|  | Maitri Bhavana - Budist Meditasyonu |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Maitri Bhavana - Budist MeditasyonuMaitri Bhavana adında bir Budist meditasyonu vardır  Kendimize, “İyi olayım, mutlu olayım, düşmanlıktan özgür olayım, kendime karşı hasta- lıklı isteklerimden özgür olayım,” diyerek başlar  Bu düşüncelerin oluşturduğu duygular varlığımıza nüfuz ettikten sonra meditas- yonun ikinci aşaması bunu başkalarına da iletmeyi içerir  Başlamak için sevdi- ğiniz insanların görüntüsünü aklınıza getirip bu iyi duyguları onlara sunarsınız; daha sonra da daha az sevdiğiniz insanlara aynı şey yapılır ta ki nefret ettiğiniz insanlar için dahi sevgi hissedene kadar  Bu meditasyonun bir şekilde beni başkalarına açtığını hissetmiştim  Fakat bunu bıraktım çünkü onda bir tür kendi kendimi hipnotize etme potansiyeli gördüm  Bu meditasyona hâlâ çekim hissedi- yorum ama aklım karışmış durumda: Onu başka bir tavırla yeniden mi ele alma- lıyım, yoksa vazgeçmeli miyim? Bu meditasyon hakkında konuşabilir misiniz? Minnettar olacağım  Maitri Bhavana, en nüfuz edici meditasyonlardan birisidir  Bir şekilde kendi kendini hipnoza sokacağın için korkmamalısın; öyle değildir  Aslında o hipnozu ortadan kaldıracak bir şeydir  O hipnoz gibi gelir çünkü o tersine işleyen bir süreçtir  Bu sanki sen beni görmeye kendi evinden yürüyerek gelmişsin ve şimdi de aynı yoldan geri gidiyormuşsun gibidir  Tek fark şimdi senin sırtının evime bakıyor olmasıdır  Yol aynı olacaktır, sen aynı olacaksın ama gelirken yüzün evime doğruydu; şimdi sırtın evime doğru bakıyor  İnsan zaten hipnoz altındadır  Şu an hipnoz altında olup olmadığın önemli değildir; sen zaten hipnoz edilmiş haldesin  Toplumun tüm işleyişi bir tür hipnozdur  Birisine Hıristiyan olduğu söylenmiştir  Ve bu o kadar çok ve sürekli olarak tekrar edilmiştir ki onun zihni şartlandırılır ve kendisini bir Hıristiyan zanneder  Birisi Hintlidir, birisi bir Müslüman’dır  Sen zaten hipnoz altındasın  Istırap çektiğini düşünüyorsan bu bir hipnozdur  Şayet çok sayıda problemin olduğunu zannediyorsan bu hipnozdur  Sen her ne olursan ol bu bir çeşit hipnozdur  Toplum sana bu fikirleri vermiştir ve şimdi sen bu fikirlerle ve şartlanmışlıklarla dolusun  Maitri Bhavana hipnozu kaldırır: O senin doğal zihnini geri getirmek için bir çabadır; o senin orijinal yüzünü geri getirmek için bir çabadır; o sen doğduğundaki ve toplumun seni henüz bozmamış olduğu ana geri götürmek için bir çabadır  Bir çocuk doğduğunda o Maitri Bhavana’dadır  Maitri Bhavana çok büyük bir dostluk, sevgi, şefkat duygusu demektir  Bir çocuk doğduğunda nefret nedir bilmez, o sadece sevgiyi bilir  Sevgi doğuştan gelir; nefreti daha sonradan öğrenecektir  Sevgi doğuştandır; öfkeyi sonradan öğrenecektir  Kıskançlık, sahiplenme, haset etmeyi sonradan öğrenecektir  Toplumun çocuğa öğreteceği şeyler şunlardır: Nasıl kıskanç olunur, nasıl nefretle dolu olunur, nasıl öfke ve şiddetle dolu olunur? Toplum bunları öğretecektir  Bir çocuk doğduğunda