|  | Orta Oyun |  | 
|  08-23-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Orta OyunHikaye anlatmak olan meddahlık taklit yapma sanatıdır  Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir sanatkarda toplanmış bir temaşadır (gösteridir)  Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikayeler anlatır  Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, hikayeler ve efsaneler oluşturur  Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa-baston oluşturur  Genellikle güldürücü, ahlaki ve edebi sonuç çıkarılacak hikayelerine klişeleşmiş "r'vıy'n-ı ahbar ve n'kıl'n-ı 'sar ve muhaddis'n-ı rüzigar şöyle rivayet ederler ki" şeklinde sözbaşı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikayesini anlatır  Meddah hikayenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan insandır  Meddah çok oyunculu bir tiyatro eserinin tek sanatçısı, oyuncusu konumundadır  Okumanın gelişmediği, dinlemenin rağbet gördüğü zamanlarda Osmanlı Sarayında şehirlerde, kasabalarda, ramazan gecelerinde, sünnet düğünlerinde, kahvehanelerde bu sanatı sürdürürdü  Bu sanatın günümüzdeki uzantısı stand-up yapan showmenlerdir   Geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz deriden yapılan tasvirlere arkadan vuran ışığın tasvirlerin gölgesini beyaz bir perde üzerine yansıtması temeline dayanan gölge oyunu doğu Asya kültürlerine özgü bir sanattır ve ortaya çıkışı hakkında değişik rivayetler vardır  Bir rivayete göre Çin hükümdarı Wu (M  Ö  140-87) karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır  Şav Wong adlı bir Çinli, hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek için sarayın bir odasına gerdiği beyaz bir perdenin arkasından geçirdiği bir kadının perde üzerine düşen gölgesini ölen kadının hayali diye sunar  Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur  Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçmiştir  Daha sonra da Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir  Bu tekniğin Türk halk kültüründe Karagöz olarak ne zaman ortaya çıktığı hakkında değişik görüşler vardır  Bunlardan en yaygın olanı Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulucami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiştir  Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacıvat) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş  Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş  (Bir rivayete göre ise Karagöz idam edilmiş, Hacıvat ise hacca giderken yolda ölmüştür)  Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşterî başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema(ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacıvat’ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş  O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekanlarda oynanır olmuş  Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşterî meydanı denir ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri kabul edilir  Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro kürsüsü eski başkanlarından Prof  Metin And’a göre ise, 1517 yılında Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük sultanı Tumanbay’ın Nil nehri üzerindeki Roda adasında asılışını hayal perdesinde canlandıran bir hayal sanatçısını, oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın da görmesini arzu ederek İstanbul’a getirmesiyle gölge oyunu Anadolu’ya girmiştir  Evliya Çelebi’ye göre ise; Efelioğlu Hacı Eyvad, Selçuklular çağında Mekke’den Bursa’ya gidip gelen Yorkça Halil diye tanınmış biridir  Bu yolculuklardan birinde kendisini eşkiyalar öldürmüştür  Karagöz ise Bizans Tekfuru Kostantin’in seyisi olup Edirne dolaylarında Kırk Kilise’den kıptî Sofyozlu Balî Çelebidir  Yılda bir kez Tekfur kendisini Alaeddin Selçuki’ye gönderdiğinde Hacıvat ile buluşup konuşurlardı  Gölge oyunu sanatçıları onların söyleşmelerini gölge oyunu olarak oynatırlardı  Ancak bilindiği gibi Anadolu Selçuklu devleti 1308-1318 yıllarında son bulmuştur, Evliya Çelebi ise 1611 yılında doğmuştur  Evliya Çelebi'nin kendi doğumundan yaklaşık 300 yıl önceki bir olay hakkındaki görüşlerinin güvenilirliği yoruma açıktır  Efsaneler, rivayetler ne derse desin gerçek olan bir fenomen var ki, geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz, Anadolu kültürünün bir ürünüdür  Bunun