n kendisine tâbi olan amcaları ve onların çocukları da Ehl-i Beyt�en sayılmıştır ( Bkz:Ibn Atıyye, el-Muharraru�-Veciz, IV, 384 (Beyrut, 1993))
Allah Teâlâ, Hz Rasûlullah (s a v) Efendimiz�n ehl-i beytini bizzat Kur�n�a zikretmiş ve onlara şu şekilde iltifatta bulunmuştur:
�y Peygamber hanımları! Namazı kılın, zekâtı verin; Allah� ve Rasûlü�e itaat edin Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor �(Ahzab/33)
Ümmü Seleme validemiz (r anha) demiştir ki: �u âyet-i kerime benim evimde indi Hz Rasûlullah (s a v) Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin� çağırdı Onları Hayber yapımı geniş bir elbisenin altına topladı, kendisi de içine girdi ve:
�şte bunlar benim ehl-i beytimdir�buyurdu Sonra inen ayet-i kerimeyi okudu ve:
�llahım! Onlardan kötülükleri gider Onları tertemiz et!�diye duâ etti Ben: �â Rasûlellah, ben Ehl-i Beytten değil miyim? dedim �Hz Rasûlullah (s a v),
�en benim ehlimsin Sen zaten hayır içindesin�buyurdu ( Taberî, Câmiü�-Beyân, Cüz:XXII, Shf:7; Ibnu Kesir, Tefsir, VI, 412-413 )
Rasûlullah (s a v) Efendimiz, Ashâb-ı kirâmı ve ümmetim Ehl-i Beyt�n hukunu iyi koruma konusunda şiddetle uyarmıştır:
Zeyd b Erkam (r a) anlatıyor: Allah Rasûlü (s a v), Mekke ile Medine arasında Hummen denilen suyun başında bir hutbe verdi Allah� hamd, sena ve zikirden sonra şöyle buyurdu:
�y insanlar! Dikkat ediniz; ben bir beşerim Rabbimin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum Birincisi Allah�n Kitabı�ır Onda nur ve hidayet vardır Allah�n Kitabına sımsıkı sarılın Onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin; hükümlerini anlayın İkinci emanet Ehl-i beytimdir Ehl-i Beytim hakkında Allah�an korkmanızı hatırlatırım Ehl-i Beytim hakkında Allah�an korkmanızı hatırlatırım Ehl-i Beytim hakkında Allah�an korkmanızı hatırlatırım �Zeyd b Erkam� dinleyenler arasında bulunan Husayn b Sebre,
�y Zeyd, Rasûlullah�n (s a v) zevceleri de Ehl-i Beytten midir?�diye sordu, Zeyd (r a),
�abi ki Efendimizin hanımları da Ehl-i Beyttendir Fakat Rasûlullah�n (s a v) haklarının korunmasını istediği Ehl-i Beyt, kendilerine sadakanın haram olduğu kimselerdir�dedi Husayn,
�nlar kimdir?�diye sorunca Zeyd b Erkam (r a),
�li�in ailesi, Akîl�n ailesi, Cafer ve Abbas�n âilesidir�dedi Husayn,
�unlara sadaka haram mıdır?�diye sorunca, Zeyd (r a),
�vet�dedi (Müslim, Fedâilü�-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkıb, 9 )
Âlimlerin ekseriyetine göre Ehl-i Beyt, Rasûlullah (s a v) Efendimizin şerefli aileleri, kızı Hz Fâtıma, damadı Hz Ali, torunları Hz Hasan ve Hz Hüseyin (r anhüm) ve kıyamete kadar oların sulbünden gelen zürriyetleridir Yani Hz Hüseyin�n torunları olan seyitler ve Hz Hasan�n torunları olan şerifler Ehl-i Beyt�n günümüzdeki şerefli mensuplarıdır Rasûlullah (s a v) Efendimiz�n şerefli nesli, kıyamete kadar hiç kesilmeyecektir
