|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
ahlâkından, dostlarının, hak, ibadet, vecdi, örnek |
![]() |
Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından -24- İbâdet Vecdi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından -24- İbâdet VecdiHak Dostlarının Örnek Ahlâkından -24- İbâdet Vecdiyle Yaşamak Yıl: 2009 - Ay: Ekim - Sayı: 284 Ramazan’daki ibâdetlerimizin kabûlünün delîli; Ramazan’dan sonraki hâl ve istikâmetimizdir… Cenâb-ı Hak, mübârek günleri ve bilhassa Ramazân-ı şerîfi, kulluk hayatımızı gözden geçirerek eksiklerimizi telâfî etmemiz, iyiliklerimizi daha da artırmamız için husûsî fırsatlar olarak lutfetmiştir ![]() ![]() Aslında bu gibi zamanlara verilen bu ilâhî teşvikler, Hak Teâlâ’nın biz kullarına ömrümüz boyunca yaşamamızı emrettiği makbul bir ibâdet hayatının temelini teşkil edecek mâhiyettedir ![]() ![]() İBÂDETİN MEYVELERİ Ramazân-ı şerîfte girilen yoğun ibâdet iklîmi ve erişilen müstesnâ kulluk kıvâmı, ekilen bir tohum gibidir ![]() ![]() ![]() Bu itibarla, tuttuğumuz oruçların, kıldığımız terâvihlerin, verdiğimiz fitre, zekât ve sadakaların, okuduğumuz mukâbelelerin Hak katında makbul olup olmadığını anlamak için, bunların Ramazan’dan sonraki hâlimiz üzerindeki yansımalarına dikkatle bakmalıyız: Oruçlar ve sadakalar; bizi takvâya, şefkat ve merhamete, vicdan hassâsiyetine eriştirmeliyken, şâyet bu hisler kalplerimizde yeterince inkişâf etmemiş ve rûhumuz incelmemişse, orucu kâmil mânâda tutamamışız, sadakayı âdâbına riâyetle verememişiz, bu ibâdetlerden almamız gereken dersi alamamışız demektir ![]() Makbul bir namaz, insanı kötülüklerden alıkoyar ![]() ![]() Cenâb-ı Hakk’ı lâyıkı vechile zikredebilenlere, nefs ve şeytanın iğvâları zarar veremez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SEHERLERDEN FEYZ ALMAK… Yine Ramazân-ı şerîf boyunca sahurlar vesîlesiyle, bir nevî seherlerden feyz alma tâlimi görmüş oluyoruz ![]() ![]() Seherleri ihyâ; gönlü ibâdet vecdiyle dolu Hak dostları ve sâlih mü’minler nazarında doyumsuz bir mânevî lezzettir ![]() İmâm-ı Rabbânî’nin torunu olan Şeyh Seyfeddin Hazretleri, bazı geceler iki rekâtta hatim indirir ve Rabbiyle o husûsî mülâkatta gark olduğu hazzın hiç bitmemesi iştiyâkıyla: “Allâh’ım doyamıyorum, geceler ne kadar da kısa! ![]() ![]() ![]() Yine Ali el-Masîsî -rahmetullâhi aleyh- de hayatının sonlarına doğru: “Kırk yıldır beni üzen tek şey, sabahın olmasıdır ![]() ![]() ![]() Yine Hak dostlarından Bişr-i Hafî Hazretleri’nin ibâdet gayretini yansıtan şu misal, ne kadar da ibretlidir: Bir kimse Bişr-i Hafî’ye gelerek: “–Gecenin bir saatinde olsun istirahat etseniz ![]() ![]() “–Allah Teâlâ’nın geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı Rasûlul*lah r geceleri mübârek ayakları şişinceye kadar ibâdet ettikleri hâlde, ben nasıl uyuyabilirim?! Çünkü ben bir tek günâhımın bile, Allah Teâlâ tarafından bağışlanmış olduğunu bilmiyorum! ![]() ![]() İşte Hak dostları, vârisi oldukları Rasûlullah r Efendimiz’in, çok şükreden bir kul olabilme iştiyâkıyla geceleri sabahlara kadar nasıl bir ibâdet vecdi içinde olduğunun şuuruyla, dâimâ Efendimiz’in hâline yaklaşabilme gayretini göstermişlerdir ![]() Rasûlullah r Efendimiz, en meşakkatli zamanlarda ve hattâ seferlerde bile teheccüd namazını ihmâl etmemiş, büyük bir îtinâ ile ona devam etmiştir ![]() ![]() ![]() Velhâsıl Ramazân-ı şerîf, kulu güzel ahlâka, sâlih amellere ve fazîlet dolu bir hayata hazırlar ![]() ![]() İBÂDETTE REHÂVET YOK! ![]() ![]() Unutmamak gerekir ki müslümanlık, belli zamanlara has bir merâsim değil, ömürlük bir takvâ hayatıdır ![]() ![]() ![]() Nitekim Ramazan bayramı biter bitmez hemen altı günlük Şevval oruçlarının müstehab kılınması, bir taraftan vücûdu kademe kademe normal düzenine alıştırmaya vesîle olurken, asıl olarak Ramazan’daki oruç rûhâniyetini nâfilelerle devam ettirmeyi telkin eder ![]() ![]() Yine unutmamak gerekir ki ilâhî rahmet, her an tecellî hâlindedir ![]() ![]() ![]() “Ashâbım! Bugün bir yetim başı okşadınız mı? Bir hastayı ziyâret ettiniz mi? Bir cenâze teşyîinde bulundunuz mu? ![]() ![]() ![]() Bu gibi ictimâî ibâdetlerin yanı sıra, devamlı abdestli olup ibâdet rûhâniyetini muhâfazaya da gayret etmelidir ![]() ![]() Peygamber Efendimiz r de Mekke’nin fethi gününe kadar her namaz vaktinde abdest tazelerdi ![]() ![]() Peygamber vârisi Hak dostlarından Sâmi Efendi Hazretleri de, sahip olduğu yüksek ihsan ve murâkabe hissiyâtının da tesiriyle, abdestsiz durmamaya büyük bir titizlik gösterir ve her namaz için abdest tazelerdi ![]() ![]() Yine rızâ-yı ilâhînin arayışı içinde olunduğu takdirde, erkekler için bilhassa cemaatle namaza devam etmek, müstesnâ bir rahmet vesîlesidir ![]() ![]() ![]() İşte Ramazan’daki ibâdet vecdini hayat boyu sabır ve istikrâr ile devam ettirip Kur’ân ve Sünneti hayatımızın her safhasına aksettirmeye muvaffak olabilirsek, Cenâb-ı Hak, şu hadîs-i kudsînin muhtevâsına girmeyi -inşâallah- bizlere de lutfeder: “…Kulum kendisine farz kıldığım amellerden daha sevimli herhangi bir şeyle Bana yakınlık kazanamaz ![]() ![]() Velhâsıl kulluk vazîfeleri husûsunda sırf belli dönemlerde değil, her dâim gayretli olmak îcâb eder ![]() ![]() “–Abdullah! Falan adam gibi olma! Çünkü o, gece ibâdetine devâm ederken artık kalkmaz oldu ![]() Yine “Rasûl-i Ekrem r Efendimiz’in en çok sevdiği ibâdet, sahibinin devamlı yaptığı ibâdet idi ![]() Demek ki Kur’ânî tâbiriyle; “İpliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan gibi olmayın…” (en-Nahl, 92) tâlimâtına ibâdet hayatımızda da dâimâ dikkat etmek mecbûriyetindeyiz ![]() Nitekim, müfessir Fahreddin er-Râzî, dâimî bir kulluk vecdi içinde bulunmanın lüzûmunu şöyle îzah etmiştir: “Hak Teâlâ, rızâsının hangi ibâdette olduğunu gizlemiştir ki bütün ibâdetlere rağbet edilsin ![]() Gazabının hangi isyanda olduğunu gizlemiştir ki bütün günahlardan kaçınılsın ![]() İnsanlar arasında dostlarını gizlemiştir ki bütün insanlara hürmet gösterilsin ![]() Duâlar arasında kabul ettiği duâyı gizlemiştir ki bütün duâlara îtibâr edilsin ![]() İsimleri arasında ism-i âzamını gizlemiştir ki bütün isimlerine tâzîm edilsin ![]() ![]() Namazlar arasında (âyet-i kerîmede bilhassa ve müstakil olarak zikredip husûsî bir sır ve şeref verdiği) salât-ı vüstâ’nın (orta namazın) hangisi olduğunu gizlemiştir ki bütün namazlar huşû ile kılınsın ![]() Tevbeler arasında makbul olanı gizlemiştir ki çokça tevbe edilsin ![]() ![]() Canlılar için ölüm vaktini gizlemiştir ki, her an ölüme hazır olmak gerektiği şuuruyla yaşansın ![]() Kadir gecesini de Ramazan geceleri arasında gizlemiştir ki bütün Ramazan gecelerine îtinâ gösterilsin ![]() İBÂDETİN KABÛLÜNÜN DELİLİ; DEVAMLILIK Mü’minin ibâdet hayatını Hak katında kıymetli kılan; onun yapıp bitirilecek sınırlı bir vazife gibi değil, ömür boyunca îfâ edilecek bir gönül borcu olarak görülüp dâimî bir şekilde edâ edilmesidir ![]() Nitekim Cenâb-ı Hak, cennet nîmetleri ikrâm edeceğini müjdelediği kullarının vasıfları arasında şöyle buyurmuştur: “Namaz kılanlar ki, onlar namazlarında devamlıdırlar ![]() “Onlar ki namazlarını muhâfaza ederler ![]() İbâdetlerdeki devamlılık o kadar mühimdir ki, Efendimiz r bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır ![]() ![]() ![]() Hazret-i Âişe vâlidemiz de: “Allah Rasûlü’nün ameli, hafif ve devamlı yağan yağmur gibiydi…”[4] buyurarak Efendimiz’in başladığı bir ibâdeti sürekli yaptığını, onu hiçbir zaman terk etmediğini bildirmiştir ![]() Az da olsa devamlı ibâdet etmek, ilk bakışta basit ve yetersizmiş gibi görünse de, ona sabır ve istikrâr ile devam edildiği takdirde, neticede çok büyük birikimlerin meydana geleceği muhakkaktır ![]() ![]() ![]() Bu itibarla sadece mübârek gün ve geceleri ihyâ edip diğer günlerde imkân varken ihmâlkâr davranmak, büyük bir ziyanlıktır ![]() Fakat kul, ömrü boyunca ibâdet coşkusu içinde yaşayıp elinden geldiğince gayretli olursa, bu hâl, onun kalbindeki ibâdet niyetinin kararlılığı ve sonsuzluğu mânâsına geldiğinden, Cenâb-ı Hak da ona ebedî bir mükâfât lutfedecektir ![]() ![]() اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ “Fakat îmân edip sâlih amel işleyenler için eksilmeyen devamlı bir ecir vardır ![]() Müfessirler bu âyet hakkında; kulun bedeni amel işleyemez olduğunda, hattâ vefat ettikten sonra bile onun ecri; niyetindeki samimiyet ve sıhhatli zamanlarda gösterdiği gayret nisbetinde sonsuza kadar devam eder, demişlerdir ![]() Hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulur: “Bir kimse hastalanması veya (cihad ve hayır için) yola çıkması sebebiyle, yapageldiği nâfile ibâdetlerini îfâ edemezse, ona evinde sıhhatli iken yaptığı amellerin sevabı yazılır ![]() Bu sebeple sıhhat, fırsat ve imkân varken ibâdet ve sâlih amelleri îtiyad hâline getirip istikrarlı bir şekilde edâ etmeyi bir ganîmet bilmelidir ![]() Öte yandan, Kur’ân-ı Kerîm’de ibâdetlere dâir emirler de, istimrar / devamlılık ifâdesi taşır ![]() ![]() Ayrıca