|  | Hasan Sabbah- Haşşaşiler (Assassin) |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Hasan Sabbah- Haşşaşiler (Assassin)Haşhaşiler (Arapça: حشیشیة Hashīshīya ya da حشاشون Hashīshūn), Haşişin ya da Haşhaşiyyin de denir  İngilizcesi Assassindir  Türkçesi ise Suikastçidir   Assassin's Creed Video oyunu Haşhaşinlerden esinlenerek yapılmıştır  8  yüzyılda İsmaililiğin Nizarî kolundan çıkan bu topluluğun 15  yüzyıla dek faaliyetlerini sürdürdükleri sanılmaktadır[kaynak belirtilmeli]  Kapalı bir topluluk olan haşhaşiler (suikastçiler) radikal bir din akımının takipçileri olarak ortaya çıktılar  Suikasti, Eyyubilere, Selçuklulara ve Abbasilere Tapınak Şövalyelerine Haçlılara karşı siyasi yaptırım aracı olarak kullandılar  Ayrıca üçüncü haçlı seferi sırasında haçlılara ve tapınak şövalyelerine de suikast yapmışlardır  Avrupa dillerine Haçlı Frankları tarafından taşınan assassin sözcüğünün kökeni haşhaşindir Kendilerine ed-da’va-t-ul-cedide (yeni dava, yeni öğreti) ya da fedaayiin (Arapça fedailer –bir amaç uğruna kendini feda etmeye hazır olan) derlerdi  Haşhaşiler, Hasan Sabbah'ın 1090 yılında Alamut Kalesi'ni almasıyla kurulmuştur  Hasan Sabbah'ın amacı Selçuklu Devleti'nden intikam almaktı  Bunun için Nizamülmülk ve Sultan Melikşah'ı öldürmek istiyordu(Devlet sarayında kovulma mevzusundan dolayı)  Hasan Sabbah, Alamut kalesini aldıktan sonra kalede bazı düzenlemeler yaptı; kalenin asma bahçelerini yeniledi, surlarını güçlendirdi  Hasan’ın gençlik yıllarında bir şeyhin ona haşhaş içirmesiyle haşhaşın büyük etkisinde kalmıştı  Haşhaşla birçok kişiyi kandırabileceğini o zaman anlamıştı  Alamut Kalesi’ni aldıktan sonra Hindistan'dan haşhaş meyvesini getirdi  Dünyanın dört bir yanından köle pazarlarında satılan güzel kadınları aldı  Başlarına bir hanım ağası koyarak onların yetişmesini sağladı  Hasan Sabbah çok geçmeden Alamut'a yakın küçük kaleleri de ele geçirdi  Hazar Denizi’ne yakın büyük bir kale almıştır  Hasan Sabbah’ın bu başarılarına duyan diğer İsmaili tarikatına mensup erkekler, Alamut kalesine akın etmeye başladı  Haşhaşiler kısa sürede güçlenirken Melikşah Nizamülmülk’ü büyük vezirlikten almış, sıradan bir vezir yapmıştır  Melikşah varis kim olacağına karar verirken, tarih 1092 yılına gelmiştir  O zamana kadar eğitilen fedailerden birisi olan İbn-i(Ebu) Tahir, Nizamülmülk savaş hazırlığı yaparken çadırına öğrenci kılığında girip onu öldürmüştür  Haşhaşiler’e (suikastçiler'e) yapılacak büyük sefer böylece başlamadan bitmiş olacaktır  Çok geçmeden yine Haşhaşiler tarafından Melikşah da öldürülmüş,Selçuklular’ın çöküşü hızlanmıştır  Daha sonra Sultan Sencer, Haşhaşiler’e (suikastçiler'e) bir saldırı yapmayı planladıysa da uyandığında yastığına saplanmış hançeri ve mektubu görünce vazgeçmiştir  Mektupta "İster bizimle ilgili planlarını gerçekleştir, ister bizi rahat bırak, yatak odana kendi evimmiş gibi girebiliyorsam arkanı sağlam tut  İbn-i(Ebu) Tahir"  Selçuklular çöküşe geçtikten sonra Haşhaşiler İran’ın kuzeyi, Güney Asya, Orta Asya, Doğu Anadolu, Güney Anadolu ve Irak’ın kuzey bölgelerinde hakimiyet kurmuştur  İran kökenli bu örgüt, bölgeyi hakimiyetlerinde bulunduran ve İsmailileri baskı altına almaya çalışan Selçuklular’a karşı mücadele etmek amacıyla cinayeti sistemli bir saldırı aracı olarak kullanılmaya başladılar  Hedef aldıkları kişiyi öldürme konusunda çok titiz ve başarılıydılar  Eylemlerinin başka kayıplara yol açmama, masum olarak gördükleri diğer bireylere zarar vermemesi konusunda çok dikkatli davranırken, etrafa saldıkları korkuyla elde ettikleri etkin nüfuzu koruyabilmek için cinayetleri genelde halka açık mekanlarda, bilhassa camilerde işlemeyi tercih ediyorlardı  Hedeflerine kılık değiştirerek yaklaşan Haşhaşiler, kurbanlarına kurtulma olasılığı tanımamak için zehir, ok ve yay gibi araçlardan kaçınıp, hançer kullanmayı tercih ediyorlardı  Hiçbir koşul altında intihara girişmeyip hep yakalandıkları kişiler tarafından öldürülmeyi yeğlediler  Hasan Sabbah müritlerine “Biz sadece bir kişiyi öldürmekle kalmayıp, bin kişinin kalbine de korku tohumları ekeceğiz” demiş ve Haşhaşiler’e kurbanı öldürdükten sonra kaçmamalarını, durup beklemelerini tembihlemiştir  Cinayeti de hemen işlememelerini söyleyip kurbanı en iyi biçimde tanıyıp alışkanlıklarını en ince şekilde öğreninceye kadar beklemelerini de söylemiştir  Bir rivayete göre bir Haşhaşin kurbanını öldürmek için birkaç sene kilisenin birinde keşişlik yapmıştır  [1] Selçuklular, Haşhaşiler’in Alamut Dağı’ndaki kalesini defalarca kuşatmış fakat alamamışlardır  Haşhaşiler; Moğol istilasından nasiplerini almış, 1256 yılında Alamut Kalesi’ni, 1260 yılında Masyaf Kalesi’ni kaybetmiştir ama Haşhaşiler yine de durdurulamamıştır  1277 yılında bir çok komutana suikast yapmışlar, yine aynı yıl Alamut Kalesi’ni kuşatmışlar fakat alamamışlardır  Ardından 1281, 1292 ve en son 1389 yıllarında Alamut tekrar kuşatılmış ama alınamamıştır  Assassin sözcüğünün kökeni İngilizcedeki "assassin" sözcüğünün Arapça haşhaşin (afyonkeş) sözcüğünden türediği varsayılır  Hasan Sabbah'ın müritleri, kendilerini "esaslarına bağlı olan" anlamındaki 'Esasiyun' şeklinde adlandırıyorlardı  Bununla birlikte bazılarına göre sözcüğün kökeni Marko Polo'nun 1273'teki Alamut ziyaretini anlattığı anılarında bahsettiği, haşhaştan çok alkollü içecekleri andıran bir uyuşturucudur  Bazı yazarlara göre de sözcük "Hasan'ın takipçileri" cümlesinden geliyordu  Bazıları ise, o çağlarda uyuşturucu kullanımı toplumda kabul görmeyen bir alışkanlık olduğundan "haşhaşin"i, yani toplum dışı ve serseri sözcükleriyle bağdaştırdı  Bir başka deyişle, Hasan Sabbah'ın İsmaili örgütünün bu sözcükle anılması uyuşturucu kullandıklarının ispatı olmayabilir  Bir başka rivayete göre, göreve çıkmadan önce sakinleşmek için haşhaş kullandıklarıydı  Bazıları kullandıkları maddenin bir uyarıcı olduğunu ve savaşta onları çılgına çevirdiğini iddia ederler  Bu maddenin erginleme törenlerinde yeni üyeye ölümden sonra kendisini bekleyen ödülleri göstermek için kullanıldığı da söylenir   | 
|   | 
|  | 
|  |