Prof. Dr. Sinsi
|
Ufo Olaylarının Tarihçesi
Hill olayından başka, 196 0'11 yılların önemli Ufolojik fenomenleri arasında şunları sayabiliriz:
- Binbaşı Robert White;17 Temmuz 1962'de, X-15 yüksek irtifa roket uçağı ile 90 km lik bir yüksekliğe tırmanırken, büyük bir objenin saatte yaklaşık 6 400 km lik bir hızla yanından geçerek uzaklaştığını gördü
- 1962 yılında, Arjantin'in her yanında yoğun bir Ufo akını görüldü Bu akın sırasında, 22 Aralık günü saat 02 15'te Buenos Aires yakınlarındaki Ezezia Uluslararası Havalimanı'na inen bir Ufo, ana uçak yollarından birinin üzerine kondu Kontrol kulesinden yaklaşık 2 km öteye konan Ufo, bir süre sonra bir Pan American DC 8 yolcu uçağının gelmesiyle birlikte havalanarak hızla uzaklaşmıştı
- Astronot Gordon Cooper; 16 Mayıs 1963'te, Dünya'nın çevresinde, 15 inci turunu atarken, Avustralya üzerinde, parlak, yeşil bir objenin uzay aracına yaklaştığını gördü Obje, yerdekiler tarafından da gözlemlenmişti Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir çok astronot ve kozmoni bu türden çok sayıda gözlem yapmışlardır
- Polis memuru Lonnie Zamora, New Mexico, Socorro'da, 24 Nisan 1964 günü vazife icabı önündeki bir arabayı kovalar*ken, bir gürültüyle birlikte, güney-batı yönünden yaklaşan parlak bir obje gördü Zamora arabasında kovalamacayı sürdürürken, yumurta biçiminde, üzerinde kırmızı renkte ilginç bir amblem bulunan obje, güney yönünde dikine yere konmuş ve içinden de beyaz tulumlar giymiş iki kişi çıkmıştı Ufolog J Vallee, altında yatay bir çizgi bulunan dikey bir oktan oluşan Socorro ambleminin, ortaçağın Arap astrologları tarafından Venüs'ü belirlemek için kullanılan işarete çok benzediğini ileri sürmüştü
- 1965 yılında, ingiltere'deki küçük bir kasaba olan Warminster, bir dizi Ufo gözleminin odak noktası haline geldi
- 23 Ağustos 1966 tarihinde, Istanbul Kandilli Gözlemevi'ndeki aynalı teleskoptan Güneş'i izlemekte olan görevliler, Güneş'le Dünya arasında geçen ve biri uzun, diğeri yuvarlak olan iki Ufo gözlemlediler ve ikincisinin fotoğrafını çektiler
- 1967 yılı Mart ayında, Küba adasına güneydoğu yönünden yaklaşmakta olan; parlak, metalik görünüşte, küre biçiminde bir Ufo, Küba hava sahasına girer girmez, Küba Hava Sa*vunma Başkanlığı, objenin yok edilmesi için emir verdi Akabinde iki MIG-21 uçağı havalandı Uçuş komutanı radarının Ufo üzerinde kenetlendiğini ve füzelerinin ateşlemeye hazır olduğunu bildirdikten bir kaç saniye sonra, içinde bulunduğu jet infilak etti Ikinci uçaktaki pilot, komutanının uçağından herhangi bir alev ya da duman çıkmadığını, MIG-21'in dezentegre olduğunu bildiriyordu Kübalı radar operatörleri, Ufonun hızla ivme kazanarak, 30 km nin üzerine tırmandığını tespit ettiler Ufo daha sonra, Güney Amerika'ya doğru yönelerek, radar ekranından kaybolmuştu 
- 1 Haziran 1967 günü, Ispanya, Madrid yakınındaki San Jose de Valderas'ta, UMMO gezegeninden gelen ve altında, üç dikey ve bunları ortadan kesen bir de yatay çizgiden oluşan büyük bir amblem bulunan bir uçan dairenin, çok net bir dizi fotoğrafı çekildi
Amerika'daki Atmosterik Fizik Enstitüsü'nün kıdemli fizikçilerinden ve Arizona Universitesi, Meteoroloji Bölümü profesörlerinden Dr James E McDonald, 1967 Haziranı'nda, Birleşmiş Milletler Dış Uzay Işleri Grubu'nda yaptığı bir konuşmada aynen şu sözleri söylüyordu:
