Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlatımı, neler, uzayda, varkonu

Uzayda Neler Var?(Konu Anlatımı)

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uzayda Neler Var?(Konu Anlatımı)





Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluğa Evren denir
(Evren veya kâinat, sonsuz uzamda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır Yani "evren" astronominin, astrofiziğin konu edindiği şeylerin tümüdür İçinde "her şey" olan bu dev çorba, sonsuzluk veya hiçlik olarak tanımlanabilecek uzayın içinde yer alır )
Dünya dışındaki evren parçası da Uzay olarak adlandırılır

Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir Uzay'ın sınırları asla kesin değildir ve Uzay hep büyür
Uzay’da; yıldızlar, gezegenler, meteorlar, kuyruklu yıldızlar, uydular vb varlıklar bulunmaktadır Uzay’da bulunan bu varlıkların her birigök cismi olarak adlandırılır

Yıldız Kümeleri


Bulutsuz ve açık bir gecede gökyüzüne baktığımızda genellikle düzgün bir şekil gösteren yıldız toplulukları görülür Bu yıldız topluluklarına yıldız kümesi adı verilir
Bu küme içindeki yıldızların hareketi incelendiğinde, her yıldızın aynı hızla ve belli bir noktaya doğru hareket ettikleri gözlenebilir
Yıldızlar
Uzay’daki bulutsu( nebula) adı verilen gaz ve toz yığınlarının bir araya gelip sıkışmasıyla yıldızlar meydana gelir
Yıldızların şekli genellikle küreseldir Yıldızlar da tıpkı canlılar gibi doğar, yaşar ve ölür Ömrü sona eren dev yıldızlar, şiddetli bir patlama ile parçalanır Ortaya çıkan parçalar, uzay boşluğuna dağılır Dağılan parçalardan gezegenler oluşur
Çevrelerine ısı ve ışık saçan yıldızların büyüklükleri, kütleleri ve sıcaklıkları birbirinden farklıdır
Yıldızlar bize çok uzak oldukları için geceleri gökyüzünde yanıp sönen ışık noktaları olarak görünürler
Yıldızlar farklı renklere sahiptir Yıldızların farklı renkte olması, onların sıcaklıkları hakkında bilgi verir * En sıcak yıldızlar mavi ve beyaz renklidir
* Orta sıcaklıktaki yıldızlar sarı renklidir
* Soğuk yıldızlar ise kırmızı renklidir
* Dünyamıza en yakın olan yıldız Güneş’tir
* Güneş sarı - turuncu renkli bir yıldızdır


Takımyıldızları

Dünyadan gökyüzüne bakıldığında sergiledikleri görünüm nedeniyle bir arada bulunan yıldız gruplarına takımyıldızı adı verilir Romalılar ve Eski Yunanlılar, yıldız gruplarına hayvanların, çeşitli nesnelerin ve ünlü kişilerin isimlerini vermişlerdir Büyükayı, Küçükayı, Ejderha, Çoban, Kuzey Tacı ve Orion (Avcı) takımyıldızlarından bazılarıdır Bunlar eski gökyüzü bilimcileri tarafından hayali çizgilerle birleştirilerek masalsı ve mitolojik adlar almışlardır
Kuyruklu Yıldızlar
Kuyruklu yıldızların ad benzerliği dışında gerçek yıldızlarla hiçbir benzerliği yoktur Bu gök cisimlerinin yapısında donmuş haldeki gazlar ve tozlar bulunur Bu nedenle kuyruklu yıldızlara kirli kartopu adı verilir
Kuyruklu yıldızlar, Güneşin çevresindeki eliptik yörüngelerde dolanır Güneş’e yaklaştıkça içerdikleri buz bir miktar erir Buzla karışmış toz ve taş
parçaları serbest kalır Serbest kalan gaz, su buharı ve ince
tozlar Güneş rüzgarıyla itilir Böylece kuyruklu yıldızın kuyruk kısmı oluşur
Zaman zaman gökyüzünde kuyruklu yıldızlar görünür Görünme süreleri çok kısa olup, bir kısmının gözlenmesi sadece 2 - 3 saniye sürer Oldukça hızlı hareket ederler
Kuyruklu yıldızların kütleleri bir gezegen ya da bir uyduya oranla oldukça küçüktür
Kuyruklu yıldızların en bilineni Halley kuyruklu yıldızıdır Dünyadan 76 yılda bir gözlenebilir Hale - Bobb adlı kuyruklu yıldız 1997 yılında Dünya’dan gözlemlenmiştir Dünyadan en son izlenebilen
kuyruklu yıldız 2002’de gözlenen Ikaye – Zhang
(ikaye - Zeng) kuyruklu yıldızıdır