ibâdetlere karşı insana dâimâ gevşeklik ve tembellik veren şeytanı taşlamaya dâir ilâhî emir de istimrar / devamlılık ifâdesi taşır ![]() ![]() ![]() HÜSRANDAN KURTULUŞ Asr Sûresi’nde Cenâb-ı Hak “zaman” üzerine yemin ediyor ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca bu sûredeki yemin, belli bir zaman dilimine mahsus değil, bütün bir ömre şâmildir ![]() “Ve sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibâdet et!” (el-Hicr, 99) buyrulmuştur ![]() ![]() Gerçek bir ibâdet vecdiyle kulluk yolunda yürüyen bir kimsenin, bir ne*fesi bile ziyan olmaz ![]() “Sâdık kimseyi ya üzerine farz olan bir ibâdeti yaparken, ya da nâfile bir ibâdetle meşgûl iken görürsün; bundan başka bir hâlde göremezsin ![]() ![]() Hikmet ehli de; “اَلدُّنْياَ سَاعَةٌ، فَاجْعَلْهَا طَاعَةً : Dünya bir anlık zamandır; sen onu ibâdetle geçirmeye bak!” buyurmuşlardır ![]() ![]() Ebû Hâzim -rahmetullâhi aleyh- der ki: “Ebû Hüreyre t ile birlikte, yeni defnedilmiş bir kabrin yanına uğradık ![]() «–Sizin basit gördüğünüz hafifçe kılınan iki rekât namaz, burada (kabirde) benim için sizin şu dünyanızdan daha sevimli ve değerlidir ![]() Yine rivâyete göre Yûnus bin Halbes, Cuma günü öğle sıcağında Dımaşk kabristanından geçerken bir ses işitti: “–Ey hayattaki insanlar! Siz haccediyor, zaman zaman umre yapıyor, günde beş vakit namaz kılıyorsunuz ![]() ![]() ![]() Yûnus, bu îkaza mukâbele olarak dönüp mevtâya selâm verdi ![]() ![]() “–Sübhânallâh! Sözünüzü işitiyorum, lâkin selâmıma cevap vermiyorsunuz?” dedi ![]() “–Selâmını işittik, ancak ona cevap vermek kişiye sevap kazandırır ![]() ![]() ![]() ![]() İşte hayat, bize uhrevî saâdeti kazanmak için lutfedilmiş sınırlı bir nîmettir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşünmek gerekir ki sayılı günlerden ibaret olan dünya hayatı, ne kadar uzun görünse de yine sayılı günlerden ibaret olan Ramazân-ı şerîf gibi gayet kısa bir zamandır ![]() ![]() Bu hususta da Hakk’ın sevgili kullarını rehber edinmelidir ![]() ![]() ![]() Büyük Hak dostu Abdullah-ı Dehlevî Hazretleri’nin bir mektubundan alınmış şu satırlar, bunun ne kadar da mânidar bir misâlidir: “…Cihan bahçesine gül dermeye geldik, ama ne yazık ki diken topladık ![]() ![]() ![]() ![]() Ölüm başımızın ucunda pusu kurmuş, kıyâmet ise çok yakın ![]() ![]() ![]() Bugün hâlimizi iyi düşünelim ki, yarın elde kalan, hasret ve ziyanlık olmasın ![]() ![]() ![]() ![]() Rabbimiz, hayatımızı dâimî bir kulluk vecdiyle sonsuz bir Ramazan rûhâniyeti içinde yaşayabilmemizi, ilâhî dostluk ve yakınlığa nâil olarak son nefesimizi ebedî bir bayram sabahının huzur ve saâdetiyle verebilmemizi nasîb ve müyesser eylesin! Âmîn… [1] Bkz ![]() ![]() [2] Buhârî, Edeb, 96 ![]() [3] Buhârî, Îmân, 32; Teheccüd, 18; Müslim, Müsâfirîn, 221 ![]() [4] Buhârî, Savm, 64; Rikâk, 18; Müslim, Müsâfirin, 217 ![]() [5] İmam Gazâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb, s ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|