"Değişik hipotezleri, yeterince bilimsel bir şekilde mütalaa ederek edindiğim şu andaki görüşüme göre; Ufo fenomelerini açıklayan en muhtemel hipotez, Ufoların, dünya-dışı kökenli olan bir tür gözlem ve araştırma araçları olduklarıdır Bunun, şu anda, sadece bir hipotez olarak mütalaa edilebileceğini vurguluyorum; ve tabi, bu hipotezin karşısında da bir çok aşikar bilimsel önyargı yer almaktadır Ayrıca, şunu da vurguluyorum ki; Ufo fenomenlerinin, günümüzün bilimsel ve teknolojik bilgisi açısından tamamiyle şaşırtıcı ve açıklanamaz olarak tanımlayabileceğim sayısız veçhesi vardır Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki; bu objelerin dünya-dışı kökenli olmamaları halinde, mütalaa edilmesi gerekecek olan öteki hipotezler, alışılmışın çok daha dışında ve belkide tüm beşeriyet için çok daha büyük bir bilimsel önemi haiz olacaklardır Dolayısıyla, Ufo fenomenleri için en sonunda ne gibi bir açıklamanın geçerli olacağı konusunu bir yana bırakırsak, şu andaki bilimsel ihtimal ve alaycı tavır, yerini bilimsel ilgiye ve yoğun bir araştırmaya bırakmalıdır Dış Uzay İşleri Grubu'na tavsiyem, bu probleme dünya çapında dikkat çekmenin imkan dahilinde oları tüm yollarını aramalarıdır "
Dr Me Donald, bir ay sonra, Washington'daki Amerikan Gazete Editörleri Derneği'nin yıllık toplantısında yaptığı bir konuşmada ise özetle şöyle söylüyordu:
"Yüzlerce önemli Ufo raporu üzerinde yaptığım yoğun analizler ve önemli vakaların baş tanıkları ile yaptığım kişisel görüşmeler, Ufo probleminin büyük bir bilimsel önemi haiz olduğu sonucuna varmama yol açmış bulunuyor Ufo problemi, 20 yıl süresince resmi görevlilerce çarpık bir biçimde değerlendirilerek 'saçma bir problem' diye nitelendirilmiştir ki, buna asla layık değildir; aksine, Ufo problemi, sadece Amerika'da değil de, dünyanın her yanında, birinci dereceden önemi haiz ciddi bir problem olarak, bilimin, basının ve halkın dikkatini çekmeye hak kazanmıştır Bu problemin, garip bir tavırla, gözlerden nasıl uzak tutulduğunu ve gözden nasıl düşürüldüğünü biliyoruz Konunun sistemli bir şekilde yanlış yorumlanmasının baş sorumluluğu, A B D Hava Kuvvetleri'nin (Ufo gerçeğini reddeden) Bluebook Projesi'dir İlk elden edindiğim bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki, bu proje, oldukça yüzeysel ve kifayetsiz bir tarzda yürütülmüştür
 Ufo probleminin Kongre tarafından geniş kapsamlı olarak araştırılması çoktan gerekirdi Böyle bir araştırmada, Hava Kuvvetleri'nin resmi mercileri dışındaki kişiler, potansiyel olarak muazzam bir bilimsel önemi haiz olan bir problemin 20 yılı aşkın bir süre boyunca nasıl alaycı bir yaklaşımla ve yanlış yorumlarla örtbas edildiğinin insanı şaşırtan öyküsünü kayıtlara geçirebilirler   "
1969 Eylül ayı sonlarında Ankara semalarında ısrarla dolaşan bir Ufonun mahiyetini belirlemek üzere, Eskişehir ve Ankara'dan jetler havalanmıştı Ancak, 12 km ye kadar tırmanan pilotlar, herhangi bir sonuç elde edemeden dönmüşler ve "Bu cisme erişmek için 12 km daha gerekiyordu" demişlerdi Tanıkların ifadelerine göre, Ufo; huni biçiminde parlak bir objeydi 1 Ekim 1969 tarihli gazetelerde bu olay ayrıntılı olarak şöyle anlatılıyordu: Ankara semalarının davetsiz misafiri heyecan uyandırdı Meçhul cismi yakalamak için jetler uçuruldu Şehrimiz semalarına dadanan meçhul cisim, Ankara'daki meteoroloji ilgililerini, Hava Kuvvetleri mensuplarını ve bir kısım halkı, geçen Cumartesi gününden beri meraka sürüklemektedir
Meteoroloji Genel Müdürü Ümran Çölaşan, bu cismin 'Başka dünyalardan gelmiş olabileceğini ve içinde mesela Merihliler'in bulunabileceğini ifade etmiştir Gerek Çölaşan, gerek öteki yetkililer, Ankara semalarındaki cismin, bir meteorolji balonu olmadığından emin bulunduklarını söylemişlerdir Ankara semalarındaki cisim ilk olarak 24 Eylül Çarşamba günü sabah saat 5 sularında görülmüştür Bir vatandaş, telefonla meteoroloji yetkililerini ikaz etmiş ve bu cismin ne olduğunu sormuştur