Meteorlar

Kuyruklu yıldızlardan kopan toz tanecikleri ve kaya parçaları Dünya atmosferine girdiklerinde sürtünmenin etkisiyle ısınır ve ince bir ışık çizgisi bırakır
Bu doğa olayı, halk arasında yıldız kayması olarak bilinir
Yıldız kaymasına atmosfere yüksek hızla girip yanan meteorlar sebep olmaktadır
Bazı meteorların tamamı yanarak yok olmadığından yeryüzüne düşen parçaları olur
Atmosfere girerek yeryüzüne ulaşabilen böyle meteorlara gök taşı adı verilir
Meteorlar, düştükleri yerlerde ciddi hasarlara yol açabilir; çukurlar oluşturabilir Oluşan bu çukurlara meteor çukuru adı verilir
Şayet oluşan çukur Dünya yüzeyi üzerinde ise gök taşı çukuru olarak adlandırılır
Not:
Arizona’da 1200 m çapında ve çevresine göre 50 m yükseklikte ve dik olarak 200 m inebilen büyük bir gök taşı çukuru vardır
Gök cisimlerinin bir diğeri de Gezegenlerdir İleriki bölümde özellikleri açıklanacaktır
İki gök cismi arasındaki uzaklığı kilometre ile ifade etmek bazen yetersiz kalır Bunun yerine ışık yılı birimi kullanılır Bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı mesafedir Bir ışık yılı yaklaşık 9,46 x 1012 km’dir ( yani 365x24x60x60x300000) Güneş’e en yakın yıldız; 4,2 ışık yılı uzaklıktadır Işık yılı bir zaman birimi değil, uzaklık ölçüsü birimidir


Gök Adalar (Galaksiler)


Çok sayıda yıldız, kızgın gaz ve toz yığınları, yıldızlar arası tanımlanamayan maddelerden oluşan dev sistemlere gök ada (galaksi) adı verilir
Uzay’ın derinliklerinde birbirinden çok uzakta, farklı boyut ve biçimlerde milyonlarca gök ada vardır Büyük gök adalar 3 trilyon, küçük gök adalar 100 bin kadar yıldız içerir
Gök adalar sarmal, eliptik ya da düzensiz şekillerde olabilir Gök adaların hareketi yavaştır
Dünya’nın içinde bulunduğu gök ada, Samanyolu gök adası- Galaksisi olarak bilinmektedir ( Dünyamız Saman yolu galaksisi Oryon kolu- avcı kolu üzerinde yer alır) Samanyolu gök adası sarmal şekildedir ve kendi etrafındaki bir turunu 230 milyon yılda tamamlar Samanyolu gök adasını Kuzey Yarım Küre’den gözlemlemek için en uygun aylar temmuz, ağustos ve eylüldür
Sarmal şekilde olan diğer bir gök ada da Andromeda gök adasıdır Andromeda gök adası Dünya’dan bakıldığında teleskop kullanılmadan gözlenebilen gök adalardandır
Bir başka gök ada ise Sombrero gök adasıdır Sombrero gök adasının şapkaya benzeyen bir görünümü vardır


Kuasarlar


Evrende, ışıma güçleri, en yüksek olan cisimler, kuasarlardır Spektrumlarının kırmızıya kayışına bakılacak olursa, tüm galaksilerden, katbekat daha parlak olan, yıldızımsı gök cisimleridir Kuasarlar, muazzam ölçülerde ışık yayan, küçük gök cisimleridir Mesela, 3 milyar ışık yılı uzaklığında bulunduğu tahmin edilen 3C273 Kuasar'ı, tek başına, 1 milyar Gökada toplamı kadar ışık yaymaktadır Kuasarların, süper yoğun bir karadelik olduğu, düşünülmektedir

Kuasarlar, genelde; radyo, kızılötesi, x-ışını ve gamma ışını kaynaklarıdır Ancak, x-ışını enerjisi, diğerlerinden daha fazladır Kuasarlar, genellikle, çok uzak ışık kaynaklarıdır Kuasarların, 1963 de keşfi, karadelikler üzerinde yapılan, kuramsal ve gözlemsel çalışmalarda, büyük gelişme sağlamıştır

