Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
olaylarının, tarihcesi, ufo

Ufo Olaylarının Tarihçesi

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ufo Olaylarının Tarihçesi




Ufo Olayları Tarihçesi


Bilim Araştırma Grubu




Ufolar, anlayışımızın ötesindeki bir gücü kullanmaktadırlar Öteki

gezegenlerdeki insanların yerçekimini kontrol etme seviyesine varmadıklarını

kim söyleyebilir ki?


General L Chassin

NATO Hava Savunma Koordinatörü


Uluslararası deyimiyle Ufolar ya da halk arasında anıldığı adıyla uçan daireler, acaba ilk olarak ne zaman görülmüşlerdir? Bu, cevaplandırılması imkansız oları bir sorudur Çünkü, dünya göklerinde uçan disklerin, puroların, üçgen ve yıldız biçiminde, vb objelerin görülmesine dair kayıtların tarihi, kadim Mısırlılar'ın dönemine kadar dayanmaktadır


Ezoterik enformasyonlarda ise; uçan dairelere ilişkin bilgiler, bilinen tarih öncesi Mu ve Atlantis devrelerini de kapsar Ancak, çağımızın Ufolojik tarihinin, geçen yüzyılın sonlarında başladığını söyleyebiliriz Bunun için bir başlangıç tarihi vermek gerekirse, Ufolojiyle aynı Yüce Amaca yönelik olarak, Yukarısı tarafından tesis edilen Spiritotoji'nin başlangıç tarihi olarak kabul edilen, 1848 yılından tam 50 yıl sonrasını, 1896-97 yıllarını belirtebiliriz 1896-97 yıllarında, ABD üzerinde, o zamanın tabiriyle esrarengiz 'hava gemileri' akınına tanık olunmuştu Puro biçimindeki bu uçan gemiler, 1897 yılının Mart ayında California, Sacramento üzerinde, Nisan başlarında Kansas City ve aynı ayın ortalarında da Chicago semalarında görülmüş, son olarak da 20 Nisan gecesi; kırmızı, yeşil, mavi ve beyaz ışıklar saçarak, Virginia, Sisterville üzerinden geçmiştiTahmini uzunluğu, yaklaşık 60 m kadardı


Ne ilginçtir ki, 1890'lı yıllarda, Türkiye Gizemleri kitabımızda bahsedildiği üzre, ( Bknz; BirBilgi Bölümü, Türkiye Gizemleri ) İstanbul, Göztepe çayırına da bir Ufo inmiş ve geniş bir halk kitlesi tarafından görülmüştü Esrarengiz uçan gemilerin akını, 20'nci yüzyılda da devam etti 1909 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, Ingiltere göklerinde , aynı yılın ikinci yarısında da Yeni Zelanda üzerinde görülen bu Ufolar'dan ingiltere'de gözlemleneni hakkında, Cari Grove şu bilgiyi vermektedir: "1909 yılında görülen hava gemisi; siyah renkte, pura biçiminde, yaklaşık 30 m uzunluğundaki parlak bir 'projektör ışığı' taşıyan, kolaylıkla çeşitli manevralar yapabilen bir objeydi 1897'de görülen hava gemileri gibi, bunları da davranış biçimlerinden ötürü, günümüz Ufo fenomenleriyle rahatlıkla bağdaştırabiliriz " Bu arada 1908 yılının Haziran ayında Rusya, Sibirya'nın Tunguska bölgesi üzerinde patlayan, silindir biçimindeki objenin oluşturduğu etkiler hala tartışılmakta, Sovyet bilim adamları tarafından araştırma konusu yapılmaktadır Daha sonra, 1 inci Dünya savaşı sırasında, 1917 yılında, Portekiz'de ünlü Fatima Olayı meydana geldi Başından sonuna kadar Ufolojik tezahürlerle dolu olan Fatima Olayı, 13 Ekim günü tam 70000 kişinin gözleri önünde cereyan eden bir Ufo 'gösterisi'yle noktalandı


Bu kez 2 nci Dünya Savaşı sırasında Ufoların tekrar ortaya çıktıklarını ve 'hayalet savaşçılar' adıyla anıldıklarını görüyoruz Hem İttifak, hem de Mihver güçleri, hayalet savaşçıların, karşı tarafın gizli bir silahı olduğu kanısındaydılar ve onlara ateş açmışlardı Savaşın akabinde İsveç semalarında gözlemlenmeye başlayan Ufolara ise; 'hayalet roketler' denildi Yıl 1946'ydı, atom bombası kullanılan bir yıl olmuştu Bu durum, Uzaylıların dünya üzerinde artık etkili ve yaygın bir şekilde ortaya çıkmalarına sebep olacaktı Ve 24 Haziran 1947 tarihinde Rainier Dağı civarıda özel uçağıyla uçarken, saatte yaklaşık 1700 kmlik bir hızla belirli bir düzen içerisinde uçan 9 parlak obje gören Kenneth Ardnold'un bu gözlemi hakkında basın-yayın organlarına yaptığı açıklamayla birlikte, Ufo olayı da uluslararası bir seviyede gözler önüne serilmiş ve güncelleşmiş oldu Bu tarihten sonra, artık dünyanın bir çok yerinden çeşitli Ufo gözlem haberleri duyulmaya başlandı Böylece, bir yandan Ufo fenomenleri iyice yoğunlaşırken, öte yandan da dünya insanları*nın bu konuya karşı oldukça duyarlı bir hale geldiklerini görüyoruz Arnold, Ufoları tarif edeken, bu objelerin 'uçan çay tabaklarına' (flying saurcers) benzediğini söyleyince, o tarihten itibaren mahiyeti meçhul uçan objsler de basında ve halk arasında bu adla anılmaya başlanmıştı


Ülkemizde de bu tabir 'uçan daireler'şeklini alarak, günlük lisana dahil oldu Ancak, 1960'11 yıllarda, şekilleri çok değişik olabilen bu objelere; daire ya da tabak gibi sınırlayıcı bir adla anılmaları yanlış görülerek, bilimsel bir yaklaşımla, İngilizce'de 'Mahiyeti Meçhul Uçan Objeler' anlamına gelen 'Unidentified Flying Objects' sözünün baş harfleri alınmak suretiyle UFO denildi


Söz konusu gözlemiyle tüm dünyada büyük yankılar uyandırmış olan Arnold'un kendisi de bu olaydan oldukça etkilenmişti Başından geçenleri kaleme almasının yanısıra, o tarihlerde kendisi gibi Ufo gözlemi yapmış daha başka kişileri de tespit ederek, Ufo olayını araştırmaya başladı Bu şahıslardan biri de, Arnold'dan 3 gün önce, 21 Temmuz günü, Taeoma'daki Maury Adası açıklarında bir balıkçı teknesinde ilginç bir Ufo fenomenine tanık olan Harold Dahl'dı Dahl'ın anlattığına göre; iş arkadaşlarıyla birlikte tekneyle açıldıktan bir süre sonra, hilal biçiminde, metalik görünüşte 6 objenin uçarak üzerlerine doğru geldiğini ve az ötede havada asılı kaldığını görmüşlerdi Objelerden denize bazı metalik parçalar düşmüş ve hatta bir kaç tanesi de tekneye isabet etmişti Arnold'un gözleminden hemen sonra da 28 Haziran'da Nevada'daki Mead Gölü üzerinde uçan bir F-51 uçağına, bir süre uçan daireler refakat etmiş, ertesi gün New Mexico'daki White San de askeri bölgesi üzerinden disk biçiminde bir obje geçmiş, 4 Temmuz günü Oregon, Porttand semalarında beliren Ufolar, polisler de dahil, geniş bir halk kitlesi tarafından izlenmiş ve 8 Temmuz tarihinde Muroc askeri üssü üzerinde, küre biçiminde mahiyeti meçhul objeler görülmüştü


1948 yılının 7 Ocak günü, saat 1445'de, Kentucky'deki Godman Hava Üssü personeli, güney yönünde bulutlar arasında, parlak bir objenin mevcudiyetini tespit etti Akabinde, objenin yolunu kesmek ve mahiyetini belirlemek amacıyla 3 adet F- 51 uçağı havalandı Operasyonlarında başarısız kalan pilotlardan ikisi yere inmek zorunda kaldı, ancak Manteli adındaki üçüncü havacı, objeye yaklaşmakta olduğunu bildirerek uçuşa devam etti Yerdekiler, zaman zaman bulutların arasında açılan gediklerden objeyi gözlemlemeye çalışırlarken, Yüzbaşı Mantell'den yeni bir haber gelmişti: "Objeyi gördüm, metalik görünüşte ve devasa bir cesameti var" Bir kaç dakika sonra, Manteli, objenin tırmanmaya başladığını ve yanına yaklaşmaya çalışacağını bildirdi Beş dakika sonra da objenin saatte yaklaşık 580 kmlik bir hız yaptığını söyleyen Manteli'den en son haber alındığında, saat 1515'ti Manteli'den artık hiç bir ses çıkmayınca, aramaya koyulan ekip, kısa bir süre sonra Manteli'in uçağının parçalarıyla, cesedini buldu Klasik Ufo vakalarının arasına giren bu olayda, Manteli'in trajik ölümü*ne, kovaladığı Ufoya aşırı derecede yaklaşmış olmasının yol açtığı apaçıktı Nitekim, Uzaylılar, daha sonraki yıllarda verdikleri bir tebliğde, Manteli'in uçağının, Ufonun manyetik alanına çarpması sonucunda parçalandığını açıklamışlardır





1950'li yılların Ufolojik açıdan özelliği; bu dönemde, Ufoların mürettebatı arasında yer alan Uzaylılarla açık temaslar kuran ve 'temasçı' denilen kişilerin ortaya çıkmasıdır Elektronik mühendisi ve araştırmacı Dr Daniel Fry, 4 Temmuz 1950 akşamı, New Mexico'da Las Cruces yakınlarına Ufoyla iniş yapan, Alan adındaki bir uzaylıyla karşılıklı görüşmüş; 1952 yılı Ocak ayında, özel pilot George Van Tassel,Los Angeles yakınlarındaki Giant Rock'ta irtibat kurduğu Uzaylllardan talimat ve mesajlar almaya başlamış; 23 Mayıs 1952 günü, Lockheed görevlilerinden Orfeo Angelucci, arabasının üzerinde uçan 'gözlem diskleri' vasıtasıyla Uzaylılarla görüşmüş; temasçıların belki de en ünlüsü olan George Adamski, 20 Kasım 1952 tarihinde, Caliternia'dak Mojave Çölü'ne iniş yapan bir Venüs Ufosunun içinden çıkan Venüslü ile yakın ternasta bulunmuş , daha sonra 1953 yılı Şubat ve Nisan aylarında iki kez Ufoya bindirilmiş, Venüs ve Satürn Anagemilerine götürülmüştü Ayrıca, bir diğer tanınmış temasçı olan Howard Menger de, 1956'da UzayIılarla bir çok defalar açık irtibatlar kurmuş ve bir kaç kez Ufoya alınarak dolaştırılmıştı Ancak, Menger'ın Uzaylılarla temasları çok önceki tarihlere kadar gider Bu arada, Dr Fry, Adamski ve Menger, çeşitli Ufo fotoğraf ve filmleri de çekmişlerdi


1947-1952 yılları arasında tespit edilen Ufo gözlem sayısı, sadece ABDnde 2200 gibi yüksek bir rakama ulaştı ve 1952 yılında, bu gidişatın zirve noktasını belirleyen bir dönem yaşandı Bu yılın en ilginç iki Ufolojik olayı; kuşkusuz, Kore Savaşına katılan ABD Hava ve Kara kuvvetleri'nin, Şubat ve Eylül aylarında Kore üzerinde 'uçan disklerin' mevcudiyetini tespit etmesi ve 20 Temmuz sabahı ile 26 Temmuz gecesi, Başkan Truman'ın bulunduğu Beyaz Saray üzerinden, toplam 65 adet uçan dairenin geçmiş olmasıdır Radarla da tespit edilen bu Ufoların uçuş hızı, saatte 10000 kmyi buluyordu ABD dışında, özellikle Kolombiya, Venezüella, Brezilya, Yeni Zelanda, Japonya ve italya'dan çeşitli Ufo gözlem haberleri duyulu*yordu Sonra, 1953 yılı başlarında, Los Angeles kenti sokaklarında Venüslülerin dolaştıkları görüldü! Anlaşıldığına göre; çeşitli kişilerle açık temas kuran ve kendilerinin Venüslü olduklarını açıklayarak, bunu da kendilerine özgü metodlarla kanıtlayan bu Uzaylı dostlar, muhtemelen dünya halkının direkt bir irtibat için henüz hazır olmadığını tespit ederek, bu girişimlerini kısa bir süre sonra sona erdirmek zorunda kalmışlardı


1950'li yıllarda Ufo gözlem ve temaslarının yoğun bir şeklide artmasına paralel olarak, ABDnin çeşitli seviyeden resmi kurum ve görevlilerinin, Ufo gerçeğini örtbas etme çabasına giriştikleri ve eldeki bir çok önemli belgeyi hasıraltı ettikleri qörüldü Dahası, çeşitli sebeplerden ötürü yere çakılan bazı uçan daireler ile içlerindeki Uzaylı Varlıkları ele geçiren ABD yetkilileri, bu kanıtları büyük bir titizlikle dünya kamuoyundan saklamaya çalıştılar ve bu karanlık faaliyetlerinde ne yazık ki o dönemde bir dereceye kadar da başarılı oldular Ancak, o zamanlar bu ört bas etme çabalarına yakından tanık olmuş bazı eski görevliler, görevlerinden ayrıldıktan sonra, 'kapalı kapılar ardındaki gerçeği' açıklayarak, bir çok şeyi aydınlığa çıkarmışlardı


1952 yılı Ufo gözlemleri, özellikle ABD üzerinde konsantre olurken, bu yoğunluğun 1954 yılında ingiltere ve Güney Amerika'ya kaydığını ve aynı yılda Afrika kıtası ile Hindistan'ın da Ufolar tarafından oldukça sık ziyaret edildiğini görüyoruz 1954'te, Amerika'da, 1952 Beyaz Saray Ufo uçuşlarıni dahi gölgede bırakan müthiş bir olay oldu 16 Nisan 1954'de, Calitornia'daki BS RF derneğinin kurucusu ve o zamanki yöneticisi olan Meade Layne, Gerald Light andındaki bir arkadaşından son derece ilginç bir mektup aldı Light, bu mektupta, California'nın çöllük bölgesinde yer alan Muroe Kuru Gölü'ne yaptığı seyahati ve oradaki Edwards Hava Üssü'ne konmuş olan uçan dairelerin gözlenmesi olayını anlatıyordu Aralarında Başkan Eisenhower'ın da bulundu en yüksek seviyeden düzinelerce kişi, uçaklarla Edwjards Hava Ussü'ne götürülmüş, son derece sıkı güvenlik tedbirleri altında Ufoları görmeleri sağlanmıştı Ufolar, hava üssünde haftalarca kalmıştı 5 ay sonra, Uzaylılar, bu kez tüm Batı Bloku'nu etkileyecek şekilde ortaya çıktılar: 19 Eylül günü, NATO'ya bağlı ülkelerin katıldığı Büyük Yelken harekatı sırasında, bir Ufo uzun süre gemilerin üzerinde dolaştı, hatta Home Fleet'e ait bir Globster Meteor uçağını kovaladı




50'li yıllarda ABDnde, Manteli olayına benzeyen iki Ufo vakası daha meydana gelmiştir: 23 Kasım 1953 günü, ABD Kanada sınırında, Superior Gölü üzerinde mahiyeti bilinmeyen bir objenin mevcudiyeti rapor edildiğinde, Ufoya daha yakından bakmak üzere Michigan'daki Kinross Hava Kuvvetleri Ussü'nden bir adet F-89 jet uçağı havalanmıştı Uçak, Teğmen Felix Monela'nın kontrolündeydi ve Teğmen R Wilson da, Ufoyu radarla izleyecekti Yerdeki radar ekibi ise; gelişmeleri ekranda tespit ediyordu Ekip elemanları, jetin, Superior Gölü üzerinde 250 km kadar yol alarak Ufoya yaklaşmakta olduğunu gördüler Aradaki mesafe hızla kapanıyordu ki, birden jet ile Ufoyu radar ekranı üzerinde belirleyen lekeler birleşiverdiler! Ortaya çıkan tek büyük leke, bir kaç dakika süreyle ekran üzerinde göründükten sonra, aniden kayboldu Monela'yla radyo irtibatı kesilmişti Ne uçak, ne de pilotlar bir daha hiç bulunamadılar


29 Haziran 1954 günü, kaptan Pilot James Howard'ın ve yönetmekte olduğu BOAC Havayollarının Centaurus uçağının mürettebatı ile yolcularının, New York, Idlewild'den Labrador'a doğru yol alırken gördükleri Uto, ne bir disk ne elips biçimindeydi Sürekli şekil değiştiren bir objeydi bu! Howard, ilk önce, uçağın iskelesi tarafında, bulutlardaki bir aralıktan, metalik görünüşteki devasa bir objenin ortaya çıktığını görmüştü Bu Anagemiye, 6 küçük Öncü-Ufo refakat ediyordu Howard, gözlemini sürdürdükçe, gözlerine inanamaz oldu: Dev obje sürekli olarak şekil değiştiriyordu, sırayla, delta kanadı, telefon ahizesi ve armut benzeri biçimlere bürünmüştü Obje, bir bütün olarak, uçmakta olan bir arı oğulunu hatırlatıyordu; Centaurus'tan 6 km kadar ötedeydi ve bu mesafeyi devamlı olarak koruyordu Akabinde, yer kontrol, durumu tespit ettiklerini ve olayın mahiyetini araştırmak üzere bir adet Sabre savaş uçağı havalandırdıklarını bildirdi Howard, bir kaç dakika sonra Sabre'nin pilotuyla temas kurdu ve radar operatörünün, ekranında hem Centaurus'u, hem de Ufoyu tespit ettiğini öğrendi işte o anda, hiç beklenmeyen bir şey oldu: 6 küçük obje, tek bir sıra halinde dizilerek, Anagemiye doğru ilerlediler ve sanki Anageminin uç kısmıyla birleşerek, teker teker ortadan kayboldular Arkasından, Anageminin cesameti giderek küçülmeye başlamıştı Tam Sabre'nin pilotu Ufonun yukarısında uçmaya başladığında, Ufo da, sönen bir televizyon görüntüsü gibi radar ekranından kayboluverdi


1 Temmuz 1954 sabahı, Labrador, Gooze Körfezi üzerinde uçmakta olan bir ingiliz uçağı, büyük ve siyah renkte bir Anagemi ve 6 küçük Oncü-Ufo tarafından 130 km kadar takip edilmişti Aynı gün, öğle vakti, New York Eyaleti'ndeki Griffis Hava kuvvetleri Ussü radar ekranlarında bir Ufo tespit edildi Bölgede herhangi bir uçak olup olmadığına dair mutat kontrol yapıldıktan sonra, iki kişilik bir F-94 jet uçağı havalandırıldı


Yer kontrol, jeti Ufonun bulunduğu noktaya doğru yöneltirken, uçaktaki radar operatörü de kendi ekranında Ufonun sinyalini almaya başlamıştı O sırada pilot, Ufoyu gördü: 1000-2000 m kadar yukarısında, parlak, disk biçiminde bir obje vardı Ufonun yolunu kesmek üzere hızla yükselmeye başlayan pilot, birden, Ufoya aşırı bir süratle yaklaştığını farketmişti: Çünkü Ufo, hareketsiz bir halde, havada asılı duruyordu! O anda uçağın motoru durdu ve pilot kabininin ısısı dayanılmaz bir dereceye kadar çıktı! Pilotun duyduğu sıcaklık "insanın yüzüne doğru tutulan bir kaynak şalumosundan gelen sıcak hava"ya benziyordu Radar operatörünü de uyaran pilot, derhal otomatik fırlatma düğmesine bastı, Pilot Ufoya son bir kez göz attığında, devasa bir dairevi obje görmüştü Hem pilot, hem de radar operatörü, açılan paraşütleri sayesinde sağsalim yere inmişlerdi ama, bir sokağa düşen uçak, ikisi çocuk, dört kişinin ölümüne yol açmıştı


1956 yılında, bir çok ülkeden gönderilen yüzlerce gözlem raporu, Ufo konusuyla ilgili çalışmalar yapan merkezlere adeta yağmaya başladı Dünyanın hemen her yanında Ufo olaylarındaki bu artış, 1957'de zirveye ulaştı ve 1958'de de oldukça yüksek bir miktara varan tanık raporları, 1959 yılında nedense hatırı sayılır bir düşüş gösterdi


Sovyetler'de de, ilginç Ufo fenomenlerine tanık olanlar, giderek kabarık bir rakam oluşturuyor, ancak Sovyet yetkililerinin o dönemde Ufo gerçeğini inkar etmelerinden ötürü bu gözlemler gizli tutuluyordu Daha sonraki yıllarda, Sovyet Ufolojisinin önderliğini üstlenen Prof Felix Ziegel'in yaptığı açıklamalar sayesinde, bu gözlemler de Ufo araştırmacılarının dosyalarındaki yerlerini buldular 1957 yılında cereyan eden ve artık klasikleşmiş olan Ufo vakalarından biri de, Brezilya'da yaşayan Antonio Villas Boas'ın başından geçmiştir Yarı Kızılderili, yarı Portekiz asıllı bir melez olan Boas, Uzaylılar'ın ilgisini çekmiş olacak ki, 5 Ekim gecesi tarlada traktör sürerken, bir Ufonun mürettebatı tarafından az ileride yere konmuş olan Ufoya götürülmüş ve bir süre Ufoda alıkonarak, bazı testlere, uygulamalara tabi tutulmuştu Sonunda, Boas'ın uysal davranışını sanki ödüllendirmek isteyen Uzaylılar, kendisine Ufo'nun içini gezdirmişler ve yakından incelemesine izin vermişler, akabinde de serbest bırakmışlardı





1958 yılının 17 Nisan günü gazetelerde, iskandinavya üzerinden geçen Ufolarla ilgili olarak ilginç bir haber çıktı: Danimarka'da uçan daire filolları görüldü Radar ekranlarında gayet neı olarak görülen uçan dairelere yaklaşmak kabil olmadı Uçan dairelerden mürekkep bir filo, Güney Danimarka Hava kuvvetlerine ait jet uçakları tarafından görülmüştür Jet uçaklarının üs komutanlığından bildirildiği ne göre; tahminen 10 uçan daireden ibareı olan filo, radar ekranlarında net olarak görülmüş ve hareketleri takip edilmiştir Aynı gece 15 uçan daireden ibaret diğer bir fila da 2 hat nizamında geçmiştir Sarı, kırmızı ve mor ışıklı uçan dairler, yuvarlak olarak gayet iyi görülebilmiş ve 2 dakika sonra çok çabuk irtifa alarak, bulutların arasında kaybolmuşlardır Skrydstrup hava grubu kumandanı Albay HC Petersen, basın mensuplarına şunları söylemiştir: "Son günlerde bilhassa bizim mıntıkada uçan dairelerin görüldüğü bir gerçektir Yer radarlarımızın açık olarak takip ettiği uçan daireleri, pilotlarımız havada gayet net olarak görmüşlerdir Bilhassa filo kumandanımız, bir uçan daireye epey yaklaşmış Le temas temin etmek istemişse de, uçan daire, büyük bir süratle yükselmiş ve kaybolmuştur"


Uzaylıların ziyaretlerini seyrekleştirdikleri 1959 yılının Hazi*ran ayında, Yeni Gine, Boinai'de Anglikan mezhebi misyoneri olarak vazife gören Rahip William Gill, ilginç ve etkili bir yakın gözlem yapmak fırsatını buldu Misyonerliğin üzerine yaklaşan ve Gill'in tahminine göre yaklaşık 150 mlik bir yükseklikte asılı kalan bir uçan dairenin üzerinde, objenin kendisi gibi parıl parıl parıldayan 3 'kişi' belirmiş ve sanki belirli bir faaliyette bulunuyormuşçasına sürekli olarak hareket halinde oldukları görülmüştü Ertesi gece gene aynı yerde görülen Ufonun üzerinde bu kez 4 kişi ortaya çıkmış, bunlardan birinin objenin kenarına gelerek kendilerini seyrettiğini gören Gill, gayri ihtiyari, kolunu yukarıya kaldırarak elini sallamıştı Gill ve yanındakiler, şaşkınlık içerisinde, Ufonun üzerindeki varlığın da aynı hareketi yaptığını görmüşlerdi Bu selamlaşmalara, Gill'in beraberindekiler ile Ufonun üzerindeki öteki varlıklar da katılmış, sanki Uzaylılarla beşerler arası dostluğu resmeden bir tablo ortaya çıkmıştı


1960 lı yıllarda, Çin hariç, dünyanın her yanında çeşitli Ufo gözlem ve fenomenleri bütün yoğunluğuyla sürüp gitti Ufo araştırmaları bilimsel bir formasyona sokularak, Ufo konusunu tüm yönleriyle inceleyen bu bilime Ufoloji, araştırmacılarına da Ufolog denildi ABD'de astronomi profesörü Dr JAllen Hynek , Fransa'da astrofizikçi Dr Jacques Vallse, Ingiltere'de yazar ve Clancerty kontu Brinsley le Poer Trench, AImanya'da Karl L Veit ve Ispanya'da Sr Antonio Ribera, toplumda saygın bir yeri olan ve uluslararası platformda ün yapmış Ufologlar olarak yoğun araştırmalarını sürdürdüler Bu dönemin bir özelliği de, ABD ile Sovyetler'in yoğun bir 'uzay yarışına girmeleriydi


1969 yılında Amerikalı Astronotların Ay'a ayak basmasıyla sonuçlanan bu yarış sırasında uzaya çıkan astronot ve kozmonotlar, yolculukları sırasında uzayda mahiyeti meçhul uçan objeler, yani Ufolar gördüler, bunların çok miktarda fotoğraf ve filmlerini çektiler ABD Başkanı Kennedy, öldürülmesinden bir gün önce, 21 Eylül 1963'te Texas'taki Brooks Hava Us*sü'nde uzay programı hakkında şunları söylüyordu: "Bu ulus, şapkasını, uzay duvarının öte yanına fırlatmıştır ve bunu takip etmekten başka seçeneğimiz yok Zorluklar her neyse, üstelerinden gelinmelidir Tehlikeler her neyse, bunlara karşı önlem alınmalıdır Tüm Amerikalıların yardım ve desteğiyle, emniyet içerisinde ve hızla bu duvarın üzerine tırmanacağız ve o zaman, öteki yanda bulunan tüm harikalar ile hazineleri keşfe çıkacağız" Gezegenimizi, bilim ve din alanlarındaki bağnaz anlayış ve tutumlar sayesinde karanlık içerisinde bırakmaya çalışan şer güçlerinin faaliyetlerine, uzay programıyla beşeriyeti Kozmos'a açmak suretiyle ağır bir darbe indiren Kennedy, bu atılımını hayatıyla ödemiş ve Kennedy'den sonra şer güçleri ABD'de kontrolü artık iyice ele geçirmişlerdir


1961 yılının 20 Eylül sabahı, Barney ve Betty Hill çifti, Ka*nada sınırından Portsmouth'daki evlerine uzanan karayolu üze*rinde arabayla yol alırlarken, saat 0230'da gökyüzünde parlak ve büyük bir obje gördüler Dürbünle baktıklarında bunun, yanında çift sıra halinde percerelerin dizili olduğu, çeşitli renklere bürünen devasa bir Anagemi olduğunu farkettiler Az sonra Anagemi'den ayrılan 2 kırmızı, yuvarlak ışık, arabalarının az ilerisine indi Ufoları yakından izlemek isteyen Barney arabayı durdurarak dışarıya çıkmıştı ki, Ufo mürettebatının hipnotize ettiği Hill çifti, kendilerini kaybettiler Kendilerine geldiklerinde, tekrar arabalarında yol aldıklarını gördüler Ne var ki, arada geçen üç saatlik bir sürede ne yaptıklarını hatırlamıyorlardı Dr Benjamin Simon'un, ipnoz altında, bu üç saatlik süreyle ilişkin olarak hafızalarını tekrar kazandırması üzerine, Hill çifti, başlarından geçen olayı en sonunda hatırlayabildiler Anlaşıldığına göre; kısa boylu, çekik gözlü Uzaylılar tarafından hipnotize edildikten sonra, Ufoya taşınmışlardı Sonra, doktor görünümündeki bir Uzaylı, üzerlerinde tıbbi testler yapmıştı Betty, testler tamamlandıktan sonra çevreyle ilgilenmeye başlamış ve mürettebatın lideri olan varlıkla konuşmuştu


İşte bu görüşme sırasında, uzaylının kendisine gösterdiği üç boyutlu bir uzay haritası Betty Hill'e son derece ilginç gelmişti Betty hipnoz altında olayı anlatırken, bu haritayı da ayrıntılı olarak çizdi Uzaylının yaptığı açıklamaya göre; haritadaki nokta ve daireleri birleştiren çizgilerden kalın olanı ticaret yollarını, çift hatlar arada sırada yolculuk yaptıkları yolları ve kesik çizgiler ise; keşif gezilerinde izlenen yolları gösteriyordu Bu ilginç harita, Bett'nin sonradan zihninde canlandırdığı şekliyle Bn Marjorie Fish'in dikkatini çekmiş ve Bn Fish, uzun bir çalışmadan sonra, haritadaki gök cisimlerinin yerlerini üç boyutlu olarak tespit edebilmiştir Buna göre; Hill çiftini Ufolarına alan Uzaylılar'ın, Reticule Takımyıldızının 1 ve 2 nolu yıldızlarından gelmiş olmaları söz konusudur




Alıntı Yaparak Cevapla

Ufo Olaylarının Tarihçesi

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ufo Olaylarının Tarihçesi




Hill olayından başka, 1960'11 yılların önemli Ufolojik fenomenleri arasında şunları sayabiliriz:

- Binbaşı Robert White;17 Temmuz 1962'de, X-15 yüksek irtifa roket uçağı ile 90 kmlik bir yüksekliğe tırmanırken, büyük bir objenin saatte yaklaşık 6400 kmlik bir hızla yanından geçerek uzaklaştığını gördü

- 1962 yılında, Arjantin'in her yanında yoğun bir Ufo akını görüldü Bu akın sırasında, 22 Aralık günü saat 0215'te Buenos Aires yakınlarındaki Ezezia Uluslararası Havalimanı'na inen bir Ufo, ana uçak yollarından birinin üzerine kondu Kontrol kulesinden yaklaşık 2 km öteye konan Ufo, bir süre sonra bir Pan American DC 8 yolcu uçağının gelmesiyle birlikte havalanarak hızla uzaklaşmıştı

- Astronot Gordon Cooper; 16 Mayıs 1963'te, Dünya'nın çevresinde, 15 inci turunu atarken, Avustralya üzerinde, parlak, yeşil bir objenin uzay aracına yaklaştığını gördü Obje, yerdekiler tarafından da gözlemlenmişti Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir çok astronot ve kozmoni bu türden çok sayıda gözlem yapmışlardır

- Polis memuru Lonnie Zamora, New Mexico, Socorro'da, 24 Nisan 1964 günü vazife icabı önündeki bir arabayı kovalar*ken, bir gürültüyle birlikte, güney-batı yönünden yaklaşan parlak bir obje gördü Zamora arabasında kovalamacayı sürdürürken, yumurta biçiminde, üzerinde kırmızı renkte ilginç bir amblem bulunan obje, güney yönünde dikine yere konmuş ve içinden de beyaz tulumlar giymiş iki kişi çıkmıştı Ufolog J Vallee, altında yatay bir çizgi bulunan dikey bir oktan oluşan Socorro ambleminin, ortaçağın Arap astrologları tarafından Venüs'ü belirlemek için kullanılan işarete çok benzediğini ileri sürmüştü

- 1965 yılında, ingiltere'deki küçük bir kasaba olan Warminster, bir dizi Ufo gözleminin odak noktası haline geldi

- 23 Ağustos 1966 tarihinde, Istanbul Kandilli Gözlemevi'ndeki aynalı teleskoptan Güneş'i izlemekte olan görevliler, Güneş'le Dünya arasında geçen ve biri uzun, diğeri yuvarlak olan iki Ufo gözlemlediler ve ikincisinin fotoğrafını çektiler

- 1967 yılı Mart ayında, Küba adasına güneydoğu yönünden yaklaşmakta olan; parlak, metalik görünüşte, küre biçiminde bir Ufo, Küba hava sahasına girer girmez, Küba Hava Sa*vunma Başkanlığı, objenin yok edilmesi için emir verdi Akabinde iki MIG-21 uçağı havalandı Uçuş komutanı radarının Ufo üzerinde kenetlendiğini ve füzelerinin ateşlemeye hazır olduğunu bildirdikten bir kaç saniye sonra, içinde bulunduğu jet infilak etti Ikinci uçaktaki pilot, komutanının uçağından herhangi bir alev ya da duman çıkmadığını, MIG-21'in dezentegre olduğunu bildiriyordu Kübalı radar operatörleri, Ufonun hızla ivme kazanarak, 30 kmnin üzerine tırmandığını tespit ettiler Ufo daha sonra, Güney Amerika'ya doğru yönelerek, radar ekranından kaybolmuştu

- 1 Haziran 1967 günü, Ispanya, Madrid yakınındaki San Jose de Valderas'ta, UMMO gezegeninden gelen ve altında, üç dikey ve bunları ortadan kesen bir de yatay çizgiden oluşan büyük bir amblem bulunan bir uçan dairenin, çok net bir dizi fotoğrafı çekildi

Amerika'daki Atmosterik Fizik Enstitüsü'nün kıdemli fizikçilerinden ve Arizona Universitesi, Meteoroloji Bölümü profesörlerinden Dr James E McDonald, 1967 Haziranı'nda, Birleşmiş Milletler Dış Uzay Işleri Grubu'nda yaptığı bir konuşmada aynen şu sözleri söylüyordu:

"Değişik hipotezleri, yeterince bilimsel bir şekilde mütalaa ederek edindiğim şu andaki görüşüme göre; Ufo fenomelerini açıklayan en muhtemel hipotez, Ufoların, dünya-dışı kökenli olan bir tür gözlem ve araştırma araçları olduklarıdır Bunun, şu anda, sadece bir hipotez olarak mütalaa edilebileceğini vurguluyorum; ve tabi, bu hipotezin karşısında da bir çok aşikar bilimsel önyargı yer almaktadır Ayrıca, şunu da vurguluyorum ki; Ufo fenomenlerinin, günümüzün bilimsel ve teknolojik bilgisi açısından tamamiyle şaşırtıcı ve açıklanamaz olarak tanımlayabileceğim sayısız veçhesi vardır Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki; bu objelerin dünya-dışı kökenli olmamaları halinde, mütalaa edilmesi gerekecek olan öteki hipotezler, alışılmışın çok daha dışında ve belkide tüm beşeriyet için çok daha büyük bir bilimsel önemi haiz olacaklardır Dolayısıyla, Ufo fenomenleri için en sonunda ne gibi bir açıklamanın geçerli olacağı konusunu bir yana bırakırsak, şu andaki bilimsel ihtimal ve alaycı tavır, yerini bilimsel ilgiye ve yoğun bir araştırmaya bırakmalıdır Dış Uzay İşleri Grubu'na tavsiyem, bu probleme dünya çapında dikkat çekmenin imkan dahilinde oları tüm yollarını aramalarıdır"



Dr Me Donald, bir ay sonra, Washington'daki Amerikan Gazete Editörleri Derneği'nin yıllık toplantısında yaptığı bir konuşmada ise özetle şöyle söylüyordu:

"Yüzlerce önemli Ufo raporu üzerinde yaptığım yoğun analizler ve önemli vakaların baş tanıkları ile yaptığım kişisel görüşmeler, Ufo probleminin büyük bir bilimsel önemi haiz olduğu sonucuna varmama yol açmış bulunuyor Ufo problemi, 20 yıl süresince resmi görevlilerce çarpık bir biçimde değerlendirilerek 'saçma bir problem' diye nitelendirilmiştir ki, buna asla layık değildir; aksine, Ufo problemi, sadece Amerika'da değil de, dünyanın her yanında, birinci dereceden önemi haiz ciddi bir problem olarak, bilimin, basının ve halkın dikkatini çekmeye hak kazanmıştır Bu problemin, garip bir tavırla, gözlerden nasıl uzak tutulduğunu ve gözden nasıl düşürüldüğünü biliyoruz Konunun sistemli bir şekilde yanlış yorumlanmasının baş sorumluluğu, ABD Hava Kuvvetleri'nin (Ufo gerçeğini reddeden) Bluebook Projesi'dir İlk elden edindiğim bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki, bu proje, oldukça yüzeysel ve kifayetsiz bir tarzda yürütülmüştür

Ufo probleminin Kongre tarafından geniş kapsamlı olarak araştırılması çoktan gerekirdi Böyle bir araştırmada, Hava Kuvvetleri'nin resmi mercileri dışındaki kişiler, potansiyel olarak muazzam bir bilimsel önemi haiz olan bir problemin 20 yılı aşkın bir süre boyunca nasıl alaycı bir yaklaşımla ve yanlış yorumlarla örtbas edildiğinin insanı şaşırtan öyküsünü kayıtlara geçirebilirler "

1969 Eylül ayı sonlarında Ankara semalarında ısrarla dolaşan bir Ufonun mahiyetini belirlemek üzere, Eskişehir ve Ankara'dan jetler havalanmıştı Ancak, 12 kmye kadar tırmanan pilotlar, herhangi bir sonuç elde edemeden dönmüşler ve "Bu cisme erişmek için 12 km daha gerekiyordu" demişlerdi Tanıkların ifadelerine göre, Ufo; huni biçiminde parlak bir objeydi 1 Ekim 1969 tarihli gazetelerde bu olay ayrıntılı olarak şöyle anlatılıyordu: Ankara semalarının davetsiz misafiri heyecan uyandırdı Meçhul cismi yakalamak için jetler uçuruldu Şehrimiz semalarına dadanan meçhul cisim, Ankara'daki meteoroloji ilgililerini, Hava Kuvvetleri mensuplarını ve bir kısım halkı, geçen Cumartesi gününden beri meraka sürüklemektedir

Meteoroloji Genel Müdürü Ümran Çölaşan, bu cismin 'Başka dünyalardan gelmiş olabileceğini ve içinde mesela Merihliler'in bulunabileceğini ifade etmiştir Gerek Çölaşan, gerek öteki yetkililer, Ankara semalarındaki cismin, bir meteorolji balonu olmadığından emin bulunduklarını söylemişlerdir Ankara semalarındaki cisim ilk olarak 24 Eylül Çarşamba günü sabah saat 5 sularında görülmüştür Bir vatandaş, telefonla meteoroloji yetkililerini ikaz etmiş ve bu cismin ne olduğunu sormuştur

Ancak meteoroloji yetkilileri, o saniyeye kadar mevcudiyetinden haberdar olmadıkları cismi tespit edinceye kadar cisim kaybolmuştur Gökyüzündeki meçhul cisim, ikinci defa, 27 Eylül Cumartesi günü akşam üzeri Ankara'nın batısında denecek bir istikamette görülmüştür Meteoroloji yetkilileri bu defa cismi müşahade etmişler, fakat mahiyeti hakkında bir sonuca varamamışlardır O gün Eskişehir'deki meteoroloji istasyonuyla yapılan görüşmede, cismin orada da müşahade edildiği ortaya çıkmıştır Keza o gün Eskişehir'deki hava üssünden kalkan jet uçaklarının 35000 feet (takriben 12 km) yükseğe çıkarak bu cisme yaklaşmak istedikleri, fakat uçağın tavan noktaya varması sebebiyle, geri dönmek zorunda kaldıkları bildirilmiştir Cismin mahiyeti hakkında keşif yapmak isteyen pilotlar, "Bu cisme erişebilmek için daha 35000 fest kadar çıkmak gerekiyordu" demişlerdir

Ankara semalarında Cumartesi akşam üzeri görülen cismin şekli ise; bazılarına göre uzunca bir topaca benzemektedir Bundan, Eskişehir'de görülenle, Ankara'da müşahade edilenin aynı olduğu kanaatine varılmıştır Hürriyet Foto muhabiri, Cengiz Kapkın tarafından çekilen fotoğraflar da, Eskişehir'de yapılan müşahadeleri teyid etmiştir Hürriyet ve Yeni Gazete fotoğraf servisi, Pazartesi günü de cismin fotoğrafını çekmeye muvaffak olmuş, böylece Cumartesi günü görülenle, Pazartesi günü görülen cisimlerin birbirine çok benzediği tespit edilmiştir Ote yandan, Ankara çevresindeki Mürted Hava üssü'ne mensup uçaklar da, meçhul cismin mahiyetini tespit için Pazartesi günü havalandırılmışlardır Us Komutanı Tuğgeneral Ercüment Gökaydın, bu uçuşlardan birine bizzat katılmış, fakat takriben 50000 feet yükseklikte olduğu sanılan cisme yaklaşmanın mümkün olmadığını anlayınca, 40000 feet'ten geri dönmüştür



1959'larda, Diyarbakır, 3 HK'nin de üzerinde ve akşama doğru, güçlü ışıklar çıkaran bir obje belirmişti Bir kaç saat aynı yerde duran ışıklı objeyi incelemek üzere, Tuğgeneral Suat Eraybar, bir jetle havalanıp objeye yaklaşmak istemişse de, jetin üst tavan sınırına ulaşması sonucu tekrar iniş yapmış ve kendisi, objenin bir o kadar daha yukarıda olduğunu belirtmişti Orada bulunan Haluk Egemen'in anne ve babası, objeyi güçlü bir dürbünle izlemişlerdi ve her ikisi de objenin, ışıklar içerisindeki kütlesinin bir armuda benzediğini tespit etmişlerdi ki bu şekil, standart bir Ufo tipine örnektir ( Üstteki tanımda da objenin bir topaca benzetildiğine dikkat ediniz )

Meteoroloji Genel Müdürü Ümran Çölaşan, Ankara'ya dadanan ışıklı cismin ne olduğu hakkında kesin bir ifade kullanmaya imkan olmadığını söylemiştir Bununla beraber Çölaşan, Hürriyet Foto Servisi tarafından çekilen fotoğrafı, uzmanlarla birlikte inceledikten sonra şunları söylemiştir: "Görülen cismin rasat balonu olmadığından eminiz Askeri makamların da bunun mahiyetini çözmek için uğraşmaları göstermektedir ki, bu bizim askeri birliklerimiz tarafından bırakılmış bir balon da değildir Bunun yabancı memleketlerde yeni denenen bir cihaz olması ihtimal dışı değildir Bununla beraber, görülen cismin başka dünyalardan, mesela Merih'ten gelmiş olmasını ihtimal dışı saymıyorum Gerçi uçan dairelerin görüldüğünü iddia edenlerin varlığı bilinmektedir Bunların sözlerini tekzip eden de yoktur Bizzat müşahade etmedikçe inanması zor olmakla beraber, uçan daireler yahut uçan puroların bir hayal olduğunu söylemek de mümkün değildir Nasıl biz artık Ay'a gitmişsek, Ankara semalarında görülen cisimle yahut da uçan daire ve uçan purolarla başka dünyalardaki mahlukların da dünyamızı müşahade etmeye gelmiş olması mümkündür

