Deyimler Sözlüğü-U-Ü- |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-U-Ü-Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü eyimler Sözlüğü-U-Ü-[/url] Ucu bucağı olmamak: Bir yer çok geniş sonu yokmuş gibi olmak "Kafamı kaldırıp şöyle bir baktım ovanın ucu bucağı görünmüyordu "Ucu dokunmak: Bir işten biri zarar görür olmak söylenen bir söz birine zarar vermek "O çubuğu kıracağım fakat ucu sana dokunacak diye kıramıyorum "Ucunu kaçırmak: Çıkmaza girmek denetimi elinden kaçırmak "İşin ucunu kaçırdın oldu mu ya?"Ucu ortası belli olmamak: Bir işe söze nereden başlanacağı kestirilememek![]() Ucunda bir şey olmak: Bir şeyde gizli bir amaç bulunmak "Bu davranışının ucunda bir şey var ama anlayamadım "Ucu ucuna: Ancak yetişecek kadar "İp ucu ucuna geldi "Ucuz atlatmak: Güç ve tehlikeli durumdan az bir zararla sıyrılmak "Ucuz atlattık az kalsın uçuruma yuvarlanacaktık "Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak: Pek çok kişiye borçlu olmak "Babanın uçan kuşa borcu varmış diyorlar doğru mu?"Uçan kuştan medet ummak: Pek sıkıntıda bulunup bu sıkıntıdan kurtulmak için her türlü çareye olmadık yerlere başvurmak yardım istemek![]() Uçsuz bucaksız: Çok geniş "Uçsuz bucaksız kırlarda dolaşmak istiyordum "Uçkuruna sağlam: Namuslu iffetine bağlı![]() Uç vermek: 1 Baş vermek (çıban) 2 Bitmek sürmek (bitki) 3 Gelişme büyüme başlangıcı göstermek 4 Bilinmeyeni açıklığa kavuşturucu belirtiler ortaya çıkmak "İlk bahar geldi dallar uç vermeye başladı "Ulu orta söz söylemek: Bir şeyin aslını bilmeden düşünüp tartmadan çekinmeden açıktan açığa konuşmak "Birden ayağa kalkıp ulu orta söz söylemeye başladı "Uma uma döndük muma: Umut edilen beklenilen şeyler gerçekleşmeyince hayal kırıklığına uğrayan kötü durumlara düşen zayıflayıp gücünü yitiren insanlar için söylenir![]() Umurunda olmamak: Aldırış etmemek önem vermemek![]() Ununu elemiş eleğini asmış: Hayatta yapmak istediklerini yapmış geri kalan ömrü süresince artık yapacak önemli bir işi kalmamış kimseler için söylenir![]() Utancından yere geçmek: Çok utanmak kimsenin yüzüne bakamayıp sanki saklanacak yer aramak "Çok mahçup olmuştu utancından yere geçmek üzereydi "Uyku bastırmak: Aşırı derecede uykusu gelmek uyuma isteği duymak "Yemekten sonra bir uyku bastırır kafamı kaldıramazdım "Uyku çekmek: Rahat ve huzurlu bir şekilde çok uyumak "Eve gidip şöyle bir uyku çekeceğim "Uyku gözünden akmak: Çok uykusu gelmek göz kapakları kapanmak "İki gündür yoldaydık hemen hemen hiç uyumamıştık uyku gözlerimizden akıyordu "Uykusu kaçmak: 1 Uyuması gerekirken herhangi bir sebepten ötürü uyuyamamak 2 Bir sorun yüzünden kaygılanmak endişe duymak "Uykusu kaçmış yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu "Uykusunu almak: Gerektiği kadar uyumuş olmak "Epeydir yatıyorsun uykunu almış olmalısın "Uyku tulumu: 1 Uykuyu çok seven kimse çok uyuyan 2 İçine girilerek yatılan tulum biçimindeki yatak "Uyku tulumu sen de çabuk kalk!"Uykuya dalmak: Rahat ve derin bir şekilde uyumak ![]() Uyur uyanık: Yarı uykulu "Uyur uyanık ayakta nöbet tutmaya çalışıyordu "Uzağı (ileriyi) görmek: Gelecekte ne olacağını sezmek kestirmek "Dedem uzağı gören bir adamdı "Uzaktan uzağa: 1 İlgisi pek az olan 2 Çok uzaktan "Uzaktan uzağa selâmlaşıyorduk işte "Uzun boylu: 1 Boyu uzun olan 2 Uzun süre 3 Derinlemesine ayrıntılarıyla "Meselenin üzerinde öyle uzun boylu durmadık "Uzun etmek: 1 Nazlanmak sözünde direnmek 2 Sözü uzatmak tartışmayı sürdürmek 3 Aşırı gitmek "Haydi uzun etme de gel benimle!"Uzun hikâye: Pek çok ayrıntıları bulanan anlatması uzun sürecek anlatılmadan da anlaşılamayacak olan olay ya da konu![]() Uzun lafın (sözün) kısası: Özetle kısaca sözü uzatmayarak "Uzun lafın kısası yazar gerçekçi olmalıdır "Uzun uzadıya: Çok ayrıntılı olarak en ince noktalarına inerek "Meseleyi uzun uzadıya inceledik "
|
|