Bir karadeliği aramanın bir yöntemi de; görünmeyen, yoğun, büyük kütleli bir nesnenin yörüngesinde, dönen maddeleri araştırmaktır Belki de, galaksilerin ve kuasarların merkezlerindeki dev karadelikler, en önemli karadelik çeşitleridir






Nötron Yıldızı



Eski çin kayıtları, 4 temmuz 1054 günü boğa burcundan birdenbire ortaya çıkan bir yıldızdan bahsederler bu yıldız o denli parlaktır ki, bir süre gündüzleri de izlenebilir fakat, kısa bir süre sonra, sönükleşerek görünmez olur
1572 yılında, danimarkalı matematikçi tycho brahe de böyle bir olaya tanık olduğunu anlatır (tycho brahe nin, imparator ikinci rudolf un sarayındaki olanaklarla çok güvenilir gözlemler yaptığı bilinmektedir)




Olümünden sonra yerini alan kepler de 1604 de buna benzer bir olayı gözlediğini kaydeder Teleskopun icadından beri galaksimizde gözleyemediğimiz bu olayı, yer yer başka galaksilerde güçlü teleskoplarla gözlemek mümkün olmuştur olayın adı, süpernova patlaması dır

Bilindiği gibi, güneş imiz sürekli olarak enerji yayar bu enerjinin yakıtı, helyuma dönüşen hidrojen atomlarıdır uzayda, güneş imize benzer enerji yayan yıldızların yakıtı bitince, merkezindeki yüksek çekim gücü atom dengesini bozduğu için, şiddetli bir patlama ile içlerindeki maddeleri uzaya püskürür Süpernova patlaması, işte bu olaydır bir süpernova patlaması, güneş ten milyonlarca kez daha güçlü ışınım yayabilir

Bu patlamadan geriye kalan, birbirine çekirdeksel güçlerle bağlanmış sıcak nötron yığınlarıdır Bu yığının öyle yüksek bir çekim gücü vardır ki, etrafındaki dağılmış parçacıkları; hatta ona yakın başka yıldızları bile kendine çekebilir Oluşan yüksek çekim gücü nedeniyle atom yapısı dejenere olur ve burada ayrıntılarına girmeyeceğimiz olaylar sonucu, yalnız nötronlardan oluşan, bu nedenle de adına nötron yıldızı denilen, yoğunluğu çok yüksek gökcisimleri meydana gelir Hesaplara göre bu yoğunluk, 10,14-10,16 gr/cm 3 e kadar yükselir yani, nötron yıldızındaki bir bilyanın ağırlığı, yaklaşık izmir deki yamanlar dağı nın ağırlığı kadardır

Nötron yıldızlarının çekim gücü, yıldızın yoğunluğunu arttırarak, çapını her an küçültür ve bunun sonucu, dönme hızları artar Bu artış o denli ileri gider ki, yıldız, çevresinde birkaç saniyede bir dönme yapmaya başlar
Nötron yıldızları, çevresinde manyetik alanları bulunması halinde dönmelerine bağlı olarak eşit aralıklarla dünya doğrultusunda radyo dalgaları gönderirler Onun için bunlara, pulsar (atım yapan veya atarca) lar da denir Nötron yıldızları bugüne dek, yalnız pulsar oldukları için tanımlandığından "nötron yıldızı" ve "pulsar" kavramları birbirinin yerine kullanılır








Nebulalar




Nebula uzayda bulunan gaz bulutsularına verilen isimdir Yıldızlar arasında bulunan boşluklarda yer alan ve yıldızların yaydıkları ışık enerjisi ile görünür hale gelen yoğun gaz ve toz bulutları, gökadaların temel bileşenlerindendir