o basitçe sevgidir  O öyle olmak zorun- dadır çünkü başka hiçbir şey bilmiyordur  Annesinin rahminde hiçbir düşmanla karşılaşma- mıştır  O dokuz ay süresince derin sevginin içinde yaşamıştır, sevgiyle çevrelenmiştir, sevgi ile beslenmiştir  Ona karşı düşmanlık yapan hiç kimseyi tanımamıştır  O yalnızca anneyi ve annenin sevgisini tanır  Doğduğunda onun tüm deneyimi sevgidir  Bu yüzden nasıl olur da onun nefretle ilgili bir şeyi tanımasını bekleyebilirsin? Bu sevgiyi o beraberinde getirir; orijinal yüz budur  Sonradan bela gelecektir; sonrasında pek çok başka tecrübe olacaktır  O insanlara güven- memeye başlayacaktır  Yeni doğmuş bir çocuk basitçe güven ile doğmuştur   Bir gün bir adam ve küçük bir çocuk birlikte berber dükkânına girdiler  Adam tam bir bakım; tıraş, şampuan, manikür, saç kesimi, vs  aldıktan sonra çocuğu sandalyeye yerleştirdi  “Ben bir kravat satın alacağım,” dedi berbere  “Birkaç dakika sonra döneceğim  ” Çocuğun saç tıraşı bittiğinde ve adam hâlâ dönmediğinde, berber çocuğa “Görünen o ki baban seni tamamıyla unuttu,” dedi  “O benim babam değildi,” dedi çocuk  “O geldi elimden tuttu ve bana ‘gel evlat bedava saç tıraşı olacağız’ dedi  ” Çocuklar güvenirler ama yavaş yavaş kandırılacakları, başlarının derde gireceği, engellene- cekleri, korkacakları tecrübelerin içine girecekler  Yavaş yavaş dünyanın tüm dalaverelerini öğrenecekler  Az ya da çok herkesin başına gelmiş olan budur  Şimdi, Maitri Bhavana yeniden aynı durumu yaratıyor: O hipnozdan çıkmaktır  O nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, husumeti bırakma ve dünyaya ilk geldiğin zamandaki ana geri dönme çabasıdır  Şayet bu meditasyonu yapmaya devam edersen, ilk önce kendini sevmeye başlayacaksın çünkü sen kendine diğer herkesten daha yakınsın  Sonra, dostluğunu, sevgini, hislerini, iyi dileklerini, rahmetini, kutsamalarını yayarsın; bunları sevdiğin insanlara, dostlarına, sevdiklerine yayarsın  Sonra, yavaş yavaş bunları o kadar çok sevmediğin insanlara yayarsın, daha sonra kayıtsız olduğun — ne sevdiğin ne de nefret ettiğin — insanlara, en sonunda da yavaş yavaş nefret ettiğin insanlara yayarsın  Yavaşça kendini hipnozdan çıkartırsın  Yavaşça sen yeniden kendi etrafında bir sevgi rahmi yaratırsın  Bir buda oturduğunda, varoluşun içinde sanki tüm varoluş yeniden onun annesinin rahmi haline gelmiş gibi oturur  Düşmanlık yoktur  O orijinal doğasına erişmiştir  Kendindeki özü tanımıştır  Artık sen onu öldürsen bile onun sevgisini yok edemezsin  Ölürken bile sana karşı sevgiyle dolu kalacaktır  Onu öldürebilirsin ama onun güvenini yok edemezsin  Artık o güvenin ne kadar temel bir şey olduğunu ve onu bir kez yitirirsen her şeyi yitirmiş olacağını bilir  Ve eğer güvenini yitirmezsen ve her şeyini yitirirsen, hiçbir şey kaybolmaz  Ondan her şeyi alabilirsin ama güvenini alamazsın  Maitri Bhavana güzeldir; onu bırakmaya gerek yok  O son derece faydalı olacaktır  O bir yapı bozucudur  Ego nefretle, düşmanlıkla, mücadeleyle yaratılır  Şayet egoyu bırakmak istersen, daha çok sevgi hisleri yaratman gerekecektir  Sevdiğinde ego kaybolur  Şayet muazzam düzeyde seversen ve koşulsuzca seversen ve her şeyi seversen o zaman ego var olamaz  Ego bir erkeğin yahut bir kadının başına gelebilecek en aptalca şeydir  O bir kez oluştuğunda onu görmek dahi çok zordur çünkü o senin gözlerini perdeler  Nasrettin Hoca ve iki arkadaşı bir gün kime benzedikleri hakkında konuşuyorlardı  Birinci arkadaşı, “Benim yüzüm Winston Churchill’e benziyor  Beni sıklıkla onunla karıştı- rırlar,” dedi  İkincisi, “Benim durumumda ise insanlar beni Richard Nixon zanneder ve benden imzalı resim isterler,” dedi  Hoca, “Bu da bir şey mi? Bana gelince, beni Tanrı’nın kendisiyle karıştırırlar,” dedi  Birinci ve ikinci arkadaş birlikte “Nasıl?” diye sordular  Hoca da şöyle dedi: “Dördüncü kez tutuklanıp cezaevine gönderildiğimde, gardiyan beni gördüğünde, ‘Tanrım, yine mi sen geldin?’ diye haykırdı  ” Ego bir kez oluştu mu o her yerden — anlamlı, anlamsız — toplamaya devam edip durur ama kendisini önemli hissetmeye devam eder  Sevgide ise, “Sadece ben değil, sen de önemlisin” dersin  Birini sevdiğinde ne söylüyorsun? Bunu söze döküyor olabilirsin ya da olmayabilirsin ama kalbinin derinliklerinde gerçekten ne var? Sessizce yahut sözel olarak, “Benim olduğum kadar sen de önemlisin” diyorsun  Eğer sevgi daha derinlemesine büyürse, “Sen benden bile önemlisin  Eğer sadece bir kişinin hayatta kalabileceği bir durum ortaya çıkarsa senin yaşamanı isterdim ve senin için ölürdüm” diyeceksin  Diğeri daha önemli hale gelmiştir; sevdiğin kişi için kendini kurban etmeye bile hazırsındır  Ve şayet bu Maitri Bhavana’da olduğu gibi yayılmaya devam ederse, o zaman yavaş yavaş yok olmaya başlarsın  Orada olmayacağın; mutlak sessizliğin, saf boşluğun olduğu, hiçbir egonun, merkezin olmadığı pek çok an gelecektir  Buda der ki: “Buna sürekli olarak erişildiği ve bu saf boşluk bütünleştirildiği zaman aydınlanmışsındır  ” Ego tamamen kaybedildiğinde; “ben varım” bile diyemeyecek kadar egosuz hale geldiğinde, “ben bir benliğim” bile diyemediğinde sen aydınlanmışsındır  Buda’nın bu hal için kullandığı sözcük anatta’dır: ol-mayan, var-olmayan, benlik-siz  “Ben” sözcüğünü dahi sarf edemezsin, sözcüğün kendisi bir küfre dönüşür  Derin sevgide “ben” kaybolur  Senin yapın çözülür  Çocuk doğduğunda bir “ben” ile gelmez  O basitçe boş bir yapraktır, üzerinde hiçbir şey yazmaz  Artık toplum yazmaya başlayacaktır ve onun bilincini darlaştırmaya başlayacaktır  Toplum yavaş yavaş onun için bir rolü sabitleyecektir — “Senin rolün bu; sen busun” — ve o bu role tutunacaktır  Bu rol onun asla mutlu olmasına izin vermeyecektir çünkü mutluluk sadece sen sonsuzsan mümkündür  Sen darlaştığında mutlu olamazsın  Mutluluk darlığın bir türevi değildir; mutluluk sonsuz alanın bir türevidir  O kadar çok alanın vardır ki bütün senin içine girebilir, işte o zaman sen mutlu olabilirsin  Maitri Bhavan muazzam şekilde yardımcı olabilir   Alıntıdır  | 
|   | 
|  | 
|  |