08-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Atom'la Ölüm
6 ağustos 1945 sabahı,saat 08:14…Hiroşima sakinleri,yeni günlerini yaşamaya başlamışlardı Çocukların bir kısmı koltuğunun altında kitabı okulun yolunu tutmuşlardı Bazılarıysa o sırada okuldaydılar ve dillerinin o zarif harfleriyle yazılarını yazıyorlardı anneler,evli kadınlar pasifikte Amerikalılara karşı çarpışmakta olan oğullarından,kocalarından bir mektup almak amacıyla postacıyı beklemekteydiler japon hükümeti Almanyanın teslim olmasından bu yana 2 aydan fazla bir zaman geçtikten sonra müttefiklerinin kendisine verdiği ültümatomu reddetmişti japon kadınları güzel yaz sabahı rahat rahat ev işleriyle uğraşırlarken,askerlerin içine düştüğü tehlikeyi,savaşın korkunçluğunu düşünüyorlardı hava güzel,sokaklar cıvıl cıvıldı ağaçlarda kuşlar ötüşüyordu avrupalıların çoğu,savaşın yaralarını sarıyor,barışı nasıl sağlayacaklarını düşünüyorlardı uzak doğuda’’hiroşima’’diye bir şehrin varlığından bile habersizdiler öyle facialar görmüşlerdiki bunlardan daha korkuncunun olabileceğini düşünemiyorlardı Hiroşima’da saat 08:14’tü şehrin kenar semtlerinde oturan ve orada yaşadıkları olaylara daha sonra tanıklık edecek olan öğrenciler bir uçak gürültüsü duydular ve başlarını kaldırıp onu selamlamaya hazırlandılar içlerinden biri daha sonrasını şöyle anlatıyor ’’göğe baktığım sırada beyaz bir ışık fışkırdı yemyeşil ağaçların tamamen solduğunu gördüm korkunç bir gürültü oldu kitap rafları,konsollar,bütün mobilyalar ve diğer eşyalar düşüp devrildi evimizden civarı değil,Hiroşima’nın yanmakta olan bütün mahallelerini görebiliyordum her yandan kara dumanlar yükseliyor,yer yer patlamalar oluyordu Ateş her yeri yakıyor,etrafı pis kokular dolduruyordu gökte beyaz ateşten bir küre dolaşıyordu Her şey o kadar değişmişti ki şaşırıp kalmıştım gözümün görebildiği kadar uzaklarda,bütün evler yıkılmış ve alevler içindeydi Sokaktan vücudu kıpkırmızı,saçları adeta dökülmüş tek tük insanlar geçiyordu’’ Önce ateşten bir küre belirmiş,ardından mantar biçiminde muazzam bir radyoaktif duman bulutu göğe yükselirken en büyük Japon limanlarından biride patlayan bombanın doğurduğu sıcaklık ve şok dalgası ardından radyasyondan oluşan üçlü etkiyle birkaç saniye içinde yok olmuştu Gökte bombayı atan uçağın mürettebatı bombayı şaşkınlıkla seyrediyorlardı İçlerinden hiçbiri,bilginlerin’’litte boy’’(küçük çocuk) ismini verdiği ,kendilerininse ünlü film yıldızı rita hayworth’un beyaz perdede canlandırdığı kadın kahramanın ismini,yani’’Gilda’’adını koydukları bu silahın bağrında ne cehennemi bir güç taşıdığını bilemezlerdi Yerdeki kayıp ve hasarın(80 000 ölü-80 000 yaralı) olduğu ve şehrin 12 kilometrekarelik bölümü yerle bir olmuştu yani 90 000 evden 60 000’i yanıp yıkılmıştı bu sayıların tespiti henüz sona ermemişti ki! İkinci bir atom bombası 9 ağustosta ‘’Nagasaki’’ üzerinde patladı çok engebeli olan arazinin sıcaklık ve şok dalgası etkilerini azaltmasına rağmen, bilanço buradada korkunçtu Şehrin 5 kilometrekarelik bir bölümü yok olmuştu 36 000 kişi ölmüş ve 40 000 kişi yaralanmıştı 15 ağustos’ta halkı korku ve yılgınlık içinde bulunan ;Japonya kayıtsız şartsız teslim oldu… Ne var ki barışın geri gelmesine rağmen Hiroşima’nın ve nagasaki’nin hayatta kalan halkı bu kabustan kurtulamamıştı pek çoğunun vücudu yanıklar içerisindeydi Saatler, günler sonra yerle bir olmuş bölgelere giren kurtarıcılar radyoaktif artıkların etkisine uğradılar Doktorlar,yıkıntıların dışarısında kalanlar başka şehirlerden yardıma gelenler şaşırmış çılgına dönmüşlerdi Kurbanların maruz kaldığı yanıklar,geleneksel tedavilerle iyi edilebilecek cinsten değildi Bilim;kendisinin açtığı bu yaralar karşısında aciz kalıyordu bundan yalnız 15 yıl sonra Fransız uzmanları çok kuvvetli dozda radyoaktif ışın almış Yugoslav atomcularını ilik nakli yolu ile kurtaracak ve Euratom Tıp servisinin başhekimi doktor Massart,Kalikrein kullanmak suretiyle çevrel kan damarlarını genişleterek,kuvvetli ve kısa ışınımların yol açtığı yanıkları iyileştirmeyi başarabileceklerdir Hiroşima’da yaralananların çoğu daha sonraki yıllarda ölecektir infilaktan etkilenenlerin hepsi,O’nun genellikle korkunç izlerini ölünceye kadar taşıyacak ve hiçbir zaman normal bir hayata kavuşamayacaklardır Yeni baştan kurulan şehir, uzakdoğunun büyüleyici güzellikleriyle gökdelenlerin geometrisini ve neon lambalarının yanıp sönen ışıklarını bağdaştıran, ultramodern bir kent haline geldi Ama müzesinde ,Atom infilakının görüntüleri yer alıyor hastanelerinde halen bu infilakın acılı izlerini vücudunda taşıyan insanlar bulunuyor aradan uzun zaman geçtiği halde,1945’te bazıları küçücük birer çocuk olan erkekler , kadınlar orada kolu bacağı kesik, yüzü tanınmaz halde,yeni yaralarla yaşamaya devam ediyor Daha 30’nda-35’nde olan bazıları ihtiyar görünüyor Hayatta kalanların çoğu hastanelerden çıkmış olsa bile,genellikle hastalıklardan kurtulamıyor Dolaşım bozukluklarına,vahim nevrozlara maruz kalıyor Böyleleri oldukça erken ölüyor Zira atom radyasyonlarının etkileri ve zararları çok uzun sürer Bu etkiler 2 türlüdür bazıları gecikebilen;yani radyasyona uğradıktan çok sonra ortaya çıkan fizyolojik sonuçlar,özellikle deriyi,gözleri ve kanı etkilerler daha az belirgin olan diğer sonuçlar ise aynı derece korkunç olmakla birlikte ancak uzun bir zamandan sonra ilerideki kuşaklarda görülürler Atom radyasyonları bireyin genetik yapısını bozar üreme hücrelerine etki yaparak,genlerin değişimine yol açar Gendeki değişimler radyasyon etkisiyle sakat kalmış kimsenin doğacak çocuklarında bazen pek vahim doğuştan kusurlarının veya bunlarla birlikte zihin yeteneklerindeki azalmanın kaynağı olur kısacası atom radyasyonlarının etkisinde kalanlar eğer hasta gerizekalı insanlar,hatta ucubeler dünyaya getirmek istemiyorlarsa,çocuk sahibi olmamak zorundadırlar Yunan tanrılarının laneti gibi,Atomun lanetide yalnızca bireyi değil,aynı zamanda onun soyunuda etkiler 1945 Ağustos’unda bütün dünya,Atom çekirdeğinin parçalanmasından doğan tahrip gücünü ve dehşeti hayretle öğreniyordu… ***sienpi***
|
|
|