Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
osmanlinin, peygamber, sevgisi

Osmanli'nin Peygamber Sevgisi

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanli'nin Peygamber Sevgisi




Osmanlı'nın, temellerindeki en sağlam harçların başında, "Peygamber Sevgisi" gelmiştir Osmanlı, Peygamber Efendimiz'e (sav) ve O'nun kutsal beldesine karşı, derin muhabbet, hürmet ve sadâkatini büyük bir hassasiyetle muhafaza etmiş ve devletinin en muhkem kaidelerinden biri hâline getirmiştir Bu ruh, yedi ildim üç kıta demeden, asırlar boyunca Osmanlı'yı arkasından sürüklemiştir İlâyı Kelimetullâh dâvası uğrunda fütuhatta bulunurken; Osmanlı'nın baş hedefleri arasında hiç kuşkusuz rızâyı bâriyi kazanmak kadar Peygamberimizin hoşnutluğuna mazhar olmakta vardı Osmanlı sultanları, hayatları boyunca gaza meydanlarında hep bu ulvî gayeyi gözetmiş ve bunun efsunuyla hârikalar sergilemişlerdir Hâl böyleyken, Peygamberimize hürmet ve muhabbet, soylu ceddimizin en mümeyyiz vasfı ve şiarı olma hususiyetini kazanmıştır Söz konusu asil duygulanın her zaman ve mekânda açığa vurmayı; hattâ devlet çapında bir ciddiyet ve duyarlılığa bürümeyi meziyet bilmişlerdir Tarih, bunu îzah eden birbirinden muhteşem misâllerle doludur Evvelâ, Osmanlı, devlet hâline geldikten hemen sonra kurduğu askeri birliği, O'nun dâvasını güttüğünden ötürü "Peygamber Ocağı" pâyesiyle onurlandırmış; neferini de "Mehmetçik" adıyla taltif etmiştir Ordusuna verdiği isimlerden biri de, "Asâkiri Mansûre-i Muhammediye"dir Devletinin başka bir adını ise, Sultan Vahded-din'in ifadesiyle, "Devleti Âliye-i Muhammediye" koymuştur

Fâtih'in Methedilen Büyük Aşkı

Peygamberimizin aşkıyla yanıp tutuşan Osmanlı Hünkârlarının başında, belki de Fâtih Sultan Mehmed yer alır Öyle olmasaydı, herhalde asırlar öncesinden Peygamberimizin Övgü ve müjdesine nail olamazdı O'na karşı tarifsiz muhabbetini, en güzel biçimde İstanbul'un Fethi'nde ortaya koymuştur Rumeli Hisarı'nı, O'nun güzel ismi "Muham-med"in Arapça yazılışına göre inşâ ettirmiştir Fâtih'in, Peygamberimizin senasına namzed olduğunu, fethin gerçekleşmesi için dile getirdiği, şu sözler ispatlamaya kâfidir: "Avnı ilâhî ve imdadı peygamberi ile beldeyi düşman elinden alacağız!" Fâtih şu dörtlükte, aynı hissiyatını daha bediî ifadelerle teşhir etmektedir:
İmtisalı câhid u ülkıh okıbdur niyyetiın Dini İslâm'ın mücerrel gayreiklür gayretim Ey Muhammed mu'cimü Ahmedi muhtar iie Umarım gâlib ola a'döyı dine devletim

