Prof. Dr. Sinsi
|
Çimentoya Sülfat Etkileri Ve Traslar Hakkında Genel Bilgi
1 SÜLFAT ETKİLERİ VE TRASLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER:
1 1 Portland Çimentolarının Sülfata Dayanımı :
1 1 1 Portland Çimentoları ve Sülfat İyonları Arasındaki Reaksiyonlar:
Sülfatlar genellikle sodyum, potasyum, kalsiyuım veya magnezyum tuzu olarak toprakta ,yeraltı suyunda, atık sularda, deniz suyunda, yağmur suyunda , kirli havada ve beton ag-regalarında bulunurlar
Bunun dışında , düşük seviyeli nükleer atıklar da ( Low level nuclear waste ) sülfat içer-mekte olup, içerisinde saklandıkları betonarme yeraltı depolarını sülfat korozyonuna uğ- ratabilmektedir
Sülfatın betona etkisi, hidrate Portland çimentosu ile sülfat iyonları arsında meydana ge- len kimyasal reaksiyonlar yoluyla olur Bu etki genelde iki ayrı şekilde meydana gelir:
1 Genişleme,
2 Mukavemetin zaman içinde giderek düşmesi ve bu olayla birlikte kütle azalması
Sülfatlarla, çimento arasındaki önemli bir etkenin de sülfatın katyonunun cinsinden kay-naklandığı unutulmamalıdır
Öte yandan beton genişleyince çatlamaya başlar Bu çatlamalar sonucunda betonun ge-çirgenliği çoğalır ve böylece agresif suyun içeriye girişi daha kolaylaşmış olur
Sülfat etkisi olayında, C 3 A ve alçitaşının hidratasyonu sırasında ortaya çıkan çözünebilir sülfatlar ve Kalsiyumhidroksidin dış ortamdan gelen sülfatlarla birleşmesi sözkonusu-dur
Çimentonun hidratasyonu sırasında C 3 A ( 3CaO-Al 2 O 3 ) oranı %5’ten fazla olan Portland çimentolarında bu Sülfoaluminatların çoğu Monosülfoaluminat (C 3 A CS H 18 ) olarak meydana gelir Eğer C3A oranı %8’den fazla ise hidratasyon ürünleri ayrıca C 3 A CS H 18 içereceklerdir Çimento hamurunda CH ( Ca(OH) 2 ,kireç ) bulunması halinde bu hamur,sülfat iyonları ile karşılaşırsa, alüminat içeren her iki hidrat, etrenjite (C 3 A CS H 32 ) dönüşür Aşağıda bu kimyasal reaksiyonlar gösterilmiştir
C 3 A CS H 18 + 2CH + 2S + 12H C 3 A CS H 32 ………(1)
C 3 A CH H 18 + 2CH + 3S + 11H C 3 A CS H 32 ………(2)
( C : CaO , A : Al 2 O 3 , S : SO 4 , H : H 2 O )
Burada C 3 A oranı ve çimentonu inceliği de önem kazanmaktadır Çimentoda C 3 A oranı %10’dan büyük ve SO 3 miktarı yüksek ise, çimentonun incelik faktörü diğer faktörlerin üzerinde bir önem kazanır Buradan, çimento ne kadar az SO 3 içeriyorsa ve çok ince de-ğilse, sülfata karşı o kadar dayanıklıdır sonucu çıkarılabilir
MEHTA ; sülfatlarla ilgili olarak oluşan genişlemelere etrenjitin neden olduğuna ait bir fikir birliği olmakla birlikte, etrenjit formasyonunun genişlemeye sebep olma şekillerin-de tam bir anlaşma yoktur, demektedir Çoğu araştırmacılar genişlemeye sebep olan fak- törleri genellikle iki farklı nedene dayandırmaktadırlar:
1 Etrenjit kristallerinin büyümesi ile ortaya çıkan basınç,
2 Nispeten az kristalize olmuş etrenjit tarafıdan alkalin ortamda suyun adsorbe edilmesi ve bunun sonucunda meydana gelen şişme
Bunlara ek olarak katyon değişim reaksiyonlarından doğan alçı oluşumu da nispeten dü- şük düzeyde genişlemelere neden olur MEHTA’nın kimyasal reaksiyonlar ile ilgili yap-tığı gözlemlere göre sertleimiş çimento hamurunun alçı tarafından hasara uğratılması, sertliğin ve mukavemetin azalması ve bunları genişlemenin ve kırılmanın izlemesi şek-linde olmaktadır
Sülfatların sertleşmiş çimento hamuru içerisine yaptıkları difüzyonun oranı, hamurun difüzyon karakteristiklerine ve sülfat iyonlarının konsantrasyonuna bağlıdır Hamurun difüzyon karakteristikleri onun fiziksel ve kimyasal yapısına bağlıdır Gözenek boyutu olarak açıklanabilen fiziksel yapı bir takım permeabilite testleri ile karakterize edilebi -lir Fakat ölçülen permeabilite değerleri ile gözenek boyutları arasındaki ilişki tartışılabi- lir bir olaydır Kimyasal yapı ise doygun ve düzensiz gözenekler arasındaki difüzyon olayında önemlidir
