Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kaftan, kültürü, osmanlı

Osmanlı Kaftan Kültürü

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Kaftan Kültürü







İnsanoğlu, çeşitli gereksinmelerini gidermek için var oluşundan bugüne değin dünya nimetlerinden yararlanma yollarını aramış, insan zekâsı giderek gelişmiş, akla hayale sığmayan sayısız ve sınırsız buluşları gerçekleştirmiştir İnsanlık tarihinin en eski sanatlarından biri hiç kuşkusuz dokuma sanatıdır Doğanın değişik iklim koşullarına karşı kendini koruma zorunluluğunu duyan insanoğlu sonunda dokumacılık sanatını yaratmıştır Zamanla çeşitli koşulların zorlamasıyla dokumacılık gelişmiş ve her milletin refah düzeyine, sanat ve teknik yeteneğine göre ilerlemiştir Türk kumaşlarının gerek dokunuş, gerek malzeme ve gerekse desen zenginliği bakımından dünya kumaşçılığı içinde çok önemli bir yeri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz
Osmanlı sultanları giyim-kuşama önem verir, lüks kumaşlardan dikilmiş kaftanlar giyerlerdi Onların kalite arayışları dokumacılığın gelişmesinde önemli bir yer tutar Saray kıyafetleri ve mefruşat için kullanılan kumaşlar saray bünyesindeki atölyelerde hassa nakkaşları tarafından hazırlanan desenlere göre dokunurdu Bu atölyeler yeterli olmadığı zamansa İstanbul ve Bursa'daki diğer atölyelere sipariş verilirdi İpekliler devlet tarafından kontrol altında tutulur, çözgü tellerinin sayısından boyasına dek her detayın esaslarına uygunluğuna bakılırdı
İmparatorluk büyüdükçe imalât çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir Buna karşılık önce tamamen amatörce yapılan dokumacılık halkın şehirleşmesi sonucunda tüm gereksinmeleri karşılayan profesyonel, güçlü bir sanat kolu haline gelmiştir





Görkemli giyecekler kemha (brokar), kadife, çatma (bir kadife türü), seraser (altın ve gümüş alaşımlı telle dokunmuş ipekli kumaş), diba, atlas, canfes, tafta, vala, çuha, sof ve şal gibi kumaşlarla oluşturulurdu Topkapı Sarayı'nın sayıları 1550'yi bulan giyim-kuşam koleksiyonu ölen padişahın üzerinden çıkan ve sahip olduğu diğer giysilerinin saklanmasıyla oluştu Padişah elbiseleri hazine eşyası sayıldığından Hazine'de saklanırdı Ölen sultan, hanedan mensubu yüksek rütbeli devlet memuru ve din büyüklerinin eşyalarının türbesine konulması bir gelenekti ve bu türbelerden toplanan giysiler de Saray'daki koleksiyona katılırdı Osmanlı sarayındaki ipekli ve pamukluların bir bölümünün menşei Hint, İran ve Mısır'dır

Eskiden halkın giyim biçiminden, yaşayışından tamamen farklı durumda olan padişah, hanedan ile Saray mensuplarının elbiseleri için özel olarak dokutturulan kumaşlara «Saray Kumaşları» denir Bu gruba şüphesiz Osmanlı Saraylarının tefrişi için dokutturulan kumaşları da katmak gerekir Yalnız sarayın gereksinmesini karşılamak için bu tezgâhlar çalışır ve başka iş görmezlerdi Buna benzer kumaşlara halk için çalışan diğer atelye imalâtında rastlansa bile, saraya ait kumaşlar gerek süsleri gerekse kullanılan malzemenin zenginliği ile diğerlerinden üstün olurdu Padişah ile Saraylı tüm giysilerinin belli kurallara bağlı kalması nedeniyle, özellikle Padişahın günlük kıyafetlerinde, tören elbiselerinde kumaş cinsine ve desenlerine büyük titizlik gösterilmesi, saray tezgâhlarının gelişmesinde önemli rol oynamıştır





