|  | Gökköy, Balıkesir Kültür |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Gökköy, Balıkesir KültürKültür Gökköy Camisi  Gökköy halkının dini Sünni İslam'dır  Köyde bir tane Cami vardır  Eski Cami'nin yıkılmasından hemen sonra 1 Ocak 1971'de, Eski Cami'nin bulunduğu mevkiide yeni bir Cami'nin yapımı başlamış, 1 Aralık 1971 tarihinde Cami'nin yapımı bitmiştir  Cami'nin yapımı için köye Balıkesir'den ustalar gelmiştir  Cami taştan yapılmış olup kubbesi bulunmamaktadır  Cami ile birlikte şadırvan yani abdestlik, oturma odası ve Gökköy Kur'an-ı Kerim Kursu adlı 1974 yılında açılan Kur'an Kursu bulunmaktadır  Caminin alanı alanı 195 m2 olup toplam alanı 744 m2'dir  [18] Caminin imam hatibi Şerafettin Çetin'dir  [19] Bulgur, tarhana, çoban hamuru ve halka ekmek gibi köye özgü birçok yemek vardır  Köyde düğün salonu vardır ve köy halkına açıktır  Bu düğün salonunu köy halkından İsmail Kabak yaptırmıştır  Bugün köydeki düğünler Balıkesir'deki düğünlere benzemektedir  Geleneksel düğünler artık yapılmamaktadır  Susuzluk olduğu zaman köyde Yağmur Duası yapılmaktadır  Bu duadan önce belirli köylüler köy halkından un ve yağ toplamakta ve duanın ardından bu un ve yağdan bezdirme yapılıp köy halkına dağıtılmaktadır  Köyde hıdrellez hayırları yapılmaktadır  Bu hayırlara Balıkesir ve civarından insanlar gitmektedir  Hıdrellez günü köy halkı tarlaya gitmeyip hiçbir şey ekmeyip dikmemektedir  [20] Köyde ağalık, başlık parası ve töre cinayetleri yoktur  Köyün Halil Kır adında gazisi vardır  Köyde herkezin bir lakabı vardır  Gölgeli Dağında'ki Gökköy Yatırı, Ese Olayı, Çakıl Çeşmesinde cinlerin olduğu, köy çobanlarının mezarlıkta ateş yandığını gördükleri ve mezarlıkta yer altı canavarının olduğu rivayeti gibi köye özgü efsaneler vardır  Köyde Gökköy Avcılar Kulübü Derneği isimli bir dernek bulunmaktadır  3 Ekim 2005 tarihinde başlayıp 12 Ekim 2005 tarihie kadar süren avcılık kursunda 27 kişi sertifika almıştır  [21] Köy halkından olan Arif Çakal, seramik sanatçısıdır  1962 yılında doğmuş ve ilköğretimini köy okulunda tamamlamıştır  Çocukluğunda el sanatına merak duymuştur  Bugün köyde seramik ile uğraşmaktadır  Kendisi Balıkesir'de seramik konusunda ünlüdür  [22] Giyim - kuşam Köy halkının soyu köyün kurucuları olan Gökçe Yörükler'den gelmektedir  Gökköylü kadınların başlarında mutlaka beyaz baş örtüsü vardır ve feracelerinin davudu yani feracenin sırt bölgesindeki dikiş yuvarlakdır  Bu sadece Gökköy kadınlarına özgüdür  Mutfak Çocuk Oyunları Köye özgü Combuz, Sak, Kazık gibi çocuk oyunları vardır  Combuz oyununda çocuklar ilk önce demir yolundan çıkardıkları bir vidayı bir tahta parçasının ucuna geçirip ve çocuklar çukurun içine bir taş dikerler  Bir çizgi çizip bu çizgiden bu sopayı atarlar  Oyunun amacı taşı çukurdan çıkarmaktır  Taşı çukurdan çıkartamayan ebe olur  Ebenin görevi combuzu sırası gelenin eline vermektir  Sak oyununda combuz adlı sopa yerine yassı bir taş kullanılır  Oyunun diğer kuralları Combuz oyunu ile aynıdır  Kazık oyununda çocuklar evden getirdiği yarım metre uzunluğundaki tahta parçalarının ucunu kesici bir alet ile sivriltir  Her çocuğun 10 adet tahta parçaları sivrilterek yapılmış tahta kazığı olur  Çocuklar herhangi bir eve ait gübreliğe giderler  Sırasıyla ellerindeki tahta kazıkları gübreliğe atarlar  Bu tahta kazıklar gübreliğe saplanır  Eğer attığı tahta kazık ile gübreliğe saplanmış herhangi bir tahta kazığı çıkarabilen çıkardığı tahta kazığı alır  Bu oyunlarda artık çocuklar tarafından oynanmamaktadır  Düğünler Gökköy'deki bir mahalle fırını  Eski zamanlardaki köy düğünleri, köyün bugünkü düğünlerinden farklıdır  Köyün eski düğün adetleri şöyledir  Erkek tarafı ilk önce uygun gördükleri kızı istemeye gelir  Kız isteyen erkek tarafı mutlaka dünür olarak dört erkek getirir  Kız tarafı kabul ederse dört veya beş gün sonra nişan yapılır  Nişanda erkek tarafı kız tarafına üç bohça eşya getirir  Bu bohçada; basmalar, terlik, ziynet eşyaları, yazmalar, gecelikler ve çerezler vardır  Nişandan sonra erkek tarafı hazırlık yapıp kız tarafına sini getirir  Sini; küçük sini ve büyük siniden oluşmaktadır  İlk önce küçük sini sonra büyük sini getirilir  Büyük sinide; kırk civarı yağlı susamlı kare şekilli pide, çörek, tahinli helva, yağlı helva, sütlaç, pilav, kumaş, yemeni, büyük bir tepsi baklava, yemekler ve çerezler vardır  Küçük sinide; büyük sinide bulunanlardan az miktarda vardır, fakat baklava bulunmamaktadır  Erkek tarafı sini gönderdikten sonra kız tarafı erkek tarafına çevre getirir  Çevrede; fes, gömlek, çorap, sırça boncukdan yapılma bir süs olan çiçek, kumaşdan yapılarak süslenen kese ve yemekler vardır  Köye özgü bir yiyecek olan Halka Ekmek Sini ve çevre getirildikten sonra nikah yapılır  Nikahtan sonra düğün hazırlıkları yapılır  Düğün salı gün başlar  Salı gün kız ve erkek tarafı akrabalarını da çağırarak Balıkesir Merkez'deki Hamam'a gider  Salı akşamı Hamam'dan gelen kadınlar, erkek evinde eğlence yaparlar  Aynı akşam erkekler Kemrelik adlı köy meydanında toplanarak eğlence yapar  Bu eğlenceye haynk denir  Kadınlar eğlenceden sonra köy meydanına giderek erkeklerin eğlencesini izler  Ertesi gün öğle vakti kız evine sepi serilir  Sepi sermek; kız tarafının bahçesine bir ip gerip kızın çeyizlerini sermektir  Erkekler öğle vakti kız evindeki sepinin altında eğlence yapar  Erkeklerin eğlencesinden sonra ikindi vaktinde kız evinde kadınlar eğlence yapar  Kadınların yaptığı eğlence kısa sürer  Aynı gün erkek evinde keşkek, patatez yemeği, nohut yahnisi yapılır  Sadıçlara börek ve yemek verilir  Geri kalan yemekler köy halkına verilir  Akşam erkek tarafında kadınlar, köy meydanında da erkekler ikinci haynkı yapar  İkinci haynk dağılınca akşam saatleri erkek ve kadın tarafının akrabaları kız tarafında toplanır  Kına yakılır  Kınada ağıt yakılıp kız övülür  Kına gecesinin sabahı gelin kalkıp kınasını ve saçını yıkar  Köydeki bir kadın geline gelinliğini giydirir  Gelin süslenince erkek tarafı yenge denilen akrabalarını toplayarak kız evine gelir  Kız evinde kadınlar haynk yapar  Gelini kız evinden indirirler  Sandalyeye gelin oturur köy halkı geline bakar ve kına tabağına köy halkı para atar  Gelin eve çıkar  Yeniden erkek tarafı kızı almaya gelir  Kız büyüklerinin elini öper  Baba kızını bahçeye indirir  Baba kızın sırtını üç kez sıyazlar  Kız arabaya biner  Erkek evinde davullar çalınır  Kızı damadın babası erkek evine çıkarır  O gün gelin oruçlu olur  Gelin orucunu akşam Ezan'ı ile açar  Damadı sadıçları damatlığını giydirir  Damat abdestini alıp Yatsı Namazı'nı kılar  Sadıçlar ve Hoca tekbir ile damadı eve getirir  Damat sadıçların elini öper  Hoca dua okur  Damat koşarak yukarı çıkar  Sadıçlar damadın sırtına vurur  Damat gelince gelin ayağa kalkar  İkisi birbirinin ayağına basmaya çalışır  Biri basar  Damat geline altın verir  Buna yüz görümlüğü denir  Damat gelinin yüzünü açar  Damat ile gelin gerdeğe girer  Efsaneler Köyde, bir yatır bulunmaktadır  Köyden bir çoban:"Ben burada zaman zaman ak sakallı, uzun boylu zayıf birisini abdest alırken görüyorum, aynı kişi şimdiki yatırın olduğu yere doğru gidiyor ve kayboluyor  " demiştir  Gökköy'ün yakınındaki Kabaklı'dan bir kadın, konu ile ilgili olarak şöyle bir olay yaşamıştır  Bir gün ekmeği, yemeği, suyu ve çapası ile tarlaya gitmektedir  İşinin uzun olmasından dolayı, yola çıktığı saat epey erkendir  Yolun belli bir yerinde karşısına uzun boylu, zayıf, ak sakallı bir dede çıkar  Kadına selam verip nereye gittiğini sorduktan sonra, kendisinin de Kabaklı'ya gitmekte olduğunu söyler ve kadından biraz ekmek, biraz da su ister  O gün tarlada uzun süre çalışacak olan olmasından dolayı kadın Dede'ye su ve ekmek veremeyeceğini söyler  Bunun üzerine Dede, "Senin köyün olan Kabaklı'ya gitmekten vaz geçtim  Sen de, köyün de lanetlisiniz" der ve ortadan kaybolur  O günden beri pişmanlık içinde olan kadının işleri de sürekli ters gitmekteymiş  Gökköy'de çobanlık yapmakta olan birinin başından şöyle bir olay geçer  Çoban her zamanki gibi koyunlarını otlatmaya gider, şu anki yatırın olduğu yerin yakınında, yanına uzun boylu, ak sakallı yaşlı bir dede gelir; onunla oradan buradan biraz sohbet eder, daha sonra aniden ortadan kaybolur  Çoban bu dedenin yatırının olduğu yerde kaybolduğunu söylemektedir  Aynı kişi daha sonra bu olayı diğer çoban arkadaşlarına anlatır  Arkadaşı da aynı şekilde zaman zaman bir dedenin yanına geldiğini, kendisiyle kısa bir sohbetten sonra mezarına doğru aniden kaybolduğunu söyler  Hemen hemen yöredeki bütün çobanlar aynı olayı benzer şekilde yaşadıklarını anlatmaktadır  Geceleri de burada ışık ile dolaşırken köylülerce görülmüştür  [23] Köydeki diğer bir yatır Gölgeli Dağı'nın tepesinde bulunan yatırdır  Bir efsaneye göre bu dede çok eski yıllarda bu dağa çıkarken taş olmuştur  Şimdi ise burada dedenin türbesi vardır  Ayrıca dedenin taş olmuş bedeni de görülebilir  Yatırın dibinde birde mağara bulunmaktadır  Balıkesir ve civarından birçok insan bu türbeyi ziyarete gelmektedir  Köyün hıdrellez hayırında en çok ziyaret edilen yerlerden biridir  Köyün diğer efsanesi Ese Olayıdır  Ese adında bir adam gece tarlasına bostan beklemeye gitmiştir  Amacı gece bostanlarının çalınmasını önlemektir  Sabah Ezanı okunacağı sıra, evine dönmeye karar verir  Çünkü Sabah Ezanı'ndan sonra köy halkı tarlaya gittiği için hırsızlık olayları yaşanmamaktadır  Ese atı ile Başpınar çeşmesinin dibinden geçerken at birden yürüyemez olmuş  Ese ata kırbaç ile vursa da at gidememiş  Ezan okununca at birden normalce yürümeye devam etmiş  Yani Başpınar çeşmesinde şeytan olduğundan at gidememiştir  Ama Ezan okununca şeytan atın üzerinden kalkıp kaybolmuştur  Başpınar çeşmesinin şeytanlı olduğu tüm köylüler tarafından bilinmektedir  Çakıl çeşmesinde cinlerin olduğu rivayeti bazı köylüler tarafından ortaya atılmıştır  Bir karı koca gece tarlada beklererken köyün Çakıl denilen çeşmesinde cinlerin düğün yaptığını gördüklerini söylemiştir  Köy çobanları mezarlıkta ateş yandığını gördüklerini söylemiştir  Ayrıca bazı köylülerde mezarlıkta yer altı canavarının olduğunu söylemiştir  Yine bunlarında doğruluğu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır  Ağız Köy halkı Öz Türkçe konuşmaktadır  Gökköy Ağzı'nda, İstanbul Türkçesi'ne göre ses farklılıkları vardır  Gökköy Ağzı'nda çoğul eki "le, la, ne, na" 'dır  Sadece "ne, na" çoğul eki, sonu "n" ile biten kelimelerin sonuna gelir  İyelik eklerinde, Hal Eklerinde ve İlgi Ekleri'nde bir değişme yoktur  Sırf Gökköy halkının kullandığı sözcükler vardır  Bunlara örnek verilecek olursa; "haynk" sözcüğü düğünlerde yapılan eğlenceye denir  Köye özgü deyimler mevcuttur  Ağzına kaygan kapamak deyimi ölen bir kişi için Kur'an okutulmaz mevlüt yapılmazsa söylenir  Sındırgı'yı sıyartmak, garaja kandil asmak deyimi oğlunu evlendirmek için her türlü yolu deneyip oğlunu evlendiremeyenlere söylenir  Gökköy için Sındırgı uzak bir yerdir  Kız bulabilmek için uzaklara gitti, başka yerlere gidebilmek için de araba garajlarında konakladı anlamındadır  / o / > / u / onlar > unna / k / > / g / karga > garga / u / > / ı / pamuk > pamık İsim Köyün dilinde isim Habibe Hapbe Necati Necatti Yakup Yakıp İbrahim İbram Ayşe Aşa Hatice Hatça Vahide Vade Hüseyin Hüsen Nusret Mişret Sıtkı Zıtkı Ahmet Amet Mehmet Mömet Kadir Gadir Köy adı Köyün dilinde köy adı Ertuğrul Eltuğrul Kabaklı Gabaklı Kalaycılar Galaycıla Kesirven Kesirfen Çukurhüseyin Çukurhüsen Kutludüğün Gutludüün Macarlar Macarla Karamanlar Garamanna Karakavak Garagovak Karabeyler Garabeyle Naipli Neyipli Kavaklı Govaklı Deliklitaş Deliklidaş Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
|  |