1 1 2 Sülfat Katyonlarının, Sülfat Korozyonundaki Etkileri :
Sülfat eriyiklerinde CaSO 4 dışında çoğunlukla mevcut olan iki katyonu ( Na ve Mg ) ele alalım, ve bunların kireç ve silikatlarla olan reaksiyonlarını izleyelim:
NaSO 4 + Ca(OH) 2 + 2H 2 O CaSO 4 2H 2 O + 2NaOH………(3)
MgSO 4 + Ca(OH) 2 + 2H 2 O CaSO 4 2H 2 O + Mg(OH) 2 …… (4)
3MgSO 4 +3CaO 2SiO 2 3H 2 O + 8H 2 O 3(CaSO4 2H 2 O) + 3Mg(OH) 2 +
+2SiO 2 H 2 O……… (5)
Yukarıda gösterilen iyon değiştirme reaksiyonlarında, reaksiyon ürünü olarak alçıtaşı (CaSO 4 2H 2 O) çıkmakta Hacim genişlemesi ile meydana gelen alçıtaşı sülfat etkimesi-nin birinci aşamasıdır; alçıtaşı sonradan daha büyük bir hacim genleşmesine yol açan etrenjite dönüşebilir Alçıtaşının su içerisinde nispeten çözülebilir karaktere sahip olması ve sağlam yapılı silikatların dahi MgSO 4 durumunda çözünür bir maddeye dönüşmeleri ve çimentonun esas taşıyıcı ögelerinin bozulması hasarın nedenleridir
Öte yandan MgSO 4 ile CSH arasındaki reaksiyondan meydana çıkan Mg(OH) 2 beton yü- zeyini ve gözenekleri erimeyen bir jel meydana getirerek tıkar ve zararlı sülfat sularının beton içerisine nüfuzunu önlemek suretiyle etrenjit oluşumunu önler Fakat uzun vadede Mg(OH) 2 (Diğer adıyla brüsit) reksiyonunun ortaya çıkardığı 2SiO 2 H 2 O (silis jeli) ile birleşerek magnezyum silikata dönüşür Magnezyum silikat ise, kalsiyum silikatın aksine bağlıyıcı nitelikten yoksundur
(4)Reaksiyonunda da görülebileceği gibi MgSO 4, kireçle reaksiyona girerek alçıtaşı oluş- turmaktadır Ancak kirecin az olduğu ortamlarda MgSO 4 kireç yerine direkt olarak sili-katlarla reaksiyona girebilecek ve esas yapıyı bozmak suretiyle betona zarar verecektir Örneğin, puzolanlı çimentolarda, puzolan kireci bağladığından dolayı, kendiliğinden ki- reç fakiri bir ortam doğar Bu da MgSO 4 ’ün silikatlarla reaksiyona girmesine sebep ola -cağından, MgSO 4 ’ün silikatlarla reaksiyona girmesine sebep olacağından, MgSO 4 ’ün varolduğu ortamlarda puzolanlı çimentonun kullanılması kaçınılması gereken bir husus kabul edilmelidir
Buna karşılık (3) reaksiyonunda gösterilen Na 2 SO 4 etkisi, MgSO 4 ’e oranla salt etrenjitli sülfat etkisi yönünden daha zararlıdır Burada oluşan NaOH suda çözülebilen bir bileşik- tir Erimeyen Mg(OH) 2 jeli gibi betonu tıkamaz ve geçirimliliği azaltarak bir koruma sağlamaz
MADEJ yaptığı çalışmalarda Normal Portland Çimentosundan imal edilmiş harç numu-nelerinin, sülfat etkisine bırakıldıkları zaman temel özelliklerinde önemli değişiklikler meydan geldiği gözlemlemiştir Bunlar ağırlık artışı, genişleme, elastisite modülünde ve basınç mukavemetlerinde ki büyük değişimlerdir Ayrıca numunelerdeki gözeneklerin alçı kristalleri tarafından doldurulmuş oldukları da MADEJ’in gözlemlediği diğer bir konudur
MADEJ, yaptığı deneyler sonucunda sülfat çözeltilerinin etki derecelerini aşağıdaki sıra- ya sokmuştur
Sodyum Sülfat < Magnezyum Sülfat < < Ammonium Sülfat
MADEJ ayrıca sülfat korozyonu olayında, kullanılan çimentonun cinsinin ve reaksiyona girilen sülfat katyonunun ( Na, Mg , NH 4 ) önemli iki ögeyi teşkil ettiğini bildirmektedir
1 1 3 Sülfat Korozyonu :
Rus bilimadamı V M MOSKVIN “ Hidrolik Yapılardaki Korozyon” konulu araştırma-sında korozyonu 3 tipe ayırmıştır :
1 Tip : Düşük sertlikteki suyun hareketiyle yapının yüzeyindeki çimento fazının çözülüp
yıkanmasıyla oluşan korozyon
2 Tip : Bir takım kimyasal maddelere sahip suyun, betonun içerisindeki çimento fazının
bazı ana maddeleri ile reaksiyona girerek bunları eritmesi
3 Tip : Düşük çözünebilirliğe sahip tuzların betonun gözeneklerinden ve kapilar boşluk-
larından girerek oluşturdukları genişleme sonucundaki korozyon
Deniz suyu 5
4 2
1
3