en açık kanıtı yaklaşık 4000 yıl önce Anadolu toprakları üzerinde yaşamış olan Hitit’lerin günümüzde gün ışığına çıkarılmış olan tabletlerinde mevcuttur  Hitit tabletlerinde tanrı ya da insan figürlerinin duruşları, serpuşları, ucu kıvrık ayakkabıları ve kısa paçalı şalvarları Karagöz ve Hacıvat figürleri ile hemen hemen aynıdır  Arkeolog Gülsen Diktürk'ün Türk Folklor Araştırmaları dergisinin Mayıs 1970 tarihli 250  sayısında yazdığı bir makaleye göre Hitit kabartmalarında olsun, Karagöz Hacıvat tasvirlerinde olsun perspektif yoktur  Tasavvura göre tasvir edildikleri için gövdeler cepheden, baş, kollar, bacaklar ve ayaklar yandan tasvir edilmişlerdir  Kol ve ellerin meşguliyeti ise tamamen birbirine benziyor  Hitit tasvirlerinde arkadaki el daima çene altında yumruk şeklindedir  Bu Hititlerde tapınma şeklidir  Diğer el ise hareketli, iş görür durumda olup dirsekten kıvrıktır  Karagöz ve Hacıvat’ın kol ve el durumları incelendiğinde bu kaçınılmaz benzerlik ortaya çıkıyor  Bu da bize Karagöz-Hacıvat ve Hitit eserlerinin aynı düşünce ve kültüre sahip insanlar tarafından yaratıldığını gösteriyor  Sinemanın, batı tarzı tiyatronun, gazete ve dergilerin olmadığı çağlarda Türk toplumunun en önemli eğlence aracı olan Karagöz oyunları insanları sadece eğlendirmekle kalmamış, toplumsal ve siyasal taşlamalarda bulunmuştur  Prof  Metin And 1963 yılında yayınlanan 214 sayılı Forum dergisinde "Karagöz siyasal bir taşlamaydı da" adlı makalesinde 1820-1870 yılları arasında Türkiye'de bulunmuş bir yabancı tanığın yazdığı kitaptan* yaptığı alıntıda "Abdülaziz'in ilk yıllarında ilk hükümet denemeleri, kent içinde dolaşmaları, eski devlet adamları yerine Ziya Bey'i, Muhtar Bey'i tutması günün konularıymış  Karagöz bu yaşlı devlet adamlarını, bu arada Kıbrıslı Mehmet Paşa'yı zalim bir biçimde alaya alıyormuş  Bu sonuncusunu kollarını bir yel değirmeni gibi oynatarak sesinin olanca gücüyle hırsızları ve nasıl ceplerini doldurduklarını bildiğini söylüyormuş  Bu ara yaşlı bir imam, Paşanın karısını, bacanağını, damadını onun önüne getirmiş, hepsinin ceplerini tıka basa altın, gümüş, kağıt para ile doluymuş  Bu taşlama fazla keskin bulunmuş, Karagöz oynatma iznini kaldırmış  Sahneye devlet ileri gelenlerinin ve büyüklerinin çıkarılması ağır cezalara bağlanmış  Yazar bundan sonra Karagözün ilginçliği ve anlamı olmayan, kaba, bayağı bir güldürmece durumuna düştüğünü belirtiyor  " yazıyor  Pek çok kaynakta Karagöz perdesinde siyasal taşlamalar yapıldığı yazılıdır  Geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz, yapısı itibariyle kapalı bir biçim olan Batı tiyatro tekniğinden farklı olarak günden güne değişebilen esnek yapısıyla tam anlamıyla açık bir biçimdir  Bu esneklik Karagöz perdesinde her türlü konunun işlenebilmesine olanak vermektedir  Tabii ki toplum yaşamında en önemli unsur olan devlet yönetiminin ve siyasal kararların da Karagöz perdesinde yerini alması kaçınılmaz olacaktır  Bu açıdan bakıldığında, ünlü Alman tiyatro adamı Brecht'in epik tiyatro kuramı Brecht'ten yüzyıllarca önce geleneksel Türk tiyatrosunda var olduğunu düşünebiliriz  Yüzyıllarca Türk toplumunun aynası olma işlevini yerine getiren Karagöz ne yazık ki artık sadece bir çocuk oyunu olarak algılanmaktadır  Oysa ki Karagöz oyunlarının başında Hacıvat tarafından okunan eski perde gazelleri incelendiğinde Karagöz perdesinin dünyaya, perdeden gelip geçen tasvirlerin insanlara benzetildiğini, arkada yanan ışığın sönmesiyle görünmez hâle gelen tasvirler gibi insanların da ruhunun çıkmasıyla görünmez âleme göçtüklerini anlatan perde gazellerini görürüz  Bu Karagöz'ün tasavvufî yanıdır  Bir de Karagöz'ün pornografik yanı vardır ki Topkapı sarayındaki phallus'lu (erkeklik organı) eski Karagöz tasvirleri bunun en açık kanıtıdır  Karagöz'ü sadece çocuk oyunu olmaktan çıkarıp eskiden olduğu gibi saygın ve yaygın bir duruma getirebilmek için Karagöz ustalarına büyük bir görev düşmektedir  Mezarları Bursa da bulunmaktadır  Halk Sanatı: Karagöz Karagöz bir halk sanatıdır  Onu halk sanatı yapan anonimliği değil, aynı çağlarda tumturaklı tiratlarla, özenli bir dille yazılıp oynanan oyunların aksine, halk sağduyusunun çıkarsamalarıyla gerçeklere yaklaşması ve bunu halkın diliyle oyunlaştırılmasıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |