|  | Hayvanlar |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   HayvanlarHayvanlar ( Latince; ''anima''dan türeyen ''animalia'' (çoğulu); yaşayan ya da ruh anlamında); Latin Dili ve Edebiyatı ile Yunan Dili ve Edebiyatı iç içe iki ana bilim dalıdır ve Klasik filoloji olarak bilinmektedir  Latince'nin günümüzdeki önemi bilim dalı olmasıdır; bu nedenle batı dillerinin ve yazınlarının yanı sıra Eskiçağ ve Ortaçağ Tarihi, felsefe tarihi, epigrafi, tiyatro tarihi, Roma Hukuku gibi bir çok alanda, ayrıca Osmanlı arşivlerinde bulunan Latince yazılmış belgeler üzerinde bilimsel araştırma yapmak için gereklidir  biyolojik Biyoloji, yaşayan ya da fosil canlıları, canlıların yaşam süreçlerini ve bütün fiziko-kimyasal yönleriyle yaşamı inceleyen temel bilim dalı  Biyoloji, konusunun enginliği nedeniyle başlangıçtan bu yana, incelediği canlı gruplarına, konuya yaklaşma biçimine ve yaşam süreçlerini organ, doku, hücre ya da hücre bileşenleri düzeyinde ele alışına göre çeşitli dallara ve alt dallara ayrılmıştır  sınıflandırmada Metazoa ya da hayvanlar alemi olarak bilinen büyük Classification canlılar grubudur  Genellikle çevrelerine uyum sağlayan ve diğer canlılarla beslenen Canlı, Ccanı olan, diri, yaşayan: ortak özelliklere sahip maddelere verilen isimdir  Bunlar "yaşam" denilen ve nasıl oluştuğu hala çözülemeyen gizin temel öğesidir  çokhücreliler alemidir  Vücutları,  embriyonun bazı  metamorfozlar geçirmesiyle gelişir  Ökaryotik çok hücreli organizmalardır  Genellikle yer değiştirerek hareket eden, organik maddelerle beslenen, içgüdüleriyle hareket eden akıldan yoksun canlılar  Bugün bir milyona yakın hayvan türü bilinmektedir  Amip gibi gözle görülemeyecek kadar küçüklerinin yanısıra  fil ve  balina gibi dev yapılı olanları da mevcuttur  Çevremizde hergün kaşılaştığımız  kedi,  köpek,  at ve  kuşlar, hep omurgalı canlılardır   Biyologlar her ne kadar bitkilerle hayvanları birbirinden ayıran bazı özellikler saymışlarsa da, bunları birbirinden ayırmak oldukça güçtür  Hele mikroskobik olan  bitki ve hayvanlar incelendikçe zorluk daha çok artar  Hayvanlar besinlerini bulmak, barınmak ve düşmanlarından kaçmak için hareket ederse de,  sünger ve  mercanlar hayvan oldukları halde yer değiştirmezler  Su yosunu gibi bazı bitkiler ve üreme hücreleri hayvanlar gibi hareket ederler  Yeşil renkli bitkilerde klorofil maddesi bulunursa da bir hayvan olan yeşil hidrada da vardır  Mantar gibi bazı bitkilerde ise klorofil hiç bulunmaz  Bitkiler besinlerini kök gibi dış organlarla alır  Kabuklulardan olan sakkülina hayvancığı da besinlerini köke benzer organlarıyla alır  O halde hayvanların çoğunun besinlerini ağız ve sindirim aygıtlarıyla alması, ayrıca bir fark olamaz  Hayvanlarda  sinir sistemi bulunur  Bitkiler bundan mahrumsa da amip gibi bir hücreli hayvanlarda da sinir sistemi bulunmaz  Hayvan hücrelerinde selüloz zarı bulunmaz  Bununla beraber birçok su yosunlarının üreme hücrelerinde de yoktur  Hayvanlarda büyüme sınırlı, bitkilerde sınırsızdır  Sınırsız büyüme, ancak gelişmiş bitkiler için geçerlidir   Hayvanların organ ve vücut yapıları yaşadıkları ortama uygun olacak şekildedir  Suda yaşayanların vücutları mekik gibidir  Vücutlarında kıl ve tüy bulunmaz  Çoğu solungaç solunumu yapar  Kara hayvanlarının vücutları  kıl veya  pullarla örtülü olduğu gibi kuşlarda da kanat ve tüyler bulunur  Çoğunun rengi yaşadığı ortama uyum sağlar  Düşmanlardan gizlenmek için bukalemun gibi renk değiştirenleri de vardır  Deniz hidrası, sünger ve mercan gibi bazı hayvanlar tomurcuklanma ile ürer  Balık,  kurbağa,  semender,  kertenkele,  yılan,  timsah,  kaplumbağa, kuş yumurtlayarak çoğalırlar  Memeli hayvanlar ise, yavrularını doğururlar  Evcil hayvanların çoğunu memeliler veya kuşlar teşkil eder   Her hayvanın düşmanlarından korunacak, avını yakalayacak *****ı vardır  Boynuz, çifte,  pençe,  gaga,  diş birer savunma organı olduğu gibi yılan ve  akrepler de zehirlerini avlanma ve korunmada kullanırlar  Mürekkep balığı ve  ahtapotlar da, tehlike anında mürekkep kesesinin salgısı olan siyah bir boyayı suya püskürtürler  Böylece düşmanlarıyla aralarında bir boya perdesi meydana getirirler  Salgıladığı boyanın hasmına verdiği şaşkınlıktan istifade ederek de hızla oradan uzaklaşırlar  Afrika çekirgesi, düşmanına karşı köpüklü kimyevi bir sıvı fışkırtır  Benzer bir mekanizma bombardıman böceklerinde de görülür  Arka kısmında bulunan namluya benzer organını istediği tarafa çevirebilir  Büyük bir gürültüyle patlayan namludan 100°C sıcaklığında bir sıvıyı düşmanına fışkırtır  Kokarcanın kokusuyla pislenmiş bir hayvan, avlanmakta zorluk çeker  Avları, kokusunu uzaktan duyduğundan kaçarlar  Kokusu haftalarca çıkmaz  Açlıktan ölme tehlikesi geçirir  Bir daha kokarcayla karşılaşınca kaçmayı tercih eder  Amerika kıtasına mahsus olan mufit, gayet pis bir koku yayar  Bunun fışkırttığı sıvı kokarcanın sıvısından daha tehlikelidir  Çünkü insan vücuduna temas ettiği yerlerde gayet şiddetli bir iltihap ve ızdırap meydana getirir   Vücud ısıları çevreye ve faaliyetlerine bağlı olarak değişen hayvanlara soğukkanlı veya değişken ısılı (poikilotherm); buna karşılık vücut ısıları sabit olanlara ise, sıcakkanlılar (homoiyotherm) denir  Kuş ve  memeliler sıcakkanlıdır  İnsan da sıcakkanlı olup vücut ısısı 37°Cdir   Bazı sıcakkanlı hayvanların vücut ısısı (°C hesabıyla): At: 37,7, balina: 36,7, güvercin: 41-43, inek: 38,5-39,5, kedi: 38-39,5 serçe: 44, şahin: 40   Bazı hayvanların normal ömrü: Adatavşanı: 50 yıl, arslan: 35 yıl, asya fili: 70 yıl, at: 40-60 yıl, ayı: 25-30 yıl, devekuşu: 70 yıl, dev kaplumbağa: 150-200 yıl, eşek: 60-106 yıl, kargalar: 100 yıl, karaca: 15 yıl, kanarya: 34 yıl, leylek: 70 yıl, sazan: 100 yıl, papağan: 60-100 yıl, turnabalığı: 100 yıl  Tarihçeİnsanoğlunun isim kullanmaya başlaması  sistematiğin başlangıç noktası olarak kabul edilir  MÖ  383- 322 yıllarında  Aristo "hayvanlar yaşam şekillerine, hareketlerine, vücut yapılarına, alışkanlıklarına göre sınıflandırılabilir" diyerek bu bilimin temelini oluşturur  Bu düdşünce  2000 yıl sürmüştür  1627- 1705 yıllarında  John Ray sınıflandırmada doğal sistemi ileri sürmüştür  Linne yazdığı  Systema Natura adlı kitabıyla  zoolojik  nomenklatürün başlangıcını oluşturmuştur  Linne'nin çalışmaları birçok sistematikçiyi etkilemiş, hatta bir sonraki yüzyıla da damgasını vurmuştur  Bu nedenle Linne  taksonominin babası olarak kabul edilmiştir  100 yıl sonra  Charles Darwin  evrim teorisi ile tüm çalışmaları etkilemiştir  1866'da  Haeckel'in filogenetik ağaç sistemi sistematikçilere yararlı oluştur  Bu dönem taksonominin en önemli periyodu olmuştur  Hergün yeni  cinsler,  takımlar ortaya çıkmıştır  Daha sonraki yıllarda sadece  türler düzeyinde alışmalar yapılmıştır  Mendel kanunlarının bulunmasıyla önce  genetiğin, sonra populasyon genetiğinin gelişimi gerçekleşmiş, günümüzde sistematik çalışmalarda  moleküler düzeye inilmiştir  Günümüzde tanımlanmış ve sınıflandırılmış 1  350  000 tür olduğu bilinmektedir  Bunların 1  300  000'ini omurgasızlar