|  | Konya Tarihi Eserler Ve Turistik Yerler |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Konya Tarihi Eserler Ve Turistik YerlerKonya her tarafı târih kokan bir şehirdir  Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar bu ilde çok sayıda ve değerli târihî ve sanat eserleri bırakmışlardır  Türk târihinin en eski ve kıymetli eserlerini sînesinde barındıran Konya, ayrıca bir gönül diyârıdır   Önemli bir turizm merkezi olan Konya’da Aralık ayının ilk Pazar gününden 17 Aralıka kadar devâm eden Mevlânâ Haftası; 5 Temmuzda başlayıp bir hafta devam eden Akşehir Nasreddin Hoca şenlikleri; 25-30 Ekim arasında yapılan Âşıklar Bayramı; 9 Eylülde yapılan Cirit Yarışmaları ve 1971’den bu yana 5 Ağustosta başlayıp bir ay devâm eden Konya Fuarı ile turizm faaliyetleri hızlanır   Türk mîmârî anıtlarının zenginliği bakımından Konya, Türkiye şehirleri içinde İstanbul, Bursa ve Edirne’den sonra yer alır  Târihî ve sanat eserlerinin çoğu kaybolmuş olmasına rağmen çok zengin bir hazîneye sâhiptir  Selçuklu eserleri en çok bu ildedir  Bozkır ortasında bir medeniyet âbidesidir  Başlıca târihî eserleri şunlardır: Konya Kalesi: Varlığı bilinen, fakat yeri bir türlü tesbit edilemeyen târihî Konya kalesine âit Hastahâne caddesinde bir şahsa âit arsada kazı yapılırken 5 m derinlikte 50x70 cm ebadında düz satıhlı halde duvar taşları bulunmuştur  Konya surlarını yeniden inşâ edercesine Sultan Alâeddîn Keykubad yaptırmıştır  Aynı sultan, Konya iç kalesi ile iç kale sarayını da yaptırmıştır  Bugün hiçbiri yoktur   Gevale Kalesi: Takkeli Dağının bir yamacında sarp ve sivri tepe üzerinde yapılmıştır  Bu bölgenin kilit noktasıdır  Haçlı seferlerinde Selçuklu sultanları bu kaleye çekilmişlerdir  Selçukluların siyâsî suçluları burada hapsedilmiştir   Beyşehir Kalesi: Yapılış târihi bilinmeyen kalenin sadece kapısı vardır  Sur temelleri toprakla örtülmüştür  Kaleyi 1288’de Eşrefoğlu Süleyman Bey; 1605 ve 1635 senelerinde Osmanlılar tâmir ettirmiştir  Kale surlarının duvarları 7,5 m kalınlıkta idi   Alâeddîn Câmiî: 1156 senesinde Anadolu Selçuklu Sultanı Birinci Rükneddîn Mes’ûd zamânında temeli atılıp inşâsına başlanmış, zaman zaman duraklamalar geçirmesinden dolayı Birinci Alâeddîn Keykubat zamânında tamamlanabilmişti  1221’de ibâdete açılan câmi Konya’nın en büyük ve en eski câmisidir  Konya şehrinin Alâeddîn Tepesi diye anılan yüksek bir noktasına kurulan câmi, Selçuklu mîmârîsinin en güzel örneklerindendir  Minberi, abanoz ağacından olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleridir   Sâhip Ata Külliyesi: Selçuklu vezirlerinden Sâhip Ata Fahreddîn Ali tarafından 1258-1283 yılları arasında yaptırılmıştır  Külliye, mescid, türbe, hanekah ve hamamdan meydana gelmektedir  Çeşitli zamanlarda tâmir gören mescid ilk orijinalliğini yitirmiştir  Türbede Sâhip Ata ve çocukları medfundur   Sadreddîn Konevî Câmii ve Türbesi: Şeyh Sadreddîn Mahallesindedir  Kıble tarafındaki kapısının üzerinde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine âit kitâbeler