Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hocanın, nüktedan, sırrı

Nüktedan Hocanın Sırrı

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nüktedan Hocanın Sırrı



Nüktedan hocanın sırrı
üktedan Hocanın Sırrı[/url]Talebeleri arasında oldukça sevilen Nasreddin Hocanın, ders verdiği medreseden
merkebine binip evine
giderken dahi talebeleri tarafından yalnız bırakılmayıp yolda kendisine sualler
sorulurdu Hem yol alıp hem de talebelerin sorularına
cevap veren Nasreddin Hoca’nın, sual soran
talebelerine arkası dönük olarak cevap vermenin İslami edebe aykırı olacağından dolayı, merkebine ters binip, talebeleri ile yüz yüze gelerek ders verdiğini biliyor muyduk?



Anlatılır ki Selçuklular devrinde bir hoca ve beraberinde 3 talebesi bulunurmuş Bunların da bir koyunu varmış O koyunu kesip yerler, sonra koyunun kemiklerini bir araya toplayıp hoca efendinin “kum biiznillâh” (Allah’ın izniyle kalk/diril) demesiyle tekrar dirilirmiş
Gel zaman, git zaman derken hoca hacca gidecek olmuş Ama giderken de koyunu kesmemeleri için bu üç talebesini ikaz eder Hoca hacca gittikten sonra talebeler nefislerine mağlup olmuşlar Koyunu güzel bir pişirip yemişler Sonra kemikleri bir araya getirmişler, içlerinden biri de hocasının “kum biiznillâh” sözünü söyleyince koyun tekrar dirilmiş Ancak talebelerden biri de koyunun arka ayağının bir kemiğini saklamış Diğer iki talebe koyunun topallayarak yürüdüğünü fark etmemişler
Derken hoca hactan gelir, talebelerinin sözünü dinlemediğini koyunu görünce anlar ve onları toplayıp koyuna neler yaptıklarını sorar
İçlerinden biri “Hocam ben başını kestim” diğeri “hocam ben de derisini yüzdüm” der Üçüncü talebeye yani koyunun kemiğini saklayan talebeye hocası “sen ne yaptın peki” diye sorunca “ben de onlara bakıp güldüm” der


Hoca efendi hiddetlenerek, koyunun başını kesene “sen başından ol”, derisini yüzene “sen de aynısını gör”, onlara bakıp gülene de “sana da insanlar kıyamete kadar gülsünler” diye beddua eder Sekiz asırdır fıkralarıyla bütün insanlığı güldüren Nasreddin Hoca’nın, nasıl olmuş da cihana bu surette nam saldığını hep merak etmişizdir
Aslında Nasreddin Hoca, bir bedduanın hikâyesidir Hoca sözü dinlememenin ibretlik hikâyesi!
Evet, o üç talebeden biriydi Nasreddin Hoca Ya diğerleri… Hakikaten hocanın bedduası tutmuştur Koyunun başını kesen talebe yıllar sonra asılmıştır Ve bu zatın Muhyiddin-i Arabî olduğu söylenir Hani Şam’da hutbe verdiği sırada “Sizin taptığınız ayaklarımın altındadır” deyip, “şeriat zahire bakar” kaidesince asılan zat “Sin-Şın’a girince bu sözümün hakikati ortaya çıkacaktır” demişti İbn-i Arabî Hakikaten 3 asır sonra kendisinin de haber verdiği gibi bu sözünü Yavuz Sultan Selim 1517 de Mısır seferi dönüşü Şam’a geldiğinde duymuş ve Muhyiddin-i Arabîn’nin o zaman vaaz ettiği yeri kazdırır ve o yerin altından altın çıkar Böylece “sin-şın” bilmecesi çözülür!
Diğer talebenin kim olduğu hakkında kesin malumat yoktur Belki derisi yüzülerek öldürüldüklerinden olsa gerek Hallac-ı Mansur’u ve Nesimî’yi yakıştıranlar olmuş olsa da bu doğru değildir Zira Hallac-ı Mansur öldürüldüğünde tarih daha 921’i, Nesimî doğduğunda ise Nasreddin Hoca vefat edeli yıllar olmuştu
Bu tür yakıştırmalar tarihte nadiren de olsa gözükür Mesele Timur, Nasreddin
hocadan bir asır sonra yaşadığı halde, fıkralarda ikisi karşı karşıya getirtilir! Yeri gelmişken Nasreddin hoca ve Timur’a yakıştırılan bir fıkra da şudur:
Timur’un, Nasreddin Hoca’yı huzuruna çağırıp onunla sohbet ederken bir ara:
“Abbasi halifelerinin isimlerinin sonunda Allah lafzı da var Kimine el-Mu’tasım Billah, kimine, el-Mütevekkil Alellah ve kimine de el-Kaim Biemrillah deniliyor Bu lakaplar bizim için de adet olsa acaba bana ne isim yaraşırdı diye sorması üzerine Nasreddin Hoca’nın büyük bir pervasızlık ve hazırcevaplılıkla:
- Neuzü-Billah! (Allah'a sığınırız) lakabı yakışır” diye cevap verir
Türk halkının nüktedan, hazır cevap ve zeki bir fıkra kahramanı olarak tanıdığı Nasreddin Hoca’nın (1208-1284), aslında medresede ders veren büyük bir müderris ve ayrıca da kadı idi
Talebeleri arasında oldukça sevilen Nasreddin Hocanın, ders verdiği medreseden merkebine binip evine giderken dahi talebeleri tarafından yalnız bırakılmayıp yolda kendisine sualler sorulurdu Hem yol alıp hem de talebelerin sorularına cevap veren Nasreddin Hoca’nın, sual soran talebelerine arkası dönük olarak cevap vermenin İslami edebe aykırı olacağından dolayı, merkebine ters binip, talebeleri ile yüz yüze gelerek ders verdiğini biliyor muyduk?
Ama gel gör ki Nasreddin Hoca eşeğine ters bindi diye, biz O’na bindiği dalı kestirmişiz, Akşehir gölüne maya çaldırtmış yine de “ya tutarsa“ dedirtmişiz!
İşte size hoca sözü dinlemeyenlerin akıbeti!


[Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.