Nebula oluşumu

Nebula(bulutsu) oluşmadan önce bir yıldızdır Bu yıldız büyür büyür sonunda ya kahverengi cüce ya nötron yıldızı ya da bir karadelik olur Fakat bütün yıldızlar bunlardan biri olmadan önce kırmızı süperdev haline gelir Bu yıldızlar çok büyük oldukları için içten gelen basınç ve yüksek (100000000 °C) sıcaklığın etkisiyle uzay boşluğuna gaz salarlar Bu gaz püskürmeleri oldukça büyük ve hızlıdır Daha sonraları bu gazlar yakınlaşarak bir gaz bulutu oluştururlar Bu gaz bulutunun sıcaklığı 15000 °C den fazladır Bu sıcaklık ve çeşitli basınçlar oradaki gazlar(Hidrojen)ile birleşerek füzyon reaksiyonu başlatırlar Bu füzyon reaksiyonu yeni bir yıldızın ilk temelleridir Daha sonra o minik yıldızlar büyür ve anakol yıldızına dönüştüğü zaman ana yıldız kadar olmasada gaz püskürtmesi yaparlarBu arada ana yıldız kahverengi veya beyaz cüce olup ömrünü demir ve karbon yığını olarak tamamlamıştır
İşte yeni bir bulutsu böyle oluşur Bu bulutsula Gezegenimsi bulutsu olarak adlandırılır




Yeni bir yıldız doğdu
Gökyüzüne birer gün arayla bakıldığında önceden görülmeyen çok parlak bir yıldız görülebilir Bunun nedeni bir süpernova patlamasının olmasıdır Süpernova patlamaları izlemeye değer olaylardır En son kaydedilen patlama 1987 yılında olmuş ve kayıtlara 1987A olarak geçmiştir *Eski Çağ* dönemlerinde Çin'de de izlenmiş bir süpernova patlaması vardır Süpernova patlamalarında kırmızı süper devler patlayıp nötron yıldızı oluştururlar Bazen karadelik oluşur Karadelik oluşma ihtimali binde birdir Karadelik oluştuğu zaman çevresindeki herşeyi çeker Nötron yıldızı oluştuğu zaman çevresindekileri karadelik gibi çekmez Nötron yıldızının madde yoğunluğu çok fazladır

Süpernova sonucu oluşan bulutsu
Bazen yıldızlar süpernova geçirerek patlarlar Bunun sonucunda çevrelerine yavaş yavaş gaz salmak yerine bir anda salmış olurlar Bu arada bu gazlar çeşitlidir ve reaksiyona girerek çeşitliliği arttırırlar Bu da çok renkli bir görüntü oluşturur Bu bulutsular süpernova sonucu oluşmuş bulutsular diye adlandırılır
Süpernova sonucu oluşmuşlarda gazlar çeşitli etkiler sayesinde dağılırlar ve garip şekiller oluşur Fakat gezegenimsi bulutsularda gazlar dağılmadığı için simetrikdir Bir nebulanın gezegenimsi mi yoksa süpernova sonucumu oluştuğu buna bakarak anlaşılabilir







Beyaz Cüceler






Beyaz cüceler, kırmızı devlerden oluşur; nasıl oluştuğu yıldızın kütlesine bağlıdır Güneş gibi bir yıldızda, özekteki sıcaklık karbonu yakacak kadar yükseiemez Yükselen sıcaklık ancak kabuk yanmasını hızlandırır ve tüm kabuk atılır, yıldız gezegenimsi bulutsu oluşturur Açığa çıkan kalıntı bir sıcak beyaz cücedir Daha küçük kütleli yıldızlar, helyum beyaz cücesi olur, çünkü merkezinde sıcaklık helyumu yakıp karbona dönüştürecek kadar yükseiemez Bunlar kabuk atıp gezegenimsi bulutsu olmadan da, yıldız rüzgarı ile kütle kaybederek, beyaz cüce olabilirler Daha büyük kütleli yıldızlar, eğer çift yıldız bileşeni iseler, fazla kütleyi kırmızı dev evresindekomşusuna aktararak da beyaz cüce olabilirler Gerçekten birçok beyaz
cüce, çift yıldızlar içinde bulunur Sıcak beyaz cüceler, enerji kaynaklarıolmadığı için, soğuyarak karacüce olarak “gözden kaybolurlar”
ilk gözlenen beyaz cüce çift yıldız, Akyıldız’ın (Sihus) bileşenidir, Bugüne kadar gözlenen çok sayıda beyaz cüce, yukarıda söylediğimiz ikleri sağlarlar Bir güneş kütlesinde bir beyaz cüce, ancak Yer küre’miz büyüklüğündedir Bu, ortalama yoğunluğunun106g/cm3 olması demektir, Küçük bir yarıçapa sığan bu yoğunluktaki bir beyaz cüceyi özkütle çekimine karşı dengede tutan nedir? Beyaz cüce maddesi o kadar sıkışıktır ki tronlar artık belli bir ortama bağlı değildir, yüksek hızlarla özgürce hareket rler Kütle çekimine karşı koyan bu elektron gazının basıncıdır





