|  | Jaco Pastorius |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Jaco PastoriusAsıl adı john francis anthony pastorius iii olan jaco, gerçekten zorlu biridir  basit bir ailenin çocuğu olarak doğan ve "dünyanın en iyi basçısı" ünvanını alan biridir o  çılgın denemeleri boyunca, egzantrik dehasıyla elektrik basta geliştirdiği tekniklerle, jazz bass duyumunda devrim yaratmakla kalmamış; fusion, rock ve r&bnin de tanımlarını değiştirmiştir  öyle ki, günümüzde bas çalan kişi yalnızca ritmi taşımakla kalmaz; armoniyi ve hatta melodiyi de üstlenir  jaco 16lık funk notalarına imzasını atmış ve anarmoniklerin bas gitarda kullanımlarına öncülük etmiştir  ayrıca bas gitarının perdelerini çıkarmış, elekrik bas bu sayede çok daha hızlı ve harika bir tınıya sahip olmuştur  stanley clarkeın öngördüğü gibi, "jaco kesinlikle tarihe adını kazıyacaktır  " jaco 1 aralık 1951de fort lauderdalede mali gücü çok zayıf bir caz davulcusunun oğlu olarak doğdu  dolayısıyla daha çok küçükken, babasını izleyerek müzikle tanıştı  babasından etkilenen jaco da davul çalmaya başladı ancak defalarca elinin bileğini futbol oynarken incitmesi bunu bir süre sonra imkansız kılmaya başladı  jaco, her yaptığı işin en iyisini başarmaya kararlı, kendinden emin bir çocuktu  iyi bir sporcuydu ve spor alanında asla bocalamazdı  bu kişiliği onu hayatının geri kalanında da bir gölge gibi izleyecekti   jaco, ilk kez 15 yaşındayken bas çalmaya başladı  davul çaldığı grubun bir bas gitariste ihtiyacı olmuştu ve jaco bir anda yönünü değiştirerek rehinciye gitmiş, harçlığıyla kendine bir bas gitar ve amplifikatör almıştı  o andan itibaren jaco sıkı çalışmalara başladı  televizyonun karşısına oturup durmadan riftlerini çalışıyordu  bu azimli çalışmalar sonucunda yarattığı cümle örneklerini ilerde kendi kompozisyonlarında kullanacaktı   jaco, fort lauderdale çevresindeki caz kulüplerini çok seviyordu  bu kulüplerde çalan carlos garcia ve bob bobbing gibi basçıları dinliyor ve onlardan esinlenerek çaldığı cümleleri yeniden düzenliyor, geliştiriyor ve kendi stilinde, tam kelimesiyle, baştan yaratıyordu  sessiz sağ el tekniğini iyice öğrenmişti ve bu da onun funky tarzında ilerlemesine olanak sağlıyordu  anarmonikleri denemiş, bas gitarında daha uzun, daha hızlı, daha parlak ve daha vurucu bir ses yakalamıştı  bas gitarın sesi aslında jaconun sesiydi   kendini çok hızlı geliştiren jaco, 18 yaşında bazı deneme ve provalara katılmaya başladı; yalınayak ve bas gitarı üzerine bağlı bir şekilde    woodchuck gibi yerel gruplarda bazı işler almıştı ve jaco da ilk kez woodchuckda sahne aldı  artık insanlar onun hakkında konuşmaya başlamışlardı   aynı zaman dilimi içinde jaco, pek çok grupla birlikte sahne aldı  artık müzikle yaşıyor, müzikle nefes alıyor ve müzikle uyuyordu  sürekli jazz, funk ve r&b dinliyordu  bu sıralarda tracy adında çok sevimli bir kızla evlendi  ve ilk çocukları doğduğunda jaco ciddi şekilde kararını vermişti: yola koyulmanın ve ailesini geçindirmesi için para kazanmanın vakti gelmişti! jaco yerel gruplarla çalışmaya devam ediyor, ayrıca karayip adalarına bir deniz yolculuğunda soft jazz çalıyordu  bu yolculuklar sırasında reggaenin ipuçlarını yakalıyordu  ancak jaconun büyük çıkışı wayne cochran ve the c  c  ridersdan gelen iş teklifiyle oldu  the c  c  (chitlin' circuit) riders, georgia ruhuyla müzik yapan, 14 kişilik bir brass banddi  jaco bu teklifi kabul etti  grup gösteri zamanı ardarda gecelerce çaldı  ancak sahne önünde ve arkasında ********** kullanılıyordu  jaco çok dirençliydi  bunca çalışma boyunca temiz kalmayı başardı, grubun geri kalanı kokainden uçmuş