Ancak meteoroloji yetkilileri, o saniyeye kadar mevcudiyetinden haberdar olmadıkları cismi tespit edinceye kadar cisim kaybolmuştur Gökyüzündeki meçhul cisim, ikinci defa, 27 Eylül Cumartesi günü akşam üzeri Ankara'nın batısında denecek bir istikamette görülmüştür Meteoroloji yetkilileri bu defa cismi müşahade etmişler, fakat mahiyeti hakkında bir sonuca varamamışlardır O gün Eskişehir'deki meteoroloji istasyonuyla yapılan görüşmede, cismin orada da müşahade edildiği ortaya çıkmıştır Keza o gün Eskişehir'deki hava üssünden kalkan jet uçaklarının 35 000 feet (takriben 12 km ) yükseğe çıkarak bu cisme yaklaşmak istedikleri, fakat uçağın tavan noktaya varması sebebiyle, geri dönmek zorunda kaldıkları bildirilmiştir Cismin mahiyeti hakkında keşif yapmak isteyen pilotlar, "Bu cisme erişebilmek için daha 35 000 fest kadar çıkmak gerekiyordu" demişlerdir
Ankara semalarında Cumartesi akşam üzeri görülen cismin şekli ise; bazılarına göre uzunca bir topaca benzemektedir Bundan, Eskişehir'de görülenle, Ankara'da müşahade edilenin aynı olduğu kanaatine varılmıştır Hürriyet Foto muhabiri, Cengiz Kapkın tarafından çekilen fotoğraflar da, Eskişehir'de yapılan müşahadeleri teyid etmiştir Hürriyet ve Yeni Gazete fotoğraf servisi, Pazartesi günü de cismin fotoğrafını çekmeye muvaffak olmuş, böylece Cumartesi günü görülenle, Pazartesi günü görülen cisimlerin birbirine çok benzediği tespit edilmiştir Ote yandan, Ankara çevresindeki Mürted Hava üssü'ne mensup uçaklar da, meçhul cismin mahiyetini tespit için Pazartesi günü havalandırılmışlardır Us Komutanı Tuğgeneral Ercüment Gökaydın, bu uçuşlardan birine bizzat katılmış, fakat takriben 50 000 feet yükseklikte olduğu sanılan cisme yaklaşmanın mümkün olmadığını anlayınca, 40 000 feet'ten geri dönmüştür

1959'larda, Diyarbakır, 3 H K 'nin de üzerinde ve akşama doğru, güçlü ışıklar çıkaran bir obje belirmişti Bir kaç saat aynı yerde duran ışıklı objeyi incelemek üzere, Tuğgeneral Suat Eraybar, bir jetle havalanıp objeye yaklaşmak istemişse de, jetin üst tavan sınırına ulaşması sonucu tekrar iniş yapmış ve kendisi, objenin bir o kadar daha yukarıda olduğunu belirtmişti Orada bulunan Haluk Egemen'in anne ve babası, objeyi güçlü bir dürbünle izlemişlerdi ve her ikisi de objenin, ışıklar içerisindeki kütlesinin bir armuda benzediğini tespit etmişlerdi ki bu şekil, standart bir Ufo tipine örnektir ( Üstteki tanımda da objenin bir topaca benzetildiğine dikkat ediniz )
Meteoroloji Genel Müdürü Ümran Çölaşan, Ankara'ya dadanan ışıklı cismin ne olduğu hakkında kesin bir ifade kullanmaya imkan olmadığını söylemiştir Bununla beraber Çölaşan, Hürriyet Foto Servisi tarafından çekilen fotoğrafı, uzmanlarla birlikte inceledikten sonra şunları söylemiştir: "Görülen cismin rasat balonu olmadığından eminiz Askeri makamların da bunun mahiyetini çözmek için uğraşmaları göstermektedir ki, bu bizim askeri birliklerimiz tarafından bırakılmış bir balon da değildir Bunun yabancı memleketlerde yeni denenen bir cihaz olması ihtimal dışı değildir Bununla beraber, görülen cismin başka dünyalardan, mesela Merih'ten gelmiş olmasını ihtimal dışı saymıyorum Gerçi uçan dairelerin görüldüğünü iddia edenlerin varlığı bilinmektedir Bunların sözlerini tekzip eden de yoktur Bizzat müşahade etmedikçe inanması zor olmakla beraber, uçan daireler yahut uçan puroların bir hayal olduğunu söylemek de mümkün değildir Nasıl biz artık Ay'a gitmişsek, Ankara semalarında görülen cisimle yahut da uçan daire ve uçan purolarla başka dünyalardaki mahlukların da dünyamızı müşahade etmeye gelmiş olması mümkündür
Biz kendi medeni seviyemize bakarak hükümler vermekteyiz ihtimal; onlar bizden binlerce yıl ileride bir medeniyet seviyesine sahip haldeler ve bizim henüz çözmeyi hayal dahi edemediğimiz problemleri çözmüş durumdalar Sizin fotoğraf servisinizce çekilen fotoğraf da, bu düşünceleri tekzip eder gibi değildir Çünkü fotoğrafın üst tarafında, yuvarlak kısımların 3 adet olması ve birinin arkada bulunması akla yatkındır Bu 3 yuvarlak içinde, başka dünyaların insanlarının bulunması, bizce ihtimal dışı değildir Bu cisim, Ankara semalarında ilk defa görülmektedir Türkiye'deki Amerikan tesislerinden de bir balon bırakmadığı bildirilmektedir Keza, gökyüzüne fırlatılmış suni peyklerin hiç biriyle bu cismin ilgisi olmadığı bellidir İşte bu sebeple, Ankara semalarında görülen cismin başka dünyalara ait olması ihtimali vardır "