oluşturmaktadır  Geri kalan  fosillerle birlikte 65  000 tür  Chordata şubesinde incelenmektedir  Günümüzde yaşayan yaklaşık 43  000 kordalı bulunmaktadır  Bunun 42  000'i  Vertebrata'ya, 1000 kadarı da ilkel kordalılara aittir  Hayvanlar aleminin Sınıflandırılmasıİlim adamları bir milyona yakın hayvan çeşidi keşfetmişler ve daha da yenileri keşfedilmektedir  Hayvanların sayıları da türden türe değişir  Hayvanlar hemen hemen dünyanın her yerine yayılmışlardır  Kutuplardaki buzullardan ekvator bölgelerine, basıncın insanın dayanamayacağı kadar yüksek olduğu okyanus diplerinden atmosfer yoğunluğunun çok az olduğu yüksek dağların zirvelerine kadar her yerde yaşarlar   Hayvanların büyüklükleri de oldukça değişiktir  İnsan  akyuvarlarının içinde yaşayan hayvanlar ve 30 metreden büyük balinalar vardır   Sistemli bir metodla hayvanların sınıflandırılması, onların incelenmesinde büyük kolaylıklar sağlar  Böylece yeni keşfedilen türler, bilinenlerle olan münasebetine göre uygun bir sınıfa konur   Hayvanların ve bitkilerin hususiyetlerine sahib olan bazı canlılar vardır ki, bunların sınıflandırılması zordur  Bunlardan bir tanesi bir tatlı su canlısı olan öğlenadır  Kamçısı ile suda hareket edebilir  Fakat bu canlı klorofil maddesi ihtiva eder  Bundan dolayı öğlenayı botanikçiler bitki, zoologlar hayvan olarak kabul eder  Kış uykusuna yatan, göç eden, geviş getiren, elektrik ve ışık üreten çeşitli hayvan grupları vardır  Mevsimlere bağlı olarak renk değiştirenler, kilerlerinde kışlık yiyecek depo edenler, köle kullananlar da mevcuttur  Ayı gerçek manada kış uykusuna yatmaz  Kırlangıç ve leylekler soğuklar yaklaşınca sıcak ülkelere göç eder  Koyun, keçi, deve gibi hayvanların mideleri birkaç bölmeli olduğundan geviş getirerek besinlerini ikinci bir öğütmeye tabi tutarlar  At geviş getirmez  Gelincik, avlarını felçleştirerek canlı olarak kilerlerinde depolar  Bugün halen keşfedilememiş yüzlerce hayvan türü vardır  Hayvanlar Alemi1  Omurgalılar a  Memeliler b  Kuşlar c  Sürüngenler d  Amfibyumlar e  Balıklar 2  Eklembacaklılar a  Böcekler b  Örümcekler c  Çok ayaklılar d  Kabuklular 3  Yumuşakçalar a  Kafadanbacaklılar b  Karındanbacaklılar c  Yassı solungaçlılar 4  Derisidikenliler a  Denizkestaneleri b  Denizyıldızları c  Yılanyıldızları d  Denizhıyarları e  Denizlaleleri 5  Solucanlar 6  Selentereler (Sölentereler) 7  Süngerler 8  Bir Hücreliler a  Kökbacaklılar b  Kamçılılar c  Haşlamlılar d  SporlularHayvanlarda yavru sevgisi:Hayvanlar yavrularına hiçbir zarar vermeden, tahriş yapmadan uzak yerlere götürebilirler   Yarasalar emin yer bulana kadar 2-3 gün yavrularını sırtlarında taşırlar   Aksilokop adlı böcek yumurtladıktan hemen sonra ölür  Yavrusunu hiç görmez  Buna rağmen yumurtadan çıkacak yavrusuna gösterdiği ihtimam dikkate şayandır  Yavrusu bir sene gıdasını temin edecek yapıda yeteneğe dahip değildir  Bundan dolayı anne, bir ağaç parçasında uzunca bir oyuk meydana getirir  Çiçek yapraklarını ve bazı yumuşak dalları buraya doldurmaya başlar ve oraya bir yumurta bırakır  Sonra ağaçtan çıkardığı tozları hamur haline getirip tavan yapar  Bundan sonra başka bir yuva yapmaya koyulur  Buraya bıraktığı yiyecekler bu yavruya tam bir sene yeter   Eşek arısı toprakta kazdığı çukura yumurtasını bırakmadan evvel avladığı hayvanları da yumurtanın yanına bırakır  Sonra üstünü örter   Yapılan bir araştırmada, bir serçenin yeni çıkmış yavrusuna gıda aramak için 700den fazla sefer yaptığı tesbit edilmiştir   Yavrularının kaybolması üzerine hayvanlardaki