olmasına rağmen  jaco her zaman doğal bir yükseklikte kalması gerektiğini de açıkladı  zaman içinde jaco, charlie brentin müzikal yönetiminde rhythm sectiondan sorumlu oldu  aynı zamanda hem bas, hem de ritm gitar partilerini çalıyordu   grup yolculuk yaparken, brett ve jaco bütün gece oturup eski blues ve r&b kayıtlarını dinliyorlardı  bir gece birdenbire jaco gitarının perdelerini sökmeye başladı  brett de ona bir kerpetenle yardım etti  daha sonra sapta oluşan boşlukları da talaşla doldurdu  bunu öğrendikleri zaman bütün grup elemanları jaconun delirdiğini düşünmüşlerdi ama jaco, o geceki performansıyla onlara (ve bütün dünyaya) öyle bir şey gösterdi ki, dünya üzerindeki sayısız bas gitarist jaconun izinden gitti ve bas gitarlarının perdelerini söktü  kısa zaman içinde jaconun anlaşılmaz davranışları, tuhaf yaklaşımları ve cüretkarlığı grup üyelerini çok kızdırmaya başladı  sonuçta the ridersın en büyük yeteneği konumuna ulaşınca, wayne cochran, aynı sahnede iki yıldız olamayacağının farkına vardı   jaco pek çok kayıt için tarihler alıyor ancak çalışmaları hiç beklediği ilgiyi görmüyordu  sonunda bir gün beklediği o ilgi blood, sweat and tearsın davulcusu bobby colombyden geldi  colomby, aynı zamanda epic recordsun yapımcılarından biriydi  jacoyu duymuştu ve kesinlikle çıkışını gerçekleştirmek istiyordu  sonunda gerçekleştirilen bu albümde jaco sevdiği her konsepti kullanmıştı  albüm r&b, caz, latin ve senfonik öğelerle bezeliydi  horn section için brecker brothers çalışmıştı ancak albümde herbie hancock ile r&b şarkıcıları sam ve dave de yeralmıştı  "come on, come over", ve charlie parker'ın "donna lee"si gibi bazı parçalarda eşsiz kongo/bas düetleri kullanmıştı  (miles davis, bu parçanın kompozisyonu üzerinde hak iddia etmişti ancak parça zamanında "bird"ün adına alınmıştı  ) bu albüm jaconun tarzını zamanın ilk bas yeniliği olarak sağlamlaştırmıştı  albüm tam anlamıyla bir devrim yaratmıştı   jaconun ikinci büyük müzikal adımı jazz fusion grubu weather reporta katılmasıyla gerçekleşti  bununla beraber, yenilikçi tarzı ve imkansız denecek kadar hızlı teknik cümleleriyle tüm dünyanın saygısını kazandı  jaco, weather report ile ardarda katıldığı turnelerde kitleleri peşinden sürükledi  çalışıyla ve sahnedeki varlığıyla başlı başına bir fenomene dönüşmüştü  bazen funky bir tarzda çalarken james brownvari hareketlerle sahneye bebek pudrası döküp sakinleşiyordu  sololarında ise kahramanları jimi hendrix ve charlie parkerdan örnekler sunarak onları onurlandırıyordu  grupla birlikteyken rock ve jazz arasında pek çok sağlam köprü kuruyordu  bu grooveuyla rock dinleyen hayranları da olmuştu  weather report, jaconun bas çaldığı sekiz albüm kaydetti  jaco ayrıca bir stüdyo dehasıydı! zamanlama ateşi ve kompozisyon anlayışıyla birlikte, herhangi başka birisinden çok daha kısa sürede bir albümü bitirebilirdi  mükemmel de bir yapımcı olabilirdi ama hiçbir zaman yetki sahibi yapımcılarla birlikte çalışmadı  müzik endüstrisi bir müzisyen olarak ona saygı duyuyordu ama kayıt şirketleri onu paranın anlamı olarak görüyordu  jaco bu oyunu daha fazla oynamadı ve kişisel sanayi ile çatıştı   weather report ile çalışırken jaco bir yandan çok ciddi şekilde içki içmeye başladı  eşiyle tartıştığı zamanlar (kendisi pekçok zaman turnelerde onunla beraber oluyordu  ) şehre inip bir şişe içkiyle kendini teselli ediyordu  bu agresif tutumunu izleyen grup şefi joe zawinul, sık sık jaco ile arada sırada gerçekleşen kazaları gözardı ederek kendi tarzında bunlar hakkında konuşmak zorunda kalıyordu  basçısının sonunda hapse girmesini istemiyordu  jaco, tokyo