1960'11 yılların sonuna yaklaşırken, Apollo 12'nin Ay yolculuğu sırasında, 14 Kasım 1969 günü, Avrupa'nın her yanındaki gözlemevlerinden, uzay aracının yanı sıra seyreden ve bir nabız gibi yanıp sönen 2 Ufo gözlemlenmişti Ertesi gün, Apollo 12 astronotları Pete Conrad, Dick Gordon ve Allan Bean, gerçekten de 200 000 km kadar ötede iki Ufo gördüklerini Houston'a bildirdiler
1970'1i yılların en önemli iki olayı ise; kuşkusuz, Spektra adlı dünya-dışı uzay gemisinin Dr Andrija Puharich ve Uri Geller ile temas kurması, son derece önemli Mesajlar vermesi ve Ufo konusunun hem çeşitli hükümetlerce, hem de uluslararası düzeyde ele alınmasıydı Spektra olayı, Bilim Araştırma Merkezi'nin Spektra ve Uri Geller adlı kitabında ayrıntılı olarak anlatıldığından, burada tekrarlamak gereksiz olacaktır Ayrıca, daha sonra A B D Başkanı seçilen Jimmy Carter da, 1973 yılında, on dakikalık bir süre boyunca, gökyüzünde akrobatik gösteri yapan bir Ufoyu izlemişti Ve Carter, 1976'daki seçim kampanyası sırasında bu gözlemini kamuoyuna açıklayarak, seçildiği taktirde Ufo konusu üzerindeki perdeyi kaldıracağına söz vermişti Ama ne yazık ki, şer güçleri bunu da engellediler ve Carter bu konuda elle tutulur herhangi bir sonuca varmadan başkanlık süresini tamamladı
Hükümetler düzeyindeki çalışmalara gelince, 1977 yılında Fransız hükümeti dahilinde resmi bir Ufo araştırma grubu kurulduğunu görüyoruz GEPAN (Groupe d'Etudes Des Phenornenes Aerospatiaux Non-identifies) adındaki bu kuruluşun başına, Dr Claude Poher getirilmişti GEPAN, 1977 yılı süresince, Dr Poher'in Ufo fenomenine ilişkin olarak yaptığı istatistiki etüdleri inceledi 1978'de de çalışmalarını, gerçek gözlemleri kapsayacak şekilde genişletti Fransız ulusal polis gücünü oluşturan Jandarma Kuvvetleri'nin Ufo vakalarıyla ilgili raporları, doğrudan GEPAN'a gönderilmeye başlandı GEPAN dahilinde, 'hızlı müdahale', 'fiziki izler' ve 'radar alarmı' adları altında üç özel grup oluşturuldu
1978 yılının ilk yarısında 11 önemli Ufo olayı incelendi Fransa'daki bu olumlu gelişmeler, daha önceki yıllara dayanıyordu Jandarma Kuvvetlerinin, 1954'e kadar 'uçan dairler', 1954-1960 döneminde ise 'ışıklı gök araçları' sıfatıyla nitelendirdiği Ufolara ait raporları Gizlilik damgası taşıyordu 1961 'den itibaren ise, Ufo raporlarının herhangi bir sınıflandırmaya sokulmadığını görüyoruz 1970'Ii yıllarda bu raporların toplandığı dosyalar giderek kabarmaya başlamıştı Fransız Televizyonunun 1 i"lci kanalı olan T F 1 görevlilerinden, yazar J C Bourret, Ufolarla ilgili bir kitap hazırlarken, 27 Şubat 1976 tarihinde, söz konusu Ufo dosyalarını incelemek için Jandarma Genel Müdürlüğünden izin istemişti Jandarma Genel Müdürü, J Cochard, kendisine gönderdiği 10 Mart 1976 tarihli cevabi mektubunda, tanıkların isim ve adreslerinin saklı tutulması şartıyla bu incelemeleri yapabileceğini açıklıyordu
Fransa'daki bu açık görüşlü yaklaşım, bir yıl sonra GEPAN'ln teşkiline yol açacaktı Ve 27 Kasım 1978 tarihinde, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nin 4 nolu Konferans Odası'nda, 147 Uye Devlet'in Birleşmiş Milletler Özel Politika Komitesini oluşturan delegelerinin, Ufo fenomenleriyle ilgili bir toplantı için bir araya geldikleri görüldü Karayip Adaları'ndaki Grenada Devleti'nin önerisi üzerine düzenlenen bu konferansın açılışını, Grenada temsilcileri yapmıştı Sabahki bölümde, önce davetli konuşmacılar, Dr Hynek, Dr Vallee ve Yarbay Coyne söz almış, arkasından da kısa bir dökümanter Ufo filmi gösterilmişti Akşamki bölümde, astronot Gordon Cooper'ın kendi gelemediği için gönderdiği bir mektup okundu Arkasından da Stanton Friedman konuştu Amaç, B M dahilinde Ufo araştırmalarının hem desteklenmesi, hem de bizzat yürütülmesinin sağlanmasıydı Cooper, söz konusu mektubunda, kendisinin yaptığı bir Ufo gözlemini de açıklamıştı: "Ayrıca, 1951 yılında, iki gün süreyle değişik cesamette bir çok Ufonun, savaş uçakları düzeninde, doğu-batı yönünde Avrupa üzerinden geçişini gözlemledim Birleşmiş Milletler bu projeyi gerçekleştirmeye ve Ufo konusuna saygınlık kazandırmaya karar verdiği taktirde, daha başka ehliyetli kişiler de ortaya çıkıp, yardımcı olabilir ve enformasyon sağlayabilirler   "
Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler'deki Ufo görüşmeleri, kuruluş bünyesinde Ufo araştırmaları yapılması için gerekli olan fon sağlanamadığından, belirli bir noktadan öteye gidememişti Ancak,B M Üyelerinin dikkatleri Ufo konusuna çekilmiş ve dünya çapındaki Ufo araştırmalarının 30 yıllık tarihinde bir dönüm noktası yaşanmış oluyordu
B M Ufo toplantılarının yapıldığı dönemde, Ufo araştırmacıları, bir yandan da, bulgularını akademik çevrelere sunma fırsatını bulmuşlardı: 28 Ağustos 1978 günü, Kanada'nın Toronto kentinde, Amerikan Psikoloji kuruluşu'nca düzenlenen "Ufo Deneyimlerinin inceleniminde Hipnotik Prosedürlerin Kullanılması" konulu seminerde, 6 ayrı rapor okundu Ayrıca, 4-8 Eylül arasında San Francisco'da yapılan, Amerikan Sosyoloji kuruluşu yıllık toplantısı sırasında, bilim adamlarının Ufo araştırmalarına karşı takındıkları tavır konusunda bir rapor sunuldu
18 Ocak 1979 günü, Clancarty Kontu olan ünlü Ufolog ve uluslararası Ufo Grubu Corıtact'm fahri başkanı Brinsley Le Poer Trench, Ingiliz Parlementosu'ndaki Lordlar Kamarası'nın gündemine, tartışılmak üzere Ufo konusunu getirmişti Ufoların Lordlar Kamarası'nda ilk kez tartışıldığını belirten Clancarty Kontu, Lordlar'ın dikkatini, dünyanın her yanında Ufo gözlem ve yere iniş vakalarının giderek artışına çekmiş ve Ufo konusunun hükümet dahilinde etüd edilmesinin gerekliliği üzerinde durmuştu Ufoloji tarihinde çeşitli gözlem örnekleri veren Clancarty Kontu, A B D ile Sovyetler Birliği'nde Ufo sorununu inceleyecek resmi bir kuruluşun bulunmayışından söz ederek, GEPAN'ln Fransa'daki faaliyetini övmüştü
Son olarak, Lordlar Kamarası'nda da bir Ufo Etüd Grubu'nun kurulması temennisinde bulunarak, konuşmasını şu cümleyle noktalamıştı:
"Uzaylıların yarın bu ülkeye kitleler halinde inmeye karar verdiklerini bir düşünün, halkımızı hazırlayamadığımız için bu ülkede rahatlıkla panik olabilir!"
Lordlar, Brinsley Le Poer Trench'in bu son derece önemli önerisini uzun uzun görüşmüşler, ancak bağlayıcı nitelikte olan herhangi bir karar varamamışlardı, ama bu Ufo Etüd Grubu daha sonra faaliyete geçecekti Bu arada, Lord Rankeil*lour da, İngiltere dahilinde yapılan her gözlemin ve tanık olunan her Ufo inişinin "Polis, Kraliyet Hava Kuvvetleri, radar yetkilileri ve İngiliz Ufo Araştırmacıları ile işbirliği halinde" çalışacak bir hükümet bürosunca incelenmesini önermişti
Bir hafta sonra, daha alt seviyeden de olsa, A B D 'nde de hükümet düzeyinde Ufo araştırmalarını teşvik edici bir girişimde bulunuldu 25 Ocak günü, Missisipi Eyaleti Temsilciler Meclisi, A B D Kongresi ile Başkanı'na, UFO gözlemleri fenomeninin tam olarak incelenmesi amacıyla Senato'ya yetki vermeleri ve Amerikan halkını bu inceleme sonucunda ortaya çıkacak tüm gerçeklerden haberdar etmeleri için çağrıda bulunan bir önerge hazırladı Ayrıca, önergeye, Başkan Carter'a, seçilmesi halinde Ufo fenomeniyle ilgili tüm enformasyonu ve gerçekleri Amerikan halkına açıklayacağına dair verdiği sözü hatırlatan bir madde de eklenmişti
70'Ii yıllarda, ayrıca, 1948 Manteli ve 1967 Küba olayları gibi, çeşitli ülkelerin askeri hava araçları, askeri personeli ve askeri üsleri ile Ufolar arasında, sonuçlarına dikkat edilmesi gereken bir çok karşılaşmalar ve sürtüşmeler cereyan etmiştir Bu vakaların, Ufo araştırma merkezlerince tespit edilebilmiş olanlarından en önemlileri aşağıda anlatılmaktadır