Bu yüzyılda ülkemizde en çok faaliyet gösteren Bursa tezgâhları olmuştur Kaynaklara göre çatma, kadife, atlas, çuha, kemha gibi cinslerin en güzel örnekleri burada verilmiştir Bu kumaşların ünü o yıllarda Macaristan, Lehistan, Fransa ve İtalya'ya kadar yayılmıştır Tamamıyla Türk desenlerini içeren Bursa kumaşlarının yanında İstanbul atelyelerinde büyük bir hızla ilerlemiştir Hatta tezgâh sayısı öylesine bir hızla artmıştır ki, sonunda bunları sınırlayıcı hükümler çıkarma zorunluluğu doğmuştur İstanbul'da kurulan atelyelerin ipekleri Bursa'dan alınır, atkı ve çözgü ipeklerinin hazırlanması Bursa'ya bırakılmıştı Çünkü dokumacılık için en iyi ipek ipliği Bursa'da hazırlanıyordu





Osmanlı İmparatorluğu'nun en değer verilen kumaşı seraser idi En iyi cinsinin İstanbul'da saraya bağlı tezgâhlarda, seraserci başının nezaretinde dokunduğu ve adına da (İstanbul Seraseri) denildiği bilinmektedir 16 Yüzyılda Bursa'da Türk dokumacılığının çok geliştiğini belgeler tanımlamaktadır Yalnız Bursa atelyelerinde seraser ismine rastlanmaz






Osmanlı padişahlarının özel hazinesini teşkil eden Enderun Hazinesi'nden bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nin çeşitli seksiyonlarını oluşturan objeler gibi elimizde bulunan kumaşlar hediye, harp ganimeti sipariş ve satın alma yoluyla bir araya getirilmişlerdir Bu yılların birikimi zengin ve güzel koleksiyon, büyük bir titizlikle saklanmış ve korunmuştur Bunların içinde özellikle padişahların iç ve dış giysileri için uygulanan bir gelenek imparatorluğun sonuna kadar büyük bir özenle sürdürülmüştür Bu geleneğe göre, ölen veya halledilen padişahın tüm giyim eşyaları bohçalanıp, aidiyeti bir etiketle belirtilerek mühürlenir ve Silahtar Hazinesi'nde saklanırdı Bu nedenle padişahlara mahsus giyim eşyaları bezemeleri bakımından ayrı bir kıymet; adetçe de büyük önem taşırlar İşte bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan padişah elbiseleri dünyanın en zengin koleksiyonlarından biridir





Büyük Atatürk'ün emriyle Topkapı Sarayı, Müze olarak halka açıldığı zaman bu giysiler Silâhtar Hazinesi'nde hepsi etiketli olarak bohçalar içerisinde bulunmuştur ki; dünya da hiç bir müzeye sahip olmayan bir anlam taşımaktadır

Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki padişah elbiseleri, kumaş ve kadifelerin çeşitliliği ve zenginliği hakkında fikir sahibi olabilmek için şu bilgilere bakmakta fayda var

Fatih Sultan Mehmet : 21 adet Kaftan

Kanunî Sultan Süleyman: 77 adet Kaftan

I Ahmet : 13 adet Kaftan

II Osman: 30 adet Kaftan





Adet itibariyle 2500 parçaya yaklaşan eşyanın çoğunu saray için hususî surette dokutturulan en ağır ve en güzel kumaşlarla kadifelerden yapılmış hilat, kaftan ve şalvarlar teşkil ederler Sayıca az olmakla beraber, çocuk elbiseleri (Şehzade ve sultanlar) bu koleksiyonun ayrı bir özelliğidir Kadınların giyim eşyasının ise Hazine'ye alınması ve saklanması usul olmadığından, bunlara ait bir şey yoktur





Fatih Sultan Mehmet'ten evvelki altı Osmanlı hükümdarına ismen mal edilecek kaftan yoktur Yalnız, eski Osmanlı elbiselerinden (Salâtini - Naziye-i âl-i Osman Mazeratının kisveleri) etiketi yazılı bohçalar içerisinde bulunanlar gerek dokumaları, gerekse süslemeleri göz önüne alınınca mevcudun en eskisi görülmektedir





