![]() |
“Tevessül” Nedir, Neyle Ve Kimle Yapılır? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() “Tevessül” Nedir, Neyle Ve Kimle Yapılır?“Tevessül” nedir, neyle ve kimle yapılır? TEVESSÜL NE DEMEKTİR? Tevessül; kişinin, kendisiyle başkasına yaklaştığı nesne, yol, vâsıta, sebep, bahâne, fırsat, elverişli vaziyet mânâlarına gelen “vesîle” masdarından meydana gelmiş bir kelimedir ![]() Vesîle’nin cem‘îsi (çoğulu), “veseyel” ve “vesâyil” olarak gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca yaklaşma, sebep tutma, başvurma ve girişimde bulunma gibi mânâlara da gelmektedir ![]() Tasavvuf ıstılâhında tevessül; ALLAH Teâlâ’ya yaklaşmak, nezd-i İlâhî’de mânevî derece ve mertebe sahibi olabilmek veya bir işin, bir arzu ve isteğin yerine gelebilmesi için güzel bir ameli ya da salih zatları (ALLAH dostlarını) vâsıta kılmak demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() NEYLE VE KİMLERLE TEVESSÜL EDİLEBİLİR? Yukarıdaki tariflerden de anlaşılacağı üzere, tevessül iki kısımdır: 1 ![]() 2 ![]() ![]() Amel ile tevessül, kişinin, salih bir amelini ortaya koyarak bunu ALLAH Teâlâ nezdinde dilek ve arzusunun tahakkuku/gerçekleşmesi için vâsıta kılmasıdır ![]() “Ey iman edenler! ALLAH’tan korkun ve ona (yaklaşmaya) vesîle arayın”(4) âyet-i kerimesi, gerek salih ameller ve gerekse Resûlüllah Efendimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() Kısacası; insanı Allâh’a yaklaştıran her şey, âyette ifade edilen vesîle’ye dahildir ![]() ![]() ![]() PEYGAMBERİMİZ İLE DÜNYAYA GELMEZDEN ÖNCE YAPILAN TEVESSÜL Resûlüllah Efendimizle (s ![]() ![]() ![]() ![]() Henüz dünyayı teşrif etmelerinden önceki tevessüle, atamız Âdem aleyhisselâmın tevbe ve bağışlanmasıyla alâkalı hâdise çok açık bir delildir ![]() Hz ![]() ![]() ![]() “Ne zaman ki Âdem (a ![]() ![]() – Yâ Rabbî, eğer beni (hâlen) mağfiret etmemiş isen, Muhammed (s ![]() ![]() ![]() ![]() ALLAH Teâlâ ona, – Ey Âdem! Ben onu henüz yaratmadığım halde, sen Muhammed’i(n kadrini-kıymetini, nezdimizdeki şân ve şerefinin yüceliğini) nereden ve nasıl bildin? diye sordu ![]() O da, – Yâ Rabbi, sen beni yed-i kudretinle yarattığın ve rûhundan bana nefhettiğin zaman, başımı kaldırıp baktığımda, Arş-ı A‘lâ’nın ayaklarında, ‘Lâ ilâhe ill, Muhammedün Resûlüllah’ yazılmış olduğunu gördüm ![]() ![]() ![]() ![]() – Ey Âdem, doğru söyledin ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu hadîs-i şerifte de açıkça görüldüğü üzere, dînimizde vesîle vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine bu cümleden olarak kaynaklar, Yahûdilerin müşrik Araplarla savaştıklarında, Tevrât’tan vasıflarını ve geleceğini öğrendikleri âhir zaman Peygamberi Resûl-i zîşân Efendimizle (s ![]() ![]() ![]() “Allâh’ım! Kitâbımızda yazıldığını gördüğümüz Peygamberini gönder de, müşrikleri cezalandırıp öldürelim ![]() ![]() ![]() Yahûdilerin, Resûlüllah Efendimizle (s ![]() ![]() ![]() ![]() PEYGAMBERİMİZ İLE HAYATLARINDA İKEN TEVESSÜL Hayatları esnasında Peygamber Efendimizle sayılamayacak kadar çok tevessülde bulunulmuştur ![]() ![]() Bununla