![]() |
Absürd(Saçma) Kavramı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Absürd(Saçma) KavramıJ ![]() ![]() KAVRAMI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Yrd ![]() ![]() ![]() Felsefe Dünyası, Sayı 27, 1998 “Absürd” ya da “saçma” kavramı farklı alanlarda sıklıkla kullanılmış olsa da, kendisinden söz edildiğinde bize ilk planda varoluşçuluğu hatırlatır ![]() ![]() ![]() ![]() Genel olarak ele alındığında, varoluşçuların gerek evren ve insan görüşlerinin temelinde gerekse bunların birbirleriyle olan münasebetlerinin temelinde absürd kavramının olduğu görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kierkegaard “Korku ve Titreme” adlı eserinde Hz ![]() ![]() ![]() Kierkegaard’a göre “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbrahim Tanrı’ya öyle inanış güvenmiştir ki çekilen acılar ve insani hesaplaşmalar anlamını çoktan yitirmiş, Tanrı’ya en iyiyi kurban etmek tek amaç haline gelmiştir Hz ![]() ![]() İmanı Öyle bir paradokstur ki bir cinayeti Tanrı’yı memnun kılan kutsal bir eyleme dönüştürebilir ![]() ![]() ![]() Saçmalığın inayetiyle tüm varoluş kavranabilir, her an sevinçli ve mutlu yaşanabilir ![]() Başka bir deyişle kılıcın her an sevgilinin başı üzerinde sallandığını görerek teslimiyetin acısında dinginlik değil, saçmalığın inayetinde sevinç bularak yaşanabilir - İşte muhteşem olan da Kierkegaard’a göre bu’ dur ![]() Diğer taraftan K ![]() ![]() “Aşkınlığı gerçekleştirmekte güçsüz, deneyin derinliklerine inmekte yetersiz, başarısızlıkla altüst olmuş bir evrenin bilincine varmış bir durumdayız ![]() Ancak hiçliğin tek gerçek, umutsuzluğun biricik tutum olarak göründüğü bu alt üst olmuş evrende birdenbire, Jaspers’in ifadesiyle, hem Aşkın’ı, hem deneysel varlığı, hem de yaşamın insan üstü anlamını bir çırpıda belirleyiveren şeyi keşfediyorum Aslında başarısızlık, her türlü açıklamanın ve olanak alanına girebilecek her türlü yorumlamanın ötesinde hiçliği değil de, Aşkın Varlığı göstemiyor mu? İşte bu soruyla birlikte her şey bir çırpıda yerli yerine oturuveriyor ![]() ![]() Kierkegaard ve Jaspers gibi varoluşçular için ne anlama geldiğini kısaca gördüğümüz absürd ya da saçma kavramı bu makalenin konusu olan J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bizim için burada Önemli olan şey bu iki düşünurun çok farklı başlangıç noktalarından - Sartre için Husserl’in fenomenolojisi, Camus için intihar problemi - hareket etmiş olmalarına rağmen sonuçta kayda değer bir biçimde benzerlik gösteren bir doktrine ulaşmış olmalarıdır ![]() Genel olarak alındığında Sartre felsefesinde bilincin “Kendisi İçin -Kendisinde Varlık” sentezini elde etmeye çalışması, başka bir deyişle insanın Tanrı olma ideali ve bu idealin geçekleşememesinin getirdiği sıkıntılar ve gerilim, bize, Camus düşüncesindeki insan bilincinin dünya ile karşılaşmasıyla ortaya çıkan, absürd’ün getirdiği sıkıntıları anımsatmaktadır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Absürd(Saçma) Kavramı |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Absürd(Saçma) KavramıSartre ve Camus’nün absürd konusundaki düşünceleri ele alınıp incelenmeden önce absürd kavramının “akla açıkça karşı olan ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geniş anlamda felsefi bir terim olarak absürd anlamı olmayan her şeydir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Absürd Sartre felsefesinde “Kendisinde Varlık” ve “Kendisi İçin Varlık” olmak üzere karşılaştığımız iki varlık tipinden Kendisinde Varlığın temel bir hususiyeti olarak karşımıza çıkarken, Camus de ise insan bilinci ile dünya arasındaki bir münasebet, bir yüzleşme olarak gündeme gelmektedir ![]() Sartre’a göre “Kendisinde Varlık” saçma, donuk bir şeydir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisi İçin Varlık ise, insan bilinci olup Sartre tarafından “ne ise o değil, ne değilse O’dur” biçiminde tanımlanır ![]() Hiç bir boşluğu olmayıp, kendi kendisiyle dopdolu olan Kendisinde Varlık, bilincin “, ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sartre felsefesinde Kendisinde Varlığın “mutlak saçmalığı” mu “olumsallık” ve “fazladanlık” ile ilgili olduğu görülür ![]() Kendisinde Varlık “olumsal” bir varlıktır ![]() ![]() Tanrı tarafından yaratılmadığı gibi, kendi kendisinin sebebi de olmayan, herhangi bir varolma prensibi de bulunmayan, bir varlığı izah etme ikânımız yoktur ![]() ![]() ![]() Fazladanlık düşüncesi “Bulantı” romanının ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte Roquentin dünyanın bu saçma ve fazladan varlığı karşısında yoğun bir bulantı veya tiksinti duygusuna kapılır ![]() ![]() Buraya kadarki ifadelerden de anlaşılacağı üzere Sartre felsefesinde saçma ilk planda doğrudan doğruya kainatla ya da “Kendisinde Varlık”la ilgili olarak düşünülüp ontolojik bir platformda ortaya konulmuştur ![]() Ancak diğer varlık tipi, yani Kendisi İçin Varlık açısından durum nedir? Başka bir deyişle bilinci açısından değerlendirildiğinde bir Kendisi İçin Varlık, bedeni açısından değerlendirildiğinde bir Kendisinde Varlık olan insanın saçma olanla bağlantısı nedir? Roquentin bedeni itibariyle, kendisinin de bu dünya içerisindeki nesnelerden biri - bir Kendisinde Varlık -olduğunu fakeder farketmez kendi varlığını da sebepsiz ve lüzumuz görecektir ![]() “Ve ben -kafamda tatsız düşünceleri olgunlaştıran, evirip çeviren, cansız ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Absürd(Saçma) Kavramı |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Absürd(Saçma) Kavramı“Fazladan olma” nın tüm nesneler arasında kurulabilecek tek münasebet olabileceğini ve kendisinin de fazladan bir varlık olduğunu gören Roquentin bu suretle varoluşun ve bulantısının anahtarını keşfeder ![]() Varoluşun bulantımın, kendi yaşantımın anahtarını bulduğumu anlamaktayım ![]() ![]() ![]() ![]() Yukarıdaki pasajdan da anlaşılabileceği gibi, Roquentin açısından önemli olan şey varoluşun anahtarıyla birlikte en az onun kadar önemli olan bir başka şeyin de farkedilmiş olmasıdır: saçmalık kafasının içindeki bir düşünce değildir ![]() ![]() “Bir daire saçma değildir Fakat bir daire var, değildir de ![]() ![]() ![]() Bu sürede hayatın boşluğu ve sebepsizliğiyle yüzyüze gelen insan bir yandan varlığa açıklama getiremediğini görürken, diğer yandan kendi sebepsizliğinin ve saçmalığının da farkına vararak adeta alt-üst olur: “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatın beyhudeliği ve sebepsizliği sizi çepeçevre kuşatır ![]() ![]() Çünkü o, o denli ortadadır ve çırılçıplak bir dünyadır ki insan bütün bunlar nereden çıkıyor, nasıl oluyor da ortada yokluk değil de bir dünya var? diye soramaz bile ![]() ![]() ![]() Ondan önce hiçbir şey varolmadığı gibi,onun varolmayacağı bir anda mevcut olmamıştır ![]() ![]() Görüldüğü gibi bulantı, tiksinti ve öfke duyguları olumsal bir dünya ile karşılaşmamıza ve bu olasılığın maddi yönümüz itibariyle bizi de kuşağıttığına bağlıdır ![]() O halde üzerinde yoğunlaşılması gereken anahtar teriın”karşılaşma” terimidir ![]() ![]() ![]() Bilineceği üzere Sartre, bilinç anlayışı itibariyle Husserl’den etkilenmiş ve “her bilincin bir şeyin bilinci” olduğunu söylemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu mesafe koyabilme, başka bir deyişle bilmem nesnesine yönelim faaliyeti Sartre ve Husserl’in “entansiyonalıe” dediği şeydir ![]() Bulantı’nın kahramanı Roquentin’e “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlayış gereği insan bir yandan, kendisini, bedeniyle “Kendisinde Varlık”ın bir parçası olarak görür ve kendisinin de varlığın saçmalığına iştirak ettiğini hisseder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada önemli olan şey bilincin (bilincimin) yöneliminden önce lüzumsuz bir varlık ve mutlak saçmalık olarak nitelendirilen “Kendisinde Varlık”ın bilincimin yönelimiyle mutlak saçmalık olmaktan kurtulup, bir anlam kazanarak, “bilinç için varlık”, “benim için varlık” sadece ve sadece bir bilinç olduğu nisbette bilinç için bir şey haline gelmesidir ![]() Ancak insanın bir yönüyle bilinçli bir varlık — “Kendisi İçin Varlık” olması bile, maddi yönü itibariyle sebepsiz ve saçma bir varlık olmasının getirdiği tedirginlik ve fazladanlık hislerini ortadan kaldırmaya yetmez ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Absürd(Saçma) Kavramı |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Absürd(Saçma) KavramıCamus’ye gelince, saçma, bir “karşılaştırmadan” doğar ![]() ![]() Absürd insanın çağrısıyla dünyanın akla uymaz susuşu arasındaki karşılaştırmadan doğar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha açık bir ifadeyle biri diğerinin gerçekliğine indirgenemeyen ya da biri diğerini görmezden gelemeyen insan ve dünya kendi içlerinde değerlendirildikleri zaman saçma değilken, bu iki gerçekliğin bir an için yüzleşmeleri saçmadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Camus’nün sözünü ettiği bu kopuş ve ondan kaynaklanan gerilim, Sartre felsefesinde “Kendisi İçin Varlık” in “Kendisinde Varlık”olma çabasına ve bu çabanın getirdiği gerilime benzer ![]() Hatırlanacağı üzere Sartre’ın “Kendisi için Varlık” adını verdiği varlık tipi, yani bilinç, Kendisinde Varlık tipinde bir varlığa sahip değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sartre felsefesinde bu biçimde ortaya çıkan Tanrı fikrinin mantıksal bakımdan imkansızlığı beraberinde pek çok varoluşsal sıkıntıyı da getirmektedir ![]() ![]() Bir yandan dünya Tanrı tarafından sebeplendirilmediği gibi kendi kendisinin sebebi de değildir, diğer yandan ise insanın eksildiğini giderebileceği ve varoluşunu temellendirebileceği Aşkın bir Varlık sözkonusu değildir ![]() ![]() Absürd insan tamamen kendi iradesi dışında absürdün sıkıntısını yaşayan, içinde bulunduğu durumu haketmemiş ve haketmediği bir cezayı çeken ve bunu da bilen insandır ![]() ![]() ![]() ![]() Camus’ye göre absürd insan, absürdlüğünün bilincinde olan ve irrasyonel olan dünyanın kendi beklentilerine cevap veremeyeceğini anlayan dolayısıyla da bu duruma bir çözüm yolu bulmaya çalışan insandır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Absürd(Saçma) Kavramı |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Absürd(Saçma) KavramıGörüleceği üzere Sartre için olduğu gibi Camus için de Tanrı, insan için gerçekleşmesi mümkün olmayan bir idealdir, Absürd’ le başa çıkmaya çalışan insan,ideal olarak, dünyası ve arzuları orantılı olan bir Tanrı ‘yı, “Kendisinde ve Kendisi için olan bir Tanrı’yı alır, ancak bu ideal imkansızdır ![]() ![]() İki düşünürün absürd konusuna yaklaşımlarında sözü edilen paralellikler olmasına rağmen, temel bir farklılık da sözkonusudur: Bulantı ’dan yaptığımız alıntılarda da görülebileceği gibi, Sartre felsefesinde Kendisinde Varlık’ın ya da ham varlığın özü gereği saçma olma hususiyeti Camus de sözkonusu olmamaktadır ![]() O’na göre absürd ham varolanda ortaya çıkmamakta, o bilinçten kaynaklanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Camus açısından böyle bir tavır alışın O’nun varoluşçu olduğunu reddetmesiyle ilgili olduğu söylenebilir ![]() Varoluşçu olduğunu reddetmesinin doğal bir sonucu olarak Camus saçmalığın ontolojik olacağına da inanmak istemez ve Sartre’dan farklı bir biçimde “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak böyle bir yaklaşımla Camus, her ne kadar ontoloji ve epistemoloji konusunda tarafsız davranmak istese de -insana (bana) saçma görünüyor deme imkanını vermesi sebebiyle -epistemolojik yöne adeta öncelik vermektedir ![]() ![]() Oysaki Sartre varoluşçu bir filozoftur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumda bir varoluşçu olarak Sartre’ın saçmayı öncelikle ontolojik platformda değerlendirmesi yani Kendisinde Varlık’ın, ham varlığın bir hususiyeti olarak ele alması doğaldır ![]() Ancak O, fenoınenolojiyi yöntem olarak kullanan bir varoluşçu olarak entansiyonel (fenomenolojik) bir bilinç anlayışına sahiptir Bu durum gereği bilinç aktif bir pozisyonla nesnesine yönelim halinde bulunduğu, nesnesiyle arasına mesafe koyabildiği ve onu “benim için birşey” haline getirebildiği için saçma olanın mutlak saçmalık’ından kurtulması açısından Sartre felsefesinde, saçmanın epistemolqjik bir yönünün de olduğu görülür ![]() Sartre bilincin eksildiğini tamamlayabilmek için sürekli seçim yapabilme sürekli projeleri olma- durumunu ya da mutlak özgürlüğü absürd’ü tahrip etmenin bir yolu olarak görmektedir ![]() Peki, benzer şekilde, Camus’de de absürd’ü tahrip etme ya da ortadan kaldırabilme imkanı var mıdır? Camus’de absürd kavram düzeyinde olmasa da, duygu olarak- absürd duygusu- hepimize verilmiştir ![]() “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Absürd’den kurtulmak için ölüm ve intihar çözüm müdür? Ölüm genelde Varoluşçulara göre hem insanın hem de evrenin saçmalığının nihai kanıtıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sartre, ölümün yaşamımızda özel bir yeri olduğunu kabul etmez ![]() ![]() ![]() “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sözleriyle “ölüm, ben hayatta iken henüz gelmediğine, ölüm geldiğinde de ben hayatta olmayacağına göre ondan korkmanın gereği yoktu?’ diyerek ölüm korkusunu yenmeye çalışan Epikür gibi, Sartre’da subjektivitemin ötesinde olduğu için ölümün projelerime bir engel teşkil etmediğini dile getirir ![]() Camus’ye göre ise, insan yaşamanın sınırlandırmasına rağmen, ona değer kazandıran, yaşamı yücelten, insanı yaşama bağlayan tek gerçek ölümdür ![]() O’na göre yaşamı yücelten her şey, aynı zamanda onun saçmalığını da artırır ![]() ![]() “Ölme korkusu, insanın içindeki yaşayan şeye olan sınırsız bağlanmayı ![]() ![]() ![]() Bu durumda ölümü, bizi yaşamdan kopartan olumsuz bir gerçeklik olmaktan çıkartan Camus, ölümün yaşama daha da sıkı bağlanmamıza imkan verdiğini söylemektedir ![]() Tersi ve Yüzü’ nün temel düşüncesi şudur: Yaşama aşkını ölüm gerçeğine borçluyuz ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak ölüm tamamen benim bireysel seçimimle yani intihar olarak ortaya çıkıyorsa tavır ne olacaktır? Sartre’ın ifadesiyle söyleyecek olursa, önde, arkada, her yerde mevcut olan dünyayı ortadan kaldıramayacağımıza göre, Camus absürdün ortadan kalkması pahasına “intihara evet” deyip kendi seçimimizle bedenimizi ortadan kaldırmamıza izin verecek midir? Tabii ki hayır Bedenimizi ortadan kaldırmak, kolay yolu seçip saçmayı ortadan kaldırmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Absürd(Saçma) Kavramı |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Absürd(Saçma) KavramıBedenimizi ortadan kaldırmak, kolay yolu seçip saçmayı ortadan kaldırmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Caınus’ye göre, absürdle yaşamak zorunda kalınsa bile, hayat yaşamaya değer ![]() Absürd’e boyun eğmemek için, hayatı gereğince yaşamak zorundayız ![]() ![]() ![]() “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumda “insan için kurtuluşa gidici yolun kaynağında ölüm ve absürd hayatın onaylanması ve bu onaylamanın da mutluluk kaynağı şeklinde dönüştürülmesi gerekir ![]() Absürdü ortadan kaldırmak yerine ona meydan okuyarak canlı tutmamız gerektiği düşüncesi, insan bilincinin beklentilerini karşılayamasa da insanın dünya ile sürekli bir bağlantı ve yüzleşme halinde olmasının kaçınılmazlığını göstermektedir ![]() Sartre, “absürdü canlı tutma” konusunda, gördüğümüz gibi, Camus ile hem fikir değildir ![]() ![]() ![]() Peki absürd niçin ve nasıl canlı tutulup yaşatılacaktır? Absürd O’na göre canlı tutulmalıdır, Çünkü o insanın kendi gerçeğidir ![]() ![]() ![]() ![]() Canıus’ye göre ![]() ![]() ![]() ![]() Her başkaldırı, Camus’ye göre, “hak” ve “anlam” problemini de beraberinde getirir ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece “ ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sonuç, aynı zamanda, başkaldırının absürdden farkını da gözler önüne sermektedir ![]() ![]() ![]() Sonuç olarak J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() BİBLİYOGRAFYA BİEMEL W ![]() ![]() ![]() CAMUS A ![]() ![]() ![]() “Mutlu Ölüm” (Çev ![]() ![]() ![]() “Tersi ve Yüzü” (Çev ![]() ![]() CEVIZCİ ![]() ![]() GÜNDOGAN A ![]() ![]() GÜRSOY ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HANNA T ![]() ![]() ![]() MACQUARRİE ![]() ![]() ![]() ![]() MAGILL N ![]() ![]() ![]() MURDOCH I; “Sartre ‘ın Yazarlığı ve Felsefesi” (Çev ![]() ![]() PASSMORE J ![]() ![]() ![]() SARTRE J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Being and Nothingness” (İng ![]() SOLOMON R ![]() ![]() ![]() Alıntıdır ![]() |
![]() |
![]() |
|