Yavuz'un Muhabbeti ve Mukaddes Emânetler

Peygamberimize sonsuz hürmet ve mu-habbetiyle kendini en çok belli edip, velayet mertebesine yükselerek bunu aşikâr kılan pâdişâhlardan biri de, Yavuz Sultan Selim'dir Yavuz Sultan; "Allah rızâsı için tüm dünyayı fethetmek istiyorum!" idealiyle, askerlerini gaza meydanlarında adetâ bir "Peygamber Ordusu" gibi sevk ve idare etmiştir Fütuhatlarda, Peygamberin rızâsını aramasaydı; herhalde O'nun Halîfesi olma lütfuna erişemezdi Bunu, çarpıcı ve anlamlı bir biçimde gösteren şey, Yavuz'un şu manzum sözü olsa gerek: "Ey keremkânı Rasuli Kibriya Kemterindir bu Selimi pürhatâ/ Dergâhından iltica eyler atâ el meded ey mâdeni nuri Huda" Resûlul-lah'a beslediği eşsiz ve sınırsız sevginin; O'na ve O'nun beldesine tarifsiz bir hürmete dönüştüğünü ise, Yavuz'un şu tarihî hitabı adetâ şâhikalaştırmıştır: "Biz, mukaddes yerlerin hâkimi değil; hadimiyiz!" Gerçekten de, Yavuz'un sözlerinde mânâsını bulan bu hakikati, Osmanlı; kutsal topraklara sancak asmaktan ve vali adı altında idareci göndermekten haya edip, atadığı kişilere "Medine Muhafızı" unvanını vererek, kuru bir söz olmaktan kurtarıp fiiliyata dökmüştür Diğer taraftan Yavuz, O'ndan ümmetine yadigâr kalan; hiçbir kıymetle ölçülemeyecek kadar paha biçilmez olan "Mukaddes Emânetleri", Topkapı Sarayı'na getirip, Hırkai Saadet Dairesi'ne koymakla, bizi şereflerin en yücesiyle müftehir yapmıştır Yavuz'un şahsında ecdadımız, Mukaddes Emânetlere verdiği emsalsiz değeri; onları dünyadaki hiçbir eşyaya nasip olmayacak ölçüde, tonlarca ağırlıktaki birbirinden kıymetli mücevheratla süsleyip mahfaza altına almakla ve önünde, kırk hafıza durmaksızın, asırlardır nöbetleşe Kur'ân tilâvet ettirmekle, mutlak surette göstermiştir

Kanuni'ye Resûlullah'ın Emri

Cihan hükümdarı Kanuni'nin, Efendimize muhabbet ve bağlılığı da, ceddininkilerden aşağı kalır değildi Kanuni, bunu şu altın sözlerle billurlaştırmıştır:
Allah Allah diyelim sancağı şahı çekelim
Yürüyüp her yandan şarka sipahi çekelim
Umarım rehber ola bize Ebu Bekr u Ömer Ey
muhibbi yürüyüp şarka sipahi çekelim
Öyle ki, Osmanlı klasik eserlerinde, Kanuni'nin rüyasında Hazreti Peygamberi gördüğü ve kendisine şöyle emrettiği nakledilmektedir: "Belgrad, Rodos ve Bağdat kalelerini fethedesin; sonra da benim şehrimi îmâr edesin!"



IAhmed'in Başındaki Sorguç

Sultan I Ahmed'in, dillere destan fiîli sevgisi ve muhabbet yüklü ifadeleri ise, asırlardır baş tacı edilmeye; sitayişle yâd edilmeye değer ölçüdedir Sultan Ahmed, akıllara durgunluk ve hayret verecek bir güzel davranışta bulunmuştur: Sarığına taktırdığı sorgucun içine, Peygamberimizin ayak izinin resmini koydurmuş ve üzerine de şu muhteşem dörtlüğü yazdırmıştır:
N'ola tacım gibi başımda götürsem dâim
Kademi resmini ol Hazreti Şahı Rasul'ün Güli
gülizârı nübüvvet o kadem sahibidir Ahmedâ
durma yüzün sür kademine o gülün"
IAhmed, başka bir dörtlüğünde, kalbindeki muâllâ sevgiyi, Gönüller Sultanı'na, şu derunî mânâlarla arz etmişti:
Zâtı pâki Mustafa'ya âşıkım Can ile iahrü'l verâya âşıkım Muksimi feyzi nevadır ol şerii Menbâi cud ü atâye âşıkım

IIAbdülhamid'in Hassasiyeti

Hazreti Peygambere ve O'nun dâvasına, ceddi Yavuz gibi, en fazla gönül verip, kendini adayan ulu hakanlardan biri de cennet mekân Sultan II Abdülha-mid'dir Abdülhamid Han, Peygamberimize olan ta'zim ve muhabbetini, O'nun kutsal beldesine hizmetler götürmekle ve İslâm Birliği gayesini gerçekleştirmeye çabalamakla, arzı endam ettirmeye çalışmıştır Hicaz bölgesiyle münasebetleri kuvvetlendirmek ve mukaddes topraklarla aradaki mesafeyi kaldırmak niyetiyle yaptırdığı Hicaz ve Bağdat Demiryolu, bunun en güzel ifadesi olmuştur Demiryolu yapımının Medine'ye ulaştığı esnada, Sultan'ın verdiği şu çok özel tâlimat; onun, Ehli Beyt'in şahsında Hazreti Peygam-ber'e olan sevgi, saygı ve bağlılıktaki hassasiyetini göstermesi açısından, eşine az rastlanır müthiş bir misâldir: "Mümkün olan âletlerin üzerine keçeler sarınız ki, fazla gürültü olmasın ve Ehli Beyt'in ve burada yatanların ruhları rahatsız olmasın!"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.