08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Terkib-İ Bent
Terkib-i bentlerde genellikle talihten ve hayattan şikayetler, dini, tasavvufi, felsefi düşünceler anlatılmış, toplumsal yergi niteliğinde eleştirilere yer verilmiştir
erkib-i Bent[/url]
VASITA BEYİT
Bentlerle kurulan bir nazım biçimidir Her bent, sayısı 5-10 arasında değişen beyitlerden oluşur Bendin son beytine “vasıta beyti” denir
Terkib-i bentte vasıta beyti her beytin sonunda değişir ve vasıta beyti mutlaka kendi içinde uyaklı olur
Terkib-i bentin en ünlü üstadı Bağdatlı Rûhî'dir Tanzimat şairi Ziya Paşa da bu türün başarılı örneklerini vermiştir
Bentlerin kafiye düzeni gazeldeki gibidir Terkib i bentlerde şairin felsefî düşünceleriyle toplumsal konular işlenir Mersiyeler de terkib-i bent biçimiyle yazılabilir
Aynı vezinde 8-20 mısralık bendlerin birleştirilmesiyle yapılan nazım şeklidir Bütün öteki musammatlarda olduğu gibi terkib-i bendlerde de bendlerin mısra’ sayıları aynı olması gerektiği halde bazen Fuzûlî’nin Sultan Süleyman medhiyesi terkib-i bendinde yaptığı gibi mısra’ sayıları 8-10-12-14-16 olarak değişen bendlerle de terkib yazılmıştır
Terkib-i bendlerde bend sayısı genellikle 5-7 bend arasındadır Ama Nabi ve Leylâ Hanım’da olduğu gibi 3 ve 4 bende kadar inen, Bağdatlı Rûhî ve Esrar Dede’de olduğu gibi 17 bende kadar uzayan terkib-i bendler de görülmüştür
Terkib-i bendlerde bendlere Hâne, daha tam adıyla Terkib-hâne; bendleri birleştiren beyitlere de Vâsıta ya da Bendiyye denir Hâne ve Vâsıta’nın tümüne bend adı verilir Şairler son bendde mahlaslarını söylerler Terkîb-hâne’de mısra’lar ya gazelde olduğu gibi beyit beyit kafiyelenir ya da bütün mısra’lar birbiriyle kafiyelidir Vasıta, bendlerin sonunda iki mısra’ı aralarında kafiyeli bir beyittin Her bendin vasıta beyti bendden ve öteki vasıta beyitlerinden ayrı kafiyelidir Bu kafiyeleniş şekli terkib-i bendleri müsemmen ve mu’aşşer gibi musammatlardan ayıran en önemli özelliktir Buna karşı çok az da olsa musammatlar gibi kafiyelenen yani vasıta’nın bendiyye ile aynı kafiyede olduğu terkib-i bendler yazılmıştır Bunları da musammatlardan ayıran bendlerinin mısra’ sayılarıdır Bu durumda terkib-i bendlerin kafiye şekilleri şöyle gösterilebilir:
l aaxaxa  vv bbxbxb  yy
2 aa aa aa  vv bb bb bb  yy
3 aa xa xa  aa bb xb xb  aa
Bu üç kafiye şeklinden en çok birincisi kullanılmıştır Bazı divanlarda şairler ve müstensihler, terkîb-hâne mısra’larının hepsi kafiyeli olan ikinci şekli musammat sayarak müsemmen ya da mu’aşşer olarak adlandırmışlarsa da bu şeklin on mısra’ dan çok uzun olanlarının da görülmesi bunlara terkib-hane adı verilmesini zorunlu kılmaktadır
Terkib-i bend edebiyatımızda çok kullanılmış ve bu nazım şekliyle hemen her konu işlenmiştir: Münacat, na’t gibi dini konularda, medhiye, hiciv, hayattan ve felekten yakınma, felsefi ve tasavvufi fikirlerin söylenmesinde, hatta aşk konusunda hep terkib-i bendden yararlanılmıştır Ama terkib-i bendin asıl konusunun mersiye olduğunu söylemek de yanlış olmaz Edebiyatımızda terkib şeklinde söylenmiş pek çok Al-i aba mersiyeleri yanında, şairlerin padişah, şehzade ve diğer devlet büyükleriyle kendi yakınları ve dostları için söyledikleri terkib-i bendler, mersiyeler de çoktur Ahmet Paşa (ölm 1496-97)’nın Yahya ve Bâkî’ye de örnek olan şehzade Mustafa mersiyesiyle Necâti Bey (ölm l508-09)’in Şehzade Abdullah ve şehzade Mahmud mersiyeleri, Yahya Bey (ölm 1582)’in Şehzade Mehmet ve Şehzade Mustafa mersiyeleri, Nev‘î (ölm 1598-99)’nin Sultan Murad ve şehzadelerinin ölümlerine ve Yazıcızâde Mehmed Efendi’nin ölümüne söylediği mersiyeler, Bâkî (ölm 1600)’nin Kanuni Sultan Süleyman ve Hala Sultan mersiyeleri, Rûhî (ölm 1605-06)’nin Hasan Hin ve Meşhed Hatun, Hasan Bey, Beyânizade Yûsuf Çelebi, Hüsrevzâde İbrahim Çelebi için söyledikleri, Neşâtî (ölm 1674-75)’nin Ekmekçizâde Mehmed Çelebi ve Şeyh Gâlib (ölm 1798-99)’in yakın dostu Esrar Dede’nin ölümlerine) söyledikleri mersiyeler, Leylâ Hanım (ölm 1848)’ın babası, kardeşi ve İzzet Molla için yazdığı mersiyeler) bu arada sayılabilir
Mersiyeden sonra terkib-i bendlerde en çok işlenen konu, aslında kasidenin konusu olan medhiyedir Şeyhi’nin Çelebi Sultan Mehmed ve Sultan Murad’a, Necati Bey’in şehzade Abdullah ve Mustafa’ya, Fuzûlî’nin Bağdat fethi ve Yahya Bey’in Şehzade Mustafa’nın sünneti için Kanunî Sultan Süleyman’a söyledikleri rnedhiyeler, Nev’î’nin Sultan Mehmed ve Cevrî’nin yeniçeri ağası Hasan Halife’ye, Şeyh Gâlib’in Raşid Efendi’ye medhiyeleri terkib-i bend şeklinde yazılmışlardır Enderunlu Fâzıl’ın da 6 terkibi medhiyedir Öteki terkib-i bend konularında Nâ’ili’nin sevgiliden yakındığı terkib’i, Enderunlu Vâsıf in sevgiliyi, sevgilinin vefasızlığını anlattığı, âşıkâne üç terkibi; Tasavvuf konusunda Cevrî’ nin ve Esrâr Dede’ nin ikişer terkibi, Cem Sultan’ın feleğin zalimliğinden yakındığı, gurbet hayatında yazılmış terkibi sayılabilir
Edebiyatımızda terkib-i bend şairi olarak Rûhî-i Bağdâdi’ nin özel bir yeri vardır Rûhi’nin terkib-i bendi gazel kafiyeli 16’şar mısra’lık 17 bendden meydana gelmiş uzun bir şiirdir Devrinde gördüğü aksaklık ve yolsuzlukları , insanların zayıf ve kötü taraflarını alaylı bir dille hicveden bu terkib-i bend çok tanınmış ve yazıldığı devirden başlayarak pek çok şair tarafından tanzir edilmiştir
|
|
|