Alıntıdır

Yeni Eklemeler Yapıldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Uzayda Neler Var?(Konu Anlatımı)

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uzayda Neler Var?(Konu Anlatımı)




Pulsarlar Hakkında Ekleme:

Pulsar (atarca) "kalp gibi atan" anlamına gelmektedir İngilizcede "kalbin atması" anlamına gelen "pulsate" kelimesinden türetilmiştir Pulsarlar içinde bulundukları nebulaların çekirdeği ve kalbi hükmünde oldukları kadar kalp atışları gibi muntazam fasıllarla (ritimlerle) uzaya radyo dalgaları gönderen nötron yıldızlarıdır




Bir atarcanın yapısı: Şekil ortasındaki küçük nokta atarcayı bu noktadan çıkan içbükey çizgiler manyetik alan çizgilerini mavi konik çizgilerse atarcanın kutuplarından çıkan ışınımı göstermektedir

Yıldız öldüfakat kalbi atıyor

Bir nötron yıldızı süpernova patlaması sonucu parçalanan bir yıldızın merkezininkendi üzerine çökmesiyle oluşur Nötron yıldızları oldukça yoğun kütleli çok küçük çaplı yüksek manyetik alana sahip ve kendi çevresinde muazzam hızlarda dönen gök cisimleridir Güneşimiz gibi yıldızlar hiçbir zaman bir nötron yıldızı oluşturamaz Bu tip yıldızlar yakıtları tükendikten sonra beyaz cücelere dönüşmektedirler



Yengeç Bulutsusunun optik ve X-ışını görüntülerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş fotoğraf Nebula merkezindeki atarcanın oluşturduğu manyetik alan çizgileri gözlemlenebilir

Keşif

İlk atarca 1967 yılında Cambridge Üniversitesinden Jocelyn Bell Burnell ve Antony Hewish tarafından keşfedilmiştir Anthony Hewish radyo dalgaları yardımıyla kuasarlardaki(yıldızımsı cisim) parlamaları incelemek için 4 dönümlük bir araziyi kaplayan ve yapımı iki yıl süren oldukça büyük bir radyo teleskop inşa etmişti Jocelyn Bell Burnell bu araştırma ekibine henüz asistanken antenin çalışmaya başlamasından kısa bir süre sonra 1967 yılının Temmuz ayında katıldı Radyo teleskobun sağlıklı bir şekilde çalıştırılmasından ve elde edilen verilerin analizinden sorumluydu Bell araştırma ekibine katılmasının üzerinden 2 ay geçmeden gökyüzünde belli bir bölgeden gelen ilginç bir sinyalin varlığını keşfetti Bu durumu araştırma ekibinin başındaki Antony Hewish’e anlattığında Hewish ölçümlerin daha hızlı kaydedicilerle yapılmasına karar verdiİlerleyen günlerde oldukça keskinkendini birkaç saniyede bir tekrar eden bir sinyal buldular




Deniz Feneri Etkisinin oluşumu Elektromanyetik ışıma görüş eksenimizi kestiği zaman atarcayı gözlemleyebiliriz

Kaynağın yaydığı radyo dalgalarının düzenliliğine şaşıran araştırma ekibi keşiflerini LGM-1 (küçük yeşil adam –little green man) olarak isimlendirdi Çalışmalarını derinleştiren araştırma ekibi gökadanın başka bölgelerinden de düzenli radyo dalgaları geldiğini tesbit etti Bulunanlardan bir tanesinin darbe periyodu sadece 16msidi Bu kadar küçük bir darbe aralığı radyo kaynağının bir gezegen olma ihtimalini ortadan kaldırıyordu

Yıldıza verilen ilk isimden de anlaşılacağı gibi “radyo darbeli yıldız”(atarca) ilk keşfedildiğinde bir saat gibi düzenli olan yayınım karakteristiği oldukça gizemli bulunmuş ve dünya dışı yaşamın bir belirtisi olabileceği düşünülmüştür Her ne kadar İngiliz Bilimler Akademisi üyesi bir astronom olan Martin Rees sinyalin dünya dışı uygarlıklardan gelebileceği hipotezinin keşfi yapan bilim adamları arasında ciddiye alınmadığını belirtse de astrofizikçi PeterA Sturrock olayı şu şekilde anlatmıştır:" Atarcadan kaynaklanan ilk düzenli radyo sinyali elde edildiğinde Cambridge’li bilim adamları bunun dünya dışı bir varlığın işareti olabileceğini düşündüler Bu olasılığı tartıştıktan sonra eğer bu olgu kanıtlanırsa yetkililerle görüşmeden bunu açıklamamaya karar verdiler Hatta tartışmalar sırasında insanoğlunun iyiliği için kayıtları yok edip bu olayı unutalım diyenler dahi oldu”(Sturrock154)