Deyimler Sözlüğü-U-Ü- |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-U-Ü--Ü- Üç aşağı beş yukarı: Az bir farkla az fazla ya da az eksik olmak üzere yaklaşık olarak "Üç aşağı beş yukarı anlaşırız merak etme "Üç buçuk atmak: Çok korkmak korku içinde olmak istenmeyen bir durum olacak diye korkup durmak![]() Üçe beşe bakmamak: Alışverişte fiyat konusunda küçük farkları önemsememek almak ya da satmak konusunda cimri davranmamak "İstediğini üçe beşe bakma mutlaka al "Üç otuzluk: Yaşı hayli ilerlemiş (kimse) ![]() Ümidini kesmek: Artık ummaz olmak olacağını beklememek kavuşamayacağını anlamak "Ümidimi kestim iyice kocam artık geri dönmeyecek "Ümitsizliğe düşmek: Gerçekleşmeyeceğine olmayacağına inanmak "Ümitsizliğe düşme bu kadar belki geri gelir "Ün kazanmak: Adı her yerde duyulmak şöhreti herkesçe bilinir olmak "O cihana ün salmış bir güreşçidir "Üst baş: Kılık kıyafet giyim kuşam "Üstüne başına hiç bakmaz ki o "Üste çıkmak: Suçlu olduğu hâlde suçsuz durumda olduğunu söyleyip karşısındakini suçlamak "Bir an önce bu işten kurtulmak için üste çıkmayı başarmalıyım diye geçirdi içinden "Üstesinden gelmek: Becermek üzerine aldığı işi başarmak yapmak "Hiç endişelenme sen üstesinden gelecektir o işin "Üste vermek: Fazladan ödeme yapmak "Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim "Üst perdeden konuşmak: 1 Üstünlük taslayarak konuşmak 2 Çok yüksek sesle konuşmak "Üst perdeden konuşmaya bayılır "Üstü başı dökülmek: Kılık ve kıyafeti çok eski olmak perişan durumda bulunmak![]() Üstü kapalı konuşmak: Açık kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak "Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu "Üstünde durmak: Bir işe önem vermek o işle yakından ilgilenmek uğraşmak "Şu işin üstünde dur biraz yoksa sonun kötü olacak "Üstünde kalmak: Artırma ya da eksiltme sırasında onda kalmak 2 Suçlanmak "Onlar kaçıp gittiler kabahat bizim üstümüzde kaldı "Üstünden atmak: Başından savmak bir şeyi ödev olarak kabul etmemek başkasını ilgilendirdiğini belirtmek "Bu iş senin sakın üstünden atayım deme "Üstünden dökülmek: Bir giysi bol ve biçimsiz olmak yakışmamak![]() Üstünden (şu kadar zaman) geçmek: Aradan (şu kadar) zaman geçmek "Üstünden şu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ borcunu ödemedi "Üstüne almak: 1 Alınmak bir hareketin kendisine karşı yapıldığını sanarak kaygılanmak 2 Bir görevi üstlendiğini kabul etmek "Her sözü üstüne alma lütfen!"Üstüne atmak: Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek "Camı kendi kırdı ama suçu arkadaşının üstüne attı "Üstüne basmak: 1 Yerinde bir fikir beyan etmek 2 İyice belirtmek "Üstüne basa basa anlat baban çok mağdurmuş de!"Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek: O işten umudunu kesmek o işin olacağına inanmamak parasını ya da malını almaktan vazgeçmek "Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!"Üstüne (üzerine) düşmek: 1 Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak 2 (Çocuğu) sevme ya da korumada çok ileri gitmek "Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim şımardıkça şımarıyor neredeyse başımıza çıkacak "Üstüne fenalık gelmek: Aşırı ölçüde sıkılmak çok bunalmak![]() Üstüne geçirmek: 1 Bir malın tapusunu kendi üzerine yazdırmak ya da çıkartmak 2 Bir çocuğu evlât edinmek kendi nüfusunu kaydettirmek "Evi üstüne geçirmiş dedem doğru mu?"Üstüne gelmek: Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelmek ![]() Üstüne gül koklamamak: Sevdiği birinden başkasını sevmemek başkası ile ilişki kurmamak![]() Üstüne (yatmak) oturmak: Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek "Vakıf mallarının üstüne oturdu adam nasıl yaptı vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum "Üstüne titremek: Pek fazla sevgi özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak "Öğrencilerinin üstüne böyle titreyen bir öğretmen daha görmedim "Üstüne toz kondurmamak: Bir şeyin kusur eksiği olduğunu kabul etmemek "Çocuğunun üstüne hiç toz kondurmuyor "Üstüne tuz biber ekmek: Bir üzüntüyü derdi kusuru artıracak durum oluşturmak![]() Üstüne üstüne gitmek: 1 Bir konuda bir kimseye sürekli baskı yapmak 2 Güç bir şeyden yılmayıp sonucu tehlikeli de olsa çekinmeden o şeyle uğraşmak "Biliyorum zor ama üstüne üstüne gitmelisin ancak o zaman başarabilirsin "Üstüne varmak: 1 Bir şeyi yapmasını zorlayarak istemek 2 Bir kadın evli bir erkekle evlenmek "Demek tükürdü sana; üstüne varma zorlama demedim mi sana?"Üstüne yıkmak: 1 Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek 2 Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkasına yüklemek "Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar sorumsuzca yaşıyorlar "Üstüne yürümek: Yıldırmak korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak "Öfkeyle delikanlının üstüne yürüdü "Üvey evlât gibi tutmak (saymak) : Horlamak haksızlık etmek iyi davranmamak küçümsemek "Dokunma bana beni hep üvey evlât gibi tuttun ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden "Üzüm üzüm üzülmek: Haddinden fazla çok üzülmek "Anneciği üzüm üzüm üzülüyor ama bir çare bulamıyordu "
|
|
|
|