Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı'da Son Tartışmalar:İşgal Altındaki İstanbul Basını (1918-1922)
Osmanlıda Son Tartışmalar:İşgal Altındaki İstanbul Basını(1918-1922)
"En Son Okuduğunuz Kitap?" bölümünde kısaca değindiğim Orhan Koloğlu'nun "Mondros'tan Mudanya'ya Osmanlı'da Son Tartışmalar" adlı araştırmasından alıntılar yaparak,1918-1922 yılları arasında İstanbul'da yayınlanan bazı gazete ve dergilerin ilginç küpürlerini,yorum ve makaleleri paylaşmak isterim
Öncelikle kaynak kitabın konusu hakkında biraz bilgi vereyim:Kitapta Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar dönemin İstanbul aydınlarının,yazar çizer kadrosunun-Mütareke Basını olarak da tabir ediliyor- fiilen çöken imparatorluğa ve Anadolu'daki mücadeleye bakış açısı anlatılıyor
Yazar,tarihsel sıralamayı takip ederek basının olaylara yaklaşımını irdeliyor Araştırmayı, Kurtuluş Savaşı sürecinin de daha iyi anlaşılması açısından bölümlere ayırarak (5 Bölüm halinde )anlatmayı uygun buldum Önce o yıllardaki İstanbul Basınını oluşturan gazete ve dergileri tanıyalım:
1918-1922 Arası İstanbul'da Yayınlanan Gazete ve dergiler( * ):
Alemdar
Akşam
Ati
Aydede(Mizah dergisi)
Dersaadet
Diken(Mizah dergisi)
Fağfur(Dergi)
Güleryüz(Dergi)
Hadisat
Hakimiyet-i Milliye
İçtihad
İfham
İkdam
İleri
İnkılab-ı Beşer
İslam
İstanbul
Minber
Peyam
Sabah
Sebil ür-Reşad
Serbesti
Söz
Tanin
Tasvir-i Efkar
Tercüman-ı Hakikat
Vakit
Yenigün
Yeni İstanbul
Zaman
( * )Bunlara Rum,Ermeni ve Yahudi Cemaatlerinin toplam 18 yayını ile Fransızca ve İngilizce yayınlanan 10 gazete ve dergiyi de ekleyebiliriz
1 Bölüm:1918
İlk bölümde 1 Dünya Savaşı süresince basının iktidarın izin verdiği bilgileri ve haberleri yayınlayan bir anlayışın parçası olduğunu,1917 yılının 2 yarısından itibaren siyasi ve askeri konular dışında,basına belirli bir eleştiri özgürlüğünün tanındığını,Haziran 1918'de ise siyasi sansürün de kaldırıldığını öğreniyoruz Ancak askeri konulardaki gerçekler toplumdan hala saklanmaktadır
Savaş boyunca basında Sarıkamış Faciası,Süveyş'teki Kanal Seferi,Hicaz Bozgunu gibi yenilgilerden hiç bahsedilmemiş;tersine Çanakkale Zaferi,Kut-ül Amare Zaferi,Bolşevik İhtilali'nden sonra Azerbaycan'ın kurtarılması gibi başarılardan söz edilmiştir Askeri alanda "yenilmezlik" inancının dokunulmazlığı devam ettiği için, harb sona erdiğinde toplumda "şerefli bir sulh" elde edebilme umudu vardır
Henüz kimsede "Savaşa neden girdik?" sorusunu dile getirecek cesaret yoktur İçten içe "Keşke girmeseydik" diye düşünenler,İttihatçılar arasında bile bulunmaktadır Dolayısıyla suçu başta Enver Paşa olmak üzere "Paşavat"a yani İttihatçı triumvirasını oluşturan Enver,Talat ve Cemal paşalara yükleyenler çoğunluğu oluşturmaktadır
1918'in Temmuz ayında halk arasında "Evet efendimci" olarak tanınan Sultan Reşad'ın ölümüyle tahta geçen Vahidettin'e bağlanan büyük umutlarla,kamuoyundaki İttihatçı düşmanlığı artık saklanamaz hale gelir Öyle ki,30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın daha mürekkebi kurumadan ertesi gün adı pek çok yolsuzluğa karışmış İttihatçı Topal İsmail Hakkı Paşa’nın ülke dışına kaçışı;akabinde İstanbul Polis Müdürlüğü ve valilikler yapmış olan Bedri ve Azmi beylerin kaçışları toplumda öfkeli tartışmaları başlatır Ancak asıl gürültü Enver,Talat ve Cemal paşaların kaçmalarıyla kopar Bu saatten sonra adeta cadı avcılığı gibi, devletin merkez ve taşra teşkilatlarının kadrolarındaki İttihatçıları tasfiye etme çılgınlığı yüzünden devlet işleri yürümez hale gelir ve Vahidettin duruma el koymak zorunda kalır
(M Kemal Paşa da Kasım 1918'de İstanbul'a geldiğinde İttihatçı damgası yiyecek ve aylarca kendisine görev verilmesi talepleri -kabinede ya da orduda-yanıtsız bırakılacaktır )
Bu bölüm ile ilgili dökümanlar:
http://img340 imageshack us/img340/314/i  basrj3 png
http://img117 imageshack us/img117/8972/  001fe6 png
http://img296 imageshack us/img296/1194/  002tk2 png
1918 Ekim Ayı Gazete Manşetleri/Yorumları:
Yenigün:”Yeniden umumi sulh gündeme gelecek Şartları tayin şimdiden mümkün olamasa da,görüş farklarını telafi edecek prensiplerde ittifak edilmesine artık büyük engel kalmamıştır ”
Sabah:”Bulgaristan’ın bütün istiklaline,hürriyet-i dahiliyesine set çeken bir mütareke karşısında,insanın ürpermemesi kabil değildir Parlamento,metni onaylamakla,egemenliği ve bağımsızlığını kendi eliyle teslim etmiş oldu Bu şartlar,İtilafçıların savundukları kavimler hukukuna aykırıdır ”
İkdam:”Önce,insanlığın içinde dökülen bu muazzam kanlara son verecek bir yasa bulunmalıdır Her memleketin iç durumu gizli gizli barışa uygun şekilde düzelmektedir Biz de Almanya ve Bulgaristan’daki meşrutiyet gibi,yeni bir ufka hazırlanmalıyız Her şey yeni dünyaya uydurulmalıdır ”
Zaman:”Harbin ikinci ve üçüncü aylarından beri bahsedilen sulh artık kesin bir şekle girmiştir Geleceklerini kurtarmak isteyen milletlere şu sırada metin bulunmak görevi düşer Bunu biz bir an için olsun hatırdan çıkarmamalıyız ”
Ati:”Barış saati inşallah haysiyet korur şekilde geliyor Barış,tekrar savaş getirecek gibi olmamalı İşgaldeki yerler kurtarılmalı,ayağımızda bir diken kalmamalı Eğer istirahatımız temin edilmez,eğer yaralı kalırsak,Doğu ilelebet sulh yüzü görmez Bizimkiler ve karşımızdaki diplomatlar bunu düşünmelidir Sulandırılmamış bir Wilson Prensibi’ne Türkler taraftardır ”
Vakit:”Harp inat ve tutkusunda en ileri olan İngiltere bile artık barış istiyor Bu günler bir ücret ödeyerek ve üzüntüyle değil,tarihe karşı olan sorumlulukları metanet,ciddiyet ve vakar dairesinde düşünmekle geçirilecek günlerdir ”
Tercüman-ı Hakikat:”Almanya’daki,Avusturya’daki barış akımlarını İtilafçıların bir zaaf işareti saymalarına meydan verilmemelidir Barışı bu engeller Dolayısıyla bütün cephelerde kuvvetli olmalıdır Düşman,kendisine mukavemet edebilecek kuvvetlerin varlığına inanmalıdır ”
1918 Kasım/Aralık Ayları Gazete Manşetleri/Yorumları
Yenigün:”Haklı veya haksız,doğru veya yanlış,dört sene süren bir mücadeleden sonra,dün büyük bir İtilaf filosu,mızıkaları ve bayraklarıyla limanımıza geldi Bu geliş ne kadar sessiz ve gürültüsüz olursa olsun,sulh zamanlarında,limandan limana ecnebi sahillerini dolaşan dostane bir ziyaret değil Belki de uzun ve kanlı bir sergüzeştin hazin akıbetini gösteren galibane bir geçit resmidir Bu geçit resmini bir kısım İstanbul halkının neşe ve sürur dalgaları içinde karşılamış olmasına rağmen;Çanakkale’de verilen şehitlerin hatırasıyla titreyen öteki kısım,dünkü manzara karşısında açıkça müteessir ve dilhundu ”
Tasvir-i Efkar: (Filistin Hezimeti Nasıl Oldu? adlı yazı dizisinden)
“  Hataları haksız yere kabahatli olmayanlara yüklemek gibi bir niyetimiz yok Biz M Kemal Paşa’yı takdir eyleyenlerdeniz Ama şunu da söyleyelim ki,kendisi gazetecilerle fazla mülakat ediyor Suriye’den geldi geleli,üç dört defadır beyanatta bulundu Öyle zannediyoruz ki,şahsi propogandalar yapılacak,siyasi maksatlar takip edilecek zamanda hiç değiliz M Kemal Paşa gibi hayatını tehlikeye koyarak hizmet gösterebilmiş olanlardan,şu gaileli zamanlarda,ileri görüşlü hareket hususunda öncülük bekleriz Böyle yapılmayıp da,birtakım fırkalara istinaden yükselmek gayesi takip olunursa,zannederiz ki eski hizmetlerinin kıymeti de halkın nazarında derhal hiçe iner ”(*)
(* ) M Kemal Paşa Kasım 1918’de İstanbul’a gelmiş;memleketin içinde bulunduğu durum karşısında gazetecilere bazı açıklamalar yapmış, kabinede görev almak için yakın arkadaşları vasıtasıyla kulislerde bulunmuştu Ancak toplumun başına ne geldiyse ordu kadrolarından geldiğini düşünen ve sivil yönetime dönme yanlısı olanlar,padişahtan kopmamış gibi görünse de,bir subayın siyasette rol oynamak istemesine,”Enverleşir” korkusuyla karşı olduklarını bu şekilde açıkça ifade ediyorlardı
|