Atarcaların çoğu supernova kalıntılarının arasında gözlemlenmektedir Resimde Yengeç Bulutsunun optik teleskopla çekilmiş bir fotoğrafı görülmektedir Yengeç Atarcası bu kümenin hemen hemen ortasında yer almaktadır

Ekip birkaç ay içinde 4 farklı radyo kaynağı daha buldu 27 Şubat 1968 yılında yazdıkları bir makaleyle çalışmalarını tüm dünyaya duyurdularBulunan bu gök cisimlerine düzenli olarak yaydıkları radyo sinyallerinden dolayı ‘pulsar’ (atarca) adı verildi

Daha sonra atarcanın ismi resmi olarak CP 1919 olarak belirlendi Zamanla gökbilim adlandırma kurallarına göre isim PSR 1919+21 PSR B1919+21 ve PSR J1921+2153 olarak değiştirildi(PSR = pulse soure of radio/darbeli radyo kaynağı 1919+21 atarcanın gökyüzündeki konumu)

Atarcaların kendi etraflarında dönen nötron yıldızları olabileceği 1968 yılında birbirinden bağımsız iki araştırmacı Thomas Gold ve Franco Pacini tarafından ortaya atıldı Çok geçmeden Yengeç Bulutsusu içinde ışınım periyodu 33ms olan bir atarca bulundu Bu kadar kısa aralıklarla radyo dalgaları yayan bir cismin kendi etrafında dönmesi ve dönüş hareketi esnasında kendini parçalamaması için kütlesinin çok yüksek olması gerekiyordu Böylece atarcaların nötron yıldızları oldukları ispatlanmış oldu



Yakın tarih

1974 yılında Joseph Taylor ve Russell Hulse çiftli yıldız sistemleri içinde ilk atarcayı keşfettilerPSR B1913+16 Bu atarca diğer bir nötron yıldızının çevresinde dönüyor ve bir tam turunu sadece 8 saatte tamamlıyorduEinstein’ın genel görelilik kuramına göre yörünge enerjisini kaybettikçe bu sistemin çok güçlü kütleçekim dalgaları yayması gerekmekteydi Taylor ve Hulse bu atarcanın yaydığı radyo dalgalarını yıllarca gözlemlediler Uzun süren gözlemler sonunda yıldızların birbirlerine yaklaştığı anlaşıldı Yılda birbirlerine 1 metre kadar yaklaşıyorlardı Atarca bizim darbe olarak adlandırdığımız ışınımını yaparken kutuplarından uzaya doğru ışık hızında partikül fışkırtıyor ve enerji kaybediyordu Enerji kaybının nedeni görece küçük olan bu hareketin sonuçları büyük oldu Yıldızlar enerji kaybediyordu ve yörüngenin daralması genel görelilik kuramının kestirimlerine uyuyordu Taylor ve Hussel yitirilen enerjinin kütleçekim dalgaları olarak yayıldığını söylediler ve 1993 de bu çalışmalarıyla Nobel’le ödüllendirildiler Böylece dolaylıda olsa kütleçekim dalgalarının varlığı ilk defa kanıtlanmış oldu


Vela Atarcası'nın Chandra X-ışını teleskobuyla çekilmiş bir fotoğrafıSarı ve turuncu sıcak gazlarla çevrili ortadaki beyaz nokta Vela Pulsar'ıdır Manyetik kutuplardan uzaya doğru saçılan parçacık sütunları gözlemlenebilmektedir

1982 yılında Shri Kulkarni ve Don Backer kendi etrafında sadece 16 milisaniyede dönen bir atarca keşfettiler Gözlemler bu atarcanın manyetik alanının olması gerekenin çok altında olduğunu ortaya çıkarmış ve bu gök cismi yeni bir sınıf olan MSP(Milisaniye Atarcaları -Milisecond Pulsars) sınıfı içine dahil edilmiştirMSPlerin X-ışını çiftli sistemlerinin artıkları olduklarına inanılmaktadır MSP’ler oldukça yüksek ve kararlı dönüş hızlarıyla dünyamızdaki en iyi atom saatleriyle boy ölçüşebilecek zaman aygıtları olarak kullanılabilirler