birlikte biz, yine de bunlardan bir tanesini anlatmaya çalışalım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ashâb-ı kiramdan Osman b ![]() ![]() ![]() “Bir adam vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() – İbriği getir, bir abdest al, mescide git, orada iki rek‘at namaz kıl ![]() ‘Allâhümme innî es’elüke ve eteveccehü ileyke bi-Nebiyyinâ Muhammedin sallallâhü aleyhi ve selleme, Nebiyyi’r-rahmeti yâ Muhammedü innî eteveccehü bike ilâ Rabbike celle ve azze fe-yakzıy lî hâcetî ![]() Mânâsı: ‘Allâh’ım, rahmet peygamberi Peygamberimiz Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu duânın ardından ihtiyacın ne ise onu söyle ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra birbirlerinden ayrıldılar ![]() O zat Osman b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Adam ihtiyacını söyledi, o da derhal karşıladı ![]() Sonra da, “Senin, bana gelip giderken bir ihtiyacını söylediğini ancak şimdi hatırlıyorum ![]() ![]() O zat oradan ayrıldı, Osman b ![]() ![]() ![]() ![]() Osman b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlüllah’a (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Adam bizden ayrıldı ![]() ![]() ![]() Gerek yukarıdaki hadîs-i şerifte, gerekse başka hadislerinde, Resûlüllah Efendimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() PEYGAMBERİMİZİN DİĞER PEYGAMBERLERLE YAPTIĞI TEVESSÜL Peygamberimizin (s ![]() ![]() ![]() Enes b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü üzere burada Resûlüllah Efendimiz, hem kendisi, hem de kendisinden önce geçen peygamberlerle tevessül edip ALLAH Teâlâ’ya yönelmekte ve yalvarmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() RAVZA-İ MUTAHHARE’Yİ ZİYARET ÂDÂBI VE TEVESSÜL Ravza-i Mutahhare, Sevgili Peygamberimizin (s ![]() ![]() ![]() ![]() “Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Emîru’l-mü’minîn Ebû Câfer el-Mansûr, Kabr-i Şerîf’i ziyâret esnâsında yüksek sesle konuşuyordu ![]() ![]() ![]() − Yâ emîre’l-mü’minîn! Mescitte ve bilhassa Kabr-i Şerîf’in yanında yüksek sesle konuşulmaz ![]() ![]() ![]() ![]() «Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin ![]() ALLAH Teâlâ, bu edep emrine uyanları da, «Resûlüllâh’ın huzûrunda söz söylerken seslerini kısanlar, şüphesiz Allâh’ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir ![]() ![]() Aksine hareket edenleri ise, «(Habîbim!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu, aklı ermez (senin yüce mertebeni anlamayan, yüksek dereceni kavrayamayan) kimselerdir»(13) buyurarak, azarlayıp kınamıştır ![]() Binâenaleyh Peygamber Efendimize sağlığında nasıl hürmet ve tâzim edilmişse, irtihâlinden sonra da öylece hürmet edilir ![]() Bu nasîhati dinleyen Halîfe Mansur, edep ve terbiyesini takınıp, − Yâ İmam, nasıl edeyim; kıbleye karşı mı, kabr-i şerife karşı mı dönerek duâ edeyim? diye sordu ![]() İmam Mâlik de, − Yüzünü ondan (başka yöne) çevirme ![]() ![]() ![]() ![]() Tevessül; bir zata yaklaşmak veya ondan bir şey istemek için bir başkasını vesîle edinmek, yani vâsıta kılmaktır ![]() ![]() Tevessül eden mü’min de ihtiyacını yalnız ALLAH’tan diler, tevessül ettiklerinden değil ![]() ![]() ![]() Bu Mânâda mürşidler, Hak ile halk arasında vesîle olan kâmil ve mükemmil, yani hem kendileri kemâle ermiş, olgun, hem de başkalarını olgunlaştırabilecek mânevî güce sahip insanlardır ![]() TEVESSÜL İÇİN KABİR TAŞINI, TÜRBENİN EŞİĞİNİ, SANDUKASINI ÖPMEK Dâvud b ![]() ![]() ![]() “Bir gün Mervân; yüzünü Resûlüllah’ın (s ![]() ![]() ![]() ‘Ne yaptığını sanıyorsun?’ diye îkaz etti ![]() Fakat, adam başını çevirince bir de ne görsün, bu zat Ebû Eyyûbi’l-Ensârî (r ![]() ![]() − Evet, ne yaptığımı biliyorum ![]() ![]() ‘Din (işlerini-hizmetlerin)i ehil olanlar üstlendi mi, din için kaygılanma ![]() ![]() Evet, tarihin tozlu sayfaları; ehil olan olmayan, kabiliyetli-kabiliyetsiz pek çok idarecinin, ilim adamının ve bunların sorumlu oldukları hâdiselerin şâhididir, arşividir ![]() Bu arşivde, imamları-idarecileri-yöneticileri ikaz usûllerinin çeşitliliği ve zaman zaman vaziyete göre değiştiği; bazan açık ve sert, bazan nükteli ve yumuşak, fakat mutlaka yapılmış olduğu görülmektedir ![]() Bu gerçek, İslâm tarihinde daha dikkat çekici bir hâl arz etmekte ve hiçbir zaman terk edilmediği görülmektedir ![]() Bilhassa din ve dünya ayrılığı söz konusu olmayan İslâm’da, her hâdisenin bir dinî yönü ve kıymet hükmü vardır ![]() ![]() Hadîs-i şerifte geçen hâdisede Ebû Eyyûbi’l-Ensârî’nin (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu davranışıyla ayrıca, çok mühim bir inceliğe de işaret ederek, böyle bir hareketin yapılabileceğini gösteriyor ![]() Bugün de evliyâullâh’ın kabrini ziyaret edip onların türbelerini-sandukalarını öpen mü’minler, bu işi aynı niyetle yapmaktadırlar ![]() ![]() ![]() “Maksatları teberrük, yani onu kudsî kabul edip ondan bir hayır, bir fayda, bir uğur, bir bereket ummak olunca; halkın, evliyânın eşiğini ve kabirleri üzerine konulan tabutu öpmelerinde bir beis (bir mahzur/sakınca) yoktur, (öpebilirler) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() PEYGAMBERİMİZ İLE ÂHİRETTE TEVESSÜL Âhirette de Resûlüllah Efendimizle (s ![]() ![]() ![]() ![]() Hadîs-i şeriflerde belirtildiğine göre kıyâmet günü insanlar, mahşerin şiddet ve dehşetinden bir an evvel kurtulmak isteyecekler ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak onların her biri kendisinin bu işe liyâkatli olmadığını, kendisini meşgul edecek bir derdi bulunduğunu, bu işe en ehil ve en lâyık olanın peygamberlerin sonuncusu Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine insanlar, Peygamber Efendimize gelip durumu arz edecekler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisine, “Kalbinde zerre kadar imanı olanı cehennemden çıkar” denilecek ![]() O da zerre miktarı da olsa imanı bulunanları cehennemden çıkarıp, cennete sevk edecek ![]() Böylece bütün insanların en zor gününde, onların en büyük sıkıntılarını gidermek için Allâh’ın izin ve inayetiyle vesîle olacaktır ![]() Şefaate inanmayanlar, vesîleyi-vasıtayı-tevessülü reddedip bid‘at-hurâfe ve şirk addedenler ise, elbette