08-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hamuş Ve Bişrev..
Hamuş ve Bişrev 
Hamuş Dedi Mevlana kendisine Hamuş!  
Yani Suskun!   
Sustuğu yerde açıldı kapılar, önüne serildi ışıltılı kelimeler, kalbi duygular…
Hamuş! dedi sustu Mevlana…
Sustu ve kapandı karanlıklara…
Karanlıklara Şems doğdu sonra…
Baktı…
Gördü…
Adına Aşk dedi…
Candan özge candan öte olana…
Yaprakta tohumu, damlada okyanusu gördü sonra…
Hamuş Demiştim ben de kendime
Sözün bittiği yerde, noktanın konduğu yerde susmuştum bütün kelimelerimi
Anlatmak yormuştu nazenin bedenimi… Anlaşılamamak ise en çok yüreğimi
Sustuğu yerde anlaşılmaktı belli ki bütün derdi…
Hamuş Demiştim ben de kendime 
Seni anlatmayan bütün kelimeleri susmuştum
Senle başlamayan bütün cümleleri bir bir bozmuştum 
Şems ol da gel karanlıklarıma doğ diye ummuştum… Umutmuşsun! Unutmuşum!   
Hamuş Demiştim ben de kendime
Suskunluğum verilene rıza göstermekti…
“İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta” diye başlayan o tekerlemeye eşlik etmekti 
İyi ve güzeli sana kötü ve çirkini kendisine seçmişti…
Suskunluğun bedeli sadece bu seçimdi…
Hamuş Demiştim ben de kendime Dün’ü dünde bırakmak adına…
”Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”dı
Aşk! Demiştim sonra Aşk!  
Aranan bulunmuştu…
Beklenen gelmişti…
Aşk vardı ve ötesi çoktan unutulmuştu!   
Hamuş Demiştim ben de kendime 
Sana da Şems diyecektim belki…
Kör kuyulara atılmasaydın bütün karanlığına rağmen görecektin güneşi…
Kapattın gözlerini, kestin attın son yanında yeşeren düşlerini…
Şems olmak kolay mıydı canı canana teslim etmeden?
Kendinden geçmeden aydınlanır mıydı kör karanlıklar, açılır mıydı kilit vurulmuş kapılar…
Hamuş Demiştim ben de kendime
Sonra ne olursan ol yine gel demiştim…
Önce kendine sonra kendindekine
Kendini bilmekti marifet…
Kendini bulmaktı meziyet…
Dev aynasında değil, boy aynasında seyretmekti asıl kendini keyfiyet…
Sonra “Bişrev!” dedi Mevlana… “Dinle! ”
Sonra Bişrev demiştim ben de
Dinle   
Hamuş ol dinle
Kendin ol dinle 
Tövbe et dinle   
Affet dinle  
Ama dinle  
İlle de dinle  
Sath-ı müdafaada meşruiyet aramak senin neyine!  
Dinle! Hataya bedel, günaha kefaret biçmek senin neyine!   
Dinle! 
Yenilen hakkı hukuku arşına endazeye, kiloya, grama, grata vurmak senin neyine!  
Dinle!  
Cüceler dev, ayaklar baş olmuşsa cüceyle boy, devle güç yarışına girmek senin neyine!  
Dinle! Akıllar uçmuş, fikirler gitmiş, duygular yerle yeksan olmuşsa, namus, edep haya, en çok da namustan, edepten, hayadan, akıldan fikirden yoksunların eline düşmüşse konuşmak senin neyine!
Sus ve dinle   
Hamuş ve bişrev  
Yangın yerine bak!  
Ateşten, külden, kordan ne var elinde!
Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe!…
Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen “ben Aşk’ım” deme kimseye…
Aşk gelmesin seninle dile…
İncinmesin ne Mecnun ne Leyla ne gül ne de diken seninle!  
Ayağıma diken batacak diyorsan düşme çöle…
Ah u zar ederim diyorsan çekme gözüne sürme!   Talipsen kara bahta kör talihe…
Dinle!
Gel, gel ne olursan ol yine gel  
diyorsan, Hamuş  
ol sen de…
Sonra da Bişrev   
de en sevilene   
Ve semaya dursun yürekler Aşk’ın önünde   
Biz dile söze bakmayız 
Gönle hale bakarız ,
Edep bilenler başkadır,
Canı ruhu yanmış aşıklar başka 
Aşk seriatı bütün dinlerden ayrıdır 
Aşıkların şeriatı da Allahtır, mezhebi de 
|
|
|