Bilinen atarcaların üçte ikisinden fazlası Parkes Radyo Teleskobu ile keşfedilmiştir(“The Dish” filmindeki radyo teleskop)Porto Riko’daki dev Arecibo Radyo TeleskobuAmerika’daki Green Bank Radyo Teleskobu Avustralya’daki Molonglo Radyo Teleskobu ve İngiltere’deki Jordell Bank Radyo Teleskobu atarcaların keşfinde çok önemli roller oynamış gözlemevleridir

Atarca çeşitleri

Atarcalar ışınımlarına neden olan kuvvetlere göre üçe ayrılır

Yörüngesel Atarcalar
X-ışını Atarcaları
Magnetarlar
Yörüngesel Atarcaların ışınımı adından anlaşılacağı gibi atarcanın kendi etrafında dönerken zaman içinde dönme enerjisini yitirmesinden kaynaklanmaktadır Bu tip pulsarlar dönme enerjisi tamamen bittiğinde ölürler

X-ışını Atarcaları bir nötron yıldızı çiftli sistem oluşturduğunuda ortaya çıkan bir gök cismidir Bir pulsarın çifti başka bir yıldız bir gezegen beyaz cüce hatta başka bir pulsar olabilir Çiftlerden birisi ömrünün sonuna yaklaştığında dış kabuk şişmeye ve bu eşten nötron yıldızına madde akmaya başlar Madde akışıyla beraber nötron yıldızı kendi etrafında çok hızlı dönmeye başlayarak MSP olarak da adlandırılan atarcayı oluşturur Bütün madde atarcaya geçip bittiği zaman atarcanın dönme periyodu artmaya başlarEnerjisini tüketen atarcanın tamamen durması(ölmesi) milyarlarca yıl sürecektir

Magnetarlar ışınım kaynağı çok şiddetli manyetik alanlardan kaynaklanan atarcalardır Manyetik alanın belli bir seviye altına düşmesiyle ölürler


Sadece büyük kütleli yıldızlar(Güneşimizden en az 8 kat daha fazla kütleye sahip yıldızlar) supernova patlaması sonucu kendi üstüne çökerek nötron yıldızı oluşturabilirGüneşimizden en az 25 kat daha büyük kütleli yıldızlarsa aynı zincirleme olayları yaşadıktan sonra kara delik oluşturabilirler Nötron yıldızı teorisinin ortaya atıldığı 1934 yılından atarcaların keşfedildiği 1967 yılına kadar bu gök cisimlerinin optik olarak dünyadan gözlemlenebileceği düşünülmüyordu Kendi etrafında yüksek hızlarla dönen nötron yıldızı kutuplarından uzaya doğru çok yüksek hızlarda parçacık saçar Bu şekilde belli aralıklarla elekromanyetik ışıma yapan nötron yıldızlarına pulsar adı verilir Manyetik kutuplardan çıkan bu ışınım(darbe) görüş çizgimizi kestiği sürece pulsar dünyadan gözlemlenebilir Yani ışınım süreklidir ancak bu ışınım dünyadan kesik kesik izlenebildiği için cisim bize periyodik elektromanyateik ışınımlar yapan bir kaynak gibi gözükürBuna deniz feneri etkisi denmektedir Ne var ki her nötron yıldızı pulsar olamayabileceği gibi her pulsarda dünyadan gözlemlenemez

İlk gözlemlenen pulsar Tilkicik takımyıldızının ortasında bulunmakta ve her 13 saniyede nabız atışları gibi radyo dalgaları yaymaktaydı

Bazı pulsarlar radyo dalgalarından başka ışık kızılötesi ve morötesi ışınlarda yaymaktadırlar Pulsarın kendi etrafındaki dönüş hızı oldukça yüksektir Bazıları kendi etrafında saniyede 1000 (bin) devir yapar 20 km çapındaki bir pulsarın ekvator yüzeyinde bu dönüş hızı saniyede 62800 dakikada 376800 saatte ise 226000000 kilometreyi bulmaktadır

Pulsarlar o kadar yoğundurlar ki bir çay kaşığı kadar atarca maddesinin dünyadaki ağırlığı 100 milyon tonu geçmektedir

Alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.