ki âhirette bunlardan muhrum kalacaklardır ![]() İYİ İNSANLARLA TEVESSÜL Salih zatlar, Peygamber Efendimizin (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Enes b ![]() ![]() ![]() Halife Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Allâh’ım! Bizler daha önce Peygamberimizi (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() Cesareti, kahramanlığı ve harp sanatındaki dehası ile ünlü sahabî Hâlid b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mü'minlerin annesi Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mu'âviye b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zehebî'nin naklettiğine göre İmam Ahmed'in oğlu Abdullah, babasının, Peygamber Efendimizin (s ![]() ![]() ![]() ![]() Yine aynı kaynaktan öğrendiğimize göre İmam Tebarânî ile İmam Ebû Bekr b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allâme İbn-i Hacer-i Mekkî (rh ![]() ![]() “İmâm Şâfiî (rh ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sahabe’den itibaren selef-i salihinin tevessül mevzuuna giren tutum ve davranışları hususunda zikredilebilecek olanlar elbette bunlardan ibaret değildir ![]() ![]() ![]() Kısacası, başta Resûlüllah Efendimiz olmak üzere geçmiş bütün peygamberlerle, kâmil ve mükemmil mürşidlerle, veliler ve salih zatlarla gerek hayatlarında ve gerekse âhirete irtihallerinden sonra tevessül câzdir ![]() Cenâb-ı Hak, sevdiği kulunun yükü ağırlaşınca, anâsırdan tecrîd eder de onu rûhen mutasarrıf kılar ![]() ![]() ![]() Aksini iddiâ edenleri ise, kendi iddiâlarıyla başbaşa bırakıyoruz ![]() RUHLARIN ŞİMŞEK GİBİ ÇAKAN TESİRLERİ Ahmed Rufâî (k ![]() ![]() “ALLAH Teâlâ bizleri, Resûlüllâh’ın (s ![]() ![]() ![]() ![]() Bize uyan selâmete erer ![]() Bizim vesîlemizle ALLAH Teâlâ’ya yönelen kazanır ![]() ![]() ![]() ![]() Bizi yok etmek isteyen yok olur ![]() Bizi dövmeye kalkışan dövülür ![]() Bizim duvarımızdan yüksek yapılan duvar, harâb olur; (yani bize karşı büyüklük taslayan, perişan olur) ![]() Çünkü Cenâb-ı Hak buyurdu ki: “Şüphesiz ki ALLAH, (müşriklerin ezâ ve cefâlarını) iman edenlerden def‘edecektir ![]() ![]() “Ruhların şimşek gibi çakan tesirlerini (mânevî tasarruflarını) inkâr, (onlara) her şeyi açıp salıveren ALLAH Teâlâ’nın yardımını bilmemektir ![]() ![]() “Muhakkak ki benim velîm, (bana yardım etmekte, beni korumakta yegâne sâhibim) o Kitab’ı indiren ALLAH’tır ![]() ![]() “Yani onların, salih kullarının da işlerini üzerine alır, onlardan meded umanların da ![]() ![]() ![]() ![]() “O salih kişiler ister hayatta olsun, ister olmasınlar; onlar, ister farkında bulunsun, isterse farkında bulunmasınlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “ALLAH Teâlâ ise Rahmân’dır, Rahîm’dir; o azamet sahibidir, ihsânı boldur ![]() ![]() “Cenâb-ı Hakk’ın dağlar gibi olan ulvî yardımları, kulunu keder ve sıkıntılar denizinde boğulmaktan korur ![]() ![]() ![]() Efendim, Şeyhim Mansûr-i Rabbânî (k ![]() ![]() ‘ALLAH Teâlâ’ya sığınman; ona itimat etmendir, zihnini de ondan gayri varlıklardan temizlemendir ![]() ‘Resûlüllâh’ın (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ‘Onlar öyle bir topluluktur ki, yanlarında oturanlar azıtıp sapıtmaz ![]() ‘Allâh’a (c ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
