![]() |
Jacques Derrida Kimdir,Yapısöküm Nedir? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Jacques Derrida Kimdir,Yapısöküm Nedir?![]() Jacques Derrida (1930-2004) Geliştirdiği “yapısökümcü” okuma yöntemiyle yepyeni bir düşünme olanağının kapılarını aralayan, post-yapısalcı felsefe çerçevesinin kuruluşunda çok önemli bir yeri bulunan Cezayir doğumlu Fransız felsefeci ![]() ![]() Bu anlamda ilk iş olarak Batı felsefesini köküne dek sarmış olduğunu düşündüğü bulunuş metafiziği varsayımının yapısının sökülmesine yönelen Derrida, söz konusu varsayım aracılığıyla kendisiyle özdeş dolaysız bir yaşantı alanı olarak doğruluk yaşantısının değerinin kesinlendiği, buna bağlı olarak da konuşmaya geleneksel olarak yazı önünde hep varlıkbilgisel bir öncelik ve üstünlük tanındığı saptamasında bulunur ![]() ![]() Bu yeni dilin en belirgin özelliği, ayrımın özdeşliğe indirgenemiyor oluşuna bağlı olarak farklı bir etik ve siyasal sorumluluk anlayışını savunuyor oluşudur ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida’ya göre yapısöküm bir okuma tekniği olmaktan çok “bütünüyle öteki” olana yaklaşmanın, dolayısıyla da baştan olanaksız bir deneyimi ortaya çıkarmanın bir yoludur ![]() ![]() Kuşkusuz metafiziksel dogmacılıktan kaçınma arayışı, izleri Kant’ın eleştirel felsefesi ile İngiliz Deneyciliği’ne, hatta belli bakımlardan Descartes’a dek sürülebilir olması nedeniyle yeni bir şey değildir ![]() ![]() ![]() İlk yazılarında Derrida, kendi içinde tutarlı bir anlamlandırma çabası olan Husserlci görüngübilim izlencesine derinden bağlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonraki dönemine karşılık gelen yazılarında Heidegger, dilin insana ait bir şey olmadığını, tersine insanın dile ait bir şey olduğunu öne sürer; bu anlamda insan dili değil dil insanı konuşuyordur ![]() ![]() Heidegger’in bu saptamalarının ışığı altında Derrida, yapısökümün ödevini aydınlığa kavuşturabileceği bir zemin bulmuş gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida, Heidegger’in terimi bu özel anlam da kullanışını geliştirdiği yöntemin adı yapacak denli önemli görmesine karşın, yine de Heidegger’in destrüktion anlayışının da son çözümlemede bulunuş metafıziğinin izlerini taşıdığının açıkça görüldüğünü belrtmektedir ![]() ![]() ![]() Derrida için Batı metafiziği tarihi eninde sonunda doğruluğun gerçek paradigması olarak kendiliğin bulunuşunu olurlayan bir dizi girişimden oluşmaktadır ![]() ![]() Varlıklar arasında insana tanınan bu özel yere inanç, Derrida’ya göre asla temellendirilebilecek bir şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna göre, konuşma dilindeki sözcükler hiçbir aracıya konu olmaksızın doğrudan düşüncenin anlatımıdırlar; çünkü onlar yalnızca konuşulduklarında vardırlar, dahası söylendiklerinde konuşanın içinde duyulabilmektedirler ![]() ![]() ![]() Derrida’nın gözünde filozofların bu temel yaklaşımı, kendiliğin bulunuşunu sağlama almak adına anlamlandırmanın maddiliğini unutmak gibi çok önemli bir yanlış doğurmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu saptamadan harekede Derrida, bulunuş metafiziginin “söz-egemen” ya da “ses-egemen” temellerinin yapısökümüne yönelmektedir ![]() ![]() Derrida’nın bu karşıt ikiliklere ilişkin olarak yapmak istediği, kimi yorumcularının belirttiği üzere, karşıtlıkta yer alan terimlerin yerlerini değiştirerek aralarında kurulu bulunan öncelik/ sonralık ya da üstünlük/alçaklık değerlemelerini tersyüz etmek değildir yalnızca ![]() ![]() ![]() Demek ki Derrida’nın açıklamasına göre, konuşma/yazı ayrımının savunulamaz oluşu yazı kavramını da en az konuşma kadar kendisine kuşkuyla yaklaşılması gereken bir kavram kılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bulunuş metafiziğinin yapısını sökmek için öncelikle düşüncenin kendisini yazı olarak açığa vurmasının gereğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Metafızik olmayan, metafizikten başka bir düşünce olanağının önünü açmak için, yazının, kendinde bulunan bır “anlam” ya da “doğru dile getirme amacı güdüşüyle tanımlanan metafizik dilinin bütün metafizik içerimlerinden tümüyle kurtarılması zorunludur ![]() ![]() ![]() Nitekim Derrida Glas (Matem Çanı, 1974) adlı yapıtını, bu biçimde parçalara ayırarak, bir anlamda parçalayarak yazmıştır ![]() ![]() Glas üzerine söylenebilecek bir dolu şey olmakla birlikte, bunlardan ola ki en önemlisi, kitabın Sartre’ın Aziz Genet adlı incelemesinde yarı Hegelci bir gözle Genet’nın yazılarını özetlemiş olmasından duyulan rahatsızlıkla Genet’nin yazılarını kurtarmak adına uygulanmış bir yapısöküm örneği olarak okunabileceğidir ![]() Derrida’ nın sıkça başvurduğu bir başka yapısöküm stratejisi de geleneksel gösterge kavramını özellikle sorunsallaştırmak amacıyla tasarlanmış différance gibi birtakım metinsel imler üretmektir ![]() Différance “Varlık” türünden her hangi bir şey üzerine enson sözün söylenemezliğini açığa vuruyor olması, kimi yapısöküm yorumcularınca “olumsuzlamacı tanrı bilim” biçiminde yorumlanması sonucunu doğurmuştur ![]() ![]() Bunun yerine Derrida, bütün deneyimlerin gelecekte neler olacağını bilen bir peygamberlik konumuna indirgemeksizin “şimdi ile burada bulunma”yı kesintiye uğratan, yapısı sökülemez mesihvari bir söz verme ile yapılandırıldığını ileri sürmüştür ![]() ![]() ![]() Bu tür bir Herakleitos okuması, Derrida’nın açıkça yapısökümcü yönlerini Heidegger’in göz ardı ettiğini düşündüğü Nietzsche’nin yazılarında da bulunabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida bu düşüncesini "Mahmuzlar- Netzsche’nin Biçemleri" adlı çalışmasında, Nictzsche’nin metinlerinde yer yer geçen “Şemsiyemi unutmuşum” tümcesinin yorumlama bakımından üzerine “karar verilemez” oluşuna parmak basarak tanılamaktadır ![]() ![]() ![]() Bunun yanında Derrida, Nietzsche’nin biçemlerini çoğaltmanın doğruluğunu savunmakla birlikte, Nietzsche’ nin birtakım anlam hareketlerine ilişkin belli çekinceler koymaktan da geri kalmaz ![]() ![]() ![]() Ayrıca Nietzsche’de karşılaşılan anlam hareketlerinin yol açtığı şiddete de dikkat çeken Derrida, aşırılığın mantığını şeyleştirmeden aşırı uç konumların taşıdığı yıkıcı gizilgücü patlatacak bir stratejinin arayışı içindedir Bu açıdan bakıldığında yapısöküm siyasal olan üzerine düşünmenin bir yolu olarak da değerlendirilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() Kendisine yöneltilen bu eleştiriler, Derrida'nın doğrudan etik ve siyasal sorunlara yönelerek yapısöküm yönteminin kapsamını genişletmesi gibi somut bir sonuç doğurmuştur, Bu yönelimle, oldukça geniş bir geleneksel siyaset felsefesi metinleri yelpazesine yoğunlaşmıştır, Bunlar arasında Aristoteles ile Monresquieu'nün arkadaşlık üzerine yazılan, Marx'ın fetişizmi görüşü, Kant'ın uluslararası siyaset için verdiği açıklamalar en önemlileri olarak başı çekmektedir, Derrida'nın bütün bu metinlere yaklaşımını belirleyen temel ilgi, sonuna dek götürülmüş yapısökümcü bir sorumluluk anlayışının geliştirilmesidir, Hiç kuşkusuz bu izleğin geliştirilişinde Levinas'ın düşünsel konumuna karşı duyduğu yakınlık açıklıkla görülmektedir, Derrida’nın başlıca yapıtları zaman dizinsel olarak şunlardır: L’écriture et la Différance (Yazı ve Ayrım, 1967); La Voix de la Phénomene (Ses ve Görüngü, 1967); De la Grammatalogie ( Yazıbilime Dair, 1967); Marges de la Phlisohie(Felsefenin Kıyıları, 1972); La Disémination (Yayılım/Saçılma, 1972); Positions (Konumlar, 1972); Glas (Matem Çanı, 1974)L’archéologie du frivol(Sıradan Şevlerin Kazıbilimi, 1976); Le Vérité en peinture (Resimde Doğruluk, 1978); La Carte postale de Socrate a Freud et de la(Sokrates’ten Freud ıle Ötesine Kartpostallar, 1980):Spurs, Nietzsche’s Style (Mahmuzlar: Nietzsche’nin Biçemleri, 1981, ikidilli basım); Psyché (Psykhe, 1987): De l’Esprit (Tin Üzerine, 1989); Limited Inc ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefe Sözlüğü- A ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Jacques Derrida Kimdir,Yapısöküm Nedir? |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Jacques Derrida Kimdir,Yapısöküm Nedir?Dil'in Oynaklığı Derrida'nın düşüncesini anlamaya çalışırken, öncelikle kavranması gereken kavramlardan ilki, çoğunluk İngilizce'ye "söküme almak" [under erasure] diye çevrilen "sous rature" terimidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu işlem sayesinde hem üstü çizilmiş hali hem de sözcüğün kendisi birarada bulunur; nitekim sözcük tek başına yetersiz, ama onsuz yapamayacağımızdan da gereklidir ![]() Heidegger, Varlığın anlamlama yetisi yoluyla asla tüketilemeyeceğine inanır ![]() ![]() ![]() Derrida'nın dil anlayışına göre, gösteren doğrudan doğruya gösterilene bağlı değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle, Derrida burada herhangi bir göstergeyi okuduğumuzda anlamının bizim için apaçık olmadığını söylemektedir ![]() ![]() ![]() Derrida'ya göre göstergenin yapısı bir başkasının izince (iz sözcüğünün Fransızcası tekerlek izi, ayak izi ve baskı gibi anlamlar bildirmektedir), yani bir anlamda sonsuza dek yoklukla eşdeğer olan başkası tarafından belirlenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun altında yatan anlam nedir? Şöyle ki, bilginin yansıtılan "amaç" ını onun "araçlar" ıyla örtüştürmeye çabalamak hiç gerçekleşmeyecek bir doluluk düşüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlam hiçbir zaman kendisine özdeş değildir, çünkü gösterge asla birbirinin aynı olmayan başka başka bağlamlarda geçer ![]() ![]() Bunun anlamı şudur: Dil, Levi-Strauss gibi kimi yapısalcıların sandığından çok daha oynak bir konudur ![]() ![]() "Göstergelerde hiçbir şey bütünüyle bulunmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Sesmerkezcilik - Sözmerkezcilik Çalışmalarında genellikle dilin işlevi ve rolü sorunuyla ilgilenen Derrida, yapısöküm diye adlandırılan bir yöntem geliştirdiği için ünlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapısöküm yöntemi Derrida'nın "bulunuş metafiziği" [metaphysics of presencence] diye adlandırdığı şeyle ilgilidir ![]() ![]() Pek çok filozofun kuramı başlangıcını ve köklerini "bulunuş" düşüncesinden alır ![]() ![]() ![]() Ancak Derrida "bulunuş" olanağını reddeder, bunu yaparken de filozofların şimdiye değin tuttukları yolun temel taşlarını yerlerinden oynatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Husserl, Mantık Araştırmalan adlı kitabında anlatma ile gösterme [indication] arasında önemli bir ayrım yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida bağımsız bir gösterilenler alanı olamayacağını belirttikten sonra, ilkin, hiçbir göstergeyi hiçbir gösterilene işaret ederken düşünemeyeceğimiz; ikincileyin de gösterenler dizgesinden asla kaçamayacağımız sonucuna varır ![]() ![]() Şimdiye dek, "bulunuş" varsayımından ötürü konuşmaya yazı önünde hep bir öncelik tanınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Anlam görünüşte konuşmaya içkindir, dahası bilincin iç sesiyle konuştuğumuzda kendimizle konuştuğumuzu duyumsamakla kalmaz, bunun yanında konuşurken konuşmanın anlamını yakaladığımızı sanır ve sanki o anlam üzerine herkesin kabul ettiği ortak bir karara varıldığı, dolayısıyla da "bulunuş"u ele geçirdiğimiz duygusuna kapılırız ![]() ![]() Derrida bu nedenle sesmerkezciliği, "bulunuş"un kaçınılmaz bir sonucu olarak görür ![]() ![]() Bununla da yetinmeyen Derrida, dilbilimin yazıdan çok konuşma üzerine yapılması gereken bir çalışma alanı olması gerektiği yollu Saussurecü reçeteyi sıkça eleştirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida, Husserl'in bulunuş'un kanıtını seste bulduğunu söyler -gerçek seste değil ama kendi kendinizle yaptığınız iç konuşmanın sesinde: "Konuştuğumda kendimi duyarım ![]() ![]() ![]() İçselliği yalnızca tek bir açıdan simgeleştiren yazıya ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Konuşma ile karşılaştırıldığında yazı, mekanik, ikinci el, konuşmanın bir kopyasıymış izlenimini uyandırır insanda ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla Derrida'nın temel ilgilerinden birisini, gerçek anlam aracısı diye görülen konuşmanın ayrıcalıklı konumu karşısında kendisine anlatımın yalmzca bir türevi olarak bakılan yazının gözardı edilmesi olgusu oluşturur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşkusuz burada kendisiyle doğrudan doğruya birebir ilişkide bulunulabilecek, "aşkın gösteren" için "aşkın gösterilen" in (yani bir Us) dengesini koruyacak bir düzen özlemi görülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumda, kendilerine büyük önem verilen Yetke, Özgürlük ve Düzen türünden gösterenlerle ilgili belli gösterilenler ya da anlamlar bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida, "metafizik" diye adlandırdığımız her düşünce dizgesinin bir dayanağa, bir temele ya da bir ilk ilkeye dayandığını ifade eder ![]() ![]() ![]() Derrida, bütün metafiziklerde taşınan karşıt kavramların asla değişmeyen göndermesinin "burada' nın burada olması" biçiminde düşünüldüğünü savlar (Derrida "metafizik" sözcüğünü genellikle "burada olan varlığın" -"bulunuş olarak varlık"anlamdaşı olarak kullanır) ![]() ![]() Nitekim yapısalcılara karşı yönelttiği eleştiri-lerden biri, yapısalcıların kavramları" söküme alma" dıkları, dolayısıyla da bu ikili karşıtlıkları yeterince sorgulamadan kabul ettikleri biçimindedir ![]() "İkili Karşıtlıklar" ne demektir? Bana kalırsa bu karşıtlıklar bize tıpkı ideolojiler gibi şeyleri görmenin bir yolunu sunarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida sesmerkezcilik-sözmerkezcilik anlayışlarının her ikisinin de' merkeziyetçiliğe karşılık geldiğini belirtir -insanoğlu başlangıç ile sonun ortasına bir "merkez" yerleştirmek için yanıp tutuşur ![]() ![]() Alt konumdaki terimlerin her biri ise kendi değergesini kendisine göre tanımlayıp olası bir çöküntüyü haber eder ![]() ![]() ![]() ![]() Postyapısalcılık ve postmodernizm-Bilim ve Sanat Yayınları Madan Sarup-Çeviren Abdülbaki Güçlü s ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Jacques Derrida Kimdir,Yapısöküm Nedir? |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Jacques Derrida Kimdir,Yapısöküm Nedir?Eğretilemeyi Anlamak Dilin yalnızca gerçekliği yansıtmayıp aynı zamanda onu oluşturduğunun düşünülmesi nedeniyle, eğretileme konusu günümüzde gittikçe önem kazanıyor ![]() ![]() Geçmişte eğretilemeye genellikle dilin deyişsel bir işlevi gözüyle bakılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlam çevrede dolanır durur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada eğretilemelerin yalnızca şiir ya da yazın eleştirisiyle ilintili olmadıklarını, bundan daha önemlisi konuşma değişmeceleri (mecazları) hiç olmadıklarını özellikle vurgulamak istiyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir örneği düşünelim: Çalışma ve boş zamana ilişkin yapılan düzenleme amaçlı eğretilemeleri ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğretileme Siyasaları Gündelik dil ağzına kadar eğretilemeyle doludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihin belli dönemlerinde kimi eğretilemeler özgürleşirler ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumbilimsel kuramların yaratıcı ve özgün zenginliklerinin, bu kuramların ne ölçüde eğretileme kullandıklarıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum ![]() ![]() ![]() ![]() En azından sonraki döneminde oldukça etkili bir post-yapısalcı düşünür olan Michel Foucault (toplum bilimleri, iktidar ve bilgi arasındaki ilişkiler üzerine yaptığı çalışmalar bir sonraki bölümde tartışılacaktır) arazi, alan, toprak, ufuk, takımada, jeopolitik, bölge, peyzaj gibi birçok coğrafya terimini eğretilemelerinde kullanmaya delicesine düşkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hangi alanda düşünürsek düşünelim eğretilemelerin o alana ilişkin düşüncelerimizi geniş ölçüde belirlediklerini düşünüyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapısöküm ve Marxçılık Yapısökümcüler eğretilemeyi çoğunlukla parşömenin (eski zamanlarda kullanılan, üzerindeki yazıların silinerek üstüne yeniden başka yazılar yazılabilen bir tür kağıt) kullanıldığı gibi kullanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Metnin şifresini çözerken geleneksel yollara başvuruluyorsa eğer, ne yapılıp edilse de üstesinden gelinemeyen bir çelişkiyi besleyen bir sözcük ile karşılaştığımızı görür, bu çelişkili sözcük nedeniyle kimileyin çelişkinin bu ucu kimileyin de diğer ucu doğrultusunda çalışırız; böylelikle metnin bütüncül bir anlamı olmadığına işaret eder ve o sözcüğü yakalamış oluruz ![]() ![]() ![]() Derrida, psikanalizin sinirsel bozukluklara yaklaşımına benzeyen "kapalı okuma" diye bir metin okuma yöntemi bulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida'nın izlediği yol neredeyse algılanamaz olan yerdeğiştirmelerin, özellikle de kararverilemezlik anının anbean incelenmesi gerektiğiyle ilintilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida metafizikte varolan karşıtlıkları yalnızca etkisiz kılmanın tek başına yetmeyeceği kanısındadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şu an, birtakım eleştirilerde bulunmazdan önce lütfen konuyu özetlememe izin verin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapısöküm, yazınsal anlamın yapısındaki ayrım oyununda önemli bir yeri bulunan eğretilemenin başka hiçbir şeye indirgenemez olması üstünde durur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida "amaç"ları "araç"larla, "baba"yı "ogul"la karşılamaya dolayısıyla da kapalı dört duvarlar yaratmaya insanogıunun dayamlmaz bir metafizik arzu duyduğunu yazmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yapısökümcüler, metin kendi ötesinde bir şeye göndermede bulunuyorsa eğer, bu göndermenin önü sonu başka bir metine gönderme olacagını söyleme eğilimindedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida'mn üstünkörü yaptıgı eleştirilerden biri de "dogruluk" ve "mantık" terimlerinin degerini sorgulamasıdır ![]() ![]() ![]() Derrida'nın çalışmaları bizi pek çok sorunla karşı karşıya bırakır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida'mn Saussure ve Levi-Strauss üstüne yaptığı çalışmalardan da gördüğümüz üzere, yapısöküm gerek gösteren ile gösterilenin kendinden özdeşliğini, gerekse konuşan özne ile sesli göstergenin kendinden "bulunuş"unu sorgulamaktadır ![]() ![]() Geleneksel anlamdaki yazar ile yapıt kavramlaştırmalarım altüst eden, uzlaşımsal okuma ve uzlaşımsal tarih tasarımlarının açık açık altını kazıyan yapısöküm, öykünmeci, anlatımcı ve öğretici "yazın" kuramlarının yerine metni ve yazıyı/metinselliği [ecriture] önermekte; yazan öldürmekte, metinlerarasındalık yoluyla tarihe ve geleneğe dönmekte, bu anlamda da okuyucuyu onurlandırmaktadır ![]() Post-yapısaIcı kuramın en önemli özelliklerinden biri de benliği yapısöküme uğratmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bunlar acaba Derrida'mn dile ilişkin görüşünün bir sonucu mudur? Terry Eagleton bu bağlamda şunları ileri sürüyor: Dili gösterime dayalı bir şeyolarak, bir sayfa üzerindeki bir gösterenler zinciri diye görürsek, anlam nihai olarak üstünde kararverilemez bir şeye dönüşebilir; oysaki dili daha çok yaptığımız bir şey, pratik yaşam biçimlerimize sıkı sıkıya örülü bir şeyolarak düşünürsek, anlam o zaman hakkında "kararverilebilir" olur ![]() ![]() Yapısökümcü yöntem, genellikle üzerlerinde iyiden iyiye düşünülmüş olan geleneksel karşıtlıkları tersyüz etmekten, bunun yanında şimdiye dek bu birbirine karşıt terimler arasındaki uçurumda oturan, adı konulmamış, gözle görülmeyen kavramların oynadığı oyuna işaret etmekten oluşur ![]() ![]() ![]() Her sınırın, bağın, bölmenin, çerçevenin ya da hudutun bir varlığı ya da kavramı diğerlerinden ayrı bir yere yerleştirdigi söylenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çünkü ne ayrımsız olan ne de düzanlamla yetinen hiçbir kaynak ya da temel yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Derrida'ya, özellikle de yapısöküme yöneltilen kimi eleştirileri verdikten sonra, burada "Derrida'nın yönteminin Marxçılığa karşı ya da yabancı olup olmadığı" sorusunu irdelemek istiyorum ![]() ![]() ![]() ![]() Başta gelen post-yapısalcılardan Michel Foucault metnin dışında yer alan güncel olaylar karşısında Derrida'nın kararının, bu olaylar hakkında görüş bildirmekten kaçınmak yönünde olduğunu, ortaya koyduklarının daha çok bu toplumsal etkinlikleri yansıtan bir toplumsal etkinlik olmakla sınırlı kaldığını öne sürer ![]() ![]() ![]() Öte yandan kimi yorumcular, yapısökümün dünyaya ilişkin açıklamalarımızın aslında bambaşka biçimlerde de olabileceğini -dört bir yanımızı saran kuramları yerlerinden ederek- gösterebileceği, ama o bambaşkalığın ne menem bir başkalık olduğunu asla söyleyemeyeceği kamsındadırlar ![]() ![]() Derrida Amerika' daki birtakım yapısöküm kullammlarının, Amerikan toplumunun başat siyasal ve ekonomik ilgilerine hizmet eden "kurumsal bir kapanmaya" yol açtığım gözlemlediğini söyler ![]() ![]() ![]() ![]() Eşzamanlı düşünce savlarımn bir biçimde tarihsel anlayışın savlarıyla barıştırılması, sözsanatı ile Marxçı diyalektik arasında bir uzlaşıma gidilmesi gerektiğini duyumsayan Fredric lameson gibi birtakım düşünürlerin yaptığı eleştiriler de vardır ![]() ![]() ![]() ![]() En etkili yapısöküm eleştirilerinden kimileri ünlü İngiliz Marxçı eleştirmen Terry Eagleton tarafından yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() yapısöküme ilişkin olarak övünülerek ortaya atılan pek çok yeni izlek, burjuva liberalizminin en yaygın birtakım başlıklarını yeniden üretmenin ötesine geçememiştir: En yeni kuram, yöntem ve dizgelere sahip çıkılmaması; bunlardan başat, baskıcı ve kuşku götürmez açıklamalara başvurularak vazgeçilmesi; çoğulculuğun ve çoksesliliğin herşeye üstün kılınması; akışa ve sürece, kayışa ve harekete ilişkin olarak getirilen açıklamalar; kesinliğin tatsız tuzsuz olduğu görüşü ![]() ![]() Eagleton yapısökümün yalnızca yenilikçi olmakla kalmayıp aynı zamanda aşırı solcu olduğunu da öne sürer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yakınlarda Derrida'nın düşüncesinin geniş bir açımlamasının verildiği bir kitap yayımlandı İngiltere' de ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Postyapısalcılık ve postmodernizm -Madan Sarup s ![]() |
![]() |
![]() |
|