A B D ndeki 1973 Ufo dalgası sırasında, 18 Ekim günü, Hava Kuvvetleri'nden Binbaşı Coyne yönetimindeki bir askeri helikopter, Columbus'tan Cleveland'a dönüşte, saat 23 05'te 750 m lik bir yükseklikte uçarken, doğu yönünde bir kırmızı ışık görülmüştü Helikopter personelinden Çavuş Yanacsek, objenin aynı yükseklikte büyük bir hızla uçarak üzerlerine doğru geldiğini bildirdi Binbaşı Coyne, çarpışmayı önlemek üzere helikopteri derhal inişe geçirdi Ancak, kırmızı ışıklı obje de aynı hızla alçalmaya başlamıştı Coyne, artık yapılacak hiçbir şeyin kalmadığı*nı anlayarak, personele, çarpışacaklarını ve tedbir almalarını bildirdi Ne var ki, herhangi bir sadme hissetmediler
Bir an için gözlerini kapayan Coyne, Çavuş Healey'in "Şuna bakın!" diye bağırmasıyla kendine geldi ve metalik görünüşte 15-20 m uzunluğunda bir Ufonun helikopterin önünde yol aldığını hayretler içerisinde gördü Ufonun ucundan çıkan yeşil renkte konik bir ışın, birden pilot kabinini yemyeşil bir hale getirmişti; helikopterin manyetik pusulası sürekli dönüyor, radyolar çalışmıyordu En ilginci, o anda altimetreye bakan Coyne, 900 m lik bir yükseklikte olduklarını ve dakikada 300 m lik bir tırmanış yaptıklarını farketti Halbuki aracı az önce dakikada 600 m lik bir inişe geçirmiş ve ondan sonra da kontrol cihazlarından hiç birine elini sürmemişti Nitekim, gösterge hala daha dakikada 600 m lik bir iniş göstermesine rağmen, helikopter dakikada 300 m lik tırmanışa devam ediyordu! Ufonun, helikopterin işleyiş prensiplerini hiçe sayarak, onu yukarıya doğru çektiği apaçıktı 1 150 m de bir sadme hissettiler ve Ufonun yavaşça batıya doğru kaydığını gördüler Helikopter artık inişe geçmiş ve Ufo da giderek hızını arttırıp uzaklaşmıştı Objenin gözden kaybolmasıyla birlikte, radyoları da çalışmaya başlamıştı Coyne, bu olayı 1978 yılında Birleşmiş Milletler'deki Ufo kongresinde anlatacaktı 
Bir yıl sonra Güney Kore'de meydana gelen Ufo olayı ise; Coyne'nin helikopterini mecburi inişten ve muhtemelen bir facia dan kurtaran Uzaylılar'ın, kendilerine karşı herhangi bir tecavüzkar harekette bulunulduğunda bunu affetmeyeceklerini gösteren bariz bir ihtar niteliğini taşıması bakımından son derece ilginçtir 1974 Sonbaharı'nda Güney Kore'nin Binn kıyılarında, yoğun bir sisin yavaş yavaş kalktığı bir sabahtı Kıyıda üslenmiş olan Amerikan Hava Savunma Topçusu, her günkü gibi, muhtemel Kuzey Kore saldırılarına karşı hazır durumdaydı Her rampada üç tane Hawk füzesi her an atılmaya hazır bir halde bekletilmekteydi Saat 10 00 sıralarında üssü n radar cihazı bir sinyal verdi Açık denizden Binn kıyı hattı savunma sistemine doğru hızla bir obje yaklaşmaktaydı 650 m de, nöbetçiler, söz konusu objenin devasa kütlesini çıplak gözle seçtiler: Yumurta biçiminde, metalik görünüşte, parlak bir objeydi Tahminen 90 m uzunluğunda, 9 m yüksekliğindeydi Çevresinde, nabız gibi atan kırmızı ve yeşil ışıklar dönüyordu Obje, görülmesinden hemen sonra, birden havada asılı kaldı Ne herhangi bir dünya aracına benziyordu, ne de üzerinde kimliğini belirleyecek bir işaret vardı Ne yazık ki, üssün komutanı, acele bir kararla objenin derhal yok edilmesini emretti: Füzeler hazırdı; D Bataryasının komutanı ilk Hawk füzesinin ateşlenmesi için emir verdi

Ateşlen'en füze rampadan ayrılmıştı İşte o anda, olayı izleyen tüm personelin gözleri önünde birdenbire objeden neşrolan şiddetli bir beyaz ışık, füzeyi ve fırlatma rampasını göz açıp kapayıncaya kadar, aynen bir oyuncak gibi eritiverdi Arkasından arı vızıltısına benzer bir ses çıkaran Ufo, olağandışı bir hızla birden ayrıldı ve radar ekranından kayboldu ispanya, Madrid'de çıkan ABC gazetesinin 5 1 1975 günkü sayısında, 'Las Bardenas Reales Askeri Bölgesi üzerinde Ufo Üssün yüksek rütbeli subayları, Hava Kuvvetleri Bölge Yetkililerine açıklamada bulunmak üzere Zaragoza'ya geldiler' başlığı altında şu haber çıkmıştı: 2 Ocak akşamı, saat 23 00 sıralarında, ateş merıziti içindeki bir noktaya bir Ufo indi Bir süre sonra obje havalandı ve gökyüzünde kayboldu   Las Bardenas Üssü'nde 1972 yılında bir hava kazası olmuştu Yüksek hızda seyreden bir uçak yere çakılmış, fakat uçağın her iki pilotu da paraşütle atlayarak kurtulmuşlardı Denildiğine göre; uçağın düşüşü sırasında, gökyüzünde tuhaf bir parlak obje görülmüştü Son olay, Las Bardenas ve Las