“Tevessül” Nedir, Neyle Ve Kimle Yapılır? |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() “Tevessül” Nedir, Neyle Ve Kimle Yapılır?SALİH AMELLE TEVESSÜL Mevzuya, salih amellerin vesile olduğuna dair âyetin söz konusu edildiği, bir talebe-hoca diyaloğunu naklederek başlamak istiyoruz ![]() Bir talebesi, üstad Ebû Ali ed-Dehkâh’ın dersinde Cenâb-ı Hakk’ın, “Ona ancak güzel sözler yükselir (ulaşır) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Salih amelle tevessüle dair ders ve ibretlerle dolu uzunca bir hadîs-i şerif şöyledir: Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Sizden öncekilerden üç kişi yolu çıktılar ![]() ![]() ![]() ![]() ‘Allâh’ım! Benim yaşlı, kocamış anam ve babam vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaya biraz aralandı ![]() ![]() Diğeri de şöyle yalvardı: ‘Allâh’ım! Benim amcamın bir kızı vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaya biraz daha aralandı ![]() ![]() Üçüncüsü ise şöyle duâ etti: ‘Allâh’ım! Bir takım amele-işçi kiralamıştım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki dinimizde, peygamberlerle, velilerle, salih zatlarla olduğu gibi, sırf ALLAH rızâsı için yapılan salih amellerle de tevessül etmek mümkündür; yani bu usûl de meşru’ ve câizdir ![]() ![]() S O N U Ç Hiçbir şeyin Kur’an-ı Kerim’in dışında kalması mümkün olmadığına göre, elbette ki peygamberlerin, evliyanın kabirlerini ziyaret edip ruhaniyetlerini vesile/vasıta ederek ALLAH Teâlâ’dan isteklerde bulunmanın hükmü de onda vardır ![]() ![]() ![]() Yukarıda açıkladığımız gibi dilimizde “vesîle”, kendisi ile maksada-hedefe ulaşılan vâsıtadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsmail Hakkı Bursevî (k ![]() ![]() ![]() Bu âyet-i kerime, ‘vesîleyi arama’ emrini açıklamaktadır; bu, elbette ki lâzımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dikkatlice baktığımızda görürüz ki âyet-i kerîmede mü’minlere, kurtuluş ve selâmet için, üç şeye riâyet etmeleri emredilmiştir: 1) ALLAH’tan korkmak, 2) Ona yaklaşmaya vesîle aramak, 3) Onun yolunda cihad etmek ![]() ![]() ![]() Vesîle’den maksat ise, peygamberler, evliyalar, salih kişiler ve salih ameller olduğuna göre, onlarla tevessül etmek, onların hatırına, onların yüzü suyu hürmetine Cenab-ı Hak’tan talepte bulunmak da şüphe yok ki caizdir ![]() Ayrıca yukarıda geçtiği üzere, “vesîle” kavramı umumidir; mutlak olarak vesîleyi aramamız ve onunla Allâh’a yaklaşmamız emrediliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Kişi, boş ve temiz bir yerde oturur; gözlerini yumup ağzını kapayarak dilini damağına bitiştirir ![]() ![]() ![]() Demek ki büyük zatların kabirlerini-türbelerini ziyaret edip onların yüzü suyu hürmetine bir şeyler istediğimiz zaman da, dileklerimiz, sonuçta onlar vasıtasiyle ALLAH Teala’ya ulaşıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Ümmetimin hayırlılarından bir topluluk vardır