Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çekmiş, çok, ezandan, kürtlerde, türkçe

Türkçe Ezandan Kürtlerde Çok Çekmiş...

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçe Ezandan Kürtlerde Çok Çekmiş...






Suruç’taki “Kürtçe ezan yoklaması”, henüz kabuk bağlamış bir yaramızı, 61 yıl önce Adnan Menderes hükümeti tarafından sona erdirilene Türkçe ezan zulmünün hatıralarını yeniden canlandırmış oldu
Şu kadarını söyleyelim ki, Türkçe ezan uygulaması yalnız Türklere değil, Kürt ve Arap vatandaşlarımıza da tarif edilmez sıkıntılar yaşatmıştı
Türkçe ezan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Temmuz 1932 tarihli bir genelgeyle imam ve müezzinlere mecburi tutulmuştu Uygulamadaki bazı aksaklıkları halletmek üzere 1933 Şubat’ında Başkan Rifat Börekçi imzasıyla ikinci ve sert bir uyarı yapıldı Buna göre Arapça ezan yasağına uymayanlar “kat’i ve şedit cezalara çarptırılacaklar”dı Nitekim de öyle oldu Pek çok din görevlisi ceza aldı, dayak yedi, görevden alındı, hatta hapse düştü
İşin tuhafı, 1941 yılına kadar kanun yoktu ortada Sadece Diyanet’in genelgeleri vardı Diyanet’in genelgesi de din görevlilerini bağladığı halde, mesela cemaatten birisi minareye çıkıp ezan okusa veya cami içinde kamet getirecek olsa aynı genelgeye veya emre itaatsizliğe göre cezalandırılıyordu Bu uygulamanın hukukî bir dayanağı mevcut değildi Kamuda çalışmayan birinin, mesela bir köylünün veya bakkalın da aynı cezaya çarptırılması, Tek Parti idaresindeki keyfiliğin şahane bir misaliydi
1941′de bir din görevlisi, aldığı cezayı Yargıtay’a götürdü Daha da garibi, Yargıtay imamı haklı buldu ve kararı bozdu Böylece yasağın ne kadar keyfî olduğu, verilen cezaların ne kadar kanunî mesnetten yoksun bulunduğu zamanın en yüksek yargı organı tarafından onaylanmış oluyordu Tabii Refik Saydam hükümeti paniğe kapıldı ve alelacele “Devrim Kanunu” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu’nun 526 maddesine bir ek yaptı Buna göre Arapça ezan ve kamet okuyanlar 3 aya kadar hafif hapis veya 10 liradan 200 liraya kadar hafif para cezasıyla cezalandırılacaklardı
İşte Menderes’in 1950′de yaptığı değişiklik, kanuna yapılan bu eklemeyi kaldırmaktan ibarettir Ne Türkçe ezanı yasaklamış, ne de Arapça ezanı mecburi tutmuş, sadece yasalar ezan konusunda hiçbir şey söylemez olmuş, yani ezan serbest bırakılmıştır O günden son Kürtçe ezan girişimine kadar da cemaat ezan denilince sadece Ezan-ı Muhammedî’yi anlamıştır Bu konuda tam bir mutabakat vardır
Çünkü Tek Parti döneminde yaşanan ezansız yıllar Türk, Kürt, Arap, Sünnî, Alevî… her mezhep ve ırktan insanımız için acı tecrübelerle doludur Bu topraklarda bizzat Türkler “Türkçe ezan”a karşı en büyük mücadeleyi vermişken, dini bir etnik kimliğe alet etmeye çalışmanın mantığını anlamak mümkün görünmüyor
Kaldı ki, Kürtlerin Türkçe ezan zulmünden iki misli etkilendikleri de bir gerçektir Türkler yalnız dinî açıdan etkilenmişlerdi “” yerine “Tanrı” denilmesi, “Lâ İlâhe İllallah” yerine “Tanrı’dan başka yoktur tapacak” gibi kasten sakat bir çeviri yapılması (gerçekten de Türkçe düşünülseydi “Tanrı’dan başka yoktur tapılacak” denilmesi gerekirdi) gibi içlerine sinmeyen yerler vardı O zamanın yaygın deyişiyle, “” demek yasaktı ve bu noktada yasağın kalkmasını istiyorlardı
Lakin Kürtlerin durumu daha karışıktı Türkiye’nin Doğu illerinde Türkçe bilmeyen milyonlarca vatandaş yaşıyordu Onlar için Türkçe ezan uygulaması hem dinle, hem de dille ilgili bir baskı demekti Türkçe bilmiyorlardı ama Arapça ezanın ne olduğunu gayet iyi biliyorlardı Hem Arapça ezan yasaklanmış, hem de hiç bilmedikleri bir dilde minarede bir “şeyler” okunduğu zaman gerçekten şok geçirmişlerdi Üstelik yalnız cemaat değil, Türkçe ezanı okumaya mecbur bırakılan imamlar da Türkçe bilmiyordu Bu durumda Kürtler Türkçe ezanı katmerli bir zulüm olarak algılamışlardı
Mesela İngilizler İstanbul’u işgal ettiklerinde ezanı İngilizceye veya Yunanlılar Bursa’yı işgal ettiklerinde Yunancaya çevirselerdi ne hissederdiniz? İşte Kürtler Arapça ezan yasaklanıp da Türkçe ezan okumak ve dinlemek ve bu ezanla namaz kılmak zorunda bırakılınca benzer duygular yaşamışlar, adeta Türkçe ezana düşman kesilmişlerdi O adeta sömürgeci bir kuvvetin zorbalığının sembolü olarak algılanmıştı (Arap vatandaşların durumları büsbütün tuhaftı Onlar Arapça ezanı ‘anlıyor’ ama Türkçe ezandan “felah” kelimesi haricindekilere yabancı kalıyorlardı)
İşte Siirt’in Eruh ilçesinin Ayne (şimdiki adıyla Bağköze) köyünden Ayşi Batur ninenin yaşadıkları Torunu Cüneyt Batur anlatıyor (“Türkçe Ezan ve Menderes” adlı kitabımdan aktarıyorum):
“Babaannem yaklaşık 90 yaşında ve Türkçe bilmiyor Türkçe bildiği tek söz, “Tanri ulidir”den ibarettir Anlayacağınız, köyümüze devlet, hizmet olarak Türkçe ezanla gelmiş! Devlet sağlık ocağı, doktoru, hemşiresi, okulu, öğretmeni, çeşmesi dahi olmayan bir köye Türkçe ezan yoluyla günde 5 kez uğruyormuş! Oradaki Kürt halkına ezanı Türkçe okutunca Türkçeyi sevdireceklerini zannetmişler Halbuki “Türkçe” deyince babaannem gibilerinin aklına sadece itici, sevimsiz ve incitici “Türkçe ezan” geliyor
Dr Ali Dikici’nin Emniyet arşivlerinden aktardığı bilgiler, Türkçe ezana karşı İzmir’den, Urfa’dan, Çorum’dan, Siirt’ten, Isparta’dan, Bayburt’tan, Kayseri’den, Erzurum’dan, velhasıl Türkiye’nin dört bir köşesinden tepkiler uyandığını gösteriyor Yani Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ezanımızla kader birliği etmişiz Ne için? Her ’ın günü ufuklarımızda çınlayan Ezan-ı Muhammedî sünnetine sahip çıkmak için Onun etrafında halkalanmışız, yekvücut olmuşuz Tıpkı 16 Haziran 1950′de bütün Türkiye’nin 18 yıldır mazlum minarelerin etrafında halkalanıp her birine birer Bilal-i Habeşi ruhu üflenmiş müezzinlerin ağzından ezanın Arapça değil, Necip Fazıl merhumun deyişiyle “Rabca” olduğunu haykırdıkları gibi
Galiba son sözü “sözün sultanı”na bırakmak, Bediüzzaman Said Nursi’ye:
“Ezanı bir ilandan ibaret zannediyorlar O divaneler bilmiyorlar Şayet öyle olsaydı, her millet kendi lisanına göre ‘namaza gelin’ diye çağırırdı Halbuki bu ezan Asr-ı Saadet’ten beri öyle devam ediyor Bu ‘ila-yı kelimetullah’tır İmanın esasını günde beş defa dünyaya ilan etmektir İslam’ın şeâiridir (âdet) Bu şeâir farzlar kadar ehemmiyetlidir
Ezan-ı Muhammedî tektir Onu parçalara bölmek isteyenlere izin vermeyeceğiz (mustafa armagan )

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.