Şekil 1 : Deniz suyunun etkisinde beton korozyonunun gelişimi
1 Korozyondan etkilenmeyen bölge
2 1 Tip korozyon
3 3 Tip korozyon
4 Magnezyum-tuz korozyonu
5 Karbonatlaşmış beton tabakası
3 Tip korozyona incelemekte olduğumuz sülfat korozyonu da dahildir Şekil 1 ‘ de görüldüğü gibi, sülfat etkisi sonucunda, oluşan korozyon betonun yüzeyinden ziyade daha iç tabakaları etkilemektedir
BICZOK, özellikle sudaki sülfatlı tuzlardan korozyonda suyun durağan veya hareketli olmasının önemini vurgulamıştır Durgun suda suyun içinde çözülmüş olarak bulunan tuzlar, betonun yüzeyi ile reaksiyona girerler Örneğin bu şekilde suyun içindeki sodyum sülfat, çimentonun kalsiyumhidroksidi ile reaksiyona girer Bu reksiyonun, beraberinde alçıtaşı oluşumunu getirdiğini daha önce belirtmiştik Ortaya çıkan bu alçı, betonun gözeneklerini belirli ölçüde tıkar ve sonuçta agresif suya karşı, beton yüzeyinde bir koruyucu tabaka oluşturur Buna benzer şekilde beton yüzeyindeki karbonatlaşma da aynı etkiyi yapmaktadır Bu doğal koruma, suyun harekete geçmesine kadar devam eder Harekete geçen su ise, oluşmuş olan tabakayı yıkamak suretiyle inceltir ve agresif suyun içeriye sızmasını mümkün kılar
Portland Çimentosuna karşı en çok tehlike arz eden bileşimler arasında ammonium sülfat, kalsiyum sülfat, magnezyum sülfat ve sodyum sülfat sayılabilir Daha az tehlike arz edenler ise potasyum sülfat ve aluminyum sülfat sayılabilir Barium sülfatve kurşun sülfat suda çözülmediklerinden dolayı beton için bir tehlike arz etmezler
Ammonium sülfat, diğerlerine kıyasla betona daha değişik bir etki yapar Sudaki bakterilerle reaksiyona giren ammonium sülfattan sülfirik asit ve nitrik asit oluşur Bu şekilde artık bir sülfat etkisinden çok bir asit etkisi sözkonusudur Bundan dolayı ammonium sülfata dayanıklı beton yoktur Ammonium sülfata dayanıklı beton yoktur
SAKLAMA SÜRESİ
ERİYİKLER SÜLFATA DAYANIKLI NORMAL
PORTLAND ÇİMENTOSU PORTLAND ÇİM
6 AY 1 YIL 2YIL 6 AY 1 YIL 2 YIL
SU 100 100 100 100 100 100
%5 MgSO4 94 80 63 72 44 15
%0 5 MgSO4 101 95 93 88 75 38
%5 Na2 SO4 91 73 51 52 18 PARÇALANDI
%0 5 Na2 SO4 101 103 98 100 95 _
Doygun CaSO 4 100 101 102 – 95 95
Tablo 1 : Sülfat eriyiklerinin içinde saklanan beton numulere kıyasla % cinsinden
dayanımları 
Tablo 2 ‘de “Department of Scientific & Industrial Research-England” ‘ ta yapılmış deneylerin sonuçları görülmekte Tablodan, Na 2 SO 4 ’ ün zararlı olduğu görülmekle birlikte,düşük konsantrasyonlarda MgSO 4 ‘ ün daha zararlı olduğu anlaşılmaktadır
2 2 21212 Portland Çimentosu ve Üzerinde Çalışmalar:
Çimento üretimi bugün en çok döner fırınlarda ve yaş usulle yapılmaktadır
Üretimde kullanılan ilkel maddeler kil ve kalker taşıdır Kil dolayısıyla çimento bileşimine silis (SiO2), alümin (Al2O3) , demiroksit(Fe2O3), gayrısaflıklar ve kalker taşı dolayısiyle de kireç (CaO) , manyezi (MgO) , ve gayrısaflıklar girmektedir Gayrısaflıklar ve alçıtaşı gözönüne alınmazsa , denebilir ki , Portland çimentosunu meydana getiren ilkel maddeler yukarıda adı geçen beş oksitten ibarettir
İlkel maddelerin döner fırında 1500 ° C ‘de pişirilmesi sonucu silis, demiroksit ve alümin , kireçle birleşerek klinkeri meydana getirirler Klinker içinde şu bileşenler vardır;
Ana Bileşenler;
Trikalsiyum silikat ; 3CaO, SiO2(veya C3S)
Dikalsiyum silikat ; 2CaO, SiO2(veya C2S)
Trikalsiyum alüminat ;3CaO, Al2O3(veya C3A)
Tetrakalsiyum alümino ferit;4CaO,Al203,Fe2O3(veya C4AF)
Diğer Bileşenler;
Serbest CaO, MgO,Cam ,Katı eriyikler, gayri saflıklar
Klinker özel değirmenlerde %2 alçıtaşı (CaSO4, 2H2O) ilavesinden sonra öğütülerek ince toz halinde çimento elde edilir Çimento bileşimi , klinker bileşiminin aynıdır, yalnız prizi geciktirmek için alçıtaşı katılmıştır