ki, Allâh’ın rahmetinin genişliğinden dolayı, açıktan gülerlerse de, azâbının korkusundan dolayı, gizli gizli ağlarlar ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberimiz’in diliyle övülen, yeryüzünde İlâhi nur ile, sükûnet ve vakarla yürüyen bu mü’minler, doğrudan değil, vesile ile ALLAH’a yaklaşıyorlar ![]() Ayrıca tevessülün câiz olduğu hükmünü daha pek çok hadîs-i şeriften de ortaya koyabilmek mümkün ![]() ![]() ![]() ![]() Şu da muhakkaktır ki, tasavvufla meşgul olan âlimler, tevessülün meşru‘ olduğu hususunda icma‘ (söz birliği) etmişler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âlimlerin tevessül üzerindeki bu icma‘ı, inananlar için elbette ki delildir ve bunu kabul etmeleri gerekir ![]() ![]() ![]() *** Mü’minleri, ALLAH Teâlâ’dan başkasına duâ ve ibadet etmekten sakındıran âyetlere gelince ![]() ![]() ![]() ![]() “Allâh’ı bırakıp da sana faydası ve zararı olmayan şeylere tapma!Bunu yaparsan, o halde sen hiç şüphesiz zâlimlerden olursun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet, şimdi de bu âyetlere dayanarak “tevessül” için, “ALLAH Teala ile birlikte bir başkasına dua etme, yalvarma, niyazda bulunmadır” diyenlerin iddialarına gelelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ALLAH Teala'dan herhangi bir şey dilerken araya bir başkasını koymayı mutlak mânâda “şirk” kabul edenlere ayrıca sormak lâzım: Bu takdirde, “Ey iman edenler! ALLAH’tan korkun ve ona (yaklaşmaya) vesîle arayın ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() *** Konuyu özetlemek gerekirse şunları söyleyebiliriz: Yukarıda açıkladığımız üç türlü tevessül usûlünce, istediğini ALLAH’tan isteyen, yardımı ondan bekleyen; ancak kendi aczini, kusûrunu-küsûrunu, hata ve isyanını bildiği için bir ALLAH dostunu araya koyan, onun hatırına-yüzü suyu hürmetine günahlarının afvını, ihtiyaçlarının giderilmesini isteyen mü’mine, asla “senin yaptığın bid‘attir, hurâfedir; şirk koştun, haram işledin” denemez ![]() ![]() ![]() ![]() Tasavvuf anlayışında evliyanın, ister hayatta ister vefat etmiş olsun, yeryüzündeki insanlar için, ALLAH katında şefaatçi ve yardımcı olacaklarına inanılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sûfiler, tıpkı diri mürşidler gibi ceseden ölü evliyanın ruhlarının hayattaki insanları terbiye ve irşad ettiklerine, bazı velilerin öldükten sonra da dünyada tasarrufta bulunduklarına, bu âlemdeki nizama ve hadiselere yön verdiklerine inanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Velhasıl bu hususta fıkıh, kelâm, hadis ve tefsir âlimleri, bilhassa selefiye mensupları dikkatli olmak ve şu hususları göz önünde bulundurmak zorundadırlar: Tasavvufla alâkadar olan mü’minleri tenkit veya onlara karşı kendi görüşlerini savunmak için dayandıkları aklî ve naklî deliller, kesin ve açık olma özelliğine sahip değildir ![]() Dolayısıyla o insanları müşrik, bid‘atçi-hurâfeci veya sapık olmakla suçlamak, hele de şirk ile itham etmek asla caiz olmaz ![]() ![]() ![]() DİPNOTLAR 1 Muallim Nâci, Lûgat-i Nâci, s ![]() ![]() ![]() ![]() 2 el-Cezâirî, Ebû