hüzün, insanlardan daha çok olduğu tahmin edilmektedir   At, yavrusu öldüğünde acı acı kişner, gözlerinden yaşlar akar, cesedinin başına kimseyi yaklaştırmaz  Gömdükten sonra başında bekler  Yemeden içmeden kesilir  Bazılarında bu üzüntü ve keder, ölümle neticelenir   Tavuk, kaz, köpek gibi hayvanların yavrularını vermemek için insanlara saldırdığına çok sık rastlanır   Yaban domuzu avında, domuzlar, yavrularını bırakıp kaçmıyorlar, bilakis yavrularını burunları ile iterek kaçmalarını sağlıyorlar   Kangurunun tehlike görünce yavrularını karnındaki torbaya doldurup kaçtığı bilinmektedir   Memeliler yavrularıyla saatlerce neşe içinde oynarlar  Hayvanlarda haberleşme:Hayvanlar, aralarında haberleşmek için çeşitli usuller kullanırlar  Bu bazan sesle, bazan hareketle, bazan da koku, renk veya ışık sinyalleriyle gerçekleşir  Hayvanların bir kısmı bir çeşit  mors alfabesi ile konuşur  Birçok balık türü de yaydıkları  elektrik sinyalleriyle haberleşirler  Pekçok sayıda tatlı su balığı zayıf elektrik sinyalleri yayar  Bunlarla karanlıkta yollarını bulur ve birbirleriyle haberleşirler  Yaşayan hayvan çeşidi kadar lisan çeşidi mevcuttur  Her hayvan türü, kendine has bir dil ile anlaşılır   Sinyali alan hayvan, bunun hangi anlama geldiğini anlayarak harekete geçer  Haberleşmenin aynı cins hayvanlar arasında olması, kısa ve öz olması önemlidir  Haberleşmede sinyaller; cinsel çağrı, korunma, rakibini tehdit etme, birbirini tanıma, besinin yerini bildirme, tehlikeyi haber verme gibi maksatlarla kullanılır  Böceklerin çoğu, vücudun eğe şeklindeki bir kısmını cisme vurarak, kas yardımı ile bir zarı titreterek ses çıkarırlar  Ateş böceği gibi hayvanlar da ışık sinyalleriyle haberleşirler   Son zamanlara kadar balıklar dilsiz sanılırdı  Fakat yapılan araştırmalar birçok balığın yüzgeçleri, dişleri, kemikleri, yüzme keseleri, solungaç veya kaslarıyla ilginç sesler çıkardığını gösterdi  Amazon Nehrinin sularında kuşlar gibi cıvıldayan, trampet çalan, tabanca ateşi veya köpek hırlamaları gibi sesler çıkaran balıklar vardır  İşitme organları "labiren" denen bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibarettir  Bununla sudaki ses titreşimlerini işitirler   Kuzusunu kaybeden koyun, meleyerek yavrusunu arar  Geyikler bir tehlikenin varlığını ayaklarını hızla yere vurarak arkadaşlarına duyururlar  Tavşanlar da, kızgınlık veya alarm işareti vermek için arka ayaklarını sertçe yere vururlar  Yunuslar, su altında çeşitli sinyaller çıkararak haberleşirler  Kuşların çoğu öterek,  leylek gagasını takırdatarak hemcinsleriyle anlaşır  Miyavlamak, kişnemek, havlamak, böğürmek çeşitli hayvanların lisanıdır  Kunduzlar, geniş ve yassı kuyruklarını tehlike durumunda suya çarparak çıkardığı seslerle arkadaşlarını uyarırlar  Bir geyik, kuyruğunu aniden kaldırıp beyaz kısmını göstererek yavrusuna "Beni takip et!" demek ister  Tropik bölgelerde yaşayan "ağaç karıncaları", ağaç kabuklarına ve yapraklara vurmak suretiyle ağaçtan ağaca birbirleriyle konuşurlar  Ağaç galerilerde yaşayan böcekler başlarını sert zemine vurarak haberleşirler  Eski mobilya ve ahşap eşyalarda bazan koro halinde başlarını vurmaya başlarlar  Gecenin sessizliğinde hastaları ürkütürler  Bu makale, online kullanıcı topluluğu tarafından oluşturulan ve düzenlenen özgür ansiklopedi projesi Wikipedia'nın Türkçe versiyonu Vikipedi'deki Hayvanlar maddesinden kopyalanmıştır  Bu makale, GNU Özgür Belgeleme Lisansı ilkeleri kapsamında özgürce kullanılabilir   Rehber Ansiklopedisi | 
|   | 
|  | 
|  |