08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Nutuk > 5.Bölüm > Lozan Barışı Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Meydana Gelen Gelişmeler > Lozan Barış Konferansı >
Lozan Konferansı genel toplantısı, 21 Kasım 1922 günü yapılmıştır Bu konferansta Türkiye Devleti'ni İsmet Paşa Hazretleri temsil etti Trabzon Milletvekili Hasan Bey ile Sinop Milletvekili Rıza Nur Bey, İsmet Paşa'nın başkanlığındaki Delegeler Kurulunu oluşturuyordu
Delegeler Kurulumuz, Kasım 1922 başlarında, Lozan'a gitmek üzere Ankara'dan ayrıldı
Baylar, iki dönemli olup, sekiz ay süren Lozan Konferansı ve sonucu dünyaca bilinmektedir
Bir süre, Ankara'da, Lozan Konferansı görüşmelerini izledim Görüşmeler ateşli, tartışmalı geçiyordu Türk haklarını tanıyan olumlu sonuç görülmüyordu Ben, bunu pek olağan buluyordum Çünkü, Lozan Barış masasında söz konusu edilen sorunlar, yalnız üç dört yıllık yeni evreye bağlı kalmıyordu Yüzyıllık hesaplar görülüyordu Bu denli eski, bu denli karışık, bu denli bulaşık hesapların içinden çıkmak elbette pek yalın ve kolay olmayacaktı
Baylar, bilirsiniz ki yeni Türk Devletinden önceki Osmanlı Devleti "Eski Antlaşmalar" (Uhudu Atika ) adı altında birtakım kapitülasyonların tutsağı idi Hıristiyan halkın birçok ayrıcalıkları ve yeğlenme hakları vardı Osmanlı Devletinin, Osmanlı ülkesinde bulunan yabancıları yargılama hakkı yoktu; kendi uyruklarından aldığı vergiyi yabancılardan alması yasaktı; devletin varlığını kemiren ve kendi sınırları içinde bulunan topluluklara karşı önlemler alması yasak edilirdi
Osmanlı Devletinin, kendisini kuran temel öğenin, Türk ulusunun insanca yaşamasını sağlayacak yollara başvurması da yasak edilmişti Ülkeyi bayındırlaştıramaz, demiryolu yaptıramaz; dahası, okul bile yaptırmakta özgür değildi Bu gibi durumlarda yabancılar engel olurdu
Osmanlı hükümdarları ve yakınları parıltılı büyük gösterişler içinde yaşayabilmek için ülkenin ve ulusun bütün kaynaklarını kuruttuktan başka, ulusun her türlü gelirini karşılık göstererek ve devletin onurunu, şerefini ayaklar altına alarak birçok borçlara girmişlerdi O denli ki, devlet bu borçların üremlerini (faiz) bile ödeyemeyecek duruma gelmiş, dünya gözünde batmış sayılmıştı
|
|
|