|  | Rüyalar... |  | 
|  08-23-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Rüyalar...Safvet SENİH Sabah aydınlığıdır Allah Resulünün (sav  ) görüşünde    Masum sabi Yusuf dünyasında zaman ve keyfiyet bakımından yıldızlar ötesi bir sultanlık    Asrın büyüğü için bir hakikat dünyası    Son devir müminlerine de mübeşşerattır, rüya ve rüyalar âlemi  Herşey kendine göre rüya görür sanki    Dünya ahirete göre bir rüya olup insanlar ölünce uyansalar da, esasen ahiret dünyanın gözünde bir rüya    Rüya hayalin, misal âlemi rüyanın, berzah âlemi misalin rüyası    Tersine çevirirsek, berzahın gölgesi misal; misalin gölgesi rüya; rüyanın gölgesi de hayal olur  Berzahın hayalinde kim bilir neler var? Kıyamet arzın, belki de sistemlerin korkulu rüyası    Sen, diriliş neşvesi içindeki güler yüzlü neslimizi, soğuk yüzlü şeytanın kâbusu deyiver    Yusuf, kuyunun rüyası   Koca Nasreddin’e kuyudan kova ile ayı çıkartanlar var  Kim bilir belki, ayın aksini cemal-i Yusuf sanmıştır  Belki de bu, gülmek isteyen insanların rüyasıdır  Yusuf, zindanın rüyası… Zindan onun medresesi    Verdiği, isyan dersi değil; tevhit neşvesi idi  Binler sene sonra zindanın gözleri aynı rüya ile açılıverdi! Gözlerinden sonra kulaklarını da açıverdi zindan  Hayret! Niye hayret etmesin ki, sanki Yusuf tekrar ziyaretine gelmiş gibiydi  Bu sefer kardeşleriyle yapraklar içinde «Meyve» dağıtır gibi tevhit sunuyordu  Artık zindanın nurdandı sürmesi  Açık görüyordu onun için varlığın manasını   Sevinse miydi, üzülse miydi? Çünkü artık hoyrat, fakat masum duvarlarıyla sabah akşam kalbi ziyalı masumları kucaklıyordu  Mısır’ın da rüyası Yusuf    Mısır Kralının rüyasının rüyası da    Mısır, önce onun gibi bir aziz, sonra da o azizin kardeşlerini bekledi  Şimdi rüyalara daldığı ihvanları beklediği gibi    Hani, Yusuf’tan akseden Hasen’in kardeşleri var ya… Devamlı genç yedi ashap ve Kıtmir de, esrarlı Kehf’in rüyası    Kehf, aradığını bulmuş gibi, kavuştuğundan ayrılmak istemez gibi, üçyüz sene rüyasından ayılmak istemedi de dokuz sene de uzattı    Tohumu çatlatan rüşeym, kışın rüyası    Ama kışta gelen garipler cemaatinin çobanının rüyası da, çiçeği burnunda nesli cedit ve nesli ati    Badı tecelli, seherin; seher, ehl-i kalbin rüyası… Sadıkların rüyası da, şehitlik    Senin rüyan ne, ey nefsim hiç düşündün mü? Ambar aç tavuğun rüyası… Ama ambardakinin rüyası bir mide mi, yoksa toprağın bağrı mı? Kalbi aç, ruhu gıdasız insanın rüyası fırın değil elbet  Susuza deniz he hacet? Talebe-i Ulum, medresenin rüyası idi eskiden    Şimdi öğrenci, okulun humması ve sayıklaması oldu  Hatta sıtması  Öyleyse mektebe gidecek gencin rüyası ne olmalı? Mektebin bundan halas ve çaresi nedir, düşündük mü hiç? Ya mezbahanın rüyası! Buhranla burkulan bir cemiyeti koca bir mezbahadan farklı görmeğe imkân var mı? Eğer yoksa onun korkunç rüyasını tasavvura gücünüz yeter mi? Gönül meyveleri eler parelerinin gözüne kulağına zehir döküp, sonra giyotine sürükleyen bu müthiş mekanizmanın karşısında, uyumu zahiremiz (uyanık gözlülerimiz) hangi beyin sancısı ile bu meseleye eğilip, gelecek için tam rüyalara dalmakta? Günah şeytanın rüyası    Gonca üstündeki minnacık bir şebnem ve bir reşhanın da rüyası var    Zerrecik gözlerini güneşe açınca, apaydın hale gelen iç dünyalarında daldıkları rüyanın hazzı içinde ürperir dururlar    Bizim gönlümüz de sermedi bir hakikat güneşine açılmalı değil mi acaba? Hüşyar bir ruhun, uyanık bir vicdanın rüyası ise, sonsuza açılmış bir imanla ümit dolu aşk, şevk ve cezbeden başka bir şey mi olur? Rüyaya hasret, hatta hasrete hasret bir nesilken, ümit tomurcukları halinde semaya yönelen yüzlerin, binler renkli tecellilere makes olduklarını, mücella simalarından okumak artık mümkün  Gözleri uyurken bile, -kalbi uyanık- Nebi’nin (sav) zaman ve mekânlar ötesinden gördüklerini, Şam, Kudüs, İstanbul fetihleri halinde tahakkuk etmiş olduğunu görüyorsun  O’nun (sav) beşiğinde büyümüş, kışta gelen başı ak taçlının rüyası, bir taze baharsa, niye garip geliyor sana? İlham sanatkârın; tohum, toprağın; yaprak, tohumun; meyve, ağacın rüyası oldu da tahakkuk etmedi mi? Bu cins rüyalardan bir rüya niye hayret veriyor sana? Yoksa bunca hakikatler hayal mi geliyor aklına? | 
|   | 
|  | 
|  |