olup, Selçuklu kitâbesinden 1274 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır  1899’da tâmir gören Câminin mihrabı Selçuklu çini süslemeciliğinin güzel örneklerindendir  Câminin doğu avlusundaki türbenin üzerinde köşeli tambura kâide üzerinde kafesli ahşap külah, 1990 yılında Konya Vâliliğince yeniden tâmir edildi   Mevlânâ Türbesi ve Mevlevi Dergahı Külliyesi: Türbede dünyâya nur ve feyiz saçan büyük evliyâ, İslâm âlim ve mütefekkiri, hak âşığı, Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî hazretleri medfundur  Selîmiye Câmiinin doğusunda, Üçler Mezarlığının kuzeyindedir  Külliyenin batısı derviş hücreleri, öbür tarafları duvarlarla çevrilidir  Külliye; Yeşil Türbe, gümüş kapı, mescid, semâhâne, derviş hücreleri, matbah, Hurrum PaşaTürbesi, Hasan PaşaTürbesi, Sinan Paşa Türbesi, Murad Paşa Kızı Türbesi, Mehmed Bey Türbesinden meydana gelmiştir   Yeşil Türbe, hazret-i Mevlânâ’nın vefâtından beş sene sonra 1278’de Mîmar Bedreddîn Tebrizî’ye yaptırılmıştır  Mevlânâ hazretlerinin yanında mübârek babası Sultân-ül-Ulemâ Behâeddîn Veled, oğlu Sultan Veled, kâtibi ve vefâtından sonra halîfesi olanHüsâmeddîn Çelebi, talebesi Salâhaddin Zerkubî, torunları ve yakınları yatmaktadır  Türbenin üzerinde kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) denilen külah biçiminde on altı dilimli güzel bir kubbe vardır   Osmanlı Sultanları hazret-i Mevlânâ türbesine çok ilgi gösterdiler  Kânûnî Sultan Süleymân Han, Irak Seferine giderken hazret-i Mevlânâ’yı ziyâret edip türbenin yanına bir câmi inşa ettirmiştir  Üçüncü Sultan Mehmed Han, esaslı bir tâmir ve türbenin yanına medrese, dervişler için hücre denilen 34 dâire yaptırdı  Sokullu Mehmed Paşanın oğlu Hasan Paşa türbenin kabristanı ile semâhâne denilen kısmını birbirinden ayıran gümüş bir kapı ile gümüşten iki basamaklı merdiven ilâve ettirdi   Türbe ve külliye günümüzde müze hâline getirilmiştir   İplikçi Külliyesi: Alâeddîn Tepesinin doğusunda İkinci Kılıç Arslan’ın vezirlerinden Şemseddîn Altunba (Altınağa) yaptırmıştır  Samurcu Ebû Bekr tarafından genişletilmiştir  Câmi ve medreseden meydana gelen külliyenin medrese kısmı yıkılmıştır  Kalıntılarına rastlanan medrese Anadolu Selçuklu döneminin ilk örneklerindendir   Selîmiye Câmii: Mevlânâ türbesinin yanındadır  1565’te Mîmar Sinan’ın yaptığı tahmin edilmektedir  Çift minârelidir  Ak mermerden minberi taş işçiliğinin orijinal örneklerindendir  Yirminci asrın başlarında üslubuna uygun olarak tâmir edilmiştir   Güdük Minâre Mescidi: Akşehir’de Sultan Birinci Alâeddîn Keykubat zamânında Muhtesip Emînüddîn Hacı Hasan tarafından 1226’da yaptırılmıştır  Kare plânlı ve tek kubbelidir  Minâresi baklava biçimli tuğla süslemelidir   Taş Medrese ve Mescidi: Akşehir’de Fahreddîn Ali Sâhip Ata tarafından külliye olarak 1250’de yaptırılmıştır  Günümüze sâdece medrese, mescit ve türbe ulaşmıştır  Medrese açık avluludur  Türbe, mescit ve minâre çini mozaik süslemelidir   Eşrefoğlu Câmii: Beyşehir ilçesinin İçerişehir mahallesindedir  Anadolu’daki ağaç direkli câmilerin en büyüğü ve orijinalidir  Çeşitli zamanlarda tâmir gören câminin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir  Câminin yanında Eşrefoğlu Seyfeddîn Süleymân için yaptırılmış bir türbe vardır   İsmâil Aka Medresesi: Beyşehir’de Eşrefoğlu Câmiinin batısında 1369’da İsmâil Aka tarafından yaptırılmıştır  Kesme taştan olan binânın büyük kısmı yıkık vaziyettedir  Medresenin yanında İsmâil Aka’nın türbesi bulunmaktadır   Lala Mustafa Paşa Külliyesi: Ilgın ilçesindedir  Mîmar Sinan’ın yaptığı külliye câmi, imâret, arasta ve kervansaraydan meydana gelmiştir  Câmi 1577’de kervansaray kısmı ise 1584’te tamamlanmıştır  Arasta’da 12 dükkan vardır   İkinci Selim Külliyesi: Karapınar ilçesinde Sultan İkinci Selim tarafından 1563’teMîmar Sinan’a yaptırılmıştır  Külliye, câmi, kervansaray, hamam, çeşme ve şadırvandan meydana gelmiştir  Külliye çeşitli zamanlarda tâmir görmüş, bâzı kısımları orijinalliğini kaybetmiştir   Şeyh Sücâeddîn Türbesi: Musalla Mezarlığındadır  Kesme taştan, gövdesi 6 dilimli, tuğla kubbesiyle orijinal bir yapıdır  Yapım târihi belli değildir   Fakih Dede Türbesi: Burhandede Mahallesinde 1454 senesinde tasavvuf âlimi Burhaneddîn Fakih için yaptırılmıştır  Kitâbesi çok güzel mozaiklerle süslüdür  Türbe, Karamanoğulları devrinde, Selçuklu Mîmârisini devâm ettiren önemli bir eserdir   Nasreddin Hoca Türbesi: Akşehir’dedir  Tâmirler yüzünden ilk orijinal yapı özelliğini kaybetmiştir  1905 yılında Akşehir kaymakamı Şükrü Bey günümüzdeki şekliyle tâmir ettirmiştir   Seyyid Mahmûd Hayrânî Türbesi: Akşehir’de ve şehrin batısındadır  1268’de yaptırılan türbe, Karamanoğlu İkinci Mehmed zamânında tâmir ettirilmiştir  Ceviz ağacından olan tek kanatlı giriş kapısı ahşap işçiliğinin ilginç örneklerinden olup, Akşehir müzesindedir  Ahşap sandukalar ise İstanbul Türk-İslâm eserleri müzesindedir   Tavus Baba Türbesi: Konya’nın mesîre ve târihî yeri olan Meram’dadır  Sultan Alâeddîn Keykubad’ın devrinde Konya’da vefât etmiş olan Şeyh Tavus Mehmed el-Hind medfundur  Taş ve tuğladan yapılmış sâde bir eserdir  Yanında bir câmi vardır   Argıt Han (Altınapa Hanı): Konya-Akşehir yolu üzerinde Şemseddîn Altunba tarafından 1201’de yaptırılmıştır  Sâde, süslemesiz yapı yıkık vaziyettedir   Kızılviran (Kızılören) Hanı: Konya-Beyşehir yolunda, Birinci Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından 1205’te yaptırılmıştır  Yazlık ve kışlık bölümlerinden meydana gelmiştir  Girişin solunda üst katta bir mescid vardır   Sultan Han: Konya-Aksaray yolu üzerinde Birinci Alâeddîn Keykubad zamânında 1229’da yapılmıştır  1278’de tâmir gören yapı, yaklaşık 5000 m2’lik bir alanı kaplar  Dıştan kulelerle desteklenmiş görkemli bir kaleye benziyen han, bu türün en büyük ve güzel örneklerindendir   Horozlu Han: Konya-Akşehir yolu üzerinde Emir Câmedâr Eseddüddîn Ruz-apa tarafından 1246-1249 yılları arasında yaptırılmıştır  Bir bölümü tâmir edilen yapının avlusu yıkıktır  İsmin, horozla alâkası olmayıp; Ruz-apa (Ruz-be, Uruz-be, Hunuz-be,    ) kelimesinin etimolojik değişmesinden “Horozlu” adını almıştır   Ishaklı Han: Akşehir-Çay yolu üzerinde Fahreddîn Ali Sâhip Ata tarafından 1249’da yaptırılmıştır  KlasikSelçuklu sultan hanları plânındadır   Kapu Câmii: Eski Odun Pazarı Semtinde, Post Nişin Pir Hüseyin Çelebi tarafından 1568’de yaptırılmıştır  İki defâ yıkılan, bir defa da yanan câmi 1868’de bugünkü hâlini almıştır  İhyaiyye Câmii diye de bilinir  Kapu Câmii, Osmanlı devrinde Konya’da yapılan câmilerin en büyüğüdür   Aziziye Câmii: Türbe Caddesinde 1671-76 seneleri arasında Dâmâd Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır  1867’de yanan câmiyi 1875’te Sultan Abdülazîz’in annesiPertevniyal Vâlide Sultan yeniden tanzim ettirmiştir  Câmi Barok-Rokoko Mîmâri tarzlarının birleşmesinden meydana gelmiştir  Çift minârelidir   Şemsi Tebrizî Mescidi ve Türbesi: Şems Mahallesindedir  Türbe ve mescidin yapılış târihi bilinmemektedir  Önceleri bir mezarlık içinde bulunan mescid ve türbenin etrâfı park hâline getirilmiştir   Taş Mescid: Sultan Birinci İzzeddîn Keykavus zamânında Hacı Ferruh tarafından 1215’te yaptırılmıştır  Ana giriş kapısı ve mihrap Selçuklu taş işçiliğinin ilk zengin örneklerindendir   Sırçalı Mescid: On üçüncü asırda yapıldığı tahmin edilen mescid, zengin çini mozaik süslemeleri ve tuğla örgüsüyle çok orjinal bir yapıdır  Sağlam olarak günümüze ulaşan, çini mozaik süslemeli mihrap, Selçuklu mihraplarının en güzel örneklerindendir   Tâhir ile ZühreMescidi: Beyhekim Mahallesindedir  Kitâbesi olmadığından kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir  Yanında halk hikâyelerine konu olmuş Tahir ile Zühre’nin türbesi vardır   Ali Gav Medresesi: Tarla Mahallesindedir  Yapım târihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir  1901’deki tâmirattan sonra Mahmûd Bey Medresesi ismini almıştır  Medresenin yanında Hâcı Bektâş-ı Velî hazretlerinin talebelerinden Ali Gav Baba medfundur   Tâcül Vezir Medresesi ve Türbesi: Dedebahçe Semtinin doğusunda İkinci Gıyâseddin Keyhüsrev devri vezirlerinden Tâceddîn MehmedBey tarafından yaptırılmıştır  Kaynaklarda medrese, hanekâh, mescid ve türbeden meydana gelen bir külliye olduğu bildirilmektedir  Günümüze sâdece türbe ve medrese ulaşmıştır  Türbede Vezir Tâceddîn ve torunları medfundur   Sırçalı Medrese: Gazli Alemşah MahallesindeSultan İkinci Alâeddîn Keykubat’ın Lalası Bedreddîn Müslih tarafından 1242’de yaptırılmıştır  Anadolu’daki çinili medreselerin ilk ve en güzel örneklerinden olan Medrese açık avluludur  Yanındaki türbede türbenin bânisi Bedreddin Muslih medfundur   Karatay Medresesi: Alâeddîn tepesinin kuzeyinde Emir Celâleddîn tarafından 1251’de yaptırılmıştır  Selçuklu devri kapalı medreselerindendir  Doğusunda beyaz ve gök mermerden büyük bir taş kapısı vardır  Medrese günümüzde çini eserler müzesi olarak kullanılmaktadır   Küçük Karatay Medresesi: Karatay Medresesinin karşısında 1248-1250 yılları arasında Celâleddîn Karatay’ın kardeşi Kemaleddîn Timûrtaş tarafından yaptırılmıştır  Açık avlulu medreselerdendir   İnce Minâreli Medrese: Alâeddîn Tepesinin batı eteğinde Selçuklu vezirlerinden Sâhip Ata Fahreddîn Ali tarafından 1260’da yaptırılmıştır  Selçuklu devri kapalı medreseler tipindedir  Portal üzerine işlenmiş âyet ve motifler Selçuklu taş işlemeciliğinin şâheserlerindendir  Medresenin câmi kısmı, yıkılmış sâdece iki şerefeli ince uzun minâresi kalmıştı  1901’de meydana gelen debremde de ikinci şerefe yıkılmıştır  Günümüzde taş ve ahşap eserler müzesi olarak kullanılmaktadır   Has Bey Darülhuffazı: Gâzi Alemşah Mahallesinde, Karamanoğlu İkinci Mehmed Bey zamânında Hacı Has Bey oğlu Mehmed Bey tarafından 1421’de yaptırılmıştır  Tuğladan kare plânlı bir yapıdır  Ahşap işlemeli kapısı Taş ve Ahşap Eserler Müzesindedir   Nasuh Bey Darülhuffazı: Karamanoğlu İkinciİbrâhim Bey zamânında Kâdıoğlu Nasuh Bey tarafından yaptırılmıştır  Kesme taştan kare plânlı ve tek kubbelidir  Günümüzde İl Halk Kitaplığı Gazete Dergi Bölümü olarak kullanılmaktadır   Ulu Câmi: Akşehir’de on üçüncü asrın başlarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir  Minâresi, 1213’te Ebû Saîd İbrâhim tarafından yaptırılmıştır  Sultan Birinci Alâeddîn Keykubat döneminde tâmir ettirilen câmi sonraki tâmirlerden dolayı orijinalliğini kaybetmiştir   RüstemPaşa Kervansarayı: Ereğli ilçesinde Kânûnî Sultan Süleymân devri sadrâzamlarından Rüstem Paşa, Mîmar Sinan’a yaptırmıştır  Kitâbesi olmadığından kesin yapım târihi bilinmemektedir  Bir bölümü yıkılmıştır   İkinciKılıçarslan Köşkü: Alâeddîn tepesinin kuzey yamacında yer alan bu köşkü Birinci Alâeddîn Keykubat tâmir ettirdiği için uzun süre Alâeddîn köşkü olarak bilinmiştir  Anadolu çini sanatının gelişimini gösteren önemli eserlerdendir  Günümüzde sâdece doğu duvarları kalmıştır   Keykubat Sarayı: Beyşehir Gölünün güney batı kıyısında Birinci Alâeddîn Keykubat’ın emri ile 1236’da veziri Mîmar ve Nakkaş Sâdeddin tarafından yaptırılmıştır  Anadolu Selçuklu devri sivil yapılarının en meşhur ve sanat târihi açısından mühim eserlerindendir   Eski eserler: Hitit Şehri: Konya’ya 7 km uzaklıkta Karahöyük’te çıkarılmıştır  Mimarî kalıntılar, mühürler, çanak ve çömlekler bulunmuştur  Çatal Höyük: Konya’dan 50 km mesafede olup, Anadolu’da insanlığın bilinen ilk yerleşme merkezlerinden biridir  Çatal Höyük Çumra’ya 12 km uzaklıktadır  Evler, renkli resimler, seramik ve mezarlar bulunmuştur  İvrit Anıtı: Tarihin ilk tarım anıtı olup, Hitit devrinden kalma bir kabartma taştır  Ereğli ilçesindedir  Hititler toprağın bereketine şükür ifadesi olarak dikmişlerdir  Ilgın’ın Nane ve Dede Höyükleri vardır  Ilgın’ın 25 km kuzeydoğusunda Hitit devrinde III  Hattuşil’nin oğlu Tatalya “Salburt” isimli bir şehir kurmuştur  Bu şehir ile ilgili eserlerden öğrenildiği kadarıyla Hititler “Hiyeroğlif” yazıyı Mısırlılardan 500 sene önce M  Ö  3500’de kullanmışlardır  Eflatunpınar: Hitit Çeşmesi Anıtı olup, M  Ö  1300-1200 yıllarından kalmadır  Beyşehir’e 15 km mesafededir  14 taştan yapılmış olup, duvar şeklindedir  Belviranköyünde tarihi kalıntılar, Hadım’da Bolat ve Eserler köylerinde önemli Hitit eserleri vardır  Ak Manastır: Konya-Silifke yolu üzerinde, kayaya oyulmuş bir manastırdır  274 senesinde Saint Horion adına yapılmıştır  Haghia Kilisesi: Sille’de 327 senesinde yapılmış olup, Anadolu’daki en eski kiliselerden biridir  Bizans Çağı Kalıntıları: Cihanbeyli Akçaşar köyünde tarihi kalıntılardır   Mağaralar: Merkez ilçeye bağlı Küçükmuhsine köyü yakınında irili ufaklı bin mağaranın içi renkli resimlerle bezenmiştir   Tabiî güzellikler: Konya; tabiî güzellikler, mesîre yerleri tabiî baraj, göl kenarları bakımından zengin sayılır  Başlıca mesîre yerleri şunlardır: Meram Bağları: İl merkezinin batısında târihî yeşillikler içinde bir dinlenme yeridir  Târih boyunca bağları, suyu ve havasıyla meşhur olan bu mesîre yeri seyâhatnâmelere ve şiirlere konu olmuştur  Ortasından Meram Deresi akar  Zamânımızda gürültülü bir eğlence merkezi hâline gelen MeramBağları eski temiz havasını kaybetmeye başlamıştır   Dede Bahçe: Alâeddin Tepesinin kuzeybatısında târihî bir bahçedir  Burayı Selçuklular zamanında Tâceddîn Ahmet Bey yaptırmıştır  Uzun yıllar mesîre yeri olarak kullanılan bahçe, daha sonraları âile gazinosu olarak kullanılmış  Günümüzde kültürpark hâline getirilmiştir   Alâeddîn Bahçesi: Alâeddîn Tepesindedir  Çok eski târihe sâhib olan bahçe son yıllarda belediye tarafından ağaçlandırılıp düzenlenmiştir   Yakamanastırı: Beyşehir’e 6 km uzaklıkta zengin tabiî bitki örtüsü ve bol su kaynaklarına sâhip bir mesîre yeridir  Çam ağaçları ile kaplıdır   Çamlıköy: Akşehir ilçesinin 14 km güneyinde çok güzel manzaralı bir dinlenme yeridir   Beyşehir Gölü: Göl kıyıları çok güzel mesîre yeridir  Göl çevresi çam ormanları ile kaplıdır   Akşehir Gölü: Çevresi ormanlarla kaplı olan gölün kıyıları güzel mesîre yerleri ile doludur  Gölde sazan ve turna balıkları ile av kuşları vardır   Damla Kayası: İl merkezi yakınında Sille bucağında ağaçlıklı ve suyu bol bir mesîre yeridir   Kaplıcalar ve içmeler: Konya ilinde çok sayıda kaplıca vardır  Fakat bunların bir kısmında konaklama tedâvi tesisleri yeterli değildir  Başlıcaları şunlardır: Ilgın Kaplıcası: Ilgın’a 2 km uzaklıktadır  Türkiye’nin en bakımlı kaplıcalarından biridir  Modern bir kaplıca olup romatizma, nefrit, polinefrit, kadın ve cilt hastalıklarına faydalıdır   Çavuşçu Köyü Ilıcası: Ilgın ilçesine 10 km uzaklıktadır  Tesisleri mevcut olmayan bu ılıcaya bölge halkı banyo için gitmektedir   Seydişehir Ilıcası: Seydişehir’e 1,5 km uzaklıkta ağaçlar ve bahçeler arasındadır  Romatizmal hastalıklar başta olmak üzere çıbanlara ve kaşıntılı yaralara iyi gelmektedir  Tesisleri yeterli değildir   Kuşaklı Çamuru ve Kaplıcası: Beyşehir’e 25 km uzaklıktadır  Çevresi ağaçlarla kaplıdır  Romatizma, çıban, ekzama ve diğer deri hastalıklarına iyi gelmektedir  Tesisleri yoktur   Höyük-Köşk Köyü Hamamı: Beyşehir-Karaağaç karayolunun doğusunda Höyük ilçesine 5 km uzaklıktadır  İçme şeklinde kullanıldığı zaman özellikle böbrek hastalıklarına faydalıdır  | 
|   | 
|  | 
|  |