Çimentonun %90 ını teşkil eden dört ana bileşenin özellikleri arasında açık farklar vardır Çimento içinde bu bileşenleri farklı oranlarda bulundurmak suretiyle çeşitli maksatlara hizmet edecek farklı çimentolar elde etmek mümkündür Mesela Amerika’da aşağıdaki gibi beş tip Portland çimentosu üretilmektedir
Tip I ;Normal Portland çimentosu Genel olarak yapıda kullanmak içindir ve özel bir maksadı yoktur Bileşimi kabaca %50C 3 S,%30C 2 S,%20 C3A+C4AF+Gayrısaflıklar dan ibarettir
Tip II; Değişik Portland çimentosu Hidratasyon ısısı orta ve sülfat dayanıklılığı orta,C3A miktarı nispeten az olan çimentodur
Tip III ; Yüksek mukavemetli çimento C3S miktarı fazla , öğütme inceliği fazla olan çimentodur
Tip IV ; Hidratasyon ısısı az çimento C2S miktarı fazladır
Tip V ; Sülfata dayanıklı çimento C3A miktarı en az olanıdır
Bu çimento tiplerinin kimyasal bileşimleri Tablo  ‘de mukayeseli olarak gösterilmiştir
Oksit Analizi Yüzdeleri Tip I Tip II Tip III Tip IV Tip V
Kireç (CaO) 64 63 65 60 64
Silis(SiO2) 21 22 20 24 26
Alümin (Al2O3) 6,5 5 5,5 5 2,5
Demiroksit(Fe2O3) 2,5 4 3 4,5 1,5
Manyezi (MgO) 2,5 3 2,3 3 2,5
Sülfür(SO3) 2,1 1,5 2,5 1,7 2
Yanma kaybı 1,3 1,1 1,5 1,1 1,3
Asitte erimeyen 0,02 0,02 0,02 0,02 0,02
Ana bileşenlerin yüzdeleri
C3S 45 44 53 28 38
C2S 27 31 19 49 43
C3A 11 5 10 4 4
C4AF 8 13 10 12 8
İncelik
Özgül yüzey 1710 1990 2730 1880 1960
325 No’lu elekten geçen % 90,7 94,7 99,5 93,1 93,2
Tablo 2 3 ÇimentoTiplerinin Ortalama Kimyasal Bileşimleri
2 2 3 Beton veya Harç Borular :
Beton veya harç borular aşağıdaki yollardan biriyle imal edilirler
1 )Basit bir kalıplama ile imal edilen borular,
2 )Elle veya mekanik bir şekilde tokmaklama suretiyle yapılan borular,
3 )Kalıbın kesitini daraltmak suretiyle sıkıştırılarak yapılan borular,
4 )Santrafüj metodu ile imal edilen borular,
5 )Amyantlı çimento fibrosiman , everit, eternit,uralit ile imal edilen borular,
1 )Basit bir kalıplama ile yapılan borularda kullanılan metod , ancak boru cidarının kafi derecede kalın olmasıyla mümkündür Bundan başka lazım gelen akıcılığı temin için fazla miktarda su kullanmak icap eder ki , bu da bu nev’i boruların mukavemetlerinin umumiyetle düşük olmasına sebep olur
2 )Adi tokmaklama ister elle veya ister makinalarla olsun, yüksek bir mukavemet ve mükemmel bir sızdırmazlık beklenmeyen boruların imalinde kullanılır Hakikaten tokmaklamanın en önemli kusuru , bu şekilde yapılan betonların yeter derecede bir homojenliği haiz bulunmamasıdır Tokmakla temas halinde bulunan harç kuvvetli bir tasmana masur kalırsa da , tokmaktan uzak kısımlarda bu tasman miktarı azalmaktadır Bunun neticesinde , bu ameliyeye ne kadar itina gösterilirse gösterilsin boru, porozitesi birbirinden farklı halkalardan teşekkül eder
3 )Yarı plastik kıvamı haiz olan harç helezon şeklinde bir kompresörden geçirilir Bu kompresörün kesiti, istenilen basınç değerini temin etmek maksadiyle gittikçe daralmaktadır Bir harç çemberinin devamlı bir şekilde hareketi sayesinde meydana gelen bu borular, kuvvetli bir şekilde sıkıştırılmıştır
4 ) ve 5 )Santrafüj metodu ile imal edilen borular ve almyantlı çimento boruları için bu kelimelere bakınız
Çimento aglomeraları için , çimentonun ve kumun kalitesi, yoğurma suyu miktarı ve muhafaza şartları bakımından tespit edilmiş olan kaidelere , boruların imalinde de aynen riayet edilmelidir
Kumun en büyük boyutu imal edilecek boruların kalınlığına bağlı olarak seçilmelidir
Harç ,borunun kullanılacağı yere göre muhtelif bileşimi haizdir Drenaj boruları , kanalizasyon mecraları , basınç altında cebri borular ve dumanları boşaltmaya mahsus bacalar halinde farklı bileşimli harç kullanılır
Kanalizasyonlarda , bazı hallerde borunun iç satıhlarının şu maddelerle kaplanması tavsiye edilir:bitümlü sıva ve asitli sular için grekaroları