sokaklarında çığlık çığlığa ve çıplak bir şekilde, bir motorla hız yaparken görüldü  üç gününü normal geçirdikten sonra uyanmış bir şekilde bir kafede bir numara daha yaptı  dışarıya fırladı ve sokağın suyolu üzerinde yapmadığını bırakmadı  bir başka kaza da italyada başına geldi  arkadaşlarını şakalarıyla delirtmeye çalışırken az daha balkondan düşüyordu, ki yine de kolunu kırdı  jaco çılgın şöhretiyle yaşamak zorunda olduğunu kendi kendine süzüyordu  hayranları pek çok zaman ona coca cola ısmarlarlardı ve o da asla itiraz etmezdi, asla hayranlarını kırmayacağı gibi    weather report her zaman jacoya karşı toleranslı davrandı ama zamanı gelip de jaco kendi grubunu kurmak istediğini söyleyince artık ayrılmasının zamanı gelmişti   o andan itibaren jaco, kendi grubunu kurma çalışmalarına başladı  bir gece sahne aldı ve ifade edilemez bir kalabalık onu dinlemeye geldi  kulüp müzisyenler ve hayranlarla dolup taşıyordu  performansı ağızdaki kelime gibi (word of mouth) bir anda yayıldı  jaco daha sonra bu ismi bir sonraki orkestrasının ismi olarak kullanacaktı  tercihen kendiliğinden gerçekleşen ve castı sürekli değişen bir big band: word of mouth! akabinde kısa bir süre içinde, jaco kokaine iyice kendini kaptırdı ve çoğu zaman kontrolünü kaybetmeye başladı  böyle zamanlarda ya performansı sırasında batırmamak için kendini zorluyordu ya da grupla birlikte her şeyi berbat edip gidiyorlardı  aklındaki büyük kayıt projesi çok farklı bir big band stüdyo kaydıydı  bas partilerini jaco çalmıştı ve geri kalan diğer müzisyenler teker teker jaconun çaldıklarını dinleyerek üzerine kendi partilerini çalmalıydılar   çoğu zaman jaco new yorktan san franciscoya giderek, o sırada jaconun bas partisyonunu dinleyen herbie hancocku kayıt için alması gerekiyordu  kontrolünü kaybettiği zamanlar dışında jaconun çok parlak anları da oluyordu  otuzuncu doğumgününde bütün muhteşem müzisyen arkadaşlarını toplayıp bir eğlence düzenledi  jaco oyununun zirvesindeydi ve bu doğumgününde çalınan her şey mükemmel bir kayıt olarak sonuç verdi   jaco artık her şeyi büyük bir iradeyle kaldırabilirdi ancak en büyük dayanağı olan müzik endüstrisi onunla olan bağlarını bir anda kopardı  böylece başlayan "karanlık yıllar", jaconun new york sokaklarında uyuduğu, bira için dilendiği ve performansını sergilemek için ortalığı karıştırdığı bir zaman dilimi olarak resmedilebilir  müzisyenler ve arkadaşları pek çok zaman jacoyu ayağa kaldırmayı denediler  ona uyuması için evlerini açtılar, yemek için para verdiler  hatta bir defa bir enstitüde tedavi bile gördü  ancak hiçbir zaman içindeki burukluk geçmedi   bir gün, bir caz kulübünde otururken çoğu zaman yaptığı gibi müzisyenlere karışmaya başladı  "o öyle çalınmaz, bunu böyle çalman gerekir    " gibi konuşmaları karşısındakilerin cevaplarıyla birden daha şiddetli bir hal alınca kulübün koruma görevlileri hemen jacoyu dışarı attılar ve onu öldüresiye dövdüler  jaco hastaneye kaldırıldı ancak durumu çok ağırdı  komaya girdi ancak asla çıkamadı  böylesi trajik bir şekilde hayata veda etti  öldüğünde yalnızca 35 yaşındaydı   müzik tarihinin en üzücü düşüncelerinden biri bir sanatçının hayatı boyunca yaptığından çok daha fazlasını yapabileceğini bilmek ama artık bunun imkansızlığıdır  bu, jaconun en çok ihtiyaç duyduğu zaman müzik endüstrisinin ona yardım elini uzatmadığının ispatıdır  ancak gördüğü şiddet sonucunda, 21 eylül 1987de gerçekleşen üzücü ölümüne rağmen, jaco, üzücü yanıyla değil, müzik tarihinde hak ettiği özel yerini çoktan almış bir dahi ve fenomen olarak hatırlanacaktır   kaynak : jazzanova ekşi sözluk | 
|   | 
|  | 
|  |