Cinco Villas yörelerinde konuşulan tek konu haline gelmiştir İspanyol Hava kuvvetleri'nin bu olayı örtbas etmeye çalışmasına rağmen, iki yıl sonra Personas adındaki ispanyol dergisinde açıklama yapan bir görgü tanığı, o gece Las Bardenas Ussü'nde nöbetteyken, ateş menzilinde kalan arazi üzerinde tuhaf ışıkların uçmakta olduğuna dair bir haber alınca, yüksek bir yere çıkarak, çevreyi dürbünle taradığını ve tersine dönmüş bir kaseye benzeyen bir Ufo gördüğünü ifade ediyordu Ufo, yarım saat kadar ateş menzili dahilinde kalmış ve saat 23 25 sıralarında havalanarak uçup gitmişti Havalandıktan sonra, alt kısmından neşrettiği son derece güçlü bir ışıkla da tüm çevreyi aydınlatmıştı
5 Ekim 1976 tarihli gazetelerde yayımlanan bir haber ise; dikkatleri bu kez, komşumuz iran üzerine çekiyordu: Bir kaç gün önce, Iran semalarında uçan daire görüldüğü, Kahire'de yayımlanan EI-Ahram gazetesi tarafından bildirilmiştir Gazete, Iran kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, uçan dairenin Tahran üzerinde dolaştığının önce radarla tespit edildiğini, daha sonra halk tarafından da görüldüğünü öne sürmüştü EI-Ahram, ayrıca, uçan dairenin görülmesi üzerine Iran Hava Kuvvetleri'ne ait iki savaş uçağının derhal havalandıklarını ve uçan daireyi izlemeye başladıklarını, ancak, sesten hızlı uçan bu jetlerin radar cihazlarının, uçan daire tarafından bozularak işlemez hale getirildiğini de belirtmiştir 
Kasım 1976'da gene ispanya'da gizemli bir Ufolojik olay meydana gelecekti 12 Kasım sabahı, Portekiz sınırı yakınlarında yer alan Talavera la Real'deki ispanyol Hava Kuvvetleri Üssü'nde cereyan eden bu vakanın tanıkları, sabah nöbetini tutmakta olan üç hava eriydi Askerler önce, aralıklı öten kuvvetli bir ıslık sesi duymuşlar, akabinde, belirli bir noktada lokalize olmuş bir 'hortum' çıkmıştı Çevreyi tararlarken, er Jose Trejo, garip bir hisle arkasına dönmüş ve o anda korkudan donup kalmıştı: 15 m ötedeki bir grup ağacın arasında, yeşil ışıklar saçan, en az 3 m boyunda, insana benzer dev bir yaratık görünüyordu
Başı küçük ve sanki miğfer giymiş gibiydi; kolları uzun, gövdesi çok kalındı; bacakları olup olmadığı belli olmuyordu Kendisini az çok toparlayan Jose Trejo, elinde hazır duran tüfeği ni tam ateşlemeye hazırlanıyordu ki, birden yere yığılıp kalıverdi Trejo'nun yere yuvarlanırken bağırmasıyla birlikte öteki askerler de dönmüş ve gördükleri dev yaratığa doğru derhal ateş açmışlardı Ve o anda, tam ateşin başladığı sırada, varlığın görüntüsünün, aynen giderek soluklaşan bir film imajı gibi kaybolduğuna tanık oldular Trejo, daha sonra olayı anlatırken şöyle diyordu: "O varlık, sanki niyetimi anlamıştı, çünkü tam elim tetiğe gittiği sırada kaskatı kesildim ve üzerime müthiş bir halsizlik çöktü " Bu arada, ateş seslerinden ötürü tüm üs de alarma geçmişti Akabinde çevrede yapılan arama sırasında, askerlerin harcamış oldukları 40-50 kadar mermiden hiç birinin kovanı bulunamadı Üstelik, üssü çevreleyen duvarın, hedef alınan varlığın tam arkasına raslayan bölümünde tek bir kurşun izine dahi rastlanamamıştı! Bu, gerçekten de imkansız bir şeydi! Olaylar bununla da bitmemiş, Trejo o günden sonra bir süre daha za*man zaman rahatsızlanmış ve geçici körlük nöbetleri geçirmişti