Hz Hüseyin�n (r a) oğlu Ali Zeynelâbidîn (rah), babası Hz Hüseyin�n şehid edilmesinden sonra, Şamlılar tarafından esir edilerek Dımeşk� getirildi Onu böyle gören zalim bir Şamlı: �izin kökünüzü kazıyan ve fitnenin başını kesen Allah� hamdolsun!�diye, güya onların fitne başı olduğunu ima etmeye çalıştı Zeynelâbidîn (rah), adama,
�en Kur�n� okudun mu?�diye sordu, adam,
�vet, okudum�dedi Zeynelâbidîn (rah),
�en, Allah Teâlâ�ın, �esûlüm, onlara de ki: �en bu davetime karşılık olarak sizden bir karşılık ve ücret beklemiyorum; sadece yakınlarıma sevgi göstermenizi istiyorum�(Şûrâ/23)
âyetini okumadın mı?�diye sordu Adam,
�u ayette sevilmesi emredilen yakınlar siz misiniz?�diye sorunca, İmam, �vet, onlar biziz�dedi ( Taberî, Cüz:XXV, Shf:33 (Beyrut, 1995); Suyûtî, ed-Dürrü�-Monsûr, VII, 348)
Bir gün İmam Azâm (rah) hocası İmam Cafer es-Sadık hazretlerinden ilim ve hadis dinlemeye gelmişti Hocası elinde bir asa ile çıkageldi İmam Azam (rah), �y Rasûlullah�n evlâdı, siz henüz asaya ihtiyaç duyacak bir yaşta değilsiniz�dedi Cafer es-Sâdık (rah),
�vet dediğin gibidir, fakat bu elimdeki asa Hz Rasûlullah�n asasıdır; onu bereket için yanımda taşıyorum�dedi İmam Azam (rah), hemen ileri atılıp bastona sarıldı ve, �y Rasûlullah�n evlâdı, müsaade buyurun, onu öpeyim�dedi Cafer es-Sâdık (rah) hemen kolunu açtı ve İmam Azam� göstererek:
�i sen bilirsin ki bu ten Hz Peygamber�n hücrelerini taşıyan bir tendir ve şu gördüğün kıllar da onun kılındandır Onu öpmüyorsun da asayı öpmek istiyorsun!�dedi Bununla, Hz Hasan ve Hz Hüseyin�n zürriyetinin Hz Peygamber�n (s a v) bir parçası olduklarını hatırlattı (Bkz: Muhammed Besyûnî, es-Seyyidc Fâtımatu�-Zehrâ, 37 (Beyrut, 1990))
EHL-İ BEYTİ SEVMEK İMANIN ALÂMETİDİR
Allah Teâlâ, müminlere Resûlü�ün sevilmesini farz kıldığı gibi onun parçası olan ve kendisine inanan yakınlarının da sevilmesini, bu şekilde Peygamber�n (s a v) sevindirilmesini istiyor Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
�esûlüm onlara de ki: Ben bu davetime karşılık olarak sizden bir karşılık ve ücret beklemiyorum; sadece yakınlarıma sevgi göstermenizi istiyorum �(Şûrâ/23)
İbn Abbas (r a) naklediyor: Bu ayet-i kerime indiği zaman, bazıları, �â Resûlellah! Sevmemiz vacip olan bu yakınlarınız kimlerdir?�diye sordular; Efendimiz (s a v),
�li, Fâtıma ve onların çocukları Hasan ile Hüseyin�buyurdu (Tabarânî, el-Kebîr, No: 2641; Heysemî, Mecmau�-Zevâid, IX, 168)
Efendimiz (s a v), başka bir hadislerinde, onları dost edenleri kendisinin de dost edeceğini, onlara düşmanlık edenlere kendisinin de düşman olacağını beyan buyurmuştur (Hâkim, Müstedrek, III, 149; Tabarâni, el-Kebîr, No:2619, 2620)
Resûlullah (s a v) Efendimiz, Ehl-i Beytin sevgisinin, kendisini sevmekten ileri geldiğini şöyle belirtmiştir:
�izi nimetleriyle rızıklandırıp gıdâlandırdığı için Allah� seviniz Beni Allah� sevdiğiniz için seviniz Ehl-i Beytimi de beni sevdiğiniz için seviniz �(Tirmizî, Menâkıb, 32; Hâkim, Müstedrek, III, 150 )
Efendimiz�n zevcesi Ümmü Seleme (r anha) anlatıyor:
Resûlullah (s a v) Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin�e yemek yedi Yemekten sonra, onları üzerindeki elbise ile sardı ve,
�llahım! Bunlara düşman olana sen de düşman ol; bunları seveni sen de sev!�lt;br /> diye duâ etti (Ebû Ya�â, Müsned, No:6951; Heysemî, Mecmau�-Zevâid, IX, 166-167 )
Resûlullah (s a v) Efendimiz�n amcası Abbas (r a) bir gün üzüntülü bir şekilde, Efendimiz�n huzuruna geldi ve,
�â Resûlellah! Kureyş bizden ne istiyor; birbirleriyle karşılaşınca güler yüz gösteriyorlar, bizimle karşılaşınca yüzleri değişiyor!�diye şikâyet etti Allah Resûlü (s a v) bu hâle çok gazaplandı; yüzü kıpkırmızı oldu Sonra,
�llah� yemin ederim ki, bir kalp sizleri Allah ve Resûlü için sevmedikçe o kalbe iman girmiş olmaz�lt;br /> buyurdu ve şöyle devam etti:
�y insanlar! Kim amcama eziyet ederse, bana eziyet etmiş olur Hiç şüphesiz bir kimsenin amcası babası gibidir �(Tirmizî, Menâkıb, 28; Ahmed Müsned, I, 207 )
Resûlullah (s a v) Efendimiz, Hz Ali�e hitaben: �â Ali, seni ancak mümin olanlar sever; sana ancak münafıklar buğzeder �lt;br /> buyurmuştur ( Müslim, iman, 131; Tirmizî, Menâkıb, 20; Nesâî, iman, 19 )
Allah Resûlü (s a v), Hz Hasan ve Hz Hüseyin (r a) için, �unlar benim evlâdımdır; evlâdımın çocuklarıdır Allahım! Ben onları seviyorum, sen de sev Allahım, onları sevenleri de sev!�lt;br /> diye duâ etmiştir (Tirmizî,Menâkıb, 50; Beğavî, Mesâbihu�-Sünne, IV, 194 (No: 4829))
Büyük arif Muhyiddin b Arabî hazretleri (k s) demiştir ki: �llah Resûlü (s a v), Allah Teâlâ�ın emriyle bizden yakınlarına muhabbet etmemizi istemiştir (Şûrâ/23) Bundan sonra bir mümin Hz Peygamberin (s a v) bu talebim kabul etmezse, yarın kıyamet gününde ona hangi yüzle bakacak ve onun şefaatini nasıl umacaktır?�lt;br />
Bir sadık âşık demiştir ki: �evgilinin yaptığı her şey sevgilidir Eğer senin Allah ve Resûlü için muhabbetin sahih ise, Hz Peygamber�n (s a v) Ehl-i Beytini de seversin Herkesin imanı onların muhabbeti ile ölçülür �(Ibnu Arabî, el-Futûhâtu�-Mekkiyye, I, 29 Bölüm (Özetle alındı))
EHLİ BEYT, KIYAMETE KADAR DEVAM EDER; HER MÜ�lNE ONLARA HÜRMET ETMEK VE HAKLARINI KORUMAK GEREKİR
Hz Resûlullah (s a v) Efendimiz buyurmuştur ki:
�üphesiz, (âhirete) çağrılıp gitmem yakındır Size iki büyük ve hukuku ağır emanet bırakıyorum Birisi, Aziz ve Celil olan Allah�n kitabı Kur�n Diğeri de gözümün nuru ehl-i beytimdir Allah�n kitabı Kur�n; semadan yeryüzüne uzatılmış (ilâhî ve nuranî) bir iptir Lâtif ve Habir olan (her şeyi bilen Rabbim) bana bildirdi ki: Kur�n�a ehl-i beytim (âhirette) Havz-ı Kevser�n başında bana gelene kadar birbirinden ayrılmayacak Öyleyse, sizler (size emanet ettiğim) bu iki şeyde bana nasıl halef olduğunuza (benden sonra onlara nasıl davrandığınıza) iyi bakınız; onların hakkını korumaya dikkat ediniz!�lt;br /> (Ahmed, Müsned, 111,17;V,182;Tabarânî, el-Mu�emu�-Kebir, V, 154 (No:4922, 4923) Bkz: Tirmizî, Menâkıb, 32 (No:3788 Aynı konuda biraz farklı bir rivayet))
Hz Resûlullah�n (s a v) gerçek âşığı Ebû Bekir Sıddîk (r a) demiştir ki:
�esûlullah� Ehl-i Beytini sevip memnun ederek Resûlullah�n (s a v) hatırını gözetin Vi, Resûlullah�n yakınlarının haklarını korumak, benim için kendi yakınlarımın haklarını korumaktan daha sevimlidir �(Buhârî, Fedâilü Ashâbi�-Nebi, 12 )
Hz Resûlullah (s a v) Efendimiz buyurmuştur ki:
�izin en hayırlınız, benden sonra Ehl-i beytime karşı en hayırlı davranan kimselerdir�(Hâkim Müstedrek, III, 311; Ebû Ya�â, Müsned, No:5924)
�llah� yemin ederim ki, bana ve ehl-i beytime buğzeden ve bizi kızdıran kimse, muhakkak cehenneme girer �(Hâkim, Müstedrek, III, 150; ibnu Hıbbân, el-Ihsân, XV, 435 (No:6978) )
�hl-i Beytim Nuh�n gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boğulup helâk olur �(Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638 )
�abbim bana, Ehl-i Beytim içinde kim Allah�n birliğini ve benim peygamberliğimi kabul ederse ona azap etmeyeceğini vaadetti �(Hâkim, Müstedrek, III, 150 )
Şu hâdiseden ibret alalım:
Ashabın hafız ve ileri gelen âlimlerinden Zeyd b Sâbit� (r a) binmesi için bir hayvan getirildi Abdullah b Abbas (r a) hemen üzengisini tutup binmesine yardımcı olmaya çalıştı Zeyd (r a), �y Resûlullah�n amcaoğlu, lütfen böyle yapma, üzengiyi bırak!�dedi İbn Abbas (r a):
�iz âlimlerimize ve büyüklerimize karşı böyle davranmakla emrolunduk�dedi Bunun üzerine Zeyd b Sabit (r a), �lini bana verir misin?�dedi ve İbn Abbas elini uzatınca onu öptü ve, biz de Hz Peygamber�n ehl-i beytine karşı böyle davranmakla emrolunduk�dedi (lbnu Abdilberr, Beyâni�-tlm, I, 127; Kandehlevî, Hayâtu�-Sahâbe, II, 440 Son kısmı hâriç bkz: ibnu Hacer, el-lsâbe, No:2888; (Beyrut, 1995); Hâkim, Müstedrek, III, 423 )
Müfessir İbn Kesir (rah) demiştir ki: �hl-i Beyte karşı hayır tavsiyede bulunan, onlara karşı iyiliği, hürmet ve ikramı emreden kimseyi yadırgamayız Çünkü onlar tertemiz bir zürriyetten gelmektedirler Onlar, övünme, nesep ve itibar yönünden yeryüzündeki en şerefli hanenin evlâtlarıdır Özellikle Hz Rasûlullah�n şerefli sünnetine tâbi olan ve ondan hiç ayrılmayan Ehl-i Beyt, bu hürmet ve hizmete en lâyık kimselerdir Çünkü Efendimiz (s a v) sahih bir hadiste:
