Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
yâ muhammed sen olmasaydın kainatı yaratmazdım

"Yâ Muhammed, Sen Olmasaydın Kainatı Yaratmazdım."

Eski 02-19-2008   #1
gülgüzeli
Icon4

"Yâ Muhammed, Sen Olmasaydın Kainatı Yaratmazdım."



"Sen olmasaydın Yâ Muhammed, Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım"

Bin dört yüz yıl öncesiydi Yağmurlar
bitkilere küsmüş gibiydi Güneş olabildiğince kavuruyordu
Mekke Sokaklarını Sanki intikam alıyordu beşerden Ve diyordu ki;
beni müzeyyen bir şekilde süsleyip, semâya ziyalı bir ışık yaparak,
istifadenize sunan Hâlıkımızı niçin tanımaz, görmezsiniz,
şükretmezsiniz?” ama cahilolan insanın ne gözünde
o hitâbı anlayacak bakış, ne de kalbinde o mânâyı sezecek
his kalmıştı Adetâ yaşayan cenazeye dönmüştü insanoğlu
İşte böyle bir zamandı cahiliyet devri

Derken, bir gece semâvat ve arz büyük bir sarsıntıyla uyandı
Nihayet beklenen an gelmişti Her şey anlam kazanmaya
başlamıştı Dünya kendi mevcûdiyetinin asıl sebebi olan,
bununla da “sen olmasaydın
Yâ Muhammed, sen olmasaydın kainatı yaratmazdım”ilâhî hitabına
mazhar olan, Kainatın Reis’i, Fahr’i, Nur’u Muhammed Mustafa
teşrif etmişti

Her şeyi gibi dünyaya gelişi de büyük bir mucize olmuştu
Ve tenindeki gül kokusunu sunmaya başlamıştı daha ilk anda
Evet, harikalar içerisinde gelmişti, öyle bir gelişti ki bu
o doğduğunda zuhur eden nur, kıyamete kadar kainatı
ışıklandıracaktı
Bin yıldan beri yanan Mecûsilerin ateşini söndüren
o “nur” bin üçyüz elli sene sonra dinsizliğin manevî
ateşini söndürmüştü
Güneş bile sıcaklığını onun nurundan alıyordu bu zamana kadar

Çocukluğundaki harika halleriyle de insanları şaşkınlık içerisinde
bırakıyor, kendisine teveccüh ettiriyordu Ve bin dört yüz sene
sonra da sosyologların psikologların akıllarını hayrette bırakıyor,
kendine hayran ettiriyordu o “nur” çocuk
Ve nihayet o an gelmişti Nübüvvet mührünün farklılığını
farketme ve Risalet tâcını giymek zamanıydı Hira mağarasında
Cebrail(as) isimli meleğin kendisini üç defa sıkıştırarak,
“oku, Rabb’inin adıyla oku” demesiyle, kendisini, kainatı,
Kur’an-Hakîm’i okuması istenmişti daha ilk vahiyle birlikte
O Şefkatli Nebî , o mübarek insan, ürkmüş ve korkmuş bir halde
zevcesinin yanına geldi “Beni örtünüz , beni örtünüz”dedi
Onu bu derece titreten “oku” emri, bizi neden hiç sarsmıyordu?
Yoksa önemsiz miydi “ben”i, kainatı, Kur’an-ı Kerîm’i okumak?

Zât-ı Zülcelâl, irşad etme vazifesiyle görevlendirdiği sevgilisine
önce “oku” demişti, “Alîm” isminin tecellisiyle ona ilminin
kapısını açmıştı
Zât-ı Zülcelâl kainat kitabına yazdığı Tekvîni Ayetleri
Kur’an-ı Hakîm’inde tercüme etmiş, o Kelâm-ı Ezelîyi de
Resûlünün şahsında bütün insanlığa göndermişti

Artık semâvat ve arz Muhammed-ül Emin olan Resûl-ü
Ekrem’i miraçtaki Risaletiyle beraber kendi üzerinde
taşımaktan son derece
mes’ud ve müsterih olup, her daim ona salât ve selâm getirmişlerdi
Çünkü O,Hâlıklarının en sevgilisiydi Onun Risaletiyle suların
akışı daha bir canlı, güneşin ziyası daha bir aydınlıktı Kuşların,
böceklerin mânidar ötüşlerinde, güllerin açılışında onun
nurunun tecellisi vardı

Karanlık nura, cehalet ilme, sefalet safahata döndüğü o zaman asr-ı saadetti artık Cehaletin kilit vurduğu
kalpler, iman hakikatleriyle, “sohbet-i nebevî” ile bir bir açılarak
ilim meyvelerini vermeye başlamıştı İlk meyveydi hanımı ve
sevgili dostu Hz Ebûbekir Ahir olan bu zamanda da
sohbet-i Nebevîye
mazhar olmak, Sünnet-i Seniyye’ye kemâl-i ittibâ ile olabilirdi
İşte o zaman, her duamızda mânen yanımızda olurdu
Resûl-ü Ekrem (asm) Ziyası öyle bir ışıktı ki; Arabistan
yarımadasından dünyaya, dünyadan kainata ulaşacak kadar etkiliydi
Çünkü O, kainatın “Hakikat Güneşi”ydi Ve O zamanın ve tüm
zamanların en Bedîsiydi

Belki bin dört yüz sene geçmişti O En Sevgilinin devri
üzerinden, ama Hadisleri, Sünnetleri değişmemişti O zaman
“çölde açan bir gül” idi Şimdi ise, “karla kaplanmış gönül yollarında
açan bir kardelen” Onun ismi gökte hâlâ “Ahmet”,
yerde “Muhammed”di Almalıydık o Nur’u tarihin tozlu raflarından
Yaşantımızı o nurun ziyasıyla ışıklandırmalıydık İç dünyamızı
Risâlet gülleriyle süslemeliydik
Çünkü; kalpler ancak onun sohbetiyle aydınlanırdı
_________________

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.