Bekir, Akîdetü’l-Mü’min, s ![]() ![]() 3 İslam Ansiklopedisi, Şâmil Yayınevi, İstanbul, 1990, 1, 110 ![]() 4 Kur’ân-ı Kerim, Mâide sûresi, 5/35 ![]() 5 Bursevî, İsmâil Hakkı,Tefsîru Rûhu’l-Beyan ![]() ![]() 6 Bkz ![]() ![]() 7 Taberânî, Mu‘cemü’s-Sağîr, 2, 82-83; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 8, 253; Beyhakî, Delâil, 5, 488-489; Şevâhidü’l-Hak’tan Vehhâbîlere Cevaplar, Mehmed Emre, Fazilet Neşriyat, İst ![]() ![]() ![]() 8 İmam Hâkim, el-Müstedrek, 1, 313, 519 - 2, 263; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, İstanbul 1985, 1, 143; Kurtubî, el-Câmi‘, Kahire, 1967, 1, 28 ![]() 9 Bkz ![]() ![]() ![]() 10 İbn Mâce, Sünen, İkâme, 189; Tirmizî, Sünen, De’âvât, 118; Ahmed b ![]() ![]() ![]() ![]() 11 Bkz ![]() ![]() 12 Ebû Nuaym el-Isfahâni, Hılyetü’l-Evliya, 3, 121 ![]() 13 Kur’ân-ı Kerim, Hucurât sûresi, 49/2-3-4 ![]() 14 Kaadi İyaz, Şifâ-i Şerîf, 2, 41 ![]() 15 Ebû Hâmid b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 16 Serrâc, Ebû Nasr, el-Luma‘, Kahire, 1960, s ![]() ![]() 17 İmam Ahmed b ![]() ![]() 18 Erbilî, Mehmed Emin, Tenvîru’l-Kulûb, s ![]() ![]() 19 Bkz ![]() ![]() 20 Buhârî, Sahîh, İstiskâ, 3; Aynî, Umdetü’l-Kârî, 6, 13 ![]() 21 Taberânî, Mu'cemü'l-Kebîr, 4, 104; 2, 335; İmam Hâkim, el-Müstedrek, 3, 299 ![]() 22 Müslim, Sahîh, Libâs, 10 ![]() 23 İbn Sa'd, Tabakâtu'l-Kübrâ, 7, 210; Zehebî, Siyeru A‘lâmi'n-Nübelâ, 4, 127 ![]() 24 Zehebî, a ![]() ![]() ![]() ![]() 25 Zehebî, a ![]() ![]() ![]() ![]() 26 Yûsuf b ![]() ![]() ![]() 27 Erol, Ali, Hâtırâtım, s ![]() ![]() 28 Kur’ân-ı Kerim, Hac sûresi, 22/38 29 Kur’ân-ı Kerim, Ahzâb sûresi, 33/6 ![]() 30 Kur’ân-ı Kerim, A‘raf sûresi, 7/196 ![]() 31 Kur’ân-ı Kerim, Fâtır sûresi, 35/10 ![]() 32 Fahreddîn er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr (Terc ![]() ![]() ![]() 33 Buhârî, Sahîh, Edeb, 5; Müslim, Sahîh, Zikir 27; İmam Ahmed b ![]() ![]() 34 Seyr u sülûk: Tasavvufta Hakk’a ermek için yapılan mânevî yolculuğa verilen addır ![]() 35 Tefsîru Rûhu’l-Beyan, 2, 387-388 ![]() 36 Kibrît-i Ahmer, Limuharrihî, s ![]() ![]() 37 el-Gazâlî, İhyâu Ulûm, 1, 57’de, İmam el-Hâkim ve Beyhakî’den rivâyet etmiştir; ayrıca bkz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 38 Buhari, Sahih, Bed’ü’l-Vahy, 1 ![]() 39 Hüseyin ed-Devserî, er-Rahmetü’l-Hâbita (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî hâmişi), 1, 223 ![]() 40 Kur’ân-ı Kerim, Yûnus sûresi, 10/106 ![]() 41 Kur’ân-ı Kerim, Ra‘d sûresi, 13/14 ![]() 42 Kur’ân-ı Kerim, İsrâ sûresi, 17/56 ![]() 43 Kur’ân-ı Kerim, Şuarâ sûresi, 26/213 ![]() 44 Kur’ân-ı Kerim, Fâtır sûresi, 35/13-14 ![]() 45 Kur’ân-ı Kerim, Ahkâf sûresi, 46/5-6 ![]() 46 Kur’ân-ı Kerim, Cin sûresi, 72/18 ![]() 47 Tirmizî, Sünen, Birr, 17, 18; Müslim, Sahîh, iman, 95 ![]() 48 Kur’ân-ı Kerim, Mâide sûresi, 5/35 ![]() 49 Kur’ân-ı Kerim, Nisâ sûresi, 4/64 ![]() 50 Kur’ân-ı Kerim, Kaf sûresi, 50/16 ![]() 51 Kur’ân-ı Kerim, Nisâ sûresi, 4/64 ![]() 52 Kur’ân-ı Kerim, Yûsuf sûresi, 12/93-6 ![]() 53 Doç ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|