�ize iki tane hukuku ağır emanet bırakıyorum Birisi Allah�n Kitabı, diğeri de Ehl-i Beytimdir Kur�n ve Ehl-i Beytim, kıyamette havzın başında bana kavuşana kadar birbirinden ayrılmayacaktır�lt;br /> buyurmuştur (Ibnu Kesir, Tefsir, VII, 201 (Riyad, 1997))
Müfessirlerin imamı Fahruddin er-Râzî (rah ) demiştir ki:
�esûlüm onlara de ki: Ben bu davetime karşılık olarak sizden bir karşılık ve ücret beklemiyorum; sadece yakınlarıma sevgi göstermenizi istiyorum�lt;br /> âyet-i kerimesi (Şûrâ/23) Resûlullah�n (s a v) Eh-i Beytini ve Ashabını sevmenin vacip olduğunu göstermektedir Allah Resûlü (s a v) sahih hadislerinde:
�atıma benden bir parçadır; onu üzen beni de üzer�(Ibnu Kesir, Tefsir, VII, 201) buyurmuş, Hz Ali�i, Hasan ve Hüseyin� sevdiğini belirtmiştir Efendimizin sevdiği kimseleri sevmek, bütün ümmete vaciptir Sonra, her namazın sonunda Hz Peygamberin Ehl-i Beyti�e salât ve selâm okunması, bütün ümmete emredilmiştir Bu büyük bir makamdır; onlardan başka hiç kimseye nasip olmamıştır Bütün bunlar gösteriyor ki, Hz Peygamberin Ehl-i Beyti�i sevmek vaciptir
Yukarıdaki âyetin içine Efendimize iman ve itaat eden bütün Sahâbe-i Kiram da girmektedir Onlar da Efendimizin yakınlarıdır Kısaca, Ehl-i Beyt� ve Ashâb-ı Kiram� sevmek vaciptir
Bir hadiste: �h-i Beytim Nûh�n gemisine benzemektedir Ona binen kurtulur; binmeyen suda boğulur�lt;br /> buyrulmuştur Bir diğer hadiste ise: �shabım yıldızlar gibidir; hangisine tâbi olursanız doğru yolu bulursunuz�buyrulmuştur Şu anda bizler, ilâhî teklif denizinde bulunuyoruz Bu arada şüphe ve şehvet dalgalan da devamlı bize çarpıp durmaktadır Denizde giden bir kimsenin iki şeye ihtiyacı vardır Birisi, kusuru bulunmayan ve içine su geçilmeyecek şekilde sağlam bir gemi
Diğeri de, yön tayin edecek açık parlak yıldızlar Bir kimse sağlam bir gemiye biner ve parlak yıldızlarla yönünü belirlerse, hedefine selâmet içinde ulaşır Bunun gibi, biz ehl-i sünnet cemaatı da, Hz
Peygamberin Ehl-i Beytinin muhabbet gemisine bindik ve gözlerimizi hidayet semasının yıldızlan olan Ashâb-ı Kirama diktik; böylece yol alıyoruz Bu durumda Allah Teâlâ�an ümidimiz bizleri dünya ve âhirette selâmete ulaştırmasıdır (Râzî, Tefsir-i Kebir, XXVII, 143 )
İmam Şafiî (rah ) başka bir sözünde Ehl-i Beyt sevgisinin farz olduğunu şöyle dile getirir:
�y Resûlulllah�n Ehl-i Beyti! Sizi sevmek bize farzdır Allah indirdiği Kur�n�a böyle emretmiştir Size salât okumadan namaz kılanın namazının kabul olmaması, sizin için en büyük bir övünç kaynağıdır ve bu size kâfidir �(Muhammed Afif ez-Za�î, Divânu�-Şâfii, 72)
�llah ve melekleri devamlı Peygamber� salât ediyor; ey müminler siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin �(Ahzab/56 )Âyeti nazil olunca, Ashab�an bazıları, Rasûlullah (s a v) Efendimize gelerek:
�â Rasûlellah! Size nasıl selâm vereceğimizi biliyoruz, fakat size, Ehl-i Beytinize nasıl salât okuyalım?�diye sordular Efendimiz (s a v) şöyle buyurdu:
Şöyle deyin:
�llahım! Efendimiz Muhammed� ve onun âline (ailesine ve zürriyetine) salât et Peygamberin İbrahim� ve âline salât ettiğin gibi Allahım! Efendimiz Muhammed� ve onun âline (ailesine ve zürriyetine) bereket ihsan et, onları mübarek kıl Peygamberin İbrâhim� ve âline bereket verdiğin gibi �(Buhârî, Ehâdisü�-Enbiyâ, 10; Müslim, Salat, 65-69 )
Bu ayet ve hadislerden hareketle İmam Şafiî (rah), namazın son oturuşunda Efendimize salât okumayı namazın farzlarından saymıştır Getirilecek salâtın en kısasının, tercih edilen görüşe göre �llahümme salli alâ Muhahemmedin ve âlihi�olduğu belirtilmiştir (Şirbînî, Muğni�-Muhtâc, I, 270 (Beyrut, 1997 Tahriçli Baskı); Zuhaylî, el-Fıkhu�-Islâmî ve Edilletühû, I, 670 )Yukarıda geçen sözle bu kasdedilmiştir
Meşhur şair Ferazdak, Ehl-i Beyt�en Zeynelâbidin� tanıtırken bir beytinde şöyle söyler: � öyle bir ailedendir ki, onları sevmek din, onlara buğzetmek küfürdür Onlara yakınlık kurtuluş ve emniyettir �(Ebû Nuaym, Hilyetü�-Evliyâ, III, 139; Ibnu Hacer el-Heytemî, es-Savâiku�-Muhrika, II, 574)
AHİR ZAMANDA GELECEK VE İSLÂMIN İZZETİNİ ÂLEME GÖSTERECEK OLAN Hz MEHDÎ DE (a s) EHL-İ BEYTTEN BİR ZAT OLACAKTIR
Rasûlullah (s a v) Efendimiz buyurmuştur ki:
�ünyada kıyametin kopmasına bir gün de kalsa, muhakkak Allah o bir günü Uzatacak ve benim Ehl-i Beytimden birisini ortaya çıkaracaktır Onun ismi benim ismime, babasının ismi de babamın ismine uyar Daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzünü adaletle doldurur �lt;br /> (Ebû Dâvud, Kitâbu�- Mehdî, 4; Tirmizî, Fitcn, 52 )
�ehdî benim sulbümden Fâtıma�ın evlâtlarından gelecek birisidir �(Ebû Dâvud, Kitâbu�- Mehdî, 6; Ibnu Mâce, Fiten, 34)
�ehdî benim Ehl-i beytimdendir; o açık alınlı ve kıvrık burunludur Daha önce zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzünü adaletle ve doğrulukla dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir �(Ebû Dâvud, Kitâbu�- Mehdî, 6 )
�hir zamanda Ehl-i Beytimden çıkacak ve müminleri toplayacak olan kimseye yardım etmek, davetine uymak her mümine vaciptir �lt;br /> (Ebû Dâvud, Kitâbu�-Mehdî, 12; Ali Nasıf, et-Tâc, V, 344)
�hl-i Beytim yeryüzündekiler için bir emniyettir Onlar gidince, yeryüzündekilerin sonu gelir; kıyamet kopar �(Taberânî, el-Mu�emu�-Sağîr, no: 318, el-Evsat, IV, 204 )
MANEVÎ NESEB VE İMAN BAĞI İLE RASÛLULLAH (s a v) EFENDİMİZE BAĞLI OLAN MUTTAKİLER DE EHL-Î BEYTTEN SAYILMIŞTIR ONLARI SEVMEK TE VACİPTİR
Bu konuda Rasûlullah (s a v) Efendimiz buyurmuştur ki:
�ütün muttakiler, Muhammed�n âlidir (ehl-i beytidir )�(Ali el-Muttakî, Kenzü�-Ummâl, III, 89; (No:5624); Heysemî, Mecmau�-Zevâid, X,
