|  | İ. Meşrutiyet |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İ. MeşrutiyetBütün eleştirilere rağmen Tanzimat döneminin, İmparatorluğun kurtarılması için yeni esaslar benimseyen, İslamî devlet esasları yerine, batıda demokratik mücadelelerden geçerek kurulmuş olan Osmanlı siyasi tarihinde 1839'da Tanzimat Fermanı'nın ilanından, 1876'da 1  meşrutiyetin ilanına kadar geçen döneme verilen isimdir  meşruti sistemi amaçlayan bir neslin yetişmesini hazırlaması da yadsınamaz   Osmanlı İmparatorluğu'nun kurtuluşunu meşrutî sistemde gören "Osmanlı Devleti, 13  yüzyıl sonlarından 20  yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti  Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır  Genç Osmanlılar" cemiyeti 1865'de kuruldu  Amaçlan Abdülaziz'e meşrutî sistemi kabul ettirmekti  Bu tarihe kadar Padişahlardan gelen, İmparatorluğu kurtarma çabaları olan ıslâhat hareketlerinin yerine şimdi halkın içinden ve batı düşünceleriyle yetişen aydınların imparatorluğu kurtarma girişimleri alıyordu  Dolayısıyla devletten gelen ıslâhat hareketlerine karşı gerici çevrelerin tepkilerinin yerini, şimdi halktan gelenlerin isteklerine karşı devletin tepkisi aldı   Genç Osmanlıların çabalan sonucu 1876'da " Genç Osmanlı Kanun-u Esası (Anayasa) ilân edilerek meşrutî sistem kuruldu  Kanun-u Esasî ulusal bir ihtilâl sonucu ilân edilmemiş olmakla beraber, tüm halkın siyasî haklan yönünden eşitliği, devlet yönetimine katılması ve denetlemesiyle parlamenter bir sisteme dayandırılmak isteniyordu  Fakat devletin monarşik ve teokratik niteliği değiştirilmiyordu  Hattâ, Saltanatın Osmanlı Hanedanına ait olduğu, Pâdişah'ın kutsal ve sorumsuz bulunduğu, Kanun-u Esasîde yer alıyordu   Kanun-u Esasî'nin 7  maddesinin Pâdişâha tanıdığı geniş yetkiler ve özellikle 113  maddeye göre, bir Osmanlı vatandaşını basit bir polis raporuna dayanarak yurt dışına sürgün edebilme yetkisi, I  Meşrûtiyet'in zayıf bir yönü idi  Mithat Paşa ile anlaşan Abdülhamid, tahta çıkınca vaat ettiği gibi Kanun-u Esasî'yi ilân etti  Fakat, Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki yenilgiden şahsına yönelik eleştiriler gelince, Meclis-i Mebusân'ı dağıttı ve bir daha toplamadı, Kanun-u Esasfyi uygulamadı   İlk iş olarak çekindiği Mithat Paşa'yı 113  maddeye dayanarak yurtdışına sürgün etti  Kısa bir süre sonra da O'nu  Abdülaziz'i öldürmekle itham edip Yıldız'da kurdurduğu mahkemede yargılattı  İdama mahkûm edilen Mithat Paşa'nın cezasını müebbet sürgüne çevirip Taife sürgün etti ve Mithat Paşa 1884' de orada öldürtüldü  Valilikleriyle ülkede büyük hizmetleri olan, Ziraat Bankası'nın kurucusu, ülkeye hürriyet yolunda hizmet veren "Hürriyet Şehidi" Mithat Paşa'nın öldürtülmesi İstibdat rejiminin bir uygulaması idi  Ülkeyi nasıl bir geleceğin beklediğini gösteriyordu   İstibdat rejimi" ile yenileşme hareketleri sona erdi ve baskı rejimi kuruldu  Batı uygarlığı doğrultusunda yanm yüzyıl süren çabalar durdu  Din-devlet ayrımı yönündeki gidiş, yeni bir din-devlet bileşimi rejimiyle sonuçlandı  Çöküntü ve toprak kaybı devam ediyordu  "Avrupa'nın Hasta Adamı" yaşayabilmek için Avrupa'nın denge politikasını sürdürdü  İngiltere, bir yönden Kafkaslar'dan İskenderun Körfezi'ne, diğer yönden Boğazlara yönelik Rus tehlikesini Osmanlı İmparatorluğu'nun durduramıyacağını görerek, 1878 yılında Kıbns'ı ele geçirdi, 1882'de Mısır'a yerleşti   Diğer yandan Ermeni sorununa sahip çıkarak, Doğu Anadolu'da kurulacak bir Ermeni devletini himayesi altına alarak Rus ilerlemesini durdurmayı plânladı  Bu arada Fransa'da 1881'de Tunus'u aldı  Osmanlı İmparatorluğu bir yandan toprak kaybederken, diğer yandan ekonomik çöküntü sürmekteydi  Hızla borçlanmanın sonucu Osmanlı Devleti borçlarının faizini bile ödeyemeyecek duruma geldi   1881 malî iflâsın ilânı, " Düyûn-u Umumiye" nin kurulmasına yol açtı  Kelime anlamı genel borçlar olan "Düyûn-u Umumiye", alacaklı devletlerin alacaklarını toplamak amacıyla Osmanlı maliyesine ve kaynaklarına el koyup, toplanan vergileri alacaklara pay eden bir kuruluştu  Tuz, tütün, pul, müskirat (içki), balık resimleri (vergileri) ve bazı illerin ipek öşürleri, daha başka vergiler Düyûn-u Umumiye'ye bırakıldı  Böylece devlet içinde devlet olan bir kuruluş haline geldi  Bu kurumda çalışan 5 binden çok personelin masrafları da bu kaynaklardan sağlanıyordu   Türkiye'ye giren yabancı sermaye de Düyûn-u Umumiye ile tam bir garantiye kavuştu  Osmanlı Devleti'nin malî tutsaklığı demek olan Düyûn-u Umumiye'nin koruyuculuğu altında yabancı sermaye, özellikle madenleri ve diğer hammadde kaynaklarını sömürmeye başladı  1838 Ticaret Antlaşması ile başlamış olan demiryolu yapımı şimdi daha da önem kazanıyordu   1856 yılında Londra'da İngiliz Bankerleri tarafından kurulan ve 1863fde Fransız bankerlerinin de katılmasıyla güçlenen Osmanlı Bankası 1862'de Osmanlı Devleti'yle yaptığı anlaşma ile 30 yıl süreli olarak: "Talep olduğunda altın karşılığı banknot çıkartabilecektir  Piyasadaki banknotun üçte biri oranında nakdî ihtiyat bulunduracaktır  Bankanın imtiyazı sürdüğü sürece devlet "evrâk-ı nakdiye" çıkarmayacaktır  Bu imtiyaz başka bir bankaya verilmeyecektir  Banka, şubesi bulunan yerlerde devlet gelirlerini toplayacak ve devlet adına ödeme yapacaktır  Devlet adına topladığı gelirlerden vadesi gelen hazine bonolarını mahsup etmeye yetkilidir  İç ve dış borç taksitlerinin ödeme işlemlerini, yüzde yarım komisyon karşılığında yürütecektir  Banka içte ve dışta devletin resmî malî ajanı olacaktır ve bir ticaret bankası gibi faaliyet gösterebilecektir"   Geniş yetkilerle devletin Merkez Bankası niteliğini kazanan Osmanlı Bankası'mn karşısına 1888'den sonra en büyük rakibi olarak Deutsche Bank çıktı  İngiltere'nin himaye politikasından uzaklaşması üzerine, denge politikasını sürdüren Osmanlı Devleti Almanya'ya yaklaştı  1890'dan sonra sömürge ve yayılma için kendine yaşam alanı arayan Almanya "Doğuya doğru" sloganı ile Osmanlı İmparatorluğu'na yöneldi  Bu yönelişin bir ürünü olan "Bağdat Demiryolu Projesi"ni kabul ettirdi   Şimdi Osmanlı Devleti Almanya'nın himayesi altına giriyordu  Fakat, çöküntü de bir yandan sürüyordu  II  Abdülhamid'in istibdadına karşı "Jön Türk" hareketi ve  İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluşu siyasî direnmeye dönüşerek, Makedonya'da başlayan askerî ayaklanmalar ve Reval'de İngiltere ve Rusya'nın Balkanlardaki  Makedonya topraklarının Türkler'den alınması yolundaki anlaşmaları, Abdülhamid'e karşı direnmeyi kuvvetlendirdi  1908 yılında Kanun-u Esasî'yi yürürlüğe koydugünü ilân etmek zorunda bıraktı  Böylece "1908 İnkılâbı" veya "2  Meşrûtiyet" denen olay gerçekleşti   Osmanlı İmparatorluğu'nu kurtarmak için 19  y  y'dan beri sürdürülen çabaların başarısızlıkların sebeplerini kısaca üç ana noktada toplayabiliriz  Birincisi: Ülkede bu değişmeye karşı direnen gerici güçlerdir  Bunlar, çoğu kez üstün geldi  Bunun sebebi, ilerici güçlerin toplum içinde, orduda ve yönetimde köksüz oluşları, buna karşılık gerici güçlerin toplum derinliklerine kadar kök salmış olmaları,  Yeniçeri ve ulemâya dayanması, dini ve gelenekleri bir araç olarak kullanmalarıdır   İkincisi, Avrupa'nın gelişen ekonomik yapısı sebebiyle, Avrupa Devletleri arasında başlayan üstünlük savaşlanndan uzak kalamayan ve devamlı Rus saldırılarına uğrayan ve içte de parçalanmaya yönelik ayaklanmalar ve buna bağlı dış müdahalelerle uğraşan Osmanlı İmparatorluğu, giderek Avrupa'nın ayrı sömürgesi oldu  Bu sebepten dolayı da yenileşme programlarım uygulama olanağı bulamadı  Savaşların büyük maddî sıkıntılara sebep olması ekonomiyi de çok olumsuz etkilemekteydi  Bir yandan dış, bir yandan iç çatışmalar yüzünden barış ortamı sağlanamıyordu   Üçüncü olarak, yenileşme girişimlerini doğurduğu çekişme ve savaşların yol açtığı ekonomik sıkıntı ve sefaletin halk üzerindeki etkisiydi  Olayları fanatik ve fatalist bir düşünceyle yorumlayan halk, bütün bu sıkıntıların sebebi olarak yenileşme hareketlerini ve onların uygulayıcılarını görüyordu  Bu durum, her yenilikçi harekete karşı çıkan ayaklanmanın da gerekçesi oldu  | 
|   | 
|  | 
|  |