Prof. Dr. Sinsi
|
İdarecilik Ateşten Bir Gömlektir..
İdarecilik ateşten bir gömlektir 
Zor iştir yönetmek Mes'uliyet şuuru, adalet hissi, şefkat ve merhamet duygusu gerekir iyi bir yönetici olmak için Bütün bunların yanında disiplin, iş takibi ve düzen de vazgeçilmezidir yöneticinin
"Birbirinize karşı öz kardeşlerinizden daha samimi ve şefkatli olun ama iş ve muamelelerinizde yabancı olma esasına göre davranın " nasihati, her kulağa küpe olacak kadar önemli  
Şair'in "Kenar-ı Dicle'de bir kurt kapsa bir koyunu; Adl-i ilâhî sorar Ömer'den onu" dizeleriyle ifade ettiği Ömer hassasiyeti gerekir hakiki idarecilik için Sorumluluğunu üstlendiği insan sayısı kadar yük vardır yöneticinin sırtında Her bir insan başlı başına bir âlemdir çünkü Sıkıntısı olanın sıkıntısını, derdi olanın derdini bilip yürekte hissetmektir asıl olan İhtiyacını düşünmek, hastalığında, cenazesinde yanında olmak, çocuğunun olmasına sevinmek ve bu sevinci ona hissettirmek  "Yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, ağır işlerde kendilerine yardımcı olun" buyuruyor idarecilerin en mükemmeli (sallallahu aleyhi ve sellem) İdareci, sorumluluğu altındaki insanın ne yediğini de, nerede, hangi şartlarda yaşadığını da, ne giydiğini ya da ne giyemediğini de bilmelidir Nabzı, onların nabzıyla atmalı, duyguları onların hissiyatına paralellik arz etmelidir
Kardeşlerinin yediklerini, içtiklerini, hastalıklarını düşünmekten daha önemlisi, onların kalp ve ruh hayatlarını düşünmektir En hayati vazifelerini aksatan, temel değerlerimizle barışık olmayan bir kardeşimizin varlığı uykularımızı kaçırmalı, beynimizi sancıyla zonklatmalı ve bizi çare üstüne çare aramaya sevk etmelidir Bunun için organizasyonlar yapmalı, işin ehli bildiği insanlarla istişarelerde bulunmalı ve arkadaşlarının dünyalarını düşündüğü kadar belki ondan daha çok ahiretlerini düşünmelidir
"Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi, sakın başkasına da yapma" mealindeki Nebevî emir, hayatın bütününü kuşattığı gibi, idareciler için de vazgeçilmez bir prensiptir İnsanlığın İftihar Tablosu bize "İncinmek istemiyorsan, incitmeyeceksin Hakarete maruz kalmak istemiyorsan, hakaret etmeyeceksin Güler yüzden, sevgiden, şefkatten hoşlanıyorsan, herkese güler yüz gösterecek, her gönüle sevgi ve şefkatini duyuracaksın  " tavsiyesinde bulunuyor Bir başka nûrefşan beyanında da, "İyilik adına, kardeşine güzel bir tebessümü dahi sakın küçük görüp ihmal etme " diyor Nebiler Sultanı Yani, "Yanından geçtiğin insanlara selam verip hatır soracaksın Onlara, amirleri değil, kardeşleri olduğun hissini vereceksin Sevilmek istiyorsan, seveceksin  İlahî muhabbete mazhariyetin, kullara gösterilen muhabbetle alakadar olduğunu hiç unutmayacaksın  " buyurarak, yolunu şaşırmışlara yol gösteriyor
Adalet, imanın tezahürüdür İmanı olmayanın adaleti de olmaz İmanı olduğu halde, adaleti olmayanı da bir yere koymak zor Ne kadar mü'minsen o kadar adaletlisin demektir Çünkü adaletin temelinde, ahiret endişesi ve hesap verme şuuru vardır Yönetici, Allah adına bir tevziat memuru olduğunu hatırdan çıkarmamalıdır Maaş dağıtırken de, tayin ve terfilerde de, duygularından olabildiğince sıyrılmalı ve iradesiyle vicdanının sesine kulak vermelidir Her davranışın, her kararın, her sözün hesabının en ince ayrıntısına kadar mutlaka sorulacağını hatırdan dûr etmemelidir Burada belirleyici olan, insanların beklentileri değil, Rabb'in rızası olmalıdır Rahmet ve Şefkat Peygamberi'ne bile "Adil ol!" deme cüretini gösteren bahtsızların olduğu düşünülürse, insanları memnun etmenin zorluğu da anlaşılacaktır Bu sebeple insanların memnuniyeti tek ölçü olmamalı, Hakk'ın hoşnutluğu temel esas olarak kabul edilmelidir
Bir yerde huzursuzluk, anarşi, fitne, fesat, dedikodu varsa, idareci önce kendine hesap sormalıdır "Nerede yanlış yaptım?" sorusu çözümün de ilk adımıdır Bu sebeple idareci şeffaf ve dürüst olmalıdır Arkadaşlarının arkasından konuşan, onlarla alakalı sürekli suizanda bulunan, fırıldak çeviren, yüzüne gülüp arkasından tekme atan bir insan imajı, huzurun ve mutluluğun en büyük düşmanıdır "Başkaları senin elinden ve dilinden emin iseler, sen hakiki bir Müslüman'sın" mealindeki prensip ne kadar hayatîdir! Aksi durumda sorgulanan bizim Müslümanlığımız olacaktır
Yurttan kaçan üç talebeyi sabaha kadar sokak sokak arayan ve odasına çekip ellerine verdiği demir çubuğu kendi sırtına vurmalarını isteyen sorumluluk şuuru sadece menkıbelere hapsedilmemelidir Yanında dur durak bilmeden çalışan, gecesini gündüzüne katan bir müstahdemi görünce, "bu insan çok fazla yoruluyor; maaşını iki misline çıkarın, aksi halde üzerimizde hakkı kalır" ifadesindeki hassasiyet, gönüllere bir ayna gibi asılmalı ve yönetenler her gün kendilerine o aynadan bakmalıdırlar
İdarecilik ateşten bir gömlek ya da zehirli bir bal  Bu gömleği giyip yanmamak ve bu balı yiyip zehirlenmemek için, Kitap ve Sünnet'in muhkem kalelerine sığınmak, kendi değerlerimizi sık sık gözden geçirip kendimizi sorgulamamız gerekiyor  
28 Mayıs 2010, Cuma
SÜLEYMAN SARGIN
|