Beton borularda bilhassa şu noktalar üzerinde dikkat edilmelidir;
Çimento betonlarına saf suların, sülfatlı suların ve çimentonun kirecini eriten karbonik asitli (100gr çimento için 24 saatte 1 litrede 30 mgr )tesirine maruz kaldığını unutmamak lazımdır:Betonun bu tesirlarden kolaylıkla zarar görmesi , suyun yenileşme sür’atine bağlıdır
Sülfürlü dumanlar da betonu tahrip edebilirler
Her hususi hal için özel tedbirlerin alınması lazımdır
Fabrikalardan muhtelif sinai maddeleri ihtiva ederek çıkan suların zararlı tesirleri üzerine de ayrıca dikkat nazarının çekilmesi lüzumsuzdur
Amyantlı çimento ile yapılan borular, poroziteleri çok yüksek olmasından dolayı bu gibi sulardan zarar görürler
Paris Bayındırlık İşleri Müdürlüğünün şartnamesinde çimento borular için aşağıdaki şartlar koşulmaktadır:
1 Asgari dozaj : 1m3 beton için 350 kg
2 Borular imal edildikten en az 28 gün sonra yerlerine konulacaktır
3 Sızdırmazlık mükemmel olmalıdır 1 m ’lik bir su irtifat altında en ufak bir terleme olmamalıdır
4 Porozite veznen %10’u geçmemelidir
5 İç basınca karşı mukavemeti 20m Su yüksekliğine tekabül eden 2kg/cm’ ‘den yüksek olmalıdır
6 Dış basınç, 1m Uzunluğundaki boru için 1000kg ‘den fazla olmalıdır
7 Kuru halde yoğunluk 2 1’den büyük olmalıdır
8 Sınai fabrikaların bulunduğu mıntıkalardan, doğrudan doğruya veya dolayısıyla , zararlı maddeler yapı yerine geliyorsa , çimento boruların kullanılmasına izin verilmemelidir Beton borular bu gibi yerlerde, ancak iç tarafları iyi bir şekilde koruyucu maddelerle kaplandıktan ve idarenin müsaadesi alındıktan sonrta kullanılabilir
Bikromat dö Potas : Pek yavaş bir şekilde kalkerli sun’i çimentolara tesir eder, puzolanlar üzerinde hiçbir etkisi yoktur
Birleştirme ve Röpriz : Az zamandan beri priz yapmış olsa dahi bir harç veya beton ile, taze bir harç arasındaki aderans hiçbir vakit tam değildir Birleştirme ve röpriz yerlerinde rötreden dolayı çatlaklar meydana gelir Buna isehususi bir ihtimam göstermek lazımdır Bilhassa üzerine röpriz yapılacak beton oldukça eski ise, yeni beton dökmeden evvel kazınması ve bol bol sulanması icap eder
Tavsiye edilen bütün tedbirlerin , demir oksitli çimentoların, amonyak tuzlarının v s kullanılmasının, hiçbirinin kat’i bir tesiri yoktur
Bozulma (dissoulition): Betonun bozulması ya saf suyun daha doğrusu kireci az olan suların tesiriyle veya kireç tuzlarıyla veya asit karbonikle yüklü sular tesiriyle vaki olur Birinci halde su serbest kireci eritir, sonra klasik bileşiklerinin moleküllerini ayırdıktan sonra meydana çıkan serbest kireci tekrar eritir İkinci halde , evvela erimeyen kalsiyum bikarbonat meydana gelir Karbonatın bir kısmı betonun boşluklarında toplanarak zamanla bunları tıkayabilir
Her iki halde de bir hacim artma hadisesi değil, fakat çabuk veya yavaş bozulma , olayı vuku bulur
Mahalli şartlar neticesinde (betonun temas edeceği suların evvelden bir analizini yaptırmak daima ihtiyatlı bir tedbirdir)betonun maruz kalacağı tesirlere karşı evvela kireci az olan bir çimento (çabuk sertleşen tabii çimento , klinker letyesi, alüminli, fazla sülfatlı) çimento kullanılmalı, sonra dozajı o suretle hesaplamalı ve betonun dökülmesine ve yerleştirilmesine o şekilde itina etmelidir ki elde edilen betonun kompositesi en büyük değere haiz olsun
Bu olay , betonun zararlı su temas eden sathında suyun basıncı ne kadar yüksek ise o kadar sür’atle cereyan eder Böyle bir halde su, daima yenileşen erimiş tuzlarla beraber beton içine nüfus etmekte ve boşluklarında dolaşmaktadır
Boyalar :
Çimento üzerine esası sikatif yağlar olan boyalar –keten yağı gibi – beton ve harçlar üzerinde sürülüp kalabilirler Yalnız bunun için beton ve harçların alkalileri (potasyum ve sodyumun klorür karbonat ve sülfatları) ihtiva etmemesi lazımdır Bağlayıcının prizi neticesinde meydana gelen kireç yağla birleşerek, erimeyen bir kireç sabunu tabakasını teşkil eder Beton tamamen kuru kalmak şartıyla bu tabaka , boya pelükülünü sonradan olacak tesirlere karşı korur En ufak rutubet sabun üzerine tesir ederek lekeler ve ayrılmalar tevlit eder
Fakat eğer beton bazı sud ve potas tuzları ihtiva ederse (ki hemen hemen daima ihtiva eder) rutubet neticesinde meydana gelen alkali hidroksitler temas haline geçecekleri ,keten yağı ihtiva eden , pelikülü tamamen ve süratle tahrip ederler
Yukarıda yazılanlar aynen esası çimento olan, her cins aglomeralara amyantlı çimentolara v s maddelere aynen tatbik edilir
Endüstride “çimento için özel boyalar ” denilen bazı maddeler imal edilmektedir Bunları kullanmadan evvel bir deneye tabi tutmak ihtiyatlı bir hareket olur Bunun için evvelce kurutulmuş çimento harcından imal edilmiş bir plak üzerine boya sürülür Kuruduktan sonra rutubetli pamuk üzerinde bırakılır veya daha iyisi 3-4 cm yüksekliğinde bir kısmı içme suyunun içerisine daldırılır Birkaç gün zarfında hiçbir leke müşahade edilmiyorsa boya kullanılabilir
Büzülme :
Muhitteki tempirimin yükselmesi ve havanın kuruması neticesinde betonun ihtiva ettiği suyun buharlaşması yüzünden uzunluğu %0,05 ‘ni bulabilen bir büzülme vaki olur Hava tamamen kuru iken bu büzülme %0,16 ‘ya kadar artabilir
Kalsiyum Sülfat :
Kalsiyum sülfat birçok çimentoların en tehlikeli düşmanıdır Suda çok az erimesine rağmen (litrede 2gr ) bu tuzun çimento ile imal edilen maddeler , harç ve beton üzerine kütle ne kadar mukavim olursa olsun , tamamen parçalayıcı bir tesiri vardır
Bu parçalanma olayı iki şekilde vaki olur;
1 )Fiziksel bir tesir ile, betona tesir eden kalsiyum sülfat eriyiği buharlaşma neticesinde beton içinde toplanarak sonunda boşluklara bu tuzun küçük billurlarını (kristallerini) bırakır Eğer kütle kah su içinde kah havaya mazur kalıyorsa bu kristaller çoğalır Harç ve betonun mukavemetini azaltır Eğer bu olay sonsuz şekilde devam ediyorsa parçalanmasına dahi sebep olur Harç kuru iken muayyen bir kıvamı var gibi gözükür fakat ıslak olduğu vakitler yavaş yavaş rutubetli bir bulamaç manzarasını alır Zararlı sularla doğrudan doğruya temas etmeyen yüksek inşaat da , yapının üst kısımları da bu gibi tehlikelerden mahsun değildir Zira temelin atıldığı zeminin sülfatlı suları ihtiva etmesi, ve bu tuzların kapilarite dolayısla malzeme ne kadar az boşluklu olursa olsun yukarıya doğru tırmanması bu gibi zararların olmasına kafi gelir
2 Kimyasal Etki : Candlot ve Deval ‘in çalışmalarından beri bilinmektedir ki kalsiyum sülfat çimentonun ihtiva ettiği alümine tesir ederek önemli bir şekilde hacim artışıyla beraber 30 su molekülü tespit eden ve ince iğneler halinde billurlaşan kalsiyum sülfo-alüminat yani Candlot tuzu diye anılan yeni bir tuzun teşekkülüne sebep olur Bu süratle meydana gelen iç kuvvet karakteristik çatlaklar hasıl ederek , en sağlam harçları bile parçalayacak derecede şiddetlidir Bied’nin tabirince , bu vaziyeti beton kütlesi içine tam bir tahrip için yeter miktarda konmuş patlayıcı maddelerin infilakına benzetmek kabildir
Tesir ,zararlı tuzun ancak pek yavaş bir şekilde yenileştiği hareketsiz sülfatlı sularda pek zayıftır Fakat kalsiyum sülfat yeni miktarlar halinde daima gelmekte devam ederse bu tesir,harcı kıvamı olmayan delik delik değişik bir pelteye çevirerek tamamen tahrip etmeye kafi gelir Harcın aldığı manzaranın mikroplar tarafından vaki olan zararlı değişikliğin yakınlığı Michaelis’e kalsiyum sülfat için doğru olmaktan ziyade pitoresk olan “çimento basili” tabirini ilham etmiştir
Kimyasal Etkilere Dayanıklılık : ,
Çimentoların kimyasal etkilere dayanıklılığını ölçmek zordur ve çabuk sonuç verecek bir deney metodu geliştirilmemiştir Çabuk bilgi edinmek için çimentonun kimyasal bileşimine bakılır Kireci az olan çimentolar (yüksek fırın) , veya puzzolan ilave edilmiş çimentolar (traslı), agresif tatlı sulara (CO2 ‘li sulara ) karşı dayanıklıdır C3A bileşieni az olan çimentolar (Portland Tip II ve V ) puzolan ilave edilmiş çimentolar (traslı ) ve alüminli ve süpersülfatik çimentolar sülfatlı sulara karşı dayanıklıdır
Uzun süreli deneylerde ise çimento ile yapılmış harç numuneleri eriyikler içinde (Na2 SO4 ,MgSO4 ) muhafaza edilerek zaman zaman durumları gözetlenir, mukavemetleri
,boyları ölçülür Şişme ve dökülmeler , mukavemette azalmalar ve önemli uzamalar sülfat etkisinin sonuçlarıdır
Fabrika , imalathane v s gibi endüstri yapılarında çimento harçları ve beton çeşitli kimyasal maddelerle temasa gelerek korozyona uğrayabilirler Genel olarak bütün bazların zararsız , bütün asitlerin zararlı olduğu söylenebilir Çimento asitlere karşı dayanıksızdır ve uygun tecritlerle korunması lazımdır
Çimentoların bazan reaktif agregalar etkisi ile betonda önemli genişlemelere , çatlaklara ve harabiyete yol açtığı görülmüştür Opal, çert , kalsedon , bazı camlar, bazı volkanik taşlar gibi reaktif agrega içinde bulunan amorf silisin , çimento içinde gayrisaflık olarak bulunan alkaliler ile birleşip bir jel yaptığı ve rutubet etkisi ile bu jeldeki osmotik basınçların artarak hacim genişlemelerini doğurduğu zannedilmektedir Çimento içinde Na2O cinsinden ifade edilen toplam alkali miktarı %0,6 üstünde olduğu taktirde agreganın reaktif olup olmadığının kontrol edilmesi lazımdır Alkalisi düşük bir çimento bütün agregalarla tehlikesizce kullanılabilmektedir Alkali agrega reaksiyonunu çabuk meydana çıkarmak için çimentolar üzerinde alev fotometresi ile alkali tayini (ASTM C 228 ), ve agrega üzerinde kimyasal metotla reaktivite tayini (ASTMA C 289 ) deneyleri geliştirilmiştir Uzun süreli deneylerde ise, özel kür şartları altında harç ve beton numuneleri üzerinde uzama ölçüleri yapılmaktadır(ASTM C 227 ve C 342 ) Karışıma puzolan ilavesinin veya agrega içindeki reaktif unsurların oranının değiştirilmesinin agrega-alkali reaksiyonunu önlediği de bilinmektedir
Portland çimentosu hamurlarının , harçlarının ve betonlarının havadaki CO2 ile reaksiyonları da önemle üzerinde durulacak bir konudur Bu reaksiyon mukavemet ve sertliğin artmasına, çatlakların kendi kendine tamir olmasına ve geçirimliliğin azalmasına yaramaktadır Betonun yavaş ve geri dönmeyen büzülmeleri ve ağırlık artmaları da bu olayla izah edilmektedir Şayet kullanma sırasında böyle bir şeyin olması istenmiyorsa beton mamuller önceden sun’i bir karbotasyona tabi tutulmalıdır Deniz suyunun etkisine maruz kalacak betonların önceden birkaç ay havada bırakılması ile karbotasyonun pratikteki faydalanma imkanlarından bir diğeridir
Deneyler Portland çimentosu içindeki bileşenlerden hepsinin farklı derecelerde karbonatasyona maruz kaldıklarını göstermiştir;
Trikalsiyum silikatın hidratasyonu esnasında açığa çıkan kalsiyum hidroksit en önemli rolü oynamakla beraber , karbonatasyon olayının yegane mesulü sayılmamaktadır Karbonatasyon sonucu meydana gelecek bileşenlerin ne olacağı , çimentonun maruz kaldığı CO2 basıncına bağlıdır Ayrıca rutubet miktarı ve numune yüzey : hacim oranının da önemi vardır Deneyler yüksek (%100) ve düşük (%25 ) izafi rutubetlerde karbonatasyonun yavaşladığını , orta (%50) izafi rutubetlerde ise maksimum olduğunu göstermiştir Küçük boyutlu numunelere kıyasla , büyük boyutluların daha önemsiz sonuçlar verdiği de görülmüştür
2 2 23423 Puzolan ve Özellikleri:
Silisli ve alimüno-silisli minerallerin karışımından meydana gelen bir bileşim olup kendi başına kullanıldığı zaman bağlayıcı özelliği sahip olmadığı halde , çok ince öğütüldüğünde normal sıcaklıkta ve sulu ortamda kalsiyum hidroksitle kimyasal reaksiyona girdiğinde bağlayıcı özellik kazanan bileşiktir
2 2 32 3 2Puzolanların sınıflandırılması :
Puzolanlar doğal ve suni olmak üzere ikiye ayrılırlar Doğal puzolanlar ; temelde az çok değişikliklere uğramış, volkanik kaynaklı tortul kayalardan oluşmalarına rağmen , farklı kaynaklardan oluşmuş maddeler de içerirler
Suni puzolanlar ise ya kil veya şist gibi doğal maddelerin ısıtılması ile elde edilebilirler ya da çeşitli sanayi ürünlerinin artıkları da olabilirler Belli başlı suni puzolanlardan silis dumanı , metal silis ve silis temelli alaşımların üretiminden elde edilirken ; uçucu kül de , termik elektrik santrallerinde yakıt olarak kullanılmış olan linyit kömürünün artıklarından elde edilir
Kaynağı ne olursa olsun puzolanın ana bileşeni silistir İyi kalitedeki puzolan %40-90 arasında SiO2 içerir Al2O3 oranı doğal puzolanda genellikle %20, suni puzolanda ise %30 civarında olur Doğal puzolan ve uçucu külde bulunan alkaliler (K2O,Na2O) silis dumanının aksine dikkate değer miktarlarda bulunurlar Bunlardan başka doğal puzolan değişik miktarda su içerir
Doğal ya da suni puzolanlar , reaksiyon kapasiteleri açısından üç sınıfa ayrılan değişik bileşenlerden meydana gelirler
a )Aktif terkip maddeleri: Az ya da çok değişmiş cam fazları , opal , silisli toprak zeolitler
b )Atıl bileşenler : Zeolitlerden farklılık gösteren kristal fazları (augite piroksenler, sanidin ve saf çini )
c )Zararlı bileşenler:Organik maddeler , karbon ve kalay maddeleri
2 2 3 4 4 Doğal Puzolanların Oluşumlarına Göre Sınıflandırılması :
Doğal puzolanlar dünya üzerindeki oluşumları bakımından dörde ayrılırlar;
1 )Volkanik Çöküntüler :Santorin toprağı , Alman trasları , İtalyan ve Amerikan puzolanları bu kategoriye dahil puzolanlardır Petrografik açıdan bakılır ise, bu tip klasik puzolanların patlayıcı volkanların püskürmesi sonucu oluşmuş gevşek kayalar olduğu ortaya çıkar Gaz bakımından zengin magma etkisiyle püsküren parçacıklar , ani soğumayla büyük ölçüde bol kabarcıklı camsı yapıya dönüşürler Hemen hemen her puzolan bir diğerine göre değişik bir şekle sahip olmakla birlikte , hepsi de yüksek porozite gösterir
2 )Gevşek Çöküntüler : İtalyan puzolanları en iyi örnekleri Napoli ve Roma yakınlarında bulunurlar Neopoliten puzolanları alkalitrastik esasını cam teşkil eder ve ayrıca kristalimsi sanidin içeriğine sahiptirler Lüsitik tipe dahil olan Roma puzolanları , Neopoliten puzolanlarına nazaran daha fazla kristalik yapıya sahiptirler Santorin toprağı da bu tür sınıfa dahil olup; pomzataşı , kuvars volkanik cam , feldispat kırıntıları ve piroksenlerden oluşur
3 )Sıkı Kayalar : Ren trası bu tür puzolana örnektir Bu tras bileşiminde feldispat, lüsit, kuvars, akit, mika v b değişik kristalimsi mineraller içeren , izotropik matris bir kütle içinde bulunan az ya da çok değişime uğramış bir trakit tüftür
4 )Volkanik Kaynaklı Olmayan Çöküntüler :
Puzolanik davranış gösteren bu sınıf maddeler arasında hem silisli topraklarda hem de orijinal kayada bulunan temel oksitlerin büyük bir kısmını kaybetmiş olan bazı silisli kayalar bulunur Silisli topraklar deniz ve göl kaynaklı , silisli diyatome iskeletlerinin tortularını oluştururlar Kireç bağlama kabiliyetleri çok yüksek olmasına rağmen , önemli miktarda su emerler
2 2 2 2 2 2 Kireci Bağlama Özelliklerine Göre Puzolanın Sınıflandırması :
Doğal puzolanları kireç bağlayıcı olarak dört gruba ayırabiliriz Bunlar :Alterasyona uğramamış volkanik camlar, volkanik tüfler , kalsine edilmiş killer ve şistler, ham veya kalsine edilmiş opal benzeri silislerdir
Volkanik camlar : Kireç ile reaksiyona , alterasyona uğramamış alüminosilikat camlar sayesinde
|