269 )�hl-i Beytimden bazıları kendilerinin bana insanların en evlâsı (en sevgilisi) olduğunu düşünüyorlar Hâlbuki durum öyle değildir Şüphesiz benim içinizdeki dostlarım, muttakilerdir Onlar (nesep ve yer olarak) kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, değişmez �(Taberânî, el-Mu�emu�-Sağîr, no: 318, Deylemî, Müsncd, I, 287 (No:904))
Rasûlullah (a s), Muaz b Cebel� Yemen� gönderirken, onunla birlikte uğurlamaya çıktı Kendisine tavsiyelerde bulundu Muaz (r a) binekte, Rasûlullah (a s) ise yerde yaya yürüyordu Uğurlama yerine geldiklerinde Efendimiz(a s):
�â Muaz! Belki bu seneden sonra benimle burada karşılaşıp görüşemeyeceksin!�lt;br /> buyurdu Rasûlullah (a s)�n ayrılığından (ve bu işaret yollu vefat haberinden) dolayı Muaz (r a) ağladı Sonra Rasûlullah (a s) geri dönüp, Medine�e yönelerek:
�enim için insanların en evlâsı (en yakını) her kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, muttaki olanlardır �buyurdu ( Ahmed, Müsned, V, 235; Ali el-Muttakî, Kenz, III, 91 )
Allah Resulüne olan sadakati ve sevgisi İran asıllı Selman-ı Fârisî Hz lerini Ehl-i Beytin içine katmıştır Selman (r a) İslâm� girişiyle ve Hendek harbindeki ince siyaseti ile bütün ashabın gönlüne girmişti Muhacirler: �elman bizdendir �iye onu kendileri gibi görmüşlerdi Ensâr ise: �ayır, aslında Selman bizdendir �diye ona sahip çıkmak istemişlerdi Allah Resûlü (s a v) bizzat araya girdi ve: �elman bizdendir; Ehl-i Beytimizdendir�lt;br /> (Ibnu Sa�, Tabakât, IV, 83; Muhammed eş-Şâmî; Sübülü�-Hüdâ, IV, 365 ) buyurarak, onu has dairenin içine aldı; kıyamete kadar hayırla anılacak grubun içine kattı
İman, sevgi ve takva yolunda hizmet ile herkes bu şereften bir derece pay sahibi olabilir Bu kapı herkese açıktır �llah�n dostları ancak muttakilerdir �(Enfal/34) âyeti nazil olunca, Hz Resûlullah (s a v): �enim dostlarım ancak muttakilerdir �(Hâkim, Müsterdek, II, 328; Ibnu Kesir, Tefsir, IV, 51) buyurarak, işin esâsının iman ve takva olduğunu belirtti
Bir kimse, hem Allah Resûlünün temiz nesebine, hem de edebine vâris ve sahip olursa, o nur üstünü nur olur Böyle olduğu için, geçmişte ve günümüzde, takva imamlığını en liyakatli şekilde temsil eden onlar olmuşlardır Yani, irşad kutubluğu, Ehl-i Beytin şerefli mensubu ariflere nasib olmuştur Bu, Allah Rasûlü�ün (s a v) kıyamete kadar devam eden nübüvvetinin bir tezahürüdür Velâyet, nübüvvet mucizesinin bir devamıdır ve bu nur en parlak şekilde o nübüvvetin sahibi Hz Muhammed (s a v) Efendimiz�n evlâtlarında zuhur etmiştir ve hâlen de etmektedir
Allahım! Bizi Ehl-i Beyt sevgisiyle yaşat ve o sevgi içinde hasret Bizi takva ile şereflendir; rızâ ve cemâlinle sevindir Âmîn, bi hürmeti Seyyidi �-Mürselîn Velhamdü lillahi Rabbilâlemin
İzahat Com'dan Alınmıştır   
|