|  | Ermenilerin Kökeni; |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ermenilerin Kökeni;Anadolu'nun bugün halen yaşayan en eski kavimlerinden biri olan Ermenilerin kökeni kimi kaynaklara göre Urartulara kadar uzanır  Tarihçilerin üzerinde uzlaştığı temel görüşlerden biri ise, Ermenilerin, M  Ö  700'lerde Fırat'ın doğusuna yerleşen Hint-Avrupa kökenli Phrygialıların bir kolunun, bölgenin eski halklarının kalıntıları (Urartular, Hurriler) ve Kafkas kökenli halklarla karışmasından meydana geldiğidir  Çevreden gelen sürekli akınlarla yaşadıkları bölgede ayakta kalmaya çalışan Ermenilerin tarihi, bitmek bilmeyen bir devlet kurma ve yitirme mücadelesini anlatır  Başta İranlılar, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler, Araplar ve çeşitli Türk Beylikleri olmak üzere pek çok ulusla savaşan, tarih boyunca çoğu zaman kendi toprakları üzerindeki egemenliklerini yitiren Ermeniler, buna rağmen dillerini ve kültürlerini yaşatmayı, kısaca var olmayı becerebildiler  Hıristiyanlık ve Ermeniler Ermeniler, Hıristiyanlık'la ilk olarak M  S  1  yüzyılda tanıştı  İsa'nın havarilerinden Aziz Tadeos, Aziz Bartolomeos ve takipçilerinin çabaları sayesinde o güne dek putperest olan geniş bir Ermeni topluluğu Hıristiyanlığı kabul etti  Romalıların buna karşı çıkmasına, 197 ve 230 yıllarında, Anadolu'da yaşayan Hıristiyan Ermenileri kırımdan geçirmesine rağmen Hıristiyanlığın Ermeniler arasında yayılması durdurulamadı  Nihayet 301 yılında, Aziz Krikor'un önderliği sonucunda 3  Dırtad, Hıristiyanlığı Ermeni Krallığı'nın resmi dini olarak kabul etti  Kutsal metinlerin Ermenice'ye çevrilmesi ihtiyacı, Aziz Mesrob'un 404 yılında Ermeni alfabesini yaratmasıyla sonuçlandı  Altın Çağ olarak adlandırılan bir kültürel devrimin kapılarını açan bu gelişme, Ermeni ulusunun ileride, çeşitli imkansızlıklar altında bile varlığını koruyabilmesini sağlayan en önemli unsur olacaktı  451 yılında toplanan Kadıköy Konsili'nin kararlarını benimsemeyen ve o tarihten bu yana Hıristiyanlık içerisinde bağımsız bir kol olarak yaşamayı sürdüren Ermeni Kilisesi, bugün sekiz milyonu aşkın üyesiyle, dünyada 50 milyondan fazla üyesi bulunan Kadim Ortodoks Kiliseler ailesine mensuptur  Bizans Başkentinde Ermeniler İstanbul Doğu Roma İmparatorluğu'nun merkezi olduktan sonra, 360 yılında Ermeni Katolikosu (Baş patrik) 1  Nerses'in Yassıada'ya sürüldüğü sırada başkentte küçük bir Ermeni cemaati zaten vardı  Bizans İmparatorları 6  ve 10  yüzyıllarda Ermenilerin İstanbul'a göçünü teşvik ettiler  Katolikos 2  Hovhannes (565-574), Perslere karşı başarısız bir isyandan sonra, birçok Ermeni soylusunun refakatinde İstanbul'a sığındı  Ermeniler kendi dilleriyle ibadete başladılar, Bizans ordusunda paralı asker olarak görev yaptılar ve imparatorluk içinde yüksek makamlara eriştiler  İmparator Moris, Mezizios, İmparator Filipikos-Vartan, Ardavazd, Alexios Museles, Bardanes, Arsaber, Leo V, İmparator Makedonyalı Vasil, Romanos-Lekapenos gibi birçok Bizans yöneticisi, Sezar Bardas, Gramerci Ioannis, Fotios ve Filozof Leo gibi bilim adamları tamamen ya da kısmen Ermeni idi  Depremden zarar gören Aya Sofya'nın kubbesinin onarımını üstlenen mimar, Ani'li bir Ermeni'ydi ve Dırtad adını taşıyordu  Osmanlı Döneminde İstanbul Ermenileri Ermeni cemaati ile yakın ilişki içerisinde olan Fatih Sultan Mehmet, Bizans döneminde Batı Anadolu, Trakya ve Balkanlar'daki Ermeniler üzerinde nüfuzu olan ve o tarihe dek Bursa'da bulunan Ruhani Reislik makamını 1461 yılında Patriklik seviyesine yükseltti  Müslüman bir Sultan'ın bir Hıristiyan Patrikliği'ni tesisi, daha önce benzeri görülmemiş bir olay olarak tarihe geçti  15  ve 18  yüzyıllarda, Kırım, Doğu Anadolu, İran ve Kafkasya'dan birçok Ermeni İstanbul'a göç etti  Giderek genişleyen Osmanlı topraklarındaki tüm Ermeni cemaatleri İstanbul Ermeni Patriği'ni milletbaşı olarak tanıdılar  İstanbul'daki ilk Ermeni matbaası, bir din adamı olan Apkar Tıbir tarafından açıldı (1567)  Bitlisli 9  Hovhannes Golod İstanbul Patriği seçilince (1715) Ermeni cemaatinin yaşamında kültürel bir rönesans başladı  Batı Ermenicesi grameri hazırlandı  Ruhbanlık dışı ilk Ermeni okulu Tıbranots Kumkapı'da öğretime açıldı (1790)  İstanbullu'ların ilk Ermenice gazetesi, Lro Kir Medzi Derutyan Osmanyan (Büyük Osmanlı Devleti Gazetesi) yayımlanmaya başlandı (1832)  İlk İstanbul Ermeni tiyatro kumpanyası Hasköy'de perdelerini açtı (1858)  1850'lerin sonunda, Ermeni okullarının sayısı yalnızca İstanbul'da 40'ı aşıyordu  Yayımlanan Ermenice gazete sayısı ise 20'yi buluyordu  Ermeni Katolik cemaati özellikle Fransız Elçisi'nin çabalarıyla 1831 yılında İstanbul'da resmen oluştu  Bu tarihten 20 yıl kadar sonra, 1853'te bu kez İngiliz Elçisi ile Amerikalı misyonerlerin çabaları sonucunda, Ermeni Protestan cemaati kuruldu  Ermeni cemaati 15  ve 19  yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'na sayısız devlet ve bilim adamı, pek çok değerli sanatçı verdi  Ermeni mimarlar, başkent İstanbul'u camiler ve saraylar başta olmak üzere, birbirinden güzel yapılarla donattı  Bu yapıların pek çoğu bugün de ayakta duruyor ve kenti süslemeye devam ediyor  Ermeni cemaatinin kendi sosyal ve kültürel meselelerine ilişkin talepleri 1840'lı yıllardan başlayarak, çeşitli oluşumlarla Bab-ı Alî'den karşılık buldu  Sultan 1  Abdülmecit'in emriyle, Ermeni cemaatinin yönetimi için ilk resmi Ruhanî ve Cismanî Meclisler 1847 yılında oluşturuldu  Nizamname-i Millet-i Ermeniyân adını taşıyan cemaat tüzüğü ise 17 Mart 1863'te Sultan 1  Abdülaziz tarafından onaylandı  Halkın iradesine önem veren ve toplum yöneticilerini seçimle göreve getiren Nizamname, ülkemizdeki halkçılaşma sürecinin belki de ilk yazılı belgesi oldu  19  yüzyılın sonlarına dek, İstanbul Ermeni Patrikliği'ne Orta Doğu'dan Avrupa'ya, Kuzey Afrika'dan ABD'ye çok geniş bir cemaat topluluğu bağlı bulunuyordu  Ancak, Osmanlı İmparatorluğu artık çözülme sürecine girmişti  Çeşitli milletler imparatorluktan ayrılıp, bağımsızlıklarını ilan ettiler  Osmanlı Ermenileri'nin büyük çoğunluğu Osmanlı Devleti'nin geleceğine olan inancını sürdürüyordu, ancak bazıları, mevcut kargaşa ortamında can ve mal güvenliğinden endişe duyduğunu ifade ederken buna kültürel otonomi gibi taleplerini de ekliyordu  Küçük bir azınlık ise bağımsızlık kazanmanın peşindeydi  Büyük devletlerin de çabaları sonucunda, kadim Türk-Ermeni dostluğu yavaş yavaş yerini güvensizlik ortamına bıraktı  Ermeni literatürüne Medz Yeğern (Büyük Felâket) olarak geçen tehcirin sonuçları yıkıcı oldu (1915)  Cumhuriyet Döneminde Ermeniler 1923'te Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi  Osmanlı'daki çok milletli sistem kaldırılarak, ulus devlet ve vatandaşlık sistemi benimsendi  Ermeniler resmen azınlık statüsüne geçtiler  İstanbul Ermeni Patrikliği 1922-27 arasında 5 yıl patriksiz kaldıktan sonra Muşlu I  Mesrob Türkiye Ermenileri'nin 80  Patriği oldu  Medeni Kanun'un kabulüyle birlikte Osmanlı döneminde uygulanan her cemaati kendi dini yasalarına göre yönetme şekli ortadan kaldırıldı  Patrikler, cemaatin dini ve sosyal kurumlarının ruhani gözetmeni sayıldı  1935'te Vakıflar Kanunu Resmi Gazete'de yayımlandı  Kilise, okul, hastane, yetimhane gibi Ermeni kurumlarının bağlı olduğu tüm vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün denetimine geçirildi  1942'de çıkartılan Varlık Vergisi Kanunu tüm diğer azınlıklar gibi Ermeniler üzerinde de yıkıcı etkiler yarattı  Cumhuriyet döneminde açılan ilk ve tek ruhban okulu, Üsküdar'daki Surp Haç Tıbrevank Ruhban Okulu oldu (1954)  Ancak 1969'da okulun teoloji bölümü İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nce kapatıldı  Ermeni cemaati Kurucu Meclis'e olduğu gibi, daha sonraki yıllarda T  B  M  M  'ye de milletvekilleri gönderdi  Dr  Zakar Tarver ve Mıgırdiç Şellefyan'dan sonra, 1960 tarihinden itibaren ise Meclis'te hiçbir Ermeni milletvekili yer almadı  Türkiye Ermenileri Patrikliği'nin 500  kuruluş yılı 1961 yılında kutlandı  Yetim bir tehcir çocuğu olan Yozgatlı Patrik I  Şnorhk, yurtdışında Türk diplomatlarına yönelen terörizmin giderek tırmandığı zorlu bir dönemde görev yaptı  Verdiği demeçlerde, diaspora Ermenileri'nin Türkiye aleyhtarı gösterilerini hiçbir zaman onaylamayacağını bildirdi  İlk kez bir Cumhuriyet çocuğu, İstanbullu II  Karekin, Türkiye Ermenileri 83  Patriği seçildi (1990)  Cemaati 2000'li yıllara taşıyacak olan 84  Patrik ise İstanbullu II  Mesrob oldu (1998)  Bu topraklardaki geçmişi 2700'ü yılı aşan Türkiye Ermenileri, bugün 70 bini aşkın üyesiyle Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük azınlık nüfusunu oluşturuyor  Büyük çoğunluğu İstanbul'da olmak üzere 33 kiliseye, ilk, orta ve lise derecesinde 20 eğitim kurumuna sahip olan Türkiye Ermeni Cemaati ayrıca, hastane, vakıf, dernek gibi çeşitli cemaat kurumlarını da kendi bağışlarıyla ayakta tutuyor  20  Yüzyıl Tarihi Atatürk'ün Gizemi Dinler Tarihi Efes (Ephesos) Frigya Uygarlığı Genel İlginç olaylar İlginç Yaşam Öyküleri Medeniyetler Tarihi Osmanlı Tarihi Suikastler Tarihi Tarihe Geçen Kadınlar Tarihi Eserler Tarihi Gizemler Tarihteki İlginç Olaylar Türkiye Tarihi Ülkeler Tarihi İletişim Anasayfa     | 
|   | 
|  | 
|  |