Milane'da yayımlanan Grente dergisinin 19 Kasım 1977 ta*rihli sayısında, Sardunya Adası'nın güneyinde yer alan Cagliari Elmas Hava Kuvvetleri Üssü üzerinde cereyan eden bir Ufo olayı anlatılmaktaydı 27 Ekim günü, saat 17 35'te, ÜS üzerinde eğitim uçuşu yapmakta olan üç helikopterden ikisinin mürettebatı, kavuniçi renkte, daire biçiminde, parlak bir obje görmüşler ve 5 dakika süreyle gözlemlemişlerdi Ufo, yerdeki askeri ve sivil kişiler ile Elmas Kontrol Kulesi personeli tarafından da görülmüş ve izlenmişti Us Harekat Dairesi Komutanı Albay Giomaria, bir avcı uçağının havalanarak, araştırma yapması için emir vermişti Ne var ki, havalanan jetin pilotları herhangi bir sonuç alamamışlardı Helikopterin baş pilotu Binbaşı F Zoppi, gördükleri parlak, dairevi objenin 300 m kadar yakınından uçtuklarını açıklıyordu Cagliari Elmas Hava Ussü Komutanı Albay Mario D'Angelo ise; Ekim 27 olayını açıklamanın hiç de kolayolmadığını ve o anda bölgede uçuş yapan başka hiç bir hava aracının bulunmadığını kabul etmişti
Japon Savunma Bakanlığı Yetkilileri, 17 Ağustos 1978 günü, saat 22 30'da Hokkaido Adasındaki Nemuro Radar istasyonunun ekranlarında, Nemuro Denizi üzerinden kuzey-güneybatı yönünde geçen ve saatte 65 km lik bir hızla uçan bir Ufonun tespit edildiğini açıklıyordu 800-1000 m arasındaki bir irtifada seyreden Ufo, Hokkaido'nun doğu ucuna yaklaşmış ve daha sonra Erimomiaki'deki radarlar tarafından da görülmüştü
Yaklaşık 10 dakika sonra, Çitose Ussünden iki adet F4EJ Phantom uçağı havalanmış ve o sırada Nakaşibetsu civarında olan radar hedefine doğru yol almaya başlamışlardı Ancak, ay ışığı altında uçuş yapan pilotlar, kendi radar ekranlarında hedefin hiç bir belirtisine rastlamamışlardı İki jetin de pilotları, elleri boş olarak üsse döndüklerinde, obje, yerdeki ekranlarda hala daha gözükmekte ve Kuşiro'ya doğru güneye ilerlemekteydi Yer radarları aynı görüntüyü saat 23 23 ve 00 45'de iki kez daha tespit etmişler ve jetler iki kez daha havalanmışlardı Ancak, jetler yaklaştıklarında objenin görüntüsü ortadan kayboluyordu

ngiltere'de yayımlanan Daily Mail gazetesinin 20 Ocak 1979 tarihli sayısının 3 üncü sayfasında, Washington D C muhabiri S Wincester imzasıyla, son derece önemli bir haber çıktı Pentagon'un uçan daire raporlarına karşı takındığı donuk tavır daima aynıydı: "Böyle bir şey yoktur!" Ne var ki, bunu söylerken, bir yandan da yüzlerce gizli gözlem dosyası derlemekteydiler Ve dün, A B D 'nin önde gelen askeri erkanı, 1975 yılında tam 15 gün süreyle Ufoların, nükleer füze üslerinden çoğunu gözlem altında tuttuklarını kabul etmek zorunda kaldılar! Geçen yıllarda, Ufo konusunu örtbas etmeye çalışan yetkilileri mahkemeye veren, Arizona, Pheonix'teki Ground Saucer Watch (GSW) adlı Ufo araştırma merkezi, en sonunda askeri erkandan resmi Ufo kayıtlarının 900 sayfasını elde etmeyi başarmıştır Bu kayıtlardan anlaşıldığına göre; uzmanlar, 1975 Kasım'ının ilk iki haftası boyunca nükleer üsler üzerinde cereyan eden Ufo akınını açıklayamamışlardır Birden fazla Minuteman füze filosu ile atom bombası depolama tesislerini barındıran, Maine, Michigan ve Montana'daki üslerin hepsi de, o günlerde Ufolar tarafından ziyaret edilmişlerdi   
Nitekim, Londra'da yayımlanan Sun gazetesinin, 3 Aralık 1977 tarihli sayısında, GSW'un CIA'yi Ufo konusunu örtbas ettiği iddiasıyla mahkemeye verdiğine ilişkin olarak şöyle bir haber çıkmıştı: Amerikalı bir avukat, CIA'nin Dünya'yı ziyaret eden uçan daireler hakkında bütün bildiklerini açıklaması için dava açmış bulunuyor Avukat Henry Rothblatt, CIA'nın, 1952'de uçan daire gizemiyle ilgili dosyalar tutmaya başladığından bu yana, hayati gerçekleri sakladığını öne sürmektedir Rothblatt, bu enformasyonun, ulusal güvenliği tehdit edeceği gerekçesiyle kendisine verilmediğini belirtmekte ve "halk, hakikati öğrenme hakkına sahiptir" demektedir Rothblatt, bu davayı, Ufo gizemini araştıran GSW kuruluşu adına açmıştır
Alıntıdır
( Ufo Gerçeği - Bilim Araştırma Merkezi )
|