Biz kendi medeni seviyemize bakarak hükümler vermekteyiz ihtimal; onlar bizden binlerce yıl ileride bir medeniyet seviyesine sahip haldeler ve bizim henüz çözmeyi hayal dahi edemediğimiz problemleri çözmüş durumdalar Sizin fotoğraf servisinizce çekilen fotoğraf da, bu düşünceleri tekzip eder gibi değildir Çünkü fotoğrafın üst tarafında, yuvarlak kısımların 3 adet olması ve birinin arkada bulunması akla yatkındır Bu 3 yuvarlak içinde, başka dünyaların insanlarının bulunması, bizce ihtimal dışı değildir Bu cisim, Ankara semalarında ilk defa görülmektedir Türkiye'deki Amerikan tesislerinden de bir balon bırakmadığı bildirilmektedir Keza, gökyüzüne fırlatılmış suni peyklerin hiç biriyle bu cismin ilgisi olmadığı bellidir İşte bu sebeple, Ankara semalarında görülen cismin başka dünyalara ait olması ihtimali vardır"

1960'11 yılların sonuna yaklaşırken, Apollo 12'nin Ay yolculuğu sırasında, 14 Kasım 1969 günü, Avrupa'nın her yanındaki gözlemevlerinden, uzay aracının yanı sıra seyreden ve bir nabız gibi yanıp sönen 2 Ufo gözlemlenmişti Ertesi gün, Apollo 12 astronotları Pete Conrad, Dick Gordon ve Allan Bean, gerçekten de 200000 km kadar ötede iki Ufo gördüklerini Houston'a bildirdiler

1970'1i yılların en önemli iki olayı ise; kuşkusuz, Spektra adlı dünya-dışı uzay gemisinin Dr Andrija Puharich ve Uri Geller ile temas kurması, son derece önemli Mesajlar vermesi ve Ufo konusunun hem çeşitli hükümetlerce, hem de uluslararası düzeyde ele alınmasıydı Spektra olayı, Bilim Araştırma Merkezi'nin Spektra ve Uri Geller adlı kitabında ayrıntılı olarak anlatıldığından, burada tekrarlamak gereksiz olacaktır Ayrıca, daha sonra ABD Başkanı seçilen Jimmy Carter da, 1973 yılında, on dakikalık bir süre boyunca, gökyüzünde akrobatik gösteri yapan bir Ufoyu izlemişti Ve Carter, 1976'daki seçim kampanyası sırasında bu gözlemini kamuoyuna açıklayarak, seçildiği taktirde Ufo konusu üzerindeki perdeyi kaldıracağına söz vermişti Ama ne yazık ki, şer güçleri bunu da engellediler ve Carter bu konuda elle tutulur herhangi bir sonuca varmadan başkanlık süresini tamamladı

Hükümetler düzeyindeki çalışmalara gelince, 1977 yılında Fransız hükümeti dahilinde resmi bir Ufo araştırma grubu kurulduğunu görüyoruz GEPAN (Groupe d'Etudes Des Phenornenes Aerospatiaux Non-identifies) adındaki bu kuruluşun başına, Dr Claude Poher getirilmişti GEPAN, 1977 yılı süresince, Dr Poher'in Ufo fenomenine ilişkin olarak yaptığı istatistiki etüdleri inceledi 1978'de de çalışmalarını, gerçek gözlemleri kapsayacak şekilde genişletti Fransız ulusal polis gücünü oluşturan Jandarma Kuvvetleri'nin Ufo vakalarıyla ilgili raporları, doğrudan GEPAN'a gönderilmeye başlandı GEPAN dahilinde, 'hızlı müdahale', 'fiziki izler' ve 'radar alarmı' adları altında üç özel grup oluşturuldu

1978 yılının ilk yarısında 11 önemli Ufo olayı incelendi Fransa'daki bu olumlu gelişmeler, daha önceki yıllara dayanıyordu Jandarma Kuvvetlerinin, 1954'e kadar 'uçan dairler', 1954-1960 döneminde ise 'ışıklı gök araçları' sıfatıyla nitelendirdiği Ufolara ait raporları Gizlilik damgası taşıyordu 1961 'den itibaren ise, Ufo raporlarının herhangi bir sınıflandırmaya sokulmadığını görüyoruz 1970'Ii yıllarda bu raporların toplandığı dosyalar giderek kabarmaya başlamıştı Fransız Televizyonunun 1 i"lci kanalı olan TF 1 görevlilerinden, yazar JC Bourret, Ufolarla ilgili bir kitap hazırlarken, 27 Şubat 1976 tarihinde, söz konusu Ufo dosyalarını incelemek için Jandarma Genel Müdürlüğünden izin istemişti Jandarma Genel Müdürü, J Cochard, kendisine gönderdiği 10 Mart 1976 tarihli cevabi mektubunda, tanıkların isim ve adreslerinin saklı tutulması şartıyla bu incelemeleri yapabileceğini açıklıyordu

Fransa'daki bu açık görüşlü yaklaşım, bir yıl sonra GEPAN'ln teşkiline yol açacaktıVe 27 Kasım 1978 tarihinde, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nin 4 nolu Konferans Odası'nda, 147 Uye Devlet'in Birleşmiş Milletler Özel Politika Komitesini oluşturan delegelerinin, Ufo fenomenleriyle ilgili bir toplantı için bir araya geldikleri görüldü Karayip Adaları'ndaki Grenada Devleti'nin önerisi üzerine düzenlenen bu konferansın açılışını, Grenada temsilcileri yapmıştı Sabahki bölümde, önce davetli konuşmacılar, Dr Hynek, Dr Vallee ve Yarbay Coyne söz almış, arkasından da kısa bir dökümanter Ufo filmi gösterilmişti Akşamki bölümde, astronot Gordon Cooper'ın kendi gelemediği için gönderdiği bir mektup okundu Arkasından da Stanton Friedman konuştu Amaç, BM dahilinde Ufo araştırmalarının hem desteklenmesi, hem de bizzat yürütülmesinin sağlanmasıydı Cooper, söz konusu mektubunda, kendisinin yaptığı bir Ufo gözlemini de açıklamıştı: "Ayrıca, 1951 yılında, iki gün süreyle değişik cesamette bir çok Ufonun, savaş uçakları düzeninde, doğu-batı yönünde Avrupa üzerinden geçişini gözlemledim Birleşmiş Milletler bu projeyi gerçekleştirmeye ve Ufo konusuna saygınlık kazandırmaya karar verdiği taktirde, daha başka ehliyetli kişiler de ortaya çıkıp, yardımcı olabilir ve enformasyon sağlayabilirler "



Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler'deki Ufo görüşmeleri, kuruluş bünyesinde Ufo araştırmaları yapılması için gerekli olan fon sağlanamadığından, belirli bir noktadan öteye gidememişti Ancak,BM Üyelerinin dikkatleri Ufo konusuna çekilmiş ve dünya çapındaki Ufo araştırmalarının 30 yıllık tarihinde bir dönüm noktası yaşanmış oluyordu

BM Ufo toplantılarının yapıldığı dönemde, Ufo araştırmacıları, bir yandan da, bulgularını akademik çevrelere sunma fırsatını bulmuşlardı: 28 Ağustos 1978 günü, Kanada'nın Toronto kentinde, Amerikan Psikoloji kuruluşu'nca düzenlenen "Ufo Deneyimlerinin inceleniminde Hipnotik Prosedürlerin Kullanılması" konulu seminerde, 6 ayrı rapor okundu Ayrıca, 4-8 Eylül arasında San Francisco'da yapılan, Amerikan Sosyoloji kuruluşu yıllık toplantısı sırasında, bilim adamlarının Ufo araştırmalarına karşı takındıkları tavır konusunda bir rapor sunuldu

18 Ocak 1979 günü, Clancarty Kontu olan ünlü Ufolog ve uluslararası Ufo Grubu Corıtact'm fahri başkanı Brinsley Le Poer Trench, Ingiliz Parlementosu'ndaki Lordlar Kamarası'nın gündemine, tartışılmak üzere Ufo konusunu getirmişti Ufoların Lordlar Kamarası'nda ilk kez tartışıldığını belirten Clancarty Kontu, Lordlar'ın dikkatini, dünyanın her yanında Ufo gözlem ve yere iniş vakalarının giderek artışına çekmiş ve Ufo konusunun hükümet dahilinde etüd edilmesinin gerekliliği üzerinde durmuştu Ufoloji tarihinde çeşitli gözlem örnekleri veren Clancarty Kontu, ABD ile Sovyetler Birliği'nde Ufo sorununu inceleyecek resmi bir kuruluşun bulunmayışından söz ederek, GEPAN'ln Fransa'daki faaliyetini övmüştü

Son olarak, Lordlar Kamarası'nda da bir Ufo Etüd Grubu'nun kurulması temennisinde bulunarak, konuşmasını şu cümleyle noktalamıştı:

"Uzaylıların yarın bu ülkeye kitleler halinde inmeye karar verdiklerini bir düşünün, halkımızı hazırlayamadığımız için bu ülkede rahatlıkla panik olabilir!"

Lordlar, Brinsley Le Poer Trench'in bu son derece önemli önerisini uzun uzun görüşmüşler, ancak bağlayıcı nitelikte olan herhangi bir karar varamamışlardı, ama bu Ufo Etüd Grubu daha sonra faaliyete geçecekti Bu arada, Lord Rankeil*lour da, İngiltere dahilinde yapılan her gözlemin ve tanık olunan her Ufo inişinin "Polis, Kraliyet Hava Kuvvetleri, radar yetkilileri ve İngiliz Ufo Araştırmacıları ile işbirliği halinde" çalışacak bir hükümet bürosunca incelenmesini önermişti

Bir hafta sonra, daha alt seviyeden de olsa, ABD'nde de hükümet düzeyinde Ufo araştırmalarını teşvik edici bir girişimde bulunuldu 25 Ocak günü, Missisipi Eyaleti Temsilciler Meclisi, ABD Kongresi ile Başkanı'na, UFO gözlemleri fenomeninin tam olarak incelenmesi amacıyla Senato'ya yetki vermeleri ve Amerikan halkını bu inceleme sonucunda ortaya çıkacak tüm gerçeklerden haberdar etmeleri için çağrıda bulunan bir önerge hazırladı Ayrıca, önergeye, Başkan Carter'a, seçilmesi halinde Ufo fenomeniyle ilgili tüm enformasyonu ve gerçekleri Amerikan halkına açıklayacağına dair verdiği sözü hatırlatan bir madde de eklenmişti

70'Ii yıllarda, ayrıca, 1948 Manteli ve 1967 Küba olayları gibi, çeşitli ülkelerin askeri hava araçları, askeri personeli ve askeri üsleri ile Ufolar arasında, sonuçlarına dikkat edilmesi gereken bir çok karşılaşmalar ve sürtüşmeler cereyan etmiştir Bu vakaların, Ufo araştırma merkezlerince tespit edilebilmiş olanlarından en önemlileri aşağıda anlatılmaktadır

ABDndeki 1973 Ufo dalgası sırasında, 18 Ekim günü, Hava Kuvvetleri'nden Binbaşı Coyne yönetimindeki bir askeri helikopter, Columbus'tan Cleveland'a dönüşte, saat 2305'te 750 mlik bir yükseklikte uçarken, doğu yönünde bir kırmızı ışık görülmüştü Helikopter personelinden Çavuş Yanacsek, objenin aynı yükseklikte büyük bir hızla uçarak üzerlerine doğru geldiğini bildirdi Binbaşı Coyne, çarpışmayı önlemek üzere helikopteri derhal inişe geçirdi Ancak, kırmızı ışıklı obje de aynı hızla alçalmaya başlamıştı Coyne, artık yapılacak hiçbir şeyin kalmadığı*nı anlayarak, personele, çarpışacaklarını ve tedbir almalarını bildirdi Ne var ki, herhangi bir sadme hissetmediler

Bir an için gözlerini kapayan Coyne, Çavuş Healey'in "Şuna bakın!" diye bağırmasıyla kendine geldi ve metalik görünüşte 15-20 m uzunluğunda bir Ufonun helikopterin önünde yol aldığını hayretler içerisinde gördü Ufonun ucundan çıkan yeşil renkte konik bir ışın, birden pilot kabinini yemyeşil bir hale getirmişti; helikopterin manyetik pusulası sürekli dönüyor, radyolar çalışmıyordu En ilginci, o anda altimetreye bakan Coyne, 900 mlik bir yükseklikte olduklarını ve dakikada 300 mlik bir tırmanış yaptıklarını farketti Halbuki aracı az önce dakikada 600 mlik bir inişe geçirmiş ve ondan sonra da kontrol cihazlarından hiç birine elini sürmemişti Nitekim, gösterge hala daha dakikada 600 mlik bir iniş göstermesine rağmen, helikopter dakikada 300 mlik tırmanışa devam ediyordu! Ufonun, helikopterin işleyiş prensiplerini hiçe sayarak, onu yukarıya doğru çektiği apaçıktı 1150 mde bir sadme hissettiler ve Ufonun yavaşça batıya doğru kaydığını gördüler Helikopter artık inişe geçmiş ve Ufo da giderek hızını arttırıp uzaklaşmıştı Objenin gözden kaybolmasıyla birlikte, radyoları da çalışmaya başlamıştı Coyne, bu olayı 1978 yılında Birleşmiş Milletler'deki Ufo kongresinde anlatacaktı

Bir yıl sonra Güney Kore'de meydana gelen Ufo olayı ise; Coyne'nin helikopterini mecburi inişten ve muhtemelen bir facia dan kurtaran Uzaylılar'ın, kendilerine karşı herhangi bir tecavüzkar harekette bulunulduğunda bunu affetmeyeceklerini gösteren bariz bir ihtar niteliğini taşıması bakımından son derece ilginçtir 1974 Sonbaharı'nda Güney Kore'nin Binn kıyılarında, yoğun bir sisin yavaş yavaş kalktığı bir sabahtı Kıyıda üslenmiş olan Amerikan Hava Savunma Topçusu, her günkü gibi, muhtemel Kuzey Kore saldırılarına karşı hazır durumdaydı Her rampada üç tane Hawk füzesi her an atılmaya hazır bir halde bekletilmekteydi Saat 1000 sıralarında üssü n radar cihazı bir sinyal verdi Açık denizden Binn kıyı hattı savunma sistemine doğru hızla bir obje yaklaşmaktaydı 650 mde, nöbetçiler, söz konusu objenin devasa kütlesini çıplak gözle seçtiler: Yumurta biçiminde, metalik görünüşte, parlak bir objeydi Tahminen 90 m uzunluğunda, 9 m yüksekliğindeydi Çevresinde, nabız gibi atan kırmızı ve yeşil ışıklar dönüyordu Obje, görülmesinden hemen sonra, birden havada asılı kaldı Ne herhangi bir dünya aracına benziyordu, ne de üzerinde kimliğini belirleyecek bir işaret vardı Ne yazık ki, üssün komutanı, acele bir kararla objenin derhal yok edilmesini emretti: Füzeler hazırdı; D Bataryasının komutanı ilk Hawk füzesinin ateşlenmesi için emir verdi



Ateşlen'en füze rampadan ayrılmıştı İşte o anda, olayı izleyen tüm personelin gözleri önünde birdenbire objeden neşrolan şiddetli bir beyaz ışık, füzeyi ve fırlatma rampasını göz açıp kapayıncaya kadar, aynen bir oyuncak gibi eritiverdi Arkasından arı vızıltısına benzer bir ses çıkaran Ufo, olağandışı bir hızla birden ayrıldı ve radar ekranından kayboldu ispanya, Madrid'de çıkan ABC gazetesinin 511975 günkü sayısında, 'Las Bardenas Reales Askeri Bölgesi üzerinde Ufo Üssün yüksek rütbeli subayları, Hava Kuvvetleri Bölge Yetkililerine açıklamada bulunmak üzere Zaragoza'ya geldiler' başlığı altında şu haber çıkmıştı: 2 Ocak akşamı, saat 2300 sıralarında, ateş merıziti içindeki bir noktaya bir Ufo indi Bir süre sonra obje havalandı ve gökyüzünde kayboldu Las Bardenas Üssü'nde 1972 yılında bir hava kazası olmuştu Yüksek hızda seyreden bir uçak yere çakılmış, fakat uçağın her iki pilotu da paraşütle atlayarak kurtulmuşlardı Denildiğine göre; uçağın düşüşü sırasında, gökyüzünde tuhaf bir parlak obje görülmüştü Son olay, Las Bardenas ve Las

Cinco Villas yörelerinde konuşulan tek konu haline gelmiştir İspanyol Hava kuvvetleri'nin bu olayı örtbas etmeye çalışmasına rağmen, iki yıl sonra Personas adındaki ispanyol dergisinde açıklama yapan bir görgü tanığı, o gece Las Bardenas Ussü'nde nöbetteyken, ateş menzilinde kalan arazi üzerinde tuhaf ışıkların uçmakta olduğuna dair bir haber alınca, yüksek bir yere çıkarak, çevreyi dürbünle taradığını ve tersine dönmüş bir kaseye benzeyen bir Ufo gördüğünü ifade ediyordu Ufo, yarım saat kadar ateş menzili dahilinde kalmış ve saat 2325 sıralarında havalanarak uçup gitmişti Havalandıktan sonra, alt kısmından neşrettiği son derece güçlü bir ışıkla da tüm çevreyi aydınlatmıştı

5 Ekim 1976 tarihli gazetelerde yayımlanan bir haber ise; dikkatleri bu kez, komşumuz iran üzerine çekiyordu: Bir kaç gün önce, Iran semalarında uçan daire görüldüğü, Kahire'de yayımlanan EI-Ahram gazetesi tarafından bildirilmiştir Gazete, Iran kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, uçan dairenin Tahran üzerinde dolaştığının önce radarla tespit edildiğini, daha sonra halk tarafından da görüldüğünü öne sürmüştü EI-Ahram, ayrıca, uçan dairenin görülmesi üzerine Iran Hava Kuvvetleri'ne ait iki savaş uçağının derhal havalandıklarını ve uçan daireyi izlemeye başladıklarını, ancak, sesten hızlı uçan bu jetlerin radar cihazlarının, uçan daire tarafından bozularak işlemez hale getirildiğini de belirtmiştir

Kasım 1976'da gene ispanya'da gizemli bir Ufolojik olay meydana gelecekti 12 Kasım sabahı, Portekiz sınırı yakınlarında yer alan Talavera la Real'deki ispanyol Hava Kuvvetleri Üssü'nde cereyan eden bu vakanın tanıkları, sabah nöbetini tutmakta olan üç hava eriydi Askerler önce, aralıklı öten kuvvetli bir ıslık sesi duymuşlar, akabinde, belirli bir noktada lokalize olmuş bir 'hortum' çıkmıştı Çevreyi tararlarken, er Jose Trejo, garip bir hisle arkasına dönmüş ve o anda korkudan donup kalmıştı: 15 m ötedeki bir grup ağacın arasında, yeşil ışıklar saçan, en az 3 m boyunda, insana benzer dev bir yaratık görünüyordu

Başı küçük ve sanki miğfer giymiş gibiydi; kolları uzun, gövdesi çok kalındı; bacakları olup olmadığı belli olmuyordu Kendisini az çok toparlayan Jose Trejo, elinde hazır duran tüfeği ni tam ateşlemeye hazırlanıyordu ki, birden yere yığılıp kalıverdi Trejo'nun yere yuvarlanırken bağırmasıyla birlikte öteki askerler de dönmüş ve gördükleri dev yaratığa doğru derhal ateş açmışlardı Ve o anda, tam ateşin başladığı sırada, varlığın görüntüsünün, aynen giderek soluklaşan bir film imajı gibi kaybolduğuna tanık oldular Trejo, daha sonra olayı anlatırken şöyle diyordu: "O varlık, sanki niyetimi anlamıştı, çünkü tam elim tetiğe gittiği sırada kaskatı kesildim ve üzerime müthiş bir halsizlik çöktü" Bu arada, ateş seslerinden ötürü tüm üs de alarma geçmişti Akabinde çevrede yapılan arama sırasında, askerlerin harcamış oldukları 40-50 kadar mermiden hiç birinin kovanı bulunamadı Üstelik, üssü çevreleyen duvarın, hedef alınan varlığın tam arkasına raslayan bölümünde tek bir kurşun izine dahi rastlanamamıştı! Bu, gerçekten de imkansız bir şeydi! Olaylar bununla da bitmemiş, Trejo o günden sonra bir süre daha za*man zaman rahatsızlanmış ve geçici körlük nöbetleri geçirmişti

Milane'da yayımlanan Grente dergisinin 19 Kasım 1977 ta*rihli sayısında, Sardunya Adası'nın güneyinde yer alan Cagliari Elmas Hava Kuvvetleri Üssü üzerinde cereyan eden bir Ufo olayı anlatılmaktaydı 27 Ekim günü, saat 1735'te, ÜS üzerinde eğitim uçuşu yapmakta olan üç helikopterden ikisinin mürettebatı, kavuniçi renkte, daire biçiminde, parlak bir obje görmüşler ve 5 dakika süreyle gözlemlemişlerdi Ufo, yerdeki askeri ve sivil kişiler ile Elmas Kontrol Kulesi personeli tarafından da görülmüş ve izlenmişti Us Harekat Dairesi Komutanı Albay Giomaria, bir avcı uçağının havalanarak, araştırma yapması için emir vermişti Ne var ki, havalanan jetin pilotları herhangi bir sonuç alamamışlardı Helikopterin baş pilotu Binbaşı F Zoppi, gördükleri parlak, dairevi objenin 300 m kadar yakınından uçtuklarını açıklıyordu Cagliari Elmas Hava Ussü Komutanı Albay Mario D'Angelo ise; Ekim 27 olayını açıklamanın hiç de kolayolmadığını ve o anda bölgede uçuş yapan başka hiç bir hava aracının bulunmadığını kabul etmişti

Japon Savunma Bakanlığı Yetkilileri, 17 Ağustos 1978 günü, saat 2230'da Hokkaido Adasındaki Nemuro Radar istasyonunun ekranlarında, Nemuro Denizi üzerinden kuzey-güneybatı yönünde geçen ve saatte 65 kmlik bir hızla uçan bir Ufonun tespit edildiğini açıklıyordu 800-1000 m arasındaki bir irtifada seyreden Ufo, Hokkaido'nun doğu ucuna yaklaşmış ve daha sonra Erimomiaki'deki radarlar tarafından da görülmüştü

Yaklaşık 10 dakika sonra, Çitose Ussünden iki adet F4EJ Phantom uçağı havalanmış ve o sırada Nakaşibetsu civarında olan radar hedefine doğru yol almaya başlamışlardı Ancak, ay ışığı altında uçuş yapan pilotlar, kendi radar ekranlarında hedefin hiç bir belirtisine rastlamamışlardı İki jetin de pilotları, elleri boş olarak üsse döndüklerinde, obje, yerdeki ekranlarda hala daha gözükmekte ve Kuşiro'ya doğru güneye ilerlemekteydi Yer radarları aynı görüntüyü saat 2323 ve 0045'de iki kez daha tespit etmişler ve jetler iki kez daha havalanmışlardı Ancak, jetler yaklaştıklarında objenin görüntüsü ortadan kayboluyordu



ngiltere'de yayımlanan Daily Mail gazetesinin 20 Ocak 1979 tarihli sayısının 3 üncü sayfasında, Washington DC muhabiri SWincester imzasıyla, son derece önemli bir haber çıktı Pentagon'un uçan daire raporlarına karşı takındığı donuk tavır daima aynıydı: "Böyle bir şey yoktur!" Ne var ki, bunu söylerken, bir yandan da yüzlerce gizli gözlem dosyası derlemekteydiler Ve dün, ABD'nin önde gelen askeri erkanı, 1975 yılında tam 15 gün süreyle Ufoların, nükleer füze üslerinden çoğunu gözlem altında tuttuklarını kabul etmek zorunda kaldılar! Geçen yıllarda, Ufo konusunu örtbas etmeye çalışan yetkilileri mahkemeye veren, Arizona, Pheonix'teki Ground Saucer Watch (GSW) adlı Ufo araştırma merkezi, en sonunda askeri erkandan resmi Ufo kayıtlarının 900 sayfasını elde etmeyi başarmıştır Bu kayıtlardan anlaşıldığına göre; uzmanlar, 1975 Kasım'ının ilk iki haftası boyunca nükleer üsler üzerinde cereyan eden Ufo akınını açıklayamamışlardır Birden fazla Minuteman füze filosu ile atom bombası depolama tesislerini barındıran, Maine, Michigan ve Montana'daki üslerin hepsi de, o günlerde Ufolar tarafından ziyaret edilmişlerdi

Nitekim, Londra'da yayımlanan Sun gazetesinin, 3 Aralık 1977 tarihli sayısında, GSW'un CIA'yi Ufo konusunu örtbas ettiği iddiasıyla mahkemeye verdiğine ilişkin olarak şöyle bir haber çıkmıştı: Amerikalı bir avukat, CIA'nin Dünya'yı ziyaret eden uçan daireler hakkında bütün bildiklerini açıklaması için dava açmış bulunuyor Avukat Henry Rothblatt, CIA'nın, 1952'de uçan daire gizemiyle ilgili dosyalar tutmaya başladığından bu yana, hayati gerçekleri sakladığını öne sürmektedir Rothblatt, bu enformasyonun, ulusal güvenliği tehdit edeceği gerekçesiyle kendisine verilmediğini belirtmekte ve "halk, hakikati öğrenme hakkına sahiptir" demektedir Rothblatt, bu davayı, Ufo gizemini araştıran GSW kuruluşu adına açmıştır

Alıntıdır
( Ufo Gerçeği - Bilim Araştırma Merkezi )

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.