Fatih Sultan Mehmed'in ölümünden sonra sarayda gelişen ölen sultanların giysilerini bohçalayarak saklama geleneği Osmanlı İmparatorluğu Dönemi işlemelerini 15 yüzyılda kısa bir boşluktan sonra 16 yüzyıldan 20 yüzyıl başlarına kadar kopmadan izlememize olanak sağlamaktadır





Arşiv kayıtları ve eski hazine defterleri üzerinde şimdiye kadar yapılan çalışmalardan henüz inandırıcı sonuç alınamamıştır

Sultan giysilerinin dokunuş ve kullanılan malzeme çeşidi yönünden aldığı isimler:

Atlas, canfes, çatma, seraser, serenk, selimiye, kemha ve gezi'dir





İlk zamanlar sade olan padişah giysileri sonraları daha da mükemmelleşmiştir Kaftanlara kürkler ilâve edilmiş; bu kürkler; samur, kakûm, foyum, (Hermin) denilen cinslerden oluşmuştur Kapaniçe adını alan bu kaftanların içi kürklü, dışı seraser, atlas ve gezi gibi en nefis kumaşlarla kaplı uzun kollu (yen), önden açık, kıymetli taşlarla süslü düğmeli ve yanları yırtmaçlı bir giysidir Hükümdarların şahsına mahsus kapaniçenin fevkalâde iltifat olmak üzere Kırım Hanlarına ve Bendegâna hediye edildiği bilinmektedir Topkapı Sarayı Müzesi'nde bu çeşit kapaniçelerden örnekler mevcuttur





Kaftanlar içe ve dışa giyilmek üzere iki tür dokunmuştur, dışa giyilenler merasim Kaftanları dır Bunlar altın telli çatma veya seraserden yapılmıştır Bunlar da diğer kaftan biçimlerinden olup; sadece kol üzerinden omuzdan aşağıya kaftan boyu kadar yen denilen ikinci bir kol bulunmaktadır

Yenin görünüşü görkemli yapmak ve Osmanlı İmparatorluğu merasim usulüne göre bayramlarda ve cüluslarda öpülmek gibi tarihî bir görevi vardı Tanzimat'tan sonra bu usûl kalkmış ve taht saçağı öpülmeye başlanmıştır Nitekim son devirde kullanılan taht saçağı bugün Hazine'de altın tahtla birlikte teşhir edilmektedir





Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan kaftanların, asırlar değiştikçe kumaş cinsleri de değişmektedir Fakat kaftan formları hemen hemen aynı kalmaktadır Çoğunlukla kaftanlar önden açık, yakasız veya küçük dik yakalıdır, uzun veya kısa kollu cepli ve yanları yırtmaçlıdır Önleri şerit veya brit düğmelidir Bir kısmının içi pamuklu dıştan kapitone şeklinde boyuna dikişlidir Bazı içe giyilen kaftanlar kısa kollu olup ayrıca takma kolları da mevcuttur Söz konusu giysiler bugün Topkapı Sarayı Müzesi Padişah Elbiseleri kumaş deposu ve seksiyonunda bulunmaktadır Bu giysiler, üç katlı olan ve eski Fatih devri mutfaklar müştemilâtından kiler ve yağhane denilen binada ısı ve rutubet derecesi ayarlanmış çok modern bir depoda korunmaktadır





Fatih Sultan Mehmet'ten, Sultan Reşat'a kadar bütün padişahların giyim eşyaları, kaftan ağırlıkları göz önünde tutularak, açık vaziyette tek tek profilden yapılmış ranzalara yerleştirilmiştir Ayrıca üstleri de örtülerek dış etkenlerden korunmaktadır





Bütün bunları rutubetten korumak için Dhumudite pretemna type 10 cihazı kullanılmaktadır Bu âletle binanın rutubeti alınıp kumaşlar için gerekli olan rutubet derecesi 57'ye ayarlanmıştır

İlkbahar ve sonbaharda ilaçlama (güve ihtimaline karşı) ve genel temizlik yapılmaktadır Güveleri imha edici ve kumaşlara hiç bir zararı